Yalçın Bayer

Yeni su yılına şiddetli kuraklıkla girdik!

14 Ekim 2021
İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve DSİ Eski Yöneticisi, Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız Türkiye’nin yeni su yılına girerken su durumunu açıkladı.

Ülkenin yarısında şiddetli kuraklık var. “Gediz Havzası”, “Büyük Menderes” ve “Küçük Menderes” havzalarında son iki yıldır hidrolojik kuraklık sürüyor. Geçen sene kısıntılı sulama yapıldı. Bu yıl da sulama suyu kısıntılı olabilir. Yağış olmayınca göllerdeki mevcut suların çekimi arttı. Birçok göl kuruma noktasına geldi. Güneydoğu Anadolu’da kuraklık etkili oldu. Ankara’ya ‘Gerede’ sisteminden gelen su beklenenin altında kaldı. Barajların aktif doluluk oranı yüzde 10’a düştü.

Bu kurak dönemlerin olumsuz etkilerini azaltmak için düşünsel ve kurumsal olarak radikal değişim ve dönüşümlere ihtiyacımız var. Mevcut kurumsal yapımızın ve yönetim anlayışımızın iklim değişikliği etkilerine göre yeniden düzenlenmesi lazım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ismine ‘İklim Değişikliği’ de eklendi. Aslında, olması gereken değişiklik su, meteoroloji ve iklim konularının bir arada olduğu ‘su ve iklim’ bakanlığı gibi yeni bir oluşumdur. Hidrometeorolojik çevrim bir bütündür. Bu işlerle ilgili kurumların bir arada olması gerekir. Bu sebeple, meteorolojinin su ve iklim değişikliği, çölleşme ile birlikte ayrı bir bakanlık olarak ele alınması daha uygun olur.

SU YASASI GELİYOR

Halen su yönetimi konusu Tarım Bakanlığı bünyesinde sıkışmış durumda. ‘Su Yasası Taslağı’ yakında TBMM’ye gelecek. Yasayı havza ölçeğinde uygulayacak güçlü bir kurumsal yapıya ihtiyaç var. Bu yasa ‘İklim Yasası’ ve ‘Biyoçeşitlilik Yasası’ taslakları ile birlikte ele alınırsa daha uygun olur.

Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’den geçirdik. ‘Yeşil Dönüşüm Eylem Planı’nı yayınladık. Bunların uygulanabilmesi için eksiklikleri bir an önce tamamlamamız şart.

Tüm kurumların koordinasyon içinde çalışması gerekli.

Evet, Dursun Yıldız ne diyor:

“İklim değişikliği, kurumsal ve düşüncel değişimi gerekli kılmıyor mu?”

Yazının Devamını Oku

‘Sağlık için zeytinyağı’

13 Ekim 2021
Çanakkale’de, Türkiye’nin önemli zeytinyağı uzmanlarından sayılan A. Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Uluslararası Zeytin Konseyi, Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya ile tanıştık. Eşi de, merkezi İzmir’de olan Zeytinyağı Konseyi Başkanı Prof. Dr. Fügen Durlu Özkaya, kaliteyi ön plana alıp, doğru zeytinyağının nasıl üretildiği konusunda çalışmalar yapıyor.

Zeytinyağını iki biliminsanından dinledik; Doç. Özkaya, bize çorba kaşığı ile ‘en mükemmel’ zeytinyağından ikram etti. “Genzimizi fena yaktı” deyince, “İşte esas zeytinyağı budur” karşılığını verdi.

En başta, zeytinyağında üretimden ihracata kadar yeni bir yaklaşım modeli ortaya çıkmış. Sorumuz buydu:

Dünyada yaklaşık 200 milyon ton bitkisel yağ üretilirken bunun yaklaşık 3 milyon tonu zeytinyağıdır. Dünya zeytinyağı üretiminin yaklaşık yüzde 95’ini, tüketiminin ise yaklaşık yüzde 75’ini İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus, Türkiye, Suriye, Fas, Cezayir ve Portekiz üretiyor. Bu ülkelerin toplam nüfusu yaklaşık 500 milyondur. Dünyada dış ticarete konu olan zeytinyağı miktarı üretimin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor.

Peki Türkiye’deki rakamlar nedir?

Türkiye’nin bitkisel yağ ihtiyacı yaklaşık 2,5 ton; zeytinyağı üretim miktarı ise yaklaşık 200 bin tondur. Ancak bunun yaklaşık 160 bin tonunu tüketiyor, geri kalanını ihraç ediyoruz.

Üretim ve ihracat dersek?

Zeytin meyvesi içindeki, sağlık bileşenleri olarak da adlandırılan, minör bileşenlerinin önemi ve bu kadar değerli olduğu bundan 15-20 yıl öncesine kadar dünyada tam olarak bilinmiyordu.

Zeytin meyvesinin içindeki sağlık bileşenlerin zeytinyağı içine aktarılması durumunda buna

Yazının Devamını Oku

Çanakkale ‘zeytinyağını’ keşfediyor

12 Ekim 2021
Çanakkale Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Derneği ile Çanakkale Turizm ve Tanıtma Derneği tarafından düzenlenen ‘1. Troya Zeytinyağı Festivali’ne davet edilmek bize ilginç geldi.

Geçmişte niye böyle bir uygulama yoktu! Böyle bir etkinlik yapmak için Çanakkale niye geç kalmış, diye düşündük. Bir avuç insan bir araya gelmiş, örgütlenmişler. Açıkca söylemek gerekiyorsa, nitelikli bir etkinlik oldu. Üretici ve marka sayıları artmış, iddialılar. Zeytinyağı üretimindeki ünlü komşuları Ayvalık ve Edremite rakip olabilirler mi?

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Belediye, Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü ve Turizm Fakültesi’nin destekleri dileriz ciddiyetle sürer. Uzmanlar, zeytinyağı tadımcıları, şeflerle gastronomi atölyeleri ve en önemlisi de Troya Müzesi’nin ağırlığının, Çanakkale turizmine çok şey katması beklenir.

Mecidiye Köyü’nde zeytin hasatından sonra yazlık merkezlerinden Dardanos’da bulunan Sunsan Oteli ve bahçesinde zeytinyağı üreticileri ile bir araya geldik. Bu kadar üreticiyi görünce, Çanakkale kendi değerlerini neden değerlendirmemiş şimdiye kadar diye düşündük. Ağaç sayısı 5 bini buluyor. Zeytinyağı üreten firma sayısı 40’ı bulurken, öne çıkan şu markalarını gördük ve sahipleri ile tanıştık: “On7, Toy Konağı, Zeytinin Türküsü, Şeref Pazarbaşı, Sezgin, Darvari (Ottaman), İdaolga, Pıtırelli Kalkınma Kooperatifi...”

BÖLGENİN ‘ALTIN’I

Soğuk sabun atölyesi, arkeogastronomi atölyesi, seramik atölyesi, ustalardan zeytinyağı tadımlarının yapılmasının ardından zeytinyağı paneli düzenlendi. Çanakkaleliler “Zeytinyağı, bizim bölgemizin altını. Bölgelerimizin nesilden nesile aktarılan kültürü. Pandemi sürecinde de zeytinyağımızın önemini daha da hissettik. Zeytinyağımızın markalaşması ve ekonomimize daha fazla katma değer yaratması için bu festivali gerçekleştiriyoruz” dedi.

Hemen Homeros’un sözü aklımıza geldi: Bu altın sıvı insanlığın hayat iksiridir. Homeros’a zeytin ağacı şöyle der: “Siz gelmeden öncede buradaydım, siz gittikten sonrada burada olacağım.”

Festivale Kazdağları yamaçlarındaki zeytinlerden, Babakale ve Assos’dan komşu Yunanistan’a bakan zeytinlikler, daha kuzeyde Gelibolu yarımadasının kutsal meyvelerine kadar adını saymazsak haksızlık edeceğimiz geniş bir coğrafyanın ürünlerini tanıma fırsatı bulduk. Çanakkaleliler Akhisar hasadını yaptı, Ayvalık önümüzdeki günlerde yapacak. Onların hepsi bir öğreti mekânı oldu. Milas da sırasını bekliyor. Onları da izlemeli Çanakkale’deki zeytinyağcılar.

Evet, yeni köprünün ışıkları daha açılmadan Gelibolu ve Çanakkale’ye müthiş renk ve coşku katıyor.

Yazının Devamını Oku

Örnek ve rekor gelir

8 Ekim 2021
Geçen hafta CHP, belediyelerini İstanbul’da görücüye çıkardı. Bunlar arasında, örnek tarım ve hayvancılık yatırımlarında rekor gelir elde etti. Bu rakamın 25 kat artarak 187 milyon TL’ye ulaştığını öğrenmek diğer başkanlar gibi bizi de şaşırttı.

17 yıl süreyle Tekirdağ Rakı ve Şarap Fabrikası’nın müdürlüğünü yapan Kadir Albayrak’ı arayarak “Bu iş nasıl oldu?” diye sorduk. Tekel’den emekli olduktan sonra siyasete atılan ve CHP Tekirdağ İl Başkanlığı’ndan sonra iki dönemdir TBB başkanlığını yürüten Mak. Müh. Albayrak haklı olarak övünüyor ve “Büyükşehir olarak Tekirdağ’ı tarım ve hayvancılığın başkenti yaptık” diyor. Kurulduğu günden bu yana, tarım ve hayvancılık alanında önemli ve ses getiren projelere hayata geçiren TBB, çiftçinin ve üreticinin yüzünü güldürüyor. Atılım projeleri arasında yer alan toplam 7.581.919,31 TL maliyete sahip Mera İyileştirme ve Yönetim Projesi, Baklagil Yem Bitkileri Ekiliş Alanlarının Genişletilmesi Projesi, Bağcılığı Geliştirme Projesi ile Arıcılığı Geliştirme Projesi’nin çiftçi ve hayvan yetiştiricilerine sağladığı maddi katkı 187.579.455,00 TL oldu. Böylece söz konusu 4 projede 25 kat gelir elde edilmesine olanak sağlandı.

2015’te hayata geçirilen mera projesi kapsamında 126 mahallede, 6 yılda 113.105 dekar mera alanına 2.739.850 kilogram gübre atıldı. Bu sayede zamansız ve aşırı otlatma nedeniyle dekar başına 50 kilograma kadar düşen ot verimliliği en az 4 kat arttırılarak 200 kilogram seviyelerine çıkarıldı.

2.533 çiftçiye, Tekirdağ’da 153.794 kilogram yem bezelyesi, 91.969 kilogram da Macar fiği olmak üzere toplam 245.763 kilogram yem bitkisi tohumu dağıtımı yapıldı. Ekilen otun değeri 29 milyon TL oldu.

Çok eski ve köklü bir geçmişe sahip olan bağcılığa gereken önemi vermek için harekete geçen TBB, Bağcılığı Geliştirme Projesi’ni hayata geçirdi. Şarköy’de Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerine üye 98 çiftçi ‘telli terbiye sistemi’ ile üretimde dekardan 800 ile 1 ton arasında üzüm alınırken, yeni sistemle 2.5-3 ton arasında verim alınmaya başlandı.

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK PROJESİ

Türkiye’deki belediyelerce uygulanmakta olan en büyük proje olma özelliğine sahip Arıcılığı Geliştirme ve Polinasyon Projesi kapsamında 1.138 kişiye 5 yılda 22.293 adet kovan dağıtımı gerçekleştirildi. Arı Yetiştiriciler Birliği’ne üye olan yetiştiricilerden 982’si, 30 kovanlık işletme seviyesine ulaştı. 2021’de polinasyon yolu ile ayçiçeği bitkisi üretiminde 22.293.000 TL’lik verim artışı, 6 yılda dağıtılan toplam 22.293 adet arı kovanının, polinasyon yolu ile ayçiçeği bitkisi üretiminde ise 75.256.200 TL’lik verim artışı sağlandı.

Başkan Albayrak, “Türkiye’deki diğer büyük şehirlere örnek teşkil eden çok önemli projeleri hayata geçirdik. TBB olarak her zaman çiftçimizin ve üreticimizin yanında olmaya, onların yüzlerini güldürmeye, kentimizin her alanda kalkınmasına destek olacak projeleri halkımızla birlikte hayata geçirmeye devam edeceğiz” dedi.

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Belediyelerin tasarruf planı niye yoktur? Suyun şakası yok!

7 Ekim 2021
Bu çağrım aynı zamanda valilik, DSİ, sanayi ve çevre müdürlüklerine.

2020 yılı kışı, Bursa’nın su zengini olmadığını bize gösterdi. Ancak bundan bir ders çıkarıldığını sanmıyorum. Paramızla su bulamayacağımız gün kapımız çalınca mı düşüneceğiz?

Bakın içme suyu sıkıntısı da yaşayabiliriz. Zira Uludağ’daki bütün kaynaklar işgal altında. Dağı dolaşanların ifadesine göre çoğu kaynak suyu, borularla kaçak olarak su şişeleme fabrikalarına çekiliyor. Hiçbir yetkili su şişeleme tesislerine gidip “Giriş yüz, çıkış nasıl 500 oluyor?” diye sormuyor. Üstelik bu şekilde vergi kaçırılıyor.

Gelelim yapılması gerekenlere:

Belediyelerimiz suni çimleri sulamayı bırakmalı. Artık az su isteyen tabii çime yönelmeliyiz. Parklara, refüjlere, kısaca her yere az su isteyen çiçekler dikmeliyiz. Hobi bahçelerine dikilecek bitkiler de belediyeler tarafından kısıtlanmalı. Bunlar müthiş bir su tasarrufu sağlar.

Valilik ve diğer yetkili kurumlar arazi taraması yapmalı ve önce izinsiz kuyular kapatılmalıdır. Çiftçilerimiz vahşi sulama yerine damla sulamaya geçirilmelidir.

Sanayi tesislerimiz su tasarrufu için çaba göstermelidirler. Gelelim tekstil sektörümüze. Pandemi, paramızın değerinin düşmesi gibi gerekçelerle boyahanelerin işi arttı. Boyahaneler su tüketimlerini acilen yarıya düşürmek için daha az su ile boyama yapan makinelere ve proseslere geçmelidir. Aksi takdirde birkaç yıl sonra su sıkıntısı çekecekler.

Suyun şakası yok!

Ekrem Hayri PEKER

Yazının Devamını Oku

Yerel basının hali perişan!

6 Ekim 2021
İstanbul Gazeteciler Dernek Başkanı (İGD) Mehmet Mert, Cumhurbaşkanlığı tarafından 30.06.2021’de yayınlanan ‘tasarruf tedbirleri’ genelgesinde geçen ‘Basın ve Yayın Giderlerine Düzenleme’ bölümünün acilen gözden geçirilerek düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.

“Kamu kurum ve kuruluşlarının basını izleme ile ilgili birimleri ve kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak” şeklinde geçen yasaklanmanın zaten zor durumda bulunan ‘Yerel Basın’ı daha da zor duruma düşüreceğini kaydeden Mehmet Mert şu vurgulamaları yapıyor:

 Bu yasaklama ile adeta Anadolu medyasına, yerel medyaya, emekçi basına, mahalle basınına ‘kapıya kilit vur, git başka iş yap’ demeye getirilmiş. Zira her ne kadar internet çağında olsak da, dijital sisteme geçiş öncesinde bulunsak da, sosyal medya organları alışılmış gazete, TV, radyo gibi yayın organlarından daha etkin olsa da, henüz ülkemizin yüzde 50’den fazlası ne yazık ki interneti sağlıklı kullanamıyor.

Özellikle Anadolu halkı, taşra halkı haberleri yerel medyadan öğreniyor. Zorluklar içinde yayınlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Zaten ülke genelinde büyük reklamların sadece ve sadece yüzde 1’inden faydalanmak, resmi ilanların yüzde 5’inden faydalanmak zorunda olan yerel Anadolu medyası, bu tasarruf tedbirleri ile hepten zor duruma düşmüş durumda. Ayrıca tasarruf tedbirleri genelgesi yerel gazetelere aboneliği yasaklarken, AKP meclis gurubu bazı büyükşehir belediyelerine gazetelerin desteklenmesi amacıyla abone olunması ve reklam verilmesi yönünde önerge vermiş.

Aynı zaman diliminde iktidarın iki kesiminden birisi gazetelere aboneliği yasaklarken, diğeri gazetelerin desteklenmesini talep ediyor. Esas olan şu: Yerel medya kesinlikle desteklenmeli ve AKP grubunun önerisi çok yerinde bir teklif olmakla birlikte, kesinlikle yayınlanan tasarruf tedbirlerindeki gazetelere abone olunma yasağı kaldırılırken, ülke genelindeki tüm yerel belediyelerin de yerel medyayı desteklemesi için ciddi yayınlanan yerel gazetelere abone olması ve reklam vermesi gerekiyor.

Tasarruf tedbirlerindeki ‘Basın ve yayın giderlerine düzenleme’ bölümünün yeniden oluşması gerektiğini söylemek istiyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

“AKP’nin kimlik siyaseti artık başarılı olamıyor. Erdoğan yerine kim gelirse gelsin yüzde 50’lere erişemez.

İYİ Parti yüzde 40 alabilir.”

Yazının Devamını Oku

Marketlerde gevşek kontrol!

5 Ekim 2021
Bir okurumuz Haziran 2020 yılında Ticaret Bakanlığı’na bir şikâyette bulunuyor. Şikâyetinde aynı cadde üzerinde aynı marka zincir marketin üç adet şubesinin, aralarında yaklaşık 500 metre mesafe bulunmasına karşın birçok üründe farklı fiyatlandırma yapıldığına dikkat çekerek, “Üretici kandırılıyor” diyor.

İstanbul veya Silivri’de, İzmir veya Buca’da, Ankara veya Etimesgut’ta bu marketlerin satış fiyatlarının aynı olması gerekmiyor mu? Hangi marka olursa olsun... Ancak Türkiye sathında yine nakliye ve diğer maliyetler nedeniyle fiyatlar değişik olabilir ama bu kadar farklılık olmamalıdır. Cumhurbaşkanı’nın uyarısında Ticaret Bakanlığı’nın da yer alması gerekiyor sanıyoruz.

Okurumuzun o tarihteki şikâyetine gelen yanıta dikkat eder misiniz?

“6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanunda perakende satışa arz edilen mal ve hizmetlerin fiyatlarının belirlenmesine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Diğer taraftan, perakende satışa sunulan mal ile hizmetlerin satışa sunuldukları mağaza, şube ya da elektronik ortamda ortaya çıkan masraflar (kira, işçilik, vb. işletme giderleri) göz önünde bulundurularak farklı fiyatlarla satışa arz edilmelerinin mümkün olduğu düşünülmektedir.

Perakende satışa sunulan mallar ile hizmetlerin fiyatları ülkemizde uygulanan serbest piyasa ekonomisi gereğince arz ve talep kurallarına göre belirlendiğinden, başvurunuza ilişkin olarak Bakanlığımızca yapılabilecek herhangi bir işlem bulunmamaktadır.

İmza: Ticaret Bakanlığı, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü

Peki millet ‘kazık yemekten’ ne zaman kurtulacak! Kim suçlu?

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Asgari ücret KKTC’de Türkiye’yi geçti

1 Ekim 2021
Önlenemeyen hayat pahalılığı ve vergi kesintilerinden ötürü eline geçen para kuşa dönen 10 milyona yakın asgari ücretli şimdiden aralıkta toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan çıkacak karara odaklandı.

Yılbaşında yüzde 15 oranında vergi ödeyen gariban emekçinin ücretinden ağustos-eylülde yüzde 20 oranında kesinti yapılıyor. Yanı sıra çarşı pazarın can yakan fiyatları asgari ücretin satın alma gücünü  iyiden iyiye kuşa çeviriyor.

Asgari ücretin yetersiz kalmasında temel etmen yıllardır talep edilmesine karşın bir türlü vergi dışı bırakılmaması. Eğer %15 ve 20 oranında gelir vergisi alınmazsa emekçinin eline daha fazla para geçecek ve bir ölçüde soluklanacak. İnatla vergi dışı bırakılmıyor, diğer çalışanlar gibi kümeste hazır kaz olarak görülüyor asgari ücretli. Türkiye’de ortalama 100 işçiden %57’si asgari ücrete talim ederken, bu oran AB’de %10’unun altında. Bu da asgari ücretin ülkemizde ortalama ücret olduğunu kanıtlıyor.

Türkiye’de 10 milyona yakın emekçi net 2 bin 825 liralık asgari ücrete talim ederken, yavru vatan KKTC’de asgari ücret net 4 bin 324 lira oldu. 1 Eylül’den itibaren %12.95 oranında artış ile brüt 4 bin 970, net 4 bin 324 liraya yükseldi. Türkiye’de ise %21.56 oranındaki zamla brüt 3 bin 577, net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak uygulanıyor.

Yılbaşında uygulamaya konulan asgari ücret yüksek enflasyondan ötürü 3,4 ay sonra satın alma gücünü yitirmeye başlıyor.

10 milyona yakın emekçi 3 bin 49 liraya yükselen açlık sınırının altında kalan sefalet ücretiyle bir ay yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Temel çözüm vergi dışı bırakılması.      Şükrü KARAMAN

GÜNÜN SÖZÜ

“SAYIŞTAY raporuyla ortaya çıkan durumlar karşısında Sayıştay’ın geleceğinden endişe etmeye başladım. İktidar, Sayıştay’ın faaliyetlerini daha da kısıtlamaya çalışırsa şaşırmayacağım. Çünkü pek çok yolsuzluk, hani arsızlık diyeceğim artık, bu raporlarla ortaya çıkmaya başladı, son dönemlerde dikkatinizi çekiyorsa bu da herhalde çok mutlu etmiyordur iktidarı.” Murat YETKİN

TARIMSAL KİT’LER YOK EDİLİRSE

Yazının Devamını Oku