Paylaş
Belediye hizmetlerinde, hizmeti kullananlar yönünden farklı ücret alınması, uygun ve doğru bir yöntem değildir. Belediyenin, açıklanan şekilde bir karar alması halinde, alınan kararın iptal edilmesi için dava açılması da yasal bir haktır ve başvurulması gereken yasal ve normal prosedür budur.
Bu yola başvurmadan “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, ırkçı söylemlerde bulunmak” gibi hayali ve ağır bir suçun izafe edilmesinin, aynı görüşü paylaşanları korku ve endişeye sevk ederek suskun kalmalarını sağlamaktan başka amacı olamaz.
Türkiye’de değişik ülkelerden göç eden insan sayısının kimliği, kişiliği tam olarak bilinmemekle birlikte, 11 milyon civarında olduğu söyleniyor. Yunanistan’ın nüfusunun 10.7, İsviçre’nin nüfusunun 8.5 milyon olduğu nazara alındığında, bir ülke nüfusundan daha fazla göçmeni, Türkiye’nin değil, hiçbir ülkenin kabul etmeyeceği ve kaldıramayacağı açıktır.
Göçmenleri uzak tutmak isteyen Avrupa ülkelerinin; kara sınırlarında elektrikli bariyerler kurmaları, deniz sınırlarında mülteci dolu botları itekleyerek batırmaları veya başka ülkelere bahşiş gibi para önererek o ülkelerde tutmaya çalışmaları karşısında, Bolu Belediyesi’nin düşündüğü önlem çok daha hafif kalmaktadır. Bu tehlikeli göçü önlemek adına görüş açıklayan ya da aynı görüşü paylaşan, aynı şekilde düşünen kişileri ve halkı korku ve endişeye sevk ederek susmalarını sağlamaktan başka bir amacı olamaz.
Kişisel görüş ve ifade özgürlüğüne ve demokratik, laik “Atatürk İlke ve Devrimleri”ne, ülkenin birlik ve bütünlüğüne özen ve saygı gösterilmesini istemek en doğal hakkımızdır. Av.A. Erdem AKYÜZ
GÜNÜN SÖZÜ
“KENDİ siyasetlerini her vesile ile ‘zemzem’ ile yıkıyor iktidar. Ama her türlü illegal faaliyet iddiası tozu dumana katıyor, siyasetin tavasında hiç iz bırakmıyor. Tava mı çok teflon, yoksa bu arkadaşlar mı çok umursamaz, anlaşılamıyor!” Sühan ÖZKAN-Hukukçu
TURİSTLER NİYE MASKE TAKMIYOR?
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ‘Hedef 25 milyon turist, 20 milyar dolar gelir. Şu anda iyi de gidiyor, inşallah hedeflere ulaşacağız. Ama gönlümdeki hedefi sorarsanız 30 milyon turist, 23 milyar dolar gelir’ diyor. Umarız hedefler gerçekleşir. Geçen hafta Almanya’dan gazeteci dostumuz geldi Bodrum’a. Sohbet ettik. Aynı saatlerde Almanya’nın beş ayrı kentinden uçak inmiş arka arkaya. Bodrum Havaalanı bir anda yolcu akınına uğramış. Yani Türkiye’ye doğru bir ivme var şimdilik. Nazar değmesin diyoruz.
Örneğin Ortakent’teki konaklama tesisleri doluymuş. ‘Rus, Ukraynalı, Sırp turistler ağırlıkta’ deniyor. Biraz da Avrupalı Türkler ile yerliler varmış. Salgın tedbirlerini sorduk. ‘Tesislerdeki önlemler sıkı. Sevindirici’ diyor dostumuz ama ekliyor ‘Turistler hiç maske takmıyor maalesef. Bu büyük tehlike’. Bir yanda canlanan turizm, diğer yanda maskesiz turist. Sokaklar da keza öyle; med-cezir gibi sıkı önlemlerle ile maskesiz gevşek hayat arasında sarkaç gibi gidip geliyoruz galiba. Turizm canlanıyor derken freni patlak kamyon gibi olmayalım. Unutmayalım dünya virüsün yeni varyantlarını, hatta dördüncü dalga riskini konuşuyor.
BİR DE İZMİR BİLLBOARDLARINA BAKALIM
İZMİR’den bir CHP’li isim; CHP’li belediyelerde billboard skandalları başlıklı yazımızı okumuş. “Skandalın büyüğüne İzmir Büyükşehir Belediyesi imza attı” diye de ekliyor. Kendisini dinliyoruz:
İBB Genel Sekreteri Buğra Gökçe Basın ve Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’nı doğrudan kendisine bağlayarak operasyonu başlattı! Başta AKP’li Meclis üyeleri itiraz ettiler. Muhalefet edenler bilgilendirildiler, sonra itirazlarını geri çektiler.
İhaleye katılabilme şartı, “10 yıl süre ile büyükşehirde billboard işletmeciliği yapmak” idi.
Bu şartı ülkede sadece “İLBAK’ların şirketi Kentvizyon” taşıyordu. Adres tarifi netti. Bu koşulu (adres tarifini) flulaştırmak için ‘son 5 yıl içinde İBB’de açıkhava reklam işletmeciliği yapmak’ şeklinde değiştirerek yeniden ihaleye çıktılar.
Böylece adres flulaşacak, ihaleye katılım mümkün olduğu kadar düşük kalacaktı. Öyle ya İLBAK’ların dışında bu özelliği taşıyan başka firma pek yoktu. İhale sonucu hedeflenen gibi oldu; tahmini bedeli 285,5 milyon olan ihaleyi İLBAK’lar aldı.
İzmir ve tüm ilçelerindeki 3701 noktayı, tramvay ve gemileri 10 yıllığına İLBAK kiralamış oldu. İhale Tunç Soyer’in dönemi ile sınırlı tutulmamıştı. Sonraki iki başkan dönemi için de kiralama yapılmıştı.
Billboardların reklam verenlere kiralandığı tutar göz önüne alındığında, seçimlerde bu firmanın CHP’den talep ettiği para dikkate alındığında bu kiranın ne kadar düşük olduğu görülecektir.
Not: Kentvizyon, Gediz Elektrik’in İzmir ve ilçelerindeki elektrik direklerini işletiyor.
Bu izni de İBB verdi. Belediye bunlardan reklam vergisi alıyor. Belediye bin direk için izin verdiği halde binlerce direkte reklam afişi aparatları takılı durumda. Vergisiz gelir, mis gibi!
ÜNİVERSİTE HASTANELERİ ÜVEY EVLAT MI?
“ÇAPA Tıp Fakültesi Hastanesi” dünyaca tanınmış, kaliteli hekimler yetiştiren önemli bir kurum. Bu iktidar özel hastanelere gösterdiği ilgiyi üniversite hastahanelerinden esirgemiş, değerli tıp adamlarının üniversiteden ayrılmasına sebep olmuş, üniversitelerin eğitim kalitesi düşmüştür. Çapa’da kardiyoloji ‘aritmi yoğun bakım ünitesi’ vardı. Kalpteki ritim bozukluğu önemli bir sağlık sorunudur. Bu tip hastalar burada tedavi ediliyordu.
Bir süre önce rahatsızlandım. İki kez kalp pilimin takıldığı bu bölümün kapısına kilit vurulduğunu gördüm. Çok üzüldüm. Her yere, lükse israf derecesinde para harcayan iktidar, aritmi yoğun bakım ünitesini ayakta tutamıyor. Yazık değil mi? Aynı tedavi için, özel hastanelerden istenen ücretleri bir gözden geçirin bakalım. Orta halli bir kimsenin buralarda tedavi edilmesi için bir servet harcaması gerekir. Lütfen Sağlık Bakanımız bu konuyla ilgilensin, burası yeniden hayata geçirilsin.
Av. Muharrem KEÇELİ
KÜRESELCİ ÜMMET
İSLAMIN evrensel olması, milliyetçilik tanımaması, Küreselci yeni dünya düzeni ümmetçilerinin de işine geliyor. Demek ki; ben sadece ‘Müslümanım’ demekle olmaz. Yanına milliyetini de ekleyeceksin. Kâinat güzeli Müslüman Küreselciler arasından seçilirse şaşırmayın. T. Ç.
Paylaş