Bir salon düşünün. Kapısında pasaportu-nuzu gösterip giriyorsunuz. İçerisi şenlik yeri gibi. Huzurlu, sakin. Bir piyano kendi şarkılarını çalıyor. Ortada dev mutfak. Her köşesinde başka bir konsept oluşmuş, değişik yemekler çıkıyor. Pideden taze makarnaya, köfteden çorbaya... Kuyruklar oluşmuyor. Yiyeceğinizi, içeceğinizi alıp bir köşeye çekiliyorsunuz. Uçağınızı beklerken yaşadığınız bu keyfi Londra Heathrow’dan Singapur Changi’ye, hiçbir terminalde asla bulamazsınız.
Türk Hava Yolları, dünya markası iş ortağı Do&Co ile Atatürk Uluslararası Havalimanı’nda tam 3 bin metrekarelik yeni CIP salonu, yani özel yolcu salonu açtı.
Do&Co patronu Attila Doğudan’ın hayal ötesi ‘Lounge İstanbul’u mutlaka görmelisiniz. Millerinizle yüksek bir kart alamıyorsanız, daha çok uçun-alışveriş yapın, kartnızı yükseltin ve bu salonu bedava kullanmanın yoluna bakın. THY’nin bütün uçaklarındaki yüksek lezzetin kahramanı Attila Doğudan dünyanın neresinde olursa olsun sizi o salonda bekliyor olacak.
ARTILARTHY-Do&Co Lounge İstanbul konseptinde birinci sınıf restoran zenginliği yaratılmış. Bir tarafta taze makarna, bir başka yerde köfte-pilav ya da çeşit çeşit pideler, sıcak yemekler lezzetleriyle salonu kullananları şaşkına çeviriyor.
Do&Co Viyana merkezindeki Demel zinciri buradan Türkiye’ye giriş yapmış. Demel pasta çeşitleriyle yakaladığı başarıyı burada Türk ve transit yolcularla tanıştırıyor. Mönüsüne revani, baklava da katılıyor. İstanbul’da şehirde Demel Brasserie’ler görülürse şaşırmamak gerekir.
Girişteki yaşlı zeytin ağaçları harika. Ağaçların altındaki desklerde bolluk içinde sunulan meyvelerden almadan geçmek imkânsız.
Değişik çaylar, gerçek manüel yapım espresso ve diğer kahve çeşitlerini başka yerde bulamayabilirsiniz.
İçki çeşitliliği, meşrubat zenginliğini hiçbir terminalin CIP salonunda görmek mümkün değil. Çerezler de kolay görülebilir yerde ve alışılmışın dışında çeşitlilik ve bollukta sunuluyor.
Çorbaların sunumu, sabah saatlerinde omlet yaptıracağınız bölümler güzel.
Suit diye adlanan dinlenme bölümleri mükemmel. Transit yolcular buralarda rahatca dinlenip TV izleyip ya da istedikleri müzikleri dinleyip hoşca zaman geçirebilirler. Hemen karşıdaki duşlar geniş ve aydınlık. Soğutması dünya standardının üzerinde.
Sinema bölümü, istenirse kitap okunabilecek bir yer. Bu bölümdeki mısır patlatma makinesi köşedeki yerinde çok hoş duruyor. Yatar koltuklarının kollarında içecek ve patlamış mısır külahlarını koyma yerleri var. Önemli maçlar da burada izlenecek.
Hava tarafı çıkışındaki kütüphane, bilardo masası, diğer bir bölümde kendi şarkısını çalan piyano bir CIP salonunda alışmadığımız katılımlar. Endüstriyel bir yapının içinde hayatı rahatlatıyor.
Salonda oluşturulan kemerli oluşum kabuk beni çok yorar sanmıştım. Ama bitince öyle olmadı. Autoban’ın çizim mantığındaki gibi bu yapısal şekil bir şemsiye oluşturuyor. Büyük hacimlerin korkusunu-yalnızlık duygusunu azaltıyor. Mekâna hâkimiyet duygunuzu arttırıyor. Bir uçak yolcusu için koşuşma zamanları, yukarıda yaşanan türbülanslar ya da özel hayattaki çalkantılara bir mola verilmesi imkânı sunuyor. Sözlü yaptığım bütün itip-kakmalarımdan vazgeçiyorum.
Salondaki koltuklar çok rahat. Ama mimarın disiplinli tercihlerine yeni düzenlemelerde biraz daha sadakat gösterilmesi bölümsel yoruculukları ortadan kaldırabilir. Sanırım kullanıldıkça koltuk düzeni isteklerle şekillenecek.
Tam dolulukta iklimlendirmede bir sorun yaşanmazsa bu keyifli salonda insanlar çok daha fazla zaman geçirmek isteyecekleri için havalimanına daha erken gelecekler. Bağlantılı uçuşlarındaki bekleme sürelerini belki de isteyerek uzatacak, buranın keyfini çıkaracaklar.
Bir köşedeki çeşitli yörelerin zeytinlerini mutlaka tatmalısınız. Hepsi çok güzel!
Salonda anons yok. Ses kirliliği de yok. Uçuşunuzu ekranlardan izlemeniz gerekiyor.
Haber odasında istediğiniz televizyonu çok sayıdaki ekrandan birinde izleyebilirsiniz. Kulaklıkları kullanarak kimseyi rahatsız etmiyorsunuz. Toplahtı salonunda ofisinizle görüntülü bağlantı kurabilirsiniz. Salonun çeşitli yerlerinde çeşitli tip bilgisayarlar hayatı kolaylaştırıyor.
Çocuk oyun odası, yüksek tavanıyla güzel. Birçok noktadan çocuğunuzu rahatça izleyebilirsiniz.
Mescit, hacmi itibariyle bu güne kadar gördüğüm en rahat mescit. İlk defa buralarda ve lavabolarda kullanılan beyaz, siyah, damarlı mermer bana musalla taşını hatırlatmadı.
EKSİLERTuvalet kapıları içe açılıyor. Oysa bu tip yerlerde dışa açılmalı. Doğabilecek sağlık sorunları ve ıkınma sırasındaki hayat kaybında içeri girilmesi imkânsız.
Özürlü tuvaletinde tutunma yeri klozetten uzak ve tek taraflı. Tutunmak için kalkıldığında araya düşülebilir. Bu iki hata Autoban gibi iyi imzalı marka mimarlık kuruluşunu aşağı çekiyor.
Girişte, Autoban Mimarlığın oluşturduğu kabuklardan bir bölümüne Havalimanı Mimarı Ebru Kantaşı tarafından transparan yapılma şartı konulmuş. Biraz ‘Manolya Çay Bahçesi’ havası gelmiş... Neyse orası Zeytin bahçesi olarak düzenlenip sarmaşıklarla bir disipline çekilecek.
Yerden aydınlatmada kullanılan lambaların krom uzun kolları salonda kargaşa yaratıyor.
İyi cins ama çok farklı koltuk, tasarımlar arasındaki zıtlaşma bazı bölümleri yorucu hale getirmiş.
Salonun trafik kesişme noktalarındaki yuvarlak halılar güzel ama diğer salonlarda fazla. Koltuk ayaklarının ikisi bazı yerlerde halı üstünde bazı yerlerde de parkede kalıyor.
Oluşturulan kemerlerden çıkan lambalar, bazı açılarda gözü alıyor, ampuller çok ısı yayıyor.
Salonda ses yankılanmasıyla ilgili sorun ancak doluluk arttıkça azalıyor.
Hava tarafından çıkışı dünya standartlarının üzerindeki salonun girişi ne yazık ki hoş görünmüyor. Pasaport kiyoskları da Avrupa Birliği zorunlu standardı dışında eski nesil imalattan seçilmiş. Sanırım sonra değişecek.
Henüz siparişi verilen bazı masalar, el bagajı kilitleme dolapları vs. gelmediği için konseptin tamamlanması için bir aydan fazla süreye ihtiyaç var. Erken açılarak işletmenin hızla oturtulması hedeflenmiş.