Yalçın Bayer

Gümrükte ‘tacize’ uğruyorum

12 Şubat 2004
<B>ÇİN'</B>in <B>Hong Kong'</B>un yakınındaki bir kentten mektup yazan ancak adının açıklanmasını istemeyen, <B>‘‘Çünkü beni kara listeye alırlar’’ </B>diyen <B>Türk </B>işadamını dinleyelim: ‘‘Çin'de, ses sistemleri ve bilgisayar parçaları üzerine üretim yapan 70 işçinin çalıştığı fabrikam var. Aylık 50 konteynerden fazla ürün satmaktayım. İşlerim dolayısıyla Türkiye'ye çok sık seyahat ediyorum.

5.2.2004 tarihinde Atatürk Havalimanı'ndan Emirates Havayolları ile buraya gelirken, rüşvet almak için beni durduran gümrük görevlisi yüzünden ilk kez uçağımı kaçırdım. Birçok defa aynı muameleyle karşılaştım.

Son 15 yıldır değişik ülkelerde yaşayıp ticaret ve üretimle uğraşıyorum. Yatırım yapmadan önce ülke olarak Türkiye'yi baştan silmiştim. En büyük sebebi ise yoğun bürokrasi ve rüşvet engeli...

Son olay da bana gösteriyor ki, bu bozuk yapı halen sürüyor. Şu an ikinci fabrikamı Bulgaristan'da açmayı düşünüyorum. Sınırını geçer geçmez Türkiye'ye en yakın noktadan birinde olacak. Üreteceğim malların ana pazarı ise Türkiye olacak...

İş hayatım vesilesiyle tanıdığım birçok potansiyel yabancı yatırımcı bana Türkiye'ye yatırım yapmak için fikrimi soruyor. Ne yazık ki hepsine 'Sakın Türkiye'ye yatırımı düşünmeyin' diyorum. Vatanımı ve insanlarımı seven biri olarak Bulgaristan'da fabrika açmayı düşünmem karşısında Türkiye'yi bu hale getirenler utanır mı acaba?

Bu kafayla hareket edildiği sürece yabancı yatırımcıyı çekmek için boşa uğraşılıp durulacaktır. Bırakın yabancı bir yatırımcıyı, önce ben kendi ülkemde yatırım yapmaktan kaçınıyorum. Bunun çok iyi düşünülmesi gerekiyor.

Artık Türkiye'deki yatırımcılar kaçmasın demek durumunda kaldığım için de üzgün olduğumu acı bir gerçek olarak iletmek istiyorum.’’

POLİS-GÜMRÜK İŞBİRLİĞİ

Daha sonra kendisini telefonla bulup konuştuk; gümrükle ilgili kızgınlığının ne olduğunu sorduk. Yanıtı şöyle oldu:

‘‘Atatürk Havalimanı Mülki İdare Amirliği'ne bir şikáyet dilekçesi verdim. Kapıda birçok insanın para koparılmak için durdurulduğunu, polis ve gümrük memurlarının bu meyanda işbirliği yaptığını bildirdim. Vaktim olmadığından Türkiye'ye bir dahaki gelişimde arayıp görüşeceğim kendileriyle.’’

Sorun neydi?

- Çıkış sırasında burada incelemek ve üretmek üzere önemsiz bazı örnek parçalar götürüyordum. Bunu gelirken de yapıyorum; çünkü Türkiye ile önemli çapta ticaret yapıyorum, hizmet ediyorum. Ama gümrükçü niye geldin, niye götürüyorsun diye soruyor. Özellikle çıkarken rüşvete takılıyorum. Açıkçası beni bırakın birçok işadamı 'gümrük tacizi'ne uğruyor.

NEDEN ÇİN?

Size göre Çin'in cazibesi nereden kaynaklanıyor?

- Hammadde, enerji ve işçi ücretleri ucuz... Buradaki fabrikamda bir işçinin aylık yeme, içme ve yatma maliyeti 85 dolara mal oluyor. Petrol Türkiye'nin dörtte biri. Başka sorunlar da var ama artık bu tepkimi dışa vurmak istedim ve size yazdım.''

Bunu ancak ithalat rejiminin artması için çırpınan, gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in bilgisine sunabiliriz.

Gümrüklerde ‘‘ordino’’ uygulaması üzerinden oynanan oyunları da yazacağız.

Allah İstanbul’a acır da kar yağmaz

İSTANBUL Valiliği'nin, kar yağışının başlamasını müteakip zincirsiz araçlara izin verilmeyeceği duyuruldu. Ancak bugün (dün) 11.00'de (hava güneşli+yağış yok) İkitelli İSTOÇ önünde binek aracımıza zincir cezası uygulanmıştır. Ekonomiye katkı ve zor alım boyutunu bir kenara bırakırsak, halkı ceza ile korkutarak ve bezdirerek trafikten men etmek arzusu ortaya çıkar. Aslında çözüm, emniyet şeridinin lüzumsuz kullanmak gibi batıda ağır suç sayılan kuralları uygulamakla sağlanır. Sayın Valimiz Muammer Güler halka açık alanlarda kurban kesilmeyecek, dedi; halkımız otoban üzerinde kesti! Yaptırım yok! İnşallah bu sefer de Valimizin talimatları havada kalmaz... Aksi takdirde halkımızın iyi niyeti sayın Valimizden bezdiğini ilk fırsatta politikacılarımızı hissettirir!

Allah İstanbul'a acır da hava pas geçerse aşırı paniğin getireceği kaos yaşanmaz. İstanbullular olarak başka da güvenebileceğimiz kimsemiz yok.

M. Yücel ŞEFİİ-İSTANBUL

KAYNAR SUYLA HAŞLANDIM

ANKARA üzerinden Adana-Gaziantep istikametinde (24.1.2004), Seç Turizm'e ait 27 YF 685 plakalı araçla Osmaniye taraflarında seyir halindeyken, muavin M. Üzümcü tarafından benim ve yanımda oturan Z. Tekke'nin üzerine bir termos sıcak su döküldü. Bunun üzerine elimize bir şişe su verilip, diş macunu sürün dendi ve hiçbir şey olmamış gibi diğer yolculara içecek ikramına devam edildi. Şikáyetçi olacağımızı söylediğimizde bizi gecenin bir yarısı Osmaniye yakınlarındaki Bahçe Devlet Hastanesi'ne bıraktılar.

Kaza sonucu kol ve bacaklarımızda ciddi yanıklar meydana geldi. Tedavilerimiz devam ediyor. Firma yetkilileri, olaydan sonra arayıp 'geçmiş olsun' deme zahmetine katlanmadılar. Seç Turizm biletlerinde yazan ‘güvenilir kuruluş’ sözüne hiçbir zaman inanmayacağım.

Zehra SAĞLAM-GAZİANTEP

Sonumuz Konya’daki göçüğe benzemesin

KONYA'daki Zümrüt Apartmanı olayının yakında Adana'da yaşanacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Adana'da yapılan Deprem Konutları Afet Evleri'nin felaket evi olduğu yine Hürriyet'in bu köşesinde yayınlanmıştı. 5 yıldır burada oturan biz hak sahipleri, şikáyetlerimizi üç yıl önce Başbakanlık Toplu Konut'a bildirmiştik. Çünkü evlerimizin bodrumlarını su basıyor, elektrik tesisatlarından sular akıyor, duvarlarda çatlaklar oluşuyor ve damların % 80'i akıyordu. Dar Mühendislik yetkilileri, bize üç yıldır bir cevap vermiyordu. İki ay önce tekrar geldiler; ki o zaman bodrumda 30 cam su vardı, apartman yangın basamağı da temelden 15-20 cm ayrılmış durumdaydı; hálá haber yok! Bu kötü bir işaret değil mi? Bu evler çökerse ve insanlar ölürse suçlusu kim olacak? Yine müteahhitler mi aranacak, yoksa 5 yıldır şikáyetimize cevap vermeyen TKİ bizleri mi suçlayacak?

Mahmut YETERŞANS-ADANA

Florya ve Kavacık rant merkezi oldu

BAKIRKÖY Belediyesi, Florya'daki kaçak inşaatları engelleyemediğine göre bu inşaatları yapan insanlara rica ediyorum. Lütfen yapmayın! Para herşey demek değildir. Sizler vicdanlarda mahkum oldunuz. Recep F. İPEK

BEYKOZ
Kavacık bölgesinde, yerel seçim öncesinde en hızlı kaç inşaat faaliyeti sürüyor. Bazı yapılar 8-12 kat arasında yükseliyor. Peki Boğaziçi öngörüm kuralları ne oluyor?

A. S.-BEYKOZ

Biliyor musunuz?

TEKEL'in Cibali tütün eksperliğinden ayrıldıktan sonra Fethullah okullarında görev yapan ve kendisini AKP Eyüp adayı olarak 'Tayyip Erdoğan'ın Türki Cumhuriyetleri danışmanı' olarak tanıtan 'P.Dr.' Ahmet Maranki'nin, Azerbaycan'da 2.5 yıl içinde 'doktorluktan profesörlüğe' yükseldiğini (!)... AKP çevrelerinde Veysel Eroğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmazsa Kadıköy'den gösterileceğini... Beyoğlu ANAP Belediye Başkan adayının 'Londra Palas' Otelinin sahibi Ayhan Üzmeli olduğunu... Küçükçekmece AKP aday adayları arasında yer alan, Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanı Aziz Yeniay'ın bazı üyelere 'takım elbise, bilgisayar ve maddi yardım'da bulunmasının dikkat çektiğini... AKP Şişli aday adaylarından Ali Çamlı'nın 'Şişli Deprem Enstitüsü' kuracağını ve daire sahiplerine 'bina kimlik kartı' verme vaadinde bulunduğunu... Mehmet Ağar tarafından DYP Avcılar Belediye Başkan adayı olarak açıklanan Tahsin Salihoğlu'nun eşinin rahatsızlığını üzerine adaylıktan vazgeçtiğini...

MHP Mersin Belediye Başkan adaylığına, eski Kırşehir Valisi Behiç Çelik'in; bu arada hakkındaki çeşitli 'parasal' iddialar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye kadar intikal etmiş bulunan Mersin Toroslar Belediye Başkanı Mustafa Demirci'nin yerine de Hamit Tuna'nın aday gösterildiğini... CHP'nin Çankaya'da yapılan belediye meclis adaylarının seçimini Önder Sav'ın hazırladığı anahtar listedeki isimlerin kazandığını, ancak listenin ilk 5 sırasına ilkokul ve ortaokul mezunu kişilerin yerleştiğini...

Biliyor musunuz?

Mesaj Panosu

BELEDİYE
Başkan adaylarına... ‘‘Yerel Seçimlerde Siyasal Kampanyalar ve Seçmen Üzerindeki Etkisi’’ konulu konferans yarın Kabataş Feriye'de. Konuşmacılar; Faruk Kaptan, Prof. Haluk Gürgen, Yrd. Doç. Ferruh Uztuğ, Mustafa Sarıgül, Necati Özkan, Başar Başarır, Prof. Ali Atıf Bir, Erol Olçak, Ersin Salman, Faruk Atasoy, Necla Zarakol ve Nesteren Davutoğlu. (0212-243 93 53)

ANKARA AŞTİ'deki taksicilerle pazarlık yapmadan arabalarına binemiyoruz. Taksimetrenin yazdığını değil istedikleri parayı vermek zorunda kalıyoruz. Mesafeye göre adam seçiliyor. Bu duruma kim göz yumuyor?

B. E.-ANKARA
Yazının Devamını Oku

İki ciddi tehlike

11 Şubat 2004
<B>SAYIN </B>Genel Başkanım (Deniz Baykal)... Önümüzdeki yerel seçimler gerek ülkemiz, gerekse partimiz <B>CHP </B>açısından büyük önem taşımaktadır. Mevcut iktidar, ülkenin temel toplumsal sorunlarını çözmek bir yana, geleceğine dinamit koyan icraat içindedir. Bu nedenle, öyle inanıyorum ki, partimiz ciddi bir hata yapmadığı takdirde, oylarını artırabilmesi için gayet uygun bir ortam doğmuştur.

Bununla beraber, yerel seçimlere giderken bugün CHP iki ciddi tehditle karşı karşıyadır. Bunlardan ilki CHP'nin kendi dışından, hatta daha tehlikelisi çok farklı ideolojik kesimlerden aday aradığı söylentisi, ya da izlenimidir. Bu CHP'nin sosyal demokrat özünü ciddi biçimde erozyona uğratmaktadır.

Kaldı ki sağ oylar zaten kendi partilerine yönelecektir. Özellikle CHP dışındaki sosyal demokrat partilerin seçimlere birlikte girme önerisi ortada dururken, bu hata daha da belirginleşmektedir. ‘‘Sağdan gelen adaylara evet, sosyal demokrat ittifaka hayır’’ anlayışı son derece hatalıdır.

Oysa CHP'nin kendi içinden çıkarabileceği son derece nitelikli adaylar vardır. 1970'li yıllardan bu yana sosyal demokratların kent yönetimlerinde çok başarılı bir geleneği oluşmuştur. Bu başarının tekrar etmemesi için de hiçbir neden yoktur.

Öte yandan aday belirleme süreçlerinde izlenen yöntemi de demokratik olarak nitelemek mümkün değildir. Örgütlerin tercihleri göz ardı edilmekte, parti örgütü tekdüze yahut da hegemonik bir yapıya dönüştürülmektedir.

Ancak asıl tehlikeli girişim, CHP'nin ülkenin çağdaşlık mücadelesinin bayraktarlığından alıkoyulmaya çalışılmasıdır. Bunun CHP içinde ve dışarıda katılımcıları gözlenmektedir. Sağ kesimlerin yükselttiği bu kampanyanın CHP yönetimi tarafından durdurulması gerekmektedir. Bu sorumluluk da en başta size düşmektedir.

Ülkemizde işsizlik ve yoksulluğun böylesine arttığı bir dönem olmamıştır. Dünya Bankası raporlarına bile yansıyan bu durum karşısında sosyal demokratların asli misyonları olan sosyal adalete sahip çıkmaları ve ortak bir tavır almaları gerekmektedir. Böylesi bir dönemde CHP yönetimi sorumluluğunu üstlenerek dağınıklık içindeki sosyal demokratları toparlamalıdır. Bu son derece önemli bir sorumluluktur.

Aksi takdirde CHP, hem sosyal demokrat olmayan adaylarla halkın karşısına çıkarak saygınlık ve güvenirliğini yitirecek, hem de seçimlerde elde edebileceği başarıya ulaşamayacaktır.

Prof. Dr. Hurşit Güneş

Ambulans rezaleti

MERSİN'den bir okurumuz diyor ki: ‘‘Cem Karaca'nın ambulans yetiştirilememesi yüzünden öldüğü belirtiliyor. Türkiye'de ambulans sorunu maalesef ciddi bir durum aldı. 2002 Ekim ayında Erdemli'den 150 km uzaklıktaki Tarsus'un Koç lokantasına bir kadınla yemek yemeye giden Temel Bostan adlı bir ambulans şoförüne arkadaşım, 'Hasta mı getirdiniz?' diye sorunca aralarında olay çıkmıştı. Hatta sağlık müdürlüğü soruşturma açmıştı. Şimdi öğreniyoruz ki MHP'li olan bu kişi AKP yandaşı olmuş ve yeşil kartın başına getirilmişti. Bir başka olay da, Tarsus'ta trafik kazası geçiren bir kişiyi Adana'ya götürmekte olan ambulans yolda bozuldu diye bırakılmıştı. Tamirci Abdullah Eren getirildiğinde bakıyor ki, ambulansın mazotu bitmiş. Kimbilir o yaralı ne oldu? TV'lerde izliyoruz, trafik kazası geçiren ambulans diye bağırıyor; çocuk apartmandan düşmüş, kan revan içinde ambulans yok. Sağlık Bakanlığı bu ambulans sistemini artık bir disiplin altına almalı.’’

Açık oylama kapalı tasnif

AKP'li bir aday adayı, şu sözlerinin genel merkez yöneticilerine iletilmesini istiyor:

‘‘Yalçın Bey, aradan kaç hafta geçti, eğilim yoklamalarının sonuçları hálá açıklanmadı. Örgütün önünde de kendimizi tanıttık. İstanbul'da göz boyama kabilinden olsa gerek 25 kadar beldenin adayları açıklandı. Ben de bir beldenin aday adayıyım; bizimkisi ise açıklanmadı. Emin olun ne yapacağımızı bilemiyoruz. Matbacı 'Ne bastıracaksan acele et, sıkışacağız', fotoğrafçı 'Randevu almalısın' diyor. CD, kaset ve bayrak için sipariş veremiyorum. Diğer adaylar da aynı durumda... Büyüklerimizden öğreniyoruz; 1946 yılındaki seçimlerde de, CHP açık oylama yapmış, ancak tasnif kapalı kapılar ardında olmuş... Şimdi AK Parti de aynısını yaparak bizi oyalamak mı istiyor? Korkulmasın, başka partiye gitmeyiz; bu hafta sonuna kadar adaylar açıklanmalıdır.’’

Aday adaylarıyla ilgili eğilim yoklamalarının sonuçları Genel Merkez'in zemin katında saklanıyormuş, içeri ancak dijital kartla giriliyormuş; bütün sonuçları da AKP milletvekili Mustafa Ataş'ın kontrolünde parti dışından görevlendirilen 15 kadın personel tasnif ediyormuş... AKP'li aday adayı, sonuçlarla ilgili bir duyumunu da şöyle anlatıyor:

‘‘İstanbul Büyükşehir'le ilgili duyumumuza göre Veysel Eroğlu'nun % 50'nin biraz üzerinde, Kadir Topbaş ile Erol Kaya'nın da % 20'ler civarında oy aldıkları... Onun dışında bir bilgi öğrenilmiyor.’’

Raylı kaçakçılık

EDİRNE Emniyet Müdürü Uğur Gür, 'raylı kaçakçılık' operasyonunda, haklarında gıyabi tutuklama kararı verilen dört kondüktörün yakalanması için İstanbul polisine haber verdiklerini ve bunların alınarak Edirne'ye getirildiklerini söyledi. Haklarında savcılıkça gıyabi tutuklama kararı verilen diğer üç gümrük muhafızının da durumlarından gümrükler başmüdürlüğünü haberdar ettiklerini ve bunların da -biri hastanede- daha sonre teslim olduklarını bildirdi. ‘‘Yoksa bir ihmal söz konusu değildir. Hukuken ne gerekiyorsa o yapılmıştır’’ dedi. Gür ayrıca, Edirne'de 'Serhat 1 ve 'Serhat 2' operasyonları ile 103 bin Coptagon ile yeni yılda İstanbul'dan sonra ikinci büyük (245 kilo) eroini ortaya çıkardıklarını bildirdi.

İstanbul'dan Avukat Ergün Ulusal da, 4 tren kondüktör ve tren şefi ile ilgili görüntülerin rüşvet değil bilet parasının alınması olayı ile ilgili olduğunu öne sürerek, ‘‘Müvekkillerimin hiçbir zaman kaçma niyetleri olmamış, İstanbul'daki evlerinden polise teslim olmuşlardır’’ dedi.

Biliyor musunuz?

TUZLA Orhaneli Beldesi Belediye Başkanı Cemil Ekşi'nin yeniden ANAP adayı olduğunu... Eğilim yoklaması yapılmayan Pendik'te CHP aday adaylarından (diğerleri Seyyid Gürhan Toprak ve Elif İldan) Mehmet Salih Usta'nın daha önce DYP'den 1989-94'te Meclis üyeliği, 1999'da DSP'den belediye başkan adayı olduğunu, 2002'de YTP'de il yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğunu... DSP'nin Kartal'dan sürpriz bir aday açıklayacağını... AKP Eminönü aday adaylarından Av. Nevzat Er'e, Eminönü eski Belediye Başkanı Tahir Aktaş'ın destek verdiğini... Bakırköy Florya'da seçim öncesinde 30 kaçak inşaatın sürdüğünü, bunları kimsenin görmediğini...

Biliyor musunuz?

Abidin'e uyarı

POPSTAR birincisi Abidin konserlerinde şarkı söylerken salondakileri havaya getirmek için çakmaklarını yakmalarını istiyor. Görüntü, yangın tehlikesi yönünden korkunç. Evdeki çocuklar özendiriliyor, görevliler ise umursamaz. Yoksa ben mi çok vesveseliyim? E.G.-TARABYA

Şaibeli satış

MALTEPE'de Başıbüyük Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği mal varlığını bir grup çıkarcıya peşkeş çekiyor. Geçmişte, şaibeli satışları valilik incelemesi sonrası durdurulan dernek yönetimi, bu kez başka bir kılıfta yine aynı şahıslara derneğin mal varlığını elaltından ihalelerle veriyor. Lütfen müdahale edin. S.K.-KADIKÖY

MESAJ PANOSU

ABBASAĞA'da iki haftadır sokak lambaları yanmıyor. Gece evimize hırsız girmeye çalıştı; uyandığım için bir kaybım olmadı. Polis bile caddenin bu kadar karanlık olmasının normal olmadığını söyledi. Ne yapabilirim?

Burcu ÖZDEMİR-BEŞİKTAŞ

AVUKAT Ergün Ulusal, Edirne
'de 4 tren kondüktör ve tren şefi ile ilgili görüntülerin rüşvet değil bilet parasının alınması olayı ile ilgili olduğunu öne sürerek, ‘‘Müvekkillerimin hiçbir zaman kaçma niyetleri olmamış, İstanbul'daki evlerinden polise teslim olmuşlardır’’ dedi.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Türk dış politikası Lozan'dan bu yana ilk kez bir büyük kırılma içine girmiştir.’’

(CHP Genel Başkanı

Deniz Baykal)
Yazının Devamını Oku

Çiçekçilik zan altında

10 Şubat 2004
<B>INTERFLORA </B>Çiçekçileri Derneği Türkiye Başkanı Gazi Doğan'ın, 'Hürriyet Cuma' ekinde (6.2.2004) yayınlanan çiçek konulu haberin detaylarında yer alan istatistiki rakamlara itirazı var. Şöyle diyor: Gül fiyatları hakkında verilen 2-10 milyon liralık fiyat aralığı da yanlış olup; bu gibi özel günler öncesinde çiçekçi kendi tedarikçisinden tek gülü ortalama 5-6 milyon liraya mal etmektedir. Dolayısıyla, tüketici verilen alt limit olan 2 milyon lirayı çicekçiden talep ettinde çiçekçilerimiz zor duruma düşecek ve bu yanlış haber sebebiyle mağdur olacaktır.

Haberin devamında belirtilen dünyanın her yerine 2 saatte teslimat garantisi de mevcut en yetkili organizasyon olan ve Türkiye'de 1.100, dünyada 58 bin üyesi bulunan İnterflora'nın dahi garanti edemediği bir süredir. Kaldı ki, gerekli araştırma yapıldığından söz konusu kişinin böyle bir servis yapmadığı anlaşılacaktır. (www.unitedflora.net)

Olmayan bir servisi, imkan dahilinde gerçekleşemeyecek kadar kısa bir süre vaadi ile sunan ve hiçbir sosyal statüye sahip olmayan kişilerin tüketiciyi aldatması dolaylı olarak tüm çiçekçileri de zan altında bırakacaktır.

Özellikle Sevgililer Günü (14 Şubat Cumartesi) öncesinde, birbirlerine çiçek göndermek isteyen tüketicilerin siparişlerinin en sağlıklı şekilde yerine ulaşması için dikkat etmesi gereken hususları ve uyulması gereken genel kuralları sektörün yetkilileri olarak, sizlerin aracılığıyla duyurmayı talep ediyoruz.

Gazi DOĞAN-İnterflora Çiçekçileri Derneği Türkiye Başkanı

Niye ithal?

GAZETENİZİN 6.2.2004'teki sayısında ‘‘İstanbul'a 10 milyon dolarlık makine parkı’’ yazısını görünce çok şaşırdım. Oysa bundan tam 10 ay önce firmamızın geliştirdiği yerli imalat kár küreme, kar Püskürtme makineleri ile ilgili devletin gereken birimlerini yani Karayolları'nın ve Köy Hizmetleri'nin kapılarını aşındırdık ve ona rağmen kimse bu konuda ne ilgi ne de alaka gösterdi. Oysa sadece 10 ya da Bulgaristan, Romanya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'a 120 adet kar püskürtme makinesi imal edip teslim ettik.

Ulvi TAŞKIN ulvi@tisan.net

KIBRIS'la ilgili gelişmeleri sessiz çoğunluk gibi ibretle izliyoruz. Türkiye zorla masaya oturtuluyor. Ne oldu, zor durumda mıyız? Savaş mı kaybettik?

Herhalde I. Dünya Savaşı'nı kaybeden Osmanlı'ya bile Mondros Anlaşması sırasında bu kadar baskı yapmadılar.

1937 yılında Hatay davasını halleden, 1940'lı yıllarda II. Dünya Savaşı'nın kenarında kalan, 1974 yılında iki süper güce rağmen Kıbrıs'a çıkarma yapma cesareti gösteren Türkiye'den herhalde geri durumda değiliz?

Yoksa Musul ve Batı Trakya davamız hallediliyor da bizim mi haberimiz yok!

Ercan DOLAPÇI-İSTANBUL

Hangi ‘okumuşluk’

KONYA'da çöken Zümrüt apartmanıyla ilgili haberde ‘‘Okumuşu da okumamışı da fark etmiyor’’ yorumu ile tüm Mimarlık camiası acımasızca suçlanmış ve karalanmıştır.

Gerçek ve evrensel anlamda mimari eğitimden geçmiş her insan bulunduğu toplumun en sağduyulu, en çağdaş, meslek etiği en yüksek katmanı arasında yer alır. Ancak ülkemizdeki köklü yüksek öğrenim kurumları dahi, 4 yıllık eğitimin içine bir mesleği icra etmek için gerekli asgari formasyonu sığdıramazken, bilimsellikten uzak, eğitim kadroları yetersiz, teknik imkanları sıfır, kültürel ve sosyal altyapıları oluşmamış, gelecek bekleyen nesillerin hayallerini ve umutlarını çalmaktan başka bir işe yaramayan sözüm ona fakültelerin, temsil ettiği 'okumuşluk' kavramı, rantın en yüce değer kabul edildiği yerel yönetim anlayışı ile birleştiğinde kentlerin çökmesi için depremlere bile gerek kalmıyor. Bu anlayışın ortaklaşa ürettiği yapıların altında sadece bedenlerimiz değil toplumsal değerlerimiz de parçalanıyor.

Konya'daki enkazın altındaki kanın kimin ellerine bulaştığını görmek istiyorsanız; sorumsuz, niteliksiz, ucuz oy avcılığı uğruna üç tane binayla kendi şehirlerinde üniversite açmaya kalkan, üniversitenin (bırakın temsil ettiği değerleri) kelime anlamını dahi bilmeyen kasaba ziyaretçilerinin ellerine de bir bakın lütfen.

Sercan ÜNAL-Mimar-ODTÜ

İTÜ’den açıklama

İTÜ Rektörü Prof. Gülsün Sağlamer, üniversitenin kayıt sistemi ile ilgili öğrenci şikayeti üzerine yaptığı açıklamada, bu konudaki yazılımın AB, Kanada ve Avrupa'nın sayılı üniversitelerinin de yeraldığı toplam 1200 üniversite tarafından kullanılan SCT Banner 2000 sistemi olduğunu bildirerek şu bilgiyi verdi: ‘‘Bu dönem kayıtlar başladıktan sonra daha önce belirlenemeyen bir sorunun ('bug') yazılımın kendisinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Yazılımdaki sorundan kayıtlar yavaşlamış, problem yaşanmış ve öğrecilerimizi daha fazla mağdur etmemek için de hemen eski sürüme geçilmiştir. Öğrencilerimizin daha iyi bir kayıt dönemi geçirmesi için iyi niyetle yapılan bir çalışma ne yazık ki, olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Durum öğrencilerimize de web sayfamızdan duyurulmuştur. Bir daha benzer bir sorun yaşanmaması için gerekli önlemler alınmıştır.’’

Ah bu ambulans!

CEM Karaca'
nın ambulans gelmediği için büyük ihtimalle kurtulamadığı yeraldı. Aynı şey Kemal Sunal için de geçerliydi. Bunlar halka malolmuş şahsiyetler! Normal vatandaşın ne yapabileceğini varın siz düşünün. 122, 154 ve 155 nolu telefonlar artık sorgulanmalıdır. (Hoşçakal Cem Karaca)

M.Ö. ÖCAL


Kınıyorum

ERZURUM'
da TV'nin yine 'bildik görüntüler' diye verdiği terlik dağıtma rezaletini gördüm. Terlikleri dağıtan firma yetkililerini daha uygarca bir dağıtım şeklini düşünemedikleri için kınıyorum; bunu engellemeyen Valilik ve Emniyet'i de... İyilik mi yapmak istiyorsunuz? Dinimizde ibadet de, kabahat de gizli olmalı kuralından bihaber misiniz? İnsanların onurlarını ayaklar altına alarak iyilik yapmıyorsunuz.

H.ŞEN

Biliyor musunuz?

ECEVİT'in dün İstanbul'da açıkladığı belediye başkanlıkları dışında eski milletvekilleri Fazlı Ağaoğlu, Hüseyin Mert, Osman Kılıç, Av. Necdet Saruhan, Ahmet Güzel, Yücel Erdener ve Hasan Akgün'ün (Giresun) da aday olacaklarının belirtildiğini... YTP'nin Bakırköy adayının İsmail Arpaçay olduğunun açıklandığını... AKP'nin Çankaya Belediye Başkan adaylığına, ANAP'lı eski Bakanlardan Yücel Seçkiner'i düşündüğünü... İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden aday olmak üzere istifa eden 22 bürokrattan tek CHP'li olan Harita Y. Mühendisi Resul Can'ın, Beşiktaş CHP'den Meclis üyeliğine başvurduğunu... Eminönü AKP'de, Fethullah grubuna yakın, jeoloji mühendisi ve gazeteci Nevzat Baykan'ın adaylığının kesinleştiğini; Eminönü Belediyesi'nde 10 yıl başkan yardımcılığı döneminde, geçmiş iki başkana karşı yaptığı yolsuzluk mücadelesiyle tanınan ve 3 kasım seçimlerinde milletvekili adayı olan İhsan Maçin'in, diğer adaylar M. Ali İyimaya ve Zeynel Yılmaz ile çekiştiğini... SHP, ÖDP, YTP, DEHAP, ÖTP, EMEP ve SDP'nin oluşturduğu 'Demokratik Güç Birliği'nin, Mersin'de 14 Şubat'ta yapacağı mitingle seçim kampanyasını başlatacağını, mitinge başkan adayı olması beklenen Fikri Sağlar'ın da katılacağını...

Biliyor musunuz?

MESAJ PANOSU

İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunlarının, Kandilli'deki 'İktisatçılar Evi'nin onarım çalışmaları için 'Bir Bilet, Bir Tuğla' sloganıyla 'İktisatlılar Evi Eşya Piyangosu'u düzenlendi. Çekiliş 13.2004'de. Bilgi 0212-250 50 34.

PETROL-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, bilimsel bilgi ve somut belgelere dayanarak hazırladığı 'Karanlık Talipleri ve usulsüz ihalesi ile TÜPRAŞ özelleştirmesi' başlıklı bir raporu'' bugün açıklayacağını bildiriyor. (0216-474 98 70)

TÜRKİYE Cumhuriyeti ehliyetlerin değişmesi söz konusu... Bu değişiklere TC kimlik numarası ve vergi numarası da eklenebilir mi? Bu sayede taşınan kart sayısı da azaltılmış olur.

Akay COŞKUN

ANTALYA

ANKARA
Migros'taki Odeon Cineplex Müdürü Hasan Güler, ‘‘Mükemmel salon, perde, görüntü ve ses kalitesi ile sinema keyfini mümkün olan en cazip fiyatla müşterilerine sunduğunu’’, okurumuz Celal Güney'i rahatsız eden durumu telafi etmeye çalışacaklarını bildiriyor.

(0533-650 82 19)
Yazının Devamını Oku

Hesap Uzmanları Kurulu ne oluyor?

8 Şubat 2004
YÜRÜTTÜĞÜ üst düzey vergi denetimleri, yolsuzluk ve karapara soruşturmalarıyla ‘‘soygun ve hortum’’un üstüne giden; Balina, Paraşüt, Ascor, Albayraklar, Akbil ve İGDAŞ gibi cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluklarını ortaya çıkararak, etkin ve güvenilir bir kurum olduğunu kanıtlayan; siyasi bağlantılarla değil yetenekleri ve dürüstlüğüyle bürokrasiye üst düzey yönetici yetiştiren bir 'okul' olan Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu (HUK) abluka altına alındı.

Ankara'dan bir sürü belge gönderen emekli bir kurul üyesi, bu gelişmeleri çok tehlikeli buluyor. ‘‘Sizin geçenlerde yazdığınız gümrük başmüdürlüklerindeki atamalar gibi en güvenilir devlet bürokrasisinde de ayrımcılık yapılıyor’’ diyor.

Bugün HUK'un İstanbul'da 150, Ankara'da 120 ve İzmir'de de 30 mensubu var. AKP iktidarından önce yolsuzlukların üzerine kararlılıkla giden kurul elemanları, İstanbul Büyükşehir ve AKBİL'deki yolsuzluklar soruşturmalarında, Tayyip Erdoğan ile Orhan Aslıtürk-Ascor hayali ihracat soruşturmasında, Kemal Unakıtan hakkında Ağır Ceza'da davalar açılmasının bedelini mi ödüyorlar acaba?

BÜYÜK OPERASYON

AKP'
nin iktidara gelmesiyle HUK'un başkanlığına imam hatipli Mahmut Vural getirildikten sonra Müsteşar Hasan Basri Aktan ile Gelirler Genel Müdürü Osman Arıoğlu'nun katkılarıyla büyük bir operasyon başlatıldı ve imam hatip kökenli 'hesap uzmanları' Maliye Bakanlığı'nda ve diğer kamu kuruluşlarında kritik görevlere getirildiler.

Emekli kurul üyesi anlatmaya devam ediyor:

‘‘Öğrendiğimize göre, imam hatiplilerin önemli görevlere atanması fiilen kamuda çalışanlarla sınırlı değil... Kısa süre HUK'ta çalıştıktan sonra istifa edip İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kombassan, Yimpaş gibi kuruluşlarda çalışanlar da bu dönemde önemli görevlere getirildiler. Recai Berber'in İSKİ'den ERDEMİR'e, Mehmet Yaman ve İsmail Koş'un Kombassan ve Yimpaş danışmanlıklarından Emekli Sandığı ve MP Yönetim Kurulu üyeliklerine getirilmeleri gibi... Buna karşılık, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, laik ve mesleğinden başka örgütü bulunmayan ve kanun dışında hiçbir güçten emir alamayan ve şimdi AKP'ye yakın olmayan hesap uzmanlarına ne yapılıyor? Kıdem ve liyakat esasına dayalı çalışma sisteminin dışında bırakılıyorlar. Bir anlamda bugün bizi yönetenler hakkında geçmişte suç duyurusunda bulunan hesap uzmanları görevden alınarak kendilerinden intikam alınıyor. Buna karşılık, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan'ın, geçmişte kurul başkanlığı yaptığı dönemde işe aldığı imam hatiplilere 'hesap uzmanı' postu ile bürokraside yer açılıyor.’’

TENZİLİ RÜTBE

Kuruldaki imam hatipliler kritik görevlere getirilirken, kurulun mevcudiyeti ne olacak? Muhatabımız şöyle konuşuyor:

‘‘Görünen o ki, yakın bir zamanda Hesap Uzmanları 'tenzili rütbe' edilerek müşterek kararname ile atanmalarına ve bakanlık makamına bağlı olarak çalışmalarına son verilecek... Hesap Uzmanları, Gelirler Genel Müdürlüğü'ne bağlanarak hem yolsuzlukların üzerine gitme 'cesaretleri' ellerinden alınacak, hem de geçmişteki 'cüretkár' davranışlarının hesabı sorulmuş olacak. Hatırlanacağı gibi kısa süre önce bazı işadamı örgütleri de HUK'un kapatılmasını ve yeni bir organizasyon yapısı önermişlerdi. Şimdi bunun adımı atılıyor.’’

HORTUMCULARA YOL

Bu yöntemle Türkiye'de yolsuzlukların ve hortumcuların üzerine giden bir kurum ve bu kurumun arşivi yok edilecek; hortumcular bayram edecek... Aynı Ömer Lütfi Topal'ın kumarhanelerinde vergiden kaçırdığı 2.5 milyar dolar, Orhan Aslıtürk'ün gerçekleştirdiği 1.7 milyar dolarlık hayali ihracat ve diğerleri gibi soruşturmalar bundan sonra tarih mi olacak; Türkiye kara para cenneti haline mi gelecek?

Bu arada Hesap Uzmanları'nın bağlanacağı Gelirler Genel Müdürlüğü'nü 1.5 yıldır 'vekáleten' Osman Arıoğlu yönetiyor; Cumhurbaşkanı bu atamayı onaylamıyor. Arıoğlu'nun ağabeyi İGDAŞ'ın yeni mali müşaviri Mehmet Arıoğlu...

'Tüyü bitmemiş yetimin hakkını'
geri alıp trilyonlarla ceza kesen, sorumluları savcılıklara sevk eden Hesap Uzmanları da, aynı Bankalar Yeminli Murakıpları ve Maliye Müfettişleri gibi pasifize ediliyor.

Kimler getirildi?

Maliye'deki hassas görevlere yapılan imam hatipli kökenli atamalar şöyle:

Mehmet Yaman (Isparta) Emekli Sandığı Yönetim Kurulu üyesi; İsmail Koş (Geyve) MP Yönetim Kurulu üyesi; Recai Berber (Manisa) ERDEMİR Genel Müdürü; Bahattin Kulu (Konya Ereğli) ERDEMİR Gen. Md. Yrd.; İhsan Akyol (İslahiye) Adana Defterdarı; Mahmut Sütçü (Amasya) Dış Ticaret Vergi Dairesi Bşk.; Sıtkı Aksöz (Elazığ) Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Bşk.; Ahmet Özbakır (Gelendost) Personel Genel Md. Daire Bşk.; Mehmet Beceren (Bayramiç) Gelirler Genel Md. İzmir Bölge Müdürü; Kazım Çalışkan (Biga) Gelirler Genel Md. Daire Başkanı; Seyit Ahmet Baş (Konya) Gelirler Genel Md. Daire Bşk.; Mithat Hızlı (Mersin) Gelirler Genel Md. Daire Bşk.; Coşkun Kılıç (Şişli) Gelirler Genel Md. Daire Bşk.; Adem Karabayır (Şişli) Bütçe Genel Müd. Daire Bşk.; Ömer Duman (Sivas) Önce bakan danışmanı, sonra Gelirler Genel Md., kararnamesi Cumhurbaşkanlığı'nda.

Rant nereye gitti?

ESKİ
Senatör Mehmet Feyyat, CHP Büyükçekmece adayı Ali Çebi'yi yanıtlıyor: Çebi, Beylikdüzü'nde yarattığı rant için gurur duyduğunu söylüyor. Bir yerde bu haksız rantı itiraf etmiş oluyor. Özal mantığı bu ise söyleyecek bir şey yok. Ancak rantın gelirleri nereye gitti? Belediye mi zengin oldu? Yoksa sizler ve yandaşlarınız mı? Tatilya'nın yerini neyin karşılığında verdiniz? CHP genel merkezi, bu konuda açılmış imarla ilgili yargı kararlarını hiç araştırdı mı? Hiç olmazsa Prof. Nurettin Sözen ve eski Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci'den bilgi alamaz mıydı?

Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler.


GÜNÜN SÖZÜ

‘‘DSP iktidardayken hiç kimsenin Kıbrıs Türkleri için bir kaygısı yoktu. Ama şimdi bugünkü iktidar döneminde Kıbrıs elden gitti, gidiyor. Vatandaş bunun telaşı içinde...’’

(DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit)
Yazının Devamını Oku

Gümrükçüler kuş gibi uçtu

7 Şubat 2004
<B>EDİRNE'</B>de, <B>Bulgaristan'</B>dan <B>Türkiye'</B>ye tren vagonlarında et ve içki sokulmasıyla ilgili <B>‘‘raylı kaçakçılık’’ </B>olayında ilginç gelişmeler oluyor. Uğur Dündar'ın ‘‘Arena’’ programında, Bulgaristan'daki kaçak gıda ve içkilerin geçirilmesi için yapılan rüşvet pazarlıklarının görüntüleri üzerine Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Şenol Yılmaz, soruşturma açtı ve TCDD'de görevli Ziya Erdoğan, Ferhat Akar, Necmi Belayer, Cafer Özçelik ile gümrük muayene ve muhafaza memurları Harun Demirkol, Zeynel Kahraman ve Vahit Acun ile Bulgaristan uyruklu Kalbiye Çetin ve Mergül Ahmet Emrulova adlı soydaşları, tutuklanmaları istemiyle Sulh Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Ancak mahkeme bu kişileri serbest bıraktı.

İşin peşini bırakmayan başsavcının, bir üst mahkemeye yaptığı itiraz üzerine sanıklar hakkında tutuklama kararı verildi. Bu kişilerden yakalanabilen Bulgar uyruklu iki Türk cezaevine konuldu.

Bu arada İstanbul polisi, 4 TCDD görevlisini İstanbul'da yakalayarak Edirne'ye götürdü ve bu kişiler cezaevine koyuldu.

Ama gümrükçüler o günden beri ortada yok. Çünkü, mahkemenin tutuklama kararını verdiği arife günü iki muayene memurundan biri Uzunköprü'den, biri de Çorlu Devlet Hastanesi'nden rapor alıyorlar. Bu durum ‘‘Tutuklama kararından sonra yarım günde nasıl rapor alınabiliyor. Polis bunların peşine düşmek yerine neden başmüdürden yardım istiyor’’ sorularının sorulmasına yol açıyor.

Bir başka ilginç durum da; Başsavcı Yılmaz, gümrükçülerin mal varlıklarının tespiti için Bankalar Birliği ve Tapu Kadastro Bölge Müdürlükleri'ne yazılar yazıyor.

Yargı süreci işliyor ama Edirne polisi sanıkları bir türlü yakalayamıyor. Peki sanıklar mal varlıklarını başkalarının üzerine devrederse savcı ne yapsın? Sinirlenmekte haklı değil mi?

Gıda tüzüğüne uygun mudur?

'GIDA Terörü' başlıklı yazınızla bizi uyardığınız için teşekkür ederiz. Sucuk, salam ve sosis üretiminde kullanılan iç yağların beyazlatılması için hidrojen paroksit (kasar) maddesi kullanıldığını duyuyoruz. Aslında deterjan, sabun ve tekstil sanayiinde kullanılması gereken bu kimyasal maddenin kullanılması gıda tüzüğüne uygun mudur? Kanserojen madde taşıyıp taşımadığını açıklayabilir misiniz? Özellikle Antalya gibi yerlerdeki büyük otellerde kullanılan kızartma yağlarının toplanıp hamyağa katılarak piyasaya sürüldüğü dikkatinizi çekiyor mu?

M.D.N.-İSTANBUL

Kastamonu da yoksul bir il

KİŞİ başına milli geliri 1500 doların altında olan illere vergi ve sigorta teşviki ile enerji desteğini öngören yasa önceki gün Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Merak ettiğim, bu yasadan niçin Kastamonu'nun yararlanmadığı... Bir Kastamonulu olarak ilimizin kişi başına gelirinin bu 36 ilin en az 5-10'undan daha aşağıda olduğunu düşünüyorum. Acaba biz farkına varmadan Kastamonu mu zenginleşti, yoksa arkasında politik nedenler mi var?

Sabri YILDIZ-MECİDİYEKÖY

TRT’nin akitlileri

TRT'den bir grup ‘‘akitli’’ personel, TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz'e sesleniyor: Sigortasız, hiçbir güvencesi olmadan, kurumda 2. sınıf insan muamelesi gören ve yıllardır ‘‘akitli’’ çalışan yüzlerce personeliz. Bizler tatil ve bayram günlerinde görevinin başında olmamıza rağmen hiçbir zaman fazla mesai alamayız. Tatil günleri servisler olmadığı için işe otobüs ve dolmuşlarla gidip geliriz. Hiçbir sosyal güvencemiz yoktur. Aramızda 7-8 yıl çalışanlar ve işten çıkarıldıklarında açtıkları davalarla fazlasıyla tazminat almaya hak kazananlar vardır. Bu paralar sigortaya ödense ve mesai olarak verilse, 4 personelin sosyal hakkına eşit olmaz mı? Bizlerin sesine dulak vermenizi diliyoruz.

Köyceğiz’de endişe

BEN ülkemizin en güzel ilçelerinden olan Köyceğiz'in (Muğla) Tepearası Köyü'nde doğdum. Şu anda Ankara'da yaşamaktayım. Ancak köyümle ve yakın diğer köylerle ilgili çok önemli bir sorunumuz var. Son yıllarda köyümüzde yaşayanların büyük bir kısmı kanser vakasıyla karşı karşıya... Özellikle akciğer kanseri ve beyin tümörü nedeniyle birçok yakınımızı kaybettik. Köyümüzde bazı sebze türleri yetişmemeye başladı. Bilindiği üzere Köyceğiz; Gökova Termik Santralı ile Dalaman'daki káğıt fabrikasına çok yakındır. Aklımıza ilk gelen nedenler de bunlar.

Dilek KURT-ANKARA 0312-496 02 71

Biliyor musunuz?

SP'nin İstanbul'daki en güçlü adaylarından sayılan Ümraniye'nin SP'li Belediye Başkanı Mehmet Bingöl'e karşı çıkan CHP aday adayları arasında yer alan Sivas Dayanışma ve Kültür Derneği, Karadeniz Vakfı ve Ekşioğlu Vakfı mensubu, müteahhit Ekrem Ekşi için bir TV programında Sakıp Sabancı'nın, ‘‘Çünkü bizden daha önemli kendisidir de ondan, kendisi gibi insanlar çoğalmalı ki ülkemizde güzelliği yakalayalım’’ dediğini...

Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in kardeşi Mehdi Dinçer'in, Karaman'da Belediye Başkanı olması için AKP'den bazı çevrelerin yoğun bir faaliyet içinde olduklarını...

Bahçeşehir'de CHP'nin 9 aday adayı arasında yer alan ve kendisi için 'Yazıcı geliyor' başlıklı özel gazete bastıran Cem Yazıcı'nın, Meclis üyeliği için başvuran 37 üyeden 11 asil ve 11 yedek üyeyi tespit eden tek aday olduğunu söylediğini...

AKP Bakırköy
'deki eğilim yoklamasında 1. çıktığı öne sürülen Mehmet İlker Aycı'nın (33), ‘‘Başkan olursa müteahhitlerin değil halkın temsilcisi olacağını, Florya'daki kaçak yapılaşmayla hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğini’’ söylediğini...

Kıraç CHP'den 25 aday arasında yer alan Kars-Ardahan kökenli 7 adaydan biri olan Makine Müh. Adnan Örbeği'nin ‘‘Kıraç'ta yaşayan 46 bin kişiden %61'inin Anadolu'dan, %26'sının İstanbul'un değişik ilçelerinden gelenlerden, %13'ünün de Kıraç'ta doğanlardan oluştuğunu’’ tespit ettiğini...

DSP Küçükçekmece Belediye Meclis üyeliğine başvuranların sayısının dün akşam 300'e yaklaştığını...

Biliyor musunuz?

Mesaj panosu

‘‘UÇAN kuşların dahi bir trafik düzeni vardır’’
diyen Türkiye Fahri Trafik Müfettişleri Derneği Genel Başkanı İhsan Memiş; tanışma, dayanışma, şikáyetler, istekler, trafikte yaşanan ilginç olaylar, çözüm önerileri ve trafik fıkraları gibi konularda herkese açık www.fahritrafik.org sitesini açtıklarını bildiriyor.

İZMİR Caddesi'ndeki bronz bebeklerle süslenmiş havuz nasıl oluyor da ‘‘mikaya’’ dönüyor, bilmek istiyorum. O havuz nerede, lütfen Melih Gökçek yanıtlar mı?

Tülin A.-ANKARA

4. LEVENT metro çıkışında (Sabancı Center'a yakın olan çıkışında) önceden park ve küçük bir büfe bulunan yer, bugün camekanlı bir mekan haline getirildi. Böyle bir çirkinliği Beşiktaş Belediyesi görmüyor mu?

Özden BAŞMAYA-4.LEVENT

BEŞİKTAŞ
polisi, AKP ilçe binasının bulunduğu Barbaros Bulvarı Dilbudak Sokak'ta terör estiriyor. Konut ve işyeri sahiplerine, araçlarını park etmemeleri konusunda belge imzalatıyorlar. Polis, AKP'nin bekçisi midir?

A.U. BEŞİKTAŞ

TRT
Genel Müdürü Şenol Demiröz'den, sigortasız, hiç güvencesi olmayan, kurumda 2. sınıf insan muamelesi gören yüzlerce 'akitli' personel sorunlarına çözüm bulunmasını istiyor.

SULTANAHMET'te Koruma Kurulu yasasına aykırı inşaat ve yıkım faaliyetlerinden Eminönü Belediyesi'nin haberi var mıdır? Yarın bu konuda mahkum olana af ve ertelemenin olmadığı hiç düşünülemez mi? A.T.-EMİNÖNÜ

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Ben öyle bazı belediye başkanlarının yaptığı gibi şu kadar kişiye ramazan ayında yemek verdiğimizi, her gün bu kadar kişiye yemek çıkarttığımızı, şu kadar süt, okul malzemesi verdiğimizi söylemem. Bunların başında resim çektirmem. Bunları söylemem, çünkü utanırım.’’

(İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina)
Yazının Devamını Oku

TÜPRAŞ’ta zorluklar

6 Şubat 2004
<B>İZMİT</B> Ticaret Odası üyesi bir okurumuz, <B>TÜPRAŞ'</B>la ilgili son gelişmeleri şöyle anlatıyor: ‘‘Maliye Bakanı Unakıtan, TÜPRAŞ'ın Nafnet-Zorlu ortaklığına devredilmesiyle ilgili kararı bakanlara elden götürüp imzalatıyor. Kafasında çekinceleri olanları ise bir 'abi' olarak birebir ikna ediyor. Acaba İzmit'tekiler ikna oluyorlar mı? TÜPRAŞ çalışanları ve sendikacılar ne diyor? Petrol-İş'in Kocaeli yönetiminden ve işyeri temsilcilerinden bazılarının AKP'ye yakın olmamaları nedeniyle işçilerin özelleştirmeye karşı verdikleri eylemler karşısında ikircikli davranmak zorunda kaldıkları dikkat çekiyor. AKP'nin özelleştirme programına 1.5 yıl önce destek verirken, bugün gelinen noktayı göremediler mi yoksa? Bu nedenle işçiler haklı olarak sendikayı sorgulamak durumunda kalıyorlar. TÜPRAŞ'ı alan grubun bir banka ile yaptığı görüşmelerin olumlu geçmediğini duyuyoruz. Demek ki hálá para aranıyor. Sonuçta, ihalede hukuksuzluk yapılmaz ve iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidilmez.’’

Karadeniz’de ‘derin uyku’

GEÇENLERDE France 2 televizyonunda Karadeniz'de balıkçılık ile ilgili bir belgesel vardı. Takdimci, ‘‘Hayret ediyorum... Türkiye nasıl uyudu’’ diyordu. Rusya'nın dağılmasından sonra Karadeniz'e sahili olan ülkeler, karasularını öylesine büyütmüşler ki Türkiye'nin deneyimli olan Türk balıkçıları, kendilerine yer kalmayınca diğer ülkelerde, Ukranya'da yatırım yapmışlar, oralardan çeşitli yerlere ve Türkiye'ye balık ihraç ediyorlarmış.

Derin uyku buna derler.

Halit SEYFİLER-KADIKÖY

Çebi: Rant bölgesi yaratmışsam bundan gurur duyarım!

BU bölgenin (Beylikdüzü) bir ‘rant bölgesi’ olduğu söyleniyor. Doğrudur, ben de aynı şeyi söylüyorum ve bu bölgeyi bir rant bölgesi yapabilmeyi başarabilmişsem bununla gurur duyuyorum.

500-600 trilyonluk yatırım yapılan, binlerce planlı konut üretilen ve 15 bin insanın çalıştığı, en önemlisi de inşaat yan sanayisinin en parlak dönemlerini yaşadığı bir bölge tabii ki rant bölgesi olacaktır. Ancak ‘rant’ kelimesini beyinleri ters çalıştırarak yanlış yorumlamak insafsız bir yaklaşım olur. Oysa ben rantın vatandaş lehine dönüştürülmesinden yana gayret etmiş ve bunu başarmış bir yöneticiyim. Kaldı ki seçimleri kazanırsam aynı uygulamaları yapacağımı iddia ediyorum.

KARADENİZ LOBİSİ

'Karadeniz lobisi'
oluşturduğum iddiaları ise tamamen haksız bir ithamdır. Çünkü yaptığımız planlar sayesinde bu bölgeye Sabancı'lar, Koç'lar, üniversiteler ve yabancı yatırımcılar gelmiştir. Bunun neresi Karadeniz lobisi'dir? Ben 15 yıldır feryat ediyorum; ey yatırımcılar gelin bu bölgeye. Ben burada 3 tane Samsun büyüklüğünde yatırım bölgesi oluşturduysam bunun bölge halkına hiç mi yansıması olmadı?

Sayın Bayer, bizim gibi insanlar bundan sonra kendi inisiyatifleri ile hareket edemezler. Böyle bir şansları yok. Bizi buraya getiren halk bizi yönlendiriyor. Bundan böyle toplumun dinamikleri doğrultusunda davranmak zorundayız. Dün doğru yaptığıma inanıyorum, bugün de. Yarın da aynı doğruları savunacak ve uygulayacağımı bilmenizi istirham ederim.

Ali ÇEBİ

CHP Büyükçekmece

Belediye Başkan adayı


Soruyorum

BEN
de Amerika'dan soruyorum.

Her gün biraz Kuran-ı Kerim okumaya gayret ederim ve son 40 yılda en az 40 defa başından sonuna kadar okudum. Fakat hiçbir yerinde 'Hanımlar saçlarını örtsün' diye bir şeye rastlamadım. 'Mütevazı olun mücevherlerinizi kapatın, esirleriniz imrenmesin' var. Fakat 'Saçınızı kapatın' diye acaba neresinde yazıyor. Yoksa biz Amerika'da başka türlü Müslüman mıyız?

Bülbün ARARAT bararat@att.net

Evet, hatalıyım

MİGROS Center'
daki sinemayı eleştirirken 'popcorn' kelimesini kullandığım için hatalıyım. Ersen Aktaş'tan ve tüm okurlarınızdan özür diliyorum. Yabancı bir şirkette çalışıyorum ve devamlı İngilizce konuşuyoruz. Dilimizi maalesef yabancı kelimelerden arındıramıyoruz. İşte Migros Center; Odeon Cineplex ve Popcorn+Cola... Yani tümüyle yabancı kelimeler; hep beraber onları da kınamamız gerekmiyor mu?

Celal GÜNEY-ANKARA

İki uyarı

ANKARA'dan, bakanlar Yıldırım ve Güler'e notlar:

ULAŞTIRMA Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Okan Çetin, AKP Yenimahalle'den aday adayı olmak için ayrılınca yerine yardımcısı Ahmet Ataşçı bakmaya başladı. Ataşçı, Taşıt Kanunu'na aykırı olarak kendi kullandığı 06 DU 53 plakalı Palio'yu hemen terk etti; eski müdürü Çetin'in 06 PT 012 plakalı resmi aracını altına çekti. Ve direksiyona geçerek, yakıtı devletten olmak üzere bayramda Elazığ'a gitti; geldi (mi?).

ASLEN Şarkikaraağaçlı olan Fikret Özkan, RP döneminde Erbakan'ın danışmanıydı; kadrosu da başbakanlıktaydı. Bu arada, herkesin bildiği gibi A.H.'nin Ankara'daki eski işyerinde sürekli göründüğü konuşulurdu. Şimdi öğreniyoruz ki; Enerji Bakanı Hilmi Güler, bir tavsiye üzerine kendisini bakanlık müşaviri yapmış. Peki Özkan özel bir TV kanalında kendisine tahsis edilen özel odada ne yapıyor?

İTÜ’de zulüm

İSTANBUL Teknik Üniversitesi'nde okuyan bir grup öğrenci, internet üzerinden yapılan kayıtlar sırasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

‘‘İTÜ'de her dönem başında internet üzerinden yapılan kayıtlar sırasında büyük bir karmaşa yaşanıyor. Bilgisayarı olmayanlar kayıtların başlayacağı günün öncesinde 02.00'de okul kampüsünde tahsis edilen bilgisayarların başında nöbet tutuyor; çadırlar kuruyor. Bilgisayarı olanlar ise 09.00'dan itibaren kayıt olmak için sisteme giriyor. Aşırı yüklenmeden dolayı sistem her zaman çöküyor. Bunun sebebi ilk kayıt yaptıran öğrencilerin istedikleri hocaları seçebilmesi. Hocaların belli bir kontenjanı olduğundan kimse istediği hocayı seçemiyor. Kayıt olmak için en az 3-4 gün çabalamanız gerekiyor. O kadar ki bu sene 17-21 Ocak arasında yapılan kayıtlara yoğunluktan dolayı 1.5 gün ara verdiler. Artık bu sistemden bıktık usandık. İTÜ, kayıt sırasında öğrencilerine zulüm etmekten başka bir şey yapmıyor!’’

Biliyor musunuz?

SİİRT'te AKP'nin beş aday adayı arasında büyük bir çekişme yaşandığını, kentin yerli halkıyla birlikte Şeyh Mugisiddin, Şeyh Nasıh ve Şeyh Fadli'nin (Arınç) ilk kez bir aday (Meteoroloji eski Genel Müdürü Faysal Geyik) etrafında birleştiklerini...

Biliyor musunuz?

MESAJ PANOSU

KIBRIS, Kuzey Irak ve Ermeni sorunları üzerinde bilgilenmek isteyenlere Turkish Forum olarak hizmete hazırız. grassroots@turkishforum.com

ANKARA Anıttepe'deki Gençlik ve Spor Müdürlüğü'ne bağlı yürüyüş parkurundan birçok sporsever yararlanıyor. Peki çamur ve balçık deryasındaki otopark alanı için 1 milyon alınması 'uyanıklık' değil midir?

Nejat MORAL

EMİNÖNÜ Mısır Çarşısı'nın önüne tekerlekli bir büfe konduruldu. Sahiplerine göre ‘Büyükşehir’den torpilli' imişler. Zabıtalar geldi; çaresiz bir şey yapamadan gittiler. Bakalım bugün ‘seçim büfe’yi yerinde görecek miyiz?

M. E-EMİNÖNÜ
Yazının Devamını Oku

Her şey beyinde biter

5 Şubat 2004
<B>ALMANYA'</B>dan <B>Mustafa A. </B>çektiği e-postada; ‘‘<B>Kuran'ı Kerim'</B>in neresinde böyle kurban kesim yapılması, hayvanlara olmadık eziyetlerin çektirilmesi yazıyor?’’ diye soruyor. Ehil olmayan insanların her ne sebeple olursa olsun kontrolsüz hayvan kesmesinin yasaklanması gerektiğini belirterek şöyle diyor okurumuz:

‘‘Almanya'da kurbanın ilk günü kaçak kesim yapan 7 kişi yakalanmış ve kestikleri hayvanlara el konulmuş, bunlar Almanya'daki kanunlara göre cezalarını çekecekler. Peki Avrupa'da kanunlara saygılı olan Müslümanlar neden Türkiye'de kanunlara saygılı olamıyorlar? Yoksa Türkiye ile Avrupa Müslümanlığı ayrı mı? Kendimizi hiç kandırmayalım, ortada büyük bir yanlış var.

Yazılacak ve yapılacak daha çok şey var. İnşallah İslam dini, ortaçağ geleneklerinden kurtulup layık olduğu yere gelir. Herhalde bu da herkesin temennisidir. Yoksa bu güzel dinimiz, eteği kalkan kadınları hayasızlıkla suçlayan sapık beyinli insanların elinde ortaçağdan daha geriye gider.

Bu kişilere sormuyorum. Bu sıralar Budapeşte'de buz pateni yarışmaları var. Acaba hangi Müslüman ülkenin kaç çifti orada yarışmaya katılmış? Yoksa kadının eteği kalkar diye mi korkuluyor. O zaman Süreyya Ayhan koşarken ya da voleybol milli takımımız maç yaparken gözlerini kapasınlar, çünkü her şey beyinde biter.’’

Bir vefat ve ordu-siyaset

MELİH Kemal Küçüktepepınar aslen Vanlıydı. SBF'yi bitirdikten sonra Kadirli Kaymakamı iken 1950'lerin ortasında istifa etmiş; Adana'da gazetecilik yapmış ve İsmet İnönü'nün dikkatini çekerek 1957'de milletvekili seçilmişti. 1980'e kadar dört dönem parlamentoda bulundu Küçüktepepınar.

Cumhuriyet'e ve laik rejime bağlıydı. 27 Mayıs sonrasında bir AP milletvekilinin, Anadolu Kulübü'nde Ordu'ya hakaret etmesi üzerine sözlü yaptığı uyarıyı arkadaşının bir yumrukla tamamladığı, ardından da bu AP'linin partisinden atıldığı yıllarca konuşuldu.

25.1.2004 Pazar günü 80 yaşında vefat etti.

Ölen bir milletvekili için Parlamenterler Birliği, Meclis'te duyuru yaptı. Meclis'teki törene oğlu, kızı ve iki yeğeni dışında bir tek parlamenter; o da Parlamenterler Birliği Başkanı Zeki Çeliker katıldı. Ne yazık ki CHP'li üye yoktu.

Kocatepe Camii'nde de durum bundan farklı olmadı. O gün Emekli Orgeneral Doğu Aktulga'nın da aynı camiden cenazesi kaldırıldı. TSK her emekli komutanına yaptığı gibi görkemli bir cenaze töreni düzenledi... Aktulga'nın dönem arkadaşları, komutanlar ve Harbiye öğrencileri cami avlusunu doldurdu... Musalla taşındaki parlamenterin tabutunun başında ise boynu bükük iki çocuğu vardı Küçüktepepınar'ın...

Ordu ile siyaset kurumları arasındaki fark cami avlusunda açık olarak görüldü. Paşa omuzlarda törenle son yolculuğuna uğurlanırken, eski milletvekili musalla taşında kendisini taşıyacak cemaat bekledi.

Ordu kurum olarak vefasını gösterirken, siyaset yine kendisine hizmet edenleri ortada bırakıyordu. Bu da ülkemizin ölüm kadar acı bir gerçeği değil mi?

İstesen de uçamazsın

TURİZMCİ Hüseyin Baraner'e; ABD dahil turist genelde business class uçmaz. Business class bilet fiyatı, örneğin 350 kadar düşebilen Houston-Londra arasında 5.500 doları bulmaktır. Hangi turist bu parayı ödeyebilir? 4 kişilik bir aile için bu rakam 10 saatlik bir uçuş için 22 bin doları bulacaktır. Değmez, iş gezilerimde hep business class uçarım; çünkü parasını şirketim verir. Kendi gezilerime gelince... Eğer ben ödüyorsam daima coach class (Amerika'daki ekonomi sınıf) uçarım. Eğer 'freguent flier' (özel yolcu programı) kullanırsam, ki son 5 senedir Türkiye'ye ailece bu şekilde uçtuk, topladığım mil karşılığı ücretsiz biletimin sınıfını yükselterek ekonomi parası ödeyip business class uçarım. Bugün bir KLM'nin, bir BA'nın business class yolcuları iki gruba ayrılır: Para ödeyerek uçanlar (hepsinin biletlerini şirketleri öder), bedava (frequent flier) grubu.

Antalya'ya sefer yapan uçakların büyük bir kısmı Charter'dir; yani tarifesiz uçar. İki sene önce Antalya'ya bir konferans için ABD'den uçmak istediğimde business class koltuğu olan uçak, THY dahil bulamadım. Yani Antalya'ya business uçmak isteyen zaten uçamıyor. Bu ne zaman değişir biliyor musunuz? Antalya bir kongre/konferans ve iş merkezi olduğu zaman.

Aksi takdirde business class yolcu beklemeyin.

Dr. Selim YALVAÇ-HOUSTON

Nöbetçi eczane

BEŞİKTAŞ sınırlarında oturan bir okurumuz şöyle diyor: 3.2.2004 salı günü İstanbul sınırları içinde 122 nöbetçi eczane vardı. Ancak bazı eczanelerimiz esas görevi olan gerçek hizmeti unutuyor; 24 saat hizmet!. Hizmet sadece 08.00-19.00 saatleri arasında olmasın. İstanbul Eczacı Odası; duyarlı eczacılar nerede? Herkesin özel arabası yok, gece otobüs yok. Vatandaşın taksi tutacak parası yok. Etiler'de oturan bir vatandaş en yakın nöbetçi eczaneye gidip-geliş ücreti olarak 12 milyon TL ödemesin.

Biliyor musunuz?

DYP Belediye Başkanlıklarına aday gösterilen eski milletvekillerinin; Muzaffer Geylani (Bitlis), Adnan Türkoğlu (Çorum), Ergun Özdemir (Giresun), Orhan Soydaş (Eskişehir), Ahmet Uncu (K.Maraş) Yaşar Okuyan (Yalova), Mustafa Fikri Çobaner (Isparta) ve Necmi Hoşver (Düzce) olduklarını... Altı partinin oluşturduğu 'Demokrasi cephesi'nin Adana'da CHP eski milletvekili Sedat Doğan'ı aday göstereceğini... Büyükçekmece CHP adayı olacağı bildirilen eski ANAP ve DYP'li Ali Çebi'nin, daha önceki günlerde akrabaları Zeki Çebi'nin DYP'den, dayısının oğlu Sanver Çolak'ın AKP'den, bir başka akrabası Murtaz Çebi'nin de CHP'den aday adayı olduklarını... AKP Güngören İlçe Başkanı Abdullah Başcı'nın, 'temayül yoklamasının yasal prosedürün gerektirdiği gibi usulüne uygun olarak ve hiçbir teşkilat mensubunun iradesine müdahale edilmeden yapıldığını'' açıkladığını... Bayram süresince 28 mahallede 50 bin kişi ile el sıkışan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün, bir başka rekora daha imza atarak 15 Şubat pazar günü 30 bin kişi ile seçim bürosunun açılışını yapacağını duyurduğunu...

Biliyor musunuz?

MASAJ PANOSU

KARACAAHMET Mezarlığı'nda kış koşulları nedeniyle kırılan, yıkılan ulu ağaçları gördünüz mü? Bunların temizlenmesi, aydınlatma direklerinin onarılması, kopan tellerin elden geçirilmesi ve yıkılan ağaçların yerine fidanlar dikmesi yönünde çalışma başlatılmasını diliyorum.

Ahmet DÖNMEZ

KADIKÖY Belediyesi'nin, Moda'daki sokak köpeklerini toplayarak aşılayıp, kısırlaştırıp boyunlarına belediye tasması takıp sokak aralarına salıvermesi uygun mudur?

M. Taner SEYHAN-MODA

BÜYÜKÇEKMECE'
de istisnasız hergün iyi hava olsun, kötü olsun elektrikler kesiliyor. Hasar görmedik ne buzdolabımız kaldı, ne bilgisayarımız. TEDAŞ'tan tatmin edici bir cevap alamadım. Acaba 'artık bir jeneratör ve bir güç kaynağı alın' mı demek isteniyor?

Dr. Alper ATAOĞLU

PATLAMIŞ mısır sözcüğünün yerine 'Popcorn' denmesini kınıyorum. Güzel Türkçemiz varken niye ille de İngilizce. Bu aşağılık duygusundan nasıl kurtulacağız? Ersen AKTAŞ

ANKARA'dan okuyucunuz Celal Güney'in, Migros Center'daki sinemayı eleştirirken, patlamış mısır sözcüğünün yerine 'Popcorn' demesini kınıyorum. Güzel Türkçemiz varken niye ille de İngilizce. Bu aşağılık duygusundan nasıl kurtulacağız?

Ersen AKTAŞ
Yazının Devamını Oku

Konya için iki soru

4 Şubat 2004
<B>MİMARLAR </B>Odası eski Başkanı, yazar <B>Oktay Ekinci</B>, <B>Konya'</B>daki felaketin nedenlerini anlatıyor: ‘‘Türkiye'de ne yazık ki, siyaset sağ ve sol diye ayrım yapmaksızın imar rantına entegre olmuştur. Konya'daki felaket de bunun doğal sonucudur. Başka bir şey denilemez. Yerel seçimler öncesinde her parti bundan ders çıkarmalıdır.

40 daireli bir apartman çöküyor, ortalığı toz kaplıyor?

- Nedeni açık... Bir binanın kaç katlı olduğuna insanlar karar vermez, imar planları karar verir. Herkes bana müteahhidi kim, mimarı kim diye soruyor. Ama kimse imar planlarında burasının kaç kat olduğunu ve ruhsatı var mı diye sormuyor. Varsa da skandal, yoksa da skandal. Buraya nasıl ruhsat verilmiş, nasıl kullanma izni alınmış.

Ama yasal mevzuatta bir sürü önlem var.

-
Bir kere bir inşaatın yapılması için doğru bir proje; sonra da inşaat ruhsatı ve denetim lazım... Bittikten sonra denetimi kim yapmış veya yapılmış mı; kim kullanma iznini vermiş! Bir üçüncüsü de var bunun...

Evet..

-
1.5 yıldır AKP'nin gündeminde Konya'daki felaketi yaratan hukuksal ortamı daha da berbat hale getirmek istenen, hazırlanan türden yasalar var. En başta 2B gibi... Biliyor musunuz, 2004 bütçe kanununun içinde; kaçak yapılara elektrik bağlanmışsa, su ve doğalgaz bağlanması hükmü de getirildi. Yani her türlü altyapı götürülecek. Tabii kaçak yapılara çökme riski olanlara da bu olanak tanınmış oldu. İkincisi... Bayramdan önce çıktı; onu da yasa ile değil Maliye Bakanlığı'nın tebliği ile hallettiler. Hazine arazilerindeki kaçak yapılardan kira almaya karar verdiler.

Cumhurbaşkanı'nın müdahaleleri...

-
Sayın Sezer bunları veto ettikçe kızıyorlar. Şimdi gitsinler Cumhurbaşkanı'na, kendilerine şehircilik dersi verdiği için kul köle olsunlar, hatta özür dilesinler.

Aday bulunamıyorsa İl Başkanı olsun

CHP
eski İstanbul İl Başkanı Ali Özcan şu çağrıda bulunuyor:

‘‘CHP Genel Merkezi'nin, İstanbul Büyükşehir adaylığı için önerdiğim şekilde önseçim yapmayacağı anlaşılıyor. Bunun üzerine bir önerim var; İl Başkanı Şinasi Öktem hemen aday olduğunu açıklamalı ve mindere çıkmalıdır. Böylece örgüt olarak partimize sahip çıkılmalı ve onurumuz kurtarılmalıdır. Partimiz daha fazla rencide edilmemelidir. Çünkü, adaylık için kendileri başvuran milletvekilleri Sefa Sirmen ve Akif Hamzaçebi'ye rağbet edilmediği; adaylıkları için temas yapıldığı belirtilen Ali Müfit Gürtuna, Sadettin Tantan, İlhan Kesici, Başaran Ulusoy ve Çetin Nuhoğlu’nun ise adaylığa sıcak bakmadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda adaylık çarığını çekmek İl Başkanı'na düşmektedir.’’

Kamu yararı için oy vermeyin

ESKİ Senatör Mehmet Feyyat, gene feryat ediyor: ‘‘Duyduğuma göre Ali Çebi, Küçükçekmece Belediye Başkan adayı gösterilecekmiş... Bir CHP'li olarak bunu içime sindiremem. Çebi, 1989-94 döneminin ANAP Büyükçekmece Belediye Başkanı'dır. Beylikdüzü bölgesinde kooperatifler eliyle rant kapısını açan 'Karadeniz lobisi'nin önemli bir ismidir. Burası deprem bölgesidir; plancılar baştan iki kata izni verdiler ve dinlemeyerek 10-12 kat bloklar yaptılar. Mahkeme bunu dört kere iptal etti, yine dinlemediler. Ve şimdi Çebi'yi aday gösterenler sorumlu olacağı için kendisine Büyükçekmece'de oy vermemekte kamu yararı vardır.’’

Feyyat, Türkiye'nin ne zarar gördüyse soyguncular ve rantçılardan gördüğünü belirterek, ‘‘Birisi rantçılara, birisi de şeriatçılara prim verirse PKK'yı o zaman 1. hedef olmaktan çıkartmamız lazım değil mi?’’ diye sordu.

Baraner’e yanıtlar

Müzeleri unutmayalım


SAYIN Hüseyin Baraner'in fikirlerini çok takdir ettim. Bir yanda modernleşme ve kaliteleşme 'business class' turisti çekmek için kullanılacak bir taktik ise buna müzelerimizden başlayalım. Avrupa'da müze giriş ücretleri en yüksek olan ülkelerden biriyiz. Bunu da aleni olarak ayrımcılık yapıp da tabela ile turistlerin önüne asabiliyoruz; TC vatandaşlarına 3, yabancılara 10 milyon TL...

Turistleri kanunen ve alenen devletimiz tabiri caizse kazıklıyor, keza geride kalan esnaf da gelen turisti yolunacak kaz gibi görüp ona göre kazıklıyor.

Geçen yaz 6 Amerikalı arkadaşım, ailelerinin ve arkadaşlarının ikazlarına rağmen Türkiye'ye geldiler. 10 gün içinde birçok kere utancımdan yerin dibine geçtim. Gerek taksicilerden yenilen kazıklar, gerekse otellerin ekstra para sızdırmak için kullandıkları taktikler, hele hele tuvalet kültürümüz... Meryem Ana Müzesi'ne girişte alınan 9 milyonluk giriş ücreti kadar kimseye dokunmadı. Üstelik biletin üstünde 'Meryem Ana Müzesi ücretsizdir, alınan bu ücret evin masraflarını karşılamak içindir' diye hem İngilizce hem de Türkçe yazılmış.

Bu arkadaşlar Türkiye'ye girebilmek için kapıda 100 dolar vize ücreti ödediler. Zaten daha kapı girişinde yolmaya başladığımız bu yağlı kazıkları ilk ve son defa Türkiye'ye getirirsek, elimizdeki milyar dolarlık tesisleri ya çürümeye bırakırız ya da dünyanın en ucuz turizm ülkesi olmaya mahkum kalırız.

Mehmet ÖZ mehmetoz@sbcglobal.net

Biliyor musunuz?

İŞADAMI Ali Fatinoğlu'nun, ANAP'tan istifa ettikten sonra sırasıyla YTP ve GP Bakırköy İlçe Başkanlıklarında bulunduğunu, bu arada AKP'ye geçmeyi düşünürken son anda da CHP'ye girerek Bakırköy aday adayı olduğunu... AKP'den Bakırköy'de adaylık yarışına giren ve Tayyip Erdoğan'ın bir ara özel kalem müdürlüğünde çalışan İlker Ayçıl'ın, Florya'daki 'ünlü' müteahhitlerin desteğini aldığını; bu iki ismin CHP ve AKP örgütlerinde rahatsızlık yarattığını... CHP Kağıthane aday adayı mali müşavir Hakan Atalay'ın başkan olursa 'bilime, yasalara, şehircilik ve mimarlık kurallarına' uyacağına dair and içeceğini, aday gösterilmezse de meclis adaylığını kabul etmeyeceğini...

Biliyor musunuz?
Yazının Devamını Oku