Kehanette bulunmayalım ama Alanya ve Gazipaşa’daki imar hareketleri nedeniyle on yıl içerisinde bu iki kentin birleşebileceği endişesini çok kişi yaşıyor. Birkaç yıldır bu ‘moda’ başlamış, müteahhitler örneğin, 16 daireli konutu yıkıp yerine 65 metrekareden büyük olmayan konutlar yapıyorlar, ‘kentsel dönüşüm’ böyle olmamalıdır. Böyle bir para kapısı açıldığında 6 dönümlük yere 10 milyon Euro verilir diye düşünüyor insan...
Bölgedeki kıyı şeridinde yararlı toprakların imara açılmasından dolayı üreticilerin konut yapımına yönelmesi vahim bir gelişme değil midir? Çünkü kıyı şeridi ile 500-600 rakımlarda üretilen hem tropikal hem de diğer tarım ürünlerinde ciddi bir verim farklılığı oluşuyor. Bu nedenle üreticilerin her ne kadar ‘imarlı arsası’ olsa da konutu değil, tarımı tercih etmelerinin çok daha doğru olacağını anlıyoruz.
Alanya Kaymakamı Fatih Ürkmez ile Orhan Altun ve Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel’le konuşurken, kendilerine neden yaklaşık 90 otelin yıkılarak konuta çevrildiğini sorduk. Bu duruma her makamın karşı çıktığı anlaşılıyor ama uygulamada bir farklılık pek görünmüyor. Belediye Başkanı Yücel, uzun süreden beri ruhsat vermediğinin altını çiziyor. Ama ‘baskı’ya direnmek de çok zor. Başkan Yücel’e göre, konut ‘talebi’ de önlenemez bir yükselişte... Rus, Ukraynalı ve Alman turizminin hareketliliği yanında kentte oluşturulan iki üniversitedeki öğrenci sayısı 50 bine ulaşmış... Suriyeli mi, onların 2 bin kadarının tropikal seralarda çalıştığını öğreniyoruz. Bu miktarın yetmediğinin de altını çizelim.
ALANYA’DA KÜLTÜR NEREDE
Turizmci ve mimar Cüneyt Darı da aynı konuları gündeme getiriyor ve bize “kentte tiyatro, sinema, müzik, organizasyon gibi kültürel hizmetlerin eksikliğini” ciddi bir dille anlatıyor. Kendisi şimdiye kadar dünyanın çeşitli yerlerinde olmak üzere 100’e yakın otel projesi yapmış, İtalya’da ilk 100 mimar arasına girmiş. 60 mimarla çalışması, başarılarının boyutunu da gösteriyor.
SU FAKİRİ OLACAĞIZ
ALANYA’da ne denilirse denilsin, tarım çevreleri Alanya ve Gazipaşa’nın her zaman su fakiri bir bölge olduğunu söylüyor... Toroslar’a ne kadar kar düşerse dereler o kadar suyla öpüşür! Dim Çayı daha coşkulu akar... Ama global ısınma nedeniyle yeraltı sularına talep artıyor. Türkiye ne yazık ki su idaresini yönetmekte çok geç kaldı. Alanya’nın eski Ticaret Odası Başkanı Kerim Aydoğan, kentin sırtlarındaki heybetli oteline ve tarımsal işletmelerine 5 gölet yaptırmış; herkes takdir ediyor bu uygulamayı. Bu gözle değerlendirildiğinde muzdan sonra mango üretimi de risk altına girecek gibi görünüyor.
Mango verilerine dikkat.
Bölge son yıllarda tropikal meyvede öne çıkmaya başladı. Mango ise Türkiye’nin favori tropikal meyvesi olmaya en büyük aday. Güzel tadı ve sayısız faydaları sebebiyle, bütün araştırmalar mangonun vitamin ve mineral deposu olduğunu gösteriyor.
Çeşitli sağlık sorunlarını kontrol altında tutmak için yardımcı bir gıda maddesi olarak tanıtılıyor. Mango artık yerli üretimin ürünü oldu. Tat ve rengi mükemmel; çünkü meyveler ağaçta olgunlaşıyor ve bu şekilde bütün faydalı unsurları barındırıyor.
Tarımcılar, mangonun Türkiye için büyük bir avantaj sağlayacağını vurguluyorlar. Çünkü ihracat potansiyeli çok yüksek. AB ülkelerinin severek tükettiği bu meyve, Afrika ve Güney Amerika’dan 45-50 günlük bir yolculukla tüketiciye ulaşıyor. Oysa Türk mangosunun çok daha kısa sürede halka ulaşması mümkün. Düşünün, bir gece önce dalından koparılan bu meyve, tezgâhtan buram buram kokusuyla sofranıza ulaşacak! Aldığınız enerji de cabası. Bu Türkiye için yeni bir ihracat kapısı olarak bölgede umut sayılıyor.
BİYODİZELDEN MANGOYA
‘Chefs Dreams Mango Bahçesi’ndeki etkinlikte bu projenin önderi, daha önce atık yağların toplanması ve biyodizel üretilmesi ile tanınan Mustafa Ezici tropikal meyve üretimine önem verilmesinde öncülük yapıyor ve diyor ki:
“Yenilikçi bir tarım arıyorsak o zaman mangonun üretimi ve geliştirilmesi için planlı, ciddi ve kapsamlı bir çalışma ile hep birlikte destek vermemiz gerekiyor.”
Mönüdeki sunumlar mango lavaş, kakule ile demlendirilmiş mango suyu, mango carpaccio, mango kabuğu ve Anjeliq House manda yoğurdu, karamelize mango yatağında Michelin Octopus Plate. Kurutulmuş mango eşliğinde çıtır İmam Çağdaş baklavası, mango dondurması ile doldurulmuş... Türkiye’nin ünlü gurmeleri Aylin Öney Tan, Zeynep Kakınç, diyetisyen Selahattin Dönmez, Meliha Okur ile M. Ali Dim’in etkinlikle ilgili bilgilerini köşelerinden yazacakları, TV ve radyolarda anlatacakları bildirildi. Fransa’da gastronomi alanında ödül almış, Michelin Yıldızı’na aday Mutlu Şevket Yılmaz’ın restoranına gidildi.
Emre Toktemur
‘Umudun Yolu - Kağnı Kamyonu Yendi’ belgeseli, görsel hafızamız için tarihe Anadolu kadınının gözünden yeni bir sayfa açıyor! Belgesel tarihe ‘stratejik’ bir bakış ile umudun hikâyesini ‘İstiklal Yolu’ üzerinden ulusal gerçekler ve yerel bilgiyle günümüze taşıyor. Geçmişin izlerini ve Mustafa Kemal’i tüm gerçekleriyle anlatmak için birçok noktada ‘Nutuk Yıldızı’ gösterileri düzenleyen araştırmacı ve yazar Alp Armutlu, ilk kitabı ‘Umudun Yolu - Kağnı Kamyonu Yendi’yi bir belgesel olarak seyirciyle buluşturmak için gün sayıyor.
Yönetmenliğini Nâzım Doğan ve Sinan Çevik’in yaptığı belgeselde Alp Armutlu, birlikte çalıştığı 30 kadar yerel anlatıcı ve 7 kişilik danışma kuruluyla umudu, İstiklal Madalyası ve İstiklal Yolu üzerinden ekranlara taşıyor.
Anadolu kadınının ve yerel halkın 344 kilometre boyunca yazdığı eşsiz kahramanlık destanı hakkında 2 yıllık bir araştırma çalışmasının ürünü olan belgeselde Alp Armutlu, çekim ekibiyle birlikte 100 yıl sonra aynı yol üzerinde 344 kilometre boyunca kağnı kullanarak ‘Umut’ taşıyan kahraman Kuvayımilliye’nin kadınıyla ve erkeğiyle fedakârlık dolu icraatlarını sadece Türkiye ile değil, dünyayla buluşturmayı amaçlıyor.
Armutlu açıklamasında, “İnebolu’dan kağnı ile yola çıktık. Öküzlerimiz Kuyruk ve Aslan’ı yol boyunca beslemek çok güzel bir deneyimdi. Yerel halk bizi bağrına bastı. Bize ikramda bulundular. Onlarla umudu konuşmak muhteşem bir deneyim oldu. Onların anlattıklarıyla bazen gözlerimiz yaşardı, bize anlatılanları bugüne aktarmak, Atatürk izinden giden gençler olarak bütün ekibimizin borcuydu. Geçtiğimiz her ilçeden toprak aldık, cephane sandığımızın içinde biriktirdik. Ankara Valiliği’nin izniyle sabahın 5:30’unda 1. Meclis önünde çekim yaptık. Saat 06:00’da işine giden Ankaralıların yoğun ilgisiyle karşılaştık. Topladığımız toprağı, Haymana’da Mangal Dağı’nda 63 şehidimizin yattığı şehitlikle buluşturduk. Dağın tamamında 1.000 şehidimiz var.”
LANSMAN 26 EKİM’DE
Proje koordinatörlüğü gazeteci Gökhan Karakaş tarafından yapılan belgeselin dış ilişkiler koordinasyonu ise Eyüp Kömeçoğlu tarafından sağlandı. Trans Bosphor Denizcilik, Carmed Medikal, Tamay Denizcilik ve İnce Denizcilik belgeselin sponsorluklarını üstlendi. Belgeselin İstanbul lansmanının 26 Ekim’de yapılması planlanıyor.
TÜRKİYE KÜLTÜR YOLU FESTİVALLERİ BAŞLIYOR
KÜLTÜR
Sempozyum; Yeniköy Kemerköy İşletmesi ve IC/Limak’ın ana sponsorluğunda, Milas Ticaret ve Sanayi Odası, Mimarlar Odası Milas Temsilciliği, İMİ Koleji, Muğla Ticaret Borsası ve İzmir Milaslılar ve Milas’ı Sevenler Derneği ile bazı kişilerin katkılarıyla gazeteci Olcay Akdeniz tarafından düzenlendi.
‘13. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu’nun onuruna düzenlendiği, ABD’nin Texsas A&M Üniversitesi’nden Dr. Cemal Pulak yaptığı sunumda, merhum Prof. George Bass’ın arkeolojik sualtı kazısını yaptığı Uluburun batığında bulunan metal yükün gümüş karşılığının 5 bin 350 gümüş şekel bakır ve 500 gümüş şekel kalay olmak üzere toplam 5 bin 850 gümüş şekel olduğunu bildirdi. Dr. Pulak o çağda 1 şekelin 9.4 gram ağırlığında olduğunu anlatarak 5 bin 850 gümüş şekelin alım gücünün ise 5 bin 250 koyun veya 390 öküz alımına eşdeğer olduğunu bildirdi.
LEYLAK DAMARI MERMERİ
Sempozyumun en ilginç sunumlarından birisini ise İtalyan Prof. Mathias Bruno ile Türk Jeoloji Mühendisi Prof. Ali Bahadır Yavuz yaptılar. Antik Çağ’da Karia bölgesindeki mermer ocaklarını ve mermer özelliklerini anlatan Prof. Yavuz, Milas’ın leylak damarlı mermerleri ile bordo renkli mermerlerinin İtalya’da pek çok saray ve kilisenin yapımında kullanıldığını, ayrıca Karia bölgesinden çıkarılan mermerlerin İtalya’da heykel yapımında kullanıldığını ifade etti.
İsviçreli Dr. Eberhard Zangger ise konuşmasında M.Ö. 1700 ile 1200 yılları arasındaki Geç Tunç Çağı’nda Batı Anadolu’nun ekonomisini ve ekonomik ilişkilerini anlattı. Luvilerin Batı Anadolu’da çok büyük bir uygarlık yarattıklarını ifade eden Dr. Zangger, Luvilerin Hititlerle ve Mısırlılarla ilişkilerini anlattı. Hititlerin mal akışını kayıt altına aldıklarını ve bu kayıtlar üzerinden ithal edilen tüm mallara vergi koyduklarını belirten Dr. Zangger, Doğu Akdeniz ve Mısır kaynaklarında geçen “deniz kavimleri”nin de Batı Anadolu’dan geldiğini ve bunların Luviler olduğunu ifade etti.
İki gün devam eden sempozyumda daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış bilgilerin sunulması dikkat çekti. Türkiye içinden ve yurtdışından gelen katılımcılar, sempozyumdaki samimi ve içten ortamdan çok etkilendiklerini ve sunulan bildirilerin bilimsel düzeyinin çok üst düzey olduğunu belirterek gelecek yılki sempozyuma da katılacaklarını şimdiden ifade ettiler.
GÜNÜN AYÇİÇEĞİ SOHBETİ
“Ayçiçek
“Gerçekleşen enflasyon oranları ve girdi maliyetlerindeki yüzde 300-500 oranlarındaki fahiş artışlar özellikle Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ illerimizde üretim yapan ayçiçeği üreticisini üretemez, toprağını ekemez hale getirmiştir.
Hükümetin yaşattığı yüksek enflasyon ve olumsuz ekonomik şartlara ilave olarak ayçiçeği taban fiyatlarının hâlâ açıklanmaması, üreticimize bir darbe daha vurmuştur.
Bu doğrultuda; Trakya bölgemizde ayçiçeği hasatının yüzde 60’ının tamamlandığı 6 Eylül 2022 tarihi itibarıyla ayçiçeği taban fiyatları neden hâlâ açıklanmamıştır, taban fiyatlarının geç açıklanması sonucu zarar gören üreticimizin mağduriyetini nasıl karşılayacaksınız? Ayçiçeği üreticisinin en önemli üretim girdilerinden olan mazota, gübreye son bir yılda 3 kat, 5 kat zam geldiği göz önüne alındığında üreticinin üretmeye devam etmesi için en az 16-17 TL/Kilo fiyatın acil olarak açıklanması konusunda çalışmanız var mıdır, yoksa, taban fiyatlarını açıklamayı geciktirdiğiniz her bir gün üretici daha büyük zararlara uğrayacaktır, bu zararları nasıl telafi edeceksiniz? Tüm güçlüklere rağmen toprağını ekmeye, hasatını yapmaya çalışan Kırklareli’nin vefakâr ayçiçeği üreticisinin önümüzdeki yıl daha fazla ekim yapmasını ve daha fazla kazanmasını sağlamak amacıyla hangi ek tedbirleri alacaksınız, ilave hangi destekleri vereceksiniz?”
GÜNÜN HABERİ
Rize’de su sıkıntısı oluyorsa
TÜRKİYE’nin en çok yağış alan kenti Rize’de su sıkıntısının başlaması ciddi bir uyarıdır. Belediyenin su tasarrufu çağrısıyla giderilmeyecek kadar da büyük bir sorundur. Kalıcı çözüm; doğal bitki örtüsünü yok eden ve doğaya zarar veren uygulamalardan hızla vazgeçmektir. Faruk ÇEBİ
‘TATİL BİZ EMEKLİLERİN DE HAKKI’
EMEKLİ
Türkiye’nin 81 vilayetinden çeşitli ‘renkteki’ gazetecilerin, Trakya’nın güzel kentine gelmeleri kente hoş bir güzellik kattı. Bölgede kavgasız gürültüsüz siyasetteki birlikteliğe şaşırdılar sanırım. Belediye Başkanı Kadir Albayrak boşuna ‘mutlu insanlar kenti’ demiyor Tekirdağ’a... İlginç bir çalışma biçimi var Albayrak’ın; sabah namazından başlayarak ilçelerinde tura başlıyor, inanılmaz tempoda bir çaba gösteriyor. Kendisine bağlı 11 ilçesine yaptığı okul gibi eğitim yatırımlarının adlarına Atatürk ve İnönü başta olmak üzere Cumhuriyet’in kurucularının adlarını vermesi dikkat çekiyor. Köylülerin her türlü gereksinimlerini karşılıyor, köylerin meralarına dahi bakıyor. Kapanan köy okullarının açılması için çeşitli projeler üretiyor. Dar bütçesine karşın öğrencilere burs vermeyi ihmal etmiyor.
Tekirdağ’ın en yüksek noktasında, Marmara Denizi’ne bakan yeni modern bir belediye binası yaptırmış Albayrak, talep edenleri kendi gezdiriyor. Trakya bölgesinde böyle güzel bir bina yok.
TEKİRDAĞ ÜNİVERSİTESİ
Gezinin ilk günü Namık Kemal Üniversitesi ziyaret edildi. Yeni binaları ve kurulan fakülteleriyle NKÜ iddialı üniversiteler arasında yer alacak gibi görünüyor. İstanbul’dan sonra Kocaeli gibi batı bölgesinin en fazla öğrenci çekecek yeni bir devlet üniversitesi olacak. Tekirdağlı olan Rektör Prof.Dr. Mümin Şahin, 30 bin öğrencileri olduğunu belirtti. 400 milyonluk bir bütçeyi yönettiklerini ve özellikle ziraat fakültelerinde yerel ve milli 10 çeşit tohum üreterek ülke ekonomisine büyük katkı sağladıklarını anlattı. Tekirdağ Ziraat Fakültesi’nin, Çukurova Üniversitesi tarafından kurulduğunu da hatırlatalım. Şahin, öğrencilere 4 TL karşılığında kendi mutfaklarında her gün yemek hazırladıklarını belirterek “Bu menülerden birisi olan; çorba, Tekirdağ köftesi, salata ve Hayrabolu tatlısını bugün sizlere ikram ediyoruz” dedi.
Konukların otel ve yemeklerini Tekirdağ, Marmara Ereğli ve Şarköy Belediyeleri karşıladı. TBB’nin merkez ilçesi Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel, Kadir Albayrak’la ‘rekabet’ halinde, o da iktidarın gücüyle yatırımlarından geri kalmıyor. Edirne’den sonra Balkanları da “doğa, tarih, kültür, turizm, gastronomi ve alışverişini buluşması noktası” kampanyası ile ilçesine çekmekte başarılı oluyor. İskelesi, Namık Kemal Evi, Etnografya, Rakoczi Müzesi, Rüstempaşa Camisi, Atatürk Tuna Boyu Seyir Parkı Tekirdağ’ı ziyaret ettiğinizde gezmeyi ihmal etmeyeceğiniz değerler. Namık Kemal Evi’nden geriye kalan değerler için yeni yer bekliyor bu müze.
SİYASET BARIŞIK
Kimler mi aynı masa etrafında oturdu; AKP, CHP, İYİ Parti’den milletvekili ve belediye başkanları olarak sayarsak Mustafa Yel, Faik Öztrak, İlhami Özcan Aygün, Enez Kaplan, Kadir Albayrak, Cüneyt Yüksel, Hikmet Ata ve Alpay Var, işinsanları Cengiz Günay, Orhan Çebi gibi çok sayıda davetli vardı.
Meclis Başkanı Tekirdağlı ama çok istemesine karşın işi dolayısıyla gelemediği iletildi gazetecilere.
Bir özet yapmak istiyoruz: Kanunda ceza ve müeyyideler ‘Çeşitli ve Son Hükümler’ bölümünde birtakım atıflarla düzenlenmiş.
Madde 47, 1. Bentten 20’ye, 4. 5. ve 8. bende atıflar olmuş. Hapis cezaları ile ilgili olmak üzere. Madde 47, 2. 3. 4. ve 5. bentte de benzer atıflar var. 47. Madde’nin 19. bendinde de konu çeşitli adli/idari para cezalarıyla düzenleniyor.
Burada temel amaç şu ki Türkiye’de ağırlıklı olarak futbol olmak üzere sporun kötü hatta kimilerine göre ‘kirli’ yönetildiği iddia ediliyor. MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı önderliğinde bir grup milletvekili yasanın üzerinde çok emek verdi. Yasa kapsamı sporu/futbolu temiz insanlar, düzgün bütçelerle yönetsin; devlet de olması gerektiği yerde spor kulüplerine federasyonlar vasıtasıyla destek olsun. Yasayla ilgili genel kanaat şu ki, 22.4.2022’de çıkan bu düzenlemenin gerek tüzük gerek yönetmelik ama öncelikle de yaşanmışlıklarla alakalı değişip gelişebileceği. Yasada menajer faaliyetlerinden tutun da devletin arazi tahsisine, bütçe denkliğinden tutun da gider/gelir kalemleri sıralanmasına kadar çok ayrıntı var. En çok bu ‘yönetici cezaları’ konusu gündeme geldi. Ayrıca denk bütçe de çokça konuşuldu. 20. maddedeki ‘Spor Kulüpleri ve Spor Anonim Şirketlerinin Bütçe ve Harcama İlkeleri’ bölümü dikkatle okunmalı. Yönetici cezaları ve denk bütçe ayrıntıları da bu kapsama dönük. 20. madde de titizlikle okunursa konu büyük ölçüde anlaşılır.
İLHAN CAVCAV’I HATIRLAMAK
Bu konu başta rahmetli İlhan Cavcav olmak üzere özellikle büyük takımlara gönül vermiş Anadolu Kulüpleri başkan ve yöneticileriyle ilgili tartışmayı hizaya getirmek için yapıldı. Hatırlanırsa geçen yıl Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ, yasa öncesi Galatasaray üyeliğinden istifa etmişti.
Dileriz kanun ‘öğretici’ olur; kulüpler kazanır.
GÜNÜN SÖZÜ
“Rüşvet ve kamu fonlarının kötüye kullanılması şeklindeki yolsuzluk, demokrasinin ve ekonomik kalkınmanın önündeki en büyük engeldir.”
1. Törenlere yargının ilk derece, istinaf ve temyiz dahil her seviyesinden hâkim ve savcıların, avukatların, STK’lar ile diğer meslek kuruluşları temsilcilerinin ve diğer paydaşlarının da katılmaları sağlanmalıdır.
2. Katılımcılar kendi açılarından hem sorunlarını hem de çözüm önerilerini serbestçe dillendirmeli, böylece toplumsal bir tartışmanın zemini oluşturulmalıdır.
3. Yasama ve yürütme temsilcileri sadece dinleyici olarak katılmalı; kürsüyü yargıya ve paydaşlarına bırakmalıdırlar.
4. Törenlere en kıdemli yüksek yargı kurumu başkanı ve kurumu ev sahipliği yapmalı ve sekretaryası yönetmelidir. Törenlerde dillendirilen konularda konferans, panel, ortak akıl toplantısı ve benzeri etkinlikler düzenleyerek yargının sürekli gelişmesi için çözümler üretilmesine önderlik etmelidir.
GÜNÜN SÖZÜ
“Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin; kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin...” Virginia Woolf
BİZ ÖĞRETMENLER NE İSTİYORUZ?
7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin ve sendikal örgütlerin ortak görüşleri doğrultusunda Meclis’te tekrar görüşülmesini,