Uğur Cebeci

Seabird’ün inemeyeceği yer yok

10 Temmuz 2011
Türk havacılığında yeni bir sayfa açılıyor. Alaçatı’dan Kartalkaya’ya, Pamukkale’den Kapadokya’ya seferler başlıyor. Uçuşlar için gün sayan Seabird Havayolları, altı yeni Twin Otter DHC-6 400 tipi uçak almak üzere imalatçı Viking şirketiyle anlaştı.

Türkiye’de iç hat pazarı son dokuz yılda 8.5 milyon yolcudan 50.5 milyona çıktı. Havayolları, iç hatlarda 46 havalimanına sefer yapıyor. Ama şimdi yeni bir sayfa daha açılıyor. Önümüzdeki günlerde seferlere başlayacak Seabird yani ‘deniz kuşu’ Havayolları’nın getirdiği Twin Otter uçakları, piste, havalimanına gerek duymuyor. Float’larıyla suya inebiliyor. 10 saat süren değişiklikle floatlar sökülüp yerine takılan tekerleklerle istenirse toprak pistlere, hatta kızaklarla kara bile inip-kalkabiliyor. 19 kişilik çift motorlu uçaklar, Türkiye’de uçulmadık yer bırakmayacak.
HAYALİ GERÇEK OLUYORBu yatırımın arkasında havacılığa bavul atarak başlayan Kürşad Arusan var. ABD’den tatile geldiği Çeşme’de hayali olan deniz uçağı operasyonunu hayata geçirmeye karar veren Arusan, ilk uçağını geçen yıl getirdi. Ancak proje, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bürokrasi çarklarına takıldı. Deniz havacılık mevzuatının oluşturulması için sabırla beklemeye başlayan Seabird’e sevindirici haber Bilal Ekşi’nin genel müdürlüğe atanmasıyla geldi. Projenin Türkiye’de havacılığın daha da gelişmesine önemli katkı sağlayacağına inanan ve başlaması için rehber olan Ekşi, çalışmaları hızlandırdı.
ÖNCE DENİZ SEFERLERİÖnümüzdeki günlerde sefer yapmaya başlayacak Seabird, İstanbul’dan yaz sezonu boyunca İzmir’in merkezine, Çeşme’ye, Alaçatı’ya, Bodrum’a ve Antalya’ya uçacak. Kışınsa floatlar yerini tekerleklere, kara inebilmek için de kızaklara bırakacak. Kartalkaya’ya, Palandöken’e uçuşlar yapılacak. Şirketin operasyonunun arkasında uzun yıllar THY’nin Amerika Müdürlüğü’nü yapan Niyazi Anıl var. Ticari zekâsını ortaya koyan Anıl, 80 ayrı uçuş noktası için analizlerini tamamladı. Uçuş izninin alınmasıyla hem filo büyümeye hem de uçuş noktaları artmaya başlayacak.
Twin Otter konusunda uzmanlaşmış, deniz operasyonunu bilen tecrübeli yabancı pilotları işe alan şirket, bakım konusunda da bu uçakların dünyadaki en büyük işletmecisi olan Kenn Borek ile işbirliği yapılıyor.

40 MİLYON DOLARLIK ANLAŞMA

Pazardaki boşluğu gören Kürşad Arusan, Twin Otter uçaklarının imalatçısı Kanadalı Viking şirketiyle altı uçaklık anlaşma yaptı. 40 milyon dolarlık anlaşmaya, şirketin Başkan Yardımcısı Rob Mauracher ile imza atan Arusan, ilk fabrika çıkışı Twin Otter’ı 2014’te teslim alacak. Rob Mauracher, üç tarafı denizle çevrili Türkiye’nin potansiyeline güveniyor.

EFSANE UÇAK TWIN OTTER

Twin Otter serisinin tasarımı 1965’te De Havilland tarafından yapıldı. Turboprop motorlu, 19 koltuk kapasiteli uçak, sağlam yapısı, ekonomik uçuş maliyetleriyle 1986’ya kadar imalatta kaldı. 840 uçak havayollarına teslim edildi. Halen bunların 500’den fazlası hizmette. Kanadalı Viking şirketi, geçtiğimiz yıllarda uçağın tüm haklarını satın aldı. Kokpit modernize edildi. Verimliliği artıracak değişiklikler yapıldı. İmalat hattı açıldı. Yeni seri, Twin Otter DHC-6 400 olarak adlandırıldı.

Yazının Devamını Oku

Bırakın bavulunuz bir tur daha atsın

3 Temmuz 2011
Giderek ağırlaşan bavullar... Yolculuk heyecanıyla zorlanan vücutlar... Bagajınız ağırsa, belinize dikkat. Ters bir hareket vücudunuzda beklenmedik sağlık sorunlarına neden olabilir.

Dönen bagaj konveyöründe önünüzden geçen bavulunuzu yakalayacağım diye yaptığınız ters hareket, belinizde büyük sakatlanmalara yol açabilir. Sizin hizanızı geçtikten sonra bavulunuzu yakalayıp çekiştirirken büyük bir güçle dönen konveyörün ters yöndeki hareketi doğrudan omurganıza zarar verebilir. Bel fıtığı olabilirsiniz. Bir anda neye uğradığınızı anlayamazsınız. Sonra bu ters yönlü ve hele bavulunuz ağırsa yaptığınız çekiştirmenin acısı sonraki günler çıkar. Hatta tedavisi mümkün olmayan, cerrahi müdahale gerektiren sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Bunun için bırakınız bavulunuz bir tur daha atsın. Gelip tam önünüzdeyken alın.

BEL SORUNU ARTIYOR

Havayolu yolcularının karşılaştığı sağlık sorunları arasında bel rahatsızlığı giderek daha fazla görülüyor. Seyahatte alışmadığınız bir yatakta uyumakla başlayıp çok ağır bavulları taşımak, uçakta bunları baş üstü dolaplara yerleştirmek, bagaj arabası kullanmamak belde geri dönüşü olmayan rahatsızlıklar oluşturuyor.
 Bunları önlemenin yolu öncelikle hafif uçmaktan geçiyor. Hem kargoya vereceğiniz hem de yanınıza alacağınız bagajınızın taşırken sizi zorlamayacak ağırlıkta olmasına dikkat edin. Kullanmayacağınız eşyalarınızı almayın. Hem kendiniz rahat edin, hem de havayollarının artık çok sıkı uyguladıkları ağırlık limitleri nedeniyle ekstra ücret ödemeyin.
Çoğu yolcuda bel rahatsızlığı daha havalimanına ulaşmadan oluşuyor. Evden çıkarken, basamaklardan inerken, aracının bagajına bavulunu koymaya çalışırken belini sakatlayan birçok yolcu var.

BUNLARA DİKKAT

- DÖRT TEKERLEKLİ BAVUL TERCİH EDİN: Eski, tekerleği olmayan, kullanması zor bavulunuzu değiştirin. Dört tekerlekli, çekilmesi kolay ve hafif malzemelerden imal edilmiş, modern tasarımlı bavulları tercih edin.

Yazının Devamını Oku

Hibrid helikopter hız rekoru kırdı

26 Haziran 2011
Helikopterler istenilen yere inip-kalkabiliyor. Ama uçaklara göre hem yavaşlar hem de menzilleri kısa. Ama yeni nesil teknolojilerle bu dert ortadan kalkıyor. Hibrid helikopterler dikine iniş-kalkışta yeni bir sayfa açıyor.

Helikopterler uzun yıllardır aynı teknolojiyle uçuyor. Ana rotor yani gövde üzerindeki pervane helikopterin yükselmesini-alçalmasını, kuyruktaki rotor ise sağa-sola dönüşü sağlıyor. Ama bu tasarımda artık limitlere gelindi. Kullanıcılar, helikopterlerin daha hızlı uçmasını, daha uzaklara ekonomik olarak gitmesini istiyor. İmalatçıların yolu da uçak ve helikopterleri birleştiren tasarımlardan geçiyor.

Avrupalı helikopter devi Eurocopter, bu yılki Paris Havacılık Fuarı’nda iki teknolojiyi birleştiren hibrid modeli X3’ü tanıttı. İlk defa halka açık gösteri yapan helikopter büyük ilgi gördü. Yüksek hızlarda geçiş yapan, çok dik açıyla tırmanan X3’ün daha da geliştirilerek yeni bir ticari model haline getirilmesi planlanıyor.

SAATTE 430 KİLOMETRE

Eurocopter, bu yeni tasarımda çift motorlu, orta sınıftaki Dauphin modelini kullandı. X3 için kuyruk rotoru söküldü. Onun yerine gövdenin iki yanına, yere dik ve sabit duran iki pervane takıldı.

Pervaneler gücü, helikopterin iki Rolls Royce Turbomeca RTM322 tipi motorundan alıyor. Özellikle tırmanış ve düz uçuş sırasında pervaneler helikopterin çok çabuk hızlanmasına yardımcı oluyor. Düz uçuştaysa yüksek hız bu pervaneler yardımıyla motoru zorlamadan koruyor.
İlk uçuşunu başarıyla yapan X3, kısa sürede saatte 333 kilometre hıza ulaştı. Testleri Fransa’da Istres’de sürdürülen X3, 12 Mayıs’ta saatte 430 kilometre hıza çıkarak sınıfında rekor kırdı. 3 bin 810 metreye kısa sürede tırmanabilen helikopter, sağa-sola 60 derecelik yatış yapabiliyor. Avrupalı imalatçı, toplam iki yıl sürecek çalışmalarla hız ve menzilde mevcut modellere göre yüzde 50 artış yakalamayı hedefliyor.

MALİYETLER DÜŞECEK

Önce Sikorsky, ardından da Eurocopter’in farklı yaklaşımlarla hayata geçirdiği hibrid tasarımlar, uçuş maliyetlerini de düşürecek. Testler, şu anda bir saatlik uçuş maliyetinin aynı sınıftaki helikopterlere yakın olduğunu ortaya koyuyor. Seri imalata geçilmesiyle birlikte hibridlerin uçuş maliyetlerinde en az yüzde 20’lik düşüş planlanıyor.

Yazının Devamını Oku

Fazla bagaj başa bela oluyor

19 Haziran 2011
Havayolları petrol fiyatlarının artması karşısında ticari panik yaşıyor. Yakıttan tasarruf etmek için de çeşitli metotlar deniyor. Yakında, kilolu yolculardan ekstra ücret talep ederlerse şaşırmayın Havayolu şirketleri, en büyük gider kalemi olan yakıt harcamalarını azaltmak için her yolu deniyor. En önemli tasarruf, uçakların hafifletilmesinden geçiyor. Kullanılmayan fırınlar sökülüyor. Ağırlığı 100 kilogramı bulan kağıt haritalar, yaklaşma planları, manueller yerini elektronik uçuş çantalarına bırakıyor. Hatta uçağa binmeden önce yolcularının tuvalete gitmesini isteyen şirketler bile var.

Şimdi de havayolları gözünü yolcuların taşıdığı bagaja dikti. Birçok şirket bagaj limitlerini azaltıyor. İkinci bavula ek ücret talep ediyor. Yakında kabine alacağınız el çantası için ya da biraz fazla kiloluysanız kendiniz için ek ücret istenirse şaşırmayın.

Havayolu, taşıdığı her ekstra ağırlık için harcanan fazladan yakıtın parasını çıkarmaya çalışıyor. Çünkü tahminler, yakın bir gelecekte petrolün varil fiyatının 150 dolar seviyesine çıkacağı yönünde. Bu durum havayollarında ticari panik yaratıyor.

AĞIR UÇAK FAZLA YAKAR

Örneğin bir Airbus A320 tipi orta menzilli yolcu uçağı taşıdığı bir ton fazla ağırlık için saatte 64 kilogram ekstra yakıt harcıyor. Uzun menzilli Boeing 777’deyse bu rakam 300 kilograma yükseliyor. Yani tek bir yolcu uçağının bir yıllık fazla taşıdığı yükten dolayı havayoluna maliyeti minimum 500 bin-2 milyon dolar arasında. 100-150 uçaklık bir filoya sahip havayolunda bu fatura bir anda 50-100 milyon dolara kadar yükseliyor. Sektörde hiçbir şirket böylesine dev faturalar ödemek istemiyor.

İNTERNETTEN ÖDEYİN

Birçok havayolu iç hatlarda bagaj limitlerini 15 kilograma indirdi. Kabin içine alacağınız el çantasında ise limitler 5 kilogramla sınırlanıyor.

Fazla ağırlıkta uçuş uzunluğuna bağlı olarak kilogram başına 3 liradan başlayıp 40 Euro’ya kadar çıkan ek maliyetlerle karşılaşabilirsiniz.

Fazla bagaj ödemelerinizi internet üzerinden yaparak ortalama yüzde 20 tasarruf edebilirsiniz.

Bazı ülkelerde bagajları uçağa yükleyen-boşaltan yer hizmetleri çalışanlarının sendika kuralları çok sıkı. Ağırlığı 30 kilogramı aşan bagajlar, çalışanların bellerinde sağlık sorunu oluşturulacağı için kabul edilmeyebiliyor.

HANGİ HAVAYOLU KAÇA TAŞIYOR

THY: İç hatlarda limit 20 kilogram. Fazlası için kilogram başına 3 TL alınıyor. Avrupa uçuşları için 20 kilogramı geçenler uçuşun uzunluğuna göre kilogram başına 7-10 Euro arasında ücret ödüyor. ABD hattında bagaj limiti 2 parça toplam 46 kilogram. Bu ağırlığı aşanlar 85-150 dolar arasında ödüyor.
Pegasus: Limit 15 kilogram. Aşanlar kilogram başına iç hatlarda 5 TL, dış hatta kilosu 5 Euro’dan başlıyor.
Onur Air: İç hatlarda limit 15 kilogram. Fazlası için kilogram başına 3 TL alınıyor.
SunExpress: İç hatlarda 15 kilogramın üstüne 4 ila 6 TL arasında.
Anadolujet: Limit 15 kilogram. Üzerine kilogram başına 3 TL alınıyor.
Atlasjet: İç hatta 20 kilogram, üzeri 3 TL/kg.
Sky: 20 kilogram bagajı geçenlerden kilogram başına 4 TL alınıyor.
Air France: Avrupa içi tek bavul 23 kilogram. 23-32 kilogram arası 55, fazlası ise bavul başına 100 Euro.
British Airways: 23 kilogram üzeri bagaj başına 32-92 Euro arasında.
Lufthansa: Uzaklığa göre 23 kilogram üzeri 10-40 Euro/kg./images/100/0x0/55eaaf59f018fbb8f8902c62
Delta: Uzun uçuşlarda tek bavul 23 kilogram. 23-32 kilogram arası 55, fazlası ise bavul başına 150 dolar.

SOUTHWEST BEDAVA TAŞIYOR

ABD’de bir çok şirketin aksine Southwest, yolcu başına ağırlığı 25 kilogramı geçmeyen iki bavulu bedava taşıyor.

Air Baltic, kendi tasarımı bavullarından alanlara ücretsiz hizmet veriyor.

Delta’nın iç hatlarda uçan askerlerden 2 bin 800 dolar fazla bagaj ücreti alması kamuoyunu ayağa kaldırdı. Havayolu özür diledi. Ücreti iade etti.
Yazının Devamını Oku

Kokpit camı... Çatlarsa çatlasın!

12 Haziran 2011
İstanbul-Mardin seferini yapan THY’nin Airbus A319 uçağının kokpit camı çatlayınca pilotlar risk almadı. Malatya’ya mecburi iniş yaptı. Sonrası kızılca kıyamet... Kokpit camı çatlayınca ne olur? THY uçağı Malatya’ya zorunlu iniş yaptığında yolcuların bazıları Twitter’dan kıyameti kopardılar.

Yok uçak düşüyormuş, yok facia son anda önlenmiş gibi. Herkeste ölümden dönmüşe kadar giden feryatlar...

Oysa pilot anonsunda inişini açıklamış ama detaylara girmemişti.

Ben o uçağın pilotu olsam şöyle derdim: “Kokpit camımızda bir çatlak meydana geldi. Bu limitler içindedir. Büyük bir tehlike yaratmaz. Şimdi uluslararası /images/100/0x0/55eb0955f018fbb8f8a6dee0kuralları uygulayacağım. Tedbir olarak alçak irtifadan uçarak en yakın havalimanına ineceğim. İniş sırasında itfaiye gelecek. Sakın korkmayın, bu işin kuralı böyle. Zorunlu iniş deklare edince böyle yapılır.” Kabin memurları da endişeli yolcuları ikna için çaba harcayabilirlerdi.

ÇOK SIK ÇATLAR BU CAMLAR

Kokpit camlarındaki çatlamalar evdeki pencere camlarındaki çatlamalar gibi değil. Yaklaşık 6 santimetre kalınlığında, içinde özel kimyasallar bulunan camların genellikle bir katı çatlar. Bu camlar eksi 60 derece ve 30-40 derece sıcaklıklar arasında gidip gelir. Yani yükseklerde soğur, yerde hava sıcaklığına göre ısınırlar. Ama çok zor şartlara da dayanırlar. Olsa olsa bir katmanında ve çoğunlukla en dış yüzünde çatlak oluşuyor.

Bu çatlak kimseyi öldürmez, hayatı tehlikeye atmaz. Eğer imalat ya da yeniden cam takılması sırasında bir montaj hatası yoksa, bulunduğu çerçeveden kolayca dışarı fırlamaz. Bir yüzeyde çatlama olunca pilot tedbiren cam üzerindeki basıncın daha azalması için alçak irtifaya iner, kabin basıncını ayarlar ve uluslararası kurallar gereği bir havalimanına iniş yapar. İniş planlı olmadığından mecburi iniş deklare edilir. Bu durumda o havalimanı da iniş sırasında hemen bir tedbir alarak itfaiye ekiplerini yollar. Tahliye için önlem alınır. Hepsi bu işte. Yeni cam bulunur, takılır ve o uçak yine güvenle uçar.

PİLOTLAR RİSK ALAMAZ

Kokpit camının çatlamasıyla sık sık karşılaşılıyor. Havacılık tarihinde kokpit camı patlamış ve düşmüş uçak yok.
Pilotların önünde bulunan cama ‘windshield’ deniyor. Uçağına göre 3 ila 5 ayrı katmandan oluşan cam, kimi zaman 100 santigrat dereceye yaklaşan çok ani ısı değişimlerini göğüslüyor. Tonlarca ağırlıktaki basıncın ezici gücüne dayanıyor./images/100/0x0/55eb0955f018fbb8f8a6dee2
Aynı zamanda kuş çarpması gibi durumlarda pilotların ve uçağın zarar görmeden uçmasını sağlıyor. Tüm tasarım ve imalat aşamalarında havacılık otoritelerinin belirlediği limitlerin kat ve kat üzerinde acımasız testlerden geçiyor.
Yapısal bir hasar veya kuş çarpması nedeniyle camda çatlaklar oluşabiliyor. Ama otomobillerde kullanılan camlardaki gibi ne tuzla buz oluyor ne de patlıyor.

BUZLANMAYI ÖNLÜYOR

Cam katmanları arasında özel elektrik kabloları geçiyor. Buzlanma olduğunda devreye giren sistem, camı ısıtıyor. Buzları çözüyor. Böylece pilotların dışarıyı daha iyi görmelerini sağlıyor.

Çatlamanın yanı sıra bazen bu kablolarda meydana gelen kısa devre, cam üzerinde sigara yanıklarına benzeyen küçük yapısal hasarlar da oluşturabiliyor. Bu tür durumlarda pilotlar aynı çatlamada olduğu gibi hemen alçalıyor, en yakın meydana inerek yolcularını riske atmıyor.

Herhangi bir çatlama veya hasar oluştuğunda uzman teknisyenler camı değiştiriyor. Kokpitteki camların tanesi, yani sağ veya sol tarafın fiyatı, uçak tipine bağlı olarak 8-20 bin dolar arasında değişiyor. Bunlar yeniden tamir edilmiş camlar. Sıfır olanların fiyatları ise 16-40 bin dolar arasında.

Önce cam sökülüyor. Camın etrafında elektrik sisteminin kabloları yer alıyor. Yeni camın takılması sırasında aynı otomobillerin lastiklerini değiştirirken bijonların sıkılması gibi vidalar çapraz monte ediliyor. Eşit tork yani çevirim sırasıyla sıkıştırılıyor.

Cam takılırken etrafına özel bir silikon sıkılıyor. Bu silikonun kuruma süresi 7-8 saati bulabiliyor. Eğer havayolu yeni bir uçak yollayamamışsa, rötarın en önemli bölümü silikonun kurumasını beklemekle geçiyor. Eski cam tamir ediliyor. Testlerden geçirilip tekrar kullanılıyor.

ÇATLAKTA PİLOT ÖNCE HOSTESTEN RUJUNU İSTER

Pilotlar camda çatlak tespit ederse hemen check-list’lerini açarak acil durumda yapılması gereken kuralları uygulamaya başlıyor.
Öncelikle çatlağın içeride mi, yoksa dışarıda mı olduğunun tespiti çok önemli. Bu kontrol, kabin memurlarının rujları kullanılarak yapılıyor.
Dışarıdaki bir çatlak, camın basınç farkı nedeniyle daha çok zarar görmesine neden olabiliyor.
Kurallara göre pilotlar uçağı seyir yüksekliğinden daha aşağıya alçalıyor. Kabin basıncını ayarlıyor. Bunun amacı dışarıyla basınç farkını düşürmek. Cam üzerindeki baskıyı azaltabilmek.
Uçak alçaldığı için yakıt sarfiyatı artıyor. Eğer yakıt gidilecek meydana yetmeyecekse mecburi iniş yapılıyor.
Cam standartları uçağı zarar görmüş bir camla en az 1-2 saat emniyetle uçurabiliyor.

KUŞ ÇARPMASINA DAYANIKLI

Kokpit camları genellikle 3 ila 5 katlı. Kalınlıkları ortalama 6 cm.
Camın ilk yüzeyi, yaklaşık 2.5 mm kalınlığında. Koruyucu yüzeye sahip.
Camdaki polivinil butryal (PVB) ve akrilik gibi malzemeler çarpma şokunu emerek izolasyon sağlıyor.
Kurallar gereği camlar, 3 bin 300 metre altında, saatte 518 km hızla 600 gramlık kuş çarpmasına dayanmak zorunda.

Çok güzel bir ‘air show’ yaşadık

Geçen hafta sonu Türkiye muhteşem bir air show’a ev sahipliği yaptı. Hava Kuvvetleri’nin mükemmel organizasyonu çokuluslu gösterinin kusursuz olmasını sağladı./images/100/0x0/55eb0955f018fbb8f8a6dee4

Ben de gösterileri Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay’ın yanında-yakınında izledim. Komutan, bu büyüklükteki gösteriden çok mutluydu. Kameraların izlemekte zorlandığı uçuşlar için en önemli ölçü spotterlar oldu. Dünyanın dört bir yanından hava fotoğrafçıları, kendi paralarını ödeyerek air show’a gelmişti. Düzenli organizasyon sayesinde istedikleri gibi fotoğraf çektiler ve İzmir’i gösterilerin başlamasından birkaç dakika sonra bütün dünyaya bir daha tanıttılar. Marka kentler işte böyle organizasyonlar sayesinde doğuyor. Oysa bu spotterlar, daha birkaç yıl önce bir havalimanı çevresinde fotoğraf çekerken yakalanınca casus muamelesi görürlerdi. Bu dünyanın her yanında böyle olurdu. Ama artık onlar gelsin fotoğraf çeksin diye bütün imkânlar seferber ediliyor. İzmir kent olarak da bu işe sahip çıksa... Air Show’ların ana üssü olsa... Ne güzel olur...

261 BİN KİŞİ İZLEDİ

Organizasyona 20 hava kuvvetinden 146 uçak ve helikopter katıldı. Bu rakama gösteri yapan, statikte sergilenen ve yedek uçak-helikopterler dahil.
Gösteriler, iki gün boyunca toplam 261 bin kişi tarafından seyredildi. İlk gün 115, ikinci gün 146 bin kişi Çiğli’ye geldi.
Organizasyonda güvenlikten sağlık birimlerine 3 bin 753 kişi görev yaptı.
Aralarında ABD’den İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne 55 ülkenin hava kuvvetleri komutanı İzmir’de buluştu. Orgeneral Hasan Aksay, tüm davetlilerle yakından ilgilendi.
Gösteriler, 1200 spotter yani hava fotoğrafçısı tarafından takip edildi. Bunlardan 550’si Hollandalıydı. İlk defa Türk Hava Kuvvetleri’nin üssü bu sayıda spotter’a kapılarını açtı.
Türkiye’nin ikinci kullanıcı olacağı ortak nakliye uçağı A400M, Boeing 737 erken uyarı uçağı ilk defa Türkiye’ye geldi. Her iki uçak da binlerce kişi tarafından merakla gezildi. Lockheed Martin ise F-35 savaş uçağının birebir ölçekli modelini sergiledi.
2001’deki 90’ıncı yılın arkasından 10 yıl sonra yapılan gösterilere ilgi Hava Kuvvetleri’ni memnun etti. Hava üsleri içinde en uygun ulaşım ve geniş araziye sahip Çiğli’de iki yılda bir bu gösterilerin tekrar edilmesi planlanıyor.
Gösteriler boyunca İzmir’deki bütün oteller yüksek doluluk oranı yakaladı. Lokantalarda yer bulmak imkânsız hale geldi. Alışveriş rekor seviyeye çıktı.
Yazının Devamını Oku

Ucuz uçuşun ucuz yemekleri

5 Haziran 2011
İster sevgilinize sürpriz yapıp uçağa şampanya eşliğinde kalpli pasta yükletin, isterseniz düşük maliyetli operasyon yapan havayolunda porselen tabaklarda business class yemek yiyin. Uçaklarda paralı ikram hızla yayılıyor. Farkı yakalayan, kaliteyi ucuz sunan havayolu hem yolcusunu memnun ediyor hem de para kazanıyor Artan rekabet, düşen bilet fiyatları derken havayolu şirketleri her ekonomik krizde ilk kesintiyi ikramdan yapıyorlar. Tepsiler küçülüyor, çeşitler azaltılıyor. Kalite düşüyor. Peki, uçakta neden ikram yapılır? Aslında hiçbir yolcu uçağa karnı acıktığı için binmez. Bu sorunun sektörel açıdan cevabı yolcuyu oyalamak, zaman geçirmesini sağlamak. Yolculardaysa kısa uçuşlarda dahi uçakta bir şey yemek ya da içmek vazgeçilmez bir alışkanlık. Özellikle low-cost yani düşük maliyetli havayolu şirketleri şikayet alacakları, kimsenin yemeyeceği ikramın yerine kabinde satışa geçiyor. Hatta Amerikan iç hatlarında ekonomi sınıfında bedava ikram veren çok az havayolu kaldı. Kabinde ücretli yemek, düşük maliyetli havayollarının olmazsa olmaz kuralı oldu./images/100/0x0/55ea8c4bf018fbb8f88729e5

Başta bu uygulama büyük tepki aldı. Yolcu uçtukça, daha iyi ürünler uygun fiyata sunuldukça alışkanlıklar değişmeye başladı. Hatta Türkiye’de bundan birkaç yıl öncesine kadar yolcu şikayetlerinin başında paralı ikram geliyordu. Bugün şikayet sıralamasında en aşağılarda yer alıyor.

YÜZDE 35’İ İKRAM SATIN ALIYOR

Kabinde en yüksek satış oranı Amerika’da. Her 100 yolcudan 35’i uçakta ikram satın alıyor. Uçuş süresi uzadıkça satış cirosu katlanıyor. Uzun yıllar uzun-kısa bütün uçuşlarında sadece bedava mavi cips vermesiyle efsane olan Jet Blue bile aldığı kararla üç saatin üzerindeki uçuşlarda yiyecek satışına başlamak zorunda kaldı. Birçok yolcunun “Karnım acıktı, ne satın alabilirim?” sorusuyla karşılaşan şirket özel mönüler hazırladı. Organik, enerji içeren veya etli mönüleri büyük ilgi gördü. Satışlar havayolunu da memnun etti.

Havayolları, kahveyi markasıyla satıyor. İyi bir zincirin hazırladığı sandviç veya tatlılar yolcudan daha fazla ilgi görüyor. Bu konsept, ikram şirketleri tarafından da yakından takip ediliyor. Alman ikram devi LSG Sky Chefs, Frankfurt’taki ana merkezinde kabinde satışı yapılacak ürünler için özel bir ünite kurdu.

HER ŞEY PARA MI

Birçok düşük maliyetli şirket ikramda satışa geçse de bazı havayolları kaliteli ve ücretsiz yiyecek-içecekle pazarda farklılaşmayı hedefliyor. Örneğin Lufthansa, British Airways gibi büyük havayolu şirketlerinde ikram ücretsiz. THY, Do&Co ile ortaklıktan sonra ikram kalitesini yukarı çekerek yolcu tercihinde önemli bir avantaj yakaladı. Bütün zamanlara ve diğer havayolu şirketlerine oranlandığında THY en mükemmel ikramı yapıyor. İç hatlarda sefer yapan Atlasjet ve Sky Havayolları ücretsiz ikramı sürdürüyor.

DOĞU ETLİ, BATI PEYNİRLİ SANDVİÇ YİYOR

İç hat uçuşlarında yiyecek-içecek satan ilk havayolu olduklarını söyleyen Pegasus Destek Hizmet Direktörü Ferit Hoşgör, “Şu an misafirlerimizin yüzde 27’si uçakta ikram satın alıyor. Ürünleri sürekli geliştirerek bu pazarı daha da büyütmeyi hedefliyoruz” diyor:

Satışların yüzde 10’unu ’pre-order’ yani uçuştan en geç 48 saat önce internetten verilen siparişler oluşturuyor.
Sevgilisine sürpriz yapmak isteyenler, kalp şeklinde pasta, şampanya siparişi verebiliyor.
Sıcak yemeklerde etliler en fazla tercih edilen yemeklerin başında geliyor.
Sandviçte doğuya yapılan uçuşlarda et ürünlü (tavuklu-salamlı), batı uçuşlarında ise peynirliler tercih ediliyor.
Yemek veya sandviç satışları kahvaltı ve yemek saatleri içindeki uçuşlarda artıyor.
Öğün saatleri dışındaki ara seferlerde sıcak içecekler daha fazla satıyor.
Havayolunun sunduğu diyet ürünler, yolcudan beklenen ilgiyi görmedi.
Pegasus, taleplerin ve satışın daha iyi takip edilmesi için önümüzdeki aydan itibaren barkodlu sisteme geçiyor. 400 bin Euro’luk yatırımla pos cihazı hem yazarkasa fişi verecek hem de tahsilatı anında kredi kartından yapacak.

SUNEXPRESS 8 HAZİRAN’DA BAŞLIYOR

SunExpress Havayolları, 8 Haziran’da dış hat uçuşlarında 12 Euro’ya business class standartlarında sıcak yemek satışına başlıyor. Halen dış hat uçuşlarında ücretsiz sandviç gibi basit atıştırmalıklar sunan havayolu, ‘SunLight Bistro Deluxe’ olarak adlandırılan hizmette siparişleri uçuştan 72 saat önceye kadar internet üzerinden alacak. Mönüde kekikli ev köftesi, ızgara tavuk, peynirli ravioli, şef salatası ve sıcak kahvaltı var. Yemekler porselen tabaklarda, kumaş masa örtüleriyle sunulacak. SunExpress, iç hatlarda üç yıldır ikram satışı yapıyor.

ONUR’UN ZEYTİNLİ AÇMASI REKOR KIRDI

Onur Havayolları, yaklaşık iki yıldır iç hatlarda ücretli ikram veriyor. Mart ayında LSG Sky Chefs’e geçen havayolu, iç hat ikramında konsept değişikliğine gitti. Isıtılmış sunulan ve 5 liraya satılan zeytinli açmayla çay veya kahveden oluşan mönü, yolculardan büyük ilgi gördü. Satışlar dört kat arttı. Basitliği öne çıkartan havayolu, içecek-yiyecek kombinasyonları yapıyor.
/images/100/0x0/55ea8c4bf018fbb8f88729e7
10 BİN METREDE RESTORAN AÇTIK

Havayolu ikram konseptinin değiştiğine dikkat çeken LSG Sky Chefs Türkiye Genel Müdürü Atilla Ergenç, yaptıkları işi 10 bin metrede uçaktan yer kiralayıp restoran işletmeye benzetiyor: “Artık yolcu, satın aldığı üründen zevk almak, güvendiği bir markayı uçakta görmek istiyor. İkram şirketi olarak havayoluyla ortağız. Tüm ürünler günlük hazırlanıyor. Yolcu giderek bu konsepte alışıyor. İlk başta yüksek iade oranları bugün çok düştü. Tercihler doğrultusunda pazar giderek genişleyecek ve çeşitlenecek.”

HANGİ HAVAYOLU KAÇA SATIYOR

PEGASUS: Beyaz peynirli sebzeli dürüm 10, salamlı-peynirli veya tavuklu sandviç 8, kahve 7, çay 5, 33 cl’lik soğuk içecekler 7, bira 10, şarap 12, viski 15, çikolatalar 3-5 lira. Meyveli kahvaltı 16.40, klasik kahvaltı 18.74, ızgara dana file 23.17, kalpli pasta ve şampanya 82.01, somon salatası 16.40, mozarella ve domates salatası 14.06, sezar salatası 15.23 lira.

ONUR AIR: Çorba-kraker 3, sıcak içecek-kek 5, soğuk içecek-üçgen sandviç 7, bira-cips 8, viski-tuzlu fıstık 15, çikolata, kek ve sütlü mısırlı çocuk mönüsü 5, su 2, soğuk meşrubatlar 4, şarap 10, ithal votka veya cinin kadehi 13 lira.

SUNEXPRESS: Sıcak açma 4, muffin 4, çorba 5, peynirli veya hindili sandviç 10, çubuk makarna 10, çikolata 3, su 2, soğuk meşrubat 5, bira 8, şarap 10, ithal votka veya viski 15 lira.

EASYJET: Sandviç 5, muffin 2.5, kahve veya çay 3, soğuk meşrubat 2, bira 4, votka veya viski 5 Euro.

SPANAIR: Kruasan ve kahve 3.2, kulüp sandviç ve soğuk meşrubat 7, sıcak yemek 9, su 2, viski, votka, rom 2.5, bira 3.5, şarap 4 Euro.

FLYDUBAI: Pizza 5, sandviç 3.5, su 1.5, bira 5, viski 7-15, şarap 10 dolar.

Not: Pegasus, Onur Air ve SunExpress, bu ikramları iç hatlarda veriyor. Easyjet, Spanair, Flydubai ise bu ikramlarını Türkiye’ye yaptığı seferlerde sunuyor.
Yazının Devamını Oku

İzmir semalarında müthiş vals

29 Mayıs 2011
Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. yıl kutlamaları, 4-5 Haziran’da İzmir Çiğli’deki muhteşem uçuşlarla renkleniyor. Halka açık yapılacak ‘Türkiye Hava Gösterisi 2011’, 37 ülkeden 150 uçak ve helikopteri bir araya getiriyor.

Avrupa’nın bu yıl en büyük hava gösterisi, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. kuruluş yıldönümünde İzmir’de yapılacak. Halka açık olarak 4-5 Haziran’da gerçekleştirilecek ‘Türkiye Hava Gösterisi 2011’e 160 bin ziyaretçi bekleniyor.

ABD’den Cezayir’e, İngiltere’den Pakistan’a kadar 37 ülke katılıyor. Yıllar sonra yeniden Türkiye’yi ziyaret edecek Amerikan Thunderbirds’ün yanı sıra Hava Kuvvetleri envanterine 2013’te katılacak A400M nakliye ile F-16 Block 50+ ve KT-1 gibi yeni uçaklar İzmir’de halkla buluşacak. Gökyüzü limitleri, sıkı kurallar içinde yüksek yeteneklerle zorlanacak.

İsteyenler fotoğraf-resim sergilerini gezip pilotlarla buluşabilecek. Hatıra eşya satışı yapılacak.

AIR SHOW NASIL İZLENİR 

* Gösterilere erken gelin. Böylece çıkışa yakın park alanından uçakları görebileceğiniz en iyi yeri kapabilirsiniz. Otoparklar saat 07.00’de açılıyor. Seyirciler saat 08.00’den itibaren içeri alınmaya başlayacak. Uçuşlar 10.00-18.00 arasında. Saat 20.00’den itibaren otopark kapatılıyor.

* Tuvalet, yiyecek-içecek satış noktalarını önceden tespit edin.

* Engelliler için özel giriş ve tuvaletler bulunuyor.

* Cildiniz güneşe hassassa, yanınızda şapka, koruyucu krem, güneş gözlüğü getirin. Ailenizle geliyorsanız, küçük bir şemsiye ve katlanır sandalyeyi unutmayın.

Yazının Devamını Oku

200 bin dolara uçan otomobil

22 Mayıs 2011
Bir zamanların çizgi filmi ‘Jetgiller’ gerçek oluyor. İnternetten 10 bin dolar depozitoyla sipariş toplamaya başlayan uçan otomobil, pilotların hayalini gerçeğe dönüştürüyor. İster yolda, ister havada kullanın. İşte genç uçak mühendislerinin geliştirdiği ‘Transition’ın hikayesi...

Amerika’nın en prestijli üniversitelerinden MIT’den mezun olan genç uçak mühendislerinin arasında, master programı sırasında gördükleri bir derste tartışma çıkar. Hepsi aynı zamanda amatör pilot olan mühendisler, uçmanın giderek daha pahalı olduğundan yakınmaktadır. Artan yakıt maliyetleri, uçakları koyacak havaalanı ve hangar bulamamak, ortak derttir.

Tartışma ‘Neden biz tasarlamıyoruz’ sorusuyla farklı bir boyuta taşınır. Bir araya gelen 13 uçak mühendisi, hem otomobil hem de uçak olan yeni bir tasarıma imza atmaya karar verir. Şirketlerinin adı da Latince’de ‘Dünyadan kaçış’ anlamına gelen ‘Terrafugia’ olacaktır.

Aslında uçan otomobil fikri çok yeni bir düşünce değil. 1920’lerde Henry Ford ile başlayan tasarımlara ciddi paralar yatırıldı. Prototip olarak adlandırılan birçok test aracı yapıldı. Ama bir türlü seri imalata geçilemedi. Prototipler ya emniyetsizdi, ya da planlanandan çok daha pahalıya mal olmuştu.

Terrafugia şirketi işe girişmeden önce, geçmişte yaşanan girişimleri iyi analiz etti. Standartların belirlenmesi için, Amerikan havacılık otoritesi FAA’e ve otomobil üreticilerine danışıldı. Yüzlerce amatör pilotla görüşme yapıldı.

KENDİSİNİ İSPAT ETTİ

Yazının Devamını Oku