Buna rağmen MYK üyelerinin bazıları kendini kurtaramadı.
Özellikle Tuncay Özkan’ın kaybetmesi en çok konuşulan konuların başını çekiyor. Güçlü bir kadro ile kurultayı izleyen Tuncay Özkan ismi son zamanlarda CHP ile veya siyasetle ilgili değil, daha çok başka mevzularda geçiyordu.
Arkasındaki CHP medyası ve İzmir il başkanının desteğine rağmen kaybetmesi, CHP’li delegelerin Tuncay Özkan’a kestiği bir ‘ceza’ mı oldu, diye düşündürdü. İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar olayındaki çelişkili ve tartışmalı tutumu da kurultayda Aykut Erdoğdu’nun isminin çizilmesine neden oldu.
MYK üyeleri Ünal Çeviköz ve Yıldırım Kaya da kaybeden diğer MYK üyeleri oldu.
Kurultayda tarihi bir oy alan Kılıçdaroğlu’nun 80 kişilik listesinde MYK üyeleri birbirini korurken Kılıçdaroğlu’nun yazdığı diğer kişilere sahip çıkmadı.
DELİK DEŞİK BİR LİSTE
Birinci gün Kılıçdaroğlu oy kullananların neredeyse tamamına yakınının oyunu alınca “Kimse Kılıçdaroğlu’nun listesini delemez” algısı oluşmuştu. Ama ikinci gün kendilerini kurtarmak için uğraşıp Kılıçdaroğlu’nun listesine sahip çıkmayan MYK üyeleri yüzünden Kılıçdaroğlu’nun listesi delik deşik oldu.
Erdoğan Toprak, Oğuz Kaan Salıcı, Veli Ağbaba, Yıldırım Kaya, Tuncay Özkan, Seyit Torun
222 kişilik PM listesinde kamuoyunca bilinen hiçbir yeni isim yok. Aynı şekilde parti kamuoyundan da istenen isimler söz konusu değil.
Yıllardır aday olan, görev alan isimler yeniden Kılıçdaroğlu’nun çarşaf listesinde yer aldı.
İstanbul listesinde Erdoğan Toprak, Oğuz Kaan Salıcı ve Canan Kaftancıoğlu’nun etkisinin görüldüğünü belirten bir delege, “Partide hiçbir siyasi geçmişi olmayan ve hiçbir ideolojik ve politik birikimi olmayan bir kişi yalnızca türbanlı olmasından dolayı PM listesine alındı” diyor.
Trabzonlu, Bahçeşehir Hukuk Fakültesi mezunu olan Sevgi Kılıç’a, öneriyi il başkanı Kaftancıoğlu’nun götürdüğü bildiriliyor. Bu öneriyi Ekrem İmamoğlu da destekledi. Sevgi Kılıç’ın yaklaşık üç yıldır partide siyaset yaptığı, son seçimde Beykoz CHP ilçe teşkilatında görev aldığı biliniyor.
Son İstanbul il kongresinde de yönetim kurulunda da bir türbanlı üye aday yapılmıştı.
CHP kurultayının son gününde 52 PM üyesi, 8 bilim kurulu ve 15 yüksek disiplin kurulu üyesi belirlendi.
KİM GİTTİ, KİM GELDİ?
Bu 97 yıllık bir parti için çok ‘acı’. Muharrem İnce ve Önder Sav taraftarlarının adaylara imza vermedikleri öğrenildi. Kendileri dışında ‘muhalefet lideri’ olmasını istemiyorlar biçiminde yorum yapılması ilginçti...
Esas büyük mücadele Parti Meclisi üyeliği için olacak. Özellikle MYK üyeleri seçilecek mi? Kılıçdaroğlu’nun 75 kişilik PM anahtar listesinden kimler seçilecek, en çok merak edilen soru! Kılıçdaroğlu, 75 kişilik bir liste yaparak MYK üyelerini örgütün önüne atmış oldu. Bakalım örgüt hangi MYK üyelerini çizecek. Bunu bu akşam öğreneceğiz.
KÜRTLERLE İLGİLİ DİLEKÇE
CHP eski milletvekili Sabri Ergül günün en ilginç konuşmasını yaptı. Divan Başkanı Özlem Çerçioğlu, Ergül’e söz vermek istemedi, ancak direnme karşısında kürsüye çıktı Ergül... Bu arada Kurultay konuşmasını yaptığı için salondan ayrılmak üzereyken, Ergül’ün söz aldığını görünce yardımcılarına “Sabri Ergül’ü dinleyeyim öyle çıkalım salondan” dedi. Ergül konuşmasında, “Yerel seçimlerde başarı sağlandı ama ittifak ile CHP dışındaki seçmenlerden de oy aldığımız için başarılı olduk. Şimdi bu kurultayda da sayın Genel Başkan yalnız sizi övenleri, destekleyenleri değil, diğer arkadaşları, eleştirenleri, farklı düşüncede olanları, toplumda karşılığı olan isimleri de PM’ye alarak partide birleşmeyi sağlayınız. Parti için demokrasiyi işletiniz” dedi. Sabri Ergül ayrıca, Kürt sorununun çözümü için inisiyatif alınarak proje geliştirmesini, Kürt hareketinin tamamen demokratik mücadeleyi benimsemesi için legal Kürt hareketinin temsilcisi HDP ve akademisyenlerle görüşülerek bir Çalıştay toplanmasını istedi. Dün de bizim yazdığımız, Kürt sorunun çözümü konusundaki CHP’nin gündemine alması ilişkin önerge de kurultaya verildi.
PROTOKOLDEKİ İSİMLER
CHP Kurultayı’nın yapıldığı 87 bin m2 ağaçlık ve açık alana kurulu ‘Kurultay Kent’ için altı ana yapıda 20 bin m2 alan oluşturulmuş... Bilkent ODEON’da 3900 boş koltuk, 1367 delegeye paylaştırıldı. Kılıçdaroğlu yanına eski Genel Başkan Murat Karayalçın ve Altan Öymen’i aldı. Soluna Oğuz Kaan Salıcı, sağına da Bülent Kuşoğlu oturdu. Arka sırada ise CHP’nin 11 Büyükşehir Belediye Başkanı yer aldı. Bu sıralarda başta Faik Öztrak olmak üzere Başkanlık Divanı üyeleri yer aldı.
KILIÇDAROĞLU’NUN KİTABI
Kılıçdaroğlu
Yani yerel yönetimlerin özerklik şartı... CHP’li bir grup delege, CHP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda inisiyatif almasını ve bir proje geliştirmesini istedi.
‘ÖZERKLİK ŞARTI’
Önergede özetle şöyle deniliyor: “Avrupa Birliği’nin en temel ilkesi üye ülkelerin sınırlarının değişmezliğidir. Avrupa Birliği’nde halklar aynı ülke içinde birlikte kardeşçe yaşamaktadırlar, biz de yaşayabiliriz. CHP yetkili kurul kararlarıyla, seçim bildirgeleriyle Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceyi kaldıracağı taahhüdünde bulunagelmiştir. Türkiye iç barışını sağlamak, birlikteliğini pekiştirmek için demokrasiyi güçlendirmek gerekir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın hayata geçirilmesine çalışmalıdır görüşündeyiz. Önerilerin kurultayda görüşülüp karara bağlanmasını arz ve teklif ederiz.”
ASIL AMAÇ NE?
Bu Kurultayın amacı Kılıçdaroğlu’nun yeniden Genel Başkan seçilmesini garanti etmek olamaz.
Bu görüş üzerinde ittifak sağlayan birçok delege var. Burada bir soru ortaya çıkıyor. 37. Kurultay’ın ‘anti-demokratik bir yaklaşımla, halksız, üyesiz, örgütsüz ve sadece seçim odaklı olarak, pandemi koşullarında’ yapılmasının asıl nedeni nedir? Görünen o ki, asıl amaç kurultay değil, çok yakın gelecekte yapılacak olan ‘Parti Programı’ değişiklikleri olabilir. ‘Altı Ok’taki ilkelere bir müdahale mi yapılacak, asıl endişe bu!..
“Lozan, Cumhuriyetimizin ve milletimizin dayandığı en güçlü siyasi ve hukuki temeldir. Bu temelle oynamak, Türkiye Cumhuriyeti’nin sarsılması ve yıkılmasıdır. Milletimizin ayrıştırılması, kamplaştırılması ve kutuplaştırılmasıdır. Buna izin vermeyeceğiz. Lozan karşıtlarının yürüttüğü, sinsi politikalara seyirci kalmadık, kalmayacağız.
Lozan’ın 97. yıldönümünde Büyük Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün, milli kahramanlarımızın, devrim ve demokrasi şehitlerimizin manevi huzurlarında ve milletimizin önünde bir kez daha ant içiyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhuriyetimizin çağdaş niteliklerine, Lozan’a ve milletimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Uyarıyoruz: Lozan karşıtlığı, Sevr yandaşlığıdır. Atatürk’ün kurduğu milli devletin tasfiyesidir. Orta çağ karanlığına teslim olmaktır. Hilafet ve saltanat heveslilerine biat etmektir. Bu emperyal oyunlara karşı, herkesi dikkatli olmaya; yurttaşlık sorumluluğu ile yasal ve demokratik yollarla mücadeleye çağırıyoruz.”
(ADD Genel Merkezi’nde bu akşam bir Lozan etkinliği yapılacak.)
UNUTMA!
1. DÜNYA Savaşı’nın ardından Sevr Anlaşması’yla neredeyse yok edilmek istenen ülke, verdiği Kurtuluş Savaşı’yla Mondros’un yerine Mudanya’yı, Sevr’in yerine Lozan’ı getirmiştir.
24 Temmuz 1923- Günümüz Türkiyesi’nin sınırlarının çizildiği Lozan Antlaşması imzalandı.
24 Temmuz 1950- Gazeteciler Cemiyeti, sansürün kaldırılışını Basın Bayramı ilan etti.
Milletvekili iken CHP’nin en çalışkan isimlerinden olan Umut Oran, 5 yıldır vekil olmasa da çalışmayı hiç bırakmadı. Partisi CHP ve Türkiye’nin karşılaştığı sorunların çözümü için sürekli ortak akıl vurgusuyla çözümler üreten Eski Genel Başkan Yardımcısı ve eski Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı olan, bir dönem Deniz Baykal’ın karşına genel başkan adayı olarak çıkan Umut Oran da kurultayın onur üyesi olmasına rağmen 37. olağan kurultaya giremeyecek olan isimlerden birisi.
Bu duruma tepki gösteren Umut Oran, şu açıklamayı yaptı:
“CHP’nin tüm içeriği ‘açılış-seçimler-kapanış’ olan bir kurultaya gitmesi çok yanlış. Delegeleri de önemsizleştiren ‘şipşak kurultay’ ısrarı partiye tahmin edilemeyecek kadar zarar verme kabiliyetindedir. Mevcut koşullarda neredeyse hiçbir üyenin kendisini delegelere tanıtamayacağı ve aday olmak için gereken imzaları asla toplayamayacağı bir kurultayın bugüne kadar biriken sorunları arşa çıkaracağı bilinmelidir. Kurultaydan beklenebilecek bir ‘yapısal çözüm’ yoktur. Korona salgınının ortasında, hiçbir önemli konuyu konuşmadan kurultay yapma ısrarının sebebi ne olabilir? Bu sorunun ‘fırsattan istifade’ etmek dışında bir sebebi görünmemektedir. Davet edilmediğim, konuşma hakkım olmayan bir kurultaya katılmayı doğru bulmuyorum. Demokrasicilik oyununun parçası olmayacağım. Adaylığım da söz konusu olmayacaktır. Mevcut CHP üst yönetimini kendi yanlışlarıyla baş başa bırakıp, tarihin herkes hakkında vereceği hükmü beklemeyi uygun görüyorum. Kimsenin kuşkusu olmasın, daha iyi bir Türkiye için daha güçlü bir CHP’yi yaratacağız. CHP içindeki bu değişimi de er ya da geç yapma azim ve kararlılığıyla çalışmalarımıza devam edeceğiz.”
‘DEĞİŞİMDEN KORKMAYALIM’
ESKİ Kadıköy Belediye Başkanı Av. Aykurt Nuhoğlu, ‘Toplumcu Düşünce’ dergisinde CHP kurultayı için diyor ki: “Çok fazla sorunumuz var. Bu güne kadar mevcut parti yönetimi başarı gösterememiştir. Gerçekten sorunların çözülmesini ve demokratik bir refah toplumu olmak istiyorsak, kurultayda ülkemizin sorunlarını konuşalım. Gelecekle ilişkili kararlar alalım ve toplumla paylaşalım. Gücünüz ve fikir üretiminiz yoksa sizi teslimiyete götürür. Karşıtlığın yarattığı çaresizlik tek başına iktidar olmaya yeter mi? Sol ve sosyal demokrasinin halkın desteğini aldığı dönemler değişim dönemleridir. Değişimden korkmayalım.”
GÜNÜN SÖZÜ
“İSTANBUL Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür. Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim. İstanbul Sözleşmesi yaşatır.” TÜSİAD
‘Askeri hastaneler bir ihtiyaçtır’
Özellikle bu kararın arkasında Oğuz Kaan Salıcı, Aykut Erdoğan, Seyit Torun, Veli Ağbaba, Bülent Kuşoğlu, Tuncay Özkan ve Yıldırım Kaya’nın olduğu iddia ediliyor. CHP’deki her gelişmenin gerisinde her zamanki gibi Erdoğan Toprak’ın isminin ortaya çıkması şaşırtıcı değil. CHP’yi Ali Babacan ve Abdullah Gül ekibine uygun hale getirme görevinin de Toprak’ta odaklandığı konuşuluyor. Toprak’ın ilk adımını İBB’de genel sekreter atamasında yaptığı ileri sürülmüştü. Genel sekreterin CHP’nin değil Gül ve Babacan ekibinin temsilcisi olduğu savunuluyor... Bu bakımdan delegenin yapacağı tercih sadece CHP’nin değil Türkiye’nin de geleceğine yön verecek. Gül ve Babacan ekibinin gücü de ortaya çıkmış olacak.
‘İŞTE KURULTAY OYUNLARI’
CHP PM üyeliği adaylarında İstanbul’da kurultaya üç gün kala, hâlâ ‘Genel başkan dışında kimseye imza verilmeyecek’ kararı nedeniyle hiçbir delegeden imza alınamamasının sıkıntısı sürüyor.
Pandemi koşullarında Ankara’da gidip imza için delegelerin peşinde koşmaları CHP’nin hiçbir kurultayında yaşanmayan bir durum olarak nitelendiriliyor.
İl başkanlarının Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde yer alacak isimlerden istemediklerini çizecekleri, yerine örgütten gelen isimlere yer verecekleri konuşuluyor.
Kurultay ısrarı nedeniyle salgına yakalanabileceklerin sorumlusu kim olacak, Genel Başkan mı, MYK üyeleri mi?
İBB’DE CHP ‘MUHALEFETİ’ UNUTTU
CHP İBB
Bu mümkün mü?
Böyle bir hal, genel merkezde genel başkan için her gün ‘pembe basın bülteni’ mi basıyor dedikodularına neden olmaz mı? Bu genel başkana saygısızlık olmaz mı?
Genel başkanlar düşüncelerini, taleplerini ve yapacaklarını özgüvenle ve aracısız söyler ve yazarlar. Sayın genel başkandan da beklenen budur!”
KURNAZ YÖNETİCİLER
Bu hukuki tespitlerden sonra ‘CHP’ye ve hukuk disiplini’ne mensubiyeti yarım yüzyılı bulmuş sade partili ve bir yurttaş olarak kurultayla ilgili görüşünü şöyle açıklıyor Ergül: “CHP’nin Atatürk’le, yüzyıllık onurlu mücadelesiyle oluşmuş ve çelikleşmiş ‘ahlakı, aklı, vicdanı’ hâlâ ayaktadır; en yüksek organı kurultayı da ‘onay noteri’ değildir.
CHP kurultay üyelerinin, genel merkezdeki kimi ‘kurnaz’ yöneticilerin, ‘Koltuk mu, ülke mi?’ konusunda ne düşündüklerini, neyi, nasıl yapmak istediklerini, genel başkanı adeta ‘kutsayıp, tekleştirerek’ öyle bir genel başkan yaratıp onun eteğinde seçilme gayretlerini anlayacak ve illerdeki partilerin temsilcileri sıfatıyla kendilerine düşen görevin gereğini özgürce, çekinmeden yapacak yüreği, ‘aklı ve vicdanı’ tarih boyunca hep var olagelmiştir.
Kurultaya giderken kurultay üyelerine yapılan baskılar, kurultayda neler yapılmak isteneceğinin göstergesi değil midir? Medyada görüyoruz. Kurultay üyelerine ‘ikbal vaatleri’, olmadı ‘imzasına, oyuna ipotek’, daha olmadı tek genel başkan adayı, ‘tek adam, tek blok liste’ kumpası tezgâhlanacak endişelerini yansıtan sosyal medya haberleri; az sayıdaki dost kalemlerin uyarıları; dileriz, aklı ve hukuku egemen kılar, makule dönüşü sağlar.
ÇARŞAF MI, BLOK MU