En sessiz uçuş

Türk Hava Yolları’nın Airbus’dan aldığı A350-900 uçakları pandemi döneminde gelmeye başladı. Uzun süre uçakla köşe kapmaca oynadım. Tam bir hatta uçmak istediğimde, bakıyorum gidilecek ülkeye aşı bile olsanız uçuş yasaklanıyor. Uçak daha çok yabancı, uçulan ülkede oturma izinleri olanları taşıyor. Ben sadece bakıyorum. Flight Radar 24 aplikasyonundan gidiş gelişlerini canlı izliyorum. Ama sonunda THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ün sayesinde sıkı takiple yakaladım. Uçağın İstanbul-Amsterdam Schiphol seferi için planlandığını öğrendim. Tabii hemen harekete geçtim. Üstelik iki Sinovac aşısı üzerine bir de BioNTech olmuştum. Hollanda ipleri iyice gevşetmişti. Sadece uçakta doldurulacak bir sağlık deklarasyon belgesi seyahat özgürlüğü veriyordu. Elbette geçerli bir vize olması gerekiyordu. Tek sorun THY’nin son dakikada uçak tipini değiştirmesi ihtimaliydi. Ama özellikle Amsterdam-İstanbul uçuşunda yolcunun çok fazla olduğunu öğrenince rahatladım.

MÜKEMMEL BİR EKİP

Aslında başka havayollarındaki A350 uçağı ile uçmuştum. Son olarak yıllar önce Katar Havayolları’nın A350’si ile Doha-Singapur uçuşu yapmıştım. Ama bizimki, aradan geçen yıllarda daha gelişmiş teknolojilerle donatılmış olduğu için merakım fazlaydı.


Nilgün Şenocak, Ebru Fatma Önder, Uğur Cebeci, mesul kaptan pilot Hasan Bahadır Erdurak, 2. pilot Yener Altunbozar (soldan sağa)

Uçakta mükemmel bir ekip vardı. Uçağın mesul kaptan pilotu Hasan Bahadır Erdurak uçuşu First Officer yani 2. pilot Yener Altunbozar’ın yapacağını söyledi. Gidiş bacağında 81 yolcu vardı. Dönüş 260 yolcu ile yapılacaktı. Uçağın kapasitesi 32 business, 297 ekonomi olmak üzere toplam 329 koltuktu. Kabin ekibi Purser Ebru Fatma Önder yönetiminde, Gülçin Şen Makinacı, Simge Karaboğa, Ayşe Selin Gökçe, Volkan Kayır, Nilgün Şenocak, Sinan Deniz, Uğur Yıldız ve Gülseren Akmaz’dan oluşuyordu.

43 BİN FEET’E ÇIKTIK

Kısa sürede yolcuyu yerleştirdiler ve kapı kapandı. Uçak köprüden ayrıldı ve 3.5-1.7 pistine çıktı. Taksi yaparken gaz kolları açıldığında uçak standartların altında homurdanıyordu. Kalkış başlayıp gaz kolları sonuna kadar açıldığında yine de fazla feryat etmedi. Kısa süre artık uçuştan vazgeçilmesi imkânsız olan sürate erişti. Ve ağır ağır, çok iyi bir açı ile burnunu kaldırmaya başladı. Kalkış ağırlığımız 180 ton civarındaydı. Yer çekimi ile kavga etmeden tırmanmaya başladı. Tabii aralarında nasıl bir şeyler olduğunu bilemezdim. Sadece iki dev motor yer çekiminin koca gövdeye hakim olmasına izin vermediler. Bizim New York Üniversitesi mezunu 2’inci pilotumuz kısa sürede uçağımızı irtifaya çıkardı.


Amsterdam Schiphol Havalimanı’na indikten sonra aşı kontrolleri hızlı ve sorunsuz yapıldı.

Kokpitte paniksiz bir uçuş olduğunu kabindeki koltuğunuzdan anlayabilirsiniz. Belli ki içerdeki iki kaptan işlerinin iyisi pilotlardı. Uçakta uçaktı tabii. Gaz kolları düz uçuş için, uygun yakıt harcayacağı yerdeydi. Otopilot görevi tam olarak devralmıştı. Uçakta sessizlik hakim oldu. Sanki motorlar çalışmıyordu. En sessiz uçuşu yaşıyordum. Ve 43 bin feet’e (14 bin 333 metre) çıktık. Genellikle 35-39 bin feet arasında gidilirdi. Ama bu kez 14 bin metrenin üzerindeydik. Yükseldikçe havadaki trafik azalıyordu. Meteorolojik olaylar da daha düşük irtifalardaki kadar güçlü olmuyordu. 47 hatta 50 bin Feet’lerde uçtuğum uçaklar olduğu için bu katmanlardaki hareketi biliyordum.


Uçağın en küçük yolcusu huzurla uyudu.

AZ SARSILDI

Bir iki türbülanslı bölgelerden geçtik. Ama sarsılmalardan uçak çok az etkilendi. Uçuşta uçağın ön, orta ve arka kısımlarında oturdum. Sessizliğin sesini dinledim. Uçağın iç aydınlatması, ekonomide bizim yerli üretimimiz koltuklar, geniş gövdeye büyük pencerelerden giren bol ışık hepsi uçağı harika bir noktaya getirmişti. Uçuş kontrol sistemlerinden başlayarak tüm teknolojik gelişmeler A350’nin yapısında yer almıştı. Ekonominin en ön sırasında annesinin omuzuna başını koymuş bebek çok huzurlu uyuyordu. Sessizlik ona da huzur vermişti. Kabin tazyikinde de oynamalar olmadığı için kulakları ağrımamıştı. Zaten uçaktaki sistem yerden öyle çok da yüksekteki gibi sorunu yaratmıyordu. Yani uçuş diğer birçok uçağa göre daha az yoruyordu. Ve en önemlisi benzeri büyüklükteki uçaklara göre yüzde 25 daha az yakıt harcıyordu.

960 KİLOMETRE HIZ

Kaptanlarımız mükemmel İngilizceleri ile anonslar yaptılar. Ses tonlarını bir spiker edası ile kullandılar. Hızımız zaman zaman saatte 950-960 kilometreyi geçti. Öyle bizi engelleyecek güçlü karşı rüzgarlarda olmadı. TC-LGE tescilli uçak yaklaşık 21 ton yakıt harcadı. TK 1959 sayılı seferin sonuna gelmiştik. Planlanan uçuş süresi 2 saat 41 dakikaydı. Ama 20 dakika önce Amsterdam Schiphol Havalimanı’na teker koyduk. Kaptanımız pistin en uygun yerine uçağı oturttu. Gayet güzel bir iniş yaptı. Ne yer çekimi ona karşı çıktı, ne uçağı kemikleri titredi. Hızlı bir taksi ile köprüye yanaştık. Ekiple vedalaştım ve teşekkür ettim. Onlar için dönüş hazırlığı başlamıştı bile. Beni Schiphol Havalimanı yetkililerinden Wilco Sweijen karşıladı. Havalimanı ile ilgili bilgiler verdi. Türk Hava Yolları Amsterdam için çok önemli bir havayolu idi. Güçlü bağlantıları ile bu rüya kenti dünyanın dört bir yanına İstanbul üzerinde sımsıkı bağlıyordu…

HAFTADA 70 SEFER

THY’nin Amsterdam Müdürü Cengiz İnceosman’ı Singapur müdürlüğünden tanırım. Pandeminin yavaşlaması ile Amsterdam THY için neredeyse Avrupa’da bir üs haline gelmişti. Haftada 70 sefer yapılıyordu. Buna diğer Türk havayolu şirketleri de katılınca sefer sayısı 100’ü aşıyordu. Uçaklarımızın biri iniyor biri kalkıyordu. Bu müthiş hareket için THY Amsterdam bürosuna Londra’dan ve başka Avrupa ülkelerinden geçici görevle THY operasyon ekipleri gelmişti. Cengiz İnceosman uçuşların daha da yoğunlaşacağını söyledi. Tek derdi yeniden pandemi nedeniyle Hollanda da kapanma olmamasıydı.

KUYRUK KAMERASI

THY uçaklarının geniş gövdeli tiplerinin çoğunda ön ve alt kameralar var. Önünüzdeki ekrandan uçuşun özellikle kalkışını, inişini büyük keyifle seyredebiliyor-sunuz. Şimdi bu uçakta bir de kuyruk kamerası var. Onu seçtiğinizde görüyorsunuz ki dünya kanatlarınız altında. Hem uçağı büyük kısmını hem de yeri görerek uçmak çok büyük keyif. Genellikle iş jetlerinde olan sistem artık A350 uçaklarında da var. Uçak içi Air Show sistemleri değiştikçe sanırım kuyruk kamerası diğer uçaklarda da olur.