Paylaş
1. Törenlere yargının ilk derece, istinaf ve temyiz dahil her seviyesinden hâkim ve savcıların, avukatların, STK’lar ile diğer meslek kuruluşları temsilcilerinin ve diğer paydaşlarının da katılmaları sağlanmalıdır.
2. Katılımcılar kendi açılarından hem sorunlarını hem de çözüm önerilerini serbestçe dillendirmeli, böylece toplumsal bir tartışmanın zemini oluşturulmalıdır.
3. Yasama ve yürütme temsilcileri sadece dinleyici olarak katılmalı; kürsüyü yargıya ve paydaşlarına bırakmalıdırlar.
4. Törenlere en kıdemli yüksek yargı kurumu başkanı ve kurumu ev sahipliği yapmalı ve sekretaryası yönetmelidir. Törenlerde dillendirilen konularda konferans, panel, ortak akıl toplantısı ve benzeri etkinlikler düzenleyerek yargının sürekli gelişmesi için çözümler üretilmesine önderlik etmelidir.
GÜNÜN SÖZÜ
“Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin; kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin...” Virginia Woolf
BİZ ÖĞRETMENLER NE İSTİYORUZ?
7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin ve sendikal örgütlerin ortak görüşleri doğrultusunda Meclis’te tekrar görüşülmesini,
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve mesleki olarak görevde yükselmeleri, atama, görev yeri değişiklikleri, sendika ve öğretmen görüşleri alınarak revize edilmesini,
Meslek Kanunu’nda, kariyer basamakları olarak ifade edilen, öğretmenleri “aday, uzman ve başöğretmen” olarak kategorize edecek uygulamadan vazgeçilerek 19 Kasım’da yapılacak sınavın iptal edilmesini ve 8 yıla uzmanlık, 12 yıla başöğretmenlik hakkının sınavsız verilmesini,
15 saat maaş karşılığı 21 saat derse girme zorunluluğu olan branş öğretmenleri ile 18 saat maaş karşılığı derse giren sınıf ve anasınıfı öğretmenlerinin, maaş karşılığı 21 saate çıkarılarak temel ücretin yükseltilmesi ve gelirdeki ek ders oranının azaltılarak tatillerde öğretmenlerin gelir kaybının önlenmesini, öğretmen ücretlerinin “eşit işe eşit ücret” politikası benimsenerek yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını,
Eğitime hazırlık ödeneğinin her yıl eylül ayı başında 1 maaş tutarında tüm öğretmenlere verilmesini,
Atama, görevde yükselme gibi süreçlerin şeffaf işletilerek somut kriterlere bağlanmasını talep ediyoruz. Ç.Ö.
GORBAÇOV’A KEBABI BURHAN KARAÇAM SEVDİRMİŞTİ
‘GLASNOST’ VE ‘PERESTROİKA’
GLASNOST ve Perestroika... İlki şeffaflık, öteki (ekonomik) yeniden yapılanma. Sovyet sisteminin yıkılışı, bu iki kelime ile özdeşleşmişti.
1987 yılında ortaya attığı iki kelime, Sovyet sisteminin temelini bombalamıştı Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Sergeyeviç Gorbaçov’un (92). Kaldığı hastanede ciddi ve uzun bir hastalıktan sonra önceki akşam öldüğü açıklandı.
Ertuğrul Özkök, sosyal medyadaki yazısında şöyle diyordu: “Bugün de dünyanın en çok ihtiyacı olan iki kelime Glasnost ve Perestroika’dır. Ve Gorbaçov o tarihi atılımıyla, 1987’de başlayan dünyadaki en büyük devrimlerden birini yaptı ve dünyanın en ağır baskı rejimlerinden biri çöktü.”
KEBAP SEVGİSİ
Gazeteci Oya Berberoğlu, “Rusya’da Glasnost’la yeni dönem açan Mihail Gorbaçov, son dört yılda iki kez Yapı Kredi’nin konuğu olarak Türkiye’yi ziyaret etti” diye geçmiş bir yazısında ve eklemiş:
“Yapı Kredi Genel Müdürlüğü’nden birkaç ay önce ayrılan Burhan Karaçam, Gorbaçov’a sadece Türkiye’yi değil kebabı da sevdirmişti. Bizzat tanığıydım.”
Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serhat Ermen, dünyanın bugünkü halini anlayabilmek için Gorbaçov döneminin iyi analiz edilmesi gerektiğini söyledi ve “Sovyetler’in dağılması, Ekim Devrimi kadar etkili oldu” görüşünü savundu.
BALIK ANNE SÜTÜNE EŞDEĞERDİR
İSTANBULLU balıkçı ve Türkiye Deniz Canlıları Müzesi kurucusu Kenan Balcı, yeni balık sezonunun bol ve bereketli geçmesi için üç kurban kesip ‘Vira bismillah’ diye dua etti, ardından da şu konuşmayı yaptı:
“Balık şifadır. Anne sütüne eşdeğer, içinde katkı maddesi olmayan tek besin kaynağıdır. Denizlerimiz, tükenmeyen madenlerimizdir. Bunun kıymetini bilelim...”
STK’LARDAN ACİL YÜZDE 35 ÇAĞRISI
İKLİM konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları, BM İklim Zirvesi öncesinde yeni iklim hedefini açıklayacağını beyan eden Türkiye’nin 2030’a kadar en az yüzde 35 mutlak emisyon azaltımına gitmesi gerektiğini belirtti.
STK’lar, Türkiye’nin, 2053’te net sıfır hedefine ulaşabilmesi için 2020 yılına kıyasla 2030’da en az yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedeflemesi gerektiğini açıkladı.
Açıklamayı yapan kuruluşlar; Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ekosfer Derneği, Greenpeace Akdeniz, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İklim İçin 350 Derneği, Sağlık ve Çevre Birliği HEAL, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), TEMA Vakfı, Yeşil Düşünce Derneği, YUVA, Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) diyorlar ki:
“2030 yılı itibarıyla kömürden elektrik üretimine son verilmesi, elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yüzde 75’e çıkarılması, elektrikli araçların payının binek araçlarında en az yüzde 20’ye, yolcu ve yük taşıma araçlarında en az yüzde 10’a çıkarılması, demiryolu yatırımlarının artırılarak binek araçlarında yüzde 5, karayolu toplu ulaşım ve yük taşımada yüzde 10 raylı sisteme geçiş sağlanması, sanayi hizmet sektöründe ve tarım uygulamalarında enerji verimliliği, elektrifikasyon ve doğrudan yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, binalarda ise kömür ve sıvı fosil yakıt kullanımının sonlandırılması, büyük ölçüde elektrikle ısınmaya geçilmesi.”
Paylaş