Tolga Akyıldız

Bu yazın şarkısı

5 Mayıs 2018
Dua Lipa; giyimi, kuşamı, hali, tavrı, şarkı sözü derken genç kız ikonu olma durumunu çoktan aştı. Artık başlı başına bir trend belirleyici. ‘One Kiss’ de kariyerindeki en doğru adımlardan biri olabilir.

Anaakımın son iki yılına en hızlı ve sağlam şekilde damga vurmayı başaran ve halihazırda büyük potansiyelini koruyan kişi kim deseniz tereddütsüz Dua Lipa derim. Orijinal, serin ve seksi olmasının yanı sıra kolayca ayrımsanan vokali, şarkıları ve attığı doğru adımlarla Rihanna’nın ve hatta Madonna’nın kulvarından hedefe yürüyor demekten de geri kalmam. Kuşkusuz sıradaki büyük star olmaya en yakın isimlerden biri o.

Henüz 23’ünde olmasına karşın hem YouTube hem de Spotify’daki başarılarıyla adeta şov yapıyor. Birkaç küçük rakam vermek gerekirse; onu starlık mertebesine koşar adım yaklaştıran ‘New Rules’, dokuz ayda yasal olarak 1.2 milyar izlenme ve 796 milyon dinlenme rakamına dayanmış durumda. ‘IDGAF’ ise; dört ayda yaklaşık 240 milyon kez izlenip 368 milyon kez dinlendi. Teklileri ve geçen yıl yayımlanıp kendi adını taşıyan ilk albümüyle ününe ün kattı. Bruno Mars gibi bir isimle çıktığı kapalı gişe turnesi büyük ses getirdi. 14 yaşındaki YouTube fenomenliğinden dijital çağın starlığına giden yolda, uzun boşluklar bırakmamak gerektiğinin de bilincindeydi. Remix albümleri, canlı akustik EP’si, eşlikler (Özellikle Sean Paul’lü ‘No Lie’) derken yerini geçen her gün sağlamlaştırdı. Dua Lipa artık başlı başına bir trend belirleyici.

2018’in en hızlı yükselen teklisi

Giyimi kuşamı, hali tavrı, şarkı sözü derken sadece genç kız ikonu olma durumunu çoktan aştı. Bir şarkısıyla çoksatan bir kişisel gelişim kitabının yapamayacağını yapıp ‘kendini sevmek’ temalı bir trend bile yarattı.

Onun için belki de en doğru adımlardan biri olacak ‘One Kiss’. Her şeyden önce Calvin Harris gibi liste garantili bir prodüktörle ortak işe girişmesi onu bu anlamda daha önce Harris’le birlikte çalışıp başarı kazanmış Rihanna, Katy Perry, Frank Ocean’dan oluşan önemli bir isim listesine soktu.
Deep house zeminli, melodik, tanıdık bir yaz şarkısı olan ‘One Kiss’e vokaliyle güç veren Dua Lipa attığı bu adımın meyvelerini toplamakta gecikmedi. Parça, sadece iki haftada bir numara olarak 2018’in en hızlı yükselen teklisi unvanını da kaptı. Yani sadece Calvin Harris markasından faydalanmadı Dua Lipa, o markanın değerine değer kattı. ‘One Kiss’in şarkı sözü videosu şimdiden 46 milyon izlenmeyi aşmış durumda.

Bu yaz kulüplere, barlara, beach’lere damga vuracak ‘One Kiss’in sözlerinde “Bana âşık olman için bir öpücük yeter’” diyen Dua Lipa’ya şöyle bir katkıda bulunmak isterim: Ne demek istediğini anlamak için onu bir kez dinlemeniz yeter.

Yazının Devamını Oku

maNga: Kendimizi özlemiştik

28 Nisan 2018
Bugüne kadar çeşitli bahanelerle “maNga bitti, ortada yok, dağıldı, dağılıyor” denmiş olmasını, grubun solisti Ferman Akgül’e soruyorum: “Doğruya doğru, deneysel ve fazla içimize kapandığımız bir dört sene geçirdik.”


maNga geçtiğimiz hafta, ekim ayında yayımlanacak yeni albümlerinin üç şarkılık fragmanıyla yaza giriş yaptı. Neden tek şarkı değil de albümden üç şarkı? Dinleyince sebebini anladım. maNga; tek bir şarkıyla albümün hissiyatını anlatmakta zorlanacağını düşünmüştü. ‘X’ adındaki maksi teklide yer alan üç parçanın, maNga’nın ‘dönüş’ albümü için ayrı ayrı işlevleri vardı. Yaz boyunca Demir Demirkan’la birlikte kaydedecekleri sekiz parça daha var.

Tek tek gidecek olursak ‘Yad Eller’, maNga’nın popüler zeminde ürettiği, elektronik soslu ama standardı yüksek bir şarkı. Hem grubun enstrümanistliği hem de kayıt seviyesi açısından... ‘Gel-Bu Son El’, maNga’yı maNga yapan ilk yıllarında çıkış noktası olan nu-metal’e göz kırpan bir parça. İlk dinleyişte aşk şarkısı gibi görünüyor ancak sonradan hiç de öyle olmadığını anlıyorsunuz. ‘1000 Parça’ ise grubun rap ve rock’ı buluşturma misyonu açısından baktığımızda olgun bir örnek. Her iki sound’un da Türkiye’de yeniden yükselişe geçtiği düşünülürse, maNga’nın bu misyonu hatırlaması, üstelik bunu yanına Kamufle, Joker, Fate Fat, Tankurt Manas, Dj Hırs gibi değerli isimleri alarak yapması sonuç vermiş. Rap’i özledikleri, sahnedeyken 10 tane adamın hoplayıp zıplamasından yeniden keyif aldıkları belli. Her üç parçaya da video çekildi.
Bugüne kadar çeşitli bahanelerle “maNga bitti, dağıldı, dağılıyor” denmiş olmasını anlayışla karşılayamıyorum. Çünkü maNga elemanlarının yaptıkları işe ve gruba dair aşklarını iyi bilenlerdenim. Öte yandan bu gibi eleştirilere verilecek en güzel cevap da ‘X’in görevini yerine getirmesi olduğundan memnunum. Bu konuda ne düşündüklerini maNga’nın solisti Ferman Akgül’e de sordum:
“Henüz 14 senelik bir kariyerde bu gibi yorumlara muhatap olmak tabii ki enteresan. Ama hemen ardından “İşte geri döndüler!” denmesi de çok güzel. Biz aslında sürekli üreten ama ürettiğini hemen paylaşmayan, yani biraz içine kapanık bir grubuz. Dışarda da çok görünmediğimiz için ara sıra kayıp olduğumuz düşünülüyor. Doğruya doğru, deneysel ve fazla içimize kapandığımız bir dört sene geçirdik. Bizim dışımızda gelişen ama bizi ilgilendiren yanlışlar da oldu. Az konser verdik, seyircimizle bağımız azaldı. Bu içe kapanma döneminde benim solo albüm çıkarmam da belki kafaları karıştırdı. Öte yandan bu albümün kayıtlarına 40 şarkımızdan eleyerek başladık. Ardından festivallerde yer alıp seyircimizle tekrar bütünleşmek çok iyi geldi. Türkiye’de bizim dışımızda kimsenin üretmediği sesleri, sözleri neden azalttığımızı sorguladık. Kısacası kendimizi özlemiştik. X’i seçme nedenimiz hem ‘maNga+’ albümüne atıfta bulunmak, hem de Ömer Hayyam’ın mucidi olduğu X’e... Asi tarafımızın sanırım canı sıkıldı ve biraz gezmek istiyor.”
maNga bu akşam Köln’de, yarınsa IF Zürih’te olacak. 4 Mayıs’taki İstanbul Özyeğin ve Galatasaray Üniversitesi konserlerinden sonra 5 Mayıs’ta Eskişehir Milyonfest’te sahne alacak. 

Üç buçuk yıldız - maNga, X (maksi tekli), DMC

Yazının Devamını Oku

Sahnenin sultanları

21 Nisan 2018
AVRUPA MÜZİK FESTİVALLERİ BU TÜRKLERİ KONUŞUYOR

Selda Bağcan’ın yeri onda ayrı

İngiliz müzik medyasının yere göğe koyamadığı; BBC’de canlı konser veren; ses rengiyle Nina Simone’a benzetilip; ‘Small Crimes’ ve ‘Plant Feed’in ardından ‘Do You Like Pain’ EP’sini henüz yayımlayan Nilüfer Yanya; babasının sazından yayılan ezgilerle büyüdü. Nilüfer’le önümüzdeki çarşamba İstanbul Babylon’da vereceği konser öncesi konuştuk.
 Genç yaşta kendine has bir sound yaratmayı başardın; ayrıca özel bir sese sahipsin...
- Çok teşekkürler. Yaptığım, yeni şarkılar yazmaya devam etmekten ibaret. Bence şarkı yazarlığım geliştikçe vokalim de olgunlaşıyor.
Türk müzik geleneğinden etkilendin mi?
- Birçok Türk müzisyeni severek dinliyorum ancak Selda Bağcan’ın bende özel bir yeri var.
Çalma listende şu sıra kimler var desem?

Yazının Devamını Oku

Şebnem Ferah bize hiç yalan söylemedi

14 Nisan 2018
Yeni albümünün adının ‘Parmak İzi’ oluşu tesadüf değil. Bir şarkı yazarının tekâmülü böyle oluyor işte. O acılar, öfkeler, mutluluklar birikiyor ve parmak izin oluyor. Seni en çok onlardan tanıyoruz artık...

Şebnem Ferah 22 yıldır müzikli hikâyesini büyük bir samimiyetle anlatıyor. Bazı şarkılarını yazarken mutluydu, bazılarını yazarken acı çekiyordu. Ancak bir gerçek varsa, o da birçok şarkısıyla kalbimize dokunduğu ve o şarkıların artık bizim şarkımız olduğu... Şebnem Ferah şarkılarından, dinlerken elimde olmadan gözlerimin kapanmasına vesile olanları seviyorum en çok. İlle de balad olsun dediğimi sanmayın; sizi sorgusuz sualsiz tutup içine çekenlerden söz ediyorum.

Geçmişiyle el sıkışıyor

Şebnem bir şarkı yazarı olarak, hep itinayla kontrol ettiği kızgınlıklarından ve hüznünden ya da aşktan söz ederken dokunur size. En sevdiğiniz şarkılarını bir de bu bilgiyle dinleyin; bana hak vereceksiniz. Çünkü Şebnem Ferah külliyatını dönemsel olarak incelediğinizde, çok gerçek acı ve mutluluklara denk gelirsiniz. Hangi albümün şarkılarını yazarken hangi duyguların yoğunluğunu yaşadığını kolayca anlarsınız. Geçen perşembe, tam da hayata 40’larının ortasından baktığı doğum gününde yayımlanan yeni albümünün adının ‘Parmak İzi’ oluşu tesadüf değil. Bir şarkı yazarının tekâmülü böyle oluyor işte. O acılar, öfkeler, mutluluklar birikiyor ve parmak izin oluyor. Seni en çok onlardan tanıyoruz artık. Ve artık onlardan söz etmek için içlerinde kaybolmana gerek yok. Daha yukarılarda bir yerdesin. ‘Parmak İzi’nin bütününü incelediğimizde; yazarının şarkılarla kurduğu bağ açısından, bu kâmil duruşu yani kabulleniş ve isyanı aynı anda görüyor oluşumuzun nedeni bu. ‘Parmak İzi’ geçmişle el sıkışma albümü Şebnem Ferah açısından. El sıkışman barışmanı gerektirmez. Ama geride bırakıp kendine sarılırsın ve yaşamana bakarsın.

Yasla yaşamaktan, tek gerçek olan aşk için gemileri limanıyla birlikte yakmaktan, o yangının küllerinden, dilinin ucunda sakladığı ve haykıramadıklarından, dengeyi bulmak için yorgun düşmekten, birinden giderken geçilen koridorun ıssızlığından, artık kırılmayan kalbinden, vicdanla yaşamanın erdeminden ve inadına umuttan, devrimden söz ediyor Ferah.  


ŞEBNEM FERAH/ PARMAK İZİ (Pasaj) 4.5 YILDIZ

Şarkı kalitesi açısından baktığınızda, 10 şarkı arasından bazılarını öne çıkarmakta zorlanıyorsunuz. Duygusu, hikâyesi, nakaratı, matematiği, baladı, hızlısı, çok bütünlüklü ve “Single da single” diye tutturan prodüktörlere bir müzik albümünün neden yapıldığını hatırlatacak ders niteliğinde.

Açılışı yapan ‘Şarkılar Yalan Söylemez’, albümün önsözü gibi.

Yazının Devamını Oku

Star samimi olabilir mi?

7 Nisan 2018
Abel Tesfaye, onu ‘The Weeknd’ yapan esas unsurun samimiyet olduğunu hatırlamış görünüyor. Bir süreliğine dans pistinden inmiş; aşkın mihrabında diz çökmüş ve yaşadığı acının üstesinden gelmeye çalışıyor.

Abel Tesfaye, Etiyopyalı genleriyle geldiği Kanada’nın sanat ortamında müzikal ufkunu açmış, nev’i şahsına münhasır bir yetenek olarak çıktı karşımıza. Karanlık ve avangart bir R&B sound’u peşindeydi, öte yandan gizemini korumayı tercih ediyordu. Bu gibi özellikleri, 2011’de ‘The Weeknd’ adını verdiği ‘karışık kaset’ göndermeli YouTube üçlemesinin (2012’de yeniden düzenlenmiş ‘Trilogy’ye dönüşüp) ilgi görmesine yetti de arttı bile.
Bu ünü kullanarak club’larda DJ’lik yapmayı, dolayısıyla cebini doldurma kolaycılığını tercih etmedi. Kendi gibi kalarak risk aldı ama büyük oynamış oldu. The Weeknd adıyla yaptığı albümlerden ilki ‘Kiss Land’le başladığı yolculuk ikinci albümü ‘Beauty Behind the Madness’ta zirveye hızlıca ulaştı. Müzikal olarak çok yetkin ve yeni bir şeyler söyleyen bu albüm sonrasında ne yapacağı merak konusuydu.



Derken onu daha da geniş kitlelerle buluşturan ‘Star Boy’ albümü geldi. Belki ticari açıdan doğru adımdı. Ancak içinden Lana Del Rey, Daft Punk, Kendrick Lamar gibi isimler de geçen albüm müzikal anlamda ikinci albümden bir adım ileriye gidememişti. Hatta ikinci albüme giremeyen parçaları cilalayıp piyasaya sürmüş hissiyatı verdi bana. Kendisinin çağdaş R&B’ye yön veren isimlerden biri haline gelmesi ya da bu albümün de ‘multi platinium’ düzeyde satması önemli değil; sadece müzikal bir eleştiri olarak görün. ‘Star Boy’daki adam, Abel Tesfaye değildi. Daha çok romantik âşıkla partilerde skor peşinde koşan çapkın; başka bir okumayla da, para ve müzik arasında sıkışmış bir adamdı.



Yazının Devamını Oku

‘Sultan-ı Yegâh’ ve ötesi

31 Mart 2018
‘Sultan-ı Yegâh’ cover’ında Harun Tekin’in ses ve üslup olarak en doğru seçim olduğunu söyleyemeyeceğim. Kim daha doğru bir seçim olurdu? Mesela Yüksek Sadakat’in solisti Kenan Vural, mesela Nev...

Mor ve Ötesi 20. yıl etkinlikleri kapsamında, dokuz CD’lik iki box-set’le birlikte iki de yeni tekli yayımladı. Bu, Mor ve Ötesi’nin; Türk rock ve popüler müzik tarihinin en önemli gruplarından biri olduğunu genç kuşaklara hatırlatması açısından önemliydi. Bu kutlamanın diğer önemli yanıysa kuşkusuz grubun yaşadığı ‘yorgunluğu’ atmasına vesile olma ihtimaliydi. Bunu da bir ölçüde başardılar.

İki yıl sonra geçen hafta; tıpkı eski yıllarda ses getiren ‘Yaz Yaz Yaz’, ‘Güneye Giderken’, ‘Sevda Çiçeği’ ve ‘1945’ cover’ları gibi özel bir cover yayımlamaya karar verdiler. Parça çok önemliydi. Daha önce cover olarak hiç kayıt altına alınmamış ‘Sultan-ı Yegâh’ı seçtiler.

Attilâ İlhan’ın şiiri üzerine 1981’de Ergüder Yoldaş bestesiyle Nur Yoldaş tarafından okunan şarkı her yönüyle Türk popüler müziğinin en özel şarkılarından biri. Ergüder Yoldaş’ın şiire ya da nakarata değil şarkının bambaşka boyutlarına odaklanarak ortaya çıkardığı bir başyapıttan söz ediyoruz. Bugüne dek cover olarak gündeme gelmemesinin nedeni kimsenin fark etmeyişi ya da az bilinir olması değil. Asıl sebep bu şarkıyı yorumlamanın; ona değer katma iddiasının her babayiğidin harcı olmayışı. Başardıkları birçok önemli iş ve cover’ları kendi parçalarına dönüştürme becerileri itibariyle Mor ve Ötesi’ne hakkını teslim edelim ancak bazı noktaların altını çizmek gerekiyor...

Hissi itibariyle bir kadın şarkısı

Her ne kadar; öze sadık kalma ve Mor ve Ötesi gibi yorumlama hedefleri bir arada gözetilse de hissi itibariyle şarkı bir kadın vokal şarkısı (Daha iyi idrak etmek için şarkıyı konser repertuvarına alan Özge Fışkın’dan da dinlemenizi tavsiye ederim). Bu elbette ‘Erkek solist okumamalı’ anlamına gelmiyor. Ancak Harun Tekin’in sesi ve üslubu için en doğru seçim olduğunu da söyleyemeyeceğim. Kim için daha doğru bir seçim olurdu? Mesela Yüksek Sadakat’in solisti Kenan Vural için, mesela Nev için...

Bence Harun da bunu bildiğinden şarkıdan uzaklaşmayıp düz okumayı tercih etmiş. Ama şarkının ruhuna sadık kalmaktan daha farklı bir durum bu. Çünkü böylece bütün yorum yükü; düzenlemenin üstüne kalmış. Neyse ki düzenleme cephesinde  (ben daha sert ve cesur bir düzenlemeyi tercih etsem de) şarkının bir rock yorumu olarak tıkır tıkır işlediğini söylemek mümkün. 21 Nisan’da ‘Record Store Day (Plak Dükkânları Günü)’ şerefine yayımlanacak plak versiyonunu heyecanla bekliyoruz.

Yazının Devamını Oku

Bu güneş hepimize yeter

24 Mart 2018
Burcu Güneş, 20 yıllık kariyerini bir türkü albümüyle ödüllendirmek istemiş. ‘Anadolu’nun Güneşi’ onun ‘imza’ işlerinden biri olmuş. Hem bozmadığı duruşu nedeniyle kendine hem de bize birer armağan...

Başlangıç noktası olarak ilk albümü ‘Aşk Yarası’nı alacak olursak, kariyerinin 20’nci yılını idrak ediyor Burcu Güneş. Bu 20 yılla ilgili söylenecek çok şey olabilir ancak henüz ilk günlerinde tanıdığım Güneş’in müzik serüvenini şöyle özetlemek isterim: Müthiş bir ses ve yorum; iyi bir şarkı yazarı ve hak ettiklerini tam anlamıyla alamamış bir müzisyen. Sebep? İlkeli duruş, sert çıkış, mücadeleci karakter; kalite çıtası yüksek insan...
Güzel tınlıyor ancak ‘piyasa’ dediğimiz şey, bu kadar ‘düzgün’ insan sevmiyor ne yazık ki. Bu nedenle sayısız engeli aşmak durumunda kaldı Burcu Güneş. Kiminiz ‘popçu’ der geçersiniz ama emin olun oyunu kuralına göre oynasa, diğer bir deyişle kendinden ödün verse bambaşka ticari sonuçlara ulaşabilirdi. Belli ki 20 yıllık mücadelesini bir türkü albümüyle ödüllendirmek istemiş. Hasan Saltık prodüktörlüğünde şahane türküler seçilmiş.…



‘Minnet Eylemem’de
Selda Bağcan’la düet
Anadolu’nun güneşi altındaki 12 parçalık yolculukta Neşet Ertaş’lara, Kul Nesimi’lere, Esin Afşar’lara, Cem Karaca’lara, Âşık Mahzuni’lere, Karacaoğlan’lara selam yollanmış. Selda Bağcan, sırf sesine duyduğu hayranlık nedeniyle ‘Minnet Eylemem’de yorumuyla eşlik etmiş Burcu Güneş’e; söylenene göre beş kuruş da istememiş bunun için. Selçuk Balcı, meşhur şarkısı ‘Deniz Üstünde Fener’de sesiyle rehberlik etmiş Karadeniz gezintisine. ‘Oy Beni Vurun Vurun’ ve

Yazının Devamını Oku

Canı sıkılsa da küfretmeyecek!

17 Mart 2018
‘Kim Korkar’ için Candan Erçetin külliyatının en iyilerinden diyemeyiz ancak nakaratı, düzenlemesi, duruşu itibariyle hasret gidermek için yeterince iyi.

Candan Erçetin, yeni albümünün habercisi olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde bir tekli yayımladı: ‘Kim Korkar’. 2019’a girmeden kavuşacağımız albümden tekli ve videolarını aralıklarla paylaşmaya devam edecek.

Yeni parça; çıkış tarihinden de anlayacağınız gibi sözleri ve tavrı itibariyle bir ‘kadın’ şarkısı. Sözlerinde; ‘Kim korkar hain kurttan, senin o küçük egondan’ derken; ‘Canımı çok sıkıyorsun ama ben küfredecek değilim... O hasta ruhun için kendimi kahredecek değilim’ netliğinde sert bir ifadeyi yüzüne karşı söylüyor erkek milletinin. Candan Erçetin kimliğinin tavrı hep net; bence doğrusu da bu. Parça için, Candan Erçetin külliyatının en iyilerinden diyemeyiz ancak nakaratı, düzenlemesi, duruşu itibariyle hasret gidermek için yeterince iyi.

Ama parçanın videosuna bir eleştirim var. Biraz kolayına kaçılmış hikâye aktarımı açısından. Kadınlara, çocuklara, hayvanlara uygulanan şiddete karşı duran bir şarkının videosu, içinde bulunduğumuz görsel iletişim çağında güçlü bir yumruk atmalıydı bize. Kadınlar var, dövizler var, köpekler var ama ne yazık ki parçaya uygun cesur ruh eksik.

1995’te ‘Hangi Aşk Adil ki’ adlı hit parçasının klibi için Galatasaray Lisesi’nden Taksim’e kadar; İstiklal Caddesi ahalisiyle birlikte yürümüştü Erçetin. 8 Mart’ta yayımlanan yeni şarkının videosunda, onun bir benzerini gerçekleştirebilseydi, etkisi nasıl olurdu sizce?

Şimdilerde MSG'deki (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği) ‘Değişim Hareketi’nin önderliğini yapan ve şeffaflığı, hakça bölüşmeyi, yeniden yapılanmayı hedefleyen bir başkan adayı Erçetin. Hem sanatçı, hem kadın hem de bir lider olarak; kendisinden beklenti çıtamızın yüksek olduğunu bildiğini tahmin ediyorum.


Kim Korkar/ Candan Erçetin

Yazının Devamını Oku