Yalçın Bayer

Berlin Büyükelçisi’yle konuştuk

25 Şubat 2020
Türkiye Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, Hürriyet’in Frankfurt’taki tesislerini ziyaret ederek önemli açıklamalarda bulundu.

Demirören Media International ve Hürriyet Almanya Genel Müdürü Ahmet Karakaşlı ve yardımcısı Abdurrahim Kurtiş ile Frankfurt Başkonsolosu Burak Karartı’nın da hazır bulunduğu görüşmeyi biz de izledik ve kendisine Hanau’daki katliam ile ilgili sorduğumuz sorulara ilginç yanıtlar aldık. Önemli açıklaması ise “Son 30 yıl içerisinde Almanya’da ırkçı ve Nazilerin katlettiği insanların sayısının 200’ün üzerinde olduğu” idi. Büyükelçi, bunlardan 35’inin Türk ve Türk kökenli olduğunu söyledi. Bir Türk büyükelçisinin bu tür olaylar sonrasında yaptığı ‘en sert konuşma’ olarak kabul ediliyor.

BÜYÜKELÇİ AYDIN ALMANYA’YA SESLENDİ

‘İŞTE NAZİ SALDIRILARI’

NEO-Nazilerin Schwandorf’ta (1988-3 kurban), Mölln’de (1992–3 kurban), Solingen’de (1993-5 kurban) ve Ludwigshafen’da (2008-9 kurban) kundakladıkları evlerde yanarak can veren 20 insanımızı unutmadık. Hamburg ve Berlin’de insan düşmanı ırkçılar tarafından katledilen iki gencimizi de unutmadık. NSU terör örgütü tarafından 2000-2007 yılları arasında hunharca öldürülen 8 insanımızı unutmadık. 2016 yazında Münih’te Olympia alışveriş merkezinde ırkçı bir saldırgan tarafından katledilen insanlarımızı da unutmadık.

Diğer yandan, daha geçtiğimiz ekim ayında Halle’de bir sinagoga düzenlenen saldırı sonrasında hayatlarını kaybeden 2 masum insanı da, mültecilere yardım etmesiyle tanınan ve geçtiğimiz haziran ayında ırkçı bir caninin kurşunlarıyla hayatını kaybeden Kuzey Hessen (Kassel) Bölge Valisi Walter Lübcke de dahil, hem uzak hem de yakın geçmişte ırkçı terörün kurbanlarını da gayet iyi hatırlıyoruz.

EN SERT KONUŞMA

ÖNCEKİ

Yazının Devamını Oku

Kanserde ciddi politikaya ihtiyaç var

21 Şubat 2020
TÜRKİYE’deki kanser hastalarıyla Avrupa’dakilerin aralarında beş altı yıl öncesine kadar büyük bir fark yoktu.

Bütün dünyada kanser artış gösteriyor, ülkeler buna göre önlemler alıyor. AB’ye bağlı ülkeler ortak sağlık politikaları saptıyorlar, uygulamaları konuşuyorlar.

En önemlisi de örgütlenme modelleri.

Kanser, gerek kamu gerekse sivil örgütlenmeler açısından en ön sırada.

Türkiye’de ise Kanser Daire Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı organizasyonunda daha alt bir seviyeye taşındı. Eski önemini ve başarısını koruyamadı bakanlık. Örneğin başarılı hasta sayımı yok düzeyde, veri bulmak ise altın bulma değerinde.

Veriler olmadan politika oluşturamazsınız. Kanser araştırmalarına komik bütçeler ayrılıyor. Oysa her ülke kendi biyolojik gerçeklerine göre araştırmalar yapıyor.

SGK ve ilaca erişimde sorunlar var, hasta ne yapacak bilmiyor.

Doğru bilgiye erişim ciddi bir sorun. Hasta hakları savunuculuğu yapan kaç kurum var?

Doğru bilgi yoksa hurafe vardır. Acil kanser politikalarına ihtiyaç var.

Yazının Devamını Oku

‘Kentsel dönüşüm önerimdir’

20 Şubat 2020
Kentsel dönüşüm sağlıklı ve güvenli evlerde huzur içinde yaşamak için yapılmalı, şehrin yoğunluğunu arttırmamalı ve kişilere rant aracı olmamalı.

Şehir yoğunluğunu arttırmadan dönüşüm için devletin ve yerel yönetimlerin devreye girmesi lazım. Dönüşümün önündeki iki önemli engel, “para verilmek istenmemesi” ve “daha fazla daire isteği”. Bunun sonucu kuş yuvası gibi evlerde -Bırakın evde yaşlı bir büyüğü, kız-oğlana ayrı oda veremiyoruz. Ondan sonra yaşlı bakımevlerine muhtaç oluyoruz- ve artan trafik vs sorunlarla yaşanamaz şehirlerde geçmişi özleyerek veya başka beldelere taşınarak yaşamak zorunda kalıyoruz.

Dönüşüme girmesi gereken iki milyon ev için 10-15 yıllık plan yapılmalı.

Evler TOKİ, KİPTAŞ veya anlaşılan başka müteahhitler tarafından emsal artışı olmadan ve metrekare değişmeden belli bir kârla yenilenmeli. Düşük ve uzun vadeli kredilere rağmen inşaat maliyetine katılamayan dairelerin parasını kamu verecek ve verdiği kadar tapuda hisse sahibi olacak.

Gereken fona İBB, devlet belli oranlarda katılacak. Daire sahibi, emlak vs vergileri ödemek kaydı ile bu evde kira ödemeden oturacak. İleride daire satılmak isteniyorsa kamu da parasını alacak. Ya da şahıs devletten satın alacak. Böylece binalar, her sene 10 milyar civarında ayrılan bir fonla rahatlıkla yenilenir.

Zaman içinde bu para da geri gelir. Aksi durumda gelecek depremin yıkım maliyetleri yüz milyarlarca lira zarara sebep olur. Yoksa ülke olarak altından kalkamayız.      Cevat YAMAN

VENEZUELA HALKI 7 KİLO ZAYIFLAMIŞTI

İBRAHİM Kahveci, Karar’daki ‘Açlık, yoksulluk ve sefalet’ başlıklı yazısında, Türkiye’nin geleceğinin ne beklediğini sorgularken bir yerde şöyle yazıyor: “Venezuela’da açlık, sefalet ve yoksulluk nedeniyle halk ortalama 7 kilo zayıfladı. Ama ülkede kuyruk bile yok. Çünkü kuyruğa girecek ürün yok.

Ülke bu duruma nasıl geldi? Küresel petrol fiyatlarındaki artış ile 36 milyonluk ülkede 22 milyon kişiye sosyal yardım yapılarak üretim ve çalışma bitirildi. Orta sınıf ülkeden göç etti.

Yazının Devamını Oku

Hafriyatın hesabı mutlaka sorulmalı

19 Şubat 2020
ANKARA’dan sonra Antalya’dan gelen hafriyatla ilgili yolsuzluk haberleri bize İstanbul’da yaşananları hatırlattı.

İnşaat sektörünün zirve yaptığı 2003 ve sonraki yıllarda orman idaresine ait hafriyat gelirlerini ranta dönüştürmek amacıyla İstanbulda ‘Bizans oyunları’ oynanmıştı.

Başrollerde de siyasetçi, işinsanı ve bürokrat birlikteliğinden oluşan ‘rant çeteleri’ görev almıştı. Önce rant çetelerine direnebilen dürüst kadrolar pasifize edilmişti.

Maden ocaklarını iyileştirmek amacıyla yapılan ‘orman idaresinin’ hafriyat ihaleleri, yetki gaspıyla durdurulmuştu.

Orman Kanunu değiştirilerek oluşturulan ‘ihalesiz sistemlerle’ yetkili kılınan İBB’nin kadrolarına ‘özel kişiler’ atanmıştı.

Orman idaresinin ihalelerle kamuya mal ettiği ‘hafriyat gelirleri’ ihalesiz sistemlerle tamamen ranta dönüştürülmüştü. İstanbul’daki tüm hafriyat gelirlerini tahsil etmekle görevli İBB’nin şirketi İSTAÇ’ın zarar ettiğini Sayıştay raporları da ortaya koymuştu.

Eski İstanbul Orman Bölge Müdürü Faruk Çebi, herkesin sustuğu bir dönemde susmamıştı. İlgili makamlara sunduğu raporlarda hafriyat rantından dolayı İstanbul’da oynanan oyunların hem perde arkasını deşifre etmişti, hem de oluşturulan ihalesiz sistemlerin neden olabileceği sorunları dile getirmişti. Dikkate alınmayan önerilerinin ve öngörülerinin haklılığını yıllar sonra yaşanan olaylar da teyit etmişti. Ranta dayalı hafriyatın neden olduğu yolsuzluk ve çevre sorunları İstanbul’un değişmeyen gündemi olmuştu.

Danıştay 8. Dairesi de ranta hizmet ediyor gerekçesiyle ihalesiz sistemleri iki kez iptal etmişti.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra kamudaki FETÖ’cülerin de ihalesiz sistemlerin oluşmasına her türlü desteği verdikleri alenen ortaya çıkmıştı. Merak ediyoruz...

Yazının Devamını Oku

Aliyev, Paşinyan’dan daha etkiliydi...

18 Şubat 2020
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 56. Münih Güvenlik Konferası’nda, Dağlık Karabağ’ı tartıştı.

MÜNİH’te 14-16 Şubat tarihlerinde yapılan Güvenlik Konferansı’nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın kadın moderatör eşliğinde Dağlık Karabağı tartışmaları dünyada büyük yankı uyandırdı. Daha mantıklı olan Aliyev’in ileri derecedeki İngilizcesi ile konulara hâkim olması iyi puan aldı. Paşinyan ise ‘amatör’ bir siyasetçi gibi göründü. İngilizcesi çok kötü olmasına rağmen İngilizce konuşmaya çalıştı. Genel olarak şunu vurgulamak gerekir: İlk defa Azerbaycan’ın cumhurbaşkanı o kadar geniş bir platformda ülkenin haklı olduğunu açıkça gösterebildi. Oysa Paşinyan hiç yeni bir şey söylemedi ve hatta Ermeni yorumcuların ve uzmanların dediklerine göre Ermenistan bu buluşmada oldukça yetersiz kalırken, kötü imaj yarattı. Paşinyan, popülist bir siyasetçi gibiydi... Ülkede yorumcular tarafından Ermenistan Başbakanı için ‘ham bir siyasetçi’ tanımlaması yapıldı. Aliyev ile Paşinyan arasında siyasi kavram tanıtımında büyük bir fark olduğu da dikkat çekti. Birisi uluslararası hukuka hitap ederken, diğerinin ise daha çok ‘şaka’ gibi MÖ tarihi olayları örnek göstermesi garip karşılandı. Uluslararası gözlemcilere, özellikle de Ermeni yorumculara göre, söz konusu karşı çıkışlarda Aliyev’in başarıyla öne çıkması Dağlık Karabağ görüşmelerine yeni bir şekil verecek ve sorunun çözümü için bir nevi umut yaratacak.

Prof. Dr. Aydın İBRAHİMOV/İZMİR

GÜNÜN SÖZÜ

“PAŞİNYAN 1975 doğumludur. 1991-94’te Erivan Üniversitesi’nde filoloji fakültesinde gazetecilik bölümünde okudu. Siyasi faaliyetten ötürü okuldan kovuldu. Tarihi bilmez, söz konusu ihtilafı bilmez. Son iki yıldır başbakanlık yapıyor ama hâlâ 3. sınıf bir sokak siyasetçisi gibi popülist davranıyor. Tüm bilgileri oldukça yüzeyseldir.”

Gazeteci Artak Vardanyan-Erivan

CHP YANLIŞ KARARDAN DÖNMELİ

CHP Genel Merkezi’nin “Yanlı yayın yapıyor” gerekçesi ile  ‘CNN Türk’e CHP’lilerin katılımını yasaklaması ve ihraç işlemi uygulama kararı’ yanlış olmuştur. Kuşkusuz kendilerinin ve çocuklarının hangi kanalı izleyeceklerine ve neyin doğru neyin yanlış olduğuna seyirci karar verecektir. Boykot kararı partinin ilkelerine ters ve son derece yanlıştır. Yakın geçmişte, sırf basın özgürlüğü kapsamında değişik medya organlarına sahip çıkıldığı hatırlandığında, bu yasakçı anlayışın ne kadar çelişkili olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca CNN Türk, 15 Temmuz darbe girişimine direnen kurumlardan biridir. Dolayısıyla boykot edilmeyi değil, saygıyı hak ediyor.

Genel merkezimiz bu yanlış karardan dönmelidir. Zira bu davranış başkaları tarafından da örnek alınabilir ki, böyle bir halde CHP’nin söyleyecek sözü olmaz.

Yazının Devamını Oku

Turizmde iş/eleman nasıl bulunuyor?

14 Şubat 2020
TURİZMDE iş ve eleman arama sezonu başladı.

Ülkenin her yerinden her düzey ve her pozisyonda çalışmak isteyenlerin yanında yurtdışından, Nepal’den Ukrayna’ya, Bulgaristan’dan Kırgızistan’a kadar birçok ülkeden binlerce kişi Türkiye’deki otellerde çalışıyor. Yabancı uyruklu çalışanların sayısı her yıl artıyor. Öğrendik ki turizmde iş arayanlar da eleman arayanlar bu ihtiyaçlarını www.turizmgazetesi.com üzerinden karşılıyor. Sitenin editörü Fehmi Köfteoğlu sistemi şöyle anlatıyor: “Yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın ilk online turizm yayını olan sitemiz 1999’dan beri hizmet veriyor. Türkiye’ye binlerce kişi geliyor. İş arayan herhangi bir ücret ödemeden bu bölüme giriyor, aradığı iş ile ilgili olarak oradaki formu dolduruyor, form otomatik olarak yayına giriyor. Günde ortalama 2 bin 500 giriş oluyor. Her bir eleman arama ilanına ortalama 34 başvuru yapılıyor. Bunların da mevsime göre ortalama 3 ila 5’i işe alım ile sonuçlanıyor. Taraflar arasında aracılık yapılıyor. İş arayandan herhangi bir ücret alınmıyor. Eleman arayan işletmelerden ise ilanın bir ay süreyle yayında kalması karşılığında 55 TL alınıyor.

Bu yolla binlerce iş arayan iş buldu, bir o kadar işletme de aradığı elemanı buldu.”

GÜNÜN SÖZÜ

“ÖRGÜTLÜ suç şebekeleri ülkeyi adeta ele geçirdi. İçeriden ve dışarıdan yapılan saldırılarla sistematik mücadele için ‘Türkiye başsavcılık kurumu’nun kurulması gerekiyor. Böylece hukuki zeminde iç ve dış tehditlere karşı gerekli mücadele verilebilir.” (Eski İçişleri Bakanı ve YP Genel Başkanı Sadettin TANTAN)

MALİYE VE HAZİNE TASARRUF YAPTIRIYOR... FAK-FUK-FON KÖMÜR YARDIMINI % 50 AZALTTI

SOSYAL Yardımlaşma Dayanışma Vakfı (SYD) maddi durumu iyi olmayan ailelere yılda bir kez yaptığı yakacak kömür yardımında yüzde 50 indirim yaptı. Daha önce 1500 kilo olarak verilen kömür 750 kiloya düşürüldü.

Halk arasında ‘Fak-Fuk-Fon’ olarak bilinen vakıf, 2020 yılında dağıttığı kömür miktarında indirime gitti. Rize merkez ilçede yaklaşık 800 aile daha önce 1500 kilo olan yardımdan artık 750’şer kilo kömür alacak. Söz konusu bu yardımların ihtiyaç sahibi ailelere nisan ayına kadar dağıtılması bekleniyor.

Kömür yardımında yüzde 50 indirim yapılması yardıma muhtaç aileleri üzerken kamuoyunda da tepkilere sebep oldu. Yetkili makamalar, kömürdeki yardımın Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın tasarrufuna takıldığını, bu uygulamanın tüm yurt genelinde uygulandığını ifade ediyorlar. Rize merkez dışındaki toplam 11 ilçede de binlerce kişiye aynı oranda kömür yardımı yapıldığı öğrenildi.

Yazının Devamını Oku

Bekçiler fazla mı sorguluyor?

13 Şubat 2020
OKUR Hayri Korkmaz, “Lütfen bu notumu Bakan Süleyman Soylu Bey’e iletir misiniz?” dedi.

“Sabah ve akşam, Zincirlikuyu ve Avcılar metro hattını kullanıyorum. Ama her gün bizi bıktıran bir bekçi baskısı yaşıyoruz. Kötü niyetle yapmıyorlar ama biraz fazla ‘poz’ vermiş oluyorlar. Metroların bütün duraklarında bekçi var. Her bekçi karşısına çıkana ‘kimlik kontrol’ diyor. Bu sistematik imiş. Biraz da ‘keyfiyete’ kaçmıyor mu?

Polislerden daha çok ‘baskı’ yapıyor demek istiyorum. Biraz itiraz edince ‘CİMER’e şikâyet et’ diye çıkışıyor.

Kimse alınmasın ama bekçiler mesleği öğreninceye kadar ‘meşguliyetle tedavi’den mi geçiriliyor, nedir? Her gün yinelenen bu sorgu karşısında ‘Kardeşim tipimizde bir bozukluk mu var?’ demek zorunda kaldım.

İşte burada ‘nezaket’ ve ‘saygı’ başlıyor.

İktidarın bekçilerin ‘kimlik’ kontrolü yapmasını yasayla güvence altına almasıyla doğru bir şey mi yapıldı?

Biz de o zaman bu kadar baskı fazla değil mi diye sorarız.

CHP KONGRESİNDE EN SERT KİMLER KONUŞTU? ‘MUSTAFA KEMAL’İN ADAMIYIM’

CHP

Yazının Devamını Oku

‘Abe Lüle, nedir büle, çabuk süle!’

12 Şubat 2020
KIRKLARELİSPOR, Trakya’nın 2. ligde mücadele eden tek takımı halen...

Bütçesi 2.5 milyon TL, başkanı da eski sporcusu Volkan Can. Kırklarelispor kupada bu sene beklenmeyen bir başarı sergiledi. Üç 1. lig takımını eledi. Bunlar sırasıyla Ankaragücü, Gaziantepspor ve Başakşehir. En son çeyrek final kura çekiminde ise Fenerbahçe’yi çekti.

İlk maçta FB’ye mağlup olan Kırklarelispor, onur mücadelesinden sonra dün yine sahadan başı dik olarak çıktı; fair play’den ödün vermedi.

Kura çekiminden sonra Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun FB Başkanı Ali Koç’a bir mesaj göndererek, “Fenerbahçe gibi Atatürkçü bir kulübün saygıdeğer başkanını, başarılı ekibini ve değerli taraftarını ‘nabzı Mustafa Kemal diye atanların kenti Kırklareli’nde ağırlayacağımız için gururlu ve heyecanlıyız” demesi, sosyal medyada iki takımın taraftarı arasında dostluk örneği olarak sergilenmişti.

KÖFTE-RAKI

Maç öncesinde kentte müthiş bir atmosfer yaşandı geçen hafta. Nüfusu 100 bini aşan Kırklareli’ne tam bir karnaval havası hâkim oldu. Kornalardan Kırklarelispor için Ali Altay tarafından bestelenen marş çalındı. Lokantacılar maç günü olağanüstü bir taleple karşılaştıklarını, 2 tona yakın köfte satıldığını, 400 kasa bira ve 150 litre de rakı içildiğini söylediler. Kırklareli tarihinin en coşkulu günlerinden birini yaşarken ekonomik yönden de esnafın yüzü güldü.

TÜBLEK’İN ÜNLÜ KARİKATÜRÜ

1979-80 sezonu... Kupada Beşiktaş’a 2. lig takımı Lüleburgaz çıkmıştı. Ve Lüleburgaz, efsane kadrosuyla Beşiktaş’ı eledi. Tabii bu espriyi Tercüman’dan rahmetli karikatürist

Yazının Devamını Oku