Bir havayolu için en önemli konu uçuş emniyeti. Kazaları sıfıra indirmenin yolu yüksek standartlardaki eğitimden geçiyor. Kendi uçuş akademisini kuran, simülatör sayısını hızla artıran THY Uçuş Eğitim Başkanlığı, artık yabancı öğretmen pilotlardan da yararlanıyor.
Yüksek tecrübeye sahip, birçok büyük havayolunda görev yapmış, eğitimde uzmanlaşmış altı kaptan pilot, hem THY hem de müşteri havayollarının pilotlarına eğitim veriyor. Böylece eğitimde devre arkadaşı, aile dostu gibi toleranslara yol açabilen zaaflar da yok oluyor.
Onlardan biri de Alman vatandaşı Walter L. Lang. Alman Hava Kuvvetleri’nde 1971’de başlayan uçuş hayatının ardından Lang, Lufthansa, LTU, gibi şirketlerde uçtu. 65 yaşındaki Lang, aktif uçuş hayatını Hindistan’da Air India’da tamamladı. Ama havacılıktan kopmadı. Simülatör öğretmeni olarak kariyerini sürdürüyor.
Uçuş eğitimini tamamladıktan sonra öğretmen pilotluğa başlayan Lang, sivil kariyerinde de bu görevi aktif uçuculuğuyla birlikte sürdürmüş: “Şu an yaş limitini aşmam nedeniyle uçmuyorum. Ama sağlık kontrollerinden tip eğitimine kadar uçuyormuş gibi standartlarımı korumak zorundayım. Aksi halde öğretmenlik yapamam” diyor.
PİLOTLUK LEJYONERLİK MESLEĞİ
Lübnanlı Samir Eleid ise pilotluğun lejyoner bir meslek olduğunu söylüyor: “1984’te ülkemden ayrılmak zorunda kaldım. İngiltere’den Kore’ye 12 farklı havayolunda, beş yıl da Boeing’in simülatör eğitim şirketinde öğretmen pilot olarak uçtum. İnsanlara bir şeyler öğretmeyi çok seviyorum.” 63 yaşındaki Eleid de aktif olarak uçmuyor.
Yer Bartın. Salı günü... Havada, Sağlık Bakanlığı’nın helikopteri. Dönüp duruyor. Pilot bir hayat kurtulmasında kilit adam. Ama çaresiz. İnecek yer için izin verilmiyor. Azalan yakıtı Ankara’ya dönüşünü kritikleştiriyor.
Aşağıda kuvözde bir bebek... Yaşam savaşı veriyor. Bir sürü alete bağlı. Başında bir doktor. Hava sıcak. Ona hayat veren sistem zorlanıyor.
Sonunda pilot bütün yasal sorumlulukları alıp alçalmaya başlıyor. Plastik çim sahaya iniyor. Sahanın patronu Gençlik ve Spor İl Müdürü kızgın bir boğa gibi helikopterin çevresindekilere koşuyor: “Ben gereğini yaparım” diyor. Plastik çim örtü için 600 bin lira harcadığını, plastiğin yanacağını söylüyor.
Helikopter kuvözdeki bebeği alıyor. Doktor başında, pilotun güvenli ellerinde yükseliyor. Yaşam için karşılaştığı en büyük talihsizlik, pilotun sorumluluğunda biraz zaman kaybıyla geçmişte kalıyor.
HELİPORTSUZ BİR ÜLKEYİZ
Hava ambulansı kurulması fikri ortaya çıktığında çok sevinmiştim. Hele bu işin özel sektöre verilmesi en uygun yöntemdi. Üstelik helikopterle kurtarılacak hayatlar için sorumluluğu devlet yüklenecekti. Yani para alınmayacaktı. Yeşil kartlı, kartsız bakılmaksızın ambulans helikopterler yerli-yabancı tüm hasta ve yaralılar için uçtu ve uçuyor.
Ama bu helikopterler çoğu zaman inecek yer bulamıyor. Pilotlar çaresiz. Bütün bu işler ülkemizde gündüz yapılabiliyor. Geceleriyse helikopter uçuşları için mevzuat yetersiz. Altyapı yok. İyi de hava ambulansı kuracak vizyonu getirenler neden bir harita alıp her yere belirli aralıklarla, özel aydınlatılmış, aletli uçuşa uygun heliportlar için hala ciddi bir çalışma yapmıyorlar? İnsan hayatını, elde imkanlar varken, neden Gençlik ve Spor Bölge Müdürü’nün inisiyatifine bırakıyorlar?
HASTANELERİN BİLE YOK
Şirketler, daha az yakıt harcayan uçaklar istiyor. İmalatçılar bu pazarı siparişe çevirmek için kıran kırana savaşıyor. Airbus’ın 8 ayda 900 adetlik siparişe ulaşan A320neo’dan sonra Boeing de 737’nin yeni modelini geliştiriyor. Böylece her iki şirket en iyi satan modellerini bazı değişikliklerle uzun yıllar kullanım için pazara sokacaklar. Hedef maliyetleri yüzde 15 düşürmek.
Havacılıkta yeni bir model yolcu uçağını geliştirmenin maliyeti 15-20 milyar doları buluyor. Farklı bir model, binlerce mühendisin, yüzlerce şirketin yıllar süren çalışmalarının ardından ortaya çıkıyor.
İmalatçılar, yüksek riskli ve pahalı projeler nedeniyle tutan bir modeli uzun süre üretiyor. Ortalama her 10 yılda bir ana tasarım bozulmadan teknolojik gelişmeler uçakta yerini alıyor. Eski motor, daha az yakıt harcayan yenisiyle değiştiriliyor. Elektronik sistemler modernleşiyor veya gövdeler uzuyor ya da kısalıyor.
Havayollarına daha ekonomik bir yolcu uçağı sunmak üzere düğmeye ilk basan Airbus oldu. En çok satan A320 ailesinden geliştirilen ‘neo’ modelini geçen yıl sonunda havayollarına tanıtan şirket, kısa sürede beklemediği bir taleple karşılaştı. Yakıt fiyatlarının inanılmaz bir hızla yükselmesi nedeniyle havayolları 8 ayda 900 uçak siparişi verdi.
DENGELER DEĞİŞTİ
Tüm bu gelişmelerin ardından gözler temmuz ayında Amerikan Havayolları’nın (American Airlines-AA) siparişine çevrildi. Havayolu yıllardır Boeing uçakları kullanıyordu. AA sürpriz bir kararla 160’ı kesin, 130’u da opsiyon yani kesin siparişe çevrilebilir tam 290 uçaklık A320neo anlaşması yaptı.
Airbus’ta büyük sevinç yaratan bu anlaşmanın mürekkebi kurumadan da AA Boeing’ten ilginç bir talepte bulundu. Geçen yıl Amerikalı imalatçı 737’ye takılabilecek yeni motorlar konusunda ön araştırma yapmış ama sonrasında proje ilerlememişti. AA, 737RE yani re-engine (RE) olarak adlandırılan yeni motor takılmış uçaktan 100 adet istediğini bildirdi.
Yolcu sayıları ve pazar payları konusunda detaylı araştırmalara imza atan Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI-Airports Council International), geçen yılın havalimanı performansı raporunu açıkladı. 157 ülkeden 1318 havalimanının değerlendirildiği raporda, dünyadaki toplam yolcu sayısı bir önceki yıla göre yüzde 6.6 artarak 5 milyarı aştı.
Ekonomik krizle birlikte toparlanmaya başlayan havacılıkta istikrarlı büyüyen ülkeler arasında Brezilya, Rusya, Çin ve Türkiye’yi gösteren ACI’nin rakamlarına göre, TAV tarafından işletilen İstanbul Atatürk Havalimanı 32 milyonu aşan iç ve dış hat yolcu sayısıyla Avrupa’da sekizinci, dünyadaysa 37’nci en büyük havalimanı oldu.
Dış hat yani uluslararası yolcu sayısındaysa Atatürk 19’uncu olarak rekor kırdı. Genel büyüme yüzde 7.7 olarak gerçekleşti. Kargoda 42’nci sırayı alan Atatürk Havalimanı, toplam uçuş sayısında ise 46’ncı sıraya yükseldi.
BÖLGESEL MERKEZ OLDUK
İstanbul Atatürk Havalimanı’nın büyümeye devam ettiğini söyleyen TAV Havalimanları Holding’in CEO’su Sani Şener, “Rakamlar, Atatürk Havalimanı’nın bölgesel bir ‘hub’ yani merkez olduğunun bir göstergesi. Bu büyümeye THY ve yakalanan transit yolcu sayısının önemli katkısı var” diyor.
Toplam yolcuda İstanbul Atatürk’ü, Antalya Havalimanı 60’ıncı sırada izlerken, Sabiha Gökçen 121’inci, Ankara Esenboğa da 176’ncı oldu. ACI’nin 5 milyondan daha fazla yolcuya sahip havalimanları sıralamasındaysa birinciliği yüzde 74’le İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı aldı. Geçen yılı 11.5 milyon yolcuyla kapatan Sabiha Gökçen’i aynı listeye yüzde 20’lik büyümeyle 23’üncü sıradan giren Antalya Havalimanı izledi.
Ülke sıralamasında ise pazar büyüklüğü açısından Türkiye dış hatlarda 10’uncu,
Her yıl on binlerce seferde milyonlarca yolcu uçuyor. Ve biletlerin azımsanmayacak bölümü yolcular tarafından iptal ediliyor. Kimi parasını geri alabiliyor. Ama önemli kısmı da son dakika karar verdiği ya da promosyondan yararlandığı için kurallar gereği bilet ücretini yakıyor.
Bazı yolcularsa uçağa geç kalıyor. Tüm dünyada genellikle iç hatlarda yolcu uçmadığı zaman bileti iptal oluyor. Yeniden para ödenerek bilet alınması gerekiyor.
HAVAYOLLARININ GİZLİ GELİRİ
ABD Ulaştırma Bakanlığı’nın hazırladığı istatistiğe göre, Amerika’daki havayolu şirketleri her yıl bilet iptalleri nedeniyle 2.3 milyar dolar gelir elde ediyor. Bu ciddi bir miktar. Ama havayolları, genellikle son dakika iptal edilen bu biletleri tekrar satamamaktan şikayetçi.
Eğer biletinizi iptal ettirmeye karar verdiyseniz, bu işlemleri havayolunun çağrı merkezi veya bilet satış ofislerinden yaptırabilirsiniz. İnternetten bilet aldıysanız yolcu satış ofislerine yönlendiriliyor. İadenin gerçekleştirilmesi için bileti satın aldığınız kredi kartı ve kimlik kartınızı gerekiyor.
Bazen ucuz diye aldığınız bilet, uçuşu iptal ettiğinizde ya da başka bir tarihe ertelediğinizde almak zorunda kaldığınız yeni biletle birlikte normal pahalı biletten daha pahalıya mal oluyor.
NE YAPMALI
* İYİ ARAŞTIRIN:
Müthiş bir rüzgârla kalkıyoruz. Ama kokpit duruma hakim. Uygun bir tırmanışla rüzgârı aşağıda bırakıp irtifaya oturuyoruz. Yolcu keyifli, uçak ağzına kadar dolu. Kabin ekibi iyi. İkram için koşuşturmalar başladığında bir anons: “Doktor yolcumuz varsa, kendisini kabin ekibine tanıtmasını rica ederiz...”
Bütün yolcular irkiliyor. Kimin başına ne geldi? Acaba ne durumda? Ağır mı? Sorarak bilgi almaya çalışıyorlar. Neyse, uçakta bir doktor var. Arka tarafa gidiyor. Kabin ekibinden bir hanım, midesinden rahatsızlanmış. Sağlık kiti getiriliyor, tansiyonu ölçülüyor. Doktor ilk belirlemeden sonra mide için bir ilaç veriyor ama inişte ambulans isteniyor.
Yıllardır öneriyorum. Önerimi Emirates hemen uygulamaya başladı ama THY hâlâ bu konuda bir adım atamadı. Ben diyorum ki; bilet alırken doktor yolcu kendisini tanıtsın. Buna karşılık çok az bir indirim ya da ekstra mil verilsin. Doktor olan ve branşı belirlenen yolcu, uçağa gönderilen yolcu listesinin en başında olsun. Örneğin, ‘koltuk numarası 15A ve ürolog’ yazsın.
Uçakta bir yolcunun ya da ekibin sağlık sorunu olduğunda hiç anons yapılmadan doktordan yardım istensin.
İSTERSE MÜDAHALE EDER
Doktor yolcu eğer isterse müdahale ediyor. Bunu reddedebilir. Çünkü uluslararası kurallar gereği doktor müdahale ederse ciddi bir listeden oluşan, sorumluluk aldığına dair belgeyi de uçakta imzalamak zorunda.
Ayrıca uçakta ilaç olmasına rağmen hastaya vermek de büyük sorumluluk gerektiriyor. Ama birçok doktor ettikleri Hipokrat Yemini gereği sorumluluk almaktan kaçınmıyor ve uygun ilacı veriyor.