Milyonları ilgilendiren aylık ve maaş artışının da yer aldığı torba yasa teklifi bu hafta TBMM Başkanlığı’na sunulacak ve Meclis tatile girmeden yasalaşacak. Böylece en düşük memur maaşı net 22 bin liraya yükselirken, emekliye 6 aylık enflasyon zammı ve enflasyon farkının yanı sıra refah payı da verilecek. TÜİK haziran ayı enflasyonunu 9 günlük Kurban Bayramı tatilinden ötürü 5 Temmuz’da duyuracak. Yarın açıklanacak veri ile ocak-haziran dönemini içeren 6 aylık enflasyon oranı netleşecek. TÜFE ilk beş ayda yüzde 15.26 olmuştu. Haziranda beklenti yüzde 3 düzeyinde. Emekli aylığı ile memur maaşına yapılacak 6 aylık zam oranı yüzde 18 veya bir tutar üzerinde olacak.
Ancak sürdürülen yasa çalışmaları doğrultusunda işçi, esnaf, çiftçi emeklisine enflasyon zammının yanı sıra kademeli refah payı verilmesi kesin gibi. Nisanda 7500 lira olan en düşük aylık artışından 9.5 milyon emekli yararlanırken, aylığı 7.500 liranın üzerinde olan, daha yüksek ve uzun süre SGK primi ödeyen emekliler yoksun kalmıştı. Dul ve yetim nisan zammından sınırlı yararlanmış, hatta çoğunluğu kapsam dışı kalmıştı. Görüşülecek torba yasada dul ve yetimin yoksunluğunu gidermek sosyal devletin olmazsa olmazı.
Bu uygulamadan ötürü emekliye kademeli yüzde 30-45 oranında zam yapılacağı konuşuluyor. Zam oranı TÜİK’in açıklayacağı haziran enflasyonu ve hükümetin alacağı karar ile netleşecek.
Eli öpülesi emekliye ne denli yüksek zam verilirse azdır. Şükrü KARAMAN
TOPLUMLAR NİÇİN HASTA
TOPLUMDA kalıplaşmış, kabullenilmiş bazı sözler, ‘doğru’ kabul edilirse de toplumu zamanla hasta eder. Yıllar önce sevgili Doğan Cüceloğlu bana ‘Sick Societies’ adlı bir kitaptan söz etti. Robert Edgerton’un yazdığı bu kitabı okudum. Kitap toplumların yaşam biçimlerini yeni bir bakış açısıyla irdeliyordu. Epeyce sonra dilimize ‘Hasta Toplumlar’ adıyla çevrilen bu kitaptaki bazı bilgilere göre, “İlkel toplumların kültürlerinde yaşama tam bir uyum, sağlıklı bir yapı bulunmadığını söylemek sadece bir şehir efsanesidir.”
“Kimse beni sevmez, hiçbir konuda başarılı olamam”
Tanıl Bora ile Ruşen Çakır’ın ‘Medyascope’ta ilginç bir söyleşisi vardı kitap üzerine. Şimdiki siyasetçiler ile siyasete girecek gençlerin öğrenecekleri çok şey var. Bora tam bir ‘Demirelolog’ olmuş. Demirel, 1940, 50 ve 60 sonrası doğumlular için ‘ömür dünyası’na damga vurmuş önemli bir devlet adamı... Bora’ın anlatımına göre: “Neredeyse ‘hep başbakan’dı Demirel. Kurduğu 7 hükümetin 2’si askeri darbeyle devrildi; her iki darbeyi de atlatıp siyasal hayatına devam edebildi. 1960’ların, 1970’lerin, 1980’lerin ve 1990’ların siyasi zeminini tahkim etmişti; iktisadi hayatının da fikir babasıydı. Anti-komünizmle sarmalanmış bir sağ siyaset aklının, propaganda biçiminin ve demagojiyi de ihmal etmeyen bir söyleyişin ya da söylemeyişin erbabıydı! Ancak hiç kuşkusuz kendine mahsus bir dilin ve kelamın da sahibiydi. Milliyetçi ve muhafazakâr, hoşnutsuzlukları devletle barıştırarak, ‘devlet fikri’nin adamlığına uzanan bir siyasal kariyere ulaştı. ‘Devlet aklı’nın mühendisliğini yaptı!”
Bora, Demirel biyografisinde, bir şahsın hayat hikâyesiyle sınırlı olmayan, Türkiye’nin 1940’lardan 2000’lere kadarki sosyal, siyasal, kültürel, zihinsel tarihinin çarpıcı bir anlatımını sunuyor. Siyasal dünyanın da gündelik hayatın da milletin de devletin de dönüşümünün Demirel portresinden yansımasına bakıyor; Demirel’in dilinden ve elinden dökülen bir tarihin yanı sıra, o tarihin o dilden neler çektiğini de kapsamlı bir şekilde inceliyor. Tanıl Bora’nın kaleme aldığı bu biyografi, anekdotlarla örülü bir Demirel öyküsü değil, bir fenomen etrafında ülkenin en önemli siyasal öneminin tarihini anlatıyor – üstelik çok uzun bir dönemin!
Tanıl ve Çakır’ın sohbetinde, Demirel’in bürokrasi ve siyaset sahnesine ‘yıldız’ gibi gelişi anlatılırken, Özal ve Erbakan’dan ayrışan siyasi kimliği de vurgulandı.
YENİ DEMİREL İSTER MİSİNİZ?
Muhafazakârlık, milliyetçilik, otoriterlik, devletçilik, globalizm ve en sonunda daha özgürlükçü ve laik bir anlayış... Evet, Demirel tam bir ‘mozaik’ti ve bu anlayışları konjonktürün gerektirdiği şekilde kullandı. Devletin bekası onun için her zaman öncelikli oldu ve bunun ancak ‘rıza’ ile sağlanabileceğini biliyordu.
Ne dersiniz, CHP’ye Demirel vasfında bir lider aransa yakışır mı? CHP tabanı bunu kabul eder mi?
Yoksa bulunması zor mudur?
GÜNÜN
İl olma potansiyeli olan şehirlerden biri olan Çorlu’da gündemin birinci maddesi bir anda il meselesi oluverdi.
- Eğitim, sağlık, güvenlik ve çevre başta olmak üzere; ulaşım, erişim, kültür ve sosyalleşme alanları gibi yaşam kalitesinin göstergesi olan konular, çağdaş şehirlerin olması gerekenleri!
- Bu gereksinimlerin, hızla büyüyen insan kalabalıklarının ortasında, kalabalık hızla artarken yapılmaya çalışılması, koşan birinin ameliyat edilmeye çalışılmasından farksız!
- Göç büyük bir sorun. Bu sorun; çarpık şehirleşme, çarpık sanayileşme ve en önemlisi de çarpık planlama problemleri ile kendini gösteriyor.
- İl olma beklentimizin ana nedeni, planlamanın çarpıklıklarının, ‘yerinden’ yönetim ile, ‘yerinden’ denetim ile ve ‘yerinden’ planlama ile giderilmesi için tek çözüm olarak görmemiz.
Peki bu yerinden olma meselesi çözülünce ne olacak?
Yerinde eğitim, yerinde sağlık, kapsamlı güvenlik, izlenebilir ve sürdürülebilir çevre, gereklere uyumlu ve planlı ulaşım, rahat ve çabuk erişim, yeterli kültürel ve sosyal alanlara sahip bir ortam olacak. Bunu umuyoruz.
YAŞAM KALİTESİ
Çünkü ilginç ve içerikli.
1) Ana partilerimizin hepsi ‘Tek Adam’ partisidir. CHP’nin bu yönden AK Parti’den eksiği yok, fazlası vardır.
2) CHP’de Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun 30 yıllık Genel Başkanlık dönemlerinde Parti Tüzüğü, “Genel Başkanınıza verin yetkiyi, görün başarıyı” talepleriyle tam 7 kez değiştirilmiş, “Parti üyeliğine kabul, il ve ilçe yönetimlerinin görevden alınması, MYK’nın Genel Başkanca atanması, ön seçimin zorunlu olmasının kaldırılması, belediye başkanları, meclis üyeleri ve milletvekili listelerinin atama yöntemiyle belirlenmesi, seçim ittifakı yaptığımız partilere verilecek milletvekillerinin sayısı ve listelerdeki sırasını tayin yetkisi” tabii ki seçimlerdeki rakiplerimiz olan siyasi partileri yenebilmek için genel başkanlara verilmiş. (Bu yetkiler Atatürk ve İnönü’de yok fakat biz 9 seçimdir dışımızdaki rakiplerimizi yenememişizdir.)
KILIÇDAROĞLU’NUN YENİLGİLERİ VE TAVIRLARI
3) Mutlak yetkili Kılıçdaroğlu’nun şimdi kaybedince TV’lere çıkarak, gözümüze bakarak; “Milletvekili listelerine hiç karışmadım, listeler ile ilgilenecek zamanım da yoktu (zaman ayıracağı bundan önemli konu neydi acaba?) demelerine, sorumluluktan kaçmalarına bakmayın siz. CHP Genel Merkezi’nde Kılıçdaroğlu’nun haberi olmadan “Kalem oynamaz, tuşa basılmaz”. Kılıçdaroğlu’nu Ticaret Akademisi’nden, Maliye’den, SGK ve politikadan tanıyanların, Kılıçdaroğlu için “Akçalı konularda dürüsttür”, “Ketumdur”, “İçinden planlı, renk vermez”, “Maksadına ulaşmak için sabırla her tertibi alır”, “İşini bilir, hesap adamıdır” değerlendirmesinde bulundukları bilinmektedir.
4) Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yapılan ciddi kamuoyu anketlerinde en fazla 4. ve 5. sıralarda yer yer bulabilen Kılıçdaroğlu’nun, seçilebilirliği kendisinden yüksek belediye başkanlarına “Belediyedeki işlerini yapsınlar” diyerek, “Adayların seçilebilirliğini araştırmalıyız” diyenlere “Kamuoyu anketleriyle mi cumhurbaşkanı seçeceğiz?” tavırları sergileyerek, A. Şener’in ardılı, sahibinin sesi yardımcısına da “Kılıçdaroğlu aday gösterilmez ise 6’lı Masa dağılır” dedirterek; kendisini cumhurbaşkanı adayı göstersinler diye, “Dört partiye (38) milletvekilliğini ulufe olarak dağıtan”; “Dönen dönsün, ben dönmem yolumdan” ısrarlı direnişiyle, Kılıçdaroğlu’nun kendisini cumhurbaşkanı adayı yaptırdığını anlamayan, bilmeyen var mı?
5) Yetkili sorumludur (!) da sonuçta seçim kaybedilmiştir!
Başta
CHP’nin kargaşa içinde olduğunu belirten Bedri Baykam, “Atatürkçülerle ne zaman helalleşecek?” diye soruyor.
-Bugün CHP, cumhuriyetçilik, milliyetçilik (ulusculuk), devletçilik (kamuculuk), halkçılık, laiklik, devrimcilik gibi vazgeçilmez ilkelerin yeniden hayata geçirildiği, yeni bir örgütlenme anlayışıyla siyaseti yeniden biçimlendirmelidir; yani kuruluş ayarlarına dönmelidir. Zafer ancak bu şekilde gelecektir, yoksa değişimin ardına sığınarak yeni yenilgiler kaçınılmazdır.
Suay KARAMAN
-CHP üst yönetimi seçimi faturasını örgütlere, örgütler de seçmene kesmiş. “Anlatamadık kendimizi” diyorlar. Ama biz onları tüzüklerinden ve taslak parti programlarındaki “Kemalist 6 Oka” yeni anlamlar biçmelerinden çok iyi anlıyoruz.
Tahir ÇALGÜNER
ÖYMEN’İN ÇAĞRISI
-CHP eski Milletvekili ve yetkili organlarda görev yapan Örsan K. Öymen öncülüğü ve girişimi ile kurulan ‘CHP İlke ve Demokrasi Hareketi’ ilk bildiri ve çağrı metnini yayınladı; imzalar: Öymen ile birlikte A. Hacaloğlu, N. Arat, N. Serter, D.A. Yılmaz, T. Yalman, T. Ertürk, U. Güneş... Yaklaşık 250 satıra yakın bildiride, partinin başarısızlıkları anlatılıyor; K.K.’ya CHP’nin oyunu arttıramadığı ve 12 yılda 13 seçim kaybettiği bildiriliyor. Metnin, change.org üzerinden tüm CHP üyelerine ve CHP’ye gönderilmesi ve Türkiye’ye sahip çıkılması isteniyor.
‘AŞKIM EREĞLİ’
Bence bu bile kronikleşen, kangrene dönüşen sorunları çözmeyecektir hatta sorunun başka mecralara taşınmasına neden olur. Herkesin partili olmayan akrabasını, hemşehrisini, belediye başkanlarının da tüm çalışanlarını partiye üye kaydederek sorunun daha farklı mecralara taşınmasına neden olacağı gibi, buradan da iyi sonuç çıkmaz. Sadece parti üyeleriyle değil, içinde halkın olduğu bir ön seçim gerçekçi olur.
Örneğin; Karşıyaka’da belediye başkanlığı için ön seçim yapalım. Parti üyeleri başkan adayları için oy kullandıklarında bu kullanılan oylar, yüzde 50 parti üyesi olmayan, parti üyesi ile aynı sayıda Karşıyaka’da yaşayan vatandaşların kullanacağı oyları yüzde 25, ilçede bulunan içindeki parti üyesi olmayan STK üyelerinin kullanacağı oyları yüzde 15, Genel Merkez’in oyu da yüzde 10 kabul edilecek bir sistemle başkan seçilirse gerçek halkın seçtiği belediye başkanı seçilmiş olur.
Bugün sevinçle karşılanan önseçim ile aday belirleme yöntemi bu haliyle bile iyi sonuçlar vermemektedir ancak değişim olarak adlandırılabilir. Yetkin belediye başkan adayının seçimi, ilçenin değişik yerlerinde kurulacak sandıklarla bayram havasında gerçekleşirse hiçbir zaman halka rağmen belediye yönetiminde başarılı olmayacak Başkan adayları seçilemez. Halk da daha iyi bir belediyecilikte mutlu ve mesut yaşar. CHP bunu milletvekilliği ve genel başkanlık seçimlerinde de uygulayarak Türkiye’ye örnek olma şansını yakalayabilir. Demokrasi önce partilerde yaşama geçmeli ki sonra ülkede yaşama geçirilmesi daha kolay olsun. Basri KOYUNCUOĞLU
GÜNÜN SÖZÜ
“23 Haziran bu şehir için demokrasinin zaferidir. Vakti gelmiş bir değişimin önünde durulamaz.” Ekrem İMAMOĞLU
5. LEVENT DE ADAY
İktidar kanadından il sayısının 100’e çıkartılacağı söylentilerinden sonra aday olmak isteyenlerin sayısı artıyor. Dünkü aday adaylarından sonra okurlarımızdan gelen bazı önerileri de şöyle: İstanbul: 5. Levent, Hadımköy, Kıraç, Kurtköy; diğer ilçeler Ege’den Fethiye, Edremit, Akhisar ve Nazilli. İlçe isimleri geldikçe listeyi yayınlayacağız.
BATI ÜLKELERİNİ GEÇİYOR
TEKİRDAĞ’ın Ergene İlçesi, Karamehmet Mahallesi (köyü), Marmaracık Mevkisi’nde bulunan 2530 dekar tarım arazisi üzerinde PAKOP Plastik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına ilişkin işlemin iptali için TMMOB ZMO tarafından açılan davayı gören Tekirdağ 1. İdare Mahkemesi; İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere yürütmeyi durdurma kararı aldı.
Uzun süredir bölge halkı, çevreciler, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin çevresel etkilerini dile getirerek itiraz ettiği proje için Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci ile ilgili ve Çevre Düzeni Planı’nda (ÇDP) yapılan plan değişikliği ile ilgili davalar da devam ediyor.
Trakya Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Sevgi, “Türkiye’nin önemli bir tarım havzası olan Trakya’da katma değeri yüksek, çevresel zararı düşük projeler yerine kirletici özellikleri olan, su tüketimi yüksek sektörlerin yoğunlaşması çevreciler tarafından planlama çelişkisi olarak görülüyor” dedi.
Sevgi, açıklamasında “İklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunların etkileri görülmeye başlanmışken meralar, tarım alanları, su havzaları gibi kaynaklar mutlaka koruma altına alınmalı” diye belirtti. Geçtiğimiz yıllarda “Trakya Tarım Toprakları Tarımsal SİT Alanı Olsun” denilerek başlatılan kampanyayı bölge milletvekilleri imzalamış ve TBMM’ye sunmuştu ama bir sonuç alınamamıştı.
GÜNÜN SÖZÜ
DEVLET MÜFETTİŞİNİ KAPTIRIYOR
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun üçlü uzlaşma ile aldığı karar uyarınca, brüt 10 bin 8 lira, net 8 bin 506 lira olan mevcut ücret, refah payı eklenerek yüzde 34 artışla brüt 13 bin 414 liraya, net 11 bin 402 liraya yükseldi. Böylece asgari ücret 483 dolara eşitlendi.
Yeni ücretin saptanmasında 13 Haziran’daki yazımızda vurguladığımız gibi TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay etkili oldu. Önceki akşam Cumhurbaşkanı ile görüşen Atalay, emekçinin talebini ileterek onayını aldı. Kararın üçlü uzlaşma ile çıkmasında bu görüşme rol oynadı.
Patronlara ödenen 400 lira tutarındaki asgari ücret desteği 500 liraya çıkarıldı. Emekçilerin işten atılmamasına yönelik işverenlere verilecek 500 liralık destek, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. 2022 yılı başından itibaren uygulanan asgari ücretin vergi dışı bırakılması sürecek. Böylelikle asgari ücretlinin yanı sıra diğer çalışanların ücretinin asgari ücret kadar olan tutarından vergi kesintisi yapılmayacak.
Can yakan hayat pahalılığı karşısında emekçinin ücretine yansıtılan yüzde 34 zam sevindirici ancak cüzdan boşaltan fiyat artışlarını önler mi? Yoksa bir-iki ay sonra yapılan zam da anlamını yitirir mi?
Sıra milyonlarca memur ve emekliye geldi. Temmuz zammını sabırsızlıkla bekleyen alt gelir grubu, seçim vaatleri doğrultusunda aylık ve maaşlarına yüksek oranlı zam umuyor. En düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılması ve emekli zammına yönelik yasa teklifi bayram sonrası TBMM’de görüşülecek. Yasaya bir madde eklenerek mağduriyet giderilebilir mi? Aylıkları ve zamsız ikramiyelerini yeni almaya başlayan İşçi ve Bağ-Kur emeklisi düşük aylıkların göreceli yükseltilmesini talep ediyor. Nisanda en düşük emekli aylığı 7500 liraya çıkarılırken, yüz binlerce dul ve yetim kapsam dışı bırakılmıştı.
Şükrü KARAMAN
BİR ŞART, BİR RET
GÜRBÜZ Çapan: