Yalçın Bayer

Rusya, Türkiye'den niçin domates almaz?

5 Mayıs 2017
BİZİM heyecanlı kamuoyu ve araştırma yeteneğinden yoksun siyasetçilerimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son gezisinde ”Rusya bizden niçin domates almıyor?” sorusuna kilitlenmişlerdir ama umutlanmasınlar, hiç almayacaktır.

Dünkü Soçi görüşmelerinde Erdoğan ve Putin her şeyi konuşmuşlar, domates hariç! Domates ithalatını kesmek, Putin’in ana politikasıydı, nezaketen saygı göstermek gerekmiştir. Aşağıda açıkladığımız gibi, üreticilere verilen büyük kredi borçları tahsil edilinceye kadar ithalat yapılmayacaktır. Çünkü:

1- Rusya ve Putin 2013 yılındaki Batı’nın ambargosundan sonra karar vermiştir; ‘tüm tarım ürünlerinde 2020 yılına kadar kendine yetecektir’. Hatta “Avrupa halleri ucuz Rus tarım ürünleriyle dolup taşacaktır” demiştir de... Hatta Putin bir demecinde de “Rusya, tarım ürünlerinde dünyaya yetecektir” diye konuşmuştur. Son 4 yılda her türlü tarım ürününün üretiminde büyük ilerlemeler olmuştur. Şikâyet yerine ithal ettiği ürünler için, Rusya’ya teşekkür etmeliyiz. Çoğunluğu kuzeydoğu soğuk Yakutistan’da ve güneyde Kafkasya’da 400.000 km2 kadar boş işlenmemiş tarım arazilerini tarıma açmıştır. Buralarda Japon ve Çin şirketleri de üretim yapmaktadır.

2- Petrol milyarderlerini büyük teşvik ve kredilerle burada dev çiftlikler kurmaya itmiştir. Seraların soğuğa dayanıklı T-34 (Halk arasında Topolev-34 tankından esinlenmiş) ve Kırım karası denen tohumlardan yüksek verim alınmıştır. Domateslerin tanesi 0.5-1 kg gelmektedir.

3- Özellikle buğdayda ihraç fazlası oluşmuştur. Türkiye hava yapıp Rus buğdayı ithal etmemektedir. Türkiye bu konuları iyi düşünüp, pazarlık konusu yapmalıdır. Ben 12 yıl önce Rusya’da çalıştım. Rus işçisi komünistlikten gelen rahatlıkla, tembel ve iş yapmazdı. Demek ki değişmiş artık.

Yazının Devamını Oku

Yargıda adalet mi siyaset mi

4 Mayıs 2017
AVRUPA Konseyi Bakanlar Komitesi’nin en son 2010 yılında aldığı karara göre, HSK gibi yargı kurulları üyelerinin çoğunu meslek mensuplarının kendi aralarından kendilerinin seçmesi gerekiyor.

AKP ve MHP, bu kararı bile bile Anayasa’daki aykırı değişikliği gerçekleştirdiler. Avrupa Konseyi’nden siyasi denetim, bu gibi aykırılıklar nedeniyle geldi.
Başvurular 2 Mayıs 2017’de sona erdi. Şimdi mayıs ayı içinde HSK seçimi yapılacak.

HSK’nın 13 üyesinin çoğunluğunu yani 7 üyeyi TBMM seçecek. Bakan ve müsteşar dışındaki kalan diğer 4 üyeyi de cumhurbaşkanı seçecek.

TBMM’deki seçimler için, başvurular içinden adaylar TBMM Adalet ve Anayasa Karma Komisyonu’nca en geç 12 Mayıs’a kadar belirlenecek.

Yazının Devamını Oku

Cumhurbaşkanı'nın siyasi dokunulmazlığı kalkıyor

3 Mayıs 2017
CUMHURBAŞKANI, partili üye sıfatını alıp, akabinde genel başkan/cumhurbaşkanı kaftanını giyince, ilk sorun, Ceza Kanunu ile Anayasa uyuşmazlığında ortaya çıkacak.

Cumhurbaşkanı, genel başkanlık şapkası ile siyasi bir kimlik kazandığı için her türlü siyasi eleştiriye açık olmak zorunda...

Aynı zamanda cumhurbaşkanı olması, siyasi eleştiriden münezzeh olma hakkı vermiyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi denetim organı AİHM içtihatlarında, siyasal eleştiri sınırları son derece esnek tespit ediliyor.

“Karikatürü beğenmedim”, “Yazıda hakaret ediliyor” gibi subjektif ölçülerin, siyasi eleştiride kıymeti harbiyesi yok.

İcraat yapan, icraatın muhatabının en sert eleştirilerine dahi katlanmak zorunda...

Yazının Devamını Oku

1 Mayıs emekçilerin onur bayramıdır!

2 Mayıs 2017
SENDİKALARIMIZ bu yıl da 1 Mayıs’ı davullarla, halaylarla karşılayacak. Dün işçilerin haklarını kabul ettirmeyi sağlamak için meydanlardaydık.

Eski milletvekili ve sendikacı Engin Ünsal 1 Mayıs’tan bir gün önce şu mesajı göndermiş bize:

“Ülkemizde hükümetler ve işverenler işçilerin örgütlenip güçlenmesine sürekli engel olmuştur. Bu nedenle 14 milyon işçinin ancak % 5’i sendika üyesi olabilmiştir. Ülkemizdeki işçi hakları Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun belirlediği standartların çok altındadır. AKP hükümeti sözleşme yapma yetkisini Çalışma Bakanlığı’nın iznine bağlayarak, grevleri erteleyerek, asgari ücreti düşük tutarak, işsizler ordusunun 6 milyona, kaçak çalışanların sayısının 9 milyona çıkmasına seyirci kalarak işçilerin çalışma koşullarını iyileştirmek yerine çıtayı indirmek yolundadır. Bunlarla yetinmeyerek hazırladığı ‘Mecburi Arabuluculuk Tasarısı’ ile işçilerin iş güvencesini ve işe iade dava hakkını yok etmek istemektedir. Kıdem tazminatının kaldırılması, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nu değiştirerek memurların iş güvencesinin yok edilmesi sıradadır.

İşçilerimiz ve sendikacılarımız 1 Mayıs’ta yok edilen, tanınmayan haklarını halay çekerek kutlamak yerine insanlık onuruna yakışan bir çalışma düzenini nasıl kuracaklarını topluma açıklasalar daha anlamlı ve 1 Mayıs’ın ruhuna uygun bir duruş sergilemiş olurlar.”

 

1 MAYIS 1977 KUTLAMASINDA 34 KİŞİ ÖLMÜŞTÜ

 

1 MAYIS’IN SİMGE İSMİ AHMET İSVAN’I KAYBETTİK

 

Yazının Devamını Oku

Albatros’un satışına tepki yağdı

28 Nisan 2017
BÜYÜKÇEKMECE’de Albatros Parkı diye bilinen 30 dönümlük arazinin satıldığını duyuran dünkü ‘Albatros satıldı, çünkü Araplar rezidans istiyor” başlıklı yazımız büyük yankı uyandırdı. Hürriyet İnternet yazıyı uzun süre manşette tuttu. CHP 3. bölge milletvekili Dr. Ali Şeker, “Bu araziyi satmak çocuklarımıza ihanettir” açıklamasını yaptı.

Albatros İstanbul’un en önemli arazilerinden biri olduğundan yıllardır iştah kabartıyordu.

Arazinin satılma kararı neredeyse tüm internet sitelerinde birinci haber olarak yer aldı. CNN, Fox TV, A Haber, Cumhuriyet yazımızı yayına soktu. Ayrıca A Haber ve NTV’nin arsanın bulunduğu bölgeden yayın yapması dikkat çekti.

Hasan Akgün verdiği beyanlarda olayın perde arkasına girmiyor, yani açık konuşmuyor. İhaleyi kazananın ortaklarını, Büyükçekmece Basketbol Takımı’nın sponsoru olduğundan söz etmiyor. CHP’li bir üyenin “CHP’li bir belediye olarak burasını yeşil alan yap, park alanına kat, halka aç... Biz doların yeşilini değil doğanın yeşilini seviyoruz” demesine karşı sessiz kalıyor.

CHP’nin, bu satış işinden epeyce zarar göreceği belirtiliyor. Bu satışın referandumdan sonra imar uygulamalarından ötürü sıkıntı yaşayan Kadir Topbaş’ın elini  rahatlattığı söyleniyor.

İBB meclisine gelen tüm arsa satışlarına ret kararı veren CHP grubu şimdi ne yapacak?

Akgün görünürde ret diyor ama kendi ilçesinde ‘evet’te karar kılıyor!

 

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Albatros satıldı, çünkü Araplar rezidans istiyor

27 Nisan 2017
BÜYÜKÇEKMECE sahilinde yer alan ve çevrecilerin satılmaması için direndiği Albatros Parkı diye bilinen 30 dönümlük arazi satıldı.

TOKİ’nin 7 taksitli satışları gibi yapılan ihale kimlere karşı mesaj içeriyor?CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat tüm konuşmalarında “Kamu arazileri peşkeş çekilemez” diyordu. Genel Başkan Kılıçdaroğlu “Ellerinden gelse mezarlık alanlarını da satacaklar” demişti. CHP’li Eski Genel Sekreter Gürsel Tekin “İstanbul’un rant haritasını çıkarıp Kadir Topbaş’a göndermişti. Acaba aynı haritayı partisinin belediye başkanı Hasan Akgün’e de gönderecek mi? Bölge milletvekilleri eylemler yaptı, Dr. Ali Şeker “Albatros halkındır” dedi. Hasan Akgün’den tüm eleştirilere cevap geldi; “Satarım, sattım, oldu”. 


ANAP kökenli olan Hasan Akgün kendini parti aidiyeti içinde görmeyebilir, peki Büyükçekmece’de yerel politika yapan CHP’liler nasıl bu yetkiyi verdi?
AKP meclis üyeleri satışa ‘ret’ oyu kullandı.

Albastros’u korumak AKP’li meclis üyelerine kaldı!

Yazının Devamını Oku

Kazdağları için 60 bin imza

26 Nisan 2017
ÇANAKKALE’nin Karabiga ilçesine yapılmak istenilen ithal kömürlü termik santral projesi, Kirazlıdere Termik Santralı’nın (KTS) durumu bugün Ankara’da gerçekleştirilecek toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından değerlendirilecek.

İthal kömür ile çalışacak termik santral, tek başına yılda 3.5 milyon ton ithal kömür yakacak ve santrallardan yayılacak olan 314 bin ton kül, Kazdağları Milli Parkı’nı tehdit edecek, su havzalarını kirletecek ve tarımsal üretimi sekteye uğratacak. Termik santralda kullanılacak olan ithal kömür ile ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan enerjide dışa bağımlılığın ve dış ticaret açığının artmasına sebep olacak.

Ayrıca denizden saatte çekilecek 204 bin m3 su ile soğutulacak ve 34 bin m3/saat su çekilerek baca gazı desülfürizasyonda kullanılarak denize boşaltılacaktır. İthal kömürün yakılması ile ortaya çıkacak olan milyonlarca ton sera gazı emisyonları ise küresel iklim değişikliği açısından ‘telafisi imkânsız daha fazla zararlar’ doğuracak. Bacalardan çıkan kül ile tarım, su kaynakları ve doğayı kirletecek olan proje iklim değişikliğinin geri dönülemez sorunlara yol açmasına çanak tutacak.

KTS, Karabiga bölgesine yapılmak istenilen 9 termik santraldan sadece biri. 30 kilometre mesafe ile kurulmak istenilen bu termik santrallar, Karabiga ilçesini bir ekolojik feda bölgesine çevirecek, doğal güzellikleri ve tarımı ile ünlü ilçeyi küle boğacak.

Çanakkale’nin Biga ve Lapseki ilçelerinde bulunan Kirazlıdere 1 ve 2 termik santral projeleri 5 Mayıs 2015 tarihinde peş peşe Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı verilmiş, EPDK tarafından da lisans birleşimine gidilerek ‘Kirazlıdere Termik Santralı’ denilmişti. Ancak, bakanlığın ÇED olumlu kararı verdiği proje uluslararası kredi kuruluşları tarafından teknoloji kriterlerini karşılamadığı için teknoloji değiştirilmek zorunda kalındı. Bunun üzerine tekrar hazırlanan ÇED raporu hakkında son karar bugün Ankara’da verilecek.

Yazının Devamını Oku

Dünya Dans Günü’nü unutmayın

25 Nisan 2017
BÜRODA ders aralarında, toplantılardan sonra, aile arasında, herhangi bir boş zamanınızda dans etme imkânı yaratın. 29 Nisan Cumartesi Dünya Dans Günü...

Müzikli olur, müziksiz olur, iyi veya kötü dans edersiniz. Hiç fark etmez. Göreceksiniz, yüzünüzdeki stresli ve öfkeli görüntü tebessüm ve rahat bir ifadeye dönüşecektir.

Dans dendiği zaman ışıkçısından dekorcusuna repetitöründen koreografına, orkestra sanatçılarından şefine, balet-balerinler ve 200’e yakın insanın emek ve güç verdiği kolektif ve özgürce yapılmış bir sanat ortaya çıkar. Buna bizden somut bir örnek verirsek İngiliz ve Türk balesinin kurucusu 20. yüzyıl balesinin dünya çapındaki otoritesi Dame Ninette de Volis’in 1965 yılında Ankara’da sahneye koyduğu Ferit Tüzün’ün ‘Çeşme Başı’ balesidir. Bu bale Türk klasik bale dansçılarının akademik üslup ve ritminden esinlenerek Türk halk danslarının o zengin esintilerinin fantastik bir şekilde sahnelenmesidir. Bu eser bir köyde suya giden kızlar, köy davulcusu, satıcı kadınlar, çingeneler, Karagöz ve Hacivat ve sonunda âşık gariple sevgilisinin dansıyla (pas de deux) sona erer. ‘Çeşme Başı’ bale eseri müzik olsun, dans ve koreografik düzenleme olsun bu topraklarda yaşayan insanların şahane bir sentezidir. Gözümüzün önündeki böyle güzel bir yapıtın yurtdışındaki Türkiye tanıtımında kullanılmaması üzücüdür.

AKM’NİN İHYA EDİLMESİ

10 Mart’taki Milli Kültür Şûrası toplanıp sonuç raporunda, ‘Atatürk Kültür Merkezi ve muadilleri de bina ve yönetsel olarak ihya edilecektir’ kararı çıktı. Bu kararın alınması ne demektir?

Bu sanatçılar ve sanatseverler için deli gibi sevindirici haberdir. Senelerin getirdiği bu tıkanıklık ve bu kâbusun giderilmesi ‘çekli çaktı’ kararlara kalmazsa bu medeniyet yuvasının saçtığı sıcaklık akan bir dere gibi değil, bir nehrin coşkusu gibi sanatçılarımıza yansıyacaktır. AKM sanatçılar için bir mabettir, ‘İhya’nın lügat anlamı ‘yeniden canlandırma, diriltme, çok iyi bir duruma getirme, mutluluğa kavuşturmak’ demektir.

Bu güzel haberin sonrasında bunun insanlarımıza ve sanatçılarımıza sevinç ve moral coşkusu olacaktır. Sanatın boş zamanları olursa, ilgilenilecek bir eğlence olarak mı görüyorlar, yoksa sanatın insanlarda yarattığı değerlerin farkında olmaya biz de artık varız mı diyorlar.

AKM’nin tadilattan sonra açılışı, bu olumlu oluşumlar sonrasında onların bir başka duygusunu daha harekete geçirecektir. Sıkıntılarını bir tarafa atarlar, uyanırlar, silkelenirler.

Yüce

Yazının Devamını Oku