Yalçın Bayer

Kolektif suç

13 Ağustos 2004
‘<B>BU </B>kazaları hazırlayan uzun bir geçmiş var.<B> </B>Bu lokomotifler 1989’da <B>Bosna Hersek’</B>ten alındı.<B>.. </B>Lokomotiflerde <B>ATS </B>fren sistemi yok. Gerek raylarda gerek travers bağlantılarında gizli, görünmeyen çatlak ve oynaklar var. Yağmurda veya kötü hava şartlarında sinyalizasyon sistemi arızalanıyor. TCDD’ye 10 yıldan beri personel alınmıyor, personel iyileştirmesi yapılmıyor. Bazı bölümlerde uzman gerekirken geçici işçi çalıştırılıyor. Üç kişinin yapabileceği işi bir kişi yapıyor. Geçmişte 40 bin olan personel sayısı bugün 15 bine düşmüş durumda; 1940’lardan beri çivi çakılmayan bir kurum TCDD; facianın acı bilançosu ortada.Bunları söyleyen 17 yıllık makinist Mithat Ercan; konuşturan da Habertürk’ten Taki Doğan... Bu açıklamalara şaşırıyor. Taki Doğan ‘Kimliğini gösterir misin?’ diyor. Ercan kimliğini gösteriyor. ‘Gebze’de oturuyorum, yarın sabah (bu sabah) yola çıkacağım’ diyor.

Pamukova’daki kazanın makinistinin 22 günde bir gün izin yapabildiğini, kazadan bir gün sonra meslektaşının kayınpederinin öldüğünü anlatırken yaşadığı koşulların ne kadar güç olduğu görülüyor.

Taki Doğan soruyor:

- Bu kaza neden oldu?

-
40 yıldır yatırım yapılmayan, altyapısı yetersiz kalan, personeli dışlanan bir kurumda iktidar birtakım şeyler yapmak istedi ve sistemi zorladı... ANAP, DYP, MHP döneminde de böyleydi. Faciaların nedeni yatırımsızlık ve ilgisizliktir.

- Çarpıcı açıklamalar yapıyorsunuz, nasıl cesaret ediyorsunuz?

-
Biz sendikacıyız (Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası). Manzara ortada iken neden konuşmayalım. Yorgunuz, moralimiz yok. Evden vedalaşıp çıkıyor, kelle koltukta gidiyoruz. AKP, teknolojik yenilemeye gitmedi, bakım ve işletme sorunlarını çözemedi; sadece makyaj yaptı, yüzüne gözüne bulaştırdı.

Ömrü veren de alan da Allah

TAVŞANCIL kazasından iki gün önce Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tepkili konuşuyor: ‘Tren seferleri başladı, bir haftadır biletler yok satıyor. Hani tren emniyetsizdi, tehlikeliydi? Bir aksaklık çıktı. Daha nedeni de belli değil. Kıyamet kopartılıyor.

Sayın Bakan’a bu kaçıncı nazar!

TCDD’den açıklamalar

Demiryolları’na AB hangi katkıları yapıyor

- ‘TCDD, AB’nin 4 milyon Euro’sunu ne yaptı?’
başlıklı yazınızda sözü edilen Demiryolu Taşımacılığı Sektörünün Yeniden Yapılandırılması ve Güçlendirilmesi Projesi, AB komisyonu fonlarından desteklenen bir proje olup Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.

AB Mali İşbirliği çerçevesinde, AB Komisyonu tarafından finanse edilen söz konusu projenin toplam maliyeti 4.7 milyon Euro’dur. AB Komisyonu payı 4.2 milyon Euro, TCDD katkısı ise 477 bin Euro’dur. Bu miktar (AB Komisyonu katkısı) TCDD’nin kasasına doğrudan girecek bir para değildir. Bu para TCDD’nin alacağı malzeme ve hizmetlerin karşılığı olan AB’nin onayladığı şartnameye göre ve AB’nin yetkilendirdiği Merkezi İhale ve Finans Birimi tarafından yapılacak ihale sonucunda kazanan firmaya yaptığı işler karşılığı ödenecek paradır. Bu harcamalar AB Sayıştayı’nın denetimine tabidir. Bu sebeple bu paraların amacı dışında kullanılması mümkün değildir.

Projenin üç bileşeni mevcut olup, her bir bileşeni şartnamesinin AB Türkiye Delegasyonu tarafından onaylanması zorunluluğu ile Merkezi İhale ve Finans Birimi ihalesinin yapılması gerekmektedir. Projenin birinci bileşeni olan ‘Demiryolu Sektörünün Organizasyonu-Eşleştirme Projesi’nin ihalesi yapılmış olup, kazanan ülke ile sözleşme imza aşamasına gelinmiştir. Projenin ikinci birleşeni olan ‘Mali Bilgi Yönetimi’ (FMIS) şartnamesini Nisan 2004 tarihinde, üçüncü bileşeni olan (Yeni TCDD Organizasyonu ve Hükümetle Mali İlişkiler) şartnamesi ise Haziran 2004 tarihinde hazırlanarak AB Türkiye Delegasyonu’na gönderilmiş olup onay beklenilmektedir.

İlahiyatçı yok

TAVŞANCIL
kazasından önce yazdığımız yazılara TCDD Genel Müdürlüğü’nden gelen açıklamalar şöyle:

- ‘Bekri Mustafa Sultanahmet Camii’ne imam olursa’ (11.8.2004) yazınızda, eğitimine ve uzmanlık alanına bakılmadan üst düzey atamaların yapıldığını ve bir İlahiyatçının da Demiryolları’nda görevlendirildiği iddia edilmektedir. TCDD üst yönetiminde iddia edildiğinin aksine İlahiyatçı bulunmamaktadır.

Yöneticilerimizden; TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman İTÜ mezunu olup makine mühendisidir. Bunun yanı sıra genel müdür yardımcılarımızdan Tayyar Hindistan Ankara İTİA, Erol İnal Gazi Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi, Ali Kemal Ergüleç Ankara DMMA, Şinasi Kazancıoğlu ise Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans mezunudur.

Kompartımanda tüple çay pişiriliyor

9
Ağustos gece 2.30 sıralarında Yozgat-Yerköy istasyonundan Ankara’ya bilet istedim. Gişe memuru numaralı bilet olmadığını ama yer bulabileceğimi söyledi. Saat 3.30 sıralarında 4 Eylül Mavi Ekspresi geldi. Bayağı güzel bir tren, çağa uygun, ama içi öyle değil. Yolcular bindi. Trende hiç yer yoktu ve insanlar yerlerde yatıyordu. TCDD eğer çağdaş bir çizgi istiyorsa neden ‘Biletimiz kalmadı’ denmiyor? Personel insanlara farklı muamele ediyor, laubali konuşuyorlardı; ‘Bana ne kardeşim, burası yasak, ayakta duramazsın. Kafamızı bozma...’ gibi... Sigara içilmez denilen bölümde sigara içiyorlardı. En garibi tren şefi koridorda piknik tüpünü yakmış, çay pişiriyor. Bu bir tehlike değil mi? Ulaştırma Bakanı ve TCDD, çağdaş ulaşımdan söz ediyor, güvenliği sağladık diyor. Gülüp geçiniz.

Selim TÜRKER

Biliyor musunuz

1906’
da ilk kez Atina’da yapılan Olimpiyatlara katılan ilk Türk atletin Vahram Papazyan olduğunu... Olimpiyadlarda madalya kazanan ilk Türk bayan sporcumuzun Hülya Şenyurt (Judo-1992) olduğunu... Türkiye adına ilk altın madalyayı (Güreş-1936) Yaşar Erkan’ın, ilk gümüş madalyayı (Güreş-1948) Hamit Balamir’in, ilk bronz madalyayı (Güreş-1936)

Mersinli Ahmet’in kazandığını... Türkiye’nin bugüne kadar 33 altın, 16 gümüş ve 15 bronz madalya aldığını...

Biliyor musunuz?

MESAJ PANOSU

BAKIRKÖY
Devlet Hastanesi’nin, hastane girişindeki yeşil alandaki ağaçları keserek hastaneyi genişletmesini protesto etmek amacıyla Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi personeli saat 12.00’de Başhekimlik binası önünde toplanıyor.

FATİH Köprüsü’nde akşamları Avrupa yakasından Anadolu’ya geçişte sabahları da tersine ek şerit uygulaması yapılıyor. Fakat ek şeride geçmek isteyenler OGS gişelerinin önünde yığılıyorlar. Trafik, Ümraniye’ye kadar uzanıyor. Karayolları bunu hiç görmez mi?

Sezai İPEK

YEŞİLKÖY Polat ve Çınar Otellerinde düğünlerde ‘kaymakamlıktan izinli’ havai fişek gösterileri yapılıyor. Bu otellerin yakınında International Hospital var; yatan hastaların durumu hiç düşünülüyor mu? Demokratik haklar diğerlerini düşünmeden kullanılırsa, toplum dayanışma içerisinde yaşayabilir mi? Başhekim hastalarını hiç düşünmez mi?

Seher SAYDAM
Yazının Devamını Oku

Aşiret mi devlet mi

12 Ağustos 2004
<B>AŞİRET </B>sözcüğü bugünlerde dillerden düşmüyor. Güneydoğu ve Doğu’daki feodal yapı yeniden hortluyor. Bazı aşiret mensupları karakol basıp, siyasileri açık açık tehdit edebiliyorlar. Bu egemen sınıfın arkasında her dönemin siyasetçiler bulunuyor.

Gelişmeler karşısında iktidar, devletin gücünü gösteremeyip sus pus olurken, buna karşılık konunun üzerine giden CHP’ye yönelik haksız suçlamalar dikkat çekiyor.

‘Aşiret, ağa, şeyh’lik düzeni Türkiye’de yeterince sorgulanıyor mu?

Gazeteci yazar Kurtul Altuğ, 1960 sonrasında Doğu’nun makus talihini yenmek için ağalık ve aşiret sisteminin yerine bir başka gücün konulması amacıyla CHP’nin Toprak Reformu’nu gündeme getirdiğini, ‘düzen değişikliği yoluyla toprağı hakça bölüştürmek’ istediğini anlatırken, şunları ekliyor:

‘1971 Muhtırası’nın başında yer alan istek de ‘toprak reformuydu’ ne yazık ki; ne askeri yönetimler, ne de demokratik uygulamalar işe çözüm bulabildiler. Tersine; siyasi iktidarlar bölgedeki ‘ağalık, şeyhlik-aşiret düzenini’ oy deposu olarak gördüler ve o ağalar arasında neler çıkmadı, neler? Susurluk’ta bir aşiret reisi vardı. Şimdi de karakol basanların, siyasi iktidarla olan yakın ilişkileri söz konusu.’

Altuğ, ‘Siz bu kafayla bu çarpık düzenle mi AB’ye gireceksiniz?’ diye soruyor.

Coşkun Kırca da, Van olaylarının, Doğu ve Güneydoğu’da devletin nizamının mı, yoksa aşiret nizamının mı hákim olduğu sorusunu ortaya atıyor ve devletin bölgede sıkıyönetim dışında kamu düzenini hakim kılmakta aciz kaldığını belirtiyor.

Güneydoğu’daki sistemde tek esasın, ağa veya şeyhin aşiret mensubunu koruma vaadine karşılık, aşiret mensubunun tüm iktisadi varlığını, ağa veya şeyhe bağlamış olduğunu, aşiret reisinin aşiret mensuplarının sadece tarlasının ve hayvanlarının değil, köyünün ve köydeki evinin de mülkiyetine hakim olduğunu anlatan Kırca şöyle bir öneride bulunuyor:

‘Bu hukuk dışı sistem yıkılmalıdır. Bu amaçla, ağalık veya şeyhliğe dayanarak elde edilmiş tapular herhangi bir bedel ödenmeden devletleştirilmeli, sadece ağa veya şeyhe düzenli ve verimli bir çiftlik için lüzumlu toprak ve ikametgah bırakılmalıdır. Devletleştirilen bu topraklar toprağı olmayan ya da yetersiz kalan çiftçiye dağıtılmalıdır. Devletten bu şekilde toprak alan çiftçi bu toprağı bölmemeli, kiralayamamalı ve satamamalıdır.’

Coşkun Kırca, Güneydoğu’da devletin normal nizamının ancak bu suretle korunabileceğini savunuyor.

Demirden korksam trene binmezdim

DÜNKÜ kazada Başkent Ekspresinin kırmızı ışıkta geçtiği bildiriliyor. Pamukova kazasının makinistlerinin avukatı İsmail Gürses soruyor:

Mehmet Uras başkanlığındaki 24 kişilik uzmanın hazırladığı kaza raporunda Haydarpaşa-Ankara güzergahında her türlü altyapının tam olduğu yeralıyor ve ATS fren sisteminin olduğu belirtiliyordu. Böyle bir sistem varsa, bu trenin kırmızı ışıkta durması gerekiyordu. Durmadığına göre acaba bu sistem çalışmıyor muydu?’

Bu ‘takdiri ilahi’ mi yoksa adam sendecilik mi?

Japonya’da nükleer santral kazasında dört kişi öldü, 10 kişi yaralandı. O şirketin sorumluları ailelerinin evlerine giderek özür dilediler ve ağladılar.

‘Biz suçluyuz’ dediler...

Bizde ise sorumlular ‘Devlet güçlüdür, yaralar sarılacaktır’ diyorlar...

Hediye fabrika

ETİMESGUT Gençlik Platformu’
ndan: Etimesgut Halka Ekmek Fabrikası kar amacı gütmeyen, ucuz, kaliteli ve günde 100 bin ekmek üreten bir yerdi. Bugün, satışlarının düştüğü gerekçesiyle yıllığı 48 milyara Ahikent Şirketi’ne kiralanıp; adeta hediye edildi. Bu ihale nasıl yapıldı? Maliyeti 3-5 trilyon olan bir kuruluşa gerçekten en çok 4 milyar lira mı kira teklif ediliyor?

En önemli müzeye sitem

BU sene ocak ayında hangi ülkede yaşadığımı, sistemin ne kadar mantıksız ve insanı olumsuza iten bir yapısı olduğunu unutup Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne, kendi tabirleriyle ‘fiyat takdir etmek’ için bir eser bıraktım.

Mayıs sonuna doğru fiyat takdirlerini ancak gerçekleştirebildiler. Aradan 7 ay geçti bugün hálá elime takdirleri geçmedi. Sistem itibarıyla bedelden de kesintiler yapılacakmış. Teşekkür edeceklerine bir de para kesiyorlar. Emin olun çok iyi anlıyorum tarihi eser kaçakçılarını, niye uğraşsınlar ki bu devletin sistemiyle, işleyişiyle, müzenin uyuşukluğuyla?

Anadolu Medeniyetleri Müzesi de bunu yaparsa yanarız. Özlem MOORE

Satış saldırısı

TOPÇULAR-Eskihisar arabalı vapurunda önceki gün 20’den fazla ekmek, fındık, elma satıcısının üzerimize hücum etmesi ile irkildik. Geminin içinde ve tüm araçları yönlendiren mürettebatın gözü önünde bir ‘satış saldırısı’ yaşandı. Gemi personelinin hiç umursamadan bu olaylara seyirci kalması ile birlikte yüzlerce insan ve aracın taşındığı bu gemilerde herhangi güvenlik önlemi olmaması çok garibime gitti. Umarım göz ardı edilen küçücük detaylar sonucu hayatlar kararmaz.

Taner CANKO

Rök nerede

FOTOMAÇ
gazetesinin bir reklamını seyrettim. Hastane odasında her tarafına hortumlar bağlanmış yaşlı bir amcanın etrafında ailesi bekliyor. Birden yaşlı amca torunun kulağına ‘Maç kaç kaç?’ diye soruyor. Torunu ‘2-1 kazandık’ diyor ve kamera hastanın öldüğünü gösteren aleti yakınlaştırıp, dışarıdan şöyle bir ses geliyor: ‘Futbol, ölüm-kalımdır’

Reklam Öz Denetim Kurulu’nun dikkatine!

Taşkın KARA

Gıda sicili

TARIM
Bakanlığı’ndan 5 Haziran’dan önce Gıda Sicili almak için müracaat ettim. Yeni kanun çıkacak diye ağırdan alıp beklettiler. Bu arada paramı hemen yatırmamı söylediler. Şimdi de ‘Kanun çıktı; paranı geri alamazsın’ diyorlar. Sicilimi hálá alamadım. Paramı kaptırmış gibi hissediyorum. Sicilini alamamış olanların parasının geri verilmesi gerekmez mi?

Ahmet HAMAMCI

Biliyor musunuz


Oktay Ekşi’nin ‘Van, Susurluk’tan önemli’ (6.8.2004) başlıklı yazısında uyuşturucu işi ile ilgili ismi geçen Necmettin Bedirhanoğlu’nun eski Van Milletvekili Şerif Bedirhanoğlu’nun amcası oğlu olduğunu...

KADIKÖY, Bağdat Caddesi’nde bulunan, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan tarafından dut fidanı ve bağ çubuğu yetiştirilmek üzere vakfedilen, 21 dönümlük arazinin (İl Tarım Müdürlüğü) konut ve ticari büro yapılması amacıyla ‘kat karşılığı arsa ihalesi’ne çıkarıldığını... Biliyor musunuz?

Çeşitli konserler, tiyatro gösterileri ve panellerle 8 gün sürecek 41. Uluslararası Troya Festivali’ni bu yıl ilk kez Avrupa’dan gelen 25 gazetecinin de izlediğini; dün Çanakkale’ye getirilen Troya atı heykelinin de eylül ayından itibaren ziyarete açılacağını...

MESAJ PANOSU

İSTANBUL’
daki büyük alışveriş merkezleri müşterilerinden otopark ücreti almazken Akmerkez’de 5 dakika bile kalsanız 5 milyon lira alıyorlar. Akmerkez’in ayrıcalığı nedir? Zeynep ERGÜR

EKONOMİ iyi, enflasyon düştü. Peki bunlar gerçekse IMF’ye ihtiyaç var mı? Neden yeniden anlaşma gereği duyuyorlar. Eğer bu ülkeyi IMF programları çerçevesinde idare edeceklerse, demek ki, biz bu işi bilmiyoruz demeleri lazım değil mi? Daha ne duruyorlar orada. Mustafa ÖLMEZ-MERSİN
Yazının Devamını Oku

Bekri Mustafa Sultanahmet Camii’ne imam olursa

11 Ağustos 2004
<B>BEKRİ </B>Mustafa <B>Sultanahmet Camii’</B>ne imam olmuş, bir gün cenaze namazı kıldırmaktadır. Namaz sonunda tabuta doğru eğilmiş, ölüye bir şeyler mırıldanmış, bu durum cemaatten birisinin dikkatini çekmiş. ‘Bekri, Allah aşkına ölüyle ne konuştun’ diye sorunca, Bekri de ‘Ahirette sana, ‘Dünyada ne var ne yok’ diye sorduklarında, ‘Bekri (ayyaş, içkici) Mustafa Sultanahmet Camii’ne imam olmuş’ de yeter, başka bir şey söylemene gerek yok dedim’ demiş...

Maalesef ülkemizde de durum pek farklı değil, ehliyetsiz ve liyakatsiz kişiler çeşitli kurum ve kuruluşların başına geçip, o müesseseleri yönetmeye başlamışlardır. Konusunda eğitim almamış, bilgi, deneyim ve beceriden yoksun insanların yönettiği bir ülkede tren, gemi, uçak, otobüs ve iş kazalarının olması, binaların çökmesi kaçınılmazdır. Babadan kalma yöntemlerle, her çeşit bilimsel ve teknik altyapıdan yoksun yapılan binaların çökmesi, trenlerin raydan çıkması, çok şaşırtıcı olmamalıdır. Günlerdir tren kazasını konuşuyoruz, başka kazaların olmaması için hemen tedbirler alınmalı, konusunda iyi eğitim almış, uzman kişiler kurumların başına geçmeli... Eğitimli, bilgili, kültürlü ekipler olmalı, ayrıca karar vermede etki altında kalınmamalı...

Kişinin eğitimine ve uzmanlık alanına bakılmadan hamili yakınımdır mantığı ile iş yapmaya devam edeceksek, o halde AB hayalleriyle yaşamamıza gerek yok. AB’de bakanın yeğeni Şeker Fabrikaları’na genel müdür olmuyor, milletvekilinin kardeşi ya da arkadaşı Hava Yolları’na genel müdür olmuyor, bir partinin il başkanının oğlu ya da eşi dostu bakanlık müsteşarı olmuyor, ilçe yöneticisinin işsiz üniversite mezunu arkadaşı bakanlık danışmanı olmuyor ya da bürokratın kardeşi Karayolları’nda genel müdür yardımcısı da olmuyor. Maalesef bizde her şey oluyor, bir bakmışsın bir kurumun yöneticisinin özgeçmişine eğitimiyle alakasız bir kurumda yönetici olmuş, örneğin bir eczacı Telekom’da, bir ilahiyatçı Demiryolları’nda, bir veteriner Havayolları’nda, bir Ziraat Mühendisi İGDAŞ’da etkili bir yerde görevlendirilebiliyor. Tıpkı Bekri Mustafa’nın Sultanahmet Camii’ne imam olması gibi.

Selahattin AK-İSTANBUL

Şaka kaka oldu

UFO olayı Erzurum’a zarar vermeye başladı. TV’de kamera şakaları programı yapan Mustafa Karadeniz’in şakası kenti karıştırdı. Sonradan bu işin Vali Mustafa Malay’ın izni ile yapıldığı ortaya çıktı. Vali Malay, HIV taşıyan Ukraynalı Oksana olayında olduğu gibi, sonradan şakadan kurtulmak istedi ama olmadı. Yerel basın ve internet sitelerinde ‘istenmeyen vali’ ilan ediliyor. Herkes bizimle alay ediyor. Erzurum’un Palandöken’i eskiden heybetin sembolüydü artık hiçbir önemi kalmamış gözüküyor. Vali Malay buna nasıl göz yumdu; suçlusu validir...

C.S-ERZURUM

Nakliyecinin parası olsa

BİR grup nakliyeciyiz; iş yapamaz duruma geldik. Maliye Bakanlığı aldığı bir kararla vergilerini zamanında ödemeyen nakliyecilerin araçlarının parklara çekilmesi talimatını verdi. Bakanlık bir aracı parka çekerek gelir kapısını kapatıyor. Sonra da ‘Git borcunu öde, temiz káğıdını getir aracını bırakayım’ diyor. Zaten nakliyecinin parası olsa zamanında vergisini öder; faize de girmez. Üretmeden, çalışmadan nasıl borç kapanır?

Öğretmenevi kartı almak çok zor mu

ÖĞRETMEN çocuklarının öğretmenevi kartı almalarında, kızlar için bekar olmak ve ebeveyninin emekli karnesine sahip olmak; erkekler için ise 26 yaşına kadar öğrenciliğini ispat etmek gerekiyor. Bu şartlara sahip değillerse, örneğin erkek 22 yaşında ve okumuyorsa, kart sahibi olamıyorlar. Orduevi Kartı’nda ise kızlar evlenene kadar, erkekler okul bitene kadar Orduevleri’nin her türlü imkánından faydalanırken, bu şartlar ortadan kalktığında sadece konaklama hakkını kaybediyor. Bu uygulama öğretmenevlerinde neden yapılmıyor? Evlenince ya da okulu bitirince öğretmen çocuğu vasfını yitirmiş mi oluyoruz? Bize de orduevlerinde olduğu gibi bazı haklar tanınamaz mı?

Başar ERGÜN-İSTANBUL

AKUT bilinçlendirdi

1996 yılından beri 200 arama ve kurtarma etkinliği, 700’den fazla insanın hayatının kurtarılmasında görev alan AKUT, toplumun bilinçlenmesi amacıyla 8 Nisan 2004’te başlattığı ‘AKUT Anadolu ile Kucaklaşıyor Projesi’ni bugün Kadıköy Belediye Binası’nın önünde 11.00’de sona erdiriyor. 4 ayda 15 bin kilometrelik yol yapan AKUT Anadolu TIR’ında ve 7 gönüllü ile birlikte yapılan söyleşiler, deprem seminerleri, fotoğraf sergileri, dia ve film gösterimleri, ücretsiz bilgilendirme kitapçıkları ve ücretsiz hastalık testlerine 925 bin kişi katılmış. Dernek Başkanı Nasuh Mahruki hedeflerinin ötesine geçtiklerini belirtiyor. AKUT’u kutlamak gerekiyor.

Biliyor musunuz

OCAK 2004’te gerekçe gösterilmeden görevinden alınan Edirne Gümrükleri Başmüdürü İbrahim Ekinci ile İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Nadide Ünlü’nün Danıştay kararı ile görevlerine geri döndüklerini...

TCDD’nin Adapazarı’nda kurulması öngörülen hızlı tren vagonları, elektrikli tren dizileri ve raylı sistem araçları ile ilgili tesislerin yapımı için yapılan ihalede Hyundai firmasının adının öne çıktığını...

Biliyor musunuz?

Mesaj panosu

TOPKAPI
, Kaledışı’ndeki gezi yolunu berduşlar işgal etti. Etraf pislik içinde. Belediyeye defalarca başvurduk ama hala bir ses yok.

Gökay BARÇOĞ

NATO Zirvesi öncesi Çobançeşme-Sefaköy arası yol genişletme çalışması sırasında asfaltlanan bölüm hariç İstanbul’dan Silivri’ye kadar olan anayol berbat bir durumda. Senelerdir yama yapılmakta ve bu yapılan yamalar da ilk yağışlarla beraber akıp gitmekte. Karayolları her gün otoyol ve köprü gişelerinden milyarlar topluyor ama iş yol bakımına gelince hiç bir şey yapılmıyor.

Serkan EROL

MECİDİYEKÖY-Güneşli arasındaki otobüs seferleri yetersiz kalıyor. Otobüsler hem geç geliyor hem de çok kalabalık oluyor. Kış geldiği zaman daha da perişan olacağız. İETT’nin dikkatine!

Şenay ÇAKIR

‘YENİCE Plajı lağım kokuyor’ isimli dünkü yazıyla ilgili Trakya Birlik Genel Müdürü Cemalettin Uslu, gönderdiği açıklamada, Atık Su Arıtma Üniteleri’nin, Derin Deşarj İzin Belgesi’ne sahip olduğunu, arıtılmış suyun deşarjının denizin 250 metre derininde yapıldığını, dolayısıyla atık suların Şerefli Deresi’ne boşaltılmadığını ifade ediyor. Uslu, ayrıca Tekirdağ Valiliği’nin üniteden sürekli olarak numune aldığını ve bugüne kadar hiçbir olumsuz sonuç ile karşılaşmadıklarını belirtiyor. Peki Şerefli Sahili neden kokuyor? Hangi yazlıkların atıkları akıtılıyor?

BİR arsa tapusu ile ilgili olarak gittigim Ankara Gölbaşı Kaymakamlığı’nın ilgili servisleri, işleme başlamak için Ziraat Bankası’na 45 milyon liralık döner sermaye payı yatırmam gerektiğini söylediler. Hani ‘zorunlu bağış’ sona erdirilmişti?

Dr.Güneri AKOVALI

ANKARA
Yazının Devamını Oku

Telefon borçları hani taksitlendirilecekti

10 Ağustos 2004
<B>TÜRK </B>Telekom, telefon borçlarının faiz ve gecikme zammını silerek anaparayı biri peşin dört eşit taksitte almak üzere bir çalışma yapıldığını açıklamıştı. Borçlu aboneler; konut aboneleri, özel şirketler ile kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere üçe ayrılmıştı.

Ancak, telefon borçlarının yeniden yapılanması konusunda Bakanlar Kurulu’ndan henüz bir açıklama yapılmadı. Borçlu abonelerin kulağı Bakanlar Kurulu’ndan gelecek açıklamada...

Türk Telekom’a borçlu abone sayısının 1 milyon 342 bin olduğu belirtiliyor. 1 milyon 86 bin kişinin borcu, 200 milyon liranın altında bulunuyor.

Abonelerden yargıya intikal eden 550 trilyon alacağı için Telekom’un bölge müdürlüklerine bağlı çalışan avukatlar, taksitlendirme kararı çıkmadan bugünlerde abonelerin tepesine inmiş vaziyette...

İstanbul Levent’ten E.B. adlı abone, iki yıl önce iki telefonundan 650 milyon lira borcu bulunduğunu, bugüne kadar 820 milyon lira ödeme yaptığını belirterek, ‘Ancak’ diyor:

‘Borcum durdukça yumurtluyor. Avukatlar hálá 1 milyar 200 milyon lira ödeyeceğimi söylüyor. Telekom taksitlendirme yapacağım diyor, ancak bunun hemen arkasından bizlerin tepesine binen avukatlardan yakamı paçamı kurtaramıyorum.’

Böyle bir söz verildiğine göre, taksitlendirme yönteminin açıklanması için daha ne bekleniyor?

Herkes aracına siyah cam takabilir mi?

EMNİYET Genel Müdürlüğü Trafik Daire Başkanlığı’nı, Ankara’dan telefonla arayan AKP’li bir milletvekili soruyor:

‘Geçenlerde İstanbul’daydım. Birçok araçta siyah camların olması dikkatimi çekti; özellikle Lincoln, Mercedes ve BMW marka ciplerde... Barbaros Bulvarı’ndan çıkarken biraz önce yanımdan geçen ve bir hanımın kullandığı 34 D 988 plakalı Hyundai marka cip de siyah filtreli camlıydı. Bu araçlar gelişi güzel siyah camlı olabilir mi? Halktan neyi kaçırmak istiyorlar? Neden utanıyorlar? Yoksa bunlar mafya özentisi kişiler midir? Böyle cam kullanan araçlar gece daha çok kazaya neden oluyor mu? İlgili trafik yasasında özel kişiler için de bir yaptırım ve ceza uygulaması var mıdır? Türkiye’de bu tür camları kaldırmayı düşünüyor musunuz?

Yoksa kişiler kendilerini Başbakan ya da bakan mı sayıyorlar.

TCDD, AB’nin 4 milyon Euro’sunu ne yaptı?

AVRUPA Birliği, kendi müktesebatına uygun olarak, Türkiye’de demiryolu sektörünün yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesi için hazırlanan bir projeye 4 milyon 264 bin Euro katkıda bulunuyor. Türkiye’nin katkısı ise 477 bin Euro... Toplamı 4 milyon 741 bin Euro ediyor. Teklif çağrıları 2003 yılı ortasında yapılıyordu. Bu projeye 2004’ün ilk çeyreğinde başlanması öngörülüyordu. Merkezi Finansman ve Sözleşme Birimi’nin (MFSB) uygulayacağı projeden Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD yararlanacaktı. Şimdi bu projenin akıbeti ne durumda diye merak ediyoruz? Amaçlanan hedeflere ulaşıldı mı? AB’nin 4 milyon Euro’luk katkısı karşısında mahcup olmak istemeyiz. Yoksa paralar Ankara-İstanbul arasındaki yenileme çalışmalarına mı harcandı?

T. A.-ANKARA

Istakoz

GEÇEN
gün Çeşme-Dalyan’da bir balıkçıya gittim. Tezgáhtaki ıstakozlar çok ufaktı. Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nü arayıp sordum. Bir yetkili, karasularımızda ıstakoz avlamanın her dönem yasak olduğunu ve ithal edilen ıstakozların boyunun 25 cm’den aşağı olamayacağını söyledi. Satılan ıstakozların ithal olduğunu, fakat balıkçıların kaçak avlanan ıstakozları da sattığını, bu yüzden boylarının ufak olabileceğini yetkiliden öğrendim. Ama benim tezgáhta gördüğüm ıstakoz bu ölçülerden küçüktü. Bir ıstakoz on yıllarca yaşıyor. Neden bizim balıkçılar bu yasaklara hassasiyet göstermiyorlar? Sevimgül CANTAŞKIN

Açıklama ama...

‘LAĞIM çukuruna 34 trilyon gitti’ (30.7.2004)
yazısında Sarımsaklı’daki arıtma tesisleriyle ilgili tartışmalar sırasında bölgeyi ziyaret eden Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen’in ‘İnsanların evinin önüne b.. çukuru yaparsanız haklı olarak şikáyet ederler. Sizin evinizin önüne yapılsa siz de aynı tepkiyi gösterirsiniz...’ dediğini söylemiştik. Bakanlıktan yapılan açıklamada ise bakanın böyle bir ifade kullanmadığı belirtiliyor. Bu açıklamayı gönderenler acaba bakanın İller Bankası yetkililerine neler söylediğini bir araştırabilirler mi?

Maske

DİYARBAKIR
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve 4 ilçe başkanı gerçek yüzlerini önceki gün herkese gösterdi. Her televizyona çıktığında insani nutuklar atan Osman Baydemir’e artık kim inanacak? Hain bir pusu kurarak bir bekçinin ölümü ve iki polisin yaralanmasına sebep olan teröristin evini ziyaret edip başsağlığı dilemiş. Maskesinin düşmesi güzel oldu... Kazım YÜKSEL

GÜNÜN SÖZÜ

İktidardaki bir adamın oğlu, kızı olsun da köşede bucakta kalsın, duyulmuş bir şey değildir.’

(J. P. SARTRE)

MESAJ PANOSU

1999’
da Devlet Memurluk Sınavı’nı (DMS) kazandım. 5 yıldır atamam yapılmadı. Devlet bu sınavı para toplamak için mi yaptı?

Yalçın BİLGİN

BİR
lağım çukurunu andıran Kurbağalı Dere için İstanbul Büyükşehir Belediyesi hala kılını kıpırdatmıyor. Rüzgarlı havalarda koku tüm Fenerbahçe’ye yayılıyor. Bu senede yazımız berbat oldu. Duygu AKBAŞ

ÜSKÜDAR
Sağlık Ocağı’na sağlık raporu almak için başvurdum. Vezneye 10.900.000 TL yatırıp doktora çıktım. Doktor muayane etmeden bir kaç soru sorup, raporu imzalayıp verdi. Sağlık raporu almak bu kadar kolay mı?

Şenol EKŞİ

HALASKARGAZİ Caddesi’
nin çift yollu trafiğe tekrar açılmasından sonra, hangi otobüslerin hangi duraklardan geçtiklerini bilemiyoruz. Tüm uygar kentlerdeki gibi her durağa oradan geçen otobüslerin numaraları ne zaman yazılacak?

Prof.Dr. Nuriye AKEV

İGDAŞ’
a Haziran 2003’te müracaat ederek tesisat numarası aldık. 6 daire için 2.040.000.000 TL. ödedik. 15 aydır binamıza gaz getircek ana şebekenin döşenmemesinin sebebi nedir?

Ali KARADAĞ-KASIMPAŞA

TURGUTREİS Belediyesi, Mandıra Köyü yolu üzerine moloz doldurulmasına göz yumuyor. Akyarlar yolu üzerine de molozlar dökülmeye başladı. Belediyenin görevi doğayı korumak iken, böyle bir doğa katliamına seyirci kalması nasıl açıklanır?

Erdal KESRELİOĞLU-BODRUM
Yazının Devamını Oku

Telefon borçları hani taksitlendirilecekti

10 Ağustos 2004
TÜRK Telekom, telefon borçlarının faiz ve gecikme zammını silerek anaparayı biri peşin dört eşit taksitte almak üzere bir çalışma yapıldığını açıklamıştı.Borçlu aboneler; konut aboneleri, özel şirketler ile kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere üçe ayrılmıştı.Ancak, telefon borçlarının yeniden yapılanması konusunda Bakanlar Kurulu’ndan henüz bir açıklama yapılmadı. Borçlu abonelerin kulağı Bakanlar Kurulu’ndan gelecek açıklamada... Türk Telekom’a borçlu abone sayısının 1 milyon 342 bin olduğu belirtiliyor. 1 milyon 86 bin kişinin borcu, 200 milyon liranın altında bulunuyor.Abonelerden yargıya intikal eden 550 trilyon alacağı için Telekom’un bölge müdürlüklerine bağlı çalışan avukatlar, taksitlendirme kararı çıkmadan bugünlerde abonelerin tepesine inmiş vaziyette...İstanbul Levent’ten E.B. adlı abone, iki yıl önce iki telefonundan 650 milyon lira borcu bulunduğunu, bugüne kadar 820 milyon lira ödeme yaptığını belirterek, ‘Ancak’ diyor:‘Borcum durdukça yumurtluyor. Avukatlar hálá 1 milyar 200 milyon lira ödeyeceğimi söylüyor. Telekom taksitlendirme yapacağım diyor, ancak bunun hemen arkasından bizlerin tepesine binen avukatlardan yakamı paçamı kurtaramıyorum.’Böyle bir söz verildiğine göre, taksitlendirme yönteminin açıklanması için daha ne bekleniyor?Herkes aracına siyah cam takabilir mi?EMNİYET Genel Müdürlüğü Trafik Daire Başkanlığı’nı, Ankara’dan telefonla arayan AKP’li bir milletvekili soruyor:‘Geçenlerde İstanbul’daydım. Birçok araçta siyah camların olması dikkatimi çekti; özellikle Lincoln, Mercedes ve BMW marka ciplerde... Barbaros Bulvarı’ndan çıkarken biraz önce yanımdan geçen ve bir hanımın kullandığı 34 D 988 plakalı Hyundai marka cip de siyah filtreli camlıydı. Bu araçlar gelişi güzel siyah camlı olabilir mi? Halktan neyi kaçırmak istiyorlar? Neden utanıyorlar? Yoksa bunlar mafya özentisi kişiler midir? Böyle cam kullanan araçlar gece daha çok kazaya neden oluyor mu? İlgili trafik yasasında özel kişiler için de bir yaptırım ve ceza uygulaması var mıdır? Türkiye’de bu tür camları kaldırmayı düşünüyor musunuz? Yoksa kişiler kendilerini Başbakan ya da bakan mı sayıyorlar.TCDD, AB’nin 4 milyon Euro’sunu ne yaptı?AVRUPA Birliği, kendi müktesebatına uygun olarak, Türkiye’de demiryolu sektörünün yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesi için hazırlanan bir projeye 4 milyon 264 bin Euro katkıda bulunuyor. Türkiye’nin katkısı ise 477 bin Euro... Toplamı 4 milyon 741 bin Euro ediyor. Teklif çağrıları 2003 yılı ortasında yapılıyordu. Bu projeye 2004’ün ilk çeyreğinde başlanması öngörülüyordu. Merkezi Finansman ve Sözleşme Birimi’nin (MFSB) uygulayacağı projeden Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD yararlanacaktı. Şimdi bu projenin akıbeti ne durumda diye merak ediyoruz? Amaçlanan hedeflere ulaşıldı mı? AB’nin 4 milyon Euro’luk katkısı karşısında mahcup olmak istemeyiz. Yoksa paralar Ankara-İstanbul arasındaki yenileme çalışmalarına mı harcandı?T. A.-ANKARAIstakozGEÇEN gün Çeşme-Dalyan’da bir balıkçıya gittim. Tezgáhtaki ıstakozlar çok ufaktı. Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nü arayıp sordum. Bir yetkili, karasularımızda ıstakoz avlamanın her dönem yasak olduğunu ve ithal edilen ıstakozların boyunun 25 cm’den aşağı olamayacağını söyledi. Satılan ıstakozların ithal olduğunu, fakat balıkçıların kaçak avlanan ıstakozları da sattığını, bu yüzden boylarının ufak olabileceğini yetkiliden öğrendim. Ama benim tezgáhta gördüğüm ıstakoz bu ölçülerden küçüktü. Bir ıstakoz on yıllarca yaşıyor. Neden bizim balıkçılar bu yasaklara hassasiyet göstermiyorlar? Sevimgül CANTAŞKINAçıklama ama...‘LAĞIM çukuruna 34 trilyon gitti’ (30.7.2004) yazısında Sarımsaklı’daki arıtma tesisleriyle ilgili tartışmalar sırasında bölgeyi ziyaret eden Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen’in ‘İnsanların evinin önüne b.. çukuru yaparsanız haklı olarak şikáyet ederler. Sizin evinizin önüne yapılsa siz de aynı tepkiyi gösterirsiniz...’ dediğini söylemiştik. Bakanlıktan yapılan açıklamada ise bakanın böyle bir ifade kullanmadığı belirtiliyor. Bu açıklamayı gönderenler acaba bakanın İller Bankası yetkililerine neler söylediğini bir araştırabilirler mi?MaskeDİYARBAKIR Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve 4 ilçe başkanı gerçek yüzlerini önceki gün herkese gösterdi. Her televizyona çıktığında insani nutuklar atan Osman Baydemir’e artık kim inanacak? Hain bir pusu kurarak bir bekçinin ölümü ve iki polisin yaralanmasına sebep olan teröristin evini ziyaret edip başsağlığı dilemiş. Maskesinin düşmesi güzel oldu... Kazım YÜKSELGÜNÜN SÖZÜ‘İktidardaki bir adamın oğlu, kızı olsun da köşede bucakta kalsın, duyulmuş bir şey değildir.’(J. P. SARTRE)MESAJ PANOSU1999’da Devlet Memurluk Sınavı’nı (DMS) kazandım. 5 yıldır atamam yapılmadı. Devlet bu sınavı para toplamak için mi yaptı?Yalçın BİLGİNBİR lağım çukurunu andıran Kurbağalı Dere için İstanbul Büyükşehir Belediyesi hala kılını kıpırdatmıyor. Rüzgarlı havalarda koku tüm Fenerbahçe’ye yayılıyor. Bu senede yazımız berbat oldu. Duygu AKBAŞÜSKÜDAR Sağlık Ocağı’na sağlık raporu almak için başvurdum. Vezneye 10.900.000 TL yatırıp doktora çıktım. Doktor muayane etmeden bir kaç soru sorup, raporu imzalayıp verdi. Sağlık raporu almak bu kadar kolay mı?Şenol EKŞİHALASKARGAZİ Caddesi’nin çift yollu trafiğe tekrar açılmasından sonra, hangi otobüslerin hangi duraklardan geçtiklerini bilemiyoruz. Tüm uygar kentlerdeki gibi her durağa oradan geçen otobüslerin numaraları ne zaman yazılacak?Prof.Dr. Nuriye AKEVİGDAŞ’a Haziran 2003’te müracaat ederek tesisat numarası aldık. 6 daire için 2.040.000.000 TL. ödedik. 15 aydır binamıza gaz getircek ana şebekenin döşenmemesinin sebebi nedir? Ali KARADAĞ-KASIMPAŞATURGUTREİS Belediyesi, Mandıra Köyü yolu üzerine moloz doldurulmasına göz yumuyor. Akyarlar yolu üzerine de molozlar dökülmeye başladı. Belediyenin görevi doğayı korumak iken, böyle bir doğa katliamına seyirci kalması nasıl açıklanır?Erdal KESRELİOĞLU-BODRUM
Yazının Devamını Oku

Kasımpaşa Kulübü imrendiriyor

8 Ağustos 2004
<B>3. Lig </B>kulüplerinden <B>Kasımpaşa Spor Kulübü,</B> tesis yönünden <B>Türkiye’</B>nin en zengin kulüplerinden biri haline geliyor.Kasımpaşa önümüzdeki günlerde 13 bin kişilik bir stadyuma ve 6 bin kişilik bir kapalı spor salonuna kavuşuyor. Kasımpaşa Kulübü Başkanı Halil Bakırcı, Rize Belediye Başkanlığı’na seçilince başkanlığı bıraktı; yerine Hasan Hilmi Öksüz getirildi.

Kulübün delegeleri arasında R.Tayyip Erdoğan, Erdoğan Demirören gibi isimler ve birçok ünlü müteahhit ve işadamı bulunuyor.

Kasımpaşa Kulübü, Erdoğan’ın belediye başkanlığına gelmesinden beri, Büyükşehir’in itibarına mazhar olmuş bir kulüp. Altı otoparktan yaklaşık aylık 150-200 milyar lira geliri var. En büyük gelirini Taksim’deki (Sular İdaresi) otoparktan sağlıyor. Burası Kadir Topbaş’ın Beyoğlu, Ali Müfit Gürtuna’nın Büyükşehir belediye başkanlıklarında Kasımpaşa’ya tahsis edildi. Topbaş,Taksim Otoparkı’nın bir 3. Lig kulübüne verilmesi, diğer kulüplere karşı haksızlık değil mi?’ biçimindeki soruya, ‘Bunu çok görmeyin, orada altyapıdan çok futbolcu yetişiyor, Fenerbahçe ve Galatasaray’a gidiyor’ dedi. Bu bakımdan Kasımpaşa bugün neredeyse 1. Lig’deki bazı takımlara yakın gelir sahibi... Tabii bu Başbakan Erdoğan’ın Kasımpaşalı olmasından kaynaklanıyor. Topbaş da eski bir Kasımpaşalı...

Kulübün bir yöneticisine soruyoruz:

- Gürtuna’nın ilgisi...

- Erdoğan’ın kendisini Büyükşehir belediye başkan adayı yapmasını bekliyordu. Kapalı spor salonunun inşaatına başladı, İDO’nun aldığı iki gemiden birine de adını verdi. (Ancak Erdoğan, bu konuda tören yaptırtmadı, hatta sözlü olarak bunu eleştirdi, Gürtuna’ya karşı olan tavrını sürdürdü).

BÖYLE ŞIK SALON YOK

Kim yapıyor, nerede?

- Perapalas’ın arka tarafında Tarlabaşı’nda, müteahhitlerden biri işi yüklenmiş sanıyorum. Kocaman bir çukur kazıldı; saha ve salon oraya yerleştirildi. Ayrıca Kasımpaşa için bir de idare binası yapıldı. Çok da güzel olmuş. Eskiler bilir; Tepebaşı’nda ünlü Recep Özgen Çay Bahçesi vardı, tam orası... Burada Hamiyet Yüceses çok sahneye çıkmıştır... Spor salonu 6 bin kişilik... Burada 1. Lig basketbol maçları oynanacak. Böyle şık bir salon yok İstanbul’da... Futbol sahasının seyirci kapasitesi 13 bin kişilik, suni çim yapılıyor ve gece ışıklandırmalı...

İdareci, Kasımpaşa Kulübü’nün geçmişte futboldan başka güreş takımıyla tanındığını, güreşteki başarılarından dolayı ilk ay yıldızı hak eden takımlardan biri olduğunu, Gazanfer Bilge ve Mehmet Oktav gibi dünya şampiyonları çıkarttığını anlatıyor. Kulübün bu gelirleriyle güreş takımı yeniden oluşturulacakmış. Ayrıca kurulacak basketbol takımının başına Kasımpaşalı olan Ünal Büyük Aycan’ın getirilmesinin düşünüldüğü belirtiliyor.

Ne zaman açılıyor?

- 25 Ağustos’ta.... Kompleksin adına da ‘Recep Tayyip Erdoğan Spor Tesisleri’ adı verilecek...

TSK’ya eski bakan-askerden bir bakış

İZMİR’
den bir okurumuz, Ecevit hükümetinin son Kültür Bakanı olan Prof. Suat Çağlayan’ın Yeniasır’daki bir yazısını göndermiş... ‘İğneyi kendimize batırmazsak’ başlıklı yazıdan ötürü kendisini kutluyor. Yazı bundan yaklaşık 10 gün kadar önce yazılmış; biz de ilginç bulduk.

Kendisi de eski bir subay olan Çağlayan, birkaç eski asker arkadaşıyla bir araya geldikten sonra bu yazıyı kaleme almış.

Çağlayan diyor ki:

‘Konuşanlar eski asker olunca konunun ortasında da doğal olarak TSK vardı: Askerin AKP tarafından (AB kullanılarak) düşürüldüğü durum, Sayın Genelkurmay Başkanı’nın hükümetle uyumunun Sayın Erdoğan’a verdiği cesaret, Genelkurmay’ın ‘yüzde 96’mız yoksulluk sınırının altında’ diye hükümetten maaş zammı istemesi, her rütbeden subayın AKP kaygıları, orgeneraller için yapılan ve yapılmakta olan lojmanlar, arabalar, şoförler ve diğer subayların bunlardan rahatsızlığı, savunma giderleri için ayrılan 470 faslının kullanım şekli vs. ve...’

CUMHURİYET TAHRİP EDİLİYOR

Yazı şöyle devam ediyor:

‘Silahlı Kuvvetlerimiz, ulusumuzun ‘güvenilir’ bulduğu kurumların en başında gelmektedir. Bu güvenilirliğini, hem ülkenin savunmasında ve hem de cumhuriyet rejiminin korunmasındaki beceri ve kararlılığı ile kanıtlamıştır.

Cumhuriyet rejimi, iki adım ileri bir adım geri mantığı ile ama sürekli olarak, orasından burasından tahrip ediliyor. Ne yazık ki TSK çeşitli nedenlerle buna bir ölçüde seyirci kalmakta. AB’den gelen baskılar ve TSK üst yönetiminin hükümetle uyum içinde çalışma anlayışı, ‘terhis’ edilmekte.

Buna bir de yoksulluk sınırı gerekçe gösterilerek maaş artışı teklifi eklenince işin endazesi iyice kaçtı. TSK zaten zaafa uğratılmış durumda ve ‘kullanışlı’ hale getirilmek üzere. Siz şimdi zam isteyip de alamazsanız (alacağınız topu topu yüzde 10 dolayında) Cumhuriyet’i korumak için (eğer gösterebilirseniz) tepki gösterecek cesaretiniz kalır mı? Böyle bir tepkinin iktidar tarafından millete nasıl yansıtılacağını biliyor musunuz?’

MHP’nin generallere yazısı ve Askeri Şûra Toplantısı’nın ardından bu yazıya ne diyorsunuz?

AKP, ADD’nin önünü kesiyor

1993 yılında alınan Bakanlar Kurulu Kararı ile kamu yararına dernek statüsü kazanan Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) Genel Saymanı Yard. Doç. Faruk Güçlü, geçmiş hükümetler döneminde genel bütçeden aldıkları katkı paylarını, AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte 2003 ve 2004 bütçelerinde yer verilmemesi sonucu alamadıklarını söylüyor. Güçlü, Kültür Bakanlığı’nın da Atatürkçü Düşünce Dergisi aboneliğini sona erdirdiğini, bunun da AKP’nin ADD’ye olan ekonomik baskısının açık bir göstergesi olduğunu ifade ediyor.

Faruk Güçlü, ‘Zaten, Ankara Batıkent’te süren, Genel Merkez ve Ahmet Taner Kışlalı Kültür Merkezi inşaatımızı bitirmekte zorlanıyoruz. Ne yapmamız bekleniyor?’ diyor.

Biliyor musunuz?

DYP İstanbul İl Başkanı Faik İçmeli’nin kongre öncesi aldığı kararla Kızılay’daki kadrolaşma ve usülsüzlükler ve mahkeme kararlarına rağmen kongre yapıldığı gerekçesiyle delegelikten istifa ettiğini...

BALIKESİR Barosu’nun, Balya Adliyesi’nin kapatılmasının hukuk ilkelerine aykırı olduğunu belirterek kararın iptali için mahkemeye başvurduğunu...

Biliyor musunuz?
Yazının Devamını Oku

Çanakkale’de safsata

7 Ağustos 2004
<B>GELİBOLU Yarımadası,</B> vatan savunması uğrunda 253 bin vatan evladının seve seve can verdiği mukaddes bir toprak parçası. 250 bin yabancı muharibin de yattığı <B>Gelibolu Yarımadası </B>her geçen gün artan bir ilgi ile karşı karşıya. Yerlisi yabancısı, Müslümanı, Hıristiyanı bu toprakları görmek için akın akın geliyor. Elde edilen verilere göre Gelibolu Yarımadası’nı günde ortalama 700 otobüs dolusu insan ziyaret ediyor. Tabii yabancı ziyaretçiler bu hesabın içinde değiller. Özellikle Çanakkale Savaşları’nın yıldönümü ve 25 Nisan Anzak Çıkarması törenlerine gelen yabancı sayısı 10 binlerle ifade ediliyor.

Yüce Atatürk, Anzaklar için, ‘Onlar bu topraklarda can verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuştur’ derken Türk ulusunun gerçek duygularını da yansıtmıştı. Bu bakımdan, Gelibolu Yarımadası bu özellikleri ile ulusumuzun indinde Kabe kadar kutsal bir mekan... İşte bu kutsal topraklar üzerinde bir rant kavgasıdır başlamış durumda... Çünkü savaş alanlarını ziyarete gelen binlerce kişi, bazı turizm şirketlerinin radikal eğilimli köktendinci rehberleri tarafından uyduruk öykülerle yanlış biçimde bilgilendiriliyorlar.

EREN VE EVLİYALAR

Bu tür rehberler savaşların anlatımı sırasında saldırganların ‘iman kuvveti’ sayesinde bozguna uğradıklarını söylüyorlar. Düşman güçlerinin Mehmetçiklerin bulunduğu yeri top ateşine tuttuğu sırada oluşan kara bir bulutun Türk askerini sakladığını ve bundan dolayı düşman güçlerinin atışlarının hedefine ulaşamadığını, hatta atılan top mermilerinin eren ve evliyalar tarafından havada yakalanıp yok edildiği yalanı bir yana geceleri de siperlerden Allah Allah seslerinin geldiğini iddia ediyorlar.

Bu safsatalara inananların geceler boyu siperlerde ses dinlemeye çalıştıklarının söylendiğini ileri süren Çanakkale Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Ahmet Kaşıkçı, rehberlerin Çanakkale Savaşları’nı anlatırken, bu savaşlarda ülkenin kaderini etkileyen yüce Atatürk’ün adından söz etmediklerini belirtip, gerçeğe aykırı bilgilendirmelerin önüne geçilmesini istiyor.

Bu konuyla ilgili Çanakkale’deki 15 sivil toplum örgütü yaptıkları ortak basın açıklamasında, Valiliğin bu rehberlerin Gelibolu Yarımadası’nda görev yapmalarına yasak getirmesi çağrısında bulundu.

ŞEHİTLİKLERE GİDEN YOL

Bütün bunlar bir yana, Gelibolu Yarımadası’ndaki şehitliklere giden yolların çok yetersiz olması sorun yaratıyor. Ortalama günde 700-800 otobüsün seyir halinde bulunduğu yarımada sürücülerle birlikte, otobüs yolcuları da zor anlar yaşıyor. Gelibolu Yarımadası’nın duble yollara ihtiyacı olduğuna dikkati çeken otobüs firmaları bunun daha akılcı bir uygulama olacağı görüşünü savunuyorlar.

Öyle veya böyle, Gelibolu Yarımadası turizm açısından büyük önem taşıyor. Ve hatta yarımadanın gelecekte inanç turizmine kaynak yaratacak özelliklere sahip bulunduğu da tartışılıyor. Görkemli törenlerle yarımadadaki şehitlikler ziyarete açıldı ama bu yolların yürekler acısı hali ile radikal rehberler konusunda, Başbakan Erdoğan ile Kültür ve Turizm Bakanı Mumcu ne gibi girişimde bulunacak, merak ediyorum.

Turhan NARLER- ÇANAKKALE

ATO’dan yanıt

ANKARA Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün’ün, ‘Sinan Aygün’ün Kongre Merkezi’ (5.8.2004) başlıklı yazıya gönderdiği açıklama şöyle:

‘İnşaatımızın adı sadece ‘Kongre Merkezi’ değil, ‘Fuar ve Kongre Merkezi’dir. Tabelası da asılıdır. Projenin tahmini bedeli 40 değil, 20 milyon dolardır. Tamamen özkaynakla yapılmaktadır. Bittiğinde şu an Ankara’da büyük eksikliği duyulan, toplam 75 bin metrekare m alanı ile Türkiye’nin en büyük ‘fuar alanı ve kongre merkezi’ olacaktır.

Ankara’da bu çapta bir merkez yok. Dolayısıyla, buranın işletilmesinden elde edilecek getiri, kısa bir sürede harcamaların tümünü amorti edecektir. Bu yatırım tamamen Ankara’nın üretim ve ticaretini zıplatacak, katma değer yaratacak, istihdam sağlayacak, vergi üretecek, ihracat artıracak, tüccarımızın ufuklarını açacak bir yatırımdır.

Üyelere soruldu mu?’ sorusuna yanıt olarak 125 bin üyemizi temsil eden 141 kişilik meclisimizin oybirliği ile aldığı kararı mevcuttur.

87 İHALE DAHA VAR

Şu ana kadar mimari proje, betonarme elektrik-mekanik projesi, kazık çakılması ve hafriyat ihalesi olmak üzere 4 ihale sonuçlanmış; bu ihalelere 95 firma teklif vermiş, ihale ilanları Hürriyet Gazetesi’nde 7 kez yayınlanmıştır. Bu işe ilişkin 87 ihale daha yapılacaktır.

Yapılan bu 4 işle ilgili, Bayındırlık Bakanlığı ve Mühendis Odaları’nın birim fiyatlarıyla işin yapılması halinde toplam 3 trilyon 686 milyar lira ödenmesi gerekirken, işler emanet usulüyle yaptırılmış ve 1 trilyon 498 milyara tamamlanmıştır. Bayındırlık Bakanlığı ve mühendis odalarının birim fiyatlarının da altına düşülmüş, 2 trilyon 188 milyar lira tasarruf sağlanmıştır. Eğer inşaatımız, bir müteahhite verilmiş olsaydı bugünkü değerlerle bu işler %146 daha pahalıya çıkacaktı.

İnşaatımız ATO Meclisi tarafından oluşturulan ‘İnşaat Komisyonu’ tarafından da denetlenmektedir.

Biz Modern Çarşı’yı onarmak için Valiliğe resmen başvurduk. Banka Kredi borcu olan çarşı esnafının sorunlarını çözdük, ucuz ve uzun vadeli kredi sağladık. İmkanların elverdiği ölçüde gıda yardımında bulunduk.

Dolayısıyla Modern Çarşı konusunda görevini yapmamakla suçlanacak en son kurum Ankara Ticaret Odası’dır.

Merter İSKİ’den şikayetçi

ESKİ Dormen Tiyatrosu’
nu, Cahide Sonku Kültür Merkezi adıyla bir kültür merkezi yapmak için kiralamıştık. Çığır Sahnesi Oyuncuları olarak oyunlar oynayacağız. Ancak binanın dışındaki bir duvar yıkımından ötürü patlayan borulardan akan 3 bin metreküp su tiyatromuzu istila etti. Işık ve ses tesisatlarımız kullanılamaz hale geldi. 12 oyunun provaları sürüyordu. Tiyatro kurslarımız vardı. Eksperler İSKİ’nin yüzde yüz hatalı olduğunu söylüyorlar. Biz 36 sanatçı ve teknik personel, perişan durumdayız. 150 milyar zarar var; bunu kim karşılayacak? Almula MERTER

Tiyatro Oyuncusu

Biliyor musunuz

TURGUTLU Karpuzkaldıran Parkı girişine MHP’li Belediye Başkanı Yunus Erkan tarafından konulan ‘Sonrasız Türk’ adlı ışıklı panoda Atatürk için ‘başbuğ’ sıfatının kullanılmasının tepki yarattığını...

Biliyor musunuz?

Mesaj panosu

ZİRAAT
Bankası Suadiye şubesinin ATM’sinden emekli maaşları sık sık çalınıyor. Maaşların verildiği günlerde ATM’ler önünde özellikle sabahın erken saatlerinde iyi giyimli tuzakçılar bekliyor. Banka çalışanları yapabilecekleri bir şey olmadığını söylüyor. Tavsiye değil çözüm istiyoruz.

Güldane TURGAY-KADIKÖY

BİR küçük turistik beldenin fakir halkını devletin imkanlarından daha zengin gören kaymakam gördünüz mü hiç? Datça’da 35 km’lik yolu açarak, Knidos’un günümüzde kalan son kalıntılarını birilerine göstermek isteyen Kaymakam Savaş Tuncer, tuhaf bir para toplama yöntemi ile resmen kanunsuzluğa imza atıyor. Datça esnafını gruplar halinde makamına çağıran Tuncer, daha önce tespit ettiği herkesin isminin karşısına yazdığı rakamı Knidos yolu yapımı için Datça esnafından tahsil ediyor. Bunun adı resmen ‘devlet eli ile haraç alma’ değil de nedir?

Ayşe G. BODUR-MUĞLA

ANKARA Bahçelievler 7.
Cadde’yi tüm gün ve gece boyunca sokak lambaları ve mağaza ışıkları aydınlatıyor. Ancak bu caddeye bağlı 32. sokakta lambaların hiçbiri yanmıyor. Öyle ki evimin olduğu sokağı çoğu zaman yoldan geçen bir arabanın ışığı yardımıyla bulabiliyorum. Sokak sakinleri olarak yetkililerin ilgisini bekliyoruz.

Nihal ÇELİK
Yazının Devamını Oku

Kamuoyunun karnı ağrıyor

6 Ağustos 2004
<B>İSTANBUL’</B>dan <B>B. Uğur Banoğlu </B>yazıyor: <B>‘Ankara’</B>da, kapı numarası 38 olan büyük, görkemli bir bina var. Belki eskiden kapı numarası değişikti ama artık 38. Belki o binanın kiracıları bunun farkında değil ama önünden gelip geçerken dikkat edin, 38 rakamını göreceksiniz. Görmeseniz bile hissedeceksiniz. Orası, Türkiye Büyük Millet Meclisi. 38 kişi dün Meclis’teki karar sonrası bir kez daha öldüler. Üstelik bu kez bilerek ve isteyerek. Belki kapısında 38 rakamını göremezsiniz ama biraz yaklaşırsanız yardım istercesine kulağınıza fısıldayan sesleri duyacaksınız. Ve duyduğunuz bir şey daha olacak: ‘Utanç.’

* * *

CHP’
nin, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında gensoru açılması istemi AKP’nin oylarıyla reddedildi.

38 kişinin can verdiği faciada siyasi sorumluluk kimin üzerine kaldı acaba? Ne yazık ki, bedeli iki makinist ödüyor.

Binali Yıldırım, TDİ’nin Ankara Feribotu’nun kiralanması üzerine, Santur ve Sancakline şirketleri ile oğlu hakkındaki iddialar karşısında geçen yaz döneminde de zor günler geçirmişti. CHP Milletvekilleri Berhan Şimşek, Oğuz Oyan ve Hüseyin Özcan, basında günlerce tartışılan konuyla ilgili çeşitli sorular yöneltmişlerdi Bakan’a.

Bakan Yıldırım da 22.7.2003’te Meclis’te yaptığı konuşmasında feribotun kiralanmasıyla ilgili hiçbir ilgisinin olmadığını öne sürerek şunları söylüyordu:

‘Çamur at izi kalsın anlayışıdır, bana yapılan. Hiçbir yanlışım yoktur. Geçmişim de, geleceğim de her türlü denetime açıktır. Ekşi ayran içmedik ki karnım ağrısın.’

Ama kamuoyunun karnı ağrıyor! Muhalefet gensorunun reddedilmesine karşın tepkisini sürdürüyor. Bakan istifa etmemek yolunda ısrarını sürdürüyor. Tepkileri duymuyor. Hükümet siyasi sorumluluktan kaçıyor. Facia, hálá ‘kem gözlerin nazarı’ ve ‘ilahi tecelli’ olarak nitelendiriliyor.

Ve Başbakan Erdoğan, Kasımpaşa’dan arkadaşı Binali Yıldırım’ı korumaya devam ediyor.

ULAŞIM KURULU

Türkiye’
de ulaşım güvenlik kurulu yok. (Bankalar, Rekabet, Tüketici vs. kurulları gibi) Hızlandırılmış tren kazasını araştırmak üzere bakanlar kararıyla akademisyenlerden oluşturulan bağımsız kurul, ne ölçüde karar verebilecek? Gerçekten bağımsız ve özerk olabilir mi? Yaptırım gücü olabilecek mi? Gazetelerin yazdığı gibi İspanya, Güney Kore ve Almanya’dan gelen heyetlerin ülkelerinin TCDD ile ticaret bağlantıları bulunuyor. Halbuki Batı ülkelerindeki gibi ulaştırma konusunda bağımsız bir kurul oluşturulmuş olsaydı, bu kadar çok yanlış yapılmazdı.

Saros’u petrole boğdurmayacağız

BOĞAZLARDAN Akdeniz’
e tankerlerle aktarılan Rus petrolünü boğazlar dışından Akdeniz’e aktarmak için çeşitli projeler gündeme getiriliyor. Bunlardan biri de Trakya’nın Karadeniz kıyısındaki Kıyıköy ile Saros Körfezi’ndeki Erikli-İbrice Limanı arasında oluşturulması düşünülen boru hattıdır. Bu hat yapıldığı takdirde, İbrice Limanı’na petrol tankları ve diğer tesislerin yapılmasının yanı sıra, asıl büyük tehlike, buradan petrolü almak üzere körfeze girecek binlerce tonluk petrol tankerleridir. Nitekim TPAO’dan olduğunu sandığımız bazı kişiler bölgede projeyle ilgili çalışmalar yürütüyorlar. Tankerlerin yükleme yapacağı liman inşaatı için ölçüm çalışmaları yapıyorlar. İzmit Körfezi’nin hali ortadayken şimdi sıra balık kaynayan Saros Körfezi’ne mi geldi? Biz yöre halkı olarak bu projeye karşı çıkıyoruz. Saros Körfezi’ne kıyıları olan Keşan, Enes, Gelibolu, Evreşe, Kavak, Bolayır ve Çamlıca belde belediyeleri ile Karadeniz’e kıyıları olan Kıyıköy, Vize belediyeleri olarak 8 Ağustos Pazar günü saat 11.00’de İbrice Balıkçı Barınağı’nda bir araya geliyoruz. Bilgi için: 0 284 714 10 63.

Suruç toprakları çoraklaşıyor

SURUÇ’ta yaşayan çiftçiler olarak hanelerimizle birlikte 60 bin kişi yıllardır sulama suyu bekliyoruz. Eskiden zeytin, kahve, fıstık, dut, nar ve söğüt ağaçları yetiştirilirdi. Şimdi yeterli suyun olmaması nedeniyle topraklar gerektiği gibi işlenemiyor. GAP ile tasarlanan 13 projeden birisi olan Suruç - Yaylak (Baziki) Projesi ile Atatürk Barajı’ndan alınan suyun toplam 940.000 dönümlük bir alanın sulanması planlanmıştı. Ne yazık ki hala proje faaliyete geçmediği için topraklarımız kuraklaşıyor. Biz göç etmek değil, topraklarımızda yaşamak istiyoruz.

Faruk YÜKSEL-ŞANLIURFA

Eşten torpilliler

ÖĞRETMEN tayinlerindeki haksızlığa dikkat çekmek isteyen bir okurumuz soruyor: ‘Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen tayinlerinde büyük şehirlerin dolu olduğunu söylüyor. Özellikle Ankara için müracaatlar hiç dikkate alınmıyor. Eşim Erzurum’da sınıf öğretmeni ve 3 aydır tayinimiz yapılmadı. Genelde hákim, savcı, polis ve subay eşlerine öncelik veriliyor. Bu ayrım sizce doğru mu? Eşim tekrar Erzurum’a dönmek zorunda kalırsa bunun neresi evlilik olacak?’

Mahmutbey gişeleri

TEM Otoyolu Edirne yönündeki Mahmutbey OGS gişelerinin sayısı bir türlü arttırılmıyor. Sadece 2 tane gişe var ve bu yüzden her akşam trafik İkitelli Kavşağı’na kadar uzuyor. Binlerce OGS satılıyor ama gişe sayısı hala aynı. Gişe sayısını en az 5’e çıkarmak gerekmiyor mu?

Zeki TAPANYİĞİT

MESAJ PANOSU

MALİYE
Bakanlığı Tasfiye İşletmeleri (TASİŞ) satışlarından açık artırma usulü ile otomobil alıyoruz. Birçok vergi ödüyoruz. Aracımıza plaka çıkarma işlemine başladığımız zaman TSE ve Karayolları’ndan uygunluk belgesi isteniyor. Bu belgenin alımı 10 gün sürüyor. Eğer bu araçlar Karayolları’na uygun değilse Maliye Bakanlığı bu araçları niye satıyor?

İrfan ÇELİK
Yazının Devamını Oku