Yalçın Bayer

Gebze Belediyesi bizi boğazlıyor

19 Mayıs 2021
“Gebze Belediyesi’nden 2001’deki ihale sonucu yapılan sözleşmeyle işletmemiz, ülkemizin en büyük ve AB standartlarındaki kamyon ve TIR garajı olarak hizmete açılmak üzere faaliyete geçti. 2014 yılına kadar tarafımızdan hiçbir sorun çıkmadan işletildi.

10 yıllık sözleşme sonunda idare ile aramızda sözleşmenin yenilenmesi konusunda çıkan ihtilaf nedeniyle mahkeme lehimize tedbir kararı verdi ve işletmemiz 9 Temmuz 2019’a kadar faaliyetine devam etti. 5 yıl süresince işletmemiz mahkeme kararına dayanarak, kira bedelini Gebze Belediyesi’ne yıllık enflasyon oranında artırarak ödedi. Daha sonra ise ‘haksız nedenlerle’ işletme zorla tahliye ettirildi. Gebze Belediyesi tahliye sonrasında ihtilafa düştüğümüz 2014 yılından, zorla tahliye edildiğimiz 9 Temmuz 2019 tarihine kadar olan dönemde, mahkemenin ‘tedbir kararını’ yok sayarak, işletmemizi ‘işgalci’ gibi gösterdi ve ecrimisil tahakkuk ettirdi. Oysaki işletmemizin faaliyetine devam etmesinin nedeni yargının verdiği karardır. Aksi halde 5 yıl süresince faaliyette bulunmamız mümkün olamazdı.

SAYIN ERDOĞAN BİLMELİ

‘İşgalci’ gibi gösterilerek ecrimisil tahakkuk ettirilmesi tam bir haksız uygulamadır. Firmamız 10 yıllık süre zarfında çeşitli engellemelere karşın son derece başarılı bir yönetim gösterdi. 10 yıl sonunda da 5 yıl süresince mahkeme kararı ile aynı koşularda düzenli kira ödenerek işletildi. Bu 5 yıl sonunda ise zorla davanın sonuçlanmasıyla tahliye edildi. (Davanın aleyhimize sonuçlanmasının gayri hukuki nedenlerini, işinsanlarının karşılaşabilecekleri olası engelleri detaylı bir şekilde tarafınıza arz etmek isterim. Bunları Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da bilmesini arzu ederim.)

Gebze Belediyesi bir yıl sonra ne yapmıştır? 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un kamu kurumlarına verdiği yetkiye dayanarak, şirket ortağı Muhammet Akif Kaymak (yani ben) hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı ve borç bulunmamasına rağmen bankadaki hesaplarına, taşınmazlarına ve araçlarına haciz tatbik ettirdi.

Gebze Sultan Orhan Mahallesi (Barış Mahallesi) 1805. sokaktaki kamyon-TIR parkımızı işleten şirketimizin (Avrasya İşletmecilik), Kocaeli İdare Mahkemesi’nde açmış olduğu davalarda lehimize kararlar ve yürütmeyi durdurma kararı verilmesine rağmen, şirket ortağına ait taşınmazların bir kısmındaki ve araçlar üzerindeki hacizleri kaldırmasına rağmen, hesaplarında ve çoğu taşınmazlarda bulunan hacizleri kaldırmamıştır.

Gebze Belediyesi’nin hukuk işlerini arka planda yöneten ve hakkında FETÖ’den hüküm bulunan Av. İrfan Öge (Google’dan bakın) idaresinde belediye hukuksuz işlerine devam etmekte; hiçbir dayanağı olmayan, tarafımıza tebliğ edilmeyen, ödeme süresi verilmeyen yalan yanlış belgelerle ve bankanın genel müdürlüğünü baskı altına almaya çalışarak, banka hesabımızdaki parayı almaya ve bizi mağdur etmeye çalışmaktadır.”

Muhammed Akif Kaymak isyanını şöyle özetliyor: “Bir belediyenin haksız nedenlerle bir yatırımcının işini elinden alması adalet midir? Yapılanlar hangi vicdana sığar? Bu koşullar altında hangi girişimci yatırım yapmaya cesaret edebilir?”

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

TBMM’de kritik HSK üyeliği seçimi

18 Mayıs 2021
Anayasa ve adalet sistemimizin en önemli kurumlarından biri olan ve 13 üyeden oluşan Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), seçimle gelecek 11 üyesi ile ilgili süreç devam ediyor.

HSK’nın iki doğal üyesi Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısı. Kalan 11 üyeden dördünü cumhurbaşkanı, yedisini TBMM seçiyor. TBMM’nin seçeceği yedi üyenin üçü Yargıtay, biri Danıştay üyeleri, üçü de yüksek öğretim kurumlarının hukuk dalında görev yapan öğretim üyeleri ile meslekte 15 yılını doldurmuş avukatlar arasından seçiliyor. TBMM’de Adalet ve Anayasa komisyonlarından oluşan Karma Komisyon, yedi üyeliğin her biri için aday adayları arasından üçer aday belirleyecek. Genel Kurul bunlardan yedisini seçecek.

Karma Komisyon ve Genel Kurul’da yapılacak oylamalarda ilk turda 2/3, ikinci turda 3/5 çoğunluk aranıyor. İktidar bu çoğunluğu, Karma Komisyon ve Genel Kurul’da sağlayamıyor. Karma Komisyon’da iktidar 30, muhalefet 22 oya sahip. 3/5 çoğunluk için 31 oy gerekiyor.

Genel Kurul’da iktidarın 337, muhalefetin 227 milletvekili var. 20 milletvekili de diğer partilerden ve bağımsızlardan oluşuyor. 3/5 çoğunluk için 360 oy lazım. İki turda bu çoğunluk sağlanamazsa, ikinci turda en çok oy alan iki aday arasında kura çekilecek.

Bu durumda partilerin anlaşması gerekiyor. Bu noktada kıdem, liyakat ve hukuk insanı olma özellikleri ortaya çıkıyor. Ancak seçimlerde bu kriterler maalesef gözetilmiyor. Son yıllarda HSK’ya yöneltilen en büyük eleştiri, iktidarın talimatlarına göre hareket ettiği iddiası.

HSK’nın altı üyesi iktidar kanadına mensup olacağına göre, yedi üyenin hukuk insanı olan, kıdemli ve liyakatli kişilerden seçilmesi çok önemli. Anayasamız da bunun için nitelikli çoğunluk arıyor. Temennimiz hak edenlerin seçilmesi ve tartışmaların sona ermesidir. Anlaşma olmazsa muhalefet için en uygun yol, kuraya gidilmesidir. Kurada muhalefetin desteklediği adaylar çıkarsa, HSK’da arzulanan denge sağlanmış olur.

Burada önemli olan bir konu da, her üyelik için yapılacak seçimde milletvekillerinin toplu değil, tek oy kullanmaları gerektiğidir. 2017 yılında yapılan ve iktidarın gerekli nitelikli çoğunluğu sağlaması nedeniyle sorunsuz geçen geçimlerde toplu oy kullanılması hukuka aykırıdır. Toplu oy kullanılırsa idari yargıya gidilmesi mümkündür.

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Trakya’da kötü şeyler oluyor

14 Mayıs 2021
Birinci sınıf tarım alanları arsa spekülatörleri ve sanayicilere açılıyor. Trakya’nın kuzeyinde kalan 9000 dekar longoz (subasar) ormanları hızlı bir biçimde yok ediliyor.

Trakya bölgesinde yaklaşık 1 milyon hektar verimli tarım alanlarının yüzde 22’si sanayinin eline geçmiştir. Tüm tarım arazileri enerji iletim hatları ile (elektrik, doğalgaz) bölünüp parçalanıyor. 15 sene önce ortalama derinliği 180 metre olan yeraltı suları bugün 450–500 metreye düşmüştür.

Doğaya, insana ve bilime saygı azalmış, para ve paralı insanlar popüler hale gelmiştir. Çorlu-Karatepe katı atık bertaraf tesisi kuruldu.

Muratlı-Aşağı Sevindikli Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali ÇED aldı, ancak dava süreci devam ediyor. Istranca’da taşocakları sayısı her gün artıyor.

Çerkezköy–Çorlu–Muratlı–Lüleburgaz dörtgeni sanayi ve nüfus açısından doygunluk noktasını aşmıştır. Anılan yörede kurulacak ilave tek bir sanayi bile bölgenin yaşanmazlık sürecini geometrik biçimde arttıracaktır.

Trakya’da birçok santral planlanıyor. Bunlardan en önemlileri “İğneada Nükleer Santrali” ve “Marmara Ereğlisi Termik Santrali”.

Doğaya olumsuz etkisi olan taş ve maden ocakları baskısı her gün artıyor. RES, termik santral ve nükleer santral çalışmaları ekosistemi huzursuz ediyor. ÇED’lerin tamamına yakınının olumlu çıkması halkın güvenini azaltıyor.

Yeraltı suyu besleme alanları olan Istranca Dağları etekleri, Vize–Pınarhisar–Kaynarca-Kırklareli hattındaki geçirgen kireçtaşları olumsuz etkileniyor.

Herkes kendi coğrafyasını sevmelidir.  

Yazının Devamını Oku

‘Hepsi yalan ve iftira’

13 Mayıs 2021
‘CHP’li avukat yanıtlanmayacak mı?’ başlıklı dünkü yazımızda parti avukatı Mustafa Kemal Çiçek’in eleştirilerine partinin hukuk biriminden ağır bir karşılık geldi ve şu ifadeler kullanıldı: “CHP’nin birçok avukatı bulunmaktadır. Bu avukatlardan birisi de maalesef parti aleyhine yalan ve iftiraları ile gündeme gelen Mustafa Kemal Çiçek’tir. Suç kapsamlı açıklamaları, gündeme getirdiği yalan ve iftiraları nedeniyle adı geçen avukat hakkında derhal azil işlemi yapılmış ve diğer hukuksal girişimlerde bulunulması kararı alınmıştır. Bu kapsamda, tatil sürecinin bitimi olan 17.05.2021 tarihi itibariyle; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Ankara Barosu Başkanlığına hazırlanmış olan şikâyet dilekçeleri sunulacak, ayrıca hakkında 100.000 TL bedelli tazminat davası açılacaktır.”

Hukuk Birimi Bürosu daha sonra, “Avukatlık mesleğinin anlam ve önemini idrak edememiş Çiçek’in gündeme getirdiği tamamen yalan ve iftira kapsamındaki açıklamaları için her iddia yönünden ayrı açıklama yapılmasını doğru bulduğumuzdan, her bir iddiası sonrasında doğru bilgiler sunulması yoluna gidilecektir” diye devam ediyor.

İddia 1: Hazineden 2019, 2020 ve 2021 yıllarında alınan toplam 650 milyon TL, anket ve TV harcamaları adı altında birilerine aktarıldı!

Yanıt 1: 2019, 2020 ve 2021 yıllarında alınan toplam Hazine yardımı 386.764.039 TL’dir. 650 milyon yardım alındığı iddiası tamamen yalandır! Üstelik bu 3 yıllık dönemde de il ve ilçe örgütlerinin tüm masrafları karşılanmış, il ve ilçe binası olarak onlarca yeni taşınmaz satın alınmış, araçlar alınmış, yüzlerce çalışanın ödemeleri karşılanmış, seçim çalışmaları yapılmıştır. Dahası, tüm harcamaların denetimleri de ‘eksiksiz’ olarak yerine getirilmiştir.

İddia 2: İstanbul seçimleri için Genel Merkez’den 100 milyon TL gönderildi!

Yanıt 2: 100 milyon iddiası yalan kapsamında bulunmaktadır.

İddia 3: Parti ile ilgili bildiklerim yüzünden beni gönderemediler, Parti’den atamadılar!

Yanıt 3: Bu iddia ve değerlendirme de doğru değildir. Adı geçen avukatın ekonomik ve sosyal durumundan ötürü zarar görmemesi hassasiyeti çerçevesinde önceden Parti ile ilişiğinin kesilmesi yoluna gidilmemiştir. Zira Parti avukatlığını yapmasından ötürü kendisine her ay düzenli ödemeler yapılmıştır!

İddia 4:

Yazının Devamını Oku

CHP’li avukat yanıtlanmayacak mı?

12 Mayıs 2021
10 yıl süresince CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatlığını yapan Mustafa Kemal Çiçek sert bir mektup yazarak istifa etti.

“2019-21 yılları arasında hazine yardımı olan 650 milyonu kimlere dağıttınız. Çok şey bildiğim için beni tasfiye edemediler” iddiasında bulundu. Daha sonra televizyona çıktı ve bazı CHP’li isimleri ve yöneticilerle İstanbul kampanyasını yönetenleri suçladı. “2019 seçimlerinde yaklaşık 35 milyon lira bağış yapıldı. 55 milyon da ayrıca gönderildi. CHP Genel Merkezi, İstanbul seçimlerine 100 milyon katkı sağlamış sonuçta. Bu paralar kime gitti? Kılıçdaroğlu’nun yerine göz dikenler var, Kılıçdaroğlu’nu aday yapıp kurtulmak istiyorlar.”

CHP Genel Merkezi’nin, Avukat Çiçek hakkında suç duyurusunda bulunacağı ve tazminat davası açacağı söylendi. Bundan öte Çiçek’in iddialarında adı geçen bireysel isimlerin açıklama yapması gerekmiyor mu? CHP’nin bugünlerde ciddi olması ve sorumluluk konusunda titizlik göstermesi gerekmiyor mu?

GÜNÜN SÖZÜ

“DÜNYADA sosyal eşitsizlik son 40 yıldır yükseliyor, pandemi ile daha da arttı. Bir yandan yoksullar ve prekarya, diğer yanda güçlü siyasetçiler, yandaşlar ve zenginler giderek büyüyor. Prekarya için ayrıca ‘yarı vatandaş’ tabiri de kullanılıyor. Giderek haklarını kaybeden ve ikinci sınıf vatandaşlığa düşen bir grup bu. Bu sınıf giderek dünyada büyüyor, eğer ne olduklarının ve birbirlerinin farkına varır da bir araya gelirlerse, dünün tehlikeli işçi sınıfı bugünün prekaryası olacaktır.”   Alphan TELEK

ORMANIN İKİ DÜŞMANI TAŞOCAĞI VE YANGINDIR

“ORMANLARDA açılacak bir taşocağı en az orman yangınları kadar zararlıdır. Sadece ormanı ve içinde yaşayan binlerce canı yok etmekle kalmıyor, doğaya da geri dönüşü olmayan çok büyük zararlar verebiliyor. Trilyonlar harcayarak ve canlarımızı da tehlikeye atarak yangınlardan koruduğumuz ormanları birileri daha fazla kazansın diye taşocaklarına heba edemeyiz, etmemeliyiz de.

Ot bitmeyen taşlık alanların bolca olduğu ülkemizde tüm doğal afetlerin panzehiri olan ormanların taşocaklarıyla tahrip edilmesinin makul hiçbir gerekçesi yoktur ve bu sürdürülemez bir durumdur.

20.yüzyılın demode olmuş sistemleriyle 21. yüzyılda hizmet üretebilmek mümkün değildir.

Yazının Devamını Oku

Kuraklığın bedeli ağır olacak (1)

11 Mayıs 2021
Trakya bölgesi genç ve verimli toprakları, nadassız tarımı olası kılan iklimi, 30 yıl öncesine kadar kendine yeten kaliteli yeraltı ve yerüstü kaynakları ve eko sistemleri ile tam bir yaşam bölgesi idi. Ancak, 21. yüzyıl insanlığa birçok yaşam standardı sunar iken tüm canlıların ortak malı olan çevrede, geri alınması çok zor hatta olanaksız olan doğal varlıklarımızı da alıp götürmektedir.

Mevcut durumu özetlersek:

13 araştırma kuyusu, 400 sulama kuyusu, 3000 özel kuyu (sadece kayıtlı olanlar)...

Büyükşehirlerin içme suyu ihtiyacı havzadan karşılanıyor.

Her bir kişi veya şirket kuyu açarak dilediği kadar su pompalayabiliyor.

Yeraltı su seviyesi hızla düşüyor.

Ne yapılmalı?

Yeni yasalar ve düzenlemeler getirilmeli.

Yeraltı suyunun yıllık yenilenebilen miktarından daha fazla çekime izin verilmemeli.

Yazının Devamını Oku

Bakan Bilgin’in iki zor sınavı

7 Mayıs 2021
Çalışanlar, çiçeği burnundaki Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’i toplusözleşmelerden ötürü hayli terletecek.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ikiye ayrılması ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na atanan Prof. Dr. Vedat Bilgin, sendikaların ve emekçinin yakından tanıdığı bir isim. Daha önce AKP milletvekilliği, Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmış, bir dönem de Türk-İş’te genel başkan danışmanlığını üstlenmişti. Çalışma yaşamına ve emekçinin sorunlarına yakından tanık biri.

Koltuğuna ısınmadan önce kamu işçilerini, ardından da memur ve memur emeklilerini ilgilendiren toplusözleşme görüşmelerinin içinde bulacak kendini. Yaklaşık 700 bin kamu işçisini kapsayan, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin ücret zammı için hükümet ile sendikalar arasında toplu pazarlık süreci yakında başlayacak. Bu sözleşme kadroya geçirilen taşeron işçiler adına çok önemli. Yıllardır düşük ücretlerle ter akıtmalarından ötürü toplusözleşme masasından kendilerini rahatlatacak bir zammın çıkmasını umuyorlar. Beklentileri hayli yüksek.

Türk-İş ile Hak-İş’in birlikte hareket edecek olmasından ötürü kıran kırana geçmesi beklenen pazarlık görüşmeleri Vedat Bilgin’in ilk sınavı olacak.

Yeni bakanı ağustosta da yine zor bir sınav bekliyor. 3 milyon 150 bin memur ile 2 milyon 330 bin memur emeklisinin maaşlarında 2022 ve 2023 yıllarında gerçekleştirilecek artış için memur sendikaları ile hükümet, ağustos başında toplusözleşme masasına oturacak. Yetkili konfederasyon Memur-Sen ile 11 hizmet kolunda yetkili sendikaların bulunacağı masada kıyasıya bir pazarlığın sürmesi bekleniyor. 2 yıllık zam dönemine 2023 seçimleri denk geldiğinden, memurun eli toplu pazarlık masasında hayli güçlü olacak. Bu da daha yüksek zam olasılığını güçlendiriyor.       

Şükrü KARAMAN

GÜNÜN UYARISI
TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu açıklama yaparak, gazetecileri hedef gösteren, haber yapmayı suç sayan siyasi anlayışın yeni suç üretme dönemine geçtiğine dikkat çekti ve “Basın ve düşünceyi, ifade özgürlüğünü yok sayan anlayış şimdi de ‘haber sunarken gülümsedi’ iddiasıyla meslektaşlarımızın can ve iş güvenliğini hedefe koymuştur. İktidarı ve ortaklarını hukuka uymaya davet ediyoruz” dedi.

SORUŞTURMA AÇILSIN

Yazının Devamını Oku

Veterinerler hekimdir ama hakları değil!

6 Mayıs 2021
Veteriner hekimliği 179 yıldır öğretimi yapılan kadim bir meslektir. Veteriner hekimler bu süre zarfında sadece hayvan sağlığına değil insan sağlığına da büyük hizmetlerde bulunmuşlardır.

Aynı zamanda Cumhuriyetle birlikte başlayan hayvan ıslahı çalışmalarında da önemli roller üstlenmişlerdir. Hayvansal ürünlerin ahırdan sofraya kadar uzanan üretim ve kontrol sürecinde veteriner hekimler hep önde yer almışlardır. Sağlıklı çevre/ sağlıklı hayvan / sağlıklı gıda / sağlıklı insan / sağlıklı toplum zincirinin her halkasında veteriner hekimler görev yapmaktadır.

Bu önemine ve kapsamına karşın veteriner hekimliği mesleği ne yazık ki toplumda yeterince tanınmamaktadır. Bunda hiç kuşkusuz biz veteriner hekimlerin de suçu vardır. İçinde yaşadığımız pandemi süreci bir ölçüde de olsa mesleğimizin tanıtımına katkıda bulunmuştur. Ancak yine de toplum bazı gerçekleri bilmemektedir.

Dünya’da ve Türkiye’de aşı üretimi konusunda en yetkili meslek veteriner hekimliktir. Bir örnek vermek gerekirse, hepimizin çocuklukta olduğumuz verem ya da BCG (Bacillus Calmette Guerin) aşısının iki mucidinden birisi olan Guerin bir veteriner hekimdir.

SAĞLIKTA ŞİDDET YASASINA DAHİL DEĞİL

Dünyada aşı üretimi yapan Pfizer ve Astra Zeneca firmalarının CEO’su da veteriner hekimdir. Türkiye’de ise veteriner hekimler yıllarca hayvan ve insan aşıları üzerinde başarılı çalışmalar yapmışlardır.

İnsan aşıları üretimi konusunda dünya çapında bir kurum olan ama ne yazık ki 2011 yılında kapatılan Ankara Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’ndeki aşı üretim laboratuvarlarında şef ve uzman olarak çok sayıda veteriner hekim çalışmıştır. Bu enstitünün başkanlığını uzun yıllar Necmettin Alkış adlı bir veteriner hekim yürütmüştür. Günümüzde Covid-19’a karşı yerli aşı üreten üç ekibin başında veteriner hekim profesörler görev yapmaktadır.

İnsan sağlığına yapmış oldukları bu önemli hizmetlere karşın veteriner hekimler sağlık sınıfında sayılmamakta, serbest çalışanlara aşı önceliği tanınmamakta, başta yıpranma payı olmak üzere sağlık sınıfına tanınan özlük haklarından yoksun bırakılmakta ve sağlıkta şiddet yasasına dahil edilmemektedir. Meslek örgütlerimizin bu konudaki çabaları da maalesef siyasette olumlu bir karşılık bulamamakta, sürekli göz ardı edilmektedir. Durumu bilgilerinize sunarım.

Prof.Dr. Hazım GÖKÇEN

Yazının Devamını Oku