Tarihler 9 Şubat 2011’i gösterirken Ankara’daki Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TAI) tesislerinde rutin bir iş günü yaşanıyordu. 11-008 kuyruk numaralı Kore tasarımı KT-1 uçağı imalat hattından çıkmış, ilk test uçuşuna hazırlanıyordu.
Toplam iki buçuk saat sürecek uçuşa, Test Pilotu Murat Özpala ile Uçuş Test Mühendisi Serdar Çora çıkacaktı. Limitler zorlanacak, KT-1’in standartlar içinde olup olmadığı, 3 bin 200 parçadan oluşan uçağın tüm sistemlerinin uyumu kontrol edilecekti.
Her şey yolunda görünüyordu. Önde uçan Test Pilotu Murat Özpala, motoru çalıştırdı. Akıncı Üssü’nün pistinden kalktıktan sonra, Ayaş İlçesi yakınlarındaki tecrübe sahasının üzerine geldi. Uçağın sistemleri tek tek kontrol ediliyordu. Verileri, arkada yani normalde öğretmen pilotun oturduğu koltuktaki Uçuş Test Mühendisi Serdar Çora tutuyordu. Herhangi bir sorunla karşılaşılmamıştı.
SIRA TERS VİRİLDE
Kalkıştan yaklaşık bir buçuk saat sonra sıra en kritik hareket olan ters virile gelmişti. Yani uçak terse geçecek, etrafında dönerek burgu hareketi yapacaktı. KT-1’in yakıtı azalmış ve hafiflemişti. İrtifa 6 bin metreydi. Uçak saatte 407 kilometre hızla uçuyordu. Pilot Özpala tüm test uçuşlarında yaptığı gibi, önce etrafı kontrol etti. Harekete başlayacaklarını Serdar Çora’ya bildirdi.
İŞTE YENİ TASARIM MAKET UÇAKLAR
Wright Kardeşlerin ilk uçağı ‘Flyer’ pervaneliydi. Uzun yıllar uçaklar pervane kullandı. Sonra havacılıkta bu motorlar geri planda kaldı. Pervaneler, tasarımı nedeniyle saatte 700 kilometre hızın üzerine çıkamıyordu. Ayrıca oluşan titreşim ve gürültü, yolcu konforunu da düşürüyordu.
Çok hızlı ve uzun menzilli uçabilmek için jet motor teknolojisi öne çıktı. Aslında jet motorunda da pervaneler var. Ama ‘Blade’ adı verilen bu küçük pervaneler daha doğrusu paller, motor içinde yer alıyor. Yani biz jet motoruna baktığımızda içinde gördüğümüz küçük paller aslında bir pervane görevi yapıyor.
PAZAR HAKİMİ JETLER
1950’lerden itibaren jetler pazara hakim oldu. Günümüze kadar da tasarımlar bu yönde gelişti. Jet motorlu uçaklar hem çok sattı hem de daha verimli oldu. Yine de havacılıktaki daha ekonomik motor arayışları sürdü. Son yıllarda çevre faktörü de ciddi bir sorun olarak gündeme geldi. Hem çevreyi daha az kirleten hem de ekonomik yani daha az yakıtla daha fazla verim sağlayan motorlar için yıllardır araştırmalar yapıldı.
İlk olarak 1980’lerin başında NASA tarafından geliştirilen propfan teknolojisi üzerindeki çalışmalar yoğunluk kazandı ve dışında pervaneleri olan bir jet motoru ortaya çıktı. Adı, ‘Propfan’ olan bu motorlar yeni nesil yolcu uçakları tarafından 2025’ten itibaren kullanılmaya başlanacak.
İKİ TASARIM BİRLEŞTİ
Sistem basitçe pervaneli turboprop ile jet motor teknolojisinin birleşmesinden oluşuyor. Motorun ana yapısı, jetle aynı. Temel prensip olarak önden alınan hava yüksek basınçla yakılıyor. Ancak oluşan güç, motorun dışına alınan ve pervane görevi gören pallere veriliyor. Çok hafif ve dayanıklı kompozitten imal edilen pervaneler dönerek uçağın uçmasını sağlıyor.
Havacılığın en ucuz dalı olan yamaç paraşütü, son yıllarda büyük ilgi görüyor. Sayıları hızla artan kulüplerde çok sayıda sporcu gökyüzüyle özgürce buluşuyor.
Ancak uçuş için bir yükseltiden atlamak, irtifaya çıkmak için de rüzgarları takip etmek, termik gibi yükselen hava akımlarını yakalamak gerekiyor. Pilotaj bilgisi, tecrübe ve iyi bir meteorolojik şartta uzun süre havada kalabilirsiniz. Ama bunlarla uğraşmak istemiyorsanız, motorlu yamaç paraşütü sizi bekliyor. İstediğiniz yerden, rüzgar limitleri içinde havalanabilirsiniz.
Sırtta taşınan motorun gücüne ve pilotun ağırlığına bağlı olarak saatte 60 kilometre hıza çıkabiliyor. Kalkış için 30, inişteyse 150 metrelik düzlük yeterli. Havada 4-5 saat rahatlıkla kalabiliyor. Motor saatte ortalama üç litre yakıt harcıyor. Kullanılan yakıtsa otomobil benzinine yüzde iki oranında yağ eklenerek hazırlanıyor. Ek yakıt depolarıyla havada kalış süresi uzuyor.
Eğer motoru sırtınızda taşımak istemezseniz, üç tekerlekli ‘trike’ olarak adlandırılan sistemleri tercih edebilirsiniz. Trike, aynı zamanda daha az fizik gücüne sahip kadın veya ağırlığı 100 kilogramı geçen pilotlar tarafından tercih ediliyor. Kalkış ve inişi kolaylaştırıyor. Uçuşu daha emniyetli hale getiriyor.
NE KADAR EMNİYETLİ
Motorlu yamaç paraşütü havacılığın en ucuz dalı olmasına rağmen eğitim almadan, yeterli tecrübeye sahip olmadan uçmaya çalışmak kazalara yol açıyor. Hatta zaman zaman yaşanan ölümlü olaylar, motorlu veya motorsuz yamaç paraşütlerinin ‘emniyetsiz’ olarak tanınmasına neden oluyor.
Ne güzel, daha ucuza uçuyoruz. Gelecekte belki de İstanbul’dan New York’a 200 Euro ödeyerek gidebileceğiz. Avrupa hatlarında kampanyalarla fiyatlar 75-80 Euro’lara kadar düşüyor. ‘Low Cost’ denilen daha ucuz taşıyıcılarsa bu fiyatların da çok altına iniyorlar. Bazen öyle kampanyalar oluyor ki, 1 Euro’ya bilet almak bile mümkün. Ama beraberinde uçaktaki konforumuz da giderek düşüyor.
Rekabeti kıran kırana hale getiren havayolu şirketleri aynı uçaklarla, aynı kabinde daha çok koltukla uçmak istiyorlar. Koltuk yapıları inceliyor. Yepyeni bir teknolojiyle incecik koltuklar sayesinde koltuk aralıklarının da genişleyeceğini sanıyorduk ama öyle olmadı. İncelen koltukların yarattığı alanlara yeni koltuklar ilave edilmeye başlandı.
Özellikle ucuz taşıyıcılar, ekonomi sınıflarını dayanılmaz hale getirdiler. Artık uzun boylu yolcular değil, orta ve kısa boylu yolcular, iki koltuk arasında sıkışarak oturuyor. Önlerindeki tepsiyi açtıklarında tepsinin bir kenarı göbeklerine değiyor. Hatta biraz kilolu olanlar, göbeklerini içeri çekmek zorunda kalıyor. Hele hele öndeki koltukta oturan yolcu koltuğunu biraz yatırdığında arkadaki yolcu mengeneye sıkışmış gibi oluyor. Bu durum bir saatlik uçuşlardan başlayarak 2-4 saatlik uçuşları bile dayanılmaz hale getiriyor.
Koltuklar arasında hareket edemeyen bacaklar, ekonomi sınıfı sendromunun yarattığı tehlikeyi doruğa çıkarıyor. Hareketsizlikten kaynaklanan kan pıhtılaşması gibi sorunlar büyük tehlike yaratıyor. Dar koltuk aralıklarında yolcuların ruhu sıkılıyor, öfkeleri artıyor, uçuşları zehir oluyor. Havayolu taşımacılığına kinleniyorlar.
YİNE DE DAHA FAZLA YOLCU İSTENİYOR
Havayolu şirketleri, uzun menzilli uçaklarında first ve business class koltuklarını genişletiyor. Farklı ara hizmetler sunuyorlar. Bunları yaparken bir yandan da ekonomi sınıfını giderek sıkıştırıyorlar.
UĞUR CEBECİ - KOKPİT / FOTOGALERİ
Irak pazarında etkinliğini artırmak üzere harekete geçen Türk Hava Yolları’nın yeni uçuş noktası Erbil oldu. Haftada iki gün salı ve cumartesi karşılıklı yapılan seferler, mayısta her güne çıkıyor.
Kuzey Irak bölgesel Kürt yönetiminin başkenti olan Erbil, petrol yataklarıyla hızla zenginleşiyor. Etraf şantiye halinde. Ekonomide Türk şirketleri önemli rol oynuyor. İnşaatlardan sokaktaki dönerciye, hatta bakkallardaki yiyeceklere kadar birçok ürün Türkiye’den geliyor. Sokaklarda İbrahim Tatlıses şarkıları çalıyor.
Lufthansa, Avusturya, Etihad, Royal Jordan, FlyDubai hemen buraya sefer başlatmışlar. Atlasjet de İstanbul’dan haftada beş gün uçuyor. THY, Irak Sivil Havacılık Otoritesi’nden uçuşlarını her güne çıkarmak için izin bekliyor. Mayıs ayı ortasından itibaren Erbil uçuşlarının artmasıyla beş sefer İstanbul’a, ikisi de Ankara’ya yapılacak.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun hedefi günlük iki uçuşa çıkıp bu yıl 60 bin yolcu taşıyabilmek. Avrupa’dan Uzakdoğu’ya kadar tüm noktalara bağlantı sunan Erbil’i Necef, Musul ve Basra izleyecek.
VERGİLER İNMELİ
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile uçakta hoş bir sohbet imkânı buldum. Türkiye’de havacılığın gelişmesi için özellikle tek motorlu uçaklar, sportif hava araçları için uygulanan vergilerin yüksekliğinden söz ettim. Bakan da ilgileneceğini söyledi.
Havayollarının tarifesi toplantı saatinize uymuyor... Aktarmalı uçuşlarda terminalde beklemekten sıkıldınız... Veya gideceğiniz yerin hemen yakınındaki kısa piste sahip meydana havayolu uçakları inemiyor...
Bu dertler Türkiye’de hizmete girmeye başlayan yeni nesil hafif iş jetleriyle tarih oluyor. Cessna Ciatiton Mustang, Eclipse, Embraer Phenom 100, Honda Jet gibi uçaklar düşük maliyetlerle uçuyor. Ortalama fiyatları 2.3 milyon dolardan başlayan çift motorlu jetler, işadamları için ekonomik çözümler sunuyor. Zamanı paraya çeviriyor.
Kabini dört yolcu alacak şekilde tasarlanan uçaklar, tek pilota sertifikalı. Menzilleri batıda Viyana, doğuda da Tahran’a kadar uzanıyor. 700-800 metrelik pist uzunluğu iniş-kalkış için yeterli. Bu uçakların kabin ölçüleri diğer jetlere göre biraz daha küçük. Ama uçuşlar en fazla 2-2.5 saat sürdüğü için, birçok yolcu için sorun olmuyor.
PAZAR 100 UÇAK
Yapılan araştırmalar, önümüzdeki 10 yıl içinde sadece Türkiye pazarında hafif iş jeti ihtiyacının 100 uçağa kadar çıkacağını ortaya koyuyor.
Bu uçakların en büyük özelliği düşük uçuş maliyetleri. Hava taksi şirketleri bir saatlik uçuş için ortalama 1600 dolardan başlayan fiyatlar istiyor. Yani koltuk başına maliyet 400 dolara düşüyor.
Ancak hava taksi şirketleri eğer yolcu tek yön uçacaksa uçağın dönüş ücretini de talep ediyor. Yani bir saatlik uçuş karşılığında fiyat 3 bin 200 dolara çıkıyor.
Eğer uçak gidilen yerde bekleyecekse, her gün için genellikle bir uçuş saati ücret isteniyor. Amerika ve Avrupa’da hizmet veren NetJet gibi uygulamalarda filo çok büyük olduğu için yıllık 100-200 saat blok satın alma yapan işadamlarına bu kural uygulanmıyor. Sürekli dolaşan uçaklar yeni müşterilere yönlendiriliyor. Maliyetler düşürülüyor. Bu tür yapıların Türkiye’de kurulmasıyla benzer uygulamaların hayata geçirilmesi planlanıyor.
Sıkışan koltuk aralıkları... Hiç tanımadığınız insanla omuz omuza saatlerce uçmak... Giderek kalabalıklaşan uçaklar...
Yolcuların uçuş sırasında stres oranı hızla artıyor. Ters bir hareket hemen tartışmaya dönüşüyor. Kavga çıkıyor. Ön ve arka sıradakiler de bu kargaşaya katılıyor. Çoğu zaman mesul kaptan pilot, uçağa polis çağırmak zorunda kalıyor.
Olay havadaysa, uçuş emniyeti tehlikeye giriyor. Pilotlar ‘divert’ ediyor. Yani bulundukları noktaya en yakın meydana inmek zorunda kalıyorlar. Taraflar birbirlerinden şikayetçi oluyor. İş mahkemeye kadar gidiyor.
Tüm bunların arkasında uçuş sırasında değişen yolcu psikolojisi yatıyor. Havalimanına giderken trafikte yaşanan stres, terminalde güvenlik kontrolleri, check-in bankosunda, uçağa binişte uzun beklemeler yolcunun psikolojisini olumsuz etkiliyor.
YOLCU BENCİLLEŞİYOR
Yerine oturan yolcu yaşadıklarının da etkisiyle hemen bencilleşiyor. Kendini uçağın sahibi zannediyor. Davranış bozuklukları sergiliyor. Yani ödediği bilet parasıyla kendisine verilen alanları zorluyor, diğer koltuklara doğru yayılıyor.
İki koltuk kolunun da kendisine ait olduğunu, ayaklarını öne istediği gibi uzatıp koltuğunu sormadan, insanları rahatsız ederek yatırabileceğini düşünüyor. Dizlerini öndeki koltuğa dayıyor. Karşısındaki yolcunun koltuğunu yatırmasını engelliyor. Kimisi de kollarını iki koltuğun arasından arkaya doğru sarkıtıyor. Ayağınıza çarpan kolla uykunuzdan zıplıyorsunuz.