10 Mart 2004
İSTANBUL'</B>un bazı vergi dairelerindeki bir uygulama vergi mükellefleri ve mali müşavirlerin tepkisine yol açıyor. Malum bu ay gelir vergisi dönemi; 15 Mart'a kadar beyanname vermek gerekiyor. Vatandaş ile vergi memurları arasında hoş olmayan tartışmalar meydana geliyor.
İstanbul'dan bir mali müşavir, mükellefinin beyannamesini vermek üzere gittiği vergi dairesinde vergi memuru ile şu diyaloğu yaşadığını anlatıyor:
- Mükellefiniz zarar gösteriyor veya düşük kár beyan ediyor.
- Neden?
- İlle kár göstereceksiniz, etmediyse işyerini kapatsın o zaman.
- Ama defteri kapattık, kár yok. Ne yapabiliriz ki. Mükellefimin işletmesi kár edemiyor.
- Hayır kabul edemem. Hiç olmazsa diğer 'kazanç ve iratlar' bölümüne 3-4 milyarlık bir gelir beyan edin; hiç olmazsa onun üzerinden vergi ödeyin.
- Mükellefim zararda ne yapabilirim ki.
- Eh canım herkes de zarar etmez ki...
- Nereden biliyorsunuz?
- Onlar kazanır, kazanır!.. Kazanç sağlamayan işyerini kapatıp gider. Ben zarar etmiş beyannameyi alamam. Müdür muavinimizin talimatı var.
- Efendim kár yok, zarar var.
- O zaman gidin, derdinizi müdür muavinimize anlatın.
Mali müşavir, bu kez müdür muavinin odasına gider; aynı durumu anlatır. Müdür muavini kendisine şöyle der:
- Efendim Defterdarlık'tan yazı geldi; ille de kár göstereceksiniz. Yoksa zarar gören firmaların hepsini incelemeye alacağız, hilesini, kaçağını arayacağız ve büyük ceza keseceğiz. Siz en iyisi kár gösterin; mükellefin yararına olur.
Gözdağı veren Maliye'nin tutumu; ‘‘Sen devleti kandırıyorsun’’ oluyor.
Mali müşavir konuşmasına devam ediyor:
‘‘Zaten piyasalar berbat, zorla ayakta durmaya çalışırken hiçbir defter ve belgelere uymayan devletin bu kanunsuzluğunun anlamı nedir? Bunu da anlamak mümkün değil. Tabii ki bu konuda mükellefleri ikna etmesi için muhasebeci ve mali müşavirleri de toplantılara çağırarak telkinlerde bulunuyorlar. Örnek mi Sarıyer Vergi Dairesi, Kozyatağı Vergi Dairesi, hiçbir kanuna dayanmayan bu kanunsuzluğun gerekçesi olarak da İstanbul Defterdarlığı'ndan gelen bir yazıyı gösteriyorlar.
Sorarım sizlere devlet mafya mı oldu, haraç mı istiyor; yoksa dilencilik mi yapıyor?’’
Bu durumdan çok şikayetçi olunduğunu Maliye biliyor mu?
Caminin kapısı neden kilitlenmiş
BAŞBAKAN Yardımcısı M. Ali Şahin bundan bir süre önce ‘‘Ben CHP'nin nerelerin kapısına kilit vurduttuğunu biliyorum’’ demiş... Buna bir mimar okurumuz alınmış; ‘‘Anladığım kadarıyla Sayın Şahin, CHP döneminde camilerin kapısına kilit vurduttuğunu ileri sürmek istiyor’’ diyerek şu bilgiyi veriyor:
‘‘Sayın Şahin, 1950'lerde dini kullanan DP'nin çok kullandığı asılsız bir iddiayı gündeme taşımakla bir şey bilmediğini ortaya koymaktadır.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar, Balkanlar'a kadar indi; İsmet İnönü iktidarı endişeye kapıldı; Almanlar, Türkiye'ye de saldırabilirlerdi. İsmet Paşa, Topkapı Sarayı'ndaki Peygamber Efendimizin sancağından Sakal-ı Şerif'e, Kaşıkçı Elması'ndan Şah İsmail'in tahtına kadar önemli Osmanlı eserlerini Niğde'deki eski Selçuklu camilerine yerleştiriyor; kapısına kilit vurdurarak asker korumasına aldırıyor. Bunu kimseye de duyurtmuyor. Hatta o dönemdeki Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü'nü de oraya tayin ediyor. Bir gün Çukurova'ya inerken herkese haber vermeden Niğde'ye gidiyor ve camideki eserleri kontrol ediyor.’’
Erdoğan’ın CHP kastı
ANKARA'dan siyasetçi bir dostumuz ilginç bir tespitte bulundu.
‘‘Başbakan Tayyip Erdoğan, seçim kampanyasında ilginç bir taktik izliyor. Erdoğan'ın CHP'ye saldırısını tersinden okumak gerekir. Dağınık bir görüntü veren CHP, toparlansın diye kasıtlı olarak CHP'ye yükleniyor. Seçimleri açık ara kazanmak istemiyor. Bunun altındaki gerçek de rejimin geleceği adına zayıf bir muhalefet olmasının yaratacağı sıkıntı. Böyle bir tablo AB ilişkilerini de olumsuz etkiler. AKP, CHP'yi daha iyi mi okuyor?’’
TCDD'ye afiş
ŞİMDİDEN seçimlerin eşitliği zedeleniyor. Erdoğan ve Topbaş'ın afişleri iki günden beri cadde ve sokakları süslüyor. Bunun dışında TCDD'nin Sirkeci başta olmak üzere istasyonlarındaki billboardlar AKP afişleri ile donatıldı. Bir kamu kurumuna Cumhuriyet tarihinde ilk kez parti afişi asılmış oluyor.
Seçimlerin eşitliği zedelenmiyor mu? İlçe Seçim Kurulları ne yapıyor?
Nazi kampı
KOCA başkentte iki tane hayvan barınağı bulunmakta, bunlardan birisi Balgat 100. Yıl'da ve asıl kapasitesi 400 olduğu halde hayvan sayısının 2000'e yaklaşması ve yeterli alan olmadığından köpekler dışarda ve sokaklarda yatıyor. Bu barınak yanında Arı Koleji'ne bağlı eğitim kuruluşları yer aldığından barınağın oradan kaldırılacağı konuşuluyor. Yani sokak hayvanları tekrar evsiz kalacak. Gölbaşı derseniz orası daha da beter durumda. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Kimsede vicdan kalmamış.
M. Yaşar ÇAPKINOĞLU
Gölbaşı-ANKARA
Cumhuriyet
CUMHURİYET gazetesinin bir çalışanı, ‘‘Gazetemizin tirajı artıyor. Ancak hala maaşımızı alamadık; bunun üzerine işi yavaşlatmaya başladık. Cumhuriyet'e birileri el mi koymak istiyor? Cumhuriyet'teki gelişmeleri dikkatle izleyin’’ diyor.
Biliyor musunuz
NACİ Ekşi'nin aday gösterildiği CHP Küçükçekmece'de, 37 belediye meclis adayından 15'nin, il genel meclisi adaylarından da 3'nün istifa ettiklerini, bunların DSP'li Belediye Başkanı Halidun Özbatur'u destekleyeceklerini söylediklerini... Çorlu'da konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, ‘‘Seçimlerde İstanbul'da patlama yapacağız’’ dediğini... İzmit'in 650 bine yaklaşan ilçesi Gebze'de 500'ün üzerinde hemşehri derneği bulunduğunu; adayların dernek ziyaretlerinden bunaldığını... Çankaya Belediye Başkan adayı olmak üzere (Genel Merkez'in uyarısına karşın) Ankara İl Başkanlığından istifa eden Fazıl Güleken'in CHP belediye meclisi listesinin 1. sırasında gösterildiğini, partililerin ‘Bir il başkanı zaten o belediyenin meclis grup başkanıdır; böyle görevi bırakıp meclise üye olmasının arkasında ne yatıyor’ diye konuştuklarını.. CHP Beşiktaş Belediye Başkan adayı mimar İsmail Ünal'ın, göreve gelirse bir bayanı başkan yardımcısı yapacağını...
Biliyor musunuz?
Yazının Devamını Oku 9 Mart 2004
<B>DÜNYA </B>Kadınlar Günü dün değişik etkinlik ve söylemlerle kutlandı. Kimi 8 milyon kadının okuma yazma bilmediğinden, eğitim gören 100 kadından sadece ikisinin yüksek öğrenim gördüğünü söyledi. Kimi, türbandan, töre cinayetlerinden söz etti; ama esas görüş 'Kadınların hukuken ve fiilen eşit haklara sahip olmadığının' vurgulanmasıydı.
Bu konuşmaları daha çok erkekler yaptı.
Türkiye'de kadınlar için Kadınlar Günü'nün anlamı var mı?
Bize e-mail çeken Neşe Güllü (baklavacı Güllüoğlu) işte bunun yanıtını veriyor:
‘‘Merhaba... Ben Neşe Güllü.. Sözlerime 'Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun' diye başlamak istiyorum. Bu söylem herhalde medeni ülke insanı için; bizim Türk kadınları için değil... Çünkü ülkemizde kadınlar özgür, bağımsız ve de erkeklerle eşit şartlarda her şeyi paylaşamıyorlar. Rahmetli Atatürk kadın erkek eşitliğini kadınlarımıza altın tepsi içinde sunmuş ama kolay kazanılan hak, maalesef uygulamada çıkarcı erkeklerin direnişi ile karşılaşmıştır. Yasal haklarımıza biz kadınların sahip çıkması lazımdır. Erkeklerin bu haksız direnişine karşı çıkıyorum.
Şöyle ki; ben baklavacı Güllüoğlu patentinin sahibi, Halit Güllü'nün kızıyım. Babamla ortak olarak 2000 yılından beri baklavacılık yapmaktayım. Babam altı ay önce vefat etti. Şimdi diğer Güllüoğulları bana 'Sen kadınsın baklavacılık yapamazsın, sen yaparsan diğer kızlar da yapar, Güllüoğlu tabelanı indir, dükkanlarını kapat' diyorlar. Benim üç dükkanım ve imalathanem var ve 25 işçi çalıştırıyorum.
Erkek kardeşlerim, amca çocuklarım bu ismi kullanırken, benim kullanmamı istememelerinin tek nedeni kadın olmam... İşte bağnaz, çıkarcı erkek zihniyeti. Bizlerin aklı yok mu, biz kuş beyinli miyiz? Bu ülkede kadınların yapacağı işler sınırlı mı yoksa biz mi bilmiyoruz, merak ediyorum doğrusu.
Erkekler kadınlar gününde küçük bir hediye ile gidip kadınların bir gün gönüllerini alacaklarına, her gün kadın haklarına riayet etsinler.’’
SADECE KARAKÖY DEĞİL
Neşe Hanım'ı telefonla bulduk. Sadece Güllü Ailesi'nin 5. kuşağa kadar varan fertlerinden 13'ü baklava işletmeciliği yapıyormuş; bunlar altı ayrı imalathanede İstanbul'da 34 dükkanda satılıyormuş. Güllü, modelist, stilist, tiyatroculuk ve ressamlık gibi dallarda başarıları bulunduğunu anlatırken ‘‘İstanbul'da bir tek Karaköy var sanılıyor, öbürleri sahte zannediliyor. Doğru değil; biz de aynı baklavayı üretiyoruz; biz de patentin mirasçısıyız. Beni kadın diye yok sayamazlar, mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim’’ diyor.
Sel mağdurlarına yardım çağrısı
SEL felaketi nedeniyle bir not gönderen Cumhurbaşkanlığı eski Başdanışmanı M. Necati Güngör, memleketi olan Erzurum'un Ilıca ilçesinde 1500'e yakın evi sular bastığını, ağır ve orta hasarlı konut sayısının ise 500 civarında olduğunu, 500 ailenin acilen prefabrik konutlara yerleştirilmesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Güngör, ‘‘Başta giyim-kuşam olmak üzere sel baskınında kullanılmaz hale gelen ev eşyalarının yenilenmesi için yurt çapında bir yardım kampanyası açılmalıdır. Toplanacak yardımlar sadece Ilıca'ya değil, aynı felaketi yaşayan diğer yörelerimize de intikal ettirilmelidir’’ diyor. Bölgeye yiyecek, içecek, giyim, kuşak ve bir aile için lazım olabilecek her şeyin gerekli olduğunu duyuruyor. (İrtibat: Ilıca Belediye Başkanı İsmail Efe 0533-818 50 50, Belediye 0442-631 30 45, Necati Göngör 0532-634 41 42)
Biliyor musunuz?
RİZE merkez ve 12 ilçedeki 190 mahalle ve 451 köy muhtarlığı için toplam 4.444 kişinin aday olduğunu, bunların çoğunun üniversite mezunu ve işsiz isimlerden oluştuğunu, bunların kıyasıya bir kampanya yürüttüklerini... AKP Eminönü Belediye başkan adayı Nevzat Er'in, dün kadınlara 1500 kadına aşure dağıttığını... AKP Ümraniye adayı Hasan Can'ın, kimlik broşüründe '...bir partinin Ümraniye ilçe başkanlığı ve İstanbul İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğunu' bildirirken, RP'nin adını neden gizlediğinin sorgulandığını...
Sigaraya daha da zam yapılmalıdır
ÇEVRE Vakfı Başkanı Turgut Tokuş, ABD'de bir aile reisinin sigarasını yaz ve kış kapısının önüne çıkarak içebilirken, bizde sigara içme oranının arttığını, özellikle orta gelirliler ile gençlerde gittikçe yaygınlaştığını, kamuda sigara yasağının uygulanmadığını belirterek halkın sigaranın zararları konusunda yeterince bilinçlendirilmediğinden yakınıyor.
Geçenlerde Milliyet'teki köşesinde Prof. Hurşit Güneş de yazmıştı. Tokuş'un, tüketimin azaltılması konusunda Maliye Bakanı Unakıtan'a yaptığı öneri şöyle:
‘‘Tartışılan % 6-12 zamlar yetersizdir. İthal kaçak sigarayı cazip kılmayacak seviyeye kadar azami zam yapılmalı veya ÖTV yolu ile bu fark alınmalıdır. Bu zamlardan elde edilecek gelir de sağlığa (sigaradan zarar görenler için) ve eğitime harcanmalıdır.’’
Lise sonların durumu ve ÖSS
LİSE sonlarda okuyan öğrencilerle ilgili ilginç bir durum var. Bildiğiniz gibi bir dershane furyasıdır gidiyor ve bu dershanelere, okullara verdiğimiz paralardan daha çok para akıyor. Üstelik çocukların dershaneye daha çok devam etmesi için bir de hastaneden heyet raporu alma gibi bir durum ortaya çıkıyor. Her zaman olduğu gibi bu heyet raporu konusu da kötüye kullanıldığı için Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı bir genelge çerçevesinde heyet raporu almak da imkansız hale gelmiş. İlişkileri olanlar belki taşra hastanelerinden temin edebiliyorlarmış. Yalnız duruma bakar mısınız, birçoğu alıyor, diğeri alamıyor ve diğeri ayağında bir zincir bağlı olarak ÖSS sınavına giriyor. Bu arada top da bakanlığa atılmış; ancak lise sonlarda okuyanlar için devam etme mecburiyetini kaldıran bir genelge yayınlayacağı haberi ortaya atıldı. Ama bu genelgeden bir haber yok.
Bu soruna karşı bakanlık tavrını ortaya koymalıdır.
Meral KÖKGİL-ANKARA
Yazının Devamını Oku 7 Mart 2004
<B>BİR </B>dostumuz, <B>Vakit'</B>ten <B>Hüseyin Öztürk'</B>ün <B>‘‘Başbakan kandırılıyor’’</B> başlıklı yazısını okumamızı önerdi. Gerçekten ilginç bir örgütsel eleştiri yazısı; medya AKP içinde ‘‘kavgayı’’ ortaya koyuyor. Aslında AKP bu gelişmeleri dışarıya sızdırtmıyor. ‘‘AKP cemaati’’nde yerel seçimler öncesinde dönen oyunlar yeni yeni ortaya çıkıyor. AKP'ye akın eden ancak listelere giremeyen binlerce kişi ‘‘mağdur’’ oldukları için kapalı kapılar ardında çarpıcı iddialarda bulunuyorlar. Ama dışa vuran çok açık bir şey yok henüz...
AKP Genel Merkezi, her şeyi başarılı bir ‘‘siyaset mühendisliği’’ ile şimdilik geçiştirdiğini sanıyor.
CHP'deki gelişmeler ise ‘‘şeffaf’’ bir şekilde yürüyor. Listeye giremeyen her şeyi ortaya döküyor, karşı tarafı karalayabiliyor. Biz de yaşanan rezaletleri açık açık yazabiliyoruz.
Böyle bir durum AKP için henüz söz konusu değil; bu biraz da 'dinsel' kökenli olduğundan dışa vurulamıyor.
Konuşursan ‘‘öbür dünya’’da yanarsın!
Vakit yazarı Öztürk, AKP'de yaşanan bir ‘‘pisliği’’ şöyle anlatıyor:
‘‘Başbakan R. Tayyip Erdoğan belediye başkan adayları ve meclis üyelerinin belirlenmesinde kendi teşkilatı tarafından o kadar çok kandırıldı ki, doğrusu Tayyip Bey'in adına üzüldüm.
Bu meclis üyeliği bildiğim kadarıyla rant getiren bir iş değildir ama duyduklarımı ve şahit olduklarımı yazacak olsam, yemin ediyorum, siyasetin 's'sini bile ağzına almazsınız.
Akla hayale gelmeyecek kepazelikler, rezaletler, aman Allah'ım neler neler yapıyorlar. Aklıselim hiçbir insanın tenezzül etmeyeceği öyle pislikler dönüyor ki, sormayın gitsin.
Adayların belirlenmesinde Tayyip Bey'in kandırıldığını, daha doğrusu AKP genel merkezinin nasıl aldatıldığını, seçimlerden sonra daha iyi göreceksiniz
AKP'nin zaferini ve Tayyip Bey'in iyi niyetini kullanan menfaat şebekelerinin işbaşına geçtiğinde ne haltlar karıştıracaklarına hep birlikte şahit olacağız.’’
Bir beldeden örnek veriyor. Yapılan ‘‘aşağılık’’ işler karşısına insanın midesini bulandırdığını, sevilen belediye başkanını aday göstermemek için rantçı grubun nasıl iftiralara başvurduklarını, Ankara'ya giderek ‘‘Bizim beldede meclis üyelerinin çoğu Karadenizli, kendi ilçemizden kimse yok, hiç olmazsa bir kişi de bizden olsun’’ dediklerini, örneğin meclis üyelerinden Çankırılı olan bir vatandaşı Karadenizli olarak gösterdiklerini ve genel merkezin de bu numarayı yediğini yazıyor. ‘‘Genel merkez bu numarayı nasıl yiyor anlamadım’’ diyor. Sonuç itibarıyla bir meclis üyesi sokabilmek için her yol deneniyor ve o meclis üyesi son anda ‘‘Sen Çankırılı değilmişsin, Karadenizliymişsin’’ denilerek istifa ettiriliyor.
Demek ki, sadece CHP'de yapılmıyormuş bu numaralar.
Önümüzdeki beş yıl yerel yönetimler açısından çok zor geçecek; bir beş yıl sonra ‘‘Biz bunları neden seçtik’’ diye gene yakınacağız.
Kadın
KİMİ der ki kadın / uzun kış gecelerinde / yatmak içindir. / Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde / dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. / Kimi der ki ayalimdir. / Boynumda taşıdığım vebalimdir. / Kimi der ki hamur yoğuran. / Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. / O benim kollarım, bacaklarım. / Yavrum, annem, karım, kız kardeşim / hayat arkadaşımdır.
Nazım HİKMET
‘Sen kadınsın git evinde otur’
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde ders çıkartacağımız İstanbul Kartal'dan Yeşim Can'ın ibretlik yazısını hüzünle okuyalım:
‘‘Kartal Yeni Mahalle'den muhtar adayıyım; hem de 9 erkeğe karşı tek başıma. Mahallemiz kırsal kesimde olması nedeniyle Anadolu'nun her yerinden sakinlere sahip. Hiç kimse ben Yeni Mahalleliyim demiyor. 'Afyonluyum, Yalovalıyım, Tokatlıyım, Erzincanlıyım' diyor. Bir tek ben İstanbulluyum. ‘‘Sen kadınsın ne işin var muhtarlıkta; git evine pirinç pilavı pişir’’ diyen bir toplumda kadınların hakkını savunmaya ve temsil etmeye devam edeceğiz. Bayan muhtar adaylarına destek olmanızı istiyorum.’’
Silifke’den kim sorumlu
SİLİFKE'den dün bir okurumuz telefonda üzgün bir şekilde şunları anlattı:
GÖKSU üzerindeki Gezende Barajı, Toroslor'dan inen kar suları ve yağışlardan taşma noktasına gelince kapaklar son anda açıldı. Böyle bir tehlike her zaman beklenir. Ama asıl zafiyet, il yöneticilerinin bir taşma olayını önceden öngörememeleridir. DSİ ve Valiliğin vurdumduymazlığıdır.
Peki Silifke'nin, halkın uğradığı trilyonlarca liralık zararı kim karşılayacaktır?
Biliyor musunuz?
IĞDIR CHP Belediye Başkan adayı, Gazeteci Aydın Deniz, geçirdiği trafik kazası sonucu sol köprücük kemiği kırık halde kampanyasını sürdürürken, ‘‘Cumhuriyeti ve Atatürk'ün partisini korumak için aday olduğunu’’ söylediğini... MERSİN CHP İl Başkanı'nın damadının Yenişehir meclis listesinin 1. sırasına; Yenişehir ilçe başkanının kardeşinin de 2. sıraya konulduğunu...
Biliyor musunuz
Mesaj panosu
DÜZCE Sağlık Müdürlüğü, Koçyazı Köyü içme suyunda tahlil yapmış; suyun renk, bulanık, tortulu olması nedeniyle içme ve kullanma suyu olarak kullanılmaması gerektiğini bildirmiş. Köylüler bu duruma bir atasözü ile karşılık veriyorlar: ‘‘Su her şeyi temizler, yalnız yüzkarasını temizleyemez.’’
ZARA'da görev yapan Sağlık Bakanlığı'nın sözleşmeli personel olarak istihdam ettiği memurlar, yaklaşık 1.5 aydır maaş alamıyor.
N. A-SİVAS
Yazının Devamını Oku 6 Mart 2004
<B>BUGÜNLERDE </B>Başbakan <B>Recep Tayyip Erdoğan'</B>ın aynı zamanda ticari işlerini yürütmeye devam edeceğine dair haberlerin yol açtığı tartışmayı üzüntüyle izlerken, rahmetli <B>Yüksel Menderes </B>ile 1960'lı yılların ortasında yaptığımız bir sohbeti hatırlıyorum. Bir sohbette, Yüksel Menderes'in babası Adnan Menderes'in kendisinin ticarete atılmasına nasıl izin vermediğine dair sözlerini size aktarırsam, belki genç kuşaklara Türk siyasetinin dayandığı değerlerin nereden nereye geldiğini de çarpıcı bir şekilde anlatmış olurum diye düşünüyorum. O sohbette Yüksel Menderes bana aynen şunları söylemişti:
‘‘Hukuk Fakültesi'nden yeni mezun olmuştum. Babam Adnan Menderes başbakandı. Kendisine bir gün 'Baba, ben üniversiteyi bitirdim, ticaret hayatına atılmak istiyorum. Çünkü üniversiteyi bitirip memur olan arkadaşlarımın geçinemediklerini görüyorum. Onlar gibi sıkıntı içinde yaşamak istemiyorum. Bunun için ticaret yapmalıyım' dedim. Babam bu sözlerimi duyunca öfkelendi ve bana 'Başbakan Menderes'in oğlu ticaret yapamaz. Bunu nasıl aklından geçirebilirsin. Bir başbakanın oğlu ticaret yapar mı? Utanmıyor musun' dedi. 'Ayıp. Bir daha bunu duymayayım' diyerek azarladı. Ben de bunun üzerine devlet memurluğunu tercih ettim. Dışişleri Bakanlığı'na girip diplomat oldum.’’
Nereden nereye geldik! Eskiden başbakanların oğullarının bile ticaret yapması toplumun ve siyasetin etik ölçüleri açısından sakıncalı görülüyordu. Bugün ticaret yaptığını, bunun doğal olduğunu iftiharla söyleyen bir başbakanımız var. Sayın Erdoğan, zaman zaman 'Demokrat Parti'nin devamı' olduklarını söylüyor. Galiba bunu söylemeden önce rahmetli Menderes'in siyaset anlayışını, ölçülerini öğrenmeye ihtiyacı var.
İsmet SEZGİN
Eski Aydın Milletvekili ve Bakan-ANKARA
Meral’den oğul savunması
OĞLUM Mustafa Meral'in CHP Beykoz Belediye Meclisi'ne aday olduğunu yazdınız. Merak ediyorum; oğlum, Sayın Başbakan'ın oğlunun yürüttüğü ticari ilişkiyi yürütseydi, Sayın Maliye Bakanı'nın oğlunun yaptığı usulsüz mısır ithalatını yapsaydı, Sayın Ulaştırma Bakanı'nın oğlunun gemisinin sahibi olsaydı sizler köşelerinizde ne yazardınız merak ediyorum.
Bir konuyu özellikle bilmenizi istiyorum. Ben Necdet Durmuş isminde birisini sildirip oğlumu yazdırmadım. Çok önceleri Beykoz'da Cahit Erhan ismindeki sendikacı arkadaşıma belediye meclis üyesi olması için Sayın Genel Sekreter Önder Sav'a rica ettim. Listeler hazırlanırken Genel Sekreter Yardımcımız Sayın Algan Hacaloğlu'na gittim. Sayın Cahit Erhan'ın ismi, Beykoz Belediye Meclis listesinin 5. sırasına yazıldı.
Yasal yönden yürümeyeceğinin farkına varılması üzerine Cahit Erhan adaylıktan istifa etti. Boşalan yere oğlum Mustafa Meral'in aday olmasını düşündük, olay budur. Herhangi birisi sildirilmiş, oğlum yazdırılmamıştır.
Bir vatandaşın aday olmak yasal hakkıdır. Bunların geleceğinin önünü kesmek, onları üzmek birilerinin hakkı değildir.''
Bayram MERAL-CHP Ankara Milletvekili
Meşe’ye soruşturma
‘AB yasalarının mağduru olmak’’ (3.03.2004) başlıklı yazıya Sağlık Bakanlığı Müşaviri Dr. Ebubekir Akkaymak bir açıklama yaptı:
‘‘Dr. İlker Meşe Tekirdağ Devlet Hastanesi'nde görev yapmakta iken F tipi cezaevinden kolluk kuvvetleri ile acile getirilen mahkûmun muayenesi sırasına görevli jandarma astsubay ile tartışmıştır. Her iki tarafın yazılı şikáyetleri sonucunda Valilik ve Jandarma Komutanlığı tarafından ayrı ayrı soruşturma başlatılmıştır. Dr. İlker Meşe hakkında valilik tarafından açılan soruşurma sürerken, Valilik makamının talimatları ile 4 No'lu Sağlık Ocağı Tabipliği'ne atanarak görevine başlamıştır. Valilik soruşturması sonucunda Dr. Meşe hakkında yetkili makam tarafından 4483 sayılı yasaya (2.12.1999'da kabul edilen yeni Memurlar ve Kamu Görevlilerinin Yargılanması hakkında kanun) göre soruşturma izni verilmiş olup mahkeme süreci halen devam etmektedir. Mahkeme sonucuna göre Dr. Meşe'nin tayin durumu İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tekrar değerlendirilecektir.’’
Nereden buluyor
EMİNÖNÜ Belediye Başkanı SP'li Lütfi Kibiroğlu ‘‘Eminönü'nde ayda 350 milyar lirayı ihtiyacı olanlara yardım sandığı, aş evleri ve asker ailelerine aktarıyorum. Çünkü buradaki insanlar gerçekten çok fakir’’ diyor. Belediye araçlarını seçim kampanyasında kullanan Kibiroğlu, bu parayı nereden karşılıyor? 17 trilyon borcu olan belediye bu yardımı ne için yapıyor acaba?
AB’ye girmişiz haberimiz yok
BURADAN bakınca, Türkiye AB'ye girmiş de kimsenin haberi yok havası esiyor. Tanzimat Fermanı'nda da aynı coşku, hayaller hákimdi. O zaman da ‘‘Tünelin ucunda ışık göründü’’ illüzyonu yaratılmıştı. Türkiyemize kanat takmak için çalışmak, üretmek, bataklığı kurutmak zorundayız. Vıcık vıcık tipler, pişpirik oyuncularının satranççıları yendik yalanları, kendi kendini uyutmaktan başka bir netice çıkarmaz. Ninnileri bırakıp, uluslararası maçlarda kalitelerimizi, üretimimizi, güvenilirliğimizi sağlamlaştırmak zorundayız. Yoksa, tünelin ucunda görülen ışığın, karşıdan gelen bir trene ait olduğunu dizlerimizi döve döve bağırırız.
Nazmi KAVASOĞLU-ALMANYA
Biliyor musunuz?
AKP Beyoğlu Belediye Başkan adayı Ahmet Misbah Demircan'ın 'İslam'da Cinsellik' kitabının yazarı Ali Rıza Demircan'ın oğlu olduğunu, FB'li futbolcuları kaçıran, 1969 yılında Fahrettin Aslan'ı vurduran, eski kabadayılardan 'Dede Sultan'ın (Sultan Demircan) yeğeni olduğunu... AKP tarafından aday gösterilmeyen Bahçelievler Belediye Başkanı eski ANAP'lı Saffet Bulut'un, astığı bez afişlerle ‘‘10 yıldır verdiğiniz destek için teşekkürlerimi sunar, yerel seçimlerin ülkemize hayırlı olmasını dilerim’’ diye veda ettiğini... ANAP İlçe Başkanı Cemalettin Kalkan'ın, Avcılar'da başkanlık mücadelesinin kendi adayları Dr. Erdal Yüksel ile CHP adayı Mustafa Değirmenci arasında geçeceğini iddia ettiğini, AKP adayı İbrahim Bıçakcı'ya şans tanımadığını söylediğini... Başbakan Erdoğan'ın oturduğu Üsküdar Emniyet Mahallesi'nde muhtar adayı olan türbanlı Ayşe Aygün'ün ‘‘Artık mahallemize bir kadın eli değmeli’’ diye kampanya başlattığını... Biliyor musunuz?
Mesaj panosu
BEŞİKTAŞ Belediyesi ve Karikatürcüler Derneği'nin düzenlediği geleneksel ‘‘9. Nehar Tüblek Karikatür Ödülleri’’ Akatlar Kültür Merkezi'nde bugün 19.00'da yapılıyor. Tüblek'in karikatürlerinden oluşan sergi ise, 7-13 Mart arasında Ataköy Marina Marmara Salonu'nda gezilebilecek.
ADA Dostları Derneği'nin, yanan Burgazada ormanında dikilen fidanları sulayıp yangınları önleme amacıyla 'imece' yoluyla alınan araçların sunumu için düzenlenen 'tanıştırma' toplantısı; Burgazada'da bugün 12.00'de.
‘‘TÖRE cinayetlerini kınıyor; mezarlık değil, sığınak istiyoruz’’ diyen TCK Kadın Platformu bugün saat 12.00'de Zincirlikuyu Mezarlığı önünde buluşuyor.
Yazının Devamını Oku 5 Mart 2004
<B>BAZI </B>okurlarımız, Verso Araştırma'nın sahibi Dr. <B>Erhan Göksel'</B>in geçen hafta bazı TV kanallarında ilginç değerlendirmeler yaptıklarını duymuşlar. ‘‘Bunun bir özetini yayınlar mısınız?’’ diye sordular. Biz de Göksel'le konuştuk, uzun konuşmalarının bir özetini istedik. 12 Eylül'den geldiğimiz bugünkü kritik günlere ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptığını anlattı bize:
‘‘12 Eylül 1980 darbesi Türk siyasal sisteminin üzerinden silindir gibi geçti. Sadece siyaseti değil, bütün kurumları ortadan kaldırdı. Geriye iki köklü kurum kaldı; bunu 'cami cemaati' ve 'kışla cemaati' diye ifade edebilirim.
O dönem askerler 'cami cemaati'nin üzerine gitmemeyi hatta desteklemeyi sola karşı bir panzehir olarak düşündüler. Tabii Türkiye'de en çok imam hatip okulu, ne kadar itiraz etse de Evren döneminde açılmıştır.
Bu iki kurumun özelliği, her ikisinin de çok ciddi eğitime önem vermeleri ve adam yetiştirmeleridir.
Son 10 yılda üniversite sınavlarında derece yapan ve yüksek puan alanlar, cami cemaatinin dershane ve okullarından çıkıyor.
İki... 1980 öncesinin ordusu ile şimdikini kıyasladığımızda inanılmaz bir fark gözleniyor. Dünyada eşi bulunmayacak kadar bilgi birikimi yüksek askerler yetişti. Bugün dünyanın en temel üniversitelerinin mühendisliklerde okutulan ders kitapları (Örneğin, Resnick-Holyday'ın fiziği ile Thomas'ın Calculus'u) harp okullarında okutuluyor. Bu kitaplar sadece birkaç üniversitemizde okutulabiliyor. Son yıllarda TÜBİTAK'ta, yurtdışındaki önemli üniversitelerde hukuk, iktisat ve sosyal konularda doktora yapan çok sayıda subay var. Türkiye'nin en donanımlı kurumu Silahlı Kuvvetlerimiz bugün.
DIŞ DİNAMİKLERİN BASKISI
Bu süreç, nereye geldiğimizi gösterdiği gibi nereye gittiğimiz konusunda da ipuçları veriyor.
Türkiye'de sadece iç dinamikler etkili olsaydı; bu iki kurumun 80 yıllık bir hesaplaşmaya doğru gideceğine hiç kuşku yoktu... Ecevit hükümetinin 1999'da IMF'nin denetimine girmesinden sonra dış faktörlerin iç faktörlerden daha belirleyici olduğu ve daha söz sahibi oldukları açıkça ortadadır. Türkiye'nin yönetimi de, dış faktörün ağırlığını giderek daha çok hissetmektedir.
Yaşadığımız bu tablo karşısında önümüzdeki dönemde Türkiye ciddi biçimde uluslararası konjonktörde daha da sıkışacaktır. Kıbrıs, Ege, Güneydoğu ve Irak sorunları -hatta muhtemeldir ki Ermeni sorunu buna eklenecektir-, böyle bir süreçte dış faktörlerin bu etkisine karşı ülkeyi ve kendilerini ayakta tutabilmek için bu iki kurumun dışa karşı uzlaşması kaçınılmazdır. Aksi takdirde ülkemiz, hepimiz enkaz altında kalırız.’’
BEŞ PARTİYE NEFRET
Türkiye bu duruma nasıl geldi?
- Önemli bir uyarı yapmak istiyorum. 3 Kasım'da halk AKP'ye teveccüh etmedi; diğerlerini yok etmek için oy verdi. AKP'nin yükselen trendinin altında, bitmiş tükenmiş parti liderlerine, sizler bizi artık yönetemezsin mesajını verdiler. Çünkü 22 bankanın batmasına göz yumuldu. İktidardaki DSP, MHP ve ANAP'ı silerken, dışardaki DYP ve SP'yi de gömdü. Eğer iki yıl önce partiler liderlerini değiştirseydi, bu tablo ortaya çıkmazdı. Bu mesajı sanırım algılamışlardır.
Rum’un hiç suçu yok mu?
RAUF Denktaş dün Ankara'da, ‘‘Bize tren kaçıyor diyorlar. Ama tren Rum treni... Buna mı binelim?’’ diye soruyor.
Ankara'dan bir okurumuzun sorusu da şöyle:
‘‘Kıbrıs'ta Rumlar kaçak güreşiyor. KKTC'nin tüm önerilerini pervasızca reddediyorlar. Acaba dünyada Rumlara kaçak güreştikleri için uyarıda bulunacak sağduyulu bir güç yok mu? Yoksa bu güçler de oynanan oyunun bir parçası mı?’’
Sandık görevlisi
KAMU bankasında çalışan ve 28 Mart günü sandık kurulu üyesi olarak görevlendirilen bir okurumuz soruyor:
‘‘Görevli olduğum sandık, ikamet ettiğim ve seçmen olarak kayıtlı bulunduğum seçim mahallinde değil. Bu durumda benim oy verme hakkım ne olacak? Sandık kurullarında isteği dışında görevlendirilen kamu çalışanlarının bu sorununu YSK çözümlemelidir.’’
Sayısal oynatamıyoruz
TEKİRDAĞ'dan bir sayısal bayi, Milli Piyango'dan yeterli dağıtım yapılamadığı için loto makinelerinde kullanılan rulo káğıt sıkıntısı çekildiğini söylüyor. Sorun, ihale yasasındaki değişiklik nedeniyle DMO'nun yeterli rulo bilet bastıramamasından kaynaklanıyormuş. Hasılat düşünce bayilerin yarısından çoğu da kapanma noktasına gelmiş. Devlet kendisine kaynak sağlayan altın yumurtlayan tavuğu kendi eliyle kesiyor.
Biliyor musunuz
SHP'den milletvekili seçilip CHP'ye geçen ancak şu anda hiçbir parti üyesi olmayan, eski milletvekilleri Ziya Halis (Sivas), Şahin Ulusoy (Tokat), Mustafa Yılmaz (Malatya), Cemalettin Gürbüz (Amasya), Zeki Taci Tarhan (Kars), Orhan Veli Yıldırım (Tunceli), Salman Kaya (Ankara), Mehmet Kerimoğlu (Ankara), İbrahim Gürsoy (İstanbul), Ali İbrahim Tutu (Erzincan) ve Sabri Yavuz'un (Kırşehir), sol ve sosyal demokratların geniş birlikteliğinin gerçekleşmemesi karşısında yerel seçimlerde, altı partinin güçbirliğine destek vereceklerini açıkladıklarını...
BEŞİKTAŞ'ta, 3 Kasım'da % 47 oy alan CHP'nin 1. sırasında eski İl Sekreteri Çetin Soysal'ın, 16. sırada hakkında bir yıl ihraç kararı olan Zakir Özlü'nün bulunduğu, 31 aday arasında 10 ilköğretim mezunu ile bir kadın üyenin olduğunu... Dalyan'da yeniden aday olan CHP'li Belediye Başkanı Suat Tufan'ın, ‘‘Caretta Caretta Festivali'ni uluslararası hale getireceğini’’ vaat ettiğini...
Biliyor musunuz?
Mesaj Panosu
ÖZELLEŞTİRİLEN kurumlar bu ülkenin ve devletin en temel ekonomik ve stratejik kurumları değil mi? Bu kurumları satmak, hatta yabancılara satmak amacıyla çırpınanlar acaba ülke topraklarını, madenlerini, insanlarını satmak için aynı gayreti göstermezler mi? Bugünlerde ülkenin siyasal ve ekonomik geleceğinin pazara çıkarıldığın biliyoruz. Eski Marksist ve dönek iktisatçılar eşliğinde satış devam ediyor. Ülkenin insanları, kurumları, bu satışı sadece izliyor. Yarın çok geç olacak, buna göz yumanlar ve destek olanlar da hesap vermekte zorlanacak.
Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ
Yazının Devamını Oku 4 Mart 2004
<B>GEÇENLERDE </B>bir gıda mühendisi ile konuşurken ilginç şeyler söyledi. Bu mühendis tanıdığımız, dünyayı izleyen bir uzmandır. Anlattıklarına herkes dikkat çekmelidir: ‘‘Sizin gıdalarımız üzerine son günlerde yazdıklarınızın ne kadar bilgilendirici olduğunu biliyorum.
Türkiye'de bazı marketlerde satılan etlere Amerika'dan getirilen bir makine ile özellikle kırmızı et ve hindi etine suyla birlikte 'Bradmix' adlı ilaç enjekte ediliyor. Yüzde 35 oranındaki bu katkı maddesi ile et şişiriliyor... Ete nitrojen gazının verilmesiyle diri ve pembe bir görünüm sağlanıyor. Ne yazık ki bunu Türkiye'deki büyük entegre et firmaları da yapıyor.
Bunu öğrendiğimde etkilendim... Biraz araştırınca, dürüst çalışan firmaların, bu yöntem karşısında pazarlama açısından etkilendiklerini gördüm. Çünkü maliyetleri yüksek olduğu için 'Bradmix' basan firmalara karşı rekabet edemiyorlar.
Halkımıza % 35'i bulan su katkılı et satılırken; Tarım Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü'nün bu sahtekárlıktan haberi var mıdır acaba? Bu firmalara hiç baskın yapıyor mu?’’
FATURASIZ SATIŞ
Bir başka şikáyet de, tavukçuluk ve beyaz et sektöründe haksız rekabete yol açan faturasız mal satışı... Bir firmanın sahibi, ‘‘Biz kanun ve kurallara uygun çalışmaya gayret gösteriyoruz ama...’’ dedikten sonra şöyle yazıyor:
‘‘Halen Doğu'ya ve Güneydoğu'ya tavuk ve beyaz et satışı yapmakta olan bazı firmalar, ürünlerinin % 70 gibi çok büyük bir bölümünü faturasız olarak satmaktadırlar. Bu satışların ekonomimiz üzerindeki tahribatının çapı çok büyüktür. Bunun yanında bizim gibi kanun ve kurallara uymayı ilke edinmiş, ticaret erbaplarının da rekabet gücünü azaltarak, hatta yok ederek zor durumda kalmalarına sebep olmaktadır. Faturasız mal satanlar ile bizlerin arasındaki fiyat farkı kilogramda 250 bin liradır ve küçümsenmeyecek kadar büyüktür.
KDV'LER DÜŞÜRÜLMELİ
Halbuki bu durum devletimiz tarafından yapılacak düzenlemelerle halledilebilir.
Örneğin, kırmızı ette KDV toptan satışta % 1, parakendede ise % 8'dir. Beyaz ette ise toptanda % 8 perakendede % 8'dir. Kırmızı et gibi beyaz ette de toptan satışta KDV'nin % 1'e indirilmesi halinde KDV kaçağının büyük kısmının önüne geçileceği açıktır.’’
Kim ilgilenir bunlarla, kimler?..
CHP’liden korkan müftünün yanıtı
17 Ağustos depreminde Çiftlikköy'ün (Yalova) Kabaklı Köyü Camii zarar görür. Ancak 180 yıllık cami tarihi eser damgalıdır. Yalova Milletvekili Muharrem İnce caminin yeniden onarılması için Diyanet ve Vakıflar'la görüşür. Hatta konuyu Meclis gündemine taşır ama bir sonuç alamaz. CHP Yalova örgütünden Mimar Savaş Özaydın, Bursa Anıtlar Kurulu'na gider. İnce son kez, inşaat mühendisi olan CHP İl Başkanı Alattin Fitoz'a, İl Müftüsü Tacettin Sevinç'le birlikte Kabaklı Köyü'ne gitmesini ister... İl Başkanı, bu düşüncesini müftüye açar. Müftünün yanıtı şöyledir:
‘‘Ben CHP İl Başkanı'yla yan yana görünemem.’’
Milletvekili İnce, bu ayrımcılığı şöyle anlatıyor:
‘‘Dikkat ederseniz müftü, 'Ben siyasi parti temsilcileriyle yan yana görünmem' demiyor, adını vererek 'CHP İl Başkanı'yla görünmem' diyor. Konu belli, yer belli, amaç belli. Nedir o zaman bu sözün anlamı? Konuyu aktardığım Devlet Bakanı Mehmet Aydın hálá duyarsız mı kalacak?
Depremin mezurası yok ama bazılarının var. Kamu hizmetlerini yürütenler bu anlayışta olduğu sürece ve siyasal iktidarlar bu kişileri ve bu anlayışı besledikçe, büyüttükçe bizlere umut etmek ve hayal kırıklığını yaşamak anlaşılan kader olacak.’’
AKP iktidarı, vatandaşların kahve köşelerinde namaz kılmaya devam etmesini mi istiyor?
İnternete koyduk
‘HANİ Sonuçlar’’ başlıklı dünkü yazımıza bir açıklama yapan Milli Eğitim Bakanlığı Personel Müdürü Remzi Kaya, 28.2.2004'te 10 bin öğretmen ataması yapıldığını, 9 bin 800 atamayla ilgili bilgilerin aynı gün 14.00'te internet ortamından kamuoyuna bildirildiğini ve adaylara e.mail yoluyla bilgi verildiğini söyledi. Kaya, daha önce devlet memurluğu görevinde bulunmuş ve yeniden atama yapılmış 200 adayın, evraklarının incelenmesi sonucu internet duyurularının 2.3.2004'te yapıldığını belirtti.
Biliyor musunuz?
DSP'nin kadın belediye başkan adaylarının Aksaray'dan Hatice Avan (ev hanımı), Aydın'dan Nurten Atalay (tıp doktoru), Çorum'dan Nuray Ercan (ev hanımı), Kastamonu'dan Meral Turna (jeoloji mühendisi) ve Kütahya'dan Gül Atasoy (emekli memur) olduğunu... CHP Pendik belediye ve il genel meclis adaylarının arasında 30. sırada bir tek kadın olarak Zerrin Açıkel'in yer aldığını, hiç hukukçu bulunmadığını...
Biliyor musunuz?
Mesaj Panosu
MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ortaöğretimde ikinci yabancı dil dersini zorunlu ders yapacaklarını söylüyor. Sanki bir tanesini çok iyi öğreniyorlar da!
Abidin TANER
KURUMLAR arasında emekli maaşları arasındaki adaletsizlik kaldırılmalıdır. Bazı devlet memuru emeklilerine verilen makam tazminatı anlamsızdır ve kaldırılmalıdır. Emeklinin makamı mı var ki emekli maaşına zam tazminatı olsun.
Metin ONUK
ANNEMİZ Gazi Üniversitesi'nde bir aydır yatıyor. İç hastalıkları bölümünde Prof. Selamittin Ünal'a özel muayene olduk ve muayene ücretini yatırdık. Ancak doktor bey, ‘‘Ben hastanede yatan hastadan para almam’’ diyerek resmi kanaldan bize parayı iade etti. Ülkemizde böyle insanların da olduğunu görmek bizi mutlu ediyor.
Yaşar ÖZKUL ANKARA
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘(Erdoğan'ın CHP'ye 'Bunların kökü bereketsiz' sözü üzerine) Günah bizden gitti. Kavgadan kaçanın kaşığı kırılsın. Biz bu kavgada varız.’’
(CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz)
Yazının Devamını Oku 3 Mart 2004
<b>YAKLAŞIK </B>iki ay önce <B>Tekirdağ Devlet Hastanesi'</B>nde çalışan bir doktordum. Fakat şimdi memurlar arasında <B>'sürgün'</B> diye tarif edilen bir yöntemle il içinde bir sağlık ocağına verildim. Suçum ise F tipi cezaevinden getirilen bir tutuklu hastanın muayenesi sırasında görevli jandarmaları muayene odasından dışarı çıkarmak. Hasta kim olursa olsun normal bir serbesti ortamında muayene olma hakkını kullanmak ve kullandırmak. Ayrıca 10.10.2003 tarihinde Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden gelen genelgeye uymak. Bu genelgede ifade edilen 'Güvenlik görevlileri tutukluyu göremeyecekleri ve duyamayacakları bir yerde beklerler' hükmüne aykırı davranmamak.
Tüm bu nedenlerden dolayı görev yerim tam üç gün sonra 4 No'lu Sağlık Ocağı'na çıkarıldı ve hakkımda soruşturma açıldı. Uzun sayılabilecek (12 yıl) hekimlik hayatımda karşılaştığım bu olaydan dolayı 'postravmatik stres bozukluğu' teşhisi ile 45 günlük yatak istirahati verildi. Bir konu hakkında genelge yayınlanıyor ve daha sonra bu genelgeye uygun davranış cezalandırılıyor. Bu olay şimdilerde mahkeme aşamasında olduğu için daha fazla yazamayacağım.
AB'den yapılan 'Kanunlar yetmez, uygulamaya bakmak gerek' sözleri bu konuda geleceği çok iyi gördüklerini gösteriyor.
Bu durumu anlatmamın nedeni, Türkiye kamuoyu ile paylaşmak ve yetkili yetkisiz kim varsa olayın üzerine bilinçli bir şekilde düşünmelerini sağlamaktır.
Dr. İlker MEŞE-4 No'lu
Sağlık Ocağı-TEKİRDAĞ
'İttifak' demek SUÇTUR
HUKUKÇU Nurettin Kaptan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir konu hakkında suç duyurusunda bulunuyor:
Türk Seçim Mevzuatı, partiler arası ilişkilerde her türlü 'ittifakı' karşılıklı ya da tek taraflı destekleri suç sayar. Ancak 'iltihaklara' izin verir. Nedense kimse seçim mevzuatının incelikleri konusunda hasassiyet göstermemektedir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 90 ve 117. maddeleri ile YSK'nın 17.4.1984 gün ve 787 sayılı kararına Başbakan karşı gelmiştir. Suç işlemiştir; cezası 6 ay hapistir. Çünkü bu suçu Kanal 7'de 'İskele Sancak' (1.3.2004) programında ‘‘Batman ve Mardin illerinde yerel genel seçimlere AKP katılamamaktadır. Çünkü il yöneticileri vaktinde adayları ilçe seçim kurullarına vermemişlerdir. Artık başka partilerin adaylarını desteklemeye karar verdik’’ diyerek işlemiştir.
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın gibi Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında da inceleme başlatılmasını, bu bağlamda söylemlerinin izlenmesini, medyada yayımlanan böyle suçların ihbar kabul edilmesini dilerim.
Harika insan
GEÇTİĞİMİZ günlerde NTV'de yayınlanan ‘Hayatın ritmi’ programını mutluluk ve gözyaşları ile seyrettim. Siirt'in Eruh ilçesinde okul müdürü Yalçın Meral'ın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne (ÇYDD) başvurması, Sayın Türkan Saylan'ın organizasyonuyla, harika insan Ferhat Şenatalar'ın kız öğrenciler için Eruh'ta yaptırdığı yatakhane ve onların okuması için gerekli olanları en iyi şekilde temin etmesi ve öğrencilerin ağaç bayramı nedeniyle yapmış olduğu gösteri beni çok mutlu etti. Sırf kız öğrencilerin okuyabilmesi için yapılan şahane bir yatakhane aynı şekilde onların aileleri için yapılan bir misafirhane ve bunlar için inanılmaz güzel şartlar öne sürmesi, bu şartlar; ağaç bayramlarının olması, müzikle ve sporla uğraşmalarını zorunlu kılmasıydı. Böylece bu harika insan gözümde daha da yüceldi. Bütün bu olanları anlatan okul müdürünün heyecanı, coşkusu görülmeye değerdi. Harika insan Ferhat Şenatalar'ın yapmış olduğu örnek davranışı kutluyorum. Dilerim NTV yetkilileri imkanları olup da çevresi için hiçbir şey yapmayan insanlara örnek olması açısından bu programı tekrar yayınlar.
Asuman BEYLEROĞLU
Gazilerin dileği
MİLLİ Savunma Bakanlığı çıkardığı bir yönergeyle 17 bin 500 gazinin TSK tarafından kendilerine verilen sağlık muayene fişlerine el koymuş; askeri hastane ve üniversite hastanelerinden yararlanma haklarını ellerinden alarak onları ve ailelerini tekrar SSK'nın hastanelerinde ve ilaç kuyruklarında adeta çile çekmeye mahkum etmiştir. Bakanlıkça, amacın gazilerin mükerrer sağlık fişi kullanmalarını önlemek olduğu ve tasarruf amacıyla bu kararın alındığı ifade edilmektedir. Bu haksız ve yanlış karardan bir an önce geri dönülmesini diliyoruz.
Bektaş Tufan GÜNEŞ-Kıbrıs
Gazisi-İZMİR
Hani sonuçlar
MİLLİ Eğitim Bakanlığı tarafından ‘öğretmen atamaları sonuçlarının, internet aracılığıyla son başvuru tarihin ertesi günü öğrenebileceğimiz’ duyuruldu. Söylenen tarihte internete baktığımızda karşımıza sonuçların bir hafta sonra belli olacağına dair yazı çıktı. Sebep olarak da ‘evrakların incelenmesi’ denilmiş. Beklentileri olan ve bir an önce göreve başlamak isteyen bu kadar insanı ikinci inceleme diyerek bekletmelerinin amacı nedir?
B. T-İSTANBUL
Kim altın dağıtıyor?
CANKURTARAN'da Şadırvan Mahallesinde A.A. telefonda diyor ki:
‘‘Eminönü'ndeki adaylardan birinin seçmenlere altın armağan edeceklerini duyuyoruz. Dileriz bizim mahalleyi ihmal etmezler; bizde de çok 'fakir' var. Ayrıca belediyenin araçlarının mahalle aralarında seçim kampanyasına katılmaları ne kadar doğrudur acaba?’’
Kasımpaşa
BAKAN Binali Yıldırım'ın mezun olduğu Kasımpaşa Lisesi'ndeki 13 bilgisayar bundan bir süre önce soyuldu. Ancak bugüne kadar polisimiz hırsızları bulamadı; çocuklarımız bilgisayar dersleri alamıyor. 'Kasımpaşalı' olmakla övünen büyüklerimiz öğrencilerimizin bu haline hiç üzülmüyor mu? Bir veli
Biliyor musunuz?
CHP Eminönü Belediye Meclisi 5. sıraya Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüğsüz'ün kardeşi Mithat Tüğsüz'ün, Avcılar 9. sıraya da Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in kardeşi Müjdet Değer'in aday gösterildiğini... CHP Küçükçekmece Belediye Meclis üyeliğine 9. sırada aday gösterilen Cem Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Efendi Öztürk'ün Bahçelievler sınırlarında oturduğunu... CHP Bakırköy İlçe Başkanı Hüdaverdi Talay'ın oğlu Salim Talay'ın adının, Genel Merkez'den gelen liste değiştirilerek 3. sıraya konulduğunu... CHP Avcılar'da, Genel Sekreter Önder Sav'ın yetki belgesine rağmen Belediye Meclisi aday listesinde yeralan Ali Oral'ın adının Hasan Togay'la değiştirildiğini... AKP Adana Büyükşehir Belediye meclis üyeliğinin 1. sırasına FP'nin geçen dönemki Genel Başkan Yardımcısı ve Adana milletvekili, Erbakan'ın özel doktoru Prof. Ali Gören'in gösterildiğini... KADIKÖY adayı Selami Öztürk'ün Fikirtepe'deki seçim bürosunun açılışına, karşısına aday olarak çıkan Şefik Toprak'ın da katıldığını...
Biliyor musunuz?
Mesaj panosu
İDEALTEPE semtinde oturan bir bayanım. Semtimizde bulunan 50.Yıl Parkı'nda sabah ve akşam yürüyüş yapmaktayım. Parkımız giderek bozulmaya, talan edilmeye başlanmıştır ve sahipsiz köpeklerden geçilmemektedir. Diğer bir konu ise park alanındaki evle ilgilidir; ev sakinleri evlerine hırsız girmesini bahane ederek evin etrafını direklerle çevirdiler.
Avniye MAĞDEN-MALTEPE
NAZAN Moroğlu'nun açış konuşmasını yapacağı, Oktay Ekşi'nin yöneteceği Prof. Necla Arat ve Gülseven Güven Yaşer'in de konuşmacı olarak katılacağı 'Devrim Yasaları Yok mu Sayılıyor?'' konulu açık oturumun bugün 11.00'de The Marmara'da.
Yazının Devamını Oku 2 Mart 2004
ANKARA'dan meslektaşımız <B>Süleyman Demirkan</B>'a bir istihbarat gelir; <B>CHP Beykoz </B>Belediye Meclis listesinde yer alan<B> Necdet Durmuş'</B>un ismi silinerek yerine <B>CHP </B>Ankara Milletvekili <B>Bayram Meral'</B>in oğlu <B>Mustafa Meral'</B>in ismi yazıldı diye... Gazetecilik gereği arkadaşımız Necdet Durmuş'u bulur, olayı sorar. ‘‘Maalesef doğru. Beni sildiler Genel Merkez'den yeni bir isim atadılar. Ben de yeni öğrendim, moralim çok bozuk, yeni isim koydular’’ der. Motor teknisyeni olan Durmuş, 20 yıllık CHP üyesi olduğunu söyler. Mustafa Meral'in ismini önerenin de, Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu olduğunu öğrenir.
Arkadaşımız bu kez olayı doğrulatmak amacıyla CHP Genel Merkezi'ni arar. Ancak, Hacaloğlu'nu bulamaz, bunun üzerine Baykal'ın sekreteri Nesrin Baytok'a olayı anlatarak doğruluğu için bilgi istediğini bildirir.
Aradan bir süre geçer... Olay Genel Başkan Deniz Baykal'a intikal ettiğinden, Genel Sekreter Önder Sav'a ‘‘Bunu derhal düzeltin’’ diye talimat verir. Beykoz İlçesi'ne telefon edilerek durum düzelilir ve Necdet Durmuş yeniden listeye konur.
15 dakika sonra Bayram Meral, arkadaşımızı arar. ‘‘Baykal'a sen bir not iletmişsin, ne oluyor böyle’’ der sinirli bir şekilde.
Arkadaşımız ‘‘Aldığım bir bilgiyi doğrulatmak istemiştim...’’ der demez; bir milletvekili ve de eski Türk-İş Genel Başkanı'na yakışmayacak bir şekilde ‘‘Benim çocuklarımla uğraşanların anasını avradını...’’ diyerek ağır küfürler savurur, hatta ölümle bile tehdit eder.
Ve telefonu yüzüne kapar.
Biz hatırlıyoruz; eski milletvekili ve gazeteci rahmetli Cüneyt Canver, yanımızda elindeki belgelerle Bayram Meral'e oğlunun Borsa'daki hisselerinden kaybettiği paraları sorduğunda, aynı akıbete uğramıştı; çirkin küfürler ve telefon kapatma.
Sosyal demokrat partinin mensubuna, eski bir işçi liderine bu yakışır mı?
Bunlar nasıl uzmandır?
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı'nda son günlerde 'Kültür ve Turizm' uzmanı adı altında atamalar yapıldığını öğrenen İzmir Milletvekili Erdal Karademir, ‘‘Atanan kişilerin 'uzman' olma nitelikleri taşıması, bilimsel değerlendirme ve liyakat ilkeleri doğrultusunda atamaların gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususunu Bakan Erkan Mumcu'ya soruyor.
Karademir ayrıca Başbakan Tayyip Erdoğan'a da bir soru yönelterek, ‘‘Amerika'nın 'Büyük Ortadoğu Projesi' nedir ve Türkiye'nin bu projedeki yeri ve rolü nedir? Bu projenin Türkiye'nin bağımsızlık ve bütünlüğünü zedelediğini düşünüyor musunuz?' diyor.
İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek de, Maliye Bakanı'nın oğlu Abdullah Unakıtan'ın hissedarı olduğu AB Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından gümrük tarifesinin düşük olduğu bir dönemde mısır ithalatı yapmasının devlete ve yerli mısır üreticilerine maliyetini sorarken, ‘‘Bu geçikme nedeniyle adı geçen şirketin kazancı ne kadardır?’’ diyor.
Erkuş takipte
DOĞA ve Sokak Hayvanları Yaşatma Derneği Başkanı Süsen Erkuş; hükümete sesleniyor:
Avrupa Hayvan Hakları Sözleşmesi, Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak 22.7.2003 tarihinde yürürlüğe girdi... Buna karşın AKP hükümeti seçim öncesi söz verdi; AB uyum pakeketi çercevesinde Hayvan Hakları Yasası'nı çıkartacaktı. Hükümet, eksiklerine karşın bu yasayı çıkartmamakta neden direniyor? Biz hayvan dostları acı çekiyoruz. Hayvanlarımız bir kere ölüyor, bizler ise iki kez ölüyoruz.
Bild ne yazıyor?
‘‘AVRUPALI Türk, kurnaz, eğitimli ve Müslüman. Başbakan Erdoğan'ın (50) hayatındaki hedef; bir İslam Cumhuriyeti... Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor. Eğer bu gerçekleşirse Avrupa değişikliğe uğrayacaktır. Başbakan Schröder ona bu konuda yardımcı olacaktır. Bu bir Türk-Truva atı mıdır?’’
Almanya'nın en büyük gazetesinin 28.2.2004 tarihli son sayfasında Başbakan Erdoğan'ın biyografisi böyle veriliyor. Gazetenin adı; Bild.
Bir de şunu belirtelim. Alman halkının % 84'ü Türkiye'nin AB'ye girmesine karşıdır. Kimse kimseyi kandırmasın. Bu 'veri' yine aynı gazetenin ikinci sayfasında okurlarına duyuruluyor.
Şevki UYANIK
Betzdorf-ALMANYA
Sorular
DOĞA ve Sokak Hayvanları Yaşatma Derneği Başkanı Süsen Erkuş; hükümete sesleniyor:
Avrupa Hayvan Hakları Sözleşmesi, Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak 22.7.2003 tarihinde yürürlüğe girdi... Buna karşın AKP hükümeti seçim öncesi söz verdi; AB uyum pakeketi çercevesinde Hayvan Hakları Yasası'nı çıkartacaktı. Hükümet, eksiklerine karşın bu yasayı çıkartmamakta neden direniyor? Biz hayvan dostları acı çekiyoruz. Hayvanlarımız bir kere ölüyor, bizler ise iki kez ölüyoruz.
AKP'li bir okurumuz soruyor: AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı Tahsin Öztunca, görevinden istifa etmeden nasıl Mamak'tan belediye meclis adayı olabiliyor? 657'ye tabi olarak Hacettepe Üniversitesi'nde çalışan Ekrem Tekin ile Gazi Üniversitesi'nde çalışan Ahmet Şahin, AKP Mamak İlçe Yönetim Kurulu'nda görev yapabilirler mi?
Dikkat
BİLİYORSUNUZ bu yıl üniversite seçme sınavına 1 milyon 800 bin civarında öğrenci katılacak. Bununla ilgili pekçok şey söylenebilir ancak dikkat edilmesi gereken en önemli husus, en azından sınav güvenliğinin ve soruların dikkatlice korunmasıdır.
Mahmut DURSUN
Biliyor musunuz?
BÜYÜKŞEHİR Belediye başkan adaylığı yarışına katılan Tuzla Belediye Başkanı İdris Güllüce'nin Üsküdar AKP'den 1. sıra adayı gösterildiğini, bu yolla Belediye Meclisi'ne girdikten sonra Kadir Topbaş'ın 'vekili' olarak belediyenin 'mutfağı'nı yönetme görevini üstleneceğini... Büyükşehir'in diğer adaylarından Veysel Eroğlu'nun yeniden DSİ Genel Müdürlüğü'ne döneceğini... Tayyip Erdoğan'ın 1989 yılında RP'den Beyoğlu Belediye Başkan adayı olduğu seçimde, Kadir Topbaş'ın aynı yerde ANAP Meclis adayı olarak 17. sırada aday gösterildiğini... Mehmet Sevigen ve arkadaşlarınca Haluk Öztürkatalay'ın belirlenmesi üzerine 13 belediye meclis ile 4 il genel meclis adayının, 'tarihi sorumluluktan kendilerini kurtarmak için' istifa ettiklerini... SANATÇI İlhan Şeşen'in yeğeni, eczacı Yılmaz Şeşen'in CHP Kırklareli Belediye Başkan adayı olduğunu... DEHAP Diyarbakır Kadın Kolları üyesi 250 kadının, Dicle Nehri'ne karanfil atarak 'Demokratik Güçbirliği' karşısında bağımsız aday olan Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik'in adaylıktan çekilmesini istediklerini..
Mesaj panosu
MAGAZİN gazetecisi Tahir Yaman'ın objektifinden, Vehbi Koç'tan, Sakıp Sabancı'ya, Zeki Müren'den Türkan Şoray'a, Hülya Avşar'dan Sezen Aksu'ya kadar ünlüler geçidi sergisi Profilo Alışveriş Merkezi'nde bugün 18.00'de açılıyor.
KASTAMONU Taşköprü'de sigara káğıdı üretimi yapan SEKA'ya ait fabrika özelleştirilmeye çıkarıldı. 2003 yılında özelleştirme gerçekleşti. Şimdi her biri 40 yaş ve üzerinde olan 400-600 civarındaki işçi; işsiz ve umutsuz. 8 ay sürece her ay ödenmesi gereken iş kaybı tazminatları da, üç ayda bir ödenmektedir. İşçiler ve aileleri ruhsal bunalım içindeler. Bu bunalıma çare bulunacağını ümit ediyoruz.
Av. Metin YÜKSEL
Yazının Devamını Oku