Tufan Türenç

Normalleşen Türkiye...

1 Mart 2010
SÜLEYMAN Demirel hem başbakanlığı hem de cumhurbaşkanlığında zaman zaman telefonla arardı:<br><br>“Yazını dikkatle okudum. Bir düzeltme yapmak için değil, bilgi vermek için aradım. Aklının bir kenarında bulunsun” derdi. Yazımdaki eleştirilen konularda bilgiler verir, iyi temennilerde bulunur, ben de saygılar sunardım. Konuşma biterdi.
Tansu Çiller de zaman zaman arardı. Hem de sabahın erken saatlerinde.
“Sayın Türenç yazınızı okudum. Eleştirilerinizi çok ağır buldum. Bunları hak ettiğimi düşünmüyorum” der, gerekçelerini söylerdi.
Ben de gerekçelerimi söyler, karşılıklı saygılar sunarak telefonları kapatırdık.
Ecevit, Mesut Yılmaz, Erbakan eleştiri yazıları için aramazlardı.
Zaman zaman ben bazı konularda bilgilenmek için Ecevit ve Yılmaz’ı arardım.
İkisi de herhangi bir imada bulunmadan sorularımı yanıtlarlardı.
* * *
Şimdi artık böyle olmuyor.
Başbakan Erdoğan eleştiri yapan yazarlara bütün iletişim kapılarını kapatıyor.
Basın toplantılarına bile davet etmiyor.
Ancak kürsülerden bu yazarlara dönük suçlayıcı konuşmalar yapıyor.
Son zamanlardaki gerginliğin ekonomiye verdiği zararların sorumlusu olarak da köşe yazarlarını suçlu ilan etti.
Bununla da kalmadı, onları patronlara şikâyet edip hesaplarını kesmesini istedi.
Sanırım bu davranış Cumhuriyet tarihinde ilk kez oluyor.
Başbakan’ı dinleyen bakanlar ve AKP il başkanları büyük bir coşkuyla alkışladılar.
Başbakan Yardımcısı Arınç ise Başbakan’ın sözlerinin basın özgürlüğüne bir müdahale olmadığını söyledi.   
Demek ki, AKP’lilerin anlayışına göre Türkiye böyle demokratikleşiyor.
Böyle normalleşiyor.
* * *
Geçelim bir başka önemli konuya...
Arkadaşımız Toygun Atilla’nın müthiş bir haberine...
Okumayanlar için özetleyelim.
22 Şubat Pazartesi günü Türkiye’nin birçok ilinde Balyoz operasyonu yapıldı ve 51 subay ve astsubay “darbe hazırlama” suçundan gözaltına alındı.
Aralarında kuvvet ve ordu komutanları ile korgeneral, tümgeneral, tuğgeneraller de var.
Sorgulama ve tutuklamalar 26 Şubat Cuma günü tamamlandı.
Sorgulanan 51 kişiden 34’ü tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi.
Bu noktada büyük kuşku uyandıran bir durum var.
Tutuklamalarla ilgili bütün kararları tek bir hâkim verdi.
Bu hâkim gözaltına alınmaların başladığı günden itibaren görev yapan Ali Efendi Peksak.
Hâkim Peksak kendisine gönderilen 34 kişiden bir tek kişiyi, Albay Mustafa Yoleri’yi serbest bıraktı.
Yoleri’nin serbest bırakılmasının nedeni ise mahkemede rahatsızlanmasıydı.
Yoleri serbest bırakıldıktan sonra hemen hastaneye kaldırıldı.
Diğer 33 kişi ise cezaevine gönderildi.
Tutuklanan muvazzaf ve emekli subayların avukatları Hakim Ali Efendi Peksak’ı “Savunma haklarını kısıtlamak, soruşturma dosyalarını incelemeden sabit kararla tutuklama kararları vermek”le suçladılar.
Toygun Atilla Hâkim Ali Efendi Peksak’ın yüzde 97 tutuklama oranı ile yeni bir rekor kırdığını özellikle vurguluyor.
Bu iki ilginç ve düşündürücü örnek “Türkiye demokratikleşiyor, normalleşiyor” diyenlerin yüksek takdirlerine sunulur. 
Yazının Devamını Oku

O bir abidedir

27 Şubat 2010
İHSAN Doğramacı dur durak bilmeyen bir savaşım insanıydı.<br><br>Yaşamı boyunca onu ölümsüz yapan yapıtlar yarattı.

Beş yıl önce bir öğle yemeğinde buluşmuştuk.
Hoca ile aramızdaki derin dostluk, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden çok iyi arkadaşı olan babam Niyazi Türenç’in oğlu olduğumu öğrendiğinden sonra başlamıştı.
“Baban çok sevdiğim, saydığım bir arkadaşımdı. Çok çalışkan, örnek bir öğrenciydi” demiş ve onunla ilgili anılarını anlatmıştı. 
Çok duygulanmıştım.
Daha sonra da kafasındaki büyük bir projeyi açıklamış, şöyle demişti:
“Biz Doğu’yu hep ihmal ettik. Memurları oraya hep ‘Şark hizmeti’ diye yolladık. Bu yanlışımızı mutlaka düzeltmemiz gerekiyor. Oraları çekim merkezleri haline getirmeliyiz. Bunu mutlaka başarmalıyız.”
Sonra da kafasındaki projeyi açıklamıştı.    

Yazının Devamını Oku

Yüksek yoğunluklu gerginlik

26 Şubat 2010
BAŞBAKAN’IN yüksek tonlu, öfke dolu, sert, haşin, zaman zaman tırmalayıcı konuşmaları...

Bülent Arınç’ın ise dağınık, mantık açısından tutarsız, siyasi nezaket ve racona ters söylemleri...

Belli misyonu yüklenmiş ve bu doğrultuda güdümlü haber yapan gazete ve televizyonların yayınları...

Aynı amaç ve doğrultuda salvo ve saptırmalarla dolu ısmarlama köşe yazıları... Bunların hiçbiri, bitmek tükenmek bilmeyen soruşturmaların ve bitmeyecek, tükenmeyecek yargılamaların adil ve hukuka uygunluğu konusunda inandırıcı olmaya yetmiyor.

Ergenekon, Poyrazköy, Kafes, son olarak da Balyoz baskınları...

Yazının Devamını Oku

Ne var, ne oluyor?

24 Şubat 2010
ACABA bazı askeri birliklerde ayaklanma var da biz mi duymadık?<br><br>Bir ihtilal filan mı oldu?

Ya da ülkeyi birileri işgal etti de Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yaygın toplama operasyonu mu yapılıyor?

Ne bizim haber birimlerimizden, ne de ajanslardan böyle bir haber gelmedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir birliğinde böyle bir hareketlilik yok.

Peki ne oluyor da içlerinde kuvvet komutanlığı, ordu komutanlığı, kolordu komutanlığı yapmış 49 subayın evlerine ve ofislerine baskın yapıldı.

Yazının Devamını Oku

Normalleşen Türkiye’den bir fotoğraf

22 Şubat 2010
FOTOĞRAFTAKi elleri kelepçeli genç adam bir terörist değil.

Bir cani, bir tecavüzcü, soyguncu değil.


Ülkesine ihanet eden bir hain değil.


O bir gazeteci...


Aydınlık Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni.


Yazının Devamını Oku

Çooook uzaklarda bir Atatürk hayranı

20 Şubat 2010
CAN Kurtoğlu ailesiyle birlikte Maldivler’e tatile gitti. <br><br>Hint Yarımadası’nın güneybatısındaki resmi adı Maldiv Cumhuriyeti olan Maldivler 1200 adadan oluşuyor. “Dünya üzerindeki cennet” diye tanımlanan ve 298 kilometrekare yüzölçümü olan Maldivler’de 400 bine yakın insan yaşıyor.
Maldivler 1965 yılında İngiltere’den ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiş.
Can Kurtoğlu Maldivler’de çok ilginç bir olayla karşılaşıyor.
Olay onu hem çok mutlu ediyor, hem de üzüyor.
Kendi kaleminden okuyalım:
“Şubat başlarında Maldivler’de idim. Resimde gördüğümüz arkadaş garson Samaan Bey.
Bana ‘Hangi ülkedensiniz’ diye sordu./images/100/0x0/55eb4d31f018fbb8f8b870f4
‘Turkey’ dedim.
‘Ooo... Atatürk’ün ülkesi... Atatürk kendi ülkesini kurtarmış ve yabancılara karşı zafer kazanmış tek Müslüman yöneticidir. Bunu bize ilkokulda öğrettiler’ dedi.
Ertesi gün deniz havlusu getirirken Türkçe Atatürk’ün Nutuk kitabını getirdi.
‘Ben bunu kendi dilimde okudum... Bunu da sana getirdim’ dedi.
Ne diyeceğimi şaşırdım.
Mutlu oldum... Ama utandım da... Bazı akıldan yoksun kişiler Atatürk’ün büyüklüğünün farkında değiller...
Bazı vatan haini kişiler ise Atatürk’ü dışlayarak ülkeyi çökertmeye uğraşıyor... Bizler ise!!!!!!!!.”
* * *
Can Kurtoğlu’nun son cümlesi “Bizler ise!!!!!!!” beni uzun uzun düşündürdü.  Sonunda kendimce Can Kurtoğlu’nun duygularını şöyle çevirdim:
“Ülke elden gidiyor biz ise demokratik tepkilerimizi ortaya koymaya korkuyoruz ve uslu uslu oturup akıbetimizi bekliyoruz.”
Yanlış mı?
Yazının Devamını Oku

Erzincan gerçeği

19 Şubat 2010
ERZİNCAN Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner fincancı katırlarını iki kez ürküttüğü için iktidarın ve yandaşlarının hedefi olmuştur.

Birincisi şudur:

İliç İlçesi’ndeki altın madeni ile ilgili tutumu...

Bu madenin sahibi bir Amerikan şirketidir. 

AKP’ye yakın olan bazı kişiler bu şirkete ortaktır.

İliç Adliyesi’nde bu madenle ilgili bir soruşturma yürütülmektedir.

O sırada ilçeye genç bir savcı atanır.

Başsavcı Cihaner, genç savcıyı maden konusunda dikkatli olması için uyarır.

Ancak kısa zamanda genç savcı etki altına alınır.

Yazının Devamını Oku

Onurlu ve yürekli insanlar da var

17 Şubat 2010
ŞAKA değil, yaş 96...<br><br>Ama bu insan yüreğinde bu ülkenin vatandaşı olmanın sorumluluğunu taşıyor.

Havanın soğuğuna aldırmadan kalkıyor, Tekel işçilerinin çadırlarına gidiyor.

Onlarla kucaklaşıyor, “Bu büyük bir devrim direnişi” diyor.

Onların dertlerini paylaşıyor, bütün yüreğiyle onlara destek veriyor.

Sonra kalkıyor Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne gidiyor.

“TSK’ya siper olmaya geldim. Askerlerimizi desteklemeliyiz. Cumhuriyeti ordumuz kurdu. Asker bizim canımız” diyor.

Son iki yıldır içerden ve dışardan yönlendirilen saldırılarla morali bozulan askere moral vermek istiyor.

Bu yürekli, onurlu davranışın sahibi 96 yaşındaki Sümerolog Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ.

Bu saygın insan, AKP’nin yarattığı korku toplumunda ağzını açmamak için köşe bucak saklananlara örnek olsun.

Yazının Devamını Oku