Devletin bir valisi yangınla ilgili olarak toplantı yapıyor, ama ‘Millet İttifakı’nın belediye başkanı toplantıya davet edilmiyor.
Aklımıza bazı sorular geliyor:
Bu toplantılar kimin talimatıyla ve kimlerin katılımıyla yapılıyor?
Deprem gibi, sel gibi, yangın gibi afetler olduğunda Türk Silahlı Kuvvetleri en başta yardıma koşardı. 28 Temmuz’da başlayan yangınlarla ilgili olarak, bugüne kadar bu konuda herhangi bir haber yok. Ama, takdire şayan bir şekilde, Azerbaycan 100 askeriyle yangın söndürmeye katkı veriyor.
Toplumsal Olaylara Müdahale Araçları (TOMA) orman yangınlarında niçin kullanıma sokulmuyor?
Yeşil vatanımız yanıyor, içimiz kan ağlıyor.
Yangın çıkan bölgelerimizdeki halkımızın, belediyelerin, itfaiyelerin özverili çalışmaları değer biçilmez ölçüde yücedir.
Türk Hava Kurumu’nun sahibi olduğu yangın söndürme uçaklarını devreye sokmayan yetkilileri ise kınıyoruz.
Ne yazık ki bütün Türkiye yanıyor; halk kendi imkânlarıyla yangına müdahale etmeye çalışıyor, ormandakilere araba ile buz taşımaya çalışıyor, kürek sapı temin ediyor. Hele gençlerin Hisarönü’ndeki çalışmaları örnek bir belgesel olmalı.
Böyle bir felaket karşısında “Ordumuz, askerimiz nerede?” diye bir soru sormak gerekiyor. Buna cevap verilmeli. Askerimiz ‘tatbikat’ gibi, ‘avcı boy çukurları’ gibi mesnetsiz, çadır kurmak gibi ‘meşguliyetlerle’ yangından uzak tutulmamalı... Askerin İdlib, Barış Pınarı Harekâtı, Fırat Kalkanı, Katar, Afganistan, Irak’ta Suriye, Kosova’dan önce Manavgat’ta Bodrum’da, Milas’ta, Marmaris-Hisarönü’nde görev yapması gerekmiyor mu?
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Yangın bölgesinde buz da kürek sapı da lazımHİSARÖNÜ’NDE BİR KURTARMA ÖYKÜSÜ
“CAYIR cayır yanıyoruz” diye feryat ediyor Ecem Göğceloğlu... “Arkadaşlarım Marmaris Hisarönü’nden ihtiyaç malzeme listesini gönderdiler. Düşünün beşinci geceyi geçirdiler.” Arkadaşlarının ne zor şartlarda yardıma koşuşturduklarını anlatırken “Ciğerleri kül dolmuş, bazı arkadaşlarımız bayılmışlar” diyor...
Yangında üç taraftan mahsur kalmışlar. 25 yaşındaki insanlar belki de ilerde bunun sağlık yönünden sıkıntısını çekecekler. Ciğerlere kül dolmak ne demektir, bilen biliyor. Bunu duyduğunuz zaman dehşet içinde kalıyorsunuz.
Bu konuda çözüm olarak çok önemli bir güç olan TSK uçan unsurları devreye alınmalıdır.
Envanterde olan ve sayısı yaklaşık 120 civarında olan, gece uçuş kabiliyetine sahip, son derece yetenekli pilotları olan genel maksat helikopterlerine satın alınacak havuz aparatı ve kısa bir eğitim ile bu büyük güç özellikle yaz aylarında kritik bölgelerde konuşlandırılarak yangınlara anında müdahale imkânı sağlanmalıdır. Buradaki en önemli husus helikopterlerimizin gece görüş uçuşu da yapabilmesidir. Bu da yangına 24 saat müdahale etme şansı tanımaktadır.
Ayrıca ömürlerini doldurmuş olan C/130 ve C/160 nakliye uçakları da modifiye edilerek yangın söndürme uçakları olarak Türk Hava Kurumu’nun (THK) emrine verilmelidir.
Atatürk’ün emri ile kurulan, ülkemize sayısız pilot yetiştiren, zirai ilaçlama ve yangın söndürme konularında uzun yıllar başarı ile hizmet veren THK’nın içinde bulunduğu sıkıntının en önemli nedeni kurban derileri toplanmasının 2013 yılında kurum elinden alınarak serbest bırakılması olmuştur. THK bu gelirle ayakta duran bir kurumdu. Oysaki bugün bu derilerin çoğu tarikat, cemaat yapıları tarafından toplanmaktadır. Kanunda bu değişikliği yapanlar THK’nın düştüğü bu durumdan aslen sorumludurlar. Yapılması gereken acilen bu kanunun gözden geçirilmesi ve THK’ya gerekli maddi desteğin sağlanmasıdır. Ufuk ALP
GÜNÜN SÖZÜ
“Rüzgâr dinsin, yangın sönsün!” R.Ö.
VATAN SAVUNMASINDAYIZ
“ORMAN
Erken seçim hükümeti olarak 12 Mayıs’ta atanan ve hâlâ görev başında bulunan ve yeni hükümet güven oyu alana kadar, anayasa gereği iktidarda kalacak olan Başbakan General Yanev hükümeti, beklemekten kararmış ve buruşmuş yüzlere biraz neşe, azdan az tebessüm ve ümit parlaklığı serpti. Kimse kendisinden bir şey beklemezken sürpriz olarak bir zam paketi açıkladı. Bu sürpriz kime derseniz? TC’deki soydaşlarımızı da direkt olarak ilgilendirdiğinden hemen anlatalım.
Emekli maaşlarına, özürlülere, sosyal yardım alanlara ve yalnız sosyal yardımlarla geçinmeye çalışanların hepsinin gelirine zam geliyor. Evet ilk defa halkın faydasına bir hareket. Evet bu kanun onaylandıktan sonra Bulgaristan’da yoksulluk sınırı 390 leva olarak belirlendi. Bulgaristan’da bu emekli maaşını alanların tamamının aylığı 390 leva (195 avro) olacak. Emeklilik maaşı alamayan ve yalnız sosyal yardımla geçinmeye çalışanların aylık geliri ise 170 leva (85 avro) olacak. Hiçbir yerde çalışmayan ve yardım maaşı alanların sınırı da 150 leva (75 avro) olacak. Bu iş ekim ayına kadar çözülecektir. Çünkü Ekim 2021’de Bulgaristan’da cumhurbaşkanı seçimi geliyor.
Şimdilik tüm emekli maaşı alanlara her ay 50 leva (25 avro). COVID-19 salgını için yardımı alanlar bu 50 levayı almaya da devam edecekler. Bu yardımlar da kesilmeyecektir. (Bu bilgiler Türkiye’de yaşayan Bulgaristan’da emekli olanlar için de geçerlidir.) Bilginize. Ayrıca en düşük emekli maaşı üzerinde emekli geliri olan yaşlıların hepsinin emekli maaşlarına Ekim 2021’den başlayarak yüzde 12.5 zam yapılacaktır.
İSLAMIN 3. BAYRAMI: ‘GADİR-İ HUM BAYRAMI’
BAĞIMSIZ Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Ramazan ve Kurban’dan sonra İslam dünyasının üçüncü dini bayramı olan Gadir-i Hum Bayramı’nı kutladı ve “Müslümanlar ayrışarak değil, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) önünde birer saman çöpü gibi sürüklenerek değil, gerçek İslam’ı temsil eden Ehl-i Beyt ortak paydasında bir bilek bir yürek olarak izzet ve şerefine kavuşacaktır.” ifadelerini kullandı.
Hicri takvime göre Zilhicce ayının 18. günü Gadir-i Hum Bayramı olarak kutlanıyor. Hz. Muhammed, Veda Haccı sonrası Mekke’den Medine’ye dönerken ashabını Gadir-i Hum denen yerde toplamış ve Hz. Ali’nin imametini ilan etmiştir.
Ayetle sabit olan ve tam 220 Sünni kaynak tarafından da doğrulanan bu olay, Gadir-i Hum Bayramı olarak kutlanıyor. Oğul Baş, “Asırlar süren karartmaya Prof. Dr. Haydar Baş son verdi” diyor.
Güneyimizde aynı anda 15 yangın; hem kuruyor hem de kavruluyoruz
Belediye hizmetlerinde, hizmeti kullananlar yönünden farklı ücret alınması, uygun ve doğru bir yöntem değildir. Belediyenin, açıklanan şekilde bir karar alması halinde, alınan kararın iptal edilmesi için dava açılması da yasal bir haktır ve başvurulması gereken yasal ve normal prosedür budur.
Bu yola başvurmadan “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, ırkçı söylemlerde bulunmak” gibi hayali ve ağır bir suçun izafe edilmesinin, aynı görüşü paylaşanları korku ve endişeye sevk ederek suskun kalmalarını sağlamaktan başka amacı olamaz.
Türkiye’de değişik ülkelerden göç eden insan sayısının kimliği, kişiliği tam olarak bilinmemekle birlikte, 11 milyon civarında olduğu söyleniyor. Yunanistan’ın nüfusunun 10.7, İsviçre’nin nüfusunun 8.5 milyon olduğu nazara alındığında, bir ülke nüfusundan daha fazla göçmeni, Türkiye’nin değil, hiçbir ülkenin kabul etmeyeceği ve kaldıramayacağı açıktır.
Göçmenleri uzak tutmak isteyen Avrupa ülkelerinin; kara sınırlarında elektrikli bariyerler kurmaları, deniz sınırlarında mülteci dolu botları itekleyerek batırmaları veya başka ülkelere bahşiş gibi para önererek o ülkelerde tutmaya çalışmaları karşısında, Bolu Belediyesi’nin düşündüğü önlem çok daha hafif kalmaktadır. Bu tehlikeli göçü önlemek adına görüş açıklayan ya da aynı görüşü paylaşan, aynı şekilde düşünen kişileri ve halkı korku ve endişeye sevk ederek susmalarını sağlamaktan başka bir amacı olamaz.
Kişisel görüş ve ifade özgürlüğüne ve demokratik, laik “Atatürk İlke ve Devrimleri”ne, ülkenin birlik ve bütünlüğüne özen ve saygı gösterilmesini istemek en doğal hakkımızdır. Av.A. Erdem AKYÜZ
GÜNÜN SÖZÜ
“KENDİ siyasetlerini her vesile ile ‘zemzem’ ile yıkıyor iktidar. Ama her türlü illegal faaliyet iddiası tozu dumana katıyor, siyasetin tavasında hiç iz bırakmıyor. Tava mı çok teflon, yoksa bu arkadaşlar mı çok umursamaz, anlaşılamıyor!” Sühan ÖZKAN-Hukukçu
TURİSTLER NİYE MASKE TAKMIYOR?
Resmi verilere göre, ülkemizdeki Suriyeli sayısı 3 milyon 685 bin. Haziran 2021 itibarıyla bunların yüzde 98,5’i ağırlıklı olarak 30 civarındaki şehirlerde yaşıyor. Geçici barınma merkezlerindeki Suriyeli sayısı da 56 bin civarında. Şimdi de Afganistan’dan Taliban endişe ve korkusuyla Afganlar geliyor. “BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)” verilerine göre, 2020’de Türkiye’de uluslararası koruma altında 116 bin 403 Afgan sığınmacı bulunuyordu. Yine resmi verilere göre, Türkiye’de 7 Temmuz 2021 itibarıyla yakalanan 62 bin 687 düzensiz göçmenin 25 bin 643’ünü Afganlar oluşturuyor.
Bu kişilere ister sığınmacı, ister İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne göre ‘Türkiye’de Geçici Korumamız Altındaki Suriyeliler’ ifadesini kullanalım, bu kişiler Türkiye’de yaşıyor. Bu kadar yüksek sayıdaki insanın yarattığı sorunlar var. Bunları inkâr etmek mümkün değil. Bu sorunlar tabii ki konuşulur, tartışılır. Ancak bu tartışmalar bizce son haftalarda şirazesinden çıkma eğiliminde. Çünkü ‘Hepsini geri gönderelim, göndereceğiz’, ‘Pahalı spor ayakkabı giyiyorlar’, ‘Ben hukukçuyum, 10 misli su parası alırım’, ‘Dükkân açıyorlar’, ‘İşimizi elimizden alıyorlar’, ‘Kahvede biri bana dedi ki’ gibi popülist yaklaşımlar, söylemler çok tehlikeli. Bunları söyleyenler, yabancı düşmanlığı, nefret ile ırkçılık arasındaki ince çizgi üzerinde dolaşıyorlar. Tarih böyle şeyleri affetmez.
TALİBAN, IŞİD VE EL KAİDE BATI’NIN UCUBE YAPILARIDIR
DÜNKÜ yazınızda Taliban’ın Afganistan’da ele geçirdiği şehirlerdeki kadınlara yönelik uygulamalarından bahsetmişsiniz ve Türk kadınının bunlarla ilişkisi olamaz tespitinde bulunmuşsunuz. Evet İslam dininin doğru anlaşılmasına yaklaşık 40 yılını vermiş biri olarak ben de diyorum ki: Sadece Türk kadının değil, Afgan kadının da bunlarla işi de, ilişkisi de olamaz ve hatta İslam dininin de bunlarla işi ve ilişkisi olamaz. Zira Taliban denen ne olduğu belirsiz yapı maalesef IŞİD gibi, El Kaide gibi bu toprakların, bu coğrafyanın tabii eleğinden geçerek, yoğrularak ortaya çıkmış yapılar değildir. Bunlar da diğer kardeş terör örgütleri gibi Batılı istihbarat örgütlerinin oluşturduğu, şimdi de kontrollerinden çıkan ucube yapılardır. - Şahin NURSAÇAN
BODRUM AÇIK HAVA REKLAMLARI HUKUKİ YÖNDEN İNCELENİYOR
BODRUM Belediye Başkanı olarak, 2019’da göreve geldiğim günden beri bütün uğraşım, uğraşımız; şeffaf, hesap verilebilir, sorumluluk ve görevleri toplum ve çevre yararına en doğru şekilde gerçekleştiren bir belediye olarak anılmak olmuştur. 2018 yılında ihale edilen açık hava reklam mecraları ile ilgili şikâyetçi şahsın iddiaları üzerine gerekli araştırmaya başlanmıştır. Belediyemizin yetki alanındaki Yarımada genelinde 443 adet reklam amaçlı açık hava reklam ünitelerinin (raket, city-light reklam panosu, billboard, megalight, kule vb.) kontrolleri ve tespitleri ihtiyaca binaen yapılmaktadır. “23.7.2021” tarihli yazınızda adı geçen firma ve kişiler Hukuk Müdürlüğü tarafından ayrıntılı olarak inceliyor; ilgili teknik personelle de gerekli tespitler yapılmaktadır. Titizlikle yürütülmekte olan araştırmamızın sonuçlarını Genel Merkezimize ve başvuru sahibine bildireceğiz. Başvuru sahibi firma/şahıs her ne kadar konuyla ilgili mağduriyetini ileri sürmüş ise de; bunun hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu firmanın/şahsın, şikâyete konu ihale sürecinde herhangi bir başvurusu bulunmamaktadır, sözleşme tarafı ‘ERA Reklam A.Ş.’dir. Ayrıca yazıda geçen “Ströer Kent Vizyon Reklam Pazarlama A.Ş.” ile kurumsal hiçbir bağlantımız bulunmamaktadır. Şunu bir kez daha belirtmek isterim ki eğer bir hukuksuzluk ve haksızlık var ise mutlaka çözüme kavuşturulacaktır. Aynı şekilde altyapı-üstyapı ve diğer sorunlar kalıcı bir biçimde çözülecektir. Ahmet ARAS Bodrum Belediye Başkanı
BİLİYOR MUSUNUZ?
Sendika yönetim kurulunun görüşleri şu noktalarda toplanıyor:
LGS rakamlarının başlıca söylediği şey, gençlerimizin bu sınava ve adaletine güveni kalmadığıdır. 2021 yılında sekizinci sınıftan 1 milyon 243 bin 830 öğrenci mezun olmuş, yapılan merkezi sınava toplam 1 milyon 38 bin öğrenci katılmıştır. 2021 LGS’de sekizinci sınıftan mezun olan 205 bin 830 öğrenci, sınava girmemiştir. Tercih yapan öğrencilerin sayısındaki düşüş de bunun sağlaması olmuştur. Tercih dönemi sonunda, merkezi sınava katılan öğrencilerin 358 bin 187’si (yüzde 34,49) sınavla öğrenci kabul eden okullara yönelik tercih yapmıştır. 2020 yılında 571.704 (yüzde 38,84) öğrencinin yerleştirme için tercih yaptığı dikkate alındığında bu oranın 2021 yılında düştüğü görülmüştür. Bu yıl tercih yapan öğrenci sayısı dikkate değer biçimde azalmış, 213 bin 517 öğrenci tercih yapmamıştır. Tercih yapan öğrencilerin 168.924’ü sınavla öğrenci alan orta öğretim kurumlarına yerleştirilmiştir.
İMAM HATİP DAYATMASI
LGS rakamları, AKP’nin imam hatip dayatmasının geldiği noktayı görmek için de imkân tanımıştır. Sonuçlar, yerleşen tüm öğrencilerin yüzde 65,49’unu oluşturan resmi ortaokul mezunlarının, Anadolu imam hatip lisesi dışındaki tüm lise türlerine yerleşen öğrencilerin çoğunluğunu oluşturduğunu göstermektedir. Özetle imam hatip ortaokulundan mezun olan çocukların yüzde 48’i bir imam hatip lisesinde eğitime devam etmek istememiştir.
GÜNÜN SÖZÜ
“Çoksesliliği kaybedersek çökeriz.” Ahmet ÜMİT
SİYASETÇİ AŞI UYARISI YAPMALI
CHP
Önümüze ilginç bir dosya geldi; Universal Medya sahibi Sedat Kapudağ haksızlığa uğradığını belirterek gelişmeleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar iletmiş. Hatta görüşmüş.
İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin reklam panolarını uzun zamandır elinde bulunduran İlbak Holding’in sahibi olduğu “Ströer Kentvizyon” şirketi hakkında bu iki kentle birlikte iddialarına Muğla ve Bodrum belediyelerindeki iddialarını da katmış.
Uzun yıllar İBB’nin billboard’larını elinde bulunduran ve Abdullah Gül ile olan yakınlıkları ve işbirlikleri bilinen Mustafa İlbak ve Murat İlbak kardeşlerin sahibi olduğu Ströer Kentvizyon Reklam Pazarlama A.Ş., ERA Reklam Hizmetleri A.Ş., 3. Mecra A.Ş. ve CORE Medya Tanıtım ve İletişim A.Ş. şirketleri ile faaliyetlerini sürdürmekteler.
Daha önce CHP Genel Merkezi’nin istediği zaman billboard kullanmasına engel olan Murat İlbak’a tavır koyan, ancak buna rağmen CHP’li belediyelerde yaşanan ve CHP’nin başını çok ağrıtacak olan reklam panoları skandalları nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok rahatsız olduğu ve parti içindeki görüşmelerden sonra olaya müdahale edeceği söyleniyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir insanın yaşayıp yaşamadığı şahdamarından değil ar damarının atmasından anlaşılır.” T. Ç.
TALİBAN’I TANIYIN!
TALİBAN’