Türk Hava Yolları yılın 2022 yılının ilk altı ayı için 737 milyon dolar kâr açıkladı. Bu rakama tanesi 128.9 milyon dolardan 6 adet Boeing 737 MAX 8 uçağı almak mümkün. Rakamları çarpmayın, verdiğim uçak birim fiyatı pazarlıksız. Standart katalog fiyatı.
Belki de pazarlıkla 7 adet 737 MAX bile alınabilir.
Tabii 7 uçaklık bir havayolu kurulur, işletmesi hiç de fena olmaz. Yani şirketin ilk altı aylık kârıyla neler yapılabileceğini sıralamaya kalkarsak, örnekler koca koca sonuçlar yaratır.
Bu arada tabii şirketin hisseleri de fırladı, yatırım yapmış olanlar iyi de paralar kazandı. THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Ahmet Bolat kâr açıklarken neredeyse yerinde duramıyordu. Türk basınının ekonomi müdürleri de dinlerken detaylarda da çok heyecanlandılar. Hâlâ pandemi etkisi sürerken elde edilen sonuç özellikle Avrupalı havayolu şirketlerini kıskandıracak cinsten oldu.
Ahmet Bolat
İşte Başkan Bolat’ın açıklamalarından satır başları:
KALKIP gittim. Lufthansa’nın çok sayıda uçuşunu iptal ettiği, yakın şehir yolcularının trene yönlendirildiği ve personel azlığının doruğa ulaştığı Frankfurt Havalimanı’nda gerçekle yüzleştim.
Türk Hava Yolları’nın TK 1587 sefer sayılı TC-JIR tescilli Airbus A330 uçağı ile İstanbul’dan Frankfurt’a uçtum. İçinde internet falan olmayan, dışarıyı gösteren kameraları bulunmayan eski nesil bir A330 uçağıydı. Tam zamanında kalktık. Pilotlar Sorumlu Kaptan Gurbet Ünverdi ve First Officer yani 2.pilot Soner Çakır kaos havalimanına tam zamanında indiler. Uçağın Purser’ı Sibel Mangır kusursuz bir şekilde kabini yönetti. Kabin sıcaklığı, hepsi şirket kurallarına birebir uyuyordu. Uçak indikten sonra yolcular zamanında bavullarını aldılar. Sebebi THY’ye de hizmet veren ve Antalya Havalimanı İşletmesindeki ortak, Fraport Lufthansa’nın çok sayıda seferi iptal etmesiyle rahatlamıştı. Bizimkiler de bunun rahatlığını yaşıyordu. Ama havalimanında şöyle bir dolaştım. Güvenlik geçişlerinde uzayıp giden kuyruklar, check-in kontuarları önündeki yığılmalar ürkütücüydü. Birçok uçak gecikmeli kalkıyordu. Havalimanına biraz geç gelenlerin çoğu kuyruklar nedeniyle uçaklarını kaçırıyorlardı. Sistem yürüyordu ama topal ördek misali bir durum vardı.
Yoğunluk nedeniyle yolculara tren kullanmalarını öneriyorlar.
İptal edilen uçuşlarla ilgili olarak tren kullanılması önerilen yazılar terminalin birçok noktasında yer alıyordu. Havalimanında kıyamet kopmuyordu ama yolcuların sabırlarının da taşma noktasında olduğu gözleniyordu.
İSTANBUL’DA TIKIR TIKIR
Dönüş uçuşunu da yine bir A330 uçağı ile TK 1594 seferi ile yaptım. Havalimanında yine kuyruklar vardı. Sabırları taşan yolcular homurdanıyordu, güvenlik geçişlerindeki tıkanmalar sürüyordu. Dönüp geldiğimde İstanbul Havalimanı’nda sistemin tıkır tıkır işlediğini gördüm. Gerçi bizim uçağı açığa park ettirdiler. Nedenini bilmiyorum ama indikten sonra 28 dakika taksi ve ardından binilen otobüsle de 12 dakika gidilerek terminale ulaştım. Neyse pasaportta falan kuyruk yoktu. Ama bu durum çok yorucu oluyordu. Dönüş uçağında pilotlardan First Officer yani 2. Pilot dar gövde Airbus filosunda geniş gövdeye geçiş için eğitimdeydi. Sorunsuz bir uçuş yaptık. Uçağın Purser’ı Beril Özge Dilaver’de açığa park etmenin rahatsızlığı yaşayan yolculara tek tek gülümseyerek, teşekkür ederek veda etti.
Beklenen olmadı. Başta Lufthansa, Air France, BA gibi havayolları pandemi döneminde çok ciddi zarara uğradılar. Ama devlet yardımlarından büyük ölçüde yararlandılar. Personel azaltarak, evden çalışmayı çok hızlı yaygınlaştırarak ve masrafları en aza indirerek durumu kurtarmak istediler.
2022 yaz ayları ve üçüncü çeyrek sonunda zarardan tümüyle kurtulmanın yanı sıra ciddi bir kâr hedefleniyordu ama olmadı. Havalimanlarındaki yetersizlik, uçuş iptalleri, iptallerle gelen bilet iadeleri, bavul kayıplarına yapılan ödemeler birbirini izledi. Üstelik bazı hatlarda hiç uçmama kararı aldılar. Hatta bu iptal kararı aldıkları hatların bir kısmı çok da kârlı hatlardı. Başta Lufthansa olmak üzere yine günlük de olsa grevler ve iş yavaşlatmalar Avrupalı havayolu şirketlerinin içini kemirmeye devam ediyor. Yakıt fiyatları, bilet ücretlerindeki artışlara rağmen bir türlü dengeye gelmiyor.
TÜRKİYE’DE DURUM FARKLI
Biz de ise durum farklı. Başta THY ve Pegasus yüksek fiyatlara bilet satıyorlar. Savaş nedeniyle bazı noktalara yapılan uçuşlarda uçuş süresi artıyor, doğal olarak fazla yakıt harcaması oluyor. Yine de beklenenden fazla doluluk var. Bu arada iptal edilen uçuş nokta sayısı yok denecek kadar az. Bazı noktalara 2019 öncesi bile yapılmayan çok sayıda frekans artışı da dikkat çekiyor. Bizde havayolları mali olarak ne kadar sağlam bir zeminde duruyorsa, Avrupa’da iflas noktaları olmasa da hedefler çoktan şaştı. Onların tek gücü devlet desteği…
BU ANONS DEMODE
Havayolu şirketleri yolcularına uçakta ilk anonslarına nasıl başlıyor. Yani nasıl ‘Hoş geldiniz’ diyorlar. Genellikle her havayolu bu anonsa bir şeyler katıyordu. Örneğin Türk Hava Yolları hâlâ bu anonsun başına ‘Hanımefendiler, beyefendiler ve sevgili çocuklar’ gibi artık eski nesil bir sıralama koyuyor. Bu ayırımdan dünyanın büyük havayolları bir bir vazgeçiyorlar. Çoğu anonslarına, ‘Değerli yolcularımız ya da değerli misafirlerimiz‘ gibi ayrım yapmadan başlıyorlar. Son bir yıl içinde 10’dan fazla havayolu bu tür anonslara geçti. Henüz Türk Hava Yolları’nda böyle bir değişim yok. Böyle bir eğilim ya da çalışma var mı? Bilmiyorum. Umarım akıllarından geçiyordur.
HAVACILIKTA BÜYÜYECEK
Sefer iptalleri birbirini kovalıyor. Havalimanlarında uzayıp giden check-in kuyrukları ve büyüyen bagaj sorunları ile baş edemeyen havayolu şirketleri son birkaç aydır sürekli özür diliyorlar. Bazı havayolu şirketleri özürlerini sadece çağrı merkezlerinden yaparken, bazı zarif şirketlerde ise işi CEO’lar yükleniyor. Yani işin en tepesindeki insanlar ortaya çıkıp yolcularından özür diliyorlar. Her bir sorun için ayrı ayrı özür dilemek zorunda kalan havayolu şirketleri çoğu sistem için de frene basmak zorunda kalıyor. Yani pandeminin azaldığını düşünen ve yaz yoğunluğuna da güvenen şirketlerin çoğu 2019 hedeflerine ulaşamadılar bile. Çoğu şirket hedeflerini güncelleyip, en az yüzde 30 gibi büyüme hayallerini yüzde 2’lere çekmek zorunda kaldılar.
Yakın zamanda uçak yolculuğu yaptıysanız veya gelecek haftalarda yapmayı planlıyorsanız Avrupa genelinde havayollarının ve havalimanlarının hızla artan yolcu sayısına hazırlıklı olmadığını fark edeceksiniz. Elbette Avrupa’daki bu durum dalga dalga bize de yansıyor. İptaller, gecikmeleri kovalıyor.
“Yolcularımızdan içtenlikle özür diliyorum. Size daha iyi hizmet sunmamız gerektiğinin farkındayız” diyen KLM CEO’su Rintel şu mesajları veriyor:
Marjan Rintel
BAŞKAN DİYOR Kİ:
- KLM’den beklediğiniz güvenilir hizmet ve kalite düzeyine tekrar ulaşmak için uçuş sayımızı azalttık.
Böyle giderse belki çok yakın gelecekte yine havayolu yolculuğunda ciddi sorunlar yaşanmaya başlanacak. Şimdilerde personel bulamayan havalimanların işin içinden çıkamaz hale geldiler. Yaşanan kargaşa pandemi şartlarını tümüyle geri plana itti. Havalimanlarında sosyal mesafe artık yok. Yerlerdeki işaretlerin arasında bile üst üste yolcular var. Ray cihazlarından çıkan kutuları bile artık dezenfekte etmiyorlar. Tutunduğumuz yerler en son ne zaman silindi bilinmiyor.
BOŞVERMİŞLİK VAR
Uçaklarda da aynı dikkatsizlik var. Maliyetleri arttıran hijyen şartlarını sağlama konusunda tam bir boşvermişlik öne çıktı. Yolcuların sadece yüzde 5-6 ‘sı maske takarak uçuyor. Ama geri kalanı pandemiyi çoktan unuttu. Ve 2019 yılından bu yana COVID-19’un bulaşıcılık oranı doruğa çıktı. Hiç bu kadar hızlı yayılma görülmemişti. Yeterli testler yapılmadığı için gerçek hasta sayılarına, gerçek ölümlere ulaşılması zor görünüyor. Sadece Türkiye’den söz etmiyorum. Bakın kapımızdaki COVID-19’un yeni varyantları BA.4 ve BA.5 (Ninja) dışında şimdilerde BA.2.75 (Centaurus) ile bulaşıcılık kontrolden çıktı. Yani 2.5 yıl sonra en hızlı ve kontrolsüz bulaşla karşı karşıyayız. Evet, eskisi kadar hasta etmiyor. Eskisi kadar süründürmüyor ama kitleleri hızlı etkileme dönemi başladı.
İŞ KAYIPLARI KAPIDA
Elbette çarşıda, pazarda her yerde maske neredeyse şart oldu. Havalimanlarında uçaklarda ise bana göre artık şart koşulmalı. Havayolu şirketleri genellikle sağlık otoritelerinin emirlerini bekliyor. Ama bu konudaki gecikmeler havayolu yolculuğunu şimdiden etkilemeye başladı. Ağır da olsa uçmaktan vazgeçmeler gündeme geliyor. Sadece yolcular değil, havalimanları çalışanları, kabin ekipleri hepsi maske takmak için belki kendileri gönüllü olmaları gerekir. Yoksa yakın bir gelecekte sistem içindeki personelde meydana gelen rahatsızlıklar, bu kez ciddi iş kayıplarına ve sistemin aksamasına yol açacak. Benim gördüğüm fotoğrafta maske şart oldu. Bilmem, otoriteler bu konuda ne zaman karar verecekler.
UÇAK KOLTUK PAZARI 13 MİLYAR DOLAR
Avrupa’da kızılca kıyamet kopuyor. Havalimanları personel bulamadıkları için neredeyse kilitlenmiş durumda. Uçaklar gecikiyor. Seferler iptal ediliyor. Bavullar kayboluyor. Check-in yapacak personel sayısı çok az. Bizden de çalışan almak istiyorlar ama bu, bugünden yarına hemen olacak iş de değil. Birçok Avrupa ülkesinden uçuş artık tam bir çileye dönmüş durumda. 2-4 saatlik gecikmeler bile normal karşılanmaya başladı. İşte tam da bu günlerde Baltık bölgesinden havacılık sektörünün önde gelen isimlerini buluşturan Letonya’da Riga Havacılık Forumu yapıldı. Riga’da 12 yıldır faaliyette olan TAV Havalimanları’nın CEO’su Serkan Kaptan, forumdaki konuşmada devam eden zorluklara karşın sektörün uzun vadede büyümeye devam edeceğini anlattı, altını çizdi. Kaptan, TAV’ın pandemi dönemini iyi yönetmesi sayesinde yaz yoğunluğuna da birkaç adım önde başladığını söyledi.
Riga Forumu’nda genç ve başarılı TAV CEO’su Serkan Kaptan’ın havacılık dünyasına bakışının satır başları şöyle:
Havacılık hızla toparlanıyor. 2019’da 9.2 milyar yolcu varken, 2020’de 3 milyara düştü. 2021’de 4.6 milyara çıkan trafiğin bu yıl 7.1 milyara ulaşması bekleniyor. Ancak toparlanma eşit değil. İç hat trafiği dış hatlardan, turistik seyahatler iş seyahatlerinden, direkt uçuşlar transfer ve transitten hızlı toparlanıyor.
PANDEMİDE çok sayıda personel ile yollarını ayıran özellikle Londra Heathrow, Paris Charles de Gaulle ve Almanya Berlin Düsseldorf havalimanları durma noktasına geldi. Yeni personel bulmakta güçlük çeken havalimanları, güvenlik sorgulamaları uzayıp, yeni eleman almaları da güçleşince ciddi sıkıntıya düştüler. Başta Almanya yurtdışından işçi almak için harekete geçti. Bagaj taşıyacak, uçaklara yükleme yapacak ya da havalimanında check-in kontuarlarında çalışacak personel bulunamıyor. Londra Heahrow Havalimanı’nın hemen her terminalinde zaman zaman sistem kitleniyor. Yüzlerce yolcu bavullarını almaya uğraşıyor. Ya da bavullarını teslim etmekte güçlük çekiyor. Aynı durum Almanya’da Berlin, Düsseldorf gibi yoğun havalimanlarına da sirayet etti. Fransa’da havayolları ve onlara destek veren havacılık şirketlerindeki grevler ise kaos sarmalını büyüttü. Bu arada fırsatçılık yapan, bayrak taşıyıcı bazı Avrupalı havayolu şirketleri kıta içinde kısa uçuşlarda bile bilet fiyatlarını 1100-1200 Euro’ya çıkardılar. Yani bir tür kaos vurgununun peşine düştüler. Pandemi döneminde başka işkollarında çalışmaya karar verip ayrılanlar da bu sıkışıklığa neden oldu. Kimi personel ise evden çalışma şartlarına alıştıktan sonra uzun yolculuklarla havalimanlarındaki işlerine gitmemek için iş değiştirdiler. Sonuçta Avrupa’nın büyük kısmında havalimanlarında da hayat krize girdi. Yeterli hızla yabancı işçi bulamayan ve buldukları işçilerle ilgili prosedürleri hızlandıramayan havalimanı otoriteleri ne yapacaklarını şaşırdılar.
PCR TESTLERİ GERİ GELİYOR
AVRUPA’da bazı ülkeler girişte yeniden PCR testi istemeye başladı. Vaka sayılarının artması sonucu ortaya çıkan bu durum da yolcuları zor durumda bırakıyor. Fazla duyurulmadan konan PCR testi kuralları yolcuların kapılarda çaresiz kalmalarına yol açıyor. Örneğin İspanya yeni aldığı bir kararla ikinci ya da üçüncü aşı fark etmeden üzerinden 270 günden fazla zaman geçmiş olan herkesten PCR testi isteme uygulamasını başlattı.
BAVULSUZ UÇUN
AVRUPA’daki birçok havalimanında ortaya çıkan sorunlar yolcuları canından bezdirdi. Eğer Londra, Paris ya da Almanya’da Berlin, Düsseldorf gibi kentlere uçuyorsanız bavulsuz seyahat etmenin yolunu bulun. El bagajı ile yapılacak seyahatlerde başınıza gelebilecek talihsizlikleri biraz azaltmış olursunuz. Eğer bu havalimanlarında bavulunuz uçaktan çıkmazsa zor durumda kalırsınız. Bavulunun bulunması, size ulaşması haftalarca uzayabilir. Ya da hiç bulunmayan bavullar için ödenen kilosu 20 dolarlık tazminatı alırsınız. Ayrıca sadece bu dönemde değil, her zaman yapmanız gereken bir şey var. O da kıymetli eşyalarınızı, belgelerinizi asla bavulunuza koymayın.
BARCELONA’DA TAV’IN 5 YOLCU SALONU VAR
Yere yakın uçabiliyorlardı. Bazen 10-15 metreye kadar alçalıp, yerçekimi ile zıtlaşabiliyorlardı. Vadilerde coşabiliyorlardı. Kıvrak hareketlerle, yüksek manevralar yapabiliyorlardı. Dumanların içine girip hızla çıkabiliyorlardı. Doğuşları zirai ilaçlama için de olsa, yangın söndürme için büyümüşlerdi. Amerikan yapımı uçakların İspanya ve Avustralya’da onlarcası orman yangınlarına kafa tutmuşlardı. Marmaris’te aklımızı başımızdan alan feci büyük yangın öncesi ‘Air Tractor’ hava traktörleri’nden 14 tanesi kiralanıp çeşitli havalimanlarına konuşlandırılmıştı. Uçaklar Avusturalya’dan geldi. 9 adedi çift koltuklu. Arka koltukta Türk pilotlar Observer yani gözlemci olarak uçtu. Koordinatları aldılar, merkezle tercümeleri yaptılar. Biri yedek tutularak 13 uçak için Edremit, Selçuk, Dalaman, Antalya ve Adana üs olarak seçildi. 3 dakika içinde 3 ton su alabiliyorlardı. Genellikle ikili geliyorlar. Biri suyunu atınca arkasından aynı yere ikincisi 3 ton daha su atarak çullanıyor. Üstelik suya karıştırılmış, yerli yapım bir tür gübre ile alevler geciktiriliyor. Bir de tatlı suya karışan gübre yangında kavrulan toprağın sonraları kendine gelmesine yardımcı oluyor.
DEĞERİ 3 MİLYON DOLAR
Dumanların içine, göz gözü görmeyen yerlere dalıp çıkan 3 milyon dolar değerindeki uçakların İkmalleri denizden değil karada yapılıyor. Ama denizden ikmal yapan modeli de var. Yani amfibik tipi. Air Tractor Fire Boss adını taşıyor, fiyatı da 4 milyon dolar. Şu anda kullanılan modelin kiralama anlaşmasına göre her biri için bir saatlik uçuş karşılığı yaklaşık 5 bin Amerikan doları ödenecek. Bu yangında 14 hava traktörü uçak için Toplam 45 yabancı pilot görev yaptı. İspanyol, Şilili, Brezilyalı, Fransız ve Avustralyalı pilotlar Türkiye’ye gelir gelmez değişik coğrafi bölgeler için geniş brifingler aldılar. Kısa sürede göreve başladılar. Çok fazla yansımayan 15’e yakın küçük yangını büyümeden hızla söndürdüler. Marmaris ile boğuşurken, filodan çekip alınan 2 uçak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne uçtu ve oradaki yangına yetişti.
İLK GÜN 103 SAAT
Hava traktörleri Marmaris’teki yangının başlangıcının ertesi sabahı 05.30’da uçuşa başladılar. İlk gün 93 sorti yaptılar. Toplam 103 saat uçtular ve 279 ton su attılar. Yangın bastırılıncaya kadar üç günde 319 sorti yaptılar, 286 saat 14 dakika uçtu ve toplam 957 ton su ile retardant attı. Kundaklamanın kesinleştiği yangının birbirinden farklı yakın noktalarda başlamasından sonra devreye giren bu uçaklar hiçbir zaman tek uçmadılar. İkili uçup, birbiri ardına su atarak şok uyguladılar. Yangına müdahale eden 50’den fazla helikopterle müşterek çalıştılar. Böyle bir yoğun hava aracı bölgesinde bir kaza yaşanmaması için müthiş bir seyrüsefer organizasyonu yapıldı. Orman Genel Müdürlüğü, hava trafik kontrolörleri ve pilotlar sonsuz dikkatli uçuşlar düzenlediler. Fiyatları 3 milyon dolar civarında olan bu uçaklar arıza oranlarının düşüklüğünün yanı sıra yüksek manevra kabiliyetleri ile yangınlarda önemli rol oynuyorlar. Hâkim rüzgârların hızı nedeniyle hava traktörlerine ayrıca 40’a yakın helikopter destek verdi. Dünyanın en büyük helikopterlerinden olan Hava Kuvvetleri portföyünde bulunan 10 tona yakın su atan Chinook da görev aldı. Yine hava kuvvetlerinin iki helikopteri daha destek verdi. Helikopterlerin bazılarının gövdelerinde is vardı. Yani kahramanca alevlere yaklaşmayı başarmış korkusuz pilotlardı. Ve sonra bir de gece görüşü devreye girdi. Air Tractor’ları ikili görenler hep aynı uçakların olduğunu sanarak yetersizlikten söz ettiler. Ama gerçek öyle değildi. Halbuki birileri gidiyor, bir başka ikili devreye giriyordu. Ve bu işi çok da hızlı yaptılar. Rüzgâra rağmen alevlere soluk aldırmadılar.
KARADA DA MÜCADELE