Deniz Baykal’dan daha solda olduğuna inandırmıştı herkesi. Daha sonra Kılıçdaroğlu’nun danışmanlarına getiriyor konuyu: “2016’da kendine üç danışman atadı. İlki Veli Özdemir, gazeteciydi. ANKA’nın sahibiydi. Ama diğer ikisinin CHP için biraz tuhaf özgeçmişleri vardı. Rasim Bölücek tıp doktoruydu ama dediğine göre aslında siyaset reklamcısıydı. Reklam ajanslarında ‘yaratıcı yönetmenlik’ yapıyordu. MHP’nin 1999 seçim kampanyasını yürütmüş, ardından Devlet Bahçeli’ye danışman olmuştu. Şükrü Karaca ise Diyanet’ten geliyordu. Diyanet Vakfı Dış İlişkiler uzmanı olarak görev yapmıştı. Diyanet’in “na’t” yarışmasında ikinci, “münacaat” yarışmasında birinci olmuştu. Baktım bunlar hangi uzmanlık alanlarına denk düşüyor diye; birincisi peygambere sevgiyi, ikincisi Allah aşkını anlatan şiir dalıymış. Şükrü Karaca dini tekerleme yarıştırma uzmanıydı anlayacağınız. Herhalde bu bulunmaz uzmanlığından olacak, daha önce Çiller’le, Mehmet Ağar’la, Erkan Mumcu ile çalışmış, son durağı CHP’nin 14. katındaki danışmanlar odası olmuştu.”
“Birkaç yıl önce eski MİT mensubu Enver Altaylı ve damadının da arasında bulunduğu 4 kişi hakkında “FETÖ” mensubu oldukları suçlamasıyla dava açıldı. Altaylı ile ilişkide olduğu iddia edilen sanıklardan biri Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı, ‘yaratıcı yönetmen’ Rasim Bölücek’ti. İddianamede, Enver Altaylı’nın Rasim Bölücek’le iki ayrı telefon hattından tam 1159 görüşme yaptığı iddia ediliyordu. Bölücek mahkeme safahatında görüşmeleri doğruladı, “Enver Altaylı hiperaktiftir, günde 10 kez arar” diye gerekçelendirdi durumu.”
MANSUR YAVAŞ’I KİM TANIŞTIRDI
“Rasim Bölücek, İYİ Partili Hasan Bölücek’in kardeşi. Hasan Bölücek, daha önce BBP ve MHP’de de görevler aldı. Babaları Cemal Bölücek MHP içinde ülkücü militan Muhsin Yazıcıoğlu’na yakındı. 12 Eylül faşizmi kapıyı çalmadan önce sokaklarda solcu avlamaya birlikte çıkıyorlardı. MHP ile olan kan bağını CHP’ye taşıdı. Mansur Yavaş’ı, Kılıçdaroğlu ile Rasim Bölücek tanıştırdı söylenenlere göre. 2015 ağustosundaki AKP-CHP koalisyon görüşmelerine de Kılıçdaroğlu’nu temsilen dört üye ile birlikte katıldı. Sıkı durun, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday yaptıran ve ‘Ekmek için Ekmeleddin’ sloganını icat eden de oydu. Kılıçdaroğlu, CHP’den aday yapmak istediği İhsanoğlu, MHP’nin kapısını çaldı ama vekil olamadı.”
FETÖ BAĞLANTILARI
Yalnızca Rasim Bölücek değil, Kılıçdaroğlu’nun pek çok danışmanı ‘FETÖ bağlantısı’ iddiasıyla yargılandı, sorgulandı. Eski başdanışmanlarından Fatih Gürsul, ‘FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi’ndeki akademik yapılanması’na ilişkin davada ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yine eski danışmanlarından gazeteci Murat Aksoy, ‘FETÖ’nün medya yapılanması’na ilişkin davada yargılandı; yattı, çıktı. Murat Aksoy’u tanırım, Fethullah’la ilişkisi olduğunu sanmıyorum ama doğrusu neden başdanışman yapıldığını ve ne danışıldığını müthiş merak ediyorum. Bir gün anlatırsa öğreniriz. Eski danışmanlarından Koray Çalışkan, ‘Fethullahçıların akademik yapılanması’na yönelik soruşturma kapsamında 10 Temmuz 2017 tarihinde gözaltına alındı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Eski danışmanlarından Alper Keten’in, örgütün haberleşme programı olduğu söylenen ByLock’tan ‘FETÖ’ yöneticileriyle irtibat kurduğu iddia edildi. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Keten yurtdışına kaçtı.”
“Kılıçdaroğlu, 2017’de Nuray Çepni’yi başdanışman atadı. Nuray Çepni’nin en önemli özelliği partinin az sayıdaki türbanlı kadın üyelerinden biri olmasıydı. 2012 yılında CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanlığı’na adaylığını açıklamış, sonra baskı gördüğü gerekçesiyle adaylıktan çekilmişti. Çepni’ye göre, o dönemin CHP İstanbul İl Başkanlığı baskıcı ve taraflı tutum takınmıştı kendisine karşı. Arada yumuşama sağlanmış olmalı.” Bu ilginç yazıya devam edeceğiz.
GÜNÜN SÖZÜ
Yıldız; “İklim değişikliği, savaş kapıda, dünya gıda krizini konuşuyor. İnsanlığın ilk tarımsal üretimi yaptığı verimli topraklarda 40 yıl önce GAP diye bir projeyi başlattık. Enerji bölümü hemen hemen tamamlandı ama projenin sulama ve tarımsal üretim hedeflerinde hâlâ yolun yarısındayız” dedi. Artık herkes kabul etti, tarım stratejik bir sektör oldu. Su zaten stratejik bir doğal kaynak. GAP’ta toprak çok verimli, su da var. Şimdi bu projenin yeniden eski heyecanıyla ele alınması zamanıdır diyen Dursun Yıldız, hidroelektrik enerjimizin dörtte birinin oradaki barajlardan geldiğini, GAP’ın en stratejik avantajının bölge kalkınmasına ve gıda arz güvenliğimize sağlayacağı büyük katkı olduğunu belirtti.
Yıldız, “GAP projesinin tamamen devreye alınması ile ülke ekonomisine 6.7 milyar dolarlık katkı sağlayacağı hesaplanmış. Bence enerji ve gıda krizine doğru ilerleyen dünyada bu katkı bundan çok çok daha fazla olacak. Çünkü bizi ve insanlığı gelecekte temiz su ve toprak kurtaracak” dedi.
GAP projesinin, ilerlemesi boyunca sosyal, ekonomik, politik birçok problemle karşılaştığına vurgu yapan Yıldız, “Proje durmadı, ilerledi ama kendisine bağlanan büyük umutları beklendiği gibi gerçekleştiremedi” dedi. Projenin kamu yatırımlarından aldığı payın son dönemde azaldığını ifade eden Yıldız, son dönemde projenin biraz gölgede kaldığına dikkat çekti.
Yıldız, “GAP’ı tümüyle tamamlayabilmiş olsa idik gerek bugün gerekse gelecek için büyük bir gıda arz güvenliği avantajımız olacaktı. Şimdi GAP’ı tekrar hatırlama zamanı. GAP, Türkiye’nin ve bölgenin gıda güvencesinin anahtarı” dedi ve “Rahmetli Cumhurbaşkanımız Demirel’i saygıyla analım. Aman GAP’ı kimselere ‘GAP’tırmayalım’ vurgusu yaptı.
GÜNÜN SÖZÜ
“ÖLÜM hariç her derde deva denen, birçok kültürde ‘kutsal tohum’ denilen çörekotu sahiden mucizevi. Yakından tanıyalım: Magnezyum, kalsiyum, demir, çinko, selenyum, B1, B2, B6, fosfor, folik asit, Omega 6, Omega 9 içerir.”
Uzm. Esra Güneş KAYA
ORTAK AKIL VE DAYANIŞMA ŞART
“Şarap ihracatından Fransa 13 milyar dolar, İtalya 8 milyar dolar, İspanya 3 milyar dolar kazanırken, Türkiye 8 milyon dolar kazanıyor. Yunanistan’ın bağ alanı bizim sadece yüzde 14’ümüz ama şarap ihracatı bizim 10 katımız.
Türkiye’nin petrolü şaraptır.”
Trakya’da bir ay önceki bir şarap etkinliğini hatırladım; 14. Yayla Bolluk, Bereket, Hasat ve Bağbozumu Şenliği’ni... Geçen 10 Eylül’de Kırklareli’de Papazın Evi Bistro ve Kafe’de, ‘Geçmişten Geleceğe Kırklareli Bağcılığı’ söyleşisinde, Chamlija Şarapçılık sahibi Mustafa Çamlıca ve Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Mehmet Ali Kiracı konuşmacı olarak yer almışlar.
İnovatif yatırımlarla Kırklareli’nin şaraplarının ününü yeniden dünyaya duyurmayı başaran Mustafa Çamlıca, tarihi belgeler ışığında Kırklareli’nin özellikle 1880 ile 1910 yılları arasında muazzam bir şarap üretimi ve satışı ile ekonomik olarak ‘altın çağını’ yaşadığını vurguladı. Altın çağı oluştu. Bölgeye muazzam bir para girişi oldu.
Bunun sebebi Fransa ve Avrupa’da ortaya çıkan filoksera denilen hastalıktan dolayı bağların telef olması, üzüm üretimi ile şarap üretiminin çok düşük rakamlara inmesi, dünyada büyük şarap arzı ve kalitesini verebilecek yöre sayısının az olması ve bunun başında Kırklareli’nin gelmesi olunca bu sefer Kırklareli’deki şaraba olan talep zirve yapmış. Bununla birlikte fiyatlar ve satışlar da zirve yapmış.
REKOR İHRACAT
Verilere göre, 1892 yılında Osmanlı’nın Fransa’ya ihraç ettiği şarap toplam 22.5 milyon litre imiş! 1900 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun 1 numaralı şarap üretim bölgesi “Kırklareli”. Bugün 1 milyon litrenin altında...
(Aynı durumun Tekirdağ için (Mürefte, Şarköy) söz konusu olduğunu ve Fransa’ya tonlarca dökme şarap satıldığını 1960-70’lerde Fahir Taner’in çıkardığı Yeni İnan gazetesinin geçmiş sayılarında okuduğumuzu gayet iyi hatırlıyoruz.)
Kuraklığa neden ‘sinsi felaket’ denir, biliyor musunuz?
Çünkü sinsidir ve kendini belli etmez. Tam hakkında kötü düşünürsünüz ya birinin, sonra bir bakarsınız yüzünüze güler, size iyi görünür. Kuraklık da böyledir işte. Bir anda yağan yağmurlar sizi kandırır, hani nerede kuraklık dedirtir. Oysa aslında iki geri bir ileri gidiyordur durum ve insan hafızası, bolluk dönemlerini unutunca ara ara yağan yağmurlarla mutlu olur. Bu dönemde de böyle bir durum var aslında. Kuraklık sinsice ilerliyor ve maalesef durum oldukça kötü. Ganoslardaki ve Istrancalardaki dereler tamamen kurudu. Meriç Nehri’nin debisi de aşırı düşmüş durumda. Çiftçi de yağmur bekliyor çünkü ekim zamanı geliyor ama toprak kuru ve sert. Böyle giderse ekimler gecikecek. Ozan DENİZ-ÇORLU
GÜNÜN SÖZÜ
“TÜRBAN, takke, sarık, cüppe sorunu üzerinde tartışmak istemiyoruz. Atatürk’ün devrim yasalarını budayıcı girişimler, insana kan ağlatıyor. Uygarlık ve çağdaşlığı gerilerde aramak akıl kârı olamaz.” Dursun ATILGAN
Kemal Anadol, CHP’li vekilleri uyardı‘BU KARŞI DEVRİMDİR’
“ÖNCELİKLE türbana başörtüsü demek, gerçekleri örtmektir. Bugün Türkiye’de türban sorunu (yasal olmasa da) yoktur” diye düşünen, eski milletvekili Kemal Anadol, CHP grubuna gönderdiği mesajda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü teklifi için “Böylece CHP’nin yaptığı devrime, yeni CHP karşı devrim yapacaktır. Cumhuriyet’i kuran partiden, 100. yılında Cumhuriyet’i yıkması isteniyor. Bu açıkça ihanettir” dedi. Anadol şunları ekledi:
“Bugün karşı devrim yasası için imza verenler, yok hükmündedir. Bugün saflar olacaktır; bugün karşı devrim karşıtlarını göreceğiz. Ve bugün Kılıçdaroğlu ile hiçbir yere varılamayacağı bir kez daha görülecektir. Şu riyakârlığa bakın.”
LAİKLİK ÜZERİNE
Kentin valiliği, belediyesi, ticaret odası, STK’ları ve üniversiteleri niye bir ittifak, daha doğrusu bir koalisyon oluşturmazlar?
Mersin’de böyle bir etkinliğin yapılacağına ilişkin duyurular neden yeterince yapılmadı?
Yani fuar için ‘dağ fare doğurdu’ mu demek gerekiyor?
Böyle bir fuar alanında in cin top oynar mı?
Mersin Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı denmez o zaman.
‘BARIŞ ŞEHRİDİR’
Mersin Lojistik ve Taşımacılık Fuarı’nda, LTF tarafından Adana’da üretilen Türkiye’nin dikkati çeken en hafif treyleri oldu. Türkiye’de ADR’li tanker üreten 5 firmadan biri olan LTF Yönetim Kurulu Başkanı Latif Şimşek, fuar için daha çok çaba göstermek gerektiğini söylerken şu vurgulamaları yaptı:
“Mersin Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli kapısıdır. Aynı zamanda barışın ve huzurun da şehridir. Mersin için daha çok çaba göstereceğiz.”
“Biliminsanı, akademisyen, doktor, mühendis, sağlık çalışanı, öğretmen, bilişim-teknoloji uzmanı, yazılımcı gibi kritik öneme sahip meslekler için birçok ülke harekete geçerek bu yetişmiş beyinleri kendi ülkelerine çekmek için önemli adımlar atmaktadır” diyen CHP Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya, “Ülkemizin yetişmiş beyin gücüne sahip çıkmak ulusal güvenliğimizin teminatıdır. Asıl bu konu beka meselesidir” diyerek hükümete ve ortağına göndermede bulundu.
“Güçlü bir Türkiye için; bilime, insanlığa ve eğitime gereken önemin verilmesi gerekirken beyin göçünü tetikleyen ve destekleyen politikalarla ülkenin geleceğinde büyük tahribatlar yaratılmaktadır” diyen Yılmazkaya, en son Almanya’nın uygulamaya soktuğu ‘fırsat kartı’ planıyla ilgili olarak; Almanya’nın, Türkiye gibi ülkelerden gelecek beyin göçüne teşvik verdiğini belirtip “Ülkenin insan kaynağını yok etmeye, küstürmeye yönelik atılan adımlara izin vermeyeceğiz. Ülkenin bilgili, eğitimli, deneyimli, nitelikli, düşünen ve üreten insanlarının her zaman yanındayız. Bu önemli mücadeleyi geleceğin Türkiye’si için hep birlikte vereceğiz” ifadelerini kullandı.
AF TARTIŞMALARI MECLİS’E TAŞINDI
CHP’nin TBMM Adalet Komisyonu Sözcüsü, İstanbul Milletvekili Zeynel Emre; son günlerde Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı konumundaki MHP üzerinden gündeme getirilen af tartışmalarını Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sordu.
CHP’li Emre’nin önergesinde dile getirdiği bazı sorunlar özetle şöyle:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren özel ve genel olmak üzere kaç af düzenlemesi kanunlaştırılarak uygulamaya konulmuştur? Bunların kaçı özel, kaçı genel af niteliğindedir ve hangi tarihte yasalaşmıştır?
İşbaşındaki 66. Türkiye Hükümeti’nin gündeminde bir af düzenlemesi var mıdır? Varsa bu düzenlemenin kapsamı nasıldır?”
GÜNÜN SÖZÜ
DPT’nin kuruluşunda büyük emeği olan Nobel ödüllü bilimadamı Prof. Jan Tinbergen’i saygı ile anıyorum. Planlama ve plan; ciddiyet, disiplin, rasyonellik demektir. Türkiye, 1961’de girdiği Planlı Kalkınma Sureci’nden, 2015 yılında DPT’nin kapatılıp sıradan Kalkınma Bakanlığı’na dönüştürülmesinden itibaren uzaklaşmıştır.
Planlama, başbakana bağlı, bakanlıklar üstü bir kuruluştu; DPT Müsteşarı, özellikle Yüksek Planlama Kurulu (YPK) toplantılarında, başbakanın yanında, bakanlar üstü bir pozisyondaydı.
Hiç şüpheniz olmasın ki eğer DPT olmasaydı Türkiye bugün ulaştığı gelişmişlik düzeyine gelemezdi. Mensubu olmaktan gurur ve şeref duyduğum DPT, birçok kuruluşa örnek olmak üzere teşkilatlanmıştı.
DPT’de Özal, Kemal Cantürk, Memduh Aytur, Hüsnü Kızılyalı, Mustafa Ernam, Prof. Dr. Bilsay Kuruç gibi birbirinden değerli müsteşarlarla çalıştım. DPT’ye girdiğimizde, bize verilen oryantasyon programları içinde en etkileyici olanı, ‘uzman namusu’ olmuştur. Planlama uzmanları, ülke sevdalıları olarak Türkiye için doğru olan her şeyi çekinmeden, korkmadan ifade edeceklerdir.
DPT 2015’te Kalkınma Bakanlığı’na dönüştü, 2018’de tamamen kaldırıldı. Biz DPT uzmanları, 36 yıldır, İstanbul’da her ayın ilk cuması toplanıyoruz. Bu kuruluş yıldönümünde, Planlama’da şerefle görev yapmış, Türkiye’ye birçok katkıları olan arkadaşlarımı selamlıyorum.
Selçuk MARUFLU - 27.09.2022
(Bu yazının tümü Google’dan bulunarak okunabilir.)
GÜNÜN SÖZÜ
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişilik Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun her yıl olduğu gibi aralık ayı başında toplanması bekleniyor. Siyasi iradenin takınacağı tutum ile saptanacak yeni ücret 1 Ocak 2023’ten itibaren yürürlüğe girecek.
Bilindiği üzere geçen aralık ayında net asgari ücret yüzde 50.3 oranında artışla ve vergi dışı bırakılarak 4.253 lira olarak belirlenmişti. Temmuzda işçi sendikalarının “ara zam” talebini patronlar da destekleyince yüzde 30 artışla net 5.500 liraya yükseltildi.
2023’ün seçim yılı olmasından ötürü yeni asgari ücrette beklentiler hayli yüksek. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre siyasi iradenin yeni asgari ücreti yüzde 40-50 oranında değişken zamla net 7.500- 8.500 lira arasında saptayacağı savlanıyor. Ancak bu rakam sürpriz şekilde daha yukarıda da olabilir. Neden 10 bin lira olmasın?
Aynı şekilde kamu emekçisi, memur ve emeklinin de 2023 yılı için zam beklentisi oldukça fazla. Bakalım siyasi irade umulanları ne denli karşılayacak. Zira seçim demek oy demek.
Şükrü KARAMAN
(Bu yazı, Erdoğan’ın dün “Memur zammını ciddi şekilde artıracağız” açıklamasından iki gün önce yazılmıştır.)
GÜNÜN SÖZÜ