Sıra bizde mi? Biz de mi Suriye’ye asker gönderiyoruz?
Cevabını alabileceğim en doğru kişinin kapısını çalıyorum: Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın.
İbrahim Kalın’la Başbaşa
Kalın şu anda Türkiye’nin gündeminde bir kara harekatı olmadığını söylüyor. Peki Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge ülkeleriyle birlikte asker göndermeyi düşünüyor muyuz? “Şu an bunu kimse planlamıyor, gündemde yok” diyor.
*
O halde Türkiye bugün IŞİD’e karşı ne yapıyor?
ABD’nin İncirlik’i ve hava sahamızı kullandığını söyledikten sonra, Suruç saldırısı sonrasında sınır güvenliğini arttırdığımızı söylüyor. Yine Suruç ve Ankara saldırılarından sonra içeride IŞİD’e karşı tutuklamaların arttığını ekliyor.
Türkiye aşığı Özbek bir piyanist. Türk vatandaşı ve İstanbul’da yaşıyor. 100 yıl önce yaşamış olan bu ressamın İstanbul resimleri için şarkılar bestelemiş.
İki farklı zaman diliminden bu iki kişi, geçtiğimiz haftasonu Erivan’da bir araya geldi. Ve İstanbul’u Ermenilerle buluşturdu.
ERMENİSTAN’DA BİR İLK
Bahsettiğim ressam: İvan Ayvazovski. Hani üç Osmanlı padişahı tarafından saraylarda ağırlanan ve “Osmanlı liyakat beratı” verilen meşhur Ermeni asıllı Rus ressam. “İstanbul’a hayranım. Dünyada bu şehirden daha ihtişamlı bir yer yok” diyen Ayvazovski.
Bu yılki 29 Ekim törenleri, belki de bugüne kadar en çok şey söyleyenlerdendi.
Birçok “ilk”leri vardı. Bu “ilk”leri kısaca üç “S” ile özetleyebiliriz aslında: Sivil, seyyar ve sürprizli.
SİVİL TÖREN
Törenler iki bakımdan “sivil”di. Birincisi, askeri unsurlar azaldı, sivil unsurlar öne çıktı.
Suriye’nin Rusya’nın çekim alanına girmesiyle ABD, Esad konusunda esnemek zorunda kaldı. Türkiye de onunla aynı frekansa geçti.
Ancak Ankara bir noktada onlardan gittikçe ayrışıyor. O da: PYD. Ve oluşan yeni Suriye planına bu konuda direniyor.
PYD MAKASI
ABD ve Rusya’nın yola PYD’yle devam etmek istedikleri artık gün gibi ortada.
Bundan kastı şu: Esad’ın stratejisi artık ülkenin tümünü değil, şu anda kontrol ettiği yüzde 15’ini elinde tutmak.
Ne var ki B planına geçen sadece Esad değil. A planı tutmayınca Türkiye dahil herkes B planına çoktan geçmiş durumda.
A planında kalabilen ise sadece iki ülke var: İran ve Rusya.
Kilit Aktör: İran
Bu iki ülke zaten en başından beri Esad’ın kalmasını savundu.
Malum; ABD, Avrupa, Körfez ülkeleri ve Türkiye ise “Esad hemen gitsin”den, “tamam geçiş sürecinde kalsın” pozisyonuna geçmek zorunda kaldı. Evvelsi gün Rusya Devlet Başkanı Putin’in göğsünü gere gere Esad’ı Moskova’da ağırlamasına da bakınca, Esad’ın yakın gelecekte bir yere gideceği yok.
Öncelikle: Türkiye’nin de dahil olduğu IŞİD’e karşı kurulan 10 ülkeli “çekirdek koalisyon”, geçtiğimiz aylarda Suriye için bir çözüm planı hazırlamış. Buna “Esad’ın sonunda gideceği Esad’lı geçiş” planı da diyebiliriz.
Plana göre 6 aylık gibi bir geçiş süreci boyunca Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın tüm yetkileri bir “geçici yönetim organı”na devredilecek. Ve Esad da bu süreçte “sembolik cumhurbaşkanı” olarak kalacak. Sürecin sonunda ise Esad gidecek ve yeni bir yönetim kurulacak.
ABD Başkanı Obama bu planı koalisyon adına Rusya Devlet Başkanı Putin’e 28 Eylül’de Birleşmiş Milletler (BM) toplantıları sırasında iletmiş. Ancak malum, Rusya ondan tam 2 gün sonra Suriye’ye girdi.
Kaynak, “her ne kadar bu 10 ülke hedefte mutabık olsa da, hedefe gidecek adımlar konusunda mutabık değiller” diyor. Ve ortak bir strateji geliştirebilseler, sahadaki denklemi değiştirebileceklerini vurguluyor.
*
BUNUN
Filistin-İsrail hattında neler oluyor?
3.İntifada (Filistinlilerin İsrail’e karşı ayaklanması) çoktan başladı da, sadece adı mı konulmuyor?
*
Önce bu noktaya nasıl gelindi, çok kısa hatırlayalım: 13 Eylül’de, yani Yahudilerin yeni yılı olan Roş Aşana bayramında Yahudi yerleşimciler Kudüs’teki Mescid-i Aksa'ya girdiler.
Bir yıldır her sabah yaptığım gibi okula en yakın olan metro istasyonundan çıkmış, hızlı adımlarla yürüyordum. Bir anda arkamda müthiş bir patlama sesi duydum. Biraz önce çıktığım metroda patlayan bombadan kıl payı kurtulmuştum.
Sene 2005’ti. 11 Eylül saldırılarının üzerinden tam 4 yıl geçmişti. ABD El Kaide’yle savaştığı gerekçesiyle artık Afganistan ve Irak’taydı.
Tam 2 yıl önce, 2003’te ise yine El Kaide’nin bombalarına bu sefer İstanbul’da teğet geçmiştim. Türkiye de ABD ve İngiltere gibi, “küresel terör”ün mağduru olmuştu.
Ne Değişti?
İşte 2005’te dünyaya hakim olan bu atmosferde ve tam da bu konuda yazıyordum tezimi. Ve şunu savunuyordum: