Türkiye’de iç hat pazarı son dokuz yılda 8.5 milyon yolcudan 50.5 milyona çıktı. Havayolları, iç hatlarda 46 havalimanına sefer yapıyor. Ama şimdi yeni bir sayfa daha açılıyor. Önümüzdeki günlerde seferlere başlayacak Seabird yani ‘deniz kuşu’ Havayolları’nın getirdiği Twin Otter uçakları, piste, havalimanına gerek duymuyor. Float’larıyla suya inebiliyor. 10 saat süren değişiklikle floatlar sökülüp yerine takılan tekerleklerle istenirse toprak pistlere, hatta kızaklarla kara bile inip-kalkabiliyor. 19 kişilik çift motorlu uçaklar, Türkiye’de uçulmadık yer bırakmayacak.
HAYALİ GERÇEK OLUYORBu yatırımın arkasında havacılığa bavul atarak başlayan Kürşad Arusan var. ABD’den tatile geldiği Çeşme’de hayali olan deniz uçağı operasyonunu hayata geçirmeye karar veren Arusan, ilk uçağını geçen yıl getirdi. Ancak proje, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bürokrasi çarklarına takıldı. Deniz havacılık mevzuatının oluşturulması için sabırla beklemeye başlayan Seabird’e sevindirici haber Bilal Ekşi’nin genel müdürlüğe atanmasıyla geldi. Projenin Türkiye’de havacılığın daha da gelişmesine önemli katkı sağlayacağına inanan ve başlaması için rehber olan Ekşi, çalışmaları hızlandırdı.
ÖNCE DENİZ SEFERLERİÖnümüzdeki günlerde sefer yapmaya başlayacak Seabird, İstanbul’dan yaz sezonu boyunca İzmir’in merkezine, Çeşme’ye, Alaçatı’ya, Bodrum’a ve Antalya’ya uçacak. Kışınsa floatlar yerini tekerleklere, kara inebilmek için de kızaklara bırakacak. Kartalkaya’ya, Palandöken’e uçuşlar yapılacak. Şirketin operasyonunun arkasında uzun yıllar THY’nin Amerika Müdürlüğü’nü yapan Niyazi Anıl var. Ticari zekâsını ortaya koyan Anıl, 80 ayrı uçuş noktası için analizlerini tamamladı. Uçuş izninin alınmasıyla hem filo büyümeye hem de uçuş noktaları artmaya başlayacak.
Twin Otter konusunda uzmanlaşmış, deniz operasyonunu bilen tecrübeli yabancı pilotları işe alan şirket, bakım konusunda da bu uçakların dünyadaki en büyük işletmecisi olan Kenn Borek ile işbirliği yapılıyor.
40 MİLYON DOLARLIK ANLAŞMA
Pazardaki boşluğu gören Kürşad Arusan, Twin Otter uçaklarının imalatçısı Kanadalı Viking şirketiyle altı uçaklık anlaşma yaptı. 40 milyon dolarlık anlaşmaya, şirketin Başkan Yardımcısı Rob Mauracher ile imza atan Arusan, ilk fabrika çıkışı Twin Otter’ı 2014’te teslim alacak. Rob Mauracher, üç tarafı denizle çevrili Türkiye’nin potansiyeline güveniyor.
EFSANE UÇAK TWIN OTTER
Twin Otter serisinin tasarımı 1965’te De Havilland tarafından yapıldı. Turboprop motorlu, 19 koltuk kapasiteli uçak, sağlam yapısı, ekonomik uçuş maliyetleriyle 1986’ya kadar imalatta kaldı. 840 uçak havayollarına teslim edildi. Halen bunların 500’den fazlası hizmette. Kanadalı Viking şirketi, geçtiğimiz yıllarda uçağın tüm haklarını satın aldı. Kokpit modernize edildi. Verimliliği artıracak değişiklikler yapıldı. İmalat hattı açıldı. Yeni seri, Twin Otter DHC-6 400 olarak adlandırıldı.
Dönen bagaj konveyöründe önünüzden geçen bavulunuzu yakalayacağım diye yaptığınız ters hareket, belinizde büyük sakatlanmalara yol açabilir. Sizin hizanızı geçtikten sonra bavulunuzu yakalayıp çekiştirirken büyük bir güçle dönen konveyörün ters yöndeki hareketi doğrudan omurganıza zarar verebilir. Bel fıtığı olabilirsiniz. Bir anda neye uğradığınızı anlayamazsınız. Sonra bu ters yönlü ve hele bavulunuz ağırsa yaptığınız çekiştirmenin acısı sonraki günler çıkar. Hatta tedavisi mümkün olmayan, cerrahi müdahale gerektiren sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Bunun için bırakınız bavulunuz bir tur daha atsın. Gelip tam önünüzdeyken alın.
BEL SORUNU ARTIYOR
Havayolu yolcularının karşılaştığı sağlık sorunları arasında bel rahatsızlığı giderek daha fazla görülüyor. Seyahatte alışmadığınız bir yatakta uyumakla başlayıp çok ağır bavulları taşımak, uçakta bunları baş üstü dolaplara yerleştirmek, bagaj arabası kullanmamak belde geri dönüşü olmayan rahatsızlıklar oluşturuyor.
Bunları önlemenin yolu öncelikle hafif uçmaktan geçiyor. Hem kargoya vereceğiniz hem de yanınıza alacağınız bagajınızın taşırken sizi zorlamayacak ağırlıkta olmasına dikkat edin. Kullanmayacağınız eşyalarınızı almayın. Hem kendiniz rahat edin, hem de havayollarının artık çok sıkı uyguladıkları ağırlık limitleri nedeniyle ekstra ücret ödemeyin.
Çoğu yolcuda bel rahatsızlığı daha havalimanına ulaşmadan oluşuyor. Evden çıkarken, basamaklardan inerken, aracının bagajına bavulunu koymaya çalışırken belini sakatlayan birçok yolcu var.
BUNLARA DİKKAT
- DÖRT TEKERLEKLİ BAVUL TERCİH EDİN: Eski, tekerleği olmayan, kullanması zor bavulunuzu değiştirin. Dört tekerlekli, çekilmesi kolay ve hafif malzemelerden imal edilmiş, modern tasarımlı bavulları tercih edin.
Helikopterler uzun yıllardır aynı teknolojiyle uçuyor. Ana rotor yani gövde üzerindeki pervane helikopterin yükselmesini-alçalmasını, kuyruktaki rotor ise sağa-sola dönüşü sağlıyor. Ama bu tasarımda artık limitlere gelindi. Kullanıcılar, helikopterlerin daha hızlı uçmasını, daha uzaklara ekonomik olarak gitmesini istiyor. İmalatçıların yolu da uçak ve helikopterleri birleştiren tasarımlardan geçiyor.
Avrupalı helikopter devi Eurocopter, bu yılki Paris Havacılık Fuarı’nda iki teknolojiyi birleştiren hibrid modeli X3’ü tanıttı. İlk defa halka açık gösteri yapan helikopter büyük ilgi gördü. Yüksek hızlarda geçiş yapan, çok dik açıyla tırmanan X3’ün daha da geliştirilerek yeni bir ticari model haline getirilmesi planlanıyor.
SAATTE 430 KİLOMETRE
Eurocopter, bu yeni tasarımda çift motorlu, orta sınıftaki Dauphin modelini kullandı. X3 için kuyruk rotoru söküldü. Onun yerine gövdenin iki yanına, yere dik ve sabit duran iki pervane takıldı.
Pervaneler gücü, helikopterin iki Rolls Royce Turbomeca RTM322 tipi motorundan alıyor. Özellikle tırmanış ve düz uçuş sırasında pervaneler helikopterin çok çabuk hızlanmasına yardımcı oluyor. Düz uçuştaysa yüksek hız bu pervaneler yardımıyla motoru zorlamadan koruyor.
İlk uçuşunu başarıyla yapan X3, kısa sürede saatte 333 kilometre hıza ulaştı. Testleri Fransa’da Istres’de sürdürülen X3, 12 Mayıs’ta saatte 430 kilometre hıza çıkarak sınıfında rekor kırdı. 3 bin 810 metreye kısa sürede tırmanabilen helikopter, sağa-sola 60 derecelik yatış yapabiliyor. Avrupalı imalatçı, toplam iki yıl sürecek çalışmalarla hız ve menzilde mevcut modellere göre yüzde 50 artış yakalamayı hedefliyor.
MALİYETLER DÜŞECEK
Önce Sikorsky, ardından da Eurocopter’in farklı yaklaşımlarla hayata geçirdiği hibrid tasarımlar, uçuş maliyetlerini de düşürecek. Testler, şu anda bir saatlik uçuş maliyetinin aynı sınıftaki helikopterlere yakın olduğunu ortaya koyuyor. Seri imalata geçilmesiyle birlikte hibridlerin uçuş maliyetlerinde en az yüzde 20’lik düşüş planlanıyor.
Avrupa’nın bu yıl en büyük hava gösterisi, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. kuruluş yıldönümünde İzmir’de yapılacak. Halka açık olarak 4-5 Haziran’da gerçekleştirilecek ‘Türkiye Hava Gösterisi 2011’e 160 bin ziyaretçi bekleniyor.
ABD’den Cezayir’e, İngiltere’den Pakistan’a kadar 37 ülke katılıyor. Yıllar sonra yeniden Türkiye’yi ziyaret edecek Amerikan Thunderbirds’ün yanı sıra Hava Kuvvetleri envanterine 2013’te katılacak A400M nakliye ile F-16 Block 50+ ve KT-1 gibi yeni uçaklar İzmir’de halkla buluşacak. Gökyüzü limitleri, sıkı kurallar içinde yüksek yeteneklerle zorlanacak.
İsteyenler fotoğraf-resim sergilerini gezip pilotlarla buluşabilecek. Hatıra eşya satışı yapılacak.
AIR SHOW NASIL İZLENİR
* Gösterilere erken gelin. Böylece çıkışa yakın park alanından uçakları görebileceğiniz en iyi yeri kapabilirsiniz. Otoparklar saat 07.00’de açılıyor. Seyirciler saat 08.00’den itibaren içeri alınmaya başlayacak. Uçuşlar 10.00-18.00 arasında. Saat 20.00’den itibaren otopark kapatılıyor.
* Tuvalet, yiyecek-içecek satış noktalarını önceden tespit edin.
* Engelliler için özel giriş ve tuvaletler bulunuyor.
* Cildiniz güneşe hassassa, yanınızda şapka, koruyucu krem, güneş gözlüğü getirin. Ailenizle geliyorsanız, küçük bir şemsiye ve katlanır sandalyeyi unutmayın.
Amerika’nın en prestijli üniversitelerinden MIT’den mezun olan genç uçak mühendislerinin arasında, master programı sırasında gördükleri bir derste tartışma çıkar. Hepsi aynı zamanda amatör pilot olan mühendisler, uçmanın giderek daha pahalı olduğundan yakınmaktadır. Artan yakıt maliyetleri, uçakları koyacak havaalanı ve hangar bulamamak, ortak derttir.
Tartışma ‘Neden biz tasarlamıyoruz’ sorusuyla farklı bir boyuta taşınır. Bir araya gelen 13 uçak mühendisi, hem otomobil hem de uçak olan yeni bir tasarıma imza atmaya karar verir. Şirketlerinin adı da Latince’de ‘Dünyadan kaçış’ anlamına gelen ‘Terrafugia’ olacaktır.
Aslında uçan otomobil fikri çok yeni bir düşünce değil. 1920’lerde Henry Ford ile başlayan tasarımlara ciddi paralar yatırıldı. Prototip olarak adlandırılan birçok test aracı yapıldı. Ama bir türlü seri imalata geçilemedi. Prototipler ya emniyetsizdi, ya da planlanandan çok daha pahalıya mal olmuştu.
Terrafugia şirketi işe girişmeden önce, geçmişte yaşanan girişimleri iyi analiz etti. Standartların belirlenmesi için, Amerikan havacılık otoritesi FAA’e ve otomobil üreticilerine danışıldı. Yüzlerce amatör pilotla görüşme yapıldı.
KENDİSİNİ İSPAT ETTİ