THY uçağı Malatya’ya zorunlu iniş yaptığında yolcuların bazıları Twitter’dan kıyameti kopardılar.
Yok uçak düşüyormuş, yok facia son anda önlenmiş gibi. Herkeste ölümden dönmüşe kadar giden feryatlar...
Oysa pilot anonsunda inişini açıklamış ama detaylara girmemişti.
Ben o uçağın pilotu olsam şöyle derdim: “Kokpit camımızda bir çatlak meydana geldi. Bu limitler içindedir. Büyük bir tehlike yaratmaz. Şimdi uluslararası
kuralları uygulayacağım. Tedbir olarak alçak irtifadan uçarak en yakın havalimanına ineceğim. İniş sırasında itfaiye gelecek. Sakın korkmayın, bu işin kuralı böyle. Zorunlu iniş deklare edince böyle yapılır.” Kabin memurları da endişeli yolcuları ikna için çaba harcayabilirlerdi.
ÇOK SIK ÇATLAR BU CAMLARKokpit camlarındaki çatlamalar evdeki pencere camlarındaki çatlamalar gibi değil. Yaklaşık 6 santimetre kalınlığında, içinde özel kimyasallar bulunan camların genellikle bir katı çatlar. Bu camlar eksi 60 derece ve 30-40 derece sıcaklıklar arasında gidip gelir. Yani yükseklerde soğur, yerde hava sıcaklığına göre ısınırlar. Ama çok zor şartlara da dayanırlar. Olsa olsa bir katmanında ve çoğunlukla en dış yüzünde çatlak oluşuyor.
Bu çatlak kimseyi öldürmez, hayatı tehlikeye atmaz. Eğer imalat ya da yeniden cam takılması sırasında bir montaj hatası yoksa, bulunduğu çerçeveden kolayca dışarı fırlamaz. Bir yüzeyde çatlama olunca pilot tedbiren cam üzerindeki basıncın daha azalması için alçak irtifaya iner, kabin basıncını ayarlar ve uluslararası kurallar gereği bir havalimanına iniş yapar. İniş planlı olmadığından mecburi iniş deklare edilir. Bu durumda o havalimanı da iniş sırasında hemen bir tedbir alarak itfaiye ekiplerini yollar. Tahliye için önlem alınır. Hepsi bu işte. Yeni cam bulunur, takılır ve o uçak yine güvenle uçar.
PİLOTLAR RİSK ALAMAZ
Kokpit camının çatlamasıyla sık sık karşılaşılıyor. Havacılık tarihinde kokpit camı patlamış ve düşmüş uçak yok.
Pilotların önünde bulunan cama ‘windshield’ deniyor. Uçağına göre 3 ila 5 ayrı katmandan oluşan cam, kimi zaman 100 santigrat dereceye yaklaşan çok ani ısı değişimlerini göğüslüyor. Tonlarca ağırlıktaki basıncın ezici gücüne dayanıyor.
Aynı zamanda kuş çarpması gibi durumlarda pilotların ve uçağın zarar görmeden uçmasını sağlıyor. Tüm tasarım ve imalat aşamalarında havacılık otoritelerinin belirlediği limitlerin kat ve kat üzerinde acımasız testlerden geçiyor.
Yapısal bir hasar veya kuş çarpması nedeniyle camda çatlaklar oluşabiliyor. Ama otomobillerde kullanılan camlardaki gibi ne tuzla buz oluyor ne de patlıyor.
BUZLANMAYI ÖNLÜYORCam katmanları arasında özel elektrik kabloları geçiyor. Buzlanma olduğunda devreye giren sistem, camı ısıtıyor. Buzları çözüyor. Böylece pilotların dışarıyı daha iyi görmelerini sağlıyor.
Çatlamanın yanı sıra bazen bu kablolarda meydana gelen kısa devre, cam üzerinde sigara yanıklarına benzeyen küçük yapısal hasarlar da oluşturabiliyor. Bu tür durumlarda pilotlar aynı çatlamada olduğu gibi hemen alçalıyor, en yakın meydana inerek yolcularını riske atmıyor.
Herhangi bir çatlama veya hasar oluştuğunda uzman teknisyenler camı değiştiriyor. Kokpitteki camların tanesi, yani sağ veya sol tarafın fiyatı, uçak tipine bağlı olarak 8-20 bin dolar arasında değişiyor. Bunlar yeniden tamir edilmiş camlar. Sıfır olanların fiyatları ise 16-40 bin dolar arasında.
Önce cam sökülüyor. Camın etrafında elektrik sisteminin kabloları yer alıyor. Yeni camın takılması sırasında aynı otomobillerin lastiklerini değiştirirken bijonların sıkılması gibi vidalar çapraz monte ediliyor. Eşit tork yani çevirim sırasıyla sıkıştırılıyor.
Cam takılırken etrafına özel bir silikon sıkılıyor. Bu silikonun kuruma süresi 7-8 saati bulabiliyor. Eğer havayolu yeni bir uçak yollayamamışsa, rötarın en önemli bölümü silikonun kurumasını beklemekle geçiyor. Eski cam tamir ediliyor. Testlerden geçirilip tekrar kullanılıyor.
ÇATLAKTA PİLOT ÖNCE HOSTESTEN RUJUNU İSTERPilotlar camda çatlak tespit ederse hemen check-list’lerini açarak acil durumda yapılması gereken kuralları uygulamaya başlıyor.
Öncelikle çatlağın içeride mi, yoksa dışarıda mı olduğunun tespiti çok önemli. Bu kontrol, kabin memurlarının rujları kullanılarak yapılıyor.
Dışarıdaki bir çatlak, camın basınç farkı nedeniyle daha çok zarar görmesine neden olabiliyor.
Kurallara göre pilotlar uçağı seyir yüksekliğinden daha aşağıya alçalıyor. Kabin basıncını ayarlıyor. Bunun amacı dışarıyla basınç farkını düşürmek. Cam üzerindeki baskıyı azaltabilmek.
Uçak alçaldığı için yakıt sarfiyatı artıyor. Eğer yakıt gidilecek meydana yetmeyecekse mecburi iniş yapılıyor.
Cam standartları uçağı zarar görmüş bir camla en az 1-2 saat emniyetle uçurabiliyor.
KUŞ ÇARPMASINA DAYANIKLI
Kokpit camları genellikle 3 ila 5 katlı. Kalınlıkları ortalama 6 cm.
Camın ilk yüzeyi, yaklaşık 2.5 mm kalınlığında. Koruyucu yüzeye sahip.
Camdaki polivinil butryal (PVB) ve akrilik gibi malzemeler çarpma şokunu emerek izolasyon sağlıyor.
Kurallar gereği camlar, 3 bin 300 metre altında, saatte 518 km hızla 600 gramlık kuş çarpmasına dayanmak zorunda.
Çok güzel bir ‘air show’ yaşadıkGeçen hafta sonu Türkiye muhteşem bir air show’a ev sahipliği yaptı. Hava Kuvvetleri’nin mükemmel organizasyonu çokuluslu gösterinin kusursuz olmasını sağladı.
Ben de gösterileri Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay’ın yanında-yakınında izledim. Komutan, bu büyüklükteki gösteriden çok mutluydu. Kameraların izlemekte zorlandığı uçuşlar için en önemli ölçü spotterlar oldu. Dünyanın dört bir yanından hava fotoğrafçıları, kendi paralarını ödeyerek air show’a gelmişti. Düzenli organizasyon sayesinde istedikleri gibi fotoğraf çektiler ve İzmir’i gösterilerin başlamasından birkaç dakika sonra bütün dünyaya bir daha tanıttılar. Marka kentler işte böyle organizasyonlar sayesinde doğuyor. Oysa bu spotterlar, daha birkaç yıl önce bir havalimanı çevresinde fotoğraf çekerken yakalanınca casus muamelesi görürlerdi. Bu dünyanın her yanında böyle olurdu. Ama artık onlar gelsin fotoğraf çeksin diye bütün imkânlar seferber ediliyor. İzmir kent olarak da bu işe sahip çıksa... Air Show’ların ana üssü olsa... Ne güzel olur...
261 BİN KİŞİ İZLEDİ
Organizasyona 20 hava kuvvetinden 146 uçak ve helikopter katıldı. Bu rakama gösteri yapan, statikte sergilenen ve yedek uçak-helikopterler dahil.
Gösteriler, iki gün boyunca toplam 261 bin kişi tarafından seyredildi. İlk gün 115, ikinci gün 146 bin kişi Çiğli’ye geldi.
Organizasyonda güvenlikten sağlık birimlerine 3 bin 753 kişi görev yaptı.
Aralarında ABD’den İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne 55 ülkenin hava kuvvetleri komutanı İzmir’de buluştu. Orgeneral Hasan Aksay, tüm davetlilerle yakından ilgilendi.
Gösteriler, 1200 spotter yani hava fotoğrafçısı tarafından takip edildi. Bunlardan 550’si Hollandalıydı. İlk defa Türk Hava Kuvvetleri’nin üssü bu sayıda spotter’a kapılarını açtı.
Türkiye’nin ikinci kullanıcı olacağı ortak nakliye uçağı A400M, Boeing 737 erken uyarı uçağı ilk defa Türkiye’ye geldi. Her iki uçak da binlerce kişi tarafından merakla gezildi. Lockheed Martin ise F-35 savaş uçağının birebir ölçekli modelini sergiledi.
2001’deki 90’ıncı yılın arkasından 10 yıl sonra yapılan gösterilere ilgi Hava Kuvvetleri’ni memnun etti. Hava üsleri içinde en uygun ulaşım ve geniş araziye sahip Çiğli’de iki yılda bir bu gösterilerin tekrar edilmesi planlanıyor.
Gösteriler boyunca İzmir’deki bütün oteller yüksek doluluk oranı yakaladı. Lokantalarda yer bulmak imkânsız hale geldi. Alışveriş rekor seviyeye çıktı.