Paylaş
Bundan kastı şu: Esad’ın stratejisi artık ülkenin tümünü değil, şu anda kontrol ettiği yüzde 15’ini elinde tutmak.
Ne var ki B planına geçen sadece Esad değil. A planı tutmayınca Türkiye dahil herkes B planına çoktan geçmiş durumda.
A planında kalabilen ise sadece iki ülke var: İran ve Rusya.
Kilit Aktör: İran
Bu iki ülke zaten en başından beri Esad’ın kalmasını savundu.
Malum; ABD, Avrupa, Körfez ülkeleri ve Türkiye ise “Esad hemen gitsin”den, “tamam geçiş sürecinde kalsın” pozisyonuna geçmek zorunda kaldı. Evvelsi gün Rusya Devlet Başkanı Putin’in göğsünü gere gere Esad’ı Moskova’da ağırlamasına da bakınca, Esad’ın yakın gelecekte bir yere gideceği yok.
*
Peki İran ve Rusya neden Esad’a kilitlendi kaldı?
Bunun cevabı görüştüğümüz kaynağın sözlerinde saklı: “Esad İran için vazgeçilmez. İran da Rusya için vazgeçilmez. Ancak Esad Rusya için vazgeçilmez değil.”
Oysaki ki bu denkleme bakınca, Esad otomatik olarak Rusya için de vazgeçilmez oluyor! Zira Rusya, Esad’a muhtaç olan İran’a muhtaç. İşte o nedenle İran’ı Esad’dan vazgeçirmek gerekiyor.
Zaten Türk kaynağın “Esad’ın gitmesinin önündeki temel engel İran” sözleri, Ankara’nın da burada kilit aktör olarak İran’ı gördüğünü gösteriyor.
*
Tam da bu nedenle İran’ın yer almadığı bir masadan çözüm çıkması mümkün değil.
Dolayısıyla dün ABD, Rusya, Türkiye, Suudi Arabistan ve Ürdün dışişleri bakanlarının Viyana’da yaptığı toplantıdan sonuç çıkabilmesi için, İran’ın da masaya oturması gerekiyor. Bunu asıl engelleyen ise, İran-Suudi Arabistan gerginliği.
Hakeza Alman Dışişleri Bakanı Rus mevkidaşıyla bu hafta Riyad’da görüştükten sonra aynen bunu söyledi: “İran ve Suudi Arabistan’ın birbirleriyle yakınlaşma eğilimi içinde olmaması, Suriye krizinin çözümünü zorlaştırıyor.”
Türkiye’den Rusya’ya Güvence
Peki İran Esad’dan nasıl vazgeçer? Esad sonrasında da Suriye’deki stratejik hedeflerinin korunacağına, yani yeni yönetimin Hizbullah’a silah tedarikini sürdüreceğine inanması gerekiyor.
Görüştüğümüz kaynak, Rusya’ya Esad sonrasında Suriye’deki çıkarlarının korunacağı güvencesinin verildiğini aktarıyor. İran’a ise herhangi bir güvence verilmiş olması mümkün değil. Zira ABD ve İran arasında henüz Suriye konusunda iletişim yok.
*
Diğer taraftan şu anda “Suriye dosyası”nı elinde tutan Rusya’nın niyeti de hala sorgulanmaya değer.
Bir taraftan Rusya’nın Esad’ı geçiş süreci sonunda gitmeye ve muhaliflerle güç paylaşmaya ikna edebileceğine inananlar var.
Buna örnek olarak da, 2013 yazında Esad’la yaptığı anlaşma gösteriliyor. Hatırlarsanız Esad’ın kimyasal silah kullandığı iddiası üzerine Başkan Obama Suriye’ye askeri müdahaleye hazırlanıyordu. Tam o sırada Putin Esad’ı kimyasal silahlarını imha etmeye razı etmişti.
Bununla birlikte Putin’in kendisini Batı’ya ortak olarak kabûl ettirmeye çalıştığı analizini yapanlar da hiç de az değil. Böylelikle uluslararası meseleler üzerinde etkisini arttırmak istediği söyleniyor.
*
Ancak diğer yandan, Rusya’nın Esad’dan vazgeçmeyeceğini savunanlar da çok.
Zaten Putin de bunu saklamıyor. Eylül sonunda New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na gitmeden önce bunu açıkça söylemişti: “Evet Esad’ı kurtarmak istiyoruz.”
ABD Rusya Dümeninde
Tüm bunların ötesinde, ABD de gittikçe Rusya’nın suyuna gidiyor. En son geçtiğimiz hafta iki ülke askeri bir anlaşma imzaladılar. Ve Suriye hava sahasında koordine olmak için aralarında doğrudan bir iletişim hattı kurdular.
Zaten ABD Rus operasyonundan hiç de rahatsız görünmüyor. Aksine: Ruslar IŞİD ve Nusra’yı vuruyor. Böylelikle ABD’ye daha az iş düşüyor.
Dışişleri Bakanı John Kerry’nin “Rusya’nın bu meseleye odaklanmayı seçmesinden memnunuz” sözleri buna delalet.
Dolayısıyla ABD’nin B planının, Rusya’nın A planına gitgide yaklaşmak olduğu anlaşılıyor.
*
Ne var ki bu B planı, netameli bir konu daha içeriyor: PYD. Hem ABD, hem Rusya’nın yola PYD’yle devam etmeyi planladığı artık aşikar.
Bu durumda Türkiye bu B planına tam olarak geçebilecek mi?
Kaynağın verdiği başka kritik bilgilerle, Salı’ya...
Paylaş