Paylaş
Gıda tüketiminin en çok olduğu büyük şehirlere yüzlerce kilometre uzakta yetiştirilip gönderilen tarımsal ürünlerin tedarik zincirlerinin herhangi bir salgın hastalık, deprem ve savaş çıktığında her alanda zora girdiği ve bunun da toplumda büyük panik yarattığı artık bir gerçek.
Eski ANAP milletvekili, Garbiyat Enstitüsü Başkanı Yalçın Koçak’ın ekibiyle birlikte planlayıp ana hatlarını oluşturduğu ‘Meradan Seraya’ isimli projenin tanıtma toplantısı, hafta sonu Avrasya Bir Vakfı’nın Küçükçekmece’deki merkezinde yapıldı. Bu projedeki temel amaç İBB ile başlayıp sonradan diğer belediyeleri de içine alacak, şehir halkının gıda güvenliği sağlayacak sağlıklı bir temel gıda üretimi yapılanmasına gidilmesi.
Bununla ilgili yapılan birinci tanıtım toplantısında çizilen projenin ana hatlarını özetle şöyle özetleyebiliriz:
Şehirlerde ve yakınlarında kurulan modern seralarla, yine şehirlere uzak olmayan mera veya meraya çevrilebilecek arazileri koruyup ıslah ederek, burada doğal şekilde hayvancılık yaparak ve ürünlerini entegre bir şekilde kolayca şehirlere ulaştırabileceğimiz bir sistemin yanında, modern teknolojilerle donatılmış seralarla ve belediyelerle işbirliği yapıp bir gıda ağı oluşturularak temel gıda tedarikini güvence altına alırken halkımıza daha sağlıklı ürünler sunmak.
KOOPERATİFÇİLİK ŞART
Bütün bu organizasyonun yanında, kooperatifçilik de en önemli payı alıyor. Projenin öncüsü Yalçın Koçak sunum konuşmasında tarımın en büyük sorunlarının, kooperatifçilikten uzaklaşmamız, bol miktarda zehirli kimyasal tarım ilaçları kullanmamız ve organizasyon eksikliğimiz olduğunu dile getirerek, ‘Meradan Seraya’ projesinin amacının organize bir şekilde kooperatifçiliği merkeze alan, kontrollü ve iyi tarım yaparak şehirli halka 12 ay ucuz, sağlıklı taze gıdayı ulaştırmak olduğunu belirtti.
Konuşmacılar arasında bulunan, yıllarını sera yetiştiriciliğine vermiş, modern sera teknolojilerini başarıyla uygulayan Kazım Sarıkaya, verimsizleşen topraklar; dolu, sağanak, sel, kuraklık, aşırı sıcaklık gibi iklim şartları derken tarlaya ekilen ürünün akıbetinin hesabının yapılamadığını; Hollanda’da olduğu gibi tarımsal üretimin artık daha güvenli ve öngörülebilir sera üretimine kaydığı; Türkiye’nin modern sera üretimini gündemine alarak geleceğe doğru yatırım yapmasının önemli olduğunu detaylarıyla anlattı. Yılların verdiği tecrübesiyle girişimcilere ve bu projeye yardımcı olacağını belirtti.
Diğer konuşmacı da sizin de bu köşeden tanıdığınız; tarım, gıda, ekonomi, tarih gibi çeşitli konularda kitapları olan ve ‘sanayi keneviri’nin Türkiye’de gündeme girmesinde Yalçın Koçak ile beraber emekleri olan İsmail Tokalak’tı. İsmail Tokalak, kenevir konusunda bir farkındalık olduğunu, fakat hâlâ filizinin, yaprağının işlenmesi ve ticareti önündeki yasaklarının kalkmadığı noktasına dikkat çekti.
Tokalak, ‘sanayi keneviri’nin filizinden elde edilen CBD yağı ve türevlerinin dünyada büyük pazarı olduğu, bizim bu yasaklar dolayısıyla milyonlarca dolar gelir elde edebileceğimiz bir ürünü imha ettiğimizi, ayrıca hâlâ bu tür kenevirin ekiminin mevzuatının açık olmamasından dolayı il ve ilçe tarım müdürlüklerinin sanayi keneviri ekmek isteyenlere anlamsız zorluklar çıkardığını belirterek, Türk tarımında sorunların yapısal olduğunu vurguladı. (19 ilde kenevir ekme izni var ancak daha yılda 5 ton tohum üretemedik.)
Tokalak, ‘Tohumculuk Yasası’nda yer alan ‘ata tohumlarımızın ticareti yasağı’nın kaldırılmasını isteyerek, çiftçiye milli hasılanın yüzde 1’inden aşağı destek verilmemesi gerektiğini, 14 yılda ortalama yıllık milli hasılanın 700 milyar dolar olduğunu, bunun yüzde 1’nin 7 milyara tekabül edeceğini fakat çiftçiye yılda 3.5 milyar dolar verilerek kanuni hakkı olan diğer 3.5 milyar doların verilmediğini söyledi. AB çiftçisine yılda 75 milyar dolar destek verirken, Türkiye ne verirse versin böyle bir tablo sağlıklı olur mu?
KUMAR PARASI NEDEN ÖDENMİŞ!
Eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, dün Ayşenur Arslan’la konuşurken, eski büyükelçi Numan Menemencioğlu’nun Paris’te başına gelenleri anlattı.
Konu Yassıada duruşmalarındaki ilgili dava dosyasında yer alıyormuş. Menemencioğlu Paris’te aşırı kumar oynamış, büyük de paralar kaybetmiş. Olay dönemin başbakanına intikal ettiriyor, o da “Milli haysiyetimiz için bu paranın ödenmesi gerekir” diye talimat veriyor. Ve ödenmiş.
Cindoruk anılarını anlattığı, Kaan Gaytancıoğlu’nun yazdığı ‘Türk Siyasal Yaşamında Hüsamettin Cindoruk’ (Tekin Yayınevi) kitabını da tanıttı.
Cindoruk gündeme dair ayrıca “Yargının tek ihtiyacı tarafsızlıktır. Yargıya müdahale edilirse ters teper. Avukatlık amme bir kurumdur, dövme olayı olmaz. Amir talimat verse bu polisi kurtarmaz. Polis tarafsız davranmak zorundadır” değerlendirmesini yaptı.
İNÖNÜ MAĞARASINDA KEŞİF!
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hamza Ekmen, “Anadolu’da insan elinden çıkmış ilk altın boncuk buluntularına İnönü Mağarası kazıları sırasında rastladıklarını” açıkladı: “Bu, Anadolu’nun en eski altın eşyasıdır. Arkeoloji-madencilik tarihi açısından çok önemli bir keşif. İnönü Mağarası’nda bulunan altın boncuklar dünyadaki ilk örneklerinin de devamı niteliğinde.”
İBB BAŞKANI AÇIKLIYOR
* İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, koltuğundaki 1. yılını tamamladığı bugün 12.00’de Haliç Kongre Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyeceğini...
*DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın bugün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret edeceğini...
GÜNÜN SÖZÜ
“Yaşam çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar, sonra dersi verir.” Andre Gide
Paylaş