Uğur Cebeci

Havayollarında gündem yine virüs

11 Ağustos 2021
Koronavirüsten olumsuz etkilenen havacılık sektörü tam nefes alacaktı ki, yeni varyantlar ortaya çıktı. Daha tehlikeli denilen bu virüslere karşı yeni önlemler alınmalı. Ancak havalimanlarında tedbirlerin gevşetildiğini görüyoruz. Yaşamlarımızı tehlikeye atacak kontrollerdeki ‘boşvermişlik’ ya da ‘dikkatsizlik’ son bulmalı. Hem havalimanı otoriteleri, hem de havayolu şirketleri maskeden, sosyal mesafeye, aşı kontrolden PCR testi belgelerine kadar ciddi kontroller yapmalı.

Tam havayolu şirketleri nefes almaya başlamışken, yeni varyantlar ciddi bir tehlike olarak karşımıza çıktı. Uzmanların açıklamalarına göre yeni ortaya çıkan varyantlar daha hızlı yayılıyor. Ve havayolu yolculuğunun havalimanlarından başlayıp, uçak kabinlerinde süren uzun zamanlarda bu tehlikeli canavara karşı yeni önlemler alınması gerekiyor. Kapılarını yeni açan ülkeler bile sonuna kadar açtıkları kapıları şimdi biraz kapatarak aralık bırakma yoluna gittiler. Bazı ülkeler, canavar virüsün hızla çoğaldığı ülkelere kapılarını kapatmaya başladılar. Alarm dereceleri kırmızılara dönmeye başladı. Bizim ülkemizde de vaka sayılarında hızlı bir artış var. Özellikle delta virüsü aşısız insanlara hızla bulaşıyor ve hızla hayatlarını allak bullak ediyor.



TEDBİRLER ARTTIRILMALI

Henüz havayolu şirketlerimizde ciddi bir yolcu kaybı belirlenmedi ya da belirlendi ama biz bilmiyoruz. Bilinen bir şey varsa havayolu yolcularındaki tedirginlik de giderek artmaya başladı. Aşılamanın birçok ülkede artması ile havalimanlarındaki tedbirler gevşetildi. Maskelerini fora edenler ciddi bir uyarı ile karşılaşmıyorlar. Check-in kontuarlarında ya da pasaport kuyruklarında, gümrük geçiş noktalarında sosyal mesafenin iyice düştüğünü gözlemliyoruz. Peki uçuş öncesi aşısız yolcuların getirdikleri PCR test sonuçları ne kadar güvenli? Duyuyoruz; sahte test sonuçları havada uçuşuyor. Bir kez test yaptıranlar aldıkları belgeleri başka uçuşlarında bilgisayar üzerinde oynayarak tarih değiştirip yeniden kullanıyorlar. Sahte aşı belgeleri bile yapıldı. Barkod okutmalar ne yazık ki çok ciddi yapılmıyor. Hele bazı ülkelerde girişlerde test sonuçları hiç sorulmuyor. Nasıl olsa yolcuyu getiren havayolu belgeleri görmüştür düşüncesinden de hareketle sistemde zincirleme gevşemeler var.

CİDDİ YIKIM OLUR

Yazının Devamını Oku

Askeri uçakları dönüştürebiliriz

4 Ağustos 2021
Türkiye’nin birçok noktasında orman yangınları devam ediyor. Yapılan müdahaleler ve yangının uzun sürmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Ancak bu tip yangınlarda kullanılması için Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki 49 adet CN 235 nakliye uçağı devreye alınabilir. Uçak başına 1-2 milyon dolarlık bir harcama ile uçaklara yangın söndürme kitleri takılabilir. Takılan kitler istendiğinde çıkarılarak, nakliye, asker taşıma gibi görevler yapılabilir.

Biz uyuduk ve ormanlarımız yandı. Yangın söndürme uçakları için yapılan önerileri önemsemedik. İşi sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’na bıraktık. İşin havacılığını bilen akılları dinlemedik. İmkânları göz ardı ettik. Bugün canım ormanlar cayır cayır yandı; yanarken canlarımızı da aldı. Doğamızın sihirli böcekleri gitti. Evler, barklar yıkıldı. Canım hayvanlarımız telef oldu.

ESKİ DEĞİL BAKIMSIZ

Önce şunu söyleyim. Havacılığın genel prensibine göre, eski uçak diye bir şey yoktur, bakımsız uçak vardır. Baktığınız sürece uçarlar. THK’nın elindeki uçaklar bakılsaydı bugün o yangınlara koşacaklardı. Üstelik helikopterlerden daha fazla alçalarak, yüksek manevra güçleri ve yetenekli pilotları ile belki de binlerce dekar ormanımız kül olmayacaktı. Hala o uçakları ayağa kaldırma şansımız olduğuna inanıyorum. Sanırım, kiralamalara 80 milyon dolardan fazla para harcadık. Oysa, Türk Hava Kuvvetleri’nin elinde 49 adet CN 235 nakliye uçağı var. Airbus’ın takılacak, bu tür uçaklar için imal edilmiş, Avrupa havacılık otoritesinin (EASA) onayını almış yangın kitleri mevcut. Uçak başına 1-2 milyon dolarlık bir harcama ile bu kitler takılabiliyor. Takılan kitler istendiğinde çıkarılabiliyor ve uçak nakliye, asker taşıma gibi görevlerine devam edebiliyor.



SÖNDÜRME KİTLERİ

Yazının Devamını Oku

Havacılıkta sanal güç devrimi

28 Temmuz 2021
Havacılıkta genellikle ortaya çıkan ürünlerle heyecanlanıyoruz. Ama o imalatların arkasında büyük bilgi birikimleri ve sistem harikaları var. İşte bunlardan en önemlisi 3DEXPERIENCE. Fransız Dassault uçak imalatçısının bir kuruluşu olan Dassault Systemes büyük ticari başarı kazanan Boeing 777 uçaklarının tamamının tasarımını sağlayan sistem. Kusursuz, hızlı ve en önemlisi çok güvenli bir tasarım gerçekleştirildi.

Yıllarca havacılıkta, özellikle uçak imalatında birçok şey elle yapılırdı. Manuel imalatın hazırlık aşamalarının sanal ortama taşınmaları ise alabildiğine geç oldu. Çözümler sunan yapıların başında Dassault Sistem yer aldı. Karmaşık yapılardan, rüzgar tünellerine, 3D oluşumlarına kadar birçok çözümü bir arada sundu. İşler hızlandı, hata payları sıfıra yaklaştı. Güvenlik çok öteye taşındı. İşte bu sistemin tepe noktasındakilerden Dassault Systemes Havacılık ve Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı David Ziegler ile Ayçin Noyan aracılığında sanal ortamda bir bağlantı ile röportaj yaptık.



Dassault Systemes’in havacılık sektöründeki uzmanlığı nereden geliyor?

Dassault Systèmes 1981’de rüzgar tüneli modelleri tasarlayan ve 3D yüzey modellemesini kullanarak rüzgar tüneli testlerinin süresini kısaltan yazılımlar geliştiren küçük bir mühendis ekibinin Dassault Aviation’dan ayrılarak yeni bir çatı altında birleşmesiyle kuruldu. Bu nedenle, havacılık ve savunma endüstrisi, şirketin odaklandığı ilk sektörlerden biri oldu. O zamandan beri Dassault Systèmes, havacılık ve savunma ürünlerinin tasarlanması, üretilmesi ve desteklenmesi anlamında önemli değişimler yarattı. Dijital model çözümleri, müşterilerin fiziksel prototip sayısını azaltmasına ve ürün geliştirme döngü sürelerinde önemli tasarruflar elde etmesine yardımcı oldu. Boeing 777 tamamen Dassault Systèmes teknolojisi kullanılarak tasarlanan ilk ticari uçak oldu ve bugün neredeyse tüm yeni ticari uçaklarda aynı teknoloji kullanılıyor. 2012’de Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi ve 3D tasarım konusundaki deneyimlerimizden yararlanarak 3DEXPERIENCE iş platformumuzu tanıttık. Bugün 3DEXPERIENCE, havacılık ve savunma alanında müşterilere yenilikçi deneyimler sunmak adına ‘tasarımdan operasyona’ dediğimiz tüm disiplinlerde uçak üreticileri, tedarikçiler, operatörler ve hizmet sağlayıcılarının inovasyon süreçlerini destekliyor.

SANAL DENEYİM PLATFORMU

Yazının Devamını Oku

Amerika Kıtası’na büyük çıkarma

21 Temmuz 2021
Pandemi döneminde birçok havayolu küçülmeye gitti. Hâlâ bu küçülmeler sürüyor. THY ise sorunlu noktalar dışında büyümesini sürdürüyor. Sık sık kapanma olan ülkeleri izleyerek değişik farklı uçuş planları uyguladı. Amerika Kıtası’na yüklendi. Hem sefer sayılarını arttırdı hem de yolcu doluluk oranlarında rekora koştu.

Havayolları için altın yıllardan biri sayılan 2019 yılın yaz döneminde Amerika Kıtası’na haftada 102 sefer yapan THY hala salgının değişik varyantlarda çıkış yaptığı 2021 yaz döneminde büyük bir atakta. Haftada 126 seferle Amerika Kıtası’nın değişik noktalarına sefer sayılarını arttırarak başarılı operasyonlar gerçekleştirdi. Hatta Kanada’da Vancouver gibi yeni noktalara da uçmaya başladı. New York’a New Jersey eyaletinde bulunan Newark Havalimanı’ndan da uçuşlar başlatıldı. Hem de haftada 7 gün yapılan uçuşlarda ciddi bir doluluk yakalandı. Eğer Amerika Kıtası ülkelerinde pandemi ile gelişen yeni sorunlar ortaya çıkmazsa şirket sefer sayılarını arttıracağı noktaları da şimdiden belirledi. Ağustos içinde Houston’a 3, Washington’a ise 4 ek sefer planlaması gündeme alındı. Meksika hattında da eylül ayından itibaren seferler haftalık 6’ya çıkacak.



DOLULUK ORANI

En önemlisi İstanbul’dan Amerika kıtasına yapılan uçuşlarda doluluk oranları. Kıtanın kuzey kısmına uçuşlarda doluluk yüzde 80, Güney Amerika da ise yüzde 70-75 arasında değişiyor. Arjantin’in pandemi nedeniyle sınırlı uçuşa izin vermesi Güney Amerika’da doluluk oranlarını biraz aşağı çekse de pandemi etkisi azaldığında haftalık seferlerin 7 ve üzerine çıkması da hesaplandı. Türk Hava Yolları Amerika Kıtası’na yaptığı uçuşlarda ağırlıklı olarak Boeing 777, 787 ve A330 uçaklarını kullanıyor. Ama filoya son katılan Airbus 350 uçakları da özellikle Kanada ve Brezilya hatlarında devreye girdi. Toronto-Boston gibi hatlarda da A350 uçakları uçuş yapıyor.

Yazının Devamını Oku

En sessiz uçuş

14 Temmuz 2021
İstanbul’dan Amsterdam’a uçuyorum. Uçak Airbus 350-900, kısaca A359. İstanbul Havalimanı’ndan mükemmel bir tırmanışla yükseliyoruz. Motorlar yerde, taksi yaparken biraz homurdansa da kalkıştan sonra inanılmaz bir sessizlik sergiliyorlar. İnsan uçtuğunu bile anlamıyor. Koca uçak kısa sürede irtifasına çıkıyor. Düz uçuşta inanılmaz bir sakinlik var. Rolls Royce EWB motorlar koca gövdeyi inlemeden, sızlanmadan taşıyorlar…

Türk Hava Yolları’nın Airbus’dan aldığı A350-900 uçakları pandemi döneminde gelmeye başladı. Uzun süre uçakla köşe kapmaca oynadım. Tam bir hatta uçmak istediğimde, bakıyorum gidilecek ülkeye aşı bile olsanız uçuş yasaklanıyor. Uçak daha çok yabancı, uçulan ülkede oturma izinleri olanları taşıyor. Ben sadece bakıyorum. Flight Radar 24 aplikasyonundan gidiş gelişlerini canlı izliyorum. Ama sonunda THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ün sayesinde sıkı takiple yakaladım. Uçağın İstanbul-Amsterdam Schiphol seferi için planlandığını öğrendim. Tabii hemen harekete geçtim. Üstelik iki Sinovac aşısı üzerine bir de BioNTech olmuştum. Hollanda ipleri iyice gevşetmişti. Sadece uçakta doldurulacak bir sağlık deklarasyon belgesi seyahat özgürlüğü veriyordu. Elbette geçerli bir vize olması gerekiyordu. Tek sorun THY’nin son dakikada uçak tipini değiştirmesi ihtimaliydi. Ama özellikle Amsterdam-İstanbul uçuşunda yolcunun çok fazla olduğunu öğrenince rahatladım.



MÜKEMMEL BİR EKİP

Aslında başka havayollarındaki A350 uçağı ile uçmuştum. Son olarak yıllar önce Katar Havayolları’nın A350’si ile Doha-Singapur uçuşu yapmıştım. Ama bizimki, aradan geçen yıllarda daha gelişmiş teknolojilerle donatılmış olduğu için merakım fazlaydı.

Yazının Devamını Oku

Pilotsuz gelecek yaklaşıyor

7 Temmuz 2021
Havacılığın geleceği sandığımızdan da önce gelecek. Kendi kendine uçabilen uçaklar için büyük yol kat edildi. Tamamen uzaktan bir merkezden kaldırılan uçaklar gidecekleri yerlere gidip inebiliyorlar. İstenen yükseklikle, istenmeyen hava şartlarında başarı ile uçup güvenle inebiliyorlar. Bütün testlerde çok iyi sonuçlar alındı.

İnsansız hava araçları çoktan gerçek oldu. Daha çok askeri amaçlı kullanılan İHA gibi küçük uçakların yerini şimdi kargo ve yolcu uçakları almaya başlıyor. Airbus ve Boeing gibi uçak sanayinin devleri de bu konuda ciddi yol alsalar da Xwing şirketi uzun bir yol aldı. Kendi kendine uçan otonom Cessna Grand Caravan 208B uçağını Xwing 13 Şubat 2021’den bu yana defalarca uçurdu. Hedeflenen havalimanlarına gönderdi. Sonra kaldırıp geri çağırdı. Her seferinde istenen rotadan hiçbir sapma yapmadı. Kusursuz inişler gerçekleştirildi.



SADECE İZLEDİ

Uçakta hiçbir şeye müdahale etmeyen bir pilot vardı. Ama yolcu gibi kokpitteki koltukta oturdu ve sadece olup bitenleri izledi. Yapılan yorumlar bu uçağın daha doğrusu uçağı yöneten sistemin havacılıkta devrim yaratacağı, havacılık şirketlerinin pilot ihtiyacına son vereceği ağırlık kazandı. Havacılık kazalarının yüzde 95’den fazlası yıllardır insan hatalarından kaynaklanan olaylar yüzünden meydana geliyor. Pilotaj hataları bu yüzdeyi en yükseklere çıkarıyor. Xwing şirketinin amiral gemisi uçağı olan Cessna Grand Caravan 208B uçağı ile havacılıkta bir devrim yaratıldığı konusunda herkes hemfikir oldu. 14 yolcu kapasiteli uçak kargo için de kullanılıyor. Ayrıca tekerlerinin, yani iniş takımlarına yerine bağlanan flood’lar sayesinde denizlere ve göllere de inebiliyor.

Sistemin tepe ismi Marc Pietta, “Pilotun tek yapması gereken uçak hareket ederken, taksi yaparken, havalanırken, uçarken ve inip taksi yaparken, kendi kendine motorunu kapatırken arkasına yaslanıp izlemekti. Ekibimiz tamamı yedekli veri bağlantıları aracılığıyla görev kontrol merkezimizden denetlenen uçuş operasyonlarını sorunsuz şekilde entegre etmek için otomatik uçuş sistemimizi genişletme ve iyileştirmede önemli ilerlemeler kaydettiler” dedi. Xwing, dünya çapındaki salgın hava taşımacılığına 800 pound ağırlığında kişisel koruyucu ekipman taşıyan ve kalkıştan inişe kadar otonom olarak gerçekleştirilen Arizona’daki Navajo Nation’a kargo uçuşlarıyla katıldı.

Yazının Devamını Oku

Uçaklar doluyor seferler artıyor

30 Haziran 2021
Havacılık tarihinin en zor dönemi yaşandı. Şimdi o dönem geride kalmaya başladı. Ama çok ağır. Yine de her şeyin ancak 2024 yılında düzeleceği tahmini 2023 yılına doğru kayıyor. Yeni varyantlarla pandeminin yapısında aşının etkilendiği bir değişiklik olmazsa daha fazla uçabileceğiz.

Tahminler ağır ağır bir yıl geriye kaymaya başladı. Yani hem yolcu hem de uçuş sayılarının 2019 yılına ulaşmasının 2024 yılını bulacağı sanılıyordu. Ama artık tahminler 2023 yılına doğru bir geri çekilme eğilimine girdi. Bunun ana nedeni insanlar hep bulundukları yerlerde kalmaktan sıkıldılar. Aşılamalar dünya çapında ekonomik yapısı orta ve üzerindeki bölgelerde iyi gidiyor. Bu ivme uçuşa olan ilgiyi de arttırıyor. Hem turizm hem de iş amaçlı uçuşlardaki artışın ana nedenleri arasında yolcunun alınan önlemlere güveni önemli rol oynuyor. Uçakların içlerindeki havanın hızlı değişimi, havalimanlarında alınan hijyen tedbirleri gibi uygulamalar yolcular tarafından olumlu karşılanıyor. Böyle olunca da uçuşa olan güven de artıyor. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği-International Air Transport Association (IATA) gibi kural koyucu havacılık oluşumları birbirlerini doğruluyorlar. Hem uçaklardaki doluluk artıyor hem de uçuş sayıları yükseliyor. Daha şimdiden 2021 yılı sonralarında COVID-19 öncesi yolcu ve uçuş sayılarının yüzde 52’ye yükselmesi bekleniyor.



PEKİ SONRA NE OLACAK?

* 2022’de küresel yolcu sayısının COVID-19 öncesi seviyelerin yüzde 88’ine yükselmesi bekleniyor.

* 2023’te küresel yolcu sayısının COVID-19 öncesi seviyeleri (yüzde 105) geçmesi bekleniyor.

Yazının Devamını Oku

Çin aşısı ile Avrupa

23 Haziran 2021
Bütün kuralları yerine getirdim. Ama yine de bir Avrupa ülkesi İspanya’nın Çin aşısını kabullendiğini kabul etmekte zorlandım. Bana göre en cesur ülke İspanya idi. Dünya Sağlık Örgütü’nün onay vermesi ile Sinovac aşısını kabullenmişti. Avrupa İlaç Ajansı’nın (EMA) kararını beklememişti. Açılan kapıdan girdim. Pasaport kontrolünde ne kadar kalacağımı sordular. ‘İki gün’ deyince ‘daha fazla kalsaydınız’ diyen pasaport polisi ile gülüştük. Sanırım turizm anlayışı böyle bir şeydi.

Hiç beklemiyordum. Avrupa’da hiçbir ülkenin EMA diye adlanan İlaç Ajansı’nın onayı olmadan Çin Aşısı ile Avrupa’nın bir ülkesinin kapılarını açacağını tahmin bile etmiyordum. Gördüğümde gözlerime inanamadım. İspanya’nın yayınladığı seyahat NOTAM’ında Çin aşısı Sinovac’ın iki dozunu yaptırmış ve üzerinden 14 gün geçmiş kişilerin geçerli vize ile İspanya’ya gelebileceği yazıyordu.
İnanamadım. THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ü aradım ve şirketten de kontrol edilmesini rica ettim. Evet doğruydu. Bana göre Avrupa’nın en kral ülkesi İspanyaydı. Zaten hep İspanyolları çok severdim.



VİZEM BİTMİŞTİ

Hemen İspanya’nın seyahat sağlığı ile ilgili (spaintravelhealth) servisinin sitesine girdim. Bir güvenlik numarası geldi. Formu indirdim ve aşı karnem dahil bilgileri yükledim. Yani bizim aşı karnesi de bana göre rüştünü ispat etmişti. 65 yaş üstü olduğum için Çin aşısı Sinovac’ı yaptıralı üç aydan fazla oluyordu. Yorgun vücudum yine de yeterinden çok fazla antikor üretmişti. Doldurduğum formu gönderdikten sadece 5-6 dakika sonra barkodlu İspanya’ya giriş sağlık belgem geldi. Tam pandeminin en hırçın zamanında Schengen vizem bitmişti. Ama Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın tanıdığı hakla gri-hizmet pasaportu almıştım. Yani vizeye ihtiyacım yoktu ama ‘Acaba bana da şu gri pasaportla Almanya’ya giden kaçak folklorcu muamelesi yaparlar mı? ‘ sorusu da aklıma takılıyordu.

Yazının Devamını Oku