Yalçın Bayer

AKP gittikçe moral bozuyor

23 Mayıs 2003
<B>‘GÜZELİM koylar talan ediliyor’’ </B>başlıklı <B>orman </B>talanı ve <B>sit </B>yağmasını işleyen yazınız ile korkunç bir şekilde moralim bozuldu.AKP iktidarı meydanı boş buldu, istediği gibi hareket ediyor artık! Muhalefetten; halktan tepki yok! Son ümidimiz her zaman Cumhurbaşkanı mı olmalı? Bir insan, toplum, halk nasıl bu kadar duyarsız olabilir?

38 yaşımdayım, 34 yıldır İsviçre'de yaşıyorum ve bugüne dek şahsi girişimlerimle yaklaşık 350 İsviçreli turist Türkiye'de tatil yaptı. Fakat bugünkü hükümet benim gibi yurtdışında vatan sevgisi ve hasretiyle yanıp tutuşan fahri turist elçilerini de kaybetmek için elinden geleni yapıyor.

Çalıştığım bölümden bir İsviçreli arkadaş, 31 Mayıs-31 Haziran 2003 arasında toplam 5 kişinin İstanbul'a gitmek istediğini açıkladı ve benim yardımcı olmamı rica etti! Başka bir yabancı çift 9 Haziran-23 Haziran arası Marmaris'te tatil yapmayı hedefliyormuş!

Bu durumda 1 Haziran ile 8 Haziran arasındaki tatilimi iptal etmeyi bile düşünebiliyorum. Bu anlayıştakilerin önünü nasıl kesebiliriz?

Cengiz KAYIHAN-ZÜRİH

Beyoğlu kayyum malı değildir

BEYOĞLU Asmalımescit'te oturan bir sanatçı dostumuzla geçenlerde sohbet ediyorduk; çok kızgın... Beyoğlu'nun sahipsizliğinden söz ediyor; özellikle de bakımsız olan tarihi Galata'dan... ‘‘En az 100 yıllıktan 700 yıllığa kadar olan binaların nasıl işgalcilerin eline geçtiğinin belli olmadığını’’ bildiriyor.

Dinliyoruz:

‘‘Azınlıklardan ve çok hisseli işgal edilmiş daireler kapanın elinde kalmış. Tarihi yapıları bir görseniz; kahrolursunuz. Geçenlerde oradan geçerken, Galata'da Cenevizlilerden kalma bir 1314 yapımı bir bina gördüm; elektrik malzemeleri satan yer olmuş. Aslında buranın müze olması lazım.’’

Merak etmiş, soruşturmuş, daha da vahim durumla karşılaşmış:

‘‘Bunların bir kısmı Defterdarlık bünyesindeki kayyumlara teslim... Onlar bile tasarruflarında ne kadar böyle yer var tam olarak bilmiyorlarmış. Neye göre kiraya veriyorlar? Bu işgalcileri nasıl temizliyorlar. El altından kimler kollanıyor? Hayran olduğumuz Floransa, Prag, Viyana, Budapeşte gibi dünyanın gözbebeği, milyonlarca turistin akın ettiği yerler, 700 yıllık Galata'nın yanında bir hiç kalır. En başta devlet bunun farkında değil. Kayyuma soruyorsunuz ‘Neye göre kiralıyorsunuz?' Yanıtına kahroluyorsunuz: ‘Sen evini nasıl veriyorsan ben de öyle kiralıyorum.'

Üstelik kurtarılmaya çalışılan, restore edilen 120 yıllık binanın konutlarının arasına elektronikçi sokulabiliyor; PVC atölyesi açılabiliyor; çoğu da depo olarak kullanılabiliyor. Bazıları da yıllardır 'çöp ev' haline dönmüş.

Defterdar Kadir Boy'un, kendisine bağlı kayyumların bu yerlerin kimlere nasıl verildiğinden haberi var mıdır?

Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Tayyip Erdoğan'ın en yakını; Yerel Yönetim Yasası'nın hazırlanmasında büyük katkısı olmuş ve tarihi dokunun kıymetini en iyi bilecek bir mimar... İlçesinde böyle yüzlerce tarihi yapı olduğunu herkesten iyi biliyor. Kemerburgaz ve Ömerli gibi bölgelerde villa almak yerine İstanbul'un kalbi olan Beyoğlu, Galata, Tünel gibi semtlere sahip çıkıp yatırım yapan değer bilir vatandaşlara, girişimcilere ciddi olarak kulak vermesi gerekmiyor mu?

O zaman buralar işgalden kurtulur, ancak o zaman da kayyum dosyaları el altından 'rant pazarı'na dağıtılmaz.

Unutmayalım ki, Beyoğlu turizm bölgesi ilan edilmesi gereken bir yer... Topbaş da bunu

yapamazsa, Beyoğlu daha da çöplük olur! Paris'e

yılda 30 milyon turist gelirken, biz hale 2.5 milyon turiste şükredip dururuz.

Boğaz öngörümü sizlere ömür

‘‘YALÇIN Bey, geçenlerde Boğaz'ın Avrupa yakasındaki balıkçı teknelerinden söz ediyordunuz. Beşiktaş Belediyesi de, Sarıyer Belediyesi gibi korkak ve ürkek... Liman kontrol zaten yok. Rumelihisarı'nın ne hale geldiğini... İsterseniz Ortaköy'e doğru yürüyün... Bebek'teki benzincinin önündeki sahili bir izleyin... 'Lokanta tekneler'in sayıları belli değil; deniz rezil hale gelmiş; bunların çöpü nereye atılır, elektriği nereden alırlar? Kuruçeşme'ye geldiniz; sizi köşedeki MADO karşılar; üst katını gördünüz mü? Cam kafesi beğendiniz mi? Buranın arkasında Ahmet Yakut Bey'in 'akademi' -hanı yanmıştı- binasının üzerinde bir hareketlilik dikkati çekiyor. Hareket, inşaattır.’’

Bunları anlatan Yeniköy'den bir okurumuz... Boğaziçi İmar Müdürlüğü bu görevden kaçamaz! Yakında 'lokanta tekneler' Çiller'in yalısına komşu olacaklar.

Medeni adam çöpünü toplar

BAHÇELİEVLER'de yıllardır izlediğim fakat bir türlü düzelmeyen ve her gün daha kötüye giden çöp sorununa değinmek istiyorum. Çankaya Belediye yetkilileri acaba hiç tam çöp toplama saatinde Bahçelievler'de dolaşıp denetim yaptılar mı? Çöpçülerin, kapılara bırakılan gelişigüzel, değişik boydaki torbaları toplarken çektikleri sıkıntıları izlediler mi? Dileğim, belediyenin esnaf dahil apartman yöneticilerini uyarmasını, medeni insanların aslında uyarılmadan yapması gerekeni, gerekirse ceza yazarak sağlamasını istiyorum. Aksi takdirde değil pembe kaldırım taşları, altın kaplamalı malzeme döşeseler de hiçbir anlamı yoktur.

N. TANANMIŞ-ANKARA

Çelik önce devletin okulunu düşünsün

EVET gençler! Ümidiniz hiç sönmesin, gücünüz hiç eksilmesin, beyniniz hiç kararmasın, güçlü olmanın öbür yüzü sabırdır. ‘‘19 Mayıs'ları stadyumlardan kurtaralım’’ diyen, gerçek niyetlerini ortaya koymaktan korkan yöneticiler geleceğinizle ilgili karartıcı yöntemlere başvuracaklardır.

10 bin öğrenciyi ısrarla özel vakıf okullarına (kolejlere) gönderme fikri sabitliği içinde olan sorumlu kişi... Bu ne cüret, bu ne akıl almazlıktır.

Devlet adına devletin kaynaklarını kullanan sorumlu bakan, özel okulları ihya etmek yerine devletin sorumluluğundaki okullarımıza neden elindeki kaynakları aktarmaz?

Oysa MEB'in özellikle gelir düzeyleri düşük olan PİO ve YİBO'larda hem kontenjan açığı, hem de kaliteyi artıracak önlemlere ihtiyacı var. 10 bin yoksul başarılı öğrenciye can feda... Oysa özel okulların yoksul öğrenci okutma kontenjanları var. Sorumlu bakan neden bu okulların kontenjanlarını artırarak veya yerinde kullanılıp kullanılmadığını denetleyerek 10 bin öğrencimizi yerleştirme yolunu seçmiyor? Bu AKP'nin sorumlu bakanının, bu yıl için ayırdığı 15 trilyonla kaç 10 bin öğrencinin okuduğu ve okuyacağı okullar güçlendirilir? Atatürk'ün emaneti olan geleceğimizin güvencesi, Atatürk gençliği bunları görmemezlikten gelemez ve gelmeyecektir.

AKP'ye bu da yetmiyor... Padişah yetkisinin hevesi içinde yönetmelik değişikliğini kendi yetkisine alıyor. Oysa 1999'da DSP'nin döneminde bu yetki Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı'nın onayı ile gerçekleşiyordu. Neydi bunda amaç; daha önce 'genel hükümler' 657'nin 68 b'sine göre atama ve yükselme yapılıyordu. Örneğin, Tarım Bakanlığı'nda ziraat eğitimi almış herhangi bir şube müdürünü alıp eğitimden sorumlu genel müdür olarak atayabiliyorlardı. Yani ihtisas alanı göz önüne alınmıyordu. DSP zamanında özellikle MEB'de, eğitimde kendi alanlarında ihtisaslaşmış insanlara eğitim yönetimi için 'özel hükümler' getirildi. Şimdi bu AKP, 2.4.1997'de belediyelerden kamu kurumlarına yatay geçişi engelleyen yasayı geldikleri aylarda değiştirerek eski genel hükümler çerçevesinde atama ve görevde yükselme yapacak... Yani frenkansları tutanlarla eğitimin geleceğini belirleyecek.

Yanlışları izlemek hepimizin görevi...

Ayşe GÜROCAK-DSP

21. dönem Ankara milletvekili


Orman Bakanı Pepe’ye dersler

DOĞAL kaynakların en az 100 yılda oluştuğunu... Bunların yok edilmesiyle ekonomik dengenin bozulacağını, toprağın erozyona uğrayacağını... Bunları para ile satmanın ormanları katletmek olduğunu... Rant peşinde koşanların kamu yararı ve hukuk devletini göz ardı ettiklerini... Böyle bir uygulamanın hukuka saygılı yaşamayı ilke edinen vatandaşların devlete güvenini sarsacağını... Kamu vicdanınında onarılmaz yaralar açacağını...

Ormanı koruma kültürüne sahip olmayan toplumlarda bunların geçerli olduğunu biliyor musunuz?

Zeugma’yı gösteriş için mi kurtardık

ZEUGMA mozaiklerinin tümünün sergilendiği Gaziantep Müzesi'ne gittim 19 Mayıs tatilinde... Pek çok turistin de içeride olduğu, oldukça kalabalık durumdaki müzede yok denecek kadar az İngilizce bilgi vardı. Özellikle mitolojik hikáyelerinin hiçbiri İngilizce değildi. Müze de oldukça bakımsız ve eski görünümdeydi. Var olan İngilizce metinler de çok fazla hatalıydı. Güvenlik yoktu. Elini kolunu sallayıp 1 milyon giriş parasını ödeyen herkes rahat rahat girebiliyordu. Bu kadar güzel ve iyi korunmuş mozaiklerin, güvenlik önlemi alınmadan sergilenmesi haksızlık değil mi?

Ece Özlem ÖZEREN

İSTANBUL


MESAJ PANOSU

GELENEKSEL pilav günleri Çorlu Lisesi'nde yarın 17.00'de (0282-651 10 18) ve Yeşilköy Lisesi'n de (0212-573 03 82) ise pazar günü 12.00'de kutlanacak.

'İLETİŞİM ve Empati', konuşmacı; Prof. Üstün Dökmen. Bugün 14.00'de Harbiye CRR Salonunda.

PANEL 'Irak İşgali Sonrası, Dünya ve ABD'nin Yeni Yönelimleri'; yarın 18.00'de. Yöneten Merdan Yanardağ; konuşmacı Dr. Ergin Yıldızoğlu; Makina Mühendisleri Odası, İpek Sok. Beyoğlu.0212-

ZEUGMA mozaiklerinin sergilendiği Gaziantep Müzesi'ne gittim. Turist çok ama İngilizce bir bilgi yok; var da yetersiz. 1 milyon ödeyen herkes rahatlıkla girebiliyor. Bu mozaikleri böyle mi koruyacağız?

Ece Ö.ÖZEREN İSTANBUL
Yazının Devamını Oku

Bingöl dert küpü

22 Mayıs 2003
<B>DİYARBAKIR</B>'dan <B>Bingöl</B> 160 kilometre; yolda giderken iki yerde isimlerimizi aldılar. <B>Oktay Ekşi</B> biraz kızdı; niye kimlikler isteniyor diye... Çevre yemyeşil; <B>Bingöl</B>,<B> Şerafettin </B>ve<B> Akdağların</B> tepesinde kar var; o kar hiç erimezmiş... Bu dağlar Toroslar'ın devamı sayılıyor. Bingöl'e daha girerken tüm binaların çatlak olduğunu gözlüyorsunuz. Çöken binaların çoğu resmi daireler. Bingöl'de 7 müteahhit tutuklanmış; biri de aranıyor. Hükümet Konağı'na giderken Ulucami'nin Dörtyol Parkı'nda iskemlelerde oturmuş yorgun yüzler umutsuzca sizlere bakıyor; yardımla ilgili ‘‘iyi haberler’’ bekliyorlar. Çoğu işsiz; ne iş yapıyorsunuz diye sorduğunuzda gençler ya boyacı olduğunu söylüyor ya da öğrenciyim diyor.

Sabaha karşı iki kere daha sallanmış Bingöl... Felaketin üzerinden 22 gün geçmiş olmasına karşın şoklar sürüyor. Vatandaştan, asker ve polise kadar herkes geceyi çadırlarda geçiriyor.

‘‘Okullarımız Yıkılmasın’’ kampanyası çerçevesinde Hürriyet ekibi olarak ‘‘dert küpü’’ne dönüşen kent halkını sorguladık; bir yerde ağlama duvarına döndük. Yerel dilde, yerel ‘‘kürsülerde’’ oturan vatandaşlar çay içiyor.

ÖNCE KONUT

Kısa bir turdan sonra Vali Hüseyin Avcı Coş, bize depremin bilançosunu anlattı. Biliyorsunuz Coş, Tayyip Erdoğan'ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Mülkiye müfettişi olarak yaptığı teftişte, ‘‘temiz rapor’’ hazırlayan bürokratlardan... AKP iktidara gelince ‘‘ödüllendirilerek’’ vali yapılmış... Depremi, evinde uyanıkken yakalanmış; ‘‘Hakkımda ‘ataması sakıncalı' diye yazı yazarak prestijimizi etkileyen gazeteye tekzip hazırlıyordum’’ diyor.

Bir kesim yeni olduğundan acemiliklerinden yakındı valinin... 2 Mayıs’ta vilayet önünde çadır bekleyenlerin tepkisine karşı Özel Tim'in havaya silah sıkması, ‘‘1 Mayıs için gösteri yapacaklardı’’ diye konuşması deprem psikolojisi içindeki insanların tedirginliğini hálá sürdürüyor. Bu nedenle Bingöl'de sessizlik var demek daha doğru; neyse ki bizlerle konuşmaları biraz kendilerini rahatlatmış oldu.

Vilayete girerken bir vatandaş ‘‘Vali beye sorsanıza’’ dedi; ‘‘Kışa beş ay var, söz verdikleri 1850 konutu tamamlayabilecekler mi?’’

Sorduk; Vali Bey bu konudan pek de umutlu konuşamadı; ancak ‘‘Vaatler henüz yerine getirilmedi’’ dedi. Zaten ‘‘hükümet çevrelerinden edindiğim izlenime göre, ihtimal dahilinde...’’ gibi sözcükleri kullanmayı tercih etti.

DEHAP'lı Belediye Başkanı Feyzullah Karaaslan ile Vali'nin ilişkilerinin ‘limoni’ olması halk arasında hoş karşılanmıyor; böyle bir ortamda kenetlenmeleri gerektiği sözünü sık sık duyduk Bingöllülerden.

Ağır ve orta olarak 25 bin ev hasarlı; buna karşılık verilen çadır sayısı ise 13 bin 400... Ölenlerin sayısı resmi olarak 176 olarak biliniyor, ancak bunun 200'ü aştığı sanılıyor. İki asteğmen ile beş astsubay ve bir polis de ölenler arasında bulunuyor.

Merkezde kime ne istiyorsun diye sorduğunuzda herkes, afet bölgesi ilan edilmeyi bekliyoruz diyor. Afet bölgesi ilan edilmekle, bir sürü muafiyet, borç ertelemeler ve taksitlenmeler geliyormuş;... Hiç üretim yapmayan insanlara böyle bir olanak, küçük bir nefes aldırabilir deniyor.

Dörtyol Parkı'nda ‘‘Okullarımız Yıkılmasın’’ standında belki yüzlerce kişiyi dinledik... En ilgi görenlerimiz Fatih Altaylı ve Pakize Suda idi. Ekip başımız Oktay Ekşi, herkese söz hakkı verdi; notlar aldı. Gerektiğinde aynı şeylerin tekrar edilmesine kızdı.

Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği Başkanı Ali Bayram, TESK olarak Hürriyet'in kampanyasına 100 milyar verdiklerini anlattı. Ünlü işadamlarımız nerede diye sordu. ‘‘1045 hasarlı işyerimiz var; bunun 435'i ağır... İlk hesaplarımıza göre esnafımızın zararı 7 trilyon...’’ diye de ekledi.

BİNGÖL ONURLUDUR

Bu arada bazıları ‘aç ve ekmeksiz’ olduklarını söyleyenlere orta yaşlı bir kişi ‘‘Burada dilencilik yapmayın, Bingöllü onurludur, gerekli şeyleri anlatın’’ diye uyardı yanındakileri... Bir Bingöllü, 2 Mayıs'taki olaylara yapılan yakıştırmalar üzerine ‘‘Biz PKK'lı olarak görülmek istenmiyoruz’’ dedi. Merkez Gökdere köyü muhtarı Mehmet Kaya, ‘‘Çadır dışında köylerine bir şey gelmediğini’’ anlattı ve çok ilginç bir şey söyledi:

‘‘Emin olun köyüme gidemiyorum; çünkü beni linç edecekler!’’

Bingöl Kültür Mahallesi Muhtarı Ali Bozkurt, bölgesinde oturanların çadır ihtiyacını karşılamayınca üzerine gelen halkın tepkisinden çekinerek yerden aldığı bir parke taşını kafasına vurmuş... Beyin sarsıntısı geçirdiğinden önce Elazığ'a, sonra da Ankara'ya kaldırılmış... Saldırıdan korkan bazı muhtarların, yardımların özellikle askerler tarafından ev ev dağıtılmasını istemesi dikkat çekici... Yusuf Yavuz esnaf; ‘‘Bizim yiyecek ihtiyacımız yok. Ama 17 Ağustos depreminde ne verilmişse, biz de onu istiyoruz’’ diyerek mütevazı davranılmasını istiyor.

DSİ duyarsız


Bingöl ovasını sulama amaçlı kurulan Göynük regülatörünün setlerinin depremde yıkılması sonucu, 12 köyün tarım arazilerine su verilemiyor. DSİ, 4.5 kilometrelik kanalı 20 gündür neden onarmıyor diye tepki gösteriliyor.

KİRACILAR MAĞDUR:

Kent merkezinde bazı fırsatçı gayrimenkul sahiplerinin kiracılarını çıkartmak istemeleri büyük sorun yaratıyor. Bazı kiracılar da, ev sahiplerinin hasar tespit komisyonuna aile fertlerini yazdırması nedeniyle herhangi bir deprem zararından hak talep edemiyorlar.

‘YIKTIRMAM ABİ’:

Vali Coş, ağır hasarlı binaların hemen yıkılmayacağını; böyle bir şey yapılırsa bölge idareden durdurma kararı alınabileceği gibi özel mülkiyete müdahalenin şikáyet konusu olabileceğini söyledi. Valiyi dinleyen bir bürokrat ise 3194 sayılı İmar Kanunu'na göre rapor verilmesi halinde ağır hasarlı binaların hemen yıkılmasını öngördüğünü söyledi.

PARA VAR MI?:

Hükümetin depremzedelere parasal destek konusunda henüz bir açıklaması yok. Depremzedeler bize ‘‘Devlet bize niye maddi katkı yapmıyor’’ diye sık sık sordular.

EK PUAN İSTİYORUZ:

Bingöl'de 3.900 öğrenci, çevre illerde üniversite sınavına gidecek. Şu anda çadırlarda eğitimlerini sürdüren öğrenciler, ‘‘Bu psikoloji ile sınavlara gerektiği gibi hazırlanamıyoruz. ÖSYM'den ek puan istememizin ciddi olarak değerlendirilmesini istiyoruz’’ diyorlar.

HAYVANIMI SATAMIYORUM:

Bingöl'de besicilerin yüzlerce hayvanı telef olmuş. Bu arada hayvanlarının satılması için Et Balık'tan destek bekliyor.

TERKİ-BİNGÖL:

Bingöl'de 4000'e yakın memur var; polisinden öğretmenine kadar herkes tayin için dilekçe vermiş...

İşte deprem çocuğu


BİNGÖL'de deprem nedeniyle okulların tatil edilmesiyle binlerce çocuk, işsizlerin arasında dolaşıp duruyor; bazıları şanslı! Ayakkabı boyayarak günde 2-3 milyon kazanıyorlar. Ama babaları onlar kadar şanslı değil; çünkü daha ‘iş’ nedir bilmiyorlar.

Kimsiniz?

- Yusuf Variş. Orta 1 öğrencisiyim.

Deprem nedir?

- Bir binanın yıkılmasıdır.
Yazının Devamını Oku

Güzelim koylar talan edilecek

21 Mayıs 2003
<B>ANAYASA'</B>daki madde değişirse orman vasfını kaybetmiş alanlar işgal sahiplerine satılacak. Orman köylülerine de satılacağı söylenen bu arazilerin önce kiralanıp sonra da satılacağı belirtiliyor. Muğla'daki güzelim araziler de bunların içindeymiş. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü'nden Milli Emlak Müdürlüğü'ne ‘kiralanacak’ yerler ile ilgili bir liste gönderilmiş.

Bodrum'un Çökertme yöresi ve Güvercinlik-Yalıkavak arası; Fethiye'nin güzelim Ölüdeniz'i, Göcek'teki Mercan Adası, Yassı adaları, Tersane adası, Tülütepe adası, Kapıdağı yarımadası; Marmaris'in İçmeler Plajı ve Hisarönü Beldesi; Dalyan ormanlarının büyük bir bölümü ile Gökova Körfezi'ndeki araziler hatta Özal'ın ‘Devlet Konukevi’ yaptırdığı Okluk Koyu'nun yanındaki koyların çoğu bu listede yer alıyormuş.

Şimdi soruyorum; ben sade bir vatandaş olarak gidip gözden uzak bir koya bir gecekondu yapsam... Burası benim desem. Sonra da onu devletten kiralasam, bir süre sonra da satın alsam kim itiraz edebilir?

Satıştan pay vereceğimi söyleyerek bir siyasetçi bulsam, istediğim arsayı kendime ayarlatsam nasıl olur?

Cennet güzellikteki arazilerimizin talan edilmesine nasıl göz yumabiliyoruz. Arsalar önce kiraya verilecekmiş de sonra da satışı gerçekleştirilecekmiş de...

Bana bu düzenlemenin arkasında çıkar ilişkilerinin olmadığını söyleyecek birinin alnını karışlarım.

Devlet dediğin başı dik durmalı... Muğla'ya ve diğer sahil şeridindeki arazilerimize sahip çıkmalıyız. Aksi takdirde it ürür kervan yürür.

T. C.-MUĞLA

Çiçek: Hayal mahsulü


20.05.2003 tarihli Hürriyet Gazetesi'ndeki köşenizde 'Kırkıncı Hoca'nın Elini Öpenler' (Erzurum) başlıklı yazınızda iddia edilenler tamamen hayal mahsulüdür ve hiçbir şekilde doğru değildir.

Bugüne kadar yaptığım her şeyi; kişilerin, kurumların ve özellikle de dinin istismarına tevessül etmeden, toplumun gözü önünde yapmaya çalıştım.

Kimliği meçhul bir okurun iddiaları üzerine konunun tarafıma sorulması ve benim de görüşümün alınması siz de takdir edersiniz ki gazeteciliğin en önde gelen kurallarından bir tanesidir.

Bir asılsız beyan üzerine yazılmış olan bu yazı, beni ayrıca üzmüştür.

Bu açıklamanın Basın Kanunu uyarınca köşenizde yayımlanmasını rica ederim.

Cemil ÇİÇEK-Adalet Bakanı

Kuyumcu yine vergi ertelemesi istiyor


ANKARA'dan İlyas Kum, Ulus'taki kuyumcu esnafı adına konuşuyor:

‘‘Vergi Barışı Kanunu'nun kapsamı içerisinde yer alan işyerlerinde satışa sunulan emtianın maliyet bedellerinin artırılması ve beyan edilecek değer üzerinden %2.5 vergi ödememiz kanunen yasalaşmıştır. Vergiyi ödeme süresi 31.5.2003'te bitmektedir. İçerisinde bulunduğumuz kriz ortamında anılan tarihe kadar tahakkuk eden verginin esnafımızca ödenmesi mümkün görülmemekte, devletimizin bütün mükelleflere sağladığı Vergi Barışı Kanunu sekteye uğramakta ve bir yarar sağlamamaktadır. Kuyumcu esnaflarımızın talebi 4811 sayılı yasanın ilgili maddesinde geçen ‘‘...Beyan edilecek değerleme farkları %2.5 oranında vergiye tabi tutulur. Bu surette tahakkuk ettirilen vergi beyanname verme süresi içinde ödenir’’ bağlayıcı hükmünün değişmesidir. 31.5.2003 olan son ödeme tarihinin 31.12.2003'e uzatılması ve 6 eşit taksit halinde alınmasıdır. Bu konu ile ilgili gerek odamızca ve gerek ferdi olarak Başbakan, Maliye Bakanı ve milletvekillerine sorunumuz bildirilmiştir. Sizin de sorunumuzu gündeme getirmenizi rica ediyoruz.’’

R.T.E.-M.L.K.


TELEVİZYONDA Tayyip Erdoğan'ı dinlerken, aklıma birden ‘‘I have dream’’le başlayan konuşmasıyla Martin Luther King geldi. Her iki devlet adamının arasında belirgin benzerlikler olduğunu keşfettim. Öncelikle her ikisi de zenci... İkisi de devlet adamı ve en önemlisi ikisi de çok iyi hatip... Her ikisinin de hayalleri var. Ancak biri bu hayalleri gerçekleştirmek uğruna canından oldu: Ama tarihe geçti. Sayın Tayyip Erdoğan'a uzun ömürler diliyorum ve kendime şunu sormadan geçemiyorum. Acaba Erdoğan da diğer zenci kardeşi gibi tarihe geçecek hangi adımları atacak...

Hüseyin YILMAZ-ANTALYA

BOTAŞ’ta da atamalara devam


BİR grup BOTAŞ çalışanından, genel müdürlükte neler olduğunu öğrenmek ister misiniz?

AKP atamaları tüm hızıyla devam ediyor. Bu atamalarda Genel Müdürlüğe Mehmet Bilgiç, Genel Müdür Yardımcılıklarına Rıza Çiftçi ve Kerim Taşkıran getirildi. Ayrıca Bakü-Ceyhan Ham Petrol (BTC) Proje Direktörlüğü'ne Doğan Şirikçi atandı. Daha önce TPAO ve BOTAŞ'ta çalışan Şirikçi, Alarko Holding'den transfer... Bilindiği gibi Alarko BTC projesinin LOT-A hattının müteahhididir... BOTAŞ Genel Müdürlüğü yürütülmekte olan önemli projeler nedeniyle büyük holding ve enerji grupları yapılacak atamalarda etkili olmaktadır. Genel Müdür Sayın Bilgiç'in Çalık Enerji'den gelmiş olması ve bu grubun bazı bürokratları görevde tutmak için gayret sarf etmesi neyi amaçlamaktadır? BOTAŞ gibi önemli KİT'leri holdinglerin yönetmesi eskiden süre gelen alışkanlık... Halen görevde olan Genel Müdür Yardımcısı H. Nadir Bıyıkoğlu 'Mavi Akım' sanığı ve Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ‘OHS Konsorsiyumuna’ haksız menfaat sağlamaktan yargılanan sanıklardan sadece biri... Mavi Akım sanığı Genel Müdür Yardımcısı Nadir Bıyıkoğlu nasıl oluyor da yolsuzlukla mücadele eden AKP hükümeti tarafından görevde tutuluyor?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Türkiye bir cinnet getirdi ve AKP'yi iktidar yaptı. Cinnet tekrar eden bir hastalıktır. Bir başka cinnet getirerek bu kez Cem Uzan'ı da başbakan yaparlarsa hiç şaşırmam.’’

(ANAP'lı eski Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu)

MESAJ


ORDUMUZA bir tek toz kondurmak kimsenin haddine değil. İlk başta ben karşı çıkarım. Ama pazar günü bir arkadaşımın tabip albay olan kayınpederinin cenaze törenine katılmak üzere Kocatepe Camii'ne gittim. Asker bütün ulaşım yollarını kesmişti; otoparka sokulmadım; ilgili asker, elinin tersiyle 'git' diyordu. Ne olur bu tür cenazelere asker daha saygılı olamaz mı?

Yıldırım TUNA-ANKARA
Yazının Devamını Oku

Cem Radyo: RTÜK hakkımızı korumuyor

20 Mayıs 2003
<B>CEM Radyo </B>ismiyle 96.40 frekansından <B>İstanbul </B>merkezli yayın yapıyoruz. Beş yıl önce bu frekansı <B>RTÜK </B>bize verdi. Ama öte yandan asıl frekansı 97.20 olan Uzan Grubu'na ait Metro FM de asıl frekansına ek olarak İstanbul'un Kadıköy yakasında bizim radyonun frekansından da yayın yapıyor. Yani elinde birden fazla frekans bulundurmak adına bizi ciddi şekilde mağdur ediyorlar.

Bu sebeple radyomuz Kadıköy'ün Bostancı semtinden başlayarak Gebze'ye kadar olan bölgede dinlenemiyor.

Bu konuda şimdiye kadar yasalardaki hükümler belirsizdi. Ama geçen ocak ayında RTÜK bir yönetmelik çıkardı ve aynen şöyle denildi:

‘‘Bir radyo yayın kuruluşu, bir yerleşim birimine birden fazla frekanstan yayın yapamaz.’’

RTÜK'
e 4 yıldır bu yönetmeliği hatırlatan onlarca dilekçeyle başvurdum. Herkes topu birbirine attı; dilekçeler kayboldu, beni ilgisiz kişilere bağladılar. En sonunda RTÜK Başkanı Fatih Karaca ile konuştum ve dilekçenizi ‘ilgili daire’ye iletiyorum, dedi. Bir hafta sonra ‘ilgili daire’yi aradım. Karaca'nın kendilerine göndereceğini söylediği dilekçemden habersizdiler. Sonunda gazeteciliğimin verdiği ısrarcılık sonucunda bana verilen cevap şu oldu:

‘‘İlgili radyoya yazı gönderilip durum hakkında bilgi istendi.’’

Ne güzel değil mi? RTÜK sanki durumu bilmiyormuş gibi davranıyor. Halbuki beş yıldan beri başvurup duruyoruz onlara. Peki radyo yayın kuruluşu cevap vermezse ne olacak? Belli değil.

RTÜK radyolardan, yayınladıkları reklamların %10'unu alıyor. Üstelik bu ödeme bir gün geciktirilirse radyoyu kapatma yetkisine da sahip... Peki radyolara hizmet etmekle yükümlü olan bu kuruluş neden bu hantal yapıdan kurtulamıyor. RTÜK, Uzan Grubu'nun gücünden mi çekiniyor bilmiyorum ama Cem Radyo da yurtiçinde ve dışında milyonlara sesleniyor.

Fuat UĞUR- Cem Radyo Genel Yayın Müdürü-İSTANBUL

Kırkıncı Hoca'nın elini öpenler


ERZURUM'dan bir okurumuz telefonda ‘‘Bekledim kim ne zaman, nerede yazacak diye... Ama görmedim; sonunda anlatmaya karar verdim’’ dedi.

Dinliyoruz:

‘‘ADALET Bakanı Cemil Çiçek iki hafta önce Erzurum'a geldi. Cuma namazını kılmak üzere Ulucami'ye girdiği sırada gazetecileri atlatarak bir şekilde ortadan kayboldu. Sonra dediler ki; Erzurum'un ünlü din adamlarından 'Kırkıncı Hoca'nın mekánına gitmiş.. (Doğrudur, Demirel ve Mesut Yılmaz da geldiklerinde ziyaret ederler.) Elini öperek hayır duasını almış... Bu arada Tayyip Erdoğan'ın selamını iletip, kendilerinden bir emri olup olmadığını sormuş...

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki, bu ülkenin devletinin bir bakanı -hem de Adalet- '40. Hoca' diye birini ziyaret edebiliyor?

Tayyip Erdoğan seçim gezileri için Erzurum'a geldiğinde gazetecileri atlatarak '40. Hoca'nın evine gitmiş ve Erzurum'dan milletvekili adaylarının listesini (40. Hoca'nın belirlediği iddia edilen listeyi) alarak ayrılmıştı. Seçimlerde aday gösterilen listede 7 milletvekillinden 6'sı tarikat soyundan gelen milletvekilleriydi ve şu an Atatürk'ün Erzurum Kongresi'ni yaptığı ili temsil ediyorlar. (2. sıradaki milletvekili Diş Hekimliği Fakültesi eski Dekanı Prof. Muzaffer Gülyurt, Kırkıncı Hoca'nın en yakınıdır.)

Bunu yapan Türkiye'nin Adalet Bakanı ise bu ülkede adalet olur mu sizce?

Anımsar mısınız; aday listesinin nasıl değiştiğini, liste başındaki ismin (Prof. Recep Akdağ) bugün Sağlık Bakanı olduğunu, kızını eğitim sistemini beğenmediği için internet yoluyla okuttuğunu, eşinin çarşafa benzeyen kıyafetini yazmış; Sayın Bakan'ı kızdırmıştınız!’’

AKP, feodal yapıyı düzeltecektir


AKP Ağrı Milletvekili, Halil Özyolcu ‘‘Milletvekilinin aile şirketi...’’ (17.4.2003) üzerine aradı. Özyolcu, avukat ve en genç milletvekillerinden biri... Sohbetimizden şöyle bir özet yaptık:

‘‘Ağrı'nın Doğubeyazıt, Hamur ve Patnos ilçelerinin milli eğitim müdürlükleri vekaleten yürütülüyordu; diğerleride asaletle... Erkan Mumcu döneminde bilindiği gibi 'vekalet'ler görevden alındılar. Patnos'ta görevden alınan Şirin Nadir'in Türkçesi yerinde miydi; okuma yazma biliyor muydu acaba? Yerine verilen Mustafa Yardımcı sir süre sonra şube müdürlüğüne dönmek istedi; yerine de Harun Özyolcu getirildi. Diğer atamaların dışında kimse ile akraba ilişkim yoktur. Doğunun hali ortada; eğitimde kaliteyi arttırmamız gerekiyor. Ben Milli Eğitim camiasında kim kimdir, nereye mensuptur; kime selam verirler bilmem.‘‘

AKP'nin Doğu'ya büyük hizmetler yapacağını feodal yapıyı 'düzelteceğini' belirten Özyolcu, kendisi hakkında da seçimlerden önce Hizbullahçı, PKK'lı, Nurcu ve hatta Hamas'cı diye asılsız ihbarlar yapıldığını söyledi.

Boğaz sahipsiz


E.G.S. üç konuda uyarıyor: Koç'ların Sadberk Hanım Müzesini 100 metre geçtiğinizde denizde balık çiftliği gibi ağlar görüyorsunuz. Bu 'Balık tuzağı' ise izni var mıdır?

Rumelihisar'dan Kavaklara giden yol üzerinde Boğaz'ın güzelliklerini görerek yürüyüş yapılabiliyordu. Şimdi deniz tarafına arabalar parketmesin diye çelik halat gerildi; yürümeye yer kalmadı. Kaldırımsız yol olur mu? Dikkat edin; yolda araç çarpabilir.

Rumelihisar'ın önüne çekilen büyük bir teknenin -balıkçı- tarihi mekanı nasıl rezil ettiğini hiç kimse görmüyor mu?

Sahi, denizden de çirkinleştirdiğimiz Boğaziçi'nin sahibi kimdir?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘(Hükümete...) İş Yasası ile çalışanların 70 yıllık haklarını buduyorsunuz. Buradan sesleniyorum; bu ülkenin işçisinin huzurunu kaçırmayın, sosyal barışı bozmayın, sizi uyarıyoruz. Bir zamanlar bu ülkede bazı siyasiler başlarını taşlara çarptı siz de çarpmayın.’’

(Türk-İş Başkanı Salih Kılıç)
Yazının Devamını Oku

Cem Radyo: RTÜK hakkımızı korumuyor

20 Mayıs 2003
<B>CEM Radyo </B>ismiyle 96.40 frekansından <B>İstanbul </B>merkezli yayın yapıyoruz. Beş yıl önce bu frekansı <B>RTÜK </B>bize verdi. Ama öte yandan asıl frekansı 97.20 olan Uzan Grubu'na ait Metro FM de asıl frekansına ek olarak İstanbul'un Kadıköy yakasında bizim radyonun frekansından da yayın yapıyor. Yani elinde birden fazla frekans bulundurmak adına bizi ciddi şekilde mağdur ediyorlar.

Bu sebeple radyomuz Kadıköy'ün Bostancı semtinden başlayarak Gebze'ye kadar olan bölgede dinlenemiyor.

Bu konuda şimdiye kadar yasalardaki hükümler belirsizdi. Ama geçen ocak ayında RTÜK bir yönetmelik çıkardı ve aynen şöyle denildi:

‘‘Bir radyo yayın kuruluşu, bir yerleşim birimine birden fazla frekanstan yayın yapamaz.’’

RTÜK'
e 4 yıldır bu yönetmeliği hatırlatan onlarca dilekçeyle başvurdum. Herkes topu birbirine attı; dilekçeler kayboldu, beni ilgisiz kişilere bağladılar. En sonunda RTÜK Başkanı Fatih Karaca ile konuştum ve dilekçenizi ‘ilgili daire’ye iletiyorum, dedi. Bir hafta sonra ‘ilgili daire’yi aradım. Karaca'nın kendilerine göndereceğini söylediği dilekçemden habersizdiler. Sonunda gazeteciliğimin verdiği ısrarcılık sonucunda bana verilen cevap şu oldu:

‘‘İlgili radyoya yazı gönderilip durum hakkında bilgi istendi.’’

Ne güzel değil mi? RTÜK sanki durumu bilmiyormuş gibi davranıyor. Halbuki beş yıldan beri başvurup duruyoruz onlara. Peki radyo yayın kuruluşu cevap vermezse ne olacak? Belli değil.

RTÜK radyolardan, yayınladıkları reklamların %10'unu alıyor. Üstelik bu ödeme bir gün geciktirilirse radyoyu kapatma yetkisine da sahip... Peki radyolara hizmet etmekle yükümlü olan bu kuruluş neden bu hantal yapıdan kurtulamıyor. RTÜK, Uzan Grubu'nun gücünden mi çekiniyor bilmiyorum ama Cem Radyo da yurtiçinde ve dışında milyonlara sesleniyor.

Fuat UĞUR- Cem Radyo Genel Yayın Müdürü-İSTANBUL

Kırkıncı Hoca'nın elini öpenler


ERZURUM'dan bir okurumuz telefonda ‘‘Bekledim kim ne zaman, nerede yazacak diye... Ama görmedim; sonunda anlatmaya karar verdim’’ dedi.

Dinliyoruz:

‘‘ADALET Bakanı Cemil Çiçek iki hafta önce Erzurum'a geldi. Cuma namazını kılmak üzere Ulucami'ye girdiği sırada gazetecileri atlatarak bir şekilde ortadan kayboldu. Sonra dediler ki; Erzurum'un ünlü din adamlarından 'Kırkıncı Hoca'nın mekánına gitmiş.. (Doğrudur, Demirel ve Mesut Yılmaz da geldiklerinde ziyaret ederler.) Elini öperek hayır duasını almış... Bu arada Tayyip Erdoğan'ın selamını iletip, kendilerinden bir emri olup olmadığını sormuş...

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki, bu ülkenin devletinin bir bakanı -hem de Adalet- '40. Hoca' diye birini ziyaret edebiliyor?

Tayyip Erdoğan seçim gezileri için Erzurum'a geldiğinde gazetecileri atlatarak '40. Hoca'nın evine gitmiş ve Erzurum'dan milletvekili adaylarının listesini (40. Hoca'nın belirlediği iddia edilen listeyi) alarak ayrılmıştı. Seçimlerde aday gösterilen listede 7 milletvekillinden 6'sı tarikat soyundan gelen milletvekilleriydi ve şu an Atatürk'ün Erzurum Kongresi'ni yaptığı ili temsil ediyorlar. (2. sıradaki milletvekili Diş Hekimliği Fakültesi eski Dekanı Prof. Muzaffer Gülyurt, Kırkıncı Hoca'nın en yakınıdır.)

Bunu yapan Türkiye'nin Adalet Bakanı ise bu ülkede adalet olur mu sizce?

Anımsar mısınız; aday listesinin nasıl değiştiğini, liste başındaki ismin (Prof. Recep Akdağ) bugün Sağlık Bakanı olduğunu, kızını eğitim sistemini beğenmediği için internet yoluyla okuttuğunu, eşinin çarşafa benzeyen kıyafetini yazmış; Sayın Bakan'ı kızdırmıştınız!’’

AKP, feodal yapıyı bozacaktır


AKP Ağrı Milletvekili Halil Özyolcu, ‘‘Milletvekilinin aile şirketi...’’ (17.4.2003) yazısı üzerine aradı. Özyolcu, avukat ve en genç milletvekillerinden biri... Sohbetimizden şöyle bir özet yaptık:

‘‘Ağrı'nın Doğubeyazıt, Hamur ve Patnos ilçelerinin milli eğitim müdürlükleri vekaleten yürütülüyordu; diğerleri de asaletle... Erkan Mumcu döneminde bilindiği gibi 'vekalet'ler görevden alındılar. Patnos'ta görevden alınan Şirin Nadir'in Türkçesi yerinde miydi; okuma yazma biliyor muydu acaba? Yerine verilen Mustafa Yardımcı bir süre sonra şube müdürlüğüne dönmek istedi; yerine de Harun Özyolcu getirildi. Diğer atamaların dışında kimse ile akraba ilişkim yoktur. Doğunun hali ortada; eğitimde kaliteyi artırmamız gerekiyor. Ben Milli Eğitim camiasında kim kimdir, nereye mensuptur; kime selam verirler bilmem.

Aşiret

-
Burada aşireti olmayan insan olmaz. Büyük aşiret vardır; küçük aşiret vardır. Aslında keşke olmasa... AKP'nin amacı feodal yapıyı bozmaktır. Doğuya büyük hizmetler yapacağız. Beni merak ediyorsanız; tepe aşiretimiz Haydari'dir; altı Akubi'dir.

Solcu musunuz?

-
Allah korusun.

Neden?

- Belki muhafazakár olduğumu ifade etmek anlamında böyle bir şey söyledim. Düşünce yapıma uygun değildir. Bugün haksızlığa uğrayanlara sahip çıkanlar 'solcular' olarak ifade ediliyor. Ama herkesin bir inancı var; bunların sorgulanması doğru değil.

Siz hangi tarikattansınız?

-
İl başkanı ve milletvekili adayı olduğumda; genel merkeze Hizbullahçıdır; PKK'lıdır, Nurcudur, hatta Hamasçıdır demişler. Bu yolda bir sürü faks... Ben bunların hepsinden nasıl olurum. Ağrı'da hakkımda öyle düşünen insanlarımız varsa; demek ki aramızda filozoflar artmış, hatta Aristo'lar bile çıkmış demek lazım... Böyle şeyler düşünüp uydurabiliyorlarsa vay halimize...

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘(Hükümete...) İş Yasası ile çalışanların 70 yıllık haklarını buduyorsunuz. Buradan sesleniyorum; bu ülkenin işçisinin huzurunu kaçırmayın, sosyal barışı bozmayın, sizi uyarıyoruz. Bir zamanlar bu ülkede bazı siyasiler başlarını taşlara çarptı siz de çarpmayın.’’

(Türk-İş Başkanı Salih Kılıç)
Yazının Devamını Oku

İstanbul reklam çöplüğüne çevrildi

18 Mayıs 2003
<B>BU </B>akşam (dün) tam 20.00'de hava kararmak üzereyken <B>Şişli, Teşvikiye </B>ve <B>Beşiktaş </B>semalarında alçaktan uçan tek motorlu bir uçak belirdi. Uçağın arkasındaki metrelerce uzunluktaki ipin üzerinde <B>‘‘Büyükşehir çalışıyor - Spor AŞ’’</B> yazısı vardı. Derken uçak daha da alçaldı ve gökyüzü bir anda karardı. Semt sakinleri ani bir güneş tutulması oldu zannettilerse de yanıldıklarını hemen anladılar, zira gökyüzünü kaplayan karanlık, uçaktan atılan onbinlerce káğıttan ileri geliyordu. 11x17 eb'adındaki k*ğıtlarda 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın Hezarfen Havaalanı'nda şölenlerle kutlanacağı yazılıyordu. Alta da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile 'Kentim' projesinin logosu vardı.

İstanbul'a sahip çıktığı iddiasıyla İstanbullu olmayan medyatik isimleri reklam panolarında İstanbullu ilán eden projenin parçası olan gece uçuşunun sonucu: Kentin bir bölümü atılan káğıtlar yüzünden birkaç saniye içinde çöplüğe döndü ve hava kararmak üzereyken yapılan bu uçuş yüzünden şehir büyük tehlike atlattı.

Bu uçuşa kimin izin verdiğini, Hezarfen havaalanının sahiplerinin uçuş güvenliğine bu şekilde mi riayet ettiklerini, uçuş kontrol merkezlerinin bu işe ne dediğini ve özel bir havayolu şirketinin şehri bir anda leş gibi yapma hakkını nereden aldığını merak ediyorum.

Murat BARDAKÇI-TEŞVİKİYE

Kaç geçit yapılıyor


BAĞCILAR Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, Kirazlı Kavşağında iki katlı olursa 3, üç katlı olursa 11 trilyona malolacak üst geçitin Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığını belirterek ‘‘Trafiğin yoğun bulunduğu bir yerde modern ve çok fonksiyonlu bir üstgeçit inşaatını gerçekleştirecek olan Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ilgili birimlerine şükran borçluyuz’’ dedi. Ayrıca projedeki değişiklik nedeniyle inşaatın geciktiğini belirterek ‘‘Ortada herhangi bir yolsuzluk ile kişi ve kurumları vebal altında bırakacak en ufak bir hata bulunmadığını’’ söyledi.

Okurlarımız 'Rant geçidi' (3.5.2003) yazısında başta Gürtuna olmak üzere ilgili belediye bürokratlarına ‘‘bu gereksiz ihale ile vatandaşın parası betona gömüldüğünü’’ iddia etmişlerdi. Konuya tek hassasiyet gösteren Sayın Kıyıklık oldu. Asıl yanıtı Büyükşehir vermeliydi. Evet, İstanbul'a kaç alt-üst geçit yapılıyor; kaç katrilyon harcanıyor?

Liyakat bu mu?


BAŞBAKAN Erdoğan atamalarda 'ehliyet ve liyakata' önem verdiklerini söylüyor. Acaba öyle mi? Ağrı milletvekili Halil Özyolcu'nun yaptığı atamalara bakın. Doğubeyazıt'ta 24 bin öğrencinin istikbalini, Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atadığı 3 yıllık bir öğretmenin kaderine terketti. Hamur ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğüne, şube müdürü olmasına rağmen yine 3 yıllık bir öğretmeni; Patnos'ta da şube müdürlüğüne de iki yıllık öğretmen olan amcasının oğlunu getirtti. Atamanın kişilerin Hizbullah ve başka cemaat üyeleri ile ilgisi var mıdır? Bu milletvekili neyin peşindedir; aile şirketi mi oluşturuyor? AKP'nin imajı sarsılmaktadır.

Süleyman KAYA-AĞRI

Sponsor aranıyor


MERO Keçecioğlu, İstanbullu bir Rum... Liseyi İstanbul Dome de Sion'da okumuş. İsviçre'de Eczacılık ve Siyasal Bilimler okumuş. Daha sonra babasının ve eşinden kalan miras ile Afrika'da AIDS'lı çocukların devası için 9 hastane yaptırmış.. BM tarafından Afrika Büyükelçisi olarak atanmış. Aynı zamanda Fildişi Cumhuriyeti'nin Atina Büyükeçisi...

Bu hayırsever kadının organizasyonu sonucunda, Kahire Opera ve Balesi İstanbul'a geliyor. UNAIDS (Birleşmiş Milletler AIDS ile mücadele) departmanı tarafından düzenlenen gösterinin geliri Bingöl'de öksüz kalan çocuklar ve Afrika'da AIDS'li doğan çocukların tedavisi için harcanacak.

Yunanistan ve Mısır'dan bazı bakanların da izleyeceği gösterinin harcamaları için sponsorlar aranıyor. Konuya ilgi duyanlar; BM Türkiye sorumlusu Mehmet Kontaş'tan bilgi alabilirler. (0532-528 06 70)

AKP 3 yıllık öğretmeni müdür yaptı Milletvekilinin ‘aile şirketi’


SAYIN Tayyip Erdoğan... İcraatınızı yakından takip ediyor ve takdir ediyoruz. Bizler gerçekten sizin şahsınıza oy verdik. Ama taşrada size rağmen çok yanlış şeyler yapılıyor. Sizin hassasiyetle seslendirdiğiniz ehliyet ve liyakat hiçe sayılıyor. Acemi, tecrübesiz bazı kişiler üst makamlara getiriliyor. Ağrı Milletvekili Sayın Halil Özyolcu'nun yaptığı sadece üç atamayı soruşturun. Doğubeyazıt Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atadılar. Kulp İlçesi'nde kendisi nasıl tanınıyordu acaba? İlçemizdeki 24 bin öğrencinin istikbalini üç yıllık öğretmene terk etmenin anlamı nedir?

Ağrı'nın Hamur İlçesi'ne aynı şekilde üç yıllık bir öğretmen, ilçede asaleten görev yapan şube müdürü olmasına rağmen Milli Eğitim Müdürü olarak atanmıştır.

Yine Patnos İlçesi'nde milletvekili Halil Özyolcu, Milli Eğitim Şube Müdürlüğü'ne iki yıllık öğretmen olan amcasının oğlunu atamıştır.

Bu olay Ağrı'da yapılan yanlış ve yanlı atamalardan sadece çok küçük bir örnektir. Sayın milletvekili neyin peşinde, aile şirketi mi oluşturuyor? Mensubu olduğu cemaatin üyelerini mi belirli yerlere getiriyor? Anlaşılmış değildir.

Özellikle yapılan atamaların Hizbullah ve başka cemaatin üyelerinin olması açıkça ortadadır.

AKP'nin imajı sarsılmıştır.

Süleyman KAYA-AĞRI

Türkmenleri unutmayın


ABD, Irak'ta istediklerini elde ettikten sonra Irak Savaşı da bitti, Irak konusu da unutuldu. Irak'ta yaşananları artık kimse hatırlamıyor, oysa Musul ve Kerkük içimizde bir yaradır ve hálá kanamaya devam ediyor. Bilinçli olarak Türkmenlerin başına gelenler, çektikleri zulümler de unutturuluyor.

Ne hikmetse artık kimse Türkmenlerin dramını da gündeme getirmiyor. Bu konuda ufukotesi.com'da ‘‘Kerküklümün kırıktır kanadı, kolu, tuzaklarla doludur yolu. Hayatı olmuştur çile yumağı. Kalleşliklerle doludur sağı solu...’’ diyen Aydil Erol haklı değil mi?

Nur Merve ÇİÇEK

Uyanık başhekim


EDİRNE'den bir doktordan not:

Keşan Devlet Hastanesi'nin başhekimi, hastanenin müdürü ve müdür yardımcısına her istediğini yaptıramama sorununu bakın nasıl çözdü: Hastanede çalışan bir hemşire ile sağlık memurunu kendisi müdür yardımcılığına atayıverdi. Öyle bakanlıktı, valilikti, onaydı uğraşmak da yok. Zaten bu saçmalıktan valiliğin ve sağlık müdürlüğünün de haberi yok. O yaptı oldu. Darısı diğer başhekimlerin ve hiçbir şey bilmedikleri halde birden kendilerini idaredeki memur arkadaşların başında amir olarak bulacak ebe-hemşire ve sağlık memurlarının başına...

4x4’lere 131 milyon trafik cezası azdır


ADANA'dan işadamı Ahmet Kurmel'e yanıt:

ARAZİ aracı ile hız limitlerinin üzerine çıktığınız için yediğiniz cezada açık olmayan ne var ki, yetkililerden açıklama bekliyorsunuz?

‘‘Arazi aracı için belirlenen hız limitlerini aştınız. Cezanız 131 milyon.’’

Bir de ekleyeyim. Çok bildik nakarat olacak ama eğer daha medeni bir Batı ülkesinde olsaydınız herhalde 3-5 bin dolar öderdiniz.

Selahattin SARI

Pedal çeviriyor


ESKİ Cumhuriyet Savcısı İsmet Tuncer'in, Kayseri'deki davasının 3.5 yıldan beri sonuçlandırılmamasını protesto amacıyla bundan sonraki duruşmalara katılmak için bisikletle başlattığı yolculuğu sürüyor.

Tuncer, İstanbul'dan 14 Mayıs'ta yola çıktı; dün Bolu'ya vardı. 29 Mayıs'ta ise Kayseri'nin Develi İlçesi'ndeki Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak duruşmasında olacak. (Tuncer'le ilişki kurmak için: 0532- 724 72 81.)

DSP çalışıyor


DSP'li gençler, Gençlik Kurultayı ve Şöleni için Ankara'da bir araya geldiler. Anıtkabir'i ziyaret ettiler. DSP Gençlik ve Spor AR-Ge Kurulu Başkanı ve eski Devlet Bakanı Erdoğan Toprak, özel deftere özetle şöyle yazdı:

‘‘Demokratik solcu gençlik, 'Ulusal Demokratik Sol'un yolu, Atatürk'ün yoludur' ilkesiyle yola çıkan bir gençliktir. Ulusal demokratik solcu gençlik seni sadece dilinde değil, yüreğinde yaşatan bir gençliktir...’’

Ecevitler partinin başında; sonbaharda da pek ayrılmaya niyetleri yok. Ama güvendikleri kadrolar bir şeyler yapmaya çalışıyor.

Yetiyor mu; asıl mesele bu.

Okullarımız yıkılsın!


YIKILSIN ki kimin namuslu kimin katil, şerefsiz ve hırsız olduğu ortaya çıksın. Özellikle ortaya çıkması lazım ki, hangi müteahhit, hangi bürokratla ve politikacıyla iş yapmış... Aslına yıkılması muhtemel olan yapılar, inceleme yapılarak ortaya çıkarılmalı ve sorumlular hakkında dava açılmalı.

Yüce Türk adaleti; harekete geç artık.

İsmail KÜÇÜKAY

MESAJ


TEKİRDAĞ Belediyesi'nde geçici başkanlık yapan ve asıl işi müteahhitlik olan beyimizin, bir önceki dönemde yapılanları yıkarak zaten bütçesi yetmeyen belediyenin kaynaklarını nasıl harcadığını kontrol edecek bir merci yok mudur? Karadenizli olmak, kontrol edilmemeyi mi sağlamaktadır. Biz Trakyalılar bu kafa ile gidersek daha çok tartışırız. Lakin atı alan Üsküdar'ı geçer.

A. TEKİRDAĞLI

BİR
köy okulunda sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Geçen gün gittiğim bir müzede, öğretmenlerin müzelere girişlerinin 1 Nisan'dan itibaren ücrete tabi olduğunu öğrendim. Ben öğretmenlerin de ücretsiz girişe hakkı olduğunu düşünüyorum.

Bedri ASLAN

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Eğer kendi kendimizi engellemeyip de birkaç ay daha iktidarda kalabilseydik, demokratik solun değerini halkımız çok daha iyi anlayacaktı. Yitirdiğimiz zamanı mutlaka geri kazanacağız. Bunun için var gücümüzle çalışıyoruz. Bütün illerimizde şimdiden iktidar hazırlığına başladık’’ dedi.‘‘

(DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit)
Yazının Devamını Oku

AKP 3 yıllık öğretmeni müdür yaptı Milletvekilinin ‘aile şirketi’

18 Mayıs 2003
<B>SAYIN </B>Tayyip Erdoğan... İcraatınızı yakından takip ediyor ve takdir ediyoruz. Bizler gerçekten sizin şahsınıza oy verdik. Ama taşrada size rağmen çok yanlış şeyler yapılıyor. Sizin hassasiyetle seslendirdiğiniz ehliyet ve liyakat hiçe sayılıyor. Acemi, tecrübesiz bazı kişiler üst makamlara getiriliyor. Ağrı Milletvekili Sayın Halil Özyolcu'nun yaptığı sadece üç atamayı soruşturun. Doğubeyazıt Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atadılar. Kulp İlçesi'nde kendisi nasıl tanınıyordu acaba? İlçemizdeki 24 bin öğrencinin istikbalini üç yıllık öğretmene terk etmenin anlamı nedir?

Ağrı'nın Hamur İlçesi'ne aynı şekilde üç yıllık bir öğretmen, ilçede asaleten görev yapan şube müdürü olmasına rağmen Milli Eğitim Müdürü olarak atanmıştır.

Yine Patnos İlçesi'nde milletvekili Halil Özyolcu, Milli Eğitim Şube Müdürlüğü'ne iki yıllık öğretmen olan amcasının oğlunu atamıştır.

Bu olay Ağrı'da yapılan yanlış ve yanlı atamalardan sadece çok küçük bir örnektir. Sayın milletvekili neyin peşinde, aile şirketi mi oluşturuyor? Mensubu olduğu cemaatin üyelerini mi belirli yerlere getiriyor? Anlaşılmış değildir.

Özellikle yapılan atamaların Hizbullah ve başka cemaatin üyelerinin olması açıkça ortadadır.

AKP'nin imajı sarsılmıştır.

Süleyman KAYA-AĞRI

Türkmenleri unutmayın


ABD, Irak'ta istediklerini elde ettikten sonra Irak Savaşı da bitti, Irak konusu da unutuldu. Irak'ta yaşananları artık kimse hatırlamıyor, oysa Musul ve Kerkük içimizde bir yaradır ve hálá kanamaya devam ediyor. Bilinçli olarak Türkmenlerin başına gelenler, çektikleri zulümler de unutturuluyor.

Ne hikmetse artık kimse Türkmenlerin dramını da gündeme getirmiyor. Bu konuda ufukotesi.com'da ‘‘Kerküklümün kırıktır kanadı, kolu, tuzaklarla doludur yolu. Hayatı olmuştur çile yumağı. Kalleşliklerle doludur sağı solu...’’ diyen Aydil Erol haklı değil mi?

Nur Merve ÇİÇEK

Uyanık başhekim


EDİRNE'den bir doktordan not:

Keşan Devlet Hastanesi'nin başhekimi, hastanenin müdürü ve müdür yardımcısına her istediğini yaptıramama sorununu bakın nasıl çözdü: Hastanede çalışan bir hemşire ile sağlık memurunu kendisi müdür yardımcılığına atayıverdi. Öyle bakanlıktı, valilikti, onaydı uğraşmak da yok. Zaten bu saçmalıktan valiliğin ve sağlık müdürlüğünün de haberi yok. O yaptı oldu. Darısı diğer başhekimlerin ve hiçbir şey bilmedikleri halde birden kendilerini idaredeki memur arkadaşların başında amir olarak bulacak ebe-hemşire ve sağlık memurlarının başına...

4x4’lere 131 milyon trafik cezası azdır


ADANA'dan işadamı Ahmet Kurmel'e yanıt:

ARAZİ aracı ile hız limitlerinin üzerine çıktığınız için yediğiniz cezada açık olmayan ne var ki, yetkililerden açıklama bekliyorsunuz?

‘‘Arazi aracı için belirlenen hız limitlerini aştınız. Cezanız 131 milyon.’’

Bir de ekleyeyim. Çok bildik nakarat olacak ama eğer daha medeni bir Batı ülkesinde olsaydınız herhalde 3-5 bin dolar öderdiniz.

Selahattin SARI

Pedal çeviriyor


ESKİ Cumhuriyet Savcısı İsmet Tuncer'in, Kayseri'deki davasının 3.5 yıldan beri sonuçlandırılmamasını protesto amacıyla bundan sonraki duruşmalara katılmak için bisikletle başlattığı yolculuğu sürüyor.

Tuncer, İstanbul'dan 14 Mayıs'ta yola çıktı; dün Bolu'ya vardı. 29 Mayıs'ta ise Kayseri'nin Develi İlçesi'ndeki Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak duruşmasında olacak. (Tuncer'le ilişki kurmak için: 0532- 724 72 81.)

DSP çalışıyor


DSP'li gençler, Gençlik Kurultayı ve Şöleni için Ankara'da bir araya geldiler. Anıtkabir'i ziyaret ettiler. DSP Gençlik ve Spor AR-Ge Kurulu Başkanı ve eski Devlet Bakanı Erdoğan Toprak, özel deftere özetle şöyle yazdı:

‘‘Demokratik solcu gençlik, 'Ulusal Demokratik Sol'un yolu, Atatürk'ün yoludur' ilkesiyle yola çıkan bir gençliktir. Ulusal demokratik solcu gençlik seni sadece dilinde değil, yüreğinde yaşatan bir gençliktir...’’

Ecevitler partinin başında; sonbaharda da pek ayrılmaya niyetleri yok. Ama güvendikleri kadrolar bir şeyler yapmaya çalışıyor.

Yetiyor mu; asıl mesele bu.

Okullarımız yıkılsın!


YIKILSIN ki kimin namuslu kimin katil, şerefsiz ve hırsız olduğu ortaya çıksın. Özellikle ortaya çıkması lazım ki, hangi müteahhit, hangi bürokratla ve politikacıyla iş yapmış... Aslına yıkılması muhtemel olan yapılar, inceleme yapılarak ortaya çıkarılmalı ve sorumlular hakkında dava açılmalı.

Yüce Türk adaleti; harekete geç artık.

İsmail KÜÇÜKAY

MESAJ


TEKİRDAĞ Belediyesi'nde geçici başkanlık yapan ve asıl işi müteahhitlik olan beyimizin, bir önceki dönemde yapılanları yıkarak zaten bütçesi yetmeyen belediyenin kaynaklarını nasıl harcadığını kontrol edecek bir merci yok mudur? Karadenizli olmak, kontrol edilmemeyi mi sağlamaktadır. Biz Trakyalılar bu kafa ile gidersek daha çok tartışırız. Lakin atı alan Üsküdar'ı geçer.

A. TEKİRDAĞLI

BİR
köy okulunda sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Geçen gün gittiğim bir müzede, öğretmenlerin müzelere girişlerinin 1 Nisan'dan itibaren ücrete tabi olduğunu öğrendim. Ben öğretmenlerin de ücretsiz girişe hakkı olduğunu düşünüyorum.

Bedri ASLAN
Yazının Devamını Oku

CHP’de delege cambazlığı yapan cezalandırılacak

17 Mayıs 2003
<B>CHP </B>İstanbul Milletvekili <B>Algan Hacaloğlu, </B>partisindeki üye yazım işleminden genel sekreter yardımcısı olarak kendisinin sorumlu olduğunu belirtip şunları söylüyor. ‘‘İlk kez Tarhan Erdem'in başlattığı bilgisayar ortamında yendiden üye yazım ve yenileme projesini ayağı yere basar şekilde yürütüyoruz. CHP tarihinde ilk kez, diğer partilerde olmayan bir sistem yerine oturtuluyor. 6 ayı dolduran adayların listelerini iki ayda bir askıya çıkartıyoruz. İstanbul'da askıya çıkan üyeler; 2002 temmuz, ağustos, eylül ve ekimde üye olanlar... Ciddi itiraz yapılırsa dikkate alınıyor. Kongre sürecine giriyoruz, son baharda kurultayımız var; seslerin yükselmesi doğal.

İtirazlar tabii ki olacak... Yanlış ve hile varsa; mutlaka düzeltiliyor. Kütüğe öyle işleniyor.

Özellikle İstanbul'da 'naylon üye' yazımı fırtınası kopartılıyor. Sarıyer'de itirazlar var... Tarabya Mahallesi'nin 40 yıllık muhtarı Hasan Refet Üstün'le konuştum. Birisi, birilerinin adına 500 kişi için itirazda bulunmuş; standart formlarla... Önümdeki muhtardan verilmiş iki ayrı mühürlü imzalı bilgisayar çıktısına bakıyorum. İtiraz edilen kişi, bir belgede Tarabya'da oturuyor gözüküyor, diğerinde ise oturmuyor... Neden böyle; adresler farklıymış... Uyanıklar, itirazları yanlış gösteriyorlar; adres aynı, ancak daireyi 3 olarak göstermişler; ama adam aslında 2 numaralı dairede oturuyor. Hemen hepsi böyle itirazların. Bazen de isimler tutmuyor. Anlaşıldığına göre, itirazı yapanlar ile muhtar arasında bir şeyler olmuş... Kendisine bunlar hiç hoş değil, teessüf ederim dedim, cevap veremedi.

- Gerçek 'naylon'ların yapıldığı da var ama..

- Elbette haklılar var. Nitekim, PM üyesi Aykut Oray da getirdi bunları... İtirazlar belgelendiği sürece dikkate alıyoruz. Zaten bunlar yeniden askıya çıkarılıyor. Nihai itiraz yolları kapanmıyor ki... Genel Merkez'e gelin, 6. katttaki isimlerle ilgili büroyu size açalım, sahte mi değil mi diye araştırın... Emin olun doğru bir şey yapılıyor. Bu partinin 2 milyon üyesi var diye caka satıldı. Şimdi gerçek üye sayısı 650 bin çıkıyor yeni kayıtlarla...

- Olayın ardında yatan şey...

- Belediye başkanlığı yarışı... Herkes ona göre mevzi almak istiyor olabilir. Bunlarla uzun süredir ben uğraşıyorum; Adnan Keskin dahil bütün PM üyelerine bölgelerindeki üyelerin isimlerini disket halinde verdim. Yalçın Doğan da isterse gönderirim.

- Son söz...

- Kim cambazlık yapıyorsa gereken cezayı veririz.

Başesgioğlu’na...


YALNIZ ben değil, manga manga insanımızın çektiğini gördüğüm için size başvuruyorum. Sayın Çalışma Bakanımız Murat Başesgioğlu.. Göztepe SSK'nın 'tomografisi' sustu! ‘‘İflah olmaz’’ durumda; oradakileri de inanın canından bezdirdik. Görüntüleme merkezindekiler vargüçleriyle çabalıyorlar ama 'müthiş arıza' yüzünden hastalara boş boş bakıyorlar. Başhekim Prof. Hasan Erbil de, biz de zor durumdayız. Tanrı aşkına şu tomografi işini hallettirin. Artık tahammül sınırlarını aştı. Bunun parçayla, neşterle düzelmesi olanaksız. ‘Yoğun bakım’ nafile. Pili yıllardır bitik. Önceki gün yine eli boş döndüm. Aman ‘kendinizi sevk ettirin’ demeyin. Sevklerde ne çektiğimizi de biz biliriz. Bu işi kökünden hallettirirseniz yaşlı bir SSK'lı olarak duamız seninle olacak, inan.

Mustafa B.KILIÇ-KADIKÖY

Perşembenin gelişi


HAYIRLI olsun. SP'ye Genel Başkan olan Erbakan'ın geçmişine şöyle bir bakalım:

Yıl 1970; 17 arkadaşıyla Milli Nizam Partisi'ni kuran Erbakan bu partinin genel başkanı. Yıl 1971; programı laikliğe aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi'nce kapatılıyor. Yıl 1972; MNP'nin eski kadrosuyla Milli Selamet Partisi kuruluyor.

Yıl 1980; yönetime el koyan askerler bütün partileri kapatıyorlar, 1982 Anayasası gereğince diğer partilerin genel başkanları gibi Erbakan da 10 yıl süreyle siyasetten men ediliyor.

Yıl 1987; halkoylamasıyla siyasi yasaklar kaldırılıyor. Erbakan 1987 Ekim'inde RP'yi kuruyor. Ancak sonu malum... Laikliğe aykırı hareketleri nedeniyle Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılıyor.

Ve şimdi Erbakan, Saadet Partisi'nin genel başkanı.

İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un bir mısraını hatırladık. ‘‘Ders alınsaydı eğer geçmişten, tarih tekerrür mü ederdi?’’

Fahir TANER-TEKİRDAĞ


Dikkat! Tavuk vebası kapımızda


TÜRKİYE Yem Sanayicileri Birliği Başkanı M. Ülkü Karakuş, İran'dan ciddi miktarda yumurta getirildiğini belirterek bu arada ciddi bir tehlikeye işaret etti:

Doğu Beyazıt ve Esendere gümrük kapılarında günübirlik giriş-çıkışlarda sınırlama olmadığından 1 kişi günde 50 $ ödemeden, istediği kadar İran'a giriş-çıkış yapabiliyor. Her girişte en az kişi başına 10-15 viyol yumurta getirebiliyor. 1 minibüste 15 kişi olsa, kişi başı 10 viyoldan, 1 seferde en az 4500 yumurta kaçak olarak yurda girebilmektedir.

İran'dan bir yumurtanın alış fiyatı 67 bin TL'dir. Doğu ve Güneydoğu'da yumurta ihtiyacı genellike Konya ve Afyon'dan karşılanmaktadır. Örneğin, nisanda Konya'dan bir yumurta tüccarının sevkıyatı haftalık 14 kamyon iken, (1 kamyonda 170 bin adet yumurta bulunmaktadır) mayıs ayının ilk haftasında 6, üçüncü haftasında ise 1 kamyona düşmesi, kaçak yumurta girişinin boyutlarını açıkça gösteriyor.

Konya bölgesindeki yumurta satışlarındaki seyir de bunu teyit etmektedir. Nisanda yumurta satış fiyatları peşin 94-95.000 TL/adet iken, bugünlerde 1 ay vadeli fiyat 70.000 TL'ye düşmüştür. İran'dan alış fiyatının 67.000 TL olması, Konya bölgesinden Doğu ve Güneydoğu'ya sevkıyat için nakliye ücretinin de eklenmesi, kaçak yumurta girişinin artmasına neden oluyor.

AVRUPA'DA DARBE

Hollanda
daha sonra da Belçika ve Almanya'da görülen ve Avrupa tavukçuluk sektörüne büyük darbe vuran, tedavisi aşı yoluyla bile sağlanamayan, çıktığı yerlerde yüksek oranda ölümlere ve birçok tavuk çiftliği sahiplerinin iflasına neden olan, ‘tavuk vebası' diye adlandırılan (Avian Influenza) ve hızla yayılan bir bulaşıcı hastalığın, İran'da da görülmüş olması bu konuya olan duyarlılığımızı daha da artırmaktadır. Kaçak yumurtayla birlikte hastalığın ülkemize girişi felakete neden olacaktır.

Aman bu salgın hastalığın korunması için mücadele etmemiz gerekiyor. Bu hastalık, ihbarı mecbur hastalıklar içerisinde yer almalı.’’

Karakuş’un söyledikleri çok önemli; sektör yeni darbelere gebe olmamalı.

Teziç'ten açıklama
 
GALATASARAY Üniversitesi Rektörü Erdoğan Teziç dünkü ‘Çocuklarım Yandı' yazısına şu açıklamayı yaptı:
 
‘‘İlköğretimden üniversite sonrasına kadar öğretim yapan ‘Galatasaray', bir devlet kurumudur. İlk ve Orta öğretimin tabi olacağı kuralları Milli Eğitim Bakanlığı'nın mevzuatı çerçevesinde düzenlenmekte olup, zikredilen yönetmelik de bunun bir parçasıdır. Bu bakımdan, söz konusu idari düzenleyici işlemin, benim kişisel bir tasarrufum olması hukuken mümkün değildir.
Yazınızda üzücü olan, Galatasaray İlköğretim öğrencileri için, benim tarafımdan kullanılmayan, küçültücü nitelemenin yer almasıdır; 400 öğrenci adına hareket ettiğini söyleyen bir grup velilerin çocuklarımızı kamuoyu önünde istemeden küçük düşürmeleridir. Öte yandan, aynı veli grubunun, burada tekrar zikretmek istemediğim bir semt lisemizle karşılaştırma yaparak, onları da aynı şekilde kamuoyunda küçültmeleridir.’’
 
Taksi barışı


KOCAMUSTAFAŞA'dan M.Ayan soruyor:

Taksicilerin hayat standardı %48 oranında yükseldi. Önce taksi ücretlerine %35 zam, ardından otogazda %9 ve %4 indirim yapıldı. Acaba taksicilerin odaları bir iyi niyet gösterisi olarak bu rahatlamayı biz müşterilere yansıtamazlar mı? Taksimetre açılışları 1 milyon 50 binden 999 bine çekilemez mi? Son günlerde şoförler 'battık' yerine 'Allaha şükür' diyor artık.


GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Gece neye gebeyse onu doğurur.’’

(Mevlana)
Yazının Devamını Oku