İSTANBUL’dan B. Uğur Banoğlu yazıyor: ‘Ankara’da, kapı numarası 38 olan büyük, görkemli bir bina var. Belki eskiden kapı numarası değişikti ama artık 38.
Belki o binanın kiracıları bunun farkında değil ama önünden gelip geçerken dikkat edin, 38 rakamını göreceksiniz. Görmeseniz bile hissedeceksiniz. Orası, Türkiye Büyük Millet Meclisi. 38 kişi dün Meclis’teki karar sonrası bir kez daha öldüler. Üstelik bu kez bilerek ve isteyerek. Belki kapısında 38 rakamını göremezsiniz ama biraz yaklaşırsanız yardım istercesine kulağınıza fısıldayan sesleri duyacaksınız. Ve duyduğunuz bir şey daha olacak: ‘Utanç.’
* * *
CHP’nin,Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında gensoru açılması istemi AKP’nin oylarıyla reddedildi.
38 kişinin can verdiği faciada siyasi sorumluluk kimin üzerine kaldı acaba? Ne yazık ki, bedeli iki makinist ödüyor.
Binali Yıldırım, TDİ’nin Ankara Feribotu’nun kiralanması üzerine, Santur ve Sancakline şirketleri ile oğlu hakkındaki iddialar karşısında geçen yaz döneminde de zor günler geçirmişti. CHP Milletvekilleri Berhan Şimşek,Oğuz Oyan ve Hüseyin Özcan, basında günlerce tartışılan konuyla ilgili çeşitli sorular yöneltmişlerdi Bakan’a.
Bakan Yıldırım da 22.7.2003’te Meclis’te yaptığı konuşmasında feribotun kiralanmasıyla ilgili hiçbir ilgisinin olmadığını öne sürerek şunları söylüyordu:
‘Çamur at izi kalsın anlayışıdır, bana yapılan. Hiçbir yanlışım yoktur. Geçmişim de, geleceğim de her türlü denetime açıktır. Ekşi ayran içmedik ki karnım ağrısın.’
Ama kamuoyunun karnı ağrıyor! Muhalefet gensorunun reddedilmesine karşın tepkisini sürdürüyor. Bakan istifa etmemek yolunda ısrarını sürdürüyor. Tepkileri duymuyor. Hükümet siyasi sorumluluktan kaçıyor. Facia, hálá ‘kem gözlerin nazarı’ ve ‘ilahi tecelli’ olarak nitelendiriliyor.
Ve Başbakan Erdoğan, Kasımpaşa’dan arkadaşı Binali Yıldırım’ı korumaya devam ediyor.
ULAŞIM KURULU
Türkiye’de ulaşım güvenlik kurulu yok. (Bankalar, Rekabet, Tüketici vs. kurulları gibi) Hızlandırılmış tren kazasını araştırmak üzere bakanlar kararıyla akademisyenlerden oluşturulan bağımsız kurul, ne ölçüde karar verebilecek? Gerçekten bağımsız ve özerk olabilir mi? Yaptırım gücü olabilecek mi? Gazetelerin yazdığı gibi İspanya,Güney Kore ve Almanya’dangelen heyetlerin ülkelerinin TCDD ile ticaret bağlantıları bulunuyor. Halbuki Batı ülkelerindeki gibi ulaştırma konusunda bağımsız bir kurul oluşturulmuş olsaydı, bu kadar çok yanlış yapılmazdı.
Saros’u petrole boğdurmayacağız
BOĞAZLARDAN Akdeniz’e tankerlerle aktarılan Rus petrolünü boğazlar dışından Akdeniz’e aktarmak için çeşitli projeler gündeme getiriliyor. Bunlardan biri de Trakya’nın Karadeniz kıyısındaki Kıyıköy ile Saros Körfezi’ndeki Erikli-İbrice Limanı arasında oluşturulması düşünülen boru hattıdır. Bu hat yapıldığı takdirde, İbrice Limanı’na petrol tankları ve diğer tesislerin yapılmasının yanı sıra, asıl büyük tehlike, buradan petrolü almak üzere körfeze girecek binlerce tonluk petrol tankerleridir. Nitekim TPAO’dan olduğunu sandığımız bazı kişiler bölgede projeyle ilgili çalışmalar yürütüyorlar. Tankerlerin yükleme yapacağı liman inşaatı için ölçüm çalışmaları yapıyorlar. İzmit Körfezi’nin hali ortadayken şimdi sıra balık kaynayan Saros Körfezi’ne mi geldi? Biz yöre halkı olarak bu projeye karşı çıkıyoruz. Saros Körfezi’ne kıyıları olan Keşan, Enes, Gelibolu, Evreşe, Kavak, Bolayır ve Çamlıca belde belediyeleri ile Karadeniz’e kıyıları olan Kıyıköy, Vize belediyeleri olarak 8 Ağustos Pazar günü saat 11.00’de İbrice Balıkçı Barınağı’nda bir araya geliyoruz. Bilgi için: 0 284 714 10 63.
Suruç toprakları çoraklaşıyor
SURUÇ’ta yaşayan çiftçiler olarak hanelerimizle birlikte 60 bin kişi yıllardır sulama suyu bekliyoruz. Eskiden zeytin, kahve, fıstık, dut, nar ve söğüt ağaçları yetiştirilirdi. Şimdi yeterli suyun olmaması nedeniyle topraklar gerektiği gibi işlenemiyor. GAP ile tasarlanan 13 projeden birisi olan Suruç - Yaylak (Baziki) Projesi ile Atatürk Barajı’ndan alınan suyun toplam 940.000 dönümlük bir alanın sulanması planlanmıştı. Ne yazık ki hala proje faaliyete geçmediği için topraklarımız kuraklaşıyor. Biz göç etmek değil, topraklarımızda yaşamak istiyoruz.
Faruk YÜKSEL-ŞANLIURFA
Eşten torpilliler
ÖĞRETMEN tayinlerindeki haksızlığa dikkat çekmek isteyen bir okurumuz soruyor: ‘Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen tayinlerinde büyük şehirlerin dolu olduğunu söylüyor. Özellikle Ankara için müracaatlar hiç dikkate alınmıyor. Eşim Erzurum’da sınıf öğretmeni ve 3 aydır tayinimiz yapılmadı. Genelde hákim, savcı, polis ve subay eşlerine öncelik veriliyor. Bu ayrım sizce doğru mu? Eşim tekrar Erzurum’a dönmek zorunda kalırsa bunun neresi evlilik olacak?’
Mahmutbey gişeleri
TEM Otoyolu Edirne yönündeki Mahmutbey OGS gişelerinin sayısı bir türlü arttırılmıyor. Sadece 2 tane gişe var ve bu yüzden her akşam trafik İkitelli Kavşağı’na kadar uzuyor. Binlerce OGS satılıyor ama gişe sayısı hala aynı. Gişe sayısını en az 5’e çıkarmak gerekmiyor mu?
Zeki TAPANYİĞİT
MESAJ PANOSU
MALİYE Bakanlığı Tasfiye İşletmeleri (TASİŞ) satışlarından açık artırma usulü ile otomobil alıyoruz. Birçok vergi ödüyoruz. Aracımıza plaka çıkarma işlemine başladığımız zaman TSE ve Karayolları’ndan uygunluk belgesi isteniyor. Bu belgenin alımı 10 gün sürüyor. Eğer bu araçlar Karayolları’na uygun değilse Maliye Bakanlığı bu araçları niye satıyor?