Atatürk, Cumhuriyet yönetim sisteminden geniş anlamda ‘Cumhuriyetçi demokrasiyi’ anlıyordu. Kendi elyazısıyla şöyle yazmıştır: “Binaenaleyh (bundan dolayı) demokrasi prensibinin en asri (çağdaş) ve mantıki tatbikini (uygulamasını) temin eden (sağlayan) hükümet şekli cumhuriyettir” diyen bir Kemalizm’in lideri nasıl olur da, anti-demokrat olarak itham edilebilir? Okların içinde demokrasi okunu arayanlar, okların ucunun işaret ettiği yere hiç bakmazlar mı?
Kaldı ki her demokrat rejim Cumhuriyetçi de olmayabilir. ‘Cumhuriyetçi demokrasi’, kimsesizlerin de kimselerinin demokrasisidir.
Cumhuriyeti, ‘(sosyal) demokrasi’ ile taçlandırmak yerine, demokrasiyi, ‘Cumhuriyet’ rejimi ile köklendirmek gerekir.
Demokrasiyi genişleyeceğiz diye Cumhuriyet’i daraltmaya, küçültmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Cumhuriyet tümcedir, demokrasi ise tümce içinde bir kelimedir.
‘Cumhuriyetsiz Demokrasi’ demokrasi faşizmi ile de sonuçlanabilir. Cumhuriyetçilik ilkesi bu açıdan sağlıklı bir demokrasinin de sigortasıdır.
‘Cumhuriyetçi Kemalizm’ aşılmamış ve aşınmamıştır. Ancak Kemalizm karşıtı sözde demokratlar aşınarak aşılmışlardır!
Tahir ÇALGÜNERBAKSI’NIN ‘ANADOLU ÖDÜLLERİ’
BAKSI
UMUTSUZ DURUM YOKTUR
Atatürk’ün uyarısı şudur:
“15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında 6 gün boyunca okuduğu Nutuk’u ‘Gençliğe Hitabe’ ile bitirmiş, bu görevi Türk Gençliği’ne ve ‘Ey Türk istikbalinin evladı’ seslenişi ile de her dönemin Türk Ulusu’na vermiştir.”
Umut için de şöyle diyor:
(Bugün) Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır, biz hiçbir zaman umudumuzu yitirmeyeceğiz. Ancak ilerleyen yıllarda Aydınlanma Devrimi’nin ateşi küllenmiş, Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeki heyecan ve özgüven kaybolmuş, eğitim laik bilimsel temelden koparılmış, 1950 ve özellikle 12 Eylül 1980 sonrası ulusumuz Cumhuriyet kazanımlarını büyük ölçüde yitirmiştir. İçinde bulunduğumuz karanlık tabloyu yineleyerek umut kırmak yerine; ulusça kendimize güvenerek, birlik olarak, Laik Cumhuriyet’imizi yeniden kazanmak için harekete geçme vaktidir şimdi. İrfan Ordusunun önemli bir ögesi olan ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’nin varlık nedeni budur. Kemalizm’in parlak ışığı yeniden yurt semalarını aydınlatacak, Cumhuriyet kuruluş ayarlarına ve hedeflerine mutlaka yönelecektir. 100. yıla bu kararlılıkla yürüyor, başaracağımıza yürekten inanıyor, milletimize güveniyoruz.
GÜNÜN SÖZÜ
“KADININ algısı, bakış açısı, dünyası, zenginliği bambaşka bir şeydir ve onun kuvvetini görmezden gelirseniz, ciddi bir eksiklik içindesinizdir. İşin estetiğini, hassasiyetini, derinliğini, duyarlılığını, esprisini kaçırmışsınız demektir.” Zerrin TEKİNDOR
‘Best Of Rumeli 2021’ ödülleri dağıtıldıCİVAOĞLU VE BAYER’E KUTLAMA
Sinop Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salim Akbaş, et lezzeti ve yumurtasıyla diğer türlerden farklı olan Hacıkadı tavuğu için coğrafi işaret çalışması başlattıklarını açıkladı. Akbaş, 2 yıl önce YÖREX’e katıldıklarında büyük market zincirlerinden birinin temsilcisinin Gerze Hacıkadı tavuğunun ekonomik değeri çok yüksek olan Fransız La Fleche tavuğu ile aynı genetik yapıdan geldiğini ve temin etmek istediklerini söylediğini anlattı. Akbaş, “Bunun üzerine bilimsel çalışma başlattık. Böylece Hacıkadı tavuğu yok olma tehlikesinden kurtuldu. YÖREX gibi yerel değerlerin korunması misyonuyla yola çıkan bir fuarda böyle bir çalışmanın başlatılması çok anlamlı. Demek ki YÖREX amacına ulaşan bir fuar. Bu noktada YÖREX’i hayata geçiren Antalya Ticaret Borsamızın Başkanı Ali Çandır’a teşekkür ediyorum” diye konuştu. Türkiye’de Denizli horozunun yanı sıra saf iki tavuk ırkından biri olan Hacıkadı tavuğunun nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve Sinop TSO Genç Girişimciler Kurulu’nun bir proje hazırlayarak bir zamanlar bölgede et tavuğu olarak yetiştirilen ve sayısı 10’a kadar düşen Gerze Hacıkadı Tavuğu’nu koruma altına alan bir proje başlattığını anlattı. Akbaş, Oda olarak yerel değerlerin öneminin farkında olduklarını ve Gerze Hacıkadı tavuğunun etine coğrafi işaret almak için çalışma başlattıklarını bildirdi. Akbaş, yürütülen proje ile hem Hacıkadın tavuğunu koruma altına aldıklarını hem üretimin geliştirdiklerini hem de ekonomiye kazandırmak için çalıştıklarını söyledi. Akbaş, “Türkiye’nin saf iki tavuk ırkından biri olan Gerze Hacıkadı ırkının gelecek nesillere aktarılması ve marka değerinin oluşturulması için çalışıyoruz. Hacıkadı tavuğunun eti, özel restoranlarda yüksek fiyatta tüketiciye ulaşabilecek bir ürün” dedi.
Sinop Genç Girişimciler Kurulu ve Hacıkadı Üretim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Melih Çınar, Hacıkadı tavuğunun bir zamanlar Osmanlı saray mutfağının vazgeçilmezi olduğunu söyledi.
Hacıkadı tavuğunun yetiştirilme süresinin 6 ayı bulduğunu söyleyen Çınar, “Biz Hacıkadı tavuğunu yetiştirirken kuzu muamelesi yapıyoruz” diye konuştu. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Doç. Dr. Demir Özdemir, iki tavuğun genetik yapılarının aynı olduğunu ve bu nedenle ticari değerleri yüksek olan Hacıkadı tavuğununun Türkiye’de kuzu fiyatına satılabileceğini belirtti.
DEMEK Kİ FB 3-4-3 SİSTEMİNDE OYNAYAMIYOR
FENERBAHÇE 17 ve 24 Ekim tarihlerinde Trabzon ve Alanya 9. 10. haftalarda oynadığı lig maçlarını aynı trajik sonuçla 90. dakikada kaybetti. Çünkü FB’nin son dakikalarda mecalinin kalmadığı gözükmektedir. Antrenör Pereira ısrarla kanatları kapayamamakta ve beklenen golü yemektedir. Nitekim geçen hafta 5 Hürriyet yazarı durumun kötüye gittiğini açıklamışlardır. 4.3.3 sistemi 1954 yılında WM sistemine alternatif olarak rüya takım Macarlar tarafından geliştirilmiştir. Güya teknik direktör Pereira harika bir takım yaratacaktı. Fenerbahçe, bu yenilgilerle şampiyonluk düşünü kapatmıştır. Eski antrenör Aykut Kocaman savunma oynattığı için eleştirilirdi. Yeni Teknik Direktör Pereira, takımı uçuruma götürdüğü için eleştirilmemektedir. Çünkü Pereira’da hiçbir yetenek kalmamıştır. Durumu seyirciler görmektedirler ancak Ali Koç ve yöneticiler görmemektedir. Aslan ÖZMEN
GÜNÜN SÖZÜ
“YAŞADIĞIMIZ çevre sadece biz insanlardan oluşmuyor. Artık doğaya ve diğer canlılara karşı daha saygılı bir şehirde yaşamak isteyen vatandaşlarımız çoğunluktalar, biz de gereğini yerine getiriyoruz.”
YÖREX, bu yıl 20 Ekim’de ziyarete açıldı. Biz de YÖREX heyecanına ortak olmak için oradaydık. Birkaç saat içerisinde Edirne’den Kars’a, Diyarbakır’dan Trabzon’a, İzmir’den Gaziantep’e Anadolu’nun her şehrini, bu şehirlerden gelen yöresel ürünleri gördük, tattık, dokunduk. YÖREX’teki ziyaretçilerle konuştuğumuzda “Memleket hasretimi gidermeye geldim” diyeni de var, özel yöresel ürünlerden almak için geleni de...
Fuarın fikir babası, mimarı Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ile konuştuğumuzda hedefinin henüz yarısında olduğunu söylüyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir medeniyetler zenginliğini ekonomiye kazandırmak, ardından da yurtdışı pazarına açmak Çandır’ın en büyük hedefi.
YÖREX harikalar yaratan bir organizasyon. 2010’da ilki düzenlendikten sonra hem yöresel ürünler hem de coğrafi işaret farkındalığı arttı. Coğrafi işaret tescilli yöresel ürün sayısı 12 yılda 109’dan 921’e, coğrafi işaret için başvuru sayısı 160’dan 723’e çıktı. Avrupa Birliği’nde 7 yöresel ürünümüz tescillenirken, 24 ürünümüzün tescil işlemleri devam ediyor. Bu arada TOBB’u da tebrik etmek lazım. Yöresel ürünlere alınan coğrafi işaretlerin yüzde 40’ını oda borsalar tescillemiş.
YÖREX’in 11’inci yılında 76 ilden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden yüzlerce yöresel ürün buluştu. 113 oda ve borsa, 16 kalkınma ajansı, 83’ü kadın kooperatifi olmak üzere YÖREX bu yıl toplam 650’nin üzerinde katılımcı ile ziyaretçinin karşısına çıktı.
TROPİKAL ÜRETİMİ
Tropikal meyvelerin Antalya YÖREX Fuarı’nda ilk kez bu kadar ilgi görmesi ilginçti. Üretim miktarının artması da dikkat çekti. Ne var ki tropikal meyve üretiminin artması aslında iklim değişikliğinin bir göstergesi.
Dünyadaki coğrafi işaretli ürünler pazarının büyüklüğünün 200 milyar dolar olduğunu öğrendik. Ne yazık ki Türkiye bunun yüzde 1’ini dahi alamıyor. Eğer coğrafi işaretli ürün pazarını büyütürsek, bundan 20 milyar dolarlık bir ihracat kapasitesine ulaşabileceğimiz ileri sürülüyor. Türkiye’de coğrafi işaretli ürün sayımızın 927’ye ulaşmış. Tabii bu rakamlarla bu gelirlere ulaşabilir miyiz? Asıl sorgulanması gereken konu bu.
100’e yakın çiftçinin ürettiği avokado, mango, kivi, çarkıfelek, papaya, ejder meyvesi, pitaya ve guava gibi 80’i aşan tropikal meyve çeşidi fuarda sergilendi. Gazipaşa, Alanya ve Manavgat’ta tropikal meyve üreten
Aslında, Beşiktaş İlçe Başkanı Sebahattin Öztürk, Ulus’taki bir arsanın imar takibi için vekâlet almıştı. Beşiktaş ve İBB imar komisyonlarına seçilen bir başkan nasıl muamelecilik yapabilirdi? Nitekim bu olay partide büyük yankı uyandırdı. 13 Ekim 2021’de ünlü dosya İBB Genel Kurulu’na gönderildi. Ancak bir sorun vardı; CHP İmar Komisyonu üyeleri ve M. Sedat Özkan (12 yıldır komisyon üyesi tecrübeli, ayrıca Küçükçekmece’de Belediye Başkan Yardımcısı), Erkan Erdoğan, Sebahattin Öztürk (vekâleti alan) kendi dosyasına şerh yazdı; ‘muhalefet şerhi’nde şöyle denildi:
“1/5000 ölçekli Nazım İmar Plan kararlarına katılmadığımızdan...” Yani özetle ‘Yani bu rant planıdır, CHP grubu olarak ortak olmak istemiyoruz.’ Aradan bir gün geçtikten sonra CHP komisyon üyeleri şerhlerini geri çekiyorlar. O rapor oy birliğiyle meclisten geçiyor.
Ancak ‘rant’ın perde arkası var: AKP Grubu şerh ile meclis gündemine gelen raporu geçirmeyeceklerini, ancak şerh kaldırılırsa oy vereceklerini söylediler. Nitekim öyle de oldu. CHP Grubu’nda ise bizzat Canan Kaftancıoğlu’nun görevlendirdiği İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas, CHP Grubu’na gelerek şerhin kaldırılmasını istedi. Bir gün önce CHP Grup Başkan Vekili Doğan Subaşı şerhli raporu oylattı, bir gün sonra aynı Doğan Subaşı şerhin kaldırılmasını savundu. Halbuki Doğan Subaşı’nın bir önceki dönem CHP imar kriterlerini belirten metinde imzası var; bu rapor kriterlere de uymuyor. Kaldı ki bu kriterler Murat Karayalçın döneminde il kongresinde il delegeleri tarafından onaylanmıştı.
Rant olunca hiçbir kriter kalmaz. Bu arada bir not, Ekrem İmamoğlu’nun Elazığ gezisinde ‘muameleci’ Sebahattin Öztürk’ün yanında yer alması dikkat çekti.
GÜNÜN SÖZÜ
“EN kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle arzu ettiğinin gerçek olduğuna inanır.” Dimosthenis
Şirket kuruluyor, kanunu sonra Meclis’e getiriliyor
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’te 81 ilden yüzlerce yöresel ürünün geleceğini söyledi. Çandır, 11’inci YÖREX’e 113 oda-borsa, 16 kalkınma ajansı, valilik, belediyeler, kooperatifler, üretici birlikleri ve firmalardan oluşan 650’ye yakın katılımcının yer alacağını kaydederken, “91 kadın kooperatifimiz YÖREX’e yerini alacak” dedi.
“Sizin oraların nesi meşhur?” sloganıyla düzenledikleri YÖREX’e bu yıl ilginin yoğun olduğunu vurgulayan Çandır, “YÖREX Anadolu’dur. Kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı kültürlerin, yöresel ürünlerin buluşma noktasıdır. 12 yıl önce attığımız maya tuttu. YÖREX, Antalya’yı aştı, Türkiye’nin markası haline geldi” diye konuştu. Çandır, Erzurum oltu taşından Mersin cezeryesine, Bursa çakısından Aydın incirine, Kars kaşarından, Denizli buldan bezine, İzmit pişmaniyesinden Manavgat susamına, Bafra pidesinden Kayseri mantısına, Antep baklavasından Malatya kayısısına yüzlerce ürünün YÖREX’te ziyaretçiyi beklediğini kaydetti.
YÖREX’te TOBB’un desteğiyle yerel üretici ve firmalara ulusal market zincirleriyle yüz yüze görüşme imkânı sağlayacaklarını belirten Çandır, YÖREX’te uluslararası karşılığı bulunan 10 farklı zincir market ve restoranın yer alacağını söyledi. YÖREX kapsamında 21 Ekim Perşembe günü ATB ve YÜCİTA işbirliğiyle ‘Coğrafi İşaretler YÖREX Buluşması’ da gerçekleştirilecek.
TARİHİ DEĞİŞTİREN İŞLERE İMZA ATTI
Ne dediler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce ziyaret ettiği BAYKAR tesislerinin Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktar’ın (72) vefatı üzerine ortak bir akademisyen dostu vasıtasıyla aileye başsağlığı mesajı gönderdi; ayrıca cenazede çelengi yer aldı.
Milli Teknoloji Hamlesi idealinin ve milli SİHA’ların öncü ismi Özdemir Bayraktar, İstanbul’da son yolculuğuna uğurlandı. Özdemir’in cenazesini küçük oğlu Ahmet Bayraktar yıkadı. Fatih Camisi’nde cenaze namazında, ardından “Garipçe”de defin işleminde büyük kalabalıklar vardı.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı
Öğrenim süresince matematik derslerinden hep 9-10 alırken, kerrat cetvelini ezbere bilmediğini söylüyor gülerek. 60 yaşında ve dinç. Çoğunlukla atölyesinde/fabrikasında yatıyor, kalktığında ürettiklerini hemen görsün diye. Üniversiteden mezun olduktan sonra Makine Fakültesi’nde ‘hocaların hocası’ diye bilinen Prof. İsmail Hakkı Öz’ün (ABD’deki Prof. Mehmet Öz’ün amcası) asistanlığını yapıyor. Çok şey öğreniyor kendisinden. Bunun sonucunda Turgut Özal’ın yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü özel sektörün Burdur’da kurduğu Burtrak traktör fabrikasının kuruluş aşamasında görev alıyor Bayraktar. Genel Müdür Yardımcılığı’na getiriliyor. Burtrak, Japonlarla lisans anlaşması sonucu kurulan önemli bir tesis. Bayraktar daha sonra Sapanca’da ilk motor sekmanları ve silindir gömlekleri üreten İstanbul Sekman’ın kuruluşunda yer alıyor.
MİLLİ SANAYİCİ
Onun sevdası otomotiv sektörü ya. “Baykar Makina A.Ş.” adlı şirketini kuruyor. Türkiye’de yapılamayan kritik parçaları üretmeye başlıyor. Yıl 1970’lerin sonu, 80’lerin başı. Döviz sıkıntısı var. Otomotiv sanayisinin birçok önemli parçasının dizaynı ve üretiminin öncüsü oluyor; direksiyon kutusu, hidrolik pompa, fren silindiri gibi. Bayraktar bunları ortaya çıkardıkça arkadaşları kendisine ‘milli sanayici’ sıfatını takıyorlar.
Tornanın başına geçen kişinin bir daha ondan ayrılmadığını, demir ve çelikle yatıp kalktığını çok gözlemişizdir. ‘Demirden adam’ yapmayı hedeflerler hep. Bayraktar da bunlardan biri.
Bir fakülte arkadaşı “Biz eğlenirken, Bayraktar talaş kaldırırdı” diye konuşurken, onun Türkiye’nin çok önemli bir mühendisi olduğunu söylüyor.
İKİTELLİ’DE BÜYÜK ATÖLYE
İkitelli‘de ilk insansız uçak ürettikleri ‘Büyük Atölye’nin duvarında Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” sözü yer alıyor.
İçerde 20’ye yakın genç mühendis çalışıyor. Çoğu bilgisayarcı-elektronikçi.
Geçenlerde Gökova’nın, içinde Okluk’u da barındıran en güzel ve antik zenginliğe sahip köyü ‘Karacasöğüt’teki iskele büyütme operasyonunu yazdım. Bekledim ki resmi bir sorumlu çıksın, bu faciayı önlesin ve Allah’ın özene bezene yarattığı bu şirin beldeye sahip çıksın. Çıksın çünkü, sadece doğa tahrip edilmiyor burada, yasalar da hiçe sayılıyor, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen demir kazıklar antik kentin böğrüne saplanmaya devam ediyor.
Özetle...
Karacasöğüt’ün o muhteşem koyunu koruyalım. Ayrıca koyu yeni baştan disipline edelim. Mevcut 40-50 teknelik bağlama yerini büyütmeyelim. Onun dışında özel teknelerin ağaçlara bağlanmasına, koyun ortasına demirleyip trafiği engellemesine mani olalım. Bu arada balıkçılarımızı da düşünelim, onların kayıklarının bağlanabileceği 10 teknelik bir yeri planlayalım. Gerisine dokunmayalım. Bu düzenlemeyi Muğla Büyükşehir Belediyesi mi, Marmaris Belediyesi mi yapmalı ve gelirini köy muhtarlığına mı bırakmalı? Bir şeyler yapmak lazım, hem de zaman kaybetmeden...”
UNUTMA
“NE mutlu Türk olana” denmemiş ki, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ denilmiş ve bir ulus yaratılmış. Kendini bu ülke vatandaşı sayanlar, T.C. kanunlarına vatandaşlık bağı ile bağlı olanlar kökeni ne olursa olsun Türk’tür. Ufuk SÖYLEMEZ
MANSUR YAVAŞ AOÇ’DEN SONRA OPERA BİNASI’NI DA KURTARABİLİR
AVRUPA ADD Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, ABB Başkanı Mansur Yavaş’a yazıyor:
“Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra yapılan başarılan eserlerden birisi de 1933’te