Yalçın Doğan

Belki de merkezi sisteme elveda

26 Nisan 2011
“BİLİM insanları buz kristalleri içinde saklı doğalgazı çıkartıp sıfır emisyonlu yakıta dönüştürmenin yollarını arıyorlar ve bunu başarırlarsa ‘yanan buz’ geleceğin yakıtı olabilir.”

Bu cümle yabancı dil sınavında geliyor, İngilizceye çevrilecek. Bırakın İngilizceyi, cümlenin önce Türkçesini anlamak gerek.
İngilizce verilen cümle ve pasajlar var, onlarla ilgili yine İngilizce sorular var. Örneğin, “gastro entrolojik hastalıkların çocukluktaki diabetik bağımlılığı”. Ya da biraz fizikten, “fiber optik kabloların elektrik sinyallerine etkisi”, olmadı zoolojiye girelim, “hayvan türlerinde hücre transplantasyonu”, ya da uzay teknolojisine adım atalım, “atom çekirdeğindeki elektronların negatif yükü.”
Bu İngilizce sorular öyle teknik ki, İngilizceden önce o teknik konuları bilmek gerek. Bu sınavın adı ÜDS, Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı. Sınav yabancı dil sınavı ama, tıp, biyoloji, fizik, kimya, botanik akla ne gelirse, onları bilmek gerek.
AKADEMİK KARİYERHer sınavın skandala dönüştüğü bir dönemde, 20 Mart’ta yapılan bu yabancı dil sınavı güme gidiyor. Sınava alınma biçimi hayli ilginç.
Başı açık kız öğrenciler didik didik aranıyor. Anahtar, kopça, toka, kemer v.s. hepsini çıkarmak zorundalar. Bu madeni eşya üzerinden kopya ihtimalini ortadan kaldırmak üzere. Buna karşılık, türbanlıların aranması şekli. Onlarda toka, iğne ve benzeri aksesuara ses çıkartan yok.
Sınav lisans üstü eğitim yapacak olan, ayrıca akademik personel için çok önemli. Master, doktora ve doçentliğe başvuranlar önce bu sınavdan geçmek zorunda. Dilde başarı kazananlar, daha sonra ALES’i geçmek, ardından hangi konuda ise, o daldaki sınavdan geçer not almak zorunda.
Bunların ucunda akademik kariyer yatıyor. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığının yurt içi ve yurt dışı karşılıksız bursu yatıyor.

Yazının Devamını Oku

Ranya 2.5 yaşında panzerle tanıştı

23 Nisan 2011
AKŞAM eve geldiğinde babasını kapıda karşılıyor. Ranya babasını bütün gün TV’lerde görmüş, şimdi heyecanla ondan hesap soruyor:<br><br>“Baba, senin panzerin üstünde ne işin vardı?”

Ranya’nın babası Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir. O gün Diyarbakır’da protestolar sürerken, bir polis panzerinin üstüne çıkıp, halka seslenmeye çalışıyor. Panzer hareket edince, Baydemir çömeliyor. Ranya devam ediyor:
“Seni Metin tuttu.”
Metin, Baydemir’in koruması.
Ranya “ince bakış” anlamına geliyor, Kürtçe isim. Kız çocuğu. Kürtçe konuşuyor, babasına panzer sorusu sordukça, araya annesi giriyor:
“2.5 yaşındaki çocuk panzeri öğreniyor.”
Evde derin bir sessizlik.
Ranya’nın sorusu, annesinin gözlemi, Baydemir’in soru karşısında susmak zorunda kalması, gerçekte günümüzde yaşadığımız Kürt Sorunu ve devamının en özgün hali. Büyük laflara gerek yok.

Yazının Devamını Oku

Yasak haklar iade, ne gam, hayat yine yasak

22 Nisan 2011
ADI: Feridun Yazar.<br><br>Görevi: HEP Genel Başkanı.

Suçu: Genel başkan olarak yaptığı bir konuşmada fikir suçu işlemek.
Aldığı ceza: Bir yıl hapis, yüz bin lira para cezası.
Suçun işlendiği zaman: 1992, yirmi yıl önce.
Feridun Yazar’a verilen ceza 1999 yılında infaz ediliyor. Arada HEP kapatılıyor.
2002 yılında Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi Yazar’a memnu hakların iadesi kararını veriyor. Memnu haklar, yani kamu haklarından yoksun kalmak. Mahkeme, kamu haklarını kullanabilirsin, diyor. 2009 yılında Yazar’ın talebi üzerine, ona memnu hakların iade edildiğine ilişkin resmi yazı veriyor.
Bu işlemle birlikte, Yazar’ın savcılıktaki sabıka kaydı siliniyor. Memnu haklar açısından sorun kalmıyor. (O size öyle geliyor).
SİLAH RUHSATIYazar 1970’li yıllarda Şanlıurfa Belediye Başkanı. Eski belediye başkanı olarak silah taşıma hakkına sahip. Şanlıurfa Valiliğine başvurarak bu hakkını kullanmak istiyor.

Yazının Devamını Oku

Çözüm var, İyimaya söylüyor

21 Nisan 2011
ÇOK ayıp ama, “koca YSK hukuk bilmiyor”.

Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ile dün sohbet ettikten sonra, bu kanıya varıyorum. Utanıyorum ama, ne yazık ki, bende bu kanı fena halde yerleşiyor.
YSK özünde demokrasiyi, pratikte seçimleri temelinden sarsan veto kararından sonra, kuyuya attığı taşı, kendisi dahil pek çok kişi şimdi çıkarmaya çalışıyor. YSK veto kararında şuna dayanıyor:
“Yeni Ceza Yasasında memnu (yasak) hakların iadesi ile ilgili bir hüküm yoktur”.
Bu bakışa göre, Türkiye’de insan bir kez mahkum oldu mu, ömür boyu mahkum olarak kalıyor. Ne af, ne anayasa değişikliği, ne ceza yasası değişiklik, hiç bir gelişme bu dogmayı ortadan kaldırmıyor.
Örneğin, Ertuğrul Kürkçü cezasını çekeli tam kırk yıl oluyor, kırk yıl, ama YSK’ya göre, kamu haklarından hala mahrum. Leyla Zana, Hatip Dicle on yıl oluyor, hala mahrum. Pes.
ÇÖZÜM 53’E 2’DEOysa, Ahmet İyimaya’ya göre, YSK fena halde yanılıyor.
Değişen Ceza Yasasının 53. maddesi var. O maddenin birinci fıkrası, kişilerin milletvekilliğinden hangi şartlarda yoksun bırakıldığını yazıyor. Ama, ikinci fıkrası aynen şöyle:

Yazının Devamını Oku

YSK muhtırası halkı kamçılar

20 Nisan 2011
SAAT 23’ü geçiyor. Mardin’de iki katlı, eski bir taş yapı. Ortası avluya açılıyor, çevresinde kafeler ve büyük bir lokanta var.

Avluda dört kişilik orkestra yöreden parçalar çalıyor. Masalardan birinde bir çift göz göze, yanda bir başka çift el ele, onların önünde yirmili yaşlarda beş, altı kız hafif hafif demleniyor, derken orkestra folklor çalmaya başlıyor.
O çiftler, o genç kızlar ortaya fırlıyor, hep birlikte halay çekiyor.
Sıradan bu olay, beni etkiliyor, çünkü yıllardır böyle sahneler bu bölgede insanlara yasak, terör nedeniyle mümkün değil. Ama, şimdi o dönem geride. Bölge halkına güven geliyor.
Onlar orada halay çekerken, birileri yanıma yaklaşıyor. Sohbet hızla koyulaşıyor.
“NE OLMİŞ”Konu şifreli YGS sınavları. Kürt arkadaş lafı yapıştırıyor:
“Sizi aldatmişlerdir, bizi zeten altmiş yıldır aldatirsiniz, ne olmiş”.
Konu BDP milletvekili Tuncer’in polisi tokatlaması. Kürt arkadaş:

Yazının Devamını Oku

Nusaybin’de erkeklere ültimatom

19 Nisan 2011
ZABITADAN sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı kadın. <br><br>Maliye Müdürü kadın.

Nusaybin Belediyesinde çalışanların yüzde kırkı kadın.
Cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele etmek, pratikte bu ayrımcılığın giderilmesine çalışmak üzere, belediyede Kadın Kurulu var. Kurul, bürokratik, dostlar alış verişte görsün, tipinde değil. Etkili ve yetkili. Belediyede çalışan kadınlardan oluşuyor. Aldığı kararlar şakır şakır uygulanıyor.
Mardin’e bağlı Nusaybin’de Belediye Başkanı Ayşe Gökkan (BDP) kadın hakları savunucularının bölgedeki öncülerinden biri.
Normal belediye hizmetleri dışında, kadınlara uygulanan şiddetin her türüyle mücadeleyi ön plana alan Ayşe Gökkan ilgi çeken uygulamalara imza atıyor.
BELEDİYEDE YAPTIRIMHareket noktası, “kadına uygulanan şiddeti nasıl durdururuz” sorusu. Mücadele belediyenin kendi içinden başlıyor. Örneğin:
-Belediye çalışan personel arasında, yine aynı yerde çalışan kadınlara yönelik eşitsiz yaklaşım (taciz ve benzeri) varsa, o erkek hakkında işlem yapılıyor. Ceza eşitsiz yaklaşımın türüne göre.
-Belediyede çalışan erkek ikinci eş alıyorsa, işten çıkartılıyor.

Yazının Devamını Oku

AKP aşiretlere yüz vermedi

16 Nisan 2011
<b>NUSAYBİN</b><br>“OYUNUZU satmayın, oyunu satan domuzdur. Oyunuzu başkasına verirseniz, günah işlersiniz. Bu meydanda bulunmamızın sebebi, özgürlük içindir. Cuma namazını özgürlük için kılıyorsunuz. İnsanlar her yerde kendi dilinde hutbe okuyor. Biz neden kendi dilimizde hutbe okumuyoruz.”

Nusaybin’de BDP’nin Demokratik Çözüm Çadırı. Her cuma bölgenin her tarafında halk bu çadırların önünde yere serdikleri halılarda namaz kılıyor. Namazdan önce, biri mikrofona çıkıyor ve siyasal söylemde bulunuyor. Tıpkı, yukarıdaki sözler gibi.

Halk büyük çoğunlukla Nusaybin’de dün cuma namazını bu çadırın önünde, açık alanda kılıyor. Camiye bakıyorum, çadıra göre hayli boş.

Güneydoğu’da üç gündür dolaşıyorum. Diyarbakır, Mardin, Batman çevresinde. Seçime doğru giderken şunu görüyorum. BDP kendine çok güveniyor. 40 ilde 61 aday gösteriyor. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş:

“35 milletvekilinden daha az çıkartırsak, kendimizi başarısız sayarız. Bu bağımsız adaylarla girdiğimiz son seçim. Bir sonraki seçimde artık parti olarak gireceğiz.”

Yazının Devamını Oku

AKP’de katılımı yüksek yedi süzgeç

13 Nisan 2011
İLK adım, adaylar daha ortada yokken, milletvekillerinin performansını ölçmek üzere, AKP 107 bin kişiyle anket yapıyor. O anket sadece AKP değil, muhalefet milletvekillerinin de performansını gösteriyor. Aynı ankette, “bölgenizde kimi Mecliste görmek istersiniz” sorusu da var.

Aday adayları başvuruyor. İkinci adım, onlarla tek tek görüşme. Üçüncü adım, görüşmelerde öne çıkan aday adaylarını geldikleri seçim bölgesinde halka sorma. Dördüncü adım, o aday adaylarını parti il ve ilçe merkezlerine danışma. Beşinci adım, adayları genel merkezde değerlendirme. Altıncı adım, liste taslağını alternatifli olarak parti üst kuruluna sunma. Son adım listeleri kesinleştirme.
Bunun sonucunda AKP listelerinde temsil daha yaygın. Adaylar daha çalışkan. Liste dışı kalanlar sessiz. Listeler halk-adayın kimliği-halk-örgüt-genel merkez süzgecinden geçerek belirleniyor.
BAKAN KAYDIRMAKDışardan bakılınca, tek seçici görünen Tayyip Erdoğan bu süreçte yetkiyi dağıtıyor.
Erdoğan nerede etkili? Özellikle, bakanların kaydırılmasında ve bazı nokta belirlemelerde.
Bakanlar neden kaydırılıyor? AKP’nın nisbeten zayıf olduğu illerde örgütün seçime daha çok asılmasını sağlamak amacıyla.
Bu yöntemin kılavuzu var. “Her şey herkese baki değil”. Senin konumun da, görevin de, her zaman değişebilir, kuralı.
Bu kuralın devamı var. Örneğin, 2002’de seçilmiş, 2007’de liste dışı kalmış olan bazıları, şimdi yeniden listelere giriyor. Şimdi liste dışı kalanlar gelecek seçimde yeniden şanslı olabilir, mesajı.

Yazının Devamını Oku