Paylaş
Albatros İstanbul’un en önemli arazilerinden biri olduğundan yıllardır iştah kabartıyordu.
Arazinin satılma kararı neredeyse tüm internet sitelerinde birinci haber olarak yer aldı. CNN, Fox TV, A Haber, Cumhuriyet yazımızı yayına soktu. Ayrıca A Haber ve NTV’nin arsanın bulunduğu bölgeden yayın yapması dikkat çekti.
Hasan Akgün verdiği beyanlarda olayın perde arkasına girmiyor, yani açık konuşmuyor. İhaleyi kazananın ortaklarını, Büyükçekmece Basketbol Takımı’nın sponsoru olduğundan söz etmiyor. CHP’li bir üyenin “CHP’li bir belediye olarak burasını yeşil alan yap, park alanına kat, halka aç... Biz doların yeşilini değil doğanın yeşilini seviyoruz” demesine karşı sessiz kalıyor.
CHP’nin, bu satış işinden epeyce zarar göreceği belirtiliyor. Bu satışın referandumdan sonra imar uygulamalarından ötürü sıkıntı yaşayan Kadir Topbaş’ın elini rahatlattığı söyleniyor.
İBB meclisine gelen tüm arsa satışlarına ret kararı veren CHP grubu şimdi ne yapacak?
Akgün görünürde ret diyor ama kendi ilçesinde ‘evet’te karar kılıyor!
GÜNÜN SÖZÜ
“İpekböceği kozasını örerken oluşan ipeğin neye yarayacağının hesabı içinde değildir.”
Cuma OCAKLI
KİRAZLIDERE SANTRAL PROJESİNE 2 AY SÜRE VERİLDİ
BAKANLIK ONAYLAMADI AMA...
ÇANAKKALE bölgesinde bakanlık tarafından yeterince incelenmeden ithal kömüre dayalı 16 termik santral yapılması kararı çerçevesindeki Kirazlıdere Termik Santral ile ilgili ÇED raporu, bakanlık tarafından onaylanmadı. Çarşamba günkü yazımızda, Kazdağları’nı çevresel bakımdan etkileyecek santralların geri çekilmesi için 60 bin imza toplandığını yazmıştık. Bakanlığın Çevre Dairesi’nin bu yoldaki 26 Nisan tarihli kararı bölgede memnuniyet yarattı. Çanakkale’de yapılmak istenilen Kirazlıdere Termik Santralı’na şimdilik onay çıkmadı. Ama...
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED raporunu onaylamayarak, özellikle hava kirliliği modellerinin yenilenmesi için şirkete 2 ay süre verdi. Halk takipçisi olmasaydı iklim, hava ve tarıma büyük etkisi olacak proje belki de önceki günkü toplantıda onaylanacaktı. Bölgede projelendirilen toplam 16 santraldan sadece birisi olan projenin hiçbir koşulda yapılmaması için vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının kararlı olduğu görülüyor.
Bakanlıktaki toplantıya katılan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan “Bakanlığın projeye yaptığımız eleştirileri dikkate alarak ÇED raporunu şu anda onaylamamış olması çok önemli” dedi. Doğan şöyle konuştu:
“Ancak termik santral projesi maalesef hâlâ rafa kalkmadı. Sadece Kazdağları’nda değil, Marmara ve Avşa Adası, İstanbul ve tüm Marmara Bölgesi’nde nefes almaya devam edebilmemiz için şirketin iddia ettiği gibi yeni teknolojiyle bile olsa kömür yakacak olan tek bir santralın daha yapılmaması gerekiyor. Bu nedenle, proje iptal edilene kadar Kazdağları, iklim, hava, su ve sağlığımız için mücadeleye devam edeceğiz.”
AKPM KARARI KONUSUNDA SERİNKANLI DÜŞÜNÜLMELİ
AVRUPA Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) Türkiye’yi yeniden ‘gözetim altına alma’ kararı ülkemizin dünyadaki itibarını zedeleyecek ve ulusal çıkarlarımıza zarar verecek bir gelişme olmuştur. Türkiye 1996’da da gözetim alınan ülkelerden biri olmuş, yoğun yasal düzenlemeler ve uygulamalar sonucu 2004’te bu statüden çıkabilmiş, bu sayede de Kopenhag kriterlerine uyum sağladığı kabul edilerek AB ile üyelik sürecini başlatabilmiştir. Türkiye şimdi, gözetim altında bulunan Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Sırbistan, Bosna-Hersek ve Moldavya’yla aynı kategoriye girmiş bulunuyor.
Konseyin kararının, AB’nin ülkemize karşı tutumunu ve AİHM’nin kararlarını da olumsuz biçimde etkilemesi beklenmelidir. Daha şimdiden AB’ye üyelik sürecimizin askıya alınmasını önerenler çıkmıştır. Örneğin OHAL’in mümkün olan en kısa zamanda kaldırılması, basının gerçek demokrasilerdeki özgürlük standartlarına kavuşturulması, referandum sırasında yapılan kural değişikliğinin geçersiz kılınmasının sağlanması için gerekli yasal ve hukuki çarelerin bulunması, özellikle Avrupa’da ciddi eleştirilere yol açan idam cezasının yeniden yasalaştırılacağı yolundaki söylemlerden vazgeçilmesi bence doğru yolda atılmış adımlar olacaktır. Unutulmasın ki, idam cezasının savaş halinde bile uygulanmasının yasaklanmasını öngören AİHS’nin 13. protokolü AKP iktidarı zamanında imzalanmış ve onaylanmıştır.
Avrupa Konseyi’ndeki karar farklı siyasi partilere mensup, farklı eğilimdeki milletvekillerinin oylarıyla alınmıştır. Karara karşı bazı ülkeleri cezalandırmaya çalışmanın isabetli ve sonuç alıcı olacağını düşünmek zordur.
Şimdi serinkanlı düşünmenin, ülkemizin çıkarlarına daha da fazla zarar verecek adımları atmaktan kaçınmanın ve sorunlarımıza daha az değil, daha çok demokrasiyle çare bulunabileceğini kabul etmenin zamanıdır.
Öfkeyle kalkanın zararla oturacağını söyleyen atalarımızın tavsiyesine kulak verilmelidir.
Onur ÖYMEN
BİLİYOR MUSUNUZ?
- İZMİR Büyükşehir Belediyesi, Leonardo da Vinci’nin doğum günü olan 15 Nisan ‘Dünya Sanat Günü’, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde 100 sanatçının katıldığı serginin, gördüğü ilgi nedeniyle 30 Nisan’a kadar uzatıldığını...
- DİDİM Belediyesi, Türk Vegan Vejetaryenler Derneği (TVD), Turizm Araştırmaları Derneği (TURAD) ve Didim Turizm Altyapı Birliği (DİTAB) organizasyonuyla bu hafta sonu yapılacak ‘Didim Vegfest’ için Apollon Tapınağı mevkisinde bir festival sokağı kurulduğunu (www.didimvegfest.com)...
- ERMAN Özbaşaran’ın ‘Umut Olasılığı’ isimli ilk kişisel sergisinin 6 Mayıs–10 Haziran tarihlerinde Beyoğlu Art On İstanbul’da izlenebileceğini...
ECEVİT HÜKÜMETİNİN AB İÇİN YAPTIKLARI UNUTULMAMALI
RAHMETLİ Bülent Ecevit Başbakanlığındaki koalisyon döneminde (1999) Helsinki doruk toplantısında, Türkiye oybirliği ile AB’ye tam üyelik için koşulsuz aday ülke olarak kabul edildi. Toplantı tutanağında, Türkiye’nin, Kophenag kriterleri’ne uyum sağlama konusunda attığı adımlara atıfta bulunuldu ve bu durumun övgüyle karşılandığı ifade edildi.
Karar metninde bulunan, -Yunanistan ile mevcut Ege sorununun en geç 2004 yılına kadar çözülmesi, aksi halde Uluslararası Adalet Divanı’na götürülmesi zorunluluğu doğacağı- biçiminde yorumlanabilecek ifadeler, Ecevit ve koalisyon ortakları tarafından kabul edilmez bulundu ve şarta bağlı bir adaylığın kabul edilemeyeceği açıklandı.
Zirvede kayıtlara geçen, Kıbrıs görüşmelerinden bir sonuç alınmaması halinde, Güney Kıbrıs’ın, Kıbrıs adı altında tam üye olarak kabul edileceğin izlenimi veren ifadeler de, çok sakıncalı bulundu ve reddedildi.
Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanı, Finlandıya Başbakanı Lipponnen, Ecevit’e yazılı mesaj gönderdi ve ‘şart koşmanın söz konusu olmadığına dair’ teminat verdi. (Daha sonra ‘Yes be annem maskaralığı’ ile, hayata geçen senaryo, o zaman yazılmış ve zamanın koalisyon hükümeti tarafından püskürtülmüştü.)00
18 yıl sonra, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Kophenag kriterleri konusundaki geriye gidişi, ‘denetim kararına’ dayanak yaptı.
Ecevit Başbakanlığındaki koalisyon, Kophenhag kriterlerini yerine getirmede önemli adımlar attı, mayınlı alanları temizledi, (Anayasada yapılan önemli değişiklikler) Ege Denizi sorunu ve Kıbrıs şantajına boyun eğmedi, şartlı adaylığı reddetti. Bugün, Kıbrıs’ı Rumlar temsil ediyor, Ege’de, adalar ve kayalıklarımızda, Yunan Savunma Bakanı ve papazlar mangal yapıp muhtemelen ‘ballı rakı’ içiyorlar!
Bu arada referandum, şaibeli olsa da sonuçlandı, ‘evet’çilere göre, koalisyonlar dönemi sona erdi.
Demokrasiyi yeniden inşa etmek için, Avrupa’nın şefkatli kollarında ‘ihtimamlı bir denetim’e alındık!
Hayati KAMACI
Paylaş