- 2018 sonunda 3’üncü etap yatırımlarımız tamamlanacak. 2 fazdan oluşan 4’üncü etap için de çalışmalara başladık.
Cezayir’deki ortağı Topçuoğlu ailesinin temsilcisi Alp Topçuoğlu’nu işaret etti:
- Alp’in babası Alper Abi ile eski dostuz. Alper Abi, yıllardır Cezayir’e iş yapar. Topçuoğlu ailesi yüzde 20 ile buradaki yerel ortağım. Oran’a ilk yatırıma 2010’da başladık. Tosyalı Algerie yatırımlarımız 2 milyar 250 milyon doları buldu.
Tosyalı’nın Oran’a yatırımlarının 2.5 milyar dolar olacağını biliyorduk, işlerin daha da büyüyeceğini tur sırasında öğrendik:
- Cevherden, yani madenden demir-çelik üretimine 3’üncü etabın tamamlanacağı 2018 sonunda başlayacağız. Ayrıca 2 modülden oluşan 4’üncü etap yatırımımız olacak. 4’üncü etaba toplam 4 milyar dolar yatıracağız. Böylece Cezayir’e yatırımlarımız 6 milyar doları aşacak.
Türkiye’de özel sektörün sıfırdan kurduğu cevherden çelik üreten tesis olmadığını anımsattı:
- Erdemir, İsdemir, Kardemir devletin kurup, özelleştirdiği tesislerdir. Türk özel sektöründe cevherden çelik üreten tesisi ilk kuran biz olacağız. Bu yatırım da Oran’da gerçekleşecek.
Mevcut tesislerdeki üretimden detay verdi:
Serginin gerçekleştiği müzenin girişinde bir tablo dikkatini çekti. Tablo, Mudo’nun Tuzla’daki depo-merkez binasının girişini yansıtıyor gibiydi. Taviloğlu, tabloyu görür görmez kararını verdi:
- Bu tabloyu mutlaka almalıyım.
Soruşturdu, tablo satış listesinde değildi. İlgililere epey dil döktü, ikna etti:
- Belki 5 misli fiyata bile alabilirdim. Ancak, çok uygun fiyata bana bıraktılar.
Geçenlerde Ertuğrul Özkök’le birlikte Mustafa Taviloğlu’nun rehberliğinde Tuzla’daki depoya gittik. Depoda bizi artık Mudo’nun kaptan köşkünde bulunan oğlu Ömer Taviloğlu, Mudo’nun Genel Müdür Yardımcısı Sevra Mahalli Demir ve Koleksiyon Yöneticisi Neslihan Muratbeyoğlu karşıladı.
Taviloğlu ailesinin koleksiyonuyla bir sergi alanına dönüşen depoyu gezerken Mustafa Taviloğlu, önce içini döktü:
- İthal ürünlerimiz yoldayken gelen gümrük vergisi yükü başta olmak üzere yaşadığımız sıkıntı, bizi bir anlamda idam sehpasına götürmek üzereydi. Ama çok şükür idamdan döndük.
Yaşadıkları sıkıntıyı
- Yeni projemizde Galleria sahile kayacak. Adı Port Galleria olacak ve Eylül 2021’de devreye girecek. Mevcut yerimizde kiralamaları ciro üzerinden yapıyoruz. Buradaki kiracılar, Port Galleria’ya daha avantajlı geçecek.
Port Galleria’nın büyüklüğünün mevcudun 3.5 katına çıkacağını belirtti:
- Burası sahilde yeni bir yaşam alanına dönüşecek. Vatandaş Ataköy sahilinde gerçek anlamda denizle buluşacak. 200 bini kiralanabilir, 340 bin metrekare alana yayılacak. 100’ü yeme-içme bölümünde olmak üzere kiralanabilir 430 ünite yer alacak.
Kiralanabilir alanın 173 bin metrekare olacağını vurguladı:
- Port Galleria’ya yapacağımız yatırım 275 milyon doları bulacak.
Yat limanını geçen mayıs ayında açtıklarını anımsatıp, mendireğe işaret etti:
- 1.5 kilometrelik mendirek yeşillendirilecek. Tekne sahipleri yeşil yoldan geçerek teknelerine gidecek. Ayrıca, vatandaşlar da yeşil mendirekte gezebilecek.
Söz yeşil alandan açılmışken tüm proje alanına dikkat çekti:
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, İstanbul-Londra, Londra-Ankara yolculuğu sırasında İngiltere seyahatini izleyen gazetecilerle sohbet ederken ABD’deki Zarrab davasıyla ilgili şu yaklaşımla söze girdi:
- Tamam, bu dava hukuk meselesidir falan ama neticede bunun yine Türkiye, Türk siyaseti üzerinde bir algı operasyonuna, bir ekonomik sıkıştırmaya doğru yöneltildiği algısı bizde oluşmaya başladı.
Davayla ilgili yayılan dedikodulara dikkat çekti:
- “Şu kadar bankaya ceza gelebilir, Zarrab itirafçı oluyor, Türkiye’yi, Türk Hükümeti’ni suçlayabilir” gibi dedikodular yayılıyor.
Başbakan’a ABD’deki davanın bir hafta daha ertelendiğini, Zarrab’ın davada sanık olmaktan çıkarıldığı yönündeki açıklamaları anımsattık, şu yanıtı verdi:
- Zarrab’ın sanıktan tanığa dönüşeceği, ABD Hükümeti ile anlaşacağı söyleniyordu. Belli ki böyle bir süreç işliyor. Bunun izahı bu.
Türkiye’nin ambargo döneminde İran’la ilişkiler konusunda uluslararası hukuka uygun hareket ettiğini belirtti:
- Bizi bağlayan BM ambargo kararıdır. Türkiye’nin buna aykırı hiçbir tasarrufu olmamıştır. Dün de yoktu, bugün de, yarın da olmaz. Bu çok net.
- Bizi Asya bölgesinde, daha geniş bir coğrafyada temsil etmeni istiyoruz.
Almanya’da doğup büyüyen Çetin’e ikinci teklif de Deutsche Bank’tan geldi. Bankanın teklifi yapan yöneticisi şu mesajı verdi:
- Bize gelirsen, önüne Deutsche Bank CEO’luğu yolu da açılabilir.
Karar vermekte zorlandı, Garanti Bankası Genel Müdürlüğü’nden ayrıldıktan sonra Londra’ya yerleşen Ergun Özen’e danıştı. Özen, Çetin’e yeni yol haritası çizdi:
- İki teklifi de boşver. Bugüne kadar çalıştığın kurumlarda Türkiye’ye büyük fonların akışına vesile oldun. Gel artık bu işi kendimiz yapalım. Londra’dan ülkemize kaynak sağlama konusunda doğrudan rol alalım.
Özen, kafasındaki projenin adını da koydu:
- Londra’da bir Türk yatırım bankası kuralım.
Çetin,
- Nasılsınız? Bir sıkıntınız yok değil mi?
Farşi, kısa telefon görüşmesi sonrası telaşlandı:
- Türkiye’ye 100 milyon dolarlık yatırım kararını yeni almıştık. Darbe girişimi yatırım kararımızı etkiler mi?
Hamedifar’la bir hafta sonra yeniden telefon görüşmesi yaptı, merakla sordu:
- Çerkezköy’de ilaç üretmek üzere yatırım kararı almıştık. Bir değişiklik var mı?
Hamedifar, yanıtladı:
- Yatırım kararımız değişmedi. İran’da iniş-çıkışlara çok alışkınız, hatta güç de alıyoruz.
Türkiye’nin darbe girişimini güçlenerek atlattığını vurguladı:
Cotes du Rhone Gigondas’ta 2 dönüm bağ için pazarlık yaptı. Tam bağ sahibiyle el sıkışacakken komşulardan itiraz geldi:
- Yabancı komşu istemiyoruz.
O itiraz üzerine Fransa’daki kuralı öğrendi:
- Satılacak bağa müşteri aranırken, öncelik komşularındır. Yabancının verdiği fiyat komşulara aktarılır, alım niyetleri sorulur. Komşular alıcı olmazsa, yabancıya satış gerçekleşebilir.
Daha sonra konuyu Kavaklıdere’nin şarap-bağ uzmanı danışmanı Stephane Derenoncourt’a açtı:
- Fransa’da küçük bir bağ-şato almayı düşünüyorum. Bana yardımcı olur musun?
Derken Derenoncourt’dan beklenen bilgi geldi:
- Benim bağım Fransa’nın ünlü bölgesi Saint Emilion’a komşu bir noktada. Benim bağımın yanındaki bağ satılık.
- Bu santralı özelleştirme ihalesinden 105 milyon dolara aldık. 6 Mart 2013’te Limak’a devri gerçekleşti. Şartnamede yoktu ama biz santralı yenileme yatırımı yapacağımızı taahhüt ettik, sözleşmeye de koyduk.
Hamitabat Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Burkay Türe, sunumuna santralın tarihçesinden girdi:
- Burası, Türkiye’nin ilk doğalgaz kombine çevrim santralı. 800 bin metrekare alanda kurulu santral ilk üretimini 1985’te gerçekleştirdi. Toplam 1156 megavat güce sahip. Ülkemiz kurulu gücünün yüzde 2’si düzeyindeydi. Elektrik tüketiminin de yüzde 4’ünü karşılıyordu.
Santralın o dönemde “dünyanın en büyüğü ve en verimlisi” rekorları kırdığını anımsatıp, sürdürdü:
- Özelleştirme sonrası 1 Ocak 2015’te şirketin yüzde 25’ini Fransız Inframed yatırım firması devraldı.
Batuhan Özdemir, Burkay Türe ve HEAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Serhat Dinç, santralın stratejik konumunun altını çizdi:
- Burası, ülkemiz elektrik şebekesini Yunanistan ve Bulgaristan enterkonnekte sistemlerine bağlıyor. Ülkemiz ve Marmara Bölgesi arz güvenliği için büyük önem taşıyor.
Batuhan Özdemir,