Çevre soykırımı

“GELİN şu işi bir de Mecliste konuşalım.”

Haberin Devamı

Hangi işi?
“Hidroelektrik santral (HES) meselesini.”
Bunu CHP söylüyor. Ne zaman söylüyor? 13 Nisan 2010’da. O tarihte, sanki bugünü görmüş gibi.
O tarihte CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve arkadaşları HES’lerle ilgili Meclis Araştırması açılmasını istiyor.
AKP her zaman, ulusal irade demiyor mu? Diyor. Her, ama her fırsatta Meclis’in tartışılmaz üstünlüğünü vurgulamıyor mu? Vurguluyor.
HES gibi ciddi bir sorunun Mecliste görüşülmek istenmesi doğal değil mi? Doğal, ama Hamzaçebi’nin verdiği Meclis Araştırma önergesi de, diğerleri gibi AKP oylarıyla reddediliyor. Demek, Meclis nutuklarda önemli.
Ve bugüne geliniyor.
SİT’LER KALKACAK
2010 başı itibariyle, Türkiye’de işletme halinde 187, inşa halinde ise, 138 nehir tipi HES bulunuyor. Bugüne kadar bu rakam artmış olabilir.
Bunlarda üretilmesi öngörülen enerji miktarı Türkiye’nin yüzde kırk enerji tüketimine eşit. Ciddi bir miktar.
Sadece bu miktar bile, HES’lerin ne kadar vazgeçilmez olduğunu gösteriyor. Ancak, Hamzaçebi’nin de önergesinde belirttiği gibi:
“Bölge halkı toprak ve su dengesini olumsuz etkileyen, doğanın dengesini bozan projelere karşı çok hassas.
Su ve vadiler onların yaşam kaynağı. HES planlamaları belirli bölgelerde buna dikkat etmiyor.”
Şu anda AKP Hükümetinin yapmayı öngördüğü olay, bu dengeyi daha da bozmak.
Meclise gönderilen tasarı, SİT alanı ilan edilen yerlerde, bu alanların SİT niteliğinin kaldırılmasını öngörüyor.
Halen SİT alanı ilan edilen yerleri, yeni oluşturulacak kurul, yeniden değerlendirecek. Ve HES’lerin önündeki engel kalkacak.
Yeni kurul nasıl? Varolan kültür ve doğal varlıklarını koruyan kurullar kalkıyor, yerine 14’ü bürokrat 20 kişilik kurullar getiriyor.
14 bürokrat demek, hükümet emrinde 14 kişi demek.
HES’lerin yapılmak istendiği yerlerin çoğu SİT alanı. Yeni kurul bu alanları korumaktan vazgeçecek ve oralara HES’ler gelecek.
Yeniden altını çiziyorum, HES’ler bize gerekli, ama doğayı talan ederek değil.
Oysa, gelen yasayla yapılmak istenen çevre soykırımı. Acı olan, çevre soykırımının Çevre Bakanlığı eliyle gerçekleştirilmesi.
Çevre Bakanlığının gözü bu kadar kara olunca, insan ister istemez bir liste görmek istiyor.
Kimler HES kurmak istiyor, nerede kurmak istiyor, kurmak isteyenlerin siyasal ilişkileri ne?
Bilgi edinme hakkına dayanarak, bu soruyu sormak hakkına sahip olduğumu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Kastamonu Rektörü’nün feryadı

Haberin Devamı

KASTAMONU Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay Cumhurbaşkanı, Milli Eğitim Bakanı ve YÖK üyelerine birer dosya gönderiyor.
Gökçebay, Kastamonu Üniversitesi’nde üç yılı aşkın süredir yapılan faaliyetleri özetledikten sonra:
“Tüm bu olumlu gelişmeler, YÖK’ün önümüze koyduğu engeller yüzünden hızını kaybetmekte, hatta zaman zaman durmaktadır.”
Rektörün dosyada belirttiğine göre: “Öğretim üyesi atamaları engelleniyor, öğrenci alımları engelleniyor, dekan atamaları yapılamıyor ya da geciktiriliyor, hayır sever insanların önü kesiliyor.”
Rektör Gökçebay’ın feryatları şöyle noktalanıyor:
“Bu sorunları görüşmek üzere defalarca Kurul Başkanlığından istediğimiz randevu taleplerimiz sürekli yanıtsız bırakılmıştır.
Bu şekilde Kastamonu Üniversitesi’nin, Kastamonu’nun ve genelleştirilirse ülkenin önünün kesilmesinin adını, sizin aklı seliminize bırakıyorum.”
Üniversitelerden sorumlu YÖK Başkanı Yusuf Ziya ülkenin büyük meseleleriyle uğraştığı için, üniversitelere zaman ayıramıyor.
Cumhurbaşkanı böyle bir dosyayı alınca, bu feryatlara karşı ne yapıyor? Rafa mı kaldırıyor, hesap mı soruyor, önümüzdeki günlerde belli olur.

Haberin Devamı

Hükümet olmak iktidar olmak

GERİYE dönüp baktığım zaman, sıcak gülümsemeyle anımsadığım sohbetlerin başında Süleyman Demirel ile görüşmelerimiz geliyor.
Yıllarca, 12 Eylül döneminde, sonrasında, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemindeki sohbetlerimizden çok şey öğrendim.
Başbakan Erdoğan’ın geçenlerde bir sözü, bana o sohbetlerden birini anımsatıyor. Erdoğan referandumdaki oylara bakıyor, eğitim düzeyi yükseldikçe, AKP’ye oy verenlerin azaldığını söylüyor ve buna şaşırıyor.
Erdoğan’ın şaşkınlığı bana Demirel’in özel sohbetlerimizdeki bir sözünü hatırlatıyor:
“Ben hep hükümet oldum, ama ne zaman ki, aydınlarla barıştım, o zaman iktidar oldum.”
Erdem ve tecrübe ne de olsa, başka bir şey.

Yazarın Tüm Yazıları