Yalçın Bayer

#MarmaraHayataDönsün

2 Haziran 2021
Murat Sevgi, Trakya Platformu Yürütme Kurulu Üyesi; ÇKK Çevre ve Sağlık Çalışma Grubu Başkanı’dır.

Trakya’da çevresel mücadelede önemli bir isimdir. Ergene’yi, Istranca’yı iyi bilir; tam bir çevre aktivistidir. ‘Ergene Hayata Dönsün’ eylemleri sonrasında 6 Mayıs 2011’de ‘Şafak Harekâtı’ adıyla bir çalışma başlatıyor Murat Sevgi. İşte o çalışmanın ürünü olarak, ‘Derin Deşarj Projesi’ adıyla Ergene Nehri’ne boşaltılan nehir çevresindeki fabrikaların sıvı atıkları, OSB’lerde kurulacak Atık Arıtma Tesisleri’nde (AAT) toplanacaktı. Bu AAT’lerin çıktısı kapalı kanallar üzerinden Marmara kıyısına ulaştırılacak ve buradan açığa verilecekti. ‘Şafak Harekâtı’ 10. yılına ulaştı. Sevgi diyor ki: “Projenin şekillenmeye başladığı ilk günden beri, takip edilebilen her aşamada ‘AAT çıktılarını denize vermek ölümdür’ dediğimizde buna çevreciler arasından bile inanmayanlar vardı. Arıtma sürecinin maliyetli olmasından ve kanal sisteminin kapalı olmasından kaynaklanan bir gözden-gönülden ırak iş çevirme şüphesini Kasım 2012’den beri defalarca konferanslar, seminerler, paneller, basın açılamaları, haberler, yazılar ve TV programları ile dile getirdik.”

Projede sorunlar yaşandı. ‘Derin deşarj sistemi’nin açılışı Kasım 2020’de heyecansız bir şekilde yapıldı. Murat Sevgi’ye göre sistem; Marmara Denizi çevresindeki diğer benzerleri gibi ölümcül riskleri denize boca eden bir düzenektir.

Tesadüf mü bilemeyiz ama Kasım 2020’den beri Marmara’da bir afet artarak ve her geçen gün daha da ölümcül bir şekilde doğal kaynakları boğan yapısıyla deniz tabanını kuşattı. Bunun yüzeyde görünen çok küçük bir kısmı bile ülkeyi 6-7 ay içerisinde seferberlik aşamasına getirdi. Bakan Murat Kurum, dört tweet ile müsilaj meselesine dahil oldu. ‘Çevre Günü’nden bir gün önce yani cuma günü tarafları ‘Marmara Denizi’nde Musilaj Sorunu ve Çözüm Önerileri’ konulu çalıştaya davet etti. İki gün içinde ne gibi bir sonuca varılacaksa, 6 Haziran Pazar günü ‘Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı’ tamamlanacak ve kamuoyuyla paylaşılacak.

HANGİ ORTAK AKIL!

Bakana göre; temelde müsilaja yol açan 3 neden öne çıkıyor: Küresel ısınmanın yol açtığı deniz suyu sıcaklığındaki yükselme, denizdeki durağanlık ve kirlilik. Marmara’da 91 noktadan kirlilik kaynakları incelenecek.

Mühendis Murat Sevgi, bütün bunlar için hangi akılla çözüme gidileceğini sorarken, çözüm önerilerinde bulunuyor. O da yarına...

İKİ UZMAN İYİ ŞEYLER SÖYLEMİYOR

“İSTANBUL’un su havzalarını acımasızca kirletiyoruz”

Yazının Devamını Oku

Marmara’yı nasıl bitirdik!

1 Haziran 2021
Marmara Denizi’nin hali için ağlaşıyoruz. Artık mavi bayraklı sahillere inanmıyoruz. Balıklar denizin altında oksijensizlikten ölüyor. Sahillerde oturanlar daha şimdiden yazlıklarına gitmek için endişe duyuyorlar.

Marmara bölgesinde yaşayan 20 milyon kişinin dışkısı, bulaşık ve deterjan suyu, bitkisel atık yağlar her gün Marmara Denizi’ne deşarj ediliyor. Son olarak da 50 yıldır Kocaeli Dilovası’nda hurda metal ithal edip geri kazanım sağlayan firmaların ve Trakya’da tekstil fabrikalarının kimyasal atıkları hem İzmit körfezini hem de Marmara’yı bitirdi. Hükümetin Ergene’yi kurtarmak amacıyla yaptığı deşarj sistemi ile son bir yıldır Trakya’nın tüm atıklarının denizaltına verilmesi tam bir felaket sayılıyor. Deniz salyasının bu sistemin devreye girmesinden sonra ortaya çıkması tam panik yarattı.

Deniz uzmanları durumu “Ergene projesiyle denizin daha hızlı olarak kirlenmesi” şeklinde açıklıyorlar.

“Artık denize derin deşarj yöntemi kaldırılırken bizim buna milyon dolarlar akıtmamız hiç akıl işi değil. Ergene böyle kurtarılmaz” diyorlar.

DİP BALIKLARA DİKKAT

Tarım ve Orman Bakanlığı, Marmara’da ve Karadeniz’de çıkan dip balıklarında acil olarak risk analizi yapmalı ve sonuçları kamuoyuna açıklamalıdır. Duyarlı bir vatandaşın Hacettepe Üniversitesi’nde Marmara Denizi için yaptırdığı araştırmada şu veriler ürkütücü sayılmıştı: “Marmara’da krom, bakır, kurşun, katmiyum, çinko, civa, arsenik ve diğeri ağır metallerin balıklarda ve midyelerde ‘aşırı’ miktarda bulunduğu raporda yer almıştı (rapor elimizdedir). Ne yazık ki, trol balıkçıları zarar görmesin diye Marmara ve Karadeniz’den çıkan balıkları yiyoruz ve kanserle tanışıyoruz. Artık yüzey balıkları da tehlikeli sayılıyor.”

Hocalar ne kadar ciddi bir uyarı yapıyor: “Marmara öldü, salya ile cesetler çürüyor artık.”

GÜNÜN SÖZÜ“HEP ‘Bir savcı çıkıp dava açmayacak mı?’ diye soruluyordu. Ya çıkarsa diye korktular. Hemen bir yasa teklifi hazırlayıp Meclis’e sundular. Önerilen değişiklikle, Cumhuriyetimizin ‘Cumhuriyet Savcılığı’na son veriyorlar. Bilginiz olsun.Av. Turgut KAZAN

TRAKTÖR HACZİNDE REKOR

Yazının Devamını Oku

TÜVTÜRK vatandaşı sömürüyor

28 Mayıs 2021
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na soru önergesi vererek ‘tekel’ durumundaki araç muayene istasyonu TÜVTÜRK’e ilişkin verilerin açıklanmasını istemişti.

CHP’li Başevirgen’in önergesinde sorduğu altı soruya karşılık bakanlıktan sadece “Araç muayene ücretleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 35’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükümler dahilinde belirlenerek Bakanlığımızca uygulanmaktadır” cevabı geldi.

2005 yılında 552 milyon 150 bin dolara özelleştirilen araç muayene istasyonlarının TÜVTÜRK tekelinde olması sebebiyle oluşan eksik rekabet ortamından vatandaşların olumsuz etkilendiğini belirten Başevirgen, “TÜVTÜRK’ün fahiş araç muayene ücretlendirmeleri karşısında araç sahibi vatandaşlarımız tepkilerini yüksek sesle dile getiriyor. TÜVTÜRK’te 7 dakikalık muayene sonrasında vatandaş 370 TL para ödüyor. Egzoz ve emisyon ölçümleri de dahil edildiğine fiyat 480 TL’ye kadar çıkıyor. Otobüs, kamyon, çekici ve tankerler için daha önce 462 TL olan muayene ücreti yeni tarifede KDV dahil 503 TL oldu. Otomobil, minibüs, kamyonet, özel amaçlı taşıt, arazi taşıtı, römork ve yarı römorklar için daha önce 342 TL olan muayene ücreti KDV dahil 372 TL’ye yükseldi. Vatandaş, traktör (römorklu ve römorksuz), motosiklet ve motorlu bisikletler için ise KDV dahil 189 TL ödeyecek. Araç muayenesinde tekel olan TÜVTÜRK vatandaşı sömürüyor. Soygun devam ediyor” diye konuştu.

TÜVTÜRK ile 2007’den itibaren geçerli olmak üzere 20 yıllık sözleşme imzalandığını hatırlatan Başevirgen’e göre, yapılan sözleşmeye göre ilk 3 yıl için yüzde 30, sonraki 7 yıl için yüzde 40 ve devamındaki 10 yıl için hasılatın KDV hariç yüzde 50’sinin hazineye aktarılması gerekiyor. Bedelin ne kadarı devlete gidiyor? İster nakit, ister kredi kartı olsun, peşin para ile çalışan TÜVTÜRK bu fahiş fiyatlara rağmen nasıl oluyor da zarar ediyor ve sürekli vergi borcu siliniyor? Sorular niçin yanıtlanmıyor?

Evet TÜVTÜRK için bir yaptırım uygulanacak mıdır?

GÜNÜN SÖZÜ
“Adalet güçlünün işine gelendir.” (Thrasymakhos)

SERT BUĞDAY ÜRETİCİSİ ‘ORGANİK NAZMİ’ ÖLDÜ

25 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Erzurum’da tarım ve hayvancılık sektörlerinin gelişmesinde büyük emekleri olan

Yazının Devamını Oku

Çiftçi hububatta yeniden referans fiyat istiyor

27 Mayıs 2021
İklim krizi, çiftçileri ve üretimi vuruyor. Bu yıl kuraklık nedeniyle hububat ekimi gecikti, kuru tarım yapılan alanlarda büyük zararlar oluştu.

Bu yıl geçen yıla göre üretimde yüzde 15-20 oranında verim düşüklüğü yaşanacağından, buğdayda 5 milyon tona varan kayıplar olacağı belirtiliyor. İktidar kuraklığın yarattığı hasarı gidermek yerine görmezden gelmektedir. Ürün alım fiyatlarının belirlenmesinde de kuraklığın etkisi düşünülmemiştir.

ÇİFTÇİ-SEN DİYOR Kİ:

Halkımızın ve çiftçilerin aç kalmaması, yeterli gıdaya erişebilmeleri için maliyet + kâr + insanca yaşam payı hesaplanarak yeniden referans fiyat belirlenmeli, piyasa referans fiyatın altına düştüğünde TMO müdahale etmelidir.

Tarımsal üretimde kullanılan mazottan ÖTV kaldırılmalıdır.

İthalat yapılarak şirketler desteklenmektedir. Halkın gıda ihtiyacını karşılamak için yapılması gereken şirketlere verilen desteğin kesilmesi, küçük aile tarımı yapan çiftçilerin üretmesini sağlamak olmalıdır.

Sertifikalı şirket tohumlarına destek verilmesi yerine, kuraklığa dayanıklı ve değişen iklim koşullarına çok daha kolay uyum sağlayabilen yerel tohumların ekimi teşvik edilmeli, desteklenmelidir.

Çiftçilerin sendikalaşmasının önündeki her türlü antidemokratik engeller kaldırılmalıdır.

Türkiye, BM Kurulu’nda kabul edilen kısa adı ‘

Yazının Devamını Oku

Selanik Atatürk demektir

26 Mayıs 2021
Selanik ismi nedir? Sadece yitik bir şehir midir?

Ya da kaybettiğimiz eski bir vatan toprağı mıdır?

Mübadiller neden Selanik merkezden olmadığı halde, Karacaova, Vodina, Yanya, Serez, Yenice Vardar, Kavala, Kılkış, Florina, Kayalar, Grebene, Karaferye, Kesriye, Kozani, Katrin’den geldikleri halde “Biz Selanikliyiz” derler...

Bugünden bakınca düz mantıkla Selanik’ten gemiye bindiklerinden dolayı diyebiliriz.

Hafızalarında kalan son kare Beyaz Kule ve Selanik olmasından dolayı mıdır?

Elbette bir miktar doğruluk payı vardır...

Ama, esas neden nedir?

Yüzyıllarca yaşadığınız yerlerinizi, mezarlarınızı, evlerinizi ve tüm yaşanmış anılarınızı bırakıp geliyorsunuz, maddi ve manevi her şeyinizi bırakıp terk ediyorsunuz...

Sonra yollarda yaşlılarınızı, çocuklarınızı kaybediyorsunuz ve hiç bilmediğiniz bir yerde tekrar kök salmaya çalışıyorsunuz...

Yazının Devamını Oku

İBB’de 2 dakikalık seçim

25 Mayıs 2021
İBB’de 26 ihtisas komisyonu var; her komisyonda sekiz üye bulunuyor. Dağılım 5 AKP, 3 CHP oranında.

Bunları ne için yazıyoruz.

CHP’nin komisyonlardaki toplam üye sayısı 78. Bir önceki dönem sandıklarda adaylar yarışır, yoğun tartışmalar olurdu. Üç yıldır ise seçim yok.

Bu dönem seçim iki dakika sürdü, bu siyasette bir rekordur.

Geçen hafta bu manzara CHP’li üyelerce tepki ile karşılandı. CHP’li iki dönem Meclis üyeliği yapan Hüseyin Sağ bu konuda bir açıklama yaptı. Anlattıkları şöyle:

“Beni bu dönem üye yapmadılar. Takip ettiğim kadarıyla, grup seçimine Kaftancıoğlu ve İmamoğlu katıldı.

Seçime geçilmeden Kaftancıoğlu grup üyelerine ‘Biz eski arkadaşlarla devam etme kararı aldık. Seçim yok’ diyor. Tüzükte ise kapalı oy açık tasnif yapılması hükmü yer alıyor. İl Başkanı verdiği demeçlerde AKP’nin antidemokratik yönetim şeklinden söz edip kendisinin ‘demokrat’ olduğunu ileri sürüyor. Ne yazık ki, tek bir Meclis üyesi de ‘seçim yapılsın’ demiyor. İnsan tüzüğü hatırlatmaz mı? AKP’de seçim nasıl oluyor? Önceden üyeler aranıyor, aday olur musun diye soruluyor. CHP bunun bile gerisinde kaldı. Seçim yapmıyoruz ne demektir! CHP’ye değil siyasete yazık. “Yerel yönetimde böyle davranılırsa ülke yönetiminde sen ne yapacaksın?” diye sorarlar adama. Hem yazık, hep ayıp demek durumundayız.

Sonuç itibarıyla CHP Meclis üyeleri olarak yapılmayan seçime itiraz etmiyorsun, sonra dışarıda AKP’nin davranışları antidemokratik diyorsun. Tam bir çifte standartlık değil midir bu!”

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Su kaynaklarının canavarı göç, tarım, yapılaşma ve endüstri

21 Mayıs 2021
Tekirdağ NKÜ ‘su uzmanı’ Prof. Dr. Halim Orta su kaynaklarını tehdit eden faktörleri anlatıyor:

Hızlı nüfus artışı ve göç: İş ve aş için yoğun göç geliyor, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si Trakya’da yaşıyor.

Amaç dışı arazi kullanımı ve düzensiz yapılaşma: Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, Çatalca, Silivri, Marmara Ereğlisi, Çorlu-Lüleburgaz hattı, Çerkezköy-Saray hattı, köylünün elinden çıkıp, sanayici, politikacı, sanatçı vb. yatırımcının eline geçmiştir.

Endüstri: Aşırı yeraltı suyu kullanımı ve atıksuların arıtılmadan su kaynaklarına iletilmesi.

Tarım: Düşük sulama randımanı, yoğun gübre ve ilaç kullanımı.

İklimsel değişiklikler: Küresel ısınma, bozulan yağış rejimi, kuraklık ve sel.

Verimli tarım arazileri, su üretim ve su toplama havzaları üzerinde oluşturulan yerleşim, sanayi ve maden ocakları.

GÜNÜN SÖZÜ

“Keşke herkes futbol kadar ülke sorunlarına da kafa yorsa. Yalan, talan, takım sevgimizden fazlasını çalıyor bizlerden. Renk de ayırt etmiyor!”

Yazının Devamını Oku

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü belediyeler unuttu

20 Mayıs 2021
Öncelikle toplumsal sorunlara değindiğiniz için çok teşekkür ederim. Yazılarınızı keyifle takip ediyorum. Gebze Belediyesi ile ilgili köşe yazınızı okuduğumda size yazma gereği hissettim. Gebze’ye çok yakın bölgede Darıca’da ikamet etmekteyiz.

Sitemizin önünde üçgen bir arsa bulunmaktadır. Tamamen yeşil ve ağaçlarla kaplı bir alandır. Özellikle pandemi döneminde 22 aileden oluşan sitemiz ve komşu sitelerle birlikte yaklaşık 50 ailenin kullandığı bir alandır. Bu alan ile ilgili bugüne kadar inşaat ile ilgili bir girişim olmadı çünkü müteahhit firmalara cazip gelmemişti. Ancak Darıca Belediyesi İmar Müdürlüğü (Özellikle Başkan yardımcısı Abdüllatif Özkan) müteahhit firmanın bu bölgeye istediği şekilde ev yapması ve daire sayısını arttırması yönünde İmar Kanununu hiçe sayarak tamamen müteahhit firma lehine inisiyatif hakkını kullanarak ‘imar izni’ vermiştir.

CİMER ve AKİM’e yazmamıza rağmen herhangi bir sonuç alamadık.

Sayın Cumhurbaşkanımızın 27 Ocak 2017’de ‘kot durumu’ ile ilgili sözleri yaşadığımız mağduriyetin çarpıcı bir ifadesidir:

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ

“Kot denilen bir olay var. Bununla ne yazık ki müteahhitler acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyor. Kot olayında kesinlikle kotu denizden verme diye bir anlayışı bizim getirmemiz lazım. Meyilli bir arazide beyefendi inşaatı en yüksek noktadan alıyor. Bu işi kökünden kazımamız lazım. Her taraftan bakıldığında ortaya bir güzellik çıkması lazım. Bu konularda belediyelerimizin hassas davranması lazım. Bodrum, güneş görmeyen yerdir. Toprağın altındadır. Kalkıp, etrafını açmak suretiyle bodrumu zemine dönüştüren anlayış da bana göre, ihanet içerisindedir. Kazanmak istiyorum, derken şehre ihanet ediyorsun. Geç o işleri. İnsanın şehirler üzerinden hakkı olduğu gibi şehrin de insanlar üzerinde hakkı vardır.”

Darıca Belediyesi imar durumunu düzenlerken bölgedeki komşu taşınmazların menfaatleri, mevzuat ve sokağın siluetini dikkate alarak hareket etmesi gerekirken 1829/2 parseldeki çekme mesafelerini yönetmeliğe aykırı düzenlemiştir. Baran SABAZ

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku