İSTANBUL'un bazı vergi dairelerindeki bir uygulama vergi mükellefleri ve mali müşavirlerin tepkisine yol açıyor.
Malum bu ay gelir vergisi dönemi; 15 Mart'a kadar beyanname vermek gerekiyor. Vatandaş ile vergi memurları arasında hoş olmayan tartışmalar meydana geliyor.
İstanbul'dan bir mali müşavir, mükellefinin beyannamesini vermek üzere gittiği vergi dairesinde vergi memuru ile şu diyaloğu yaşadığını anlatıyor:
- Mükellefiniz zarar gösteriyor veya düşük kár beyan ediyor.
- Neden?
- İlle kár göstereceksiniz, etmediyse işyerini kapatsın o zaman.
- Ama defteri kapattık, kár yok. Ne yapabiliriz ki. Mükellefimin işletmesi kár edemiyor.
- Hayır kabul edemem. Hiç olmazsa diğer 'kazanç ve iratlar' bölümüne 3-4 milyarlık bir gelir beyan edin; hiç olmazsa onun üzerinden vergi ödeyin.
- Mükellefim zararda ne yapabilirim ki.
- Eh canım herkes de zarar etmez ki...
- Nereden biliyorsunuz?
- Onlar kazanır, kazanır!.. Kazanç sağlamayan işyerini kapatıp gider. Ben zarar etmiş beyannameyi alamam. Müdür muavinimizin talimatı var.
- Efendim kár yok, zarar var.
- O zaman gidin, derdinizi müdür muavinimize anlatın.
Mali müşavir, bu kez müdür muavinin odasına gider; aynı durumu anlatır. Müdür muavini kendisine şöyle der:
- Efendim Defterdarlık'tan yazı geldi; ille de kár göstereceksiniz. Yoksa zarar gören firmaların hepsini incelemeye alacağız, hilesini, kaçağını arayacağız ve büyük ceza keseceğiz. Siz en iyisi kár gösterin; mükellefin yararına olur.
Gözdağı veren Maliye'nin tutumu; ‘‘Sen devleti kandırıyorsun’’ oluyor.
Mali müşavir konuşmasına devam ediyor:
‘‘Zaten piyasalar berbat, zorla ayakta durmaya çalışırken hiçbir defter ve belgelere uymayan devletin bu kanunsuzluğunun anlamı nedir? Bunu da anlamak mümkün değil. Tabii ki bu konuda mükellefleri ikna etmesi için muhasebeci ve mali müşavirleri de toplantılara çağırarak telkinlerde bulunuyorlar. Örnek mi Sarıyer Vergi Dairesi, Kozyatağı Vergi Dairesi, hiçbir kanuna dayanmayan bu kanunsuzluğun gerekçesi olarak da İstanbul Defterdarlığı'ndan gelen bir yazıyı gösteriyorlar.
Sorarım sizlere devlet mafya mı oldu, haraç mı istiyor; yoksa dilencilik mi yapıyor?’’
Bu durumdan çok şikayetçi olunduğunu Maliye biliyor mu?
Caminin kapısı neden kilitlenmiş
BAŞBAKAN Yardımcısı M. Ali Şahin bundan bir süre önce ‘‘Ben CHP'nin nerelerin kapısına kilit vurduttuğunu biliyorum’’ demiş... Buna bir mimar okurumuz alınmış; ‘‘Anladığım kadarıyla Sayın Şahin, CHP döneminde camilerin kapısına kilit vurduttuğunu ileri sürmek istiyor’’ diyerek şu bilgiyi veriyor:
‘‘Sayın Şahin, 1950'lerde dini kullanan DP'nin çok kullandığı asılsız bir iddiayı gündeme taşımakla bir şey bilmediğini ortaya koymaktadır.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar, Balkanlar'a kadar indi; İsmet İnönü iktidarı endişeye kapıldı; Almanlar, Türkiye'ye de saldırabilirlerdi. İsmet Paşa, Topkapı Sarayı'ndaki Peygamber Efendimizin sancağından Sakal-ı Şerif'e, Kaşıkçı Elması'ndan Şah İsmail'in tahtına kadar önemli Osmanlı eserlerini Niğde'deki eski Selçuklu camilerine yerleştiriyor; kapısına kilit vurdurarak asker korumasına aldırıyor. Bunu kimseye de duyurtmuyor. Hatta o dönemdeki Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü'nü de oraya tayin ediyor. Bir gün Çukurova'ya inerken herkese haber vermeden Niğde'ye gidiyor ve camideki eserleri kontrol ediyor.’’
Erdoğan’ın CHP kastı
ANKARA'dan siyasetçi bir dostumuz ilginç bir tespitte bulundu.
‘‘Başbakan Tayyip Erdoğan, seçim kampanyasında ilginç bir taktik izliyor. Erdoğan'ın CHP'ye saldırısını tersinden okumak gerekir. Dağınık bir görüntü veren CHP, toparlansın diye kasıtlı olarak CHP'ye yükleniyor. Seçimleri açık ara kazanmak istemiyor. Bunun altındaki gerçek de rejimin geleceği adına zayıf bir muhalefet olmasının yaratacağı sıkıntı. Böyle bir tablo AB ilişkilerini de olumsuz etkiler. AKP, CHP'yi daha iyi mi okuyor?’’
TCDD'ye afiş
ŞİMDİDEN seçimlerin eşitliği zedeleniyor. Erdoğan ve Topbaş'ın afişleri iki günden beri cadde ve sokakları süslüyor. Bunun dışında TCDD'nin Sirkeci başta olmak üzere istasyonlarındaki billboardlar AKP afişleri ile donatıldı. Bir kamu kurumuna Cumhuriyet tarihinde ilk kez parti afişi asılmış oluyor.
Seçimlerin eşitliği zedelenmiyor mu? İlçe Seçim Kurulları ne yapıyor?
Nazi kampı
KOCA başkentte iki tane hayvan barınağı bulunmakta, bunlardan birisi Balgat 100. Yıl'da ve asıl kapasitesi 400 olduğu halde hayvan sayısının 2000'e yaklaşması ve yeterli alan olmadığından köpekler dışarda ve sokaklarda yatıyor. Bu barınak yanında Arı Koleji'ne bağlı eğitim kuruluşları yer aldığından barınağın oradan kaldırılacağı konuşuluyor. Yani sokak hayvanları tekrar evsiz kalacak. Gölbaşı derseniz orası daha da beter durumda. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Kimsede vicdan kalmamış.
M. Yaşar ÇAPKINOĞLU
Gölbaşı-ANKARA
Cumhuriyet
CUMHURİYET gazetesinin bir çalışanı, ‘‘Gazetemizin tirajı artıyor. Ancak hala maaşımızı alamadık; bunun üzerine işi yavaşlatmaya başladık. Cumhuriyet'e birileri el mi koymak istiyor? Cumhuriyet'teki gelişmeleri dikkatle izleyin’’ diyor.
Biliyor musunuz
NACİ Ekşi'nin aday gösterildiği CHP Küçükçekmece'de, 37 belediye meclis adayından 15'nin, il genel meclisi adaylarından da 3'nün istifa ettiklerini, bunların DSP'li Belediye Başkanı Halidun Özbatur'u destekleyeceklerini söylediklerini... Çorlu'da konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, ‘‘Seçimlerde İstanbul'da patlama yapacağız’’ dediğini... İzmit'in 650 bine yaklaşan ilçesi Gebze'de 500'ün üzerinde hemşehri derneği bulunduğunu; adayların dernek ziyaretlerinden bunaldığını... Çankaya Belediye Başkan adayı olmak üzere (Genel Merkez'in uyarısına karşın) Ankara İl Başkanlığından istifa eden Fazıl Güleken'in CHP belediye meclisi listesinin 1. sırasında gösterildiğini, partililerin ‘Bir il başkanı zaten o belediyenin meclis grup başkanıdır; böyle görevi bırakıp meclise üye olmasının arkasında ne yatıyor’ diye konuştuklarını.. CHPBeşiktaş Belediye Başkan adayı mimar İsmail Ünal'ın, göreve gelirse bir bayanı başkan yardımcısı yapacağını...