Taha Akyol

Bağımsız yargı

3 Temmuz 2016
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi’nde Büyük Daire on gün kadar önce, 23 Haziran’da Macaristan’da siyasi iktidarın yüksek yargıya müdahalesi konusunda fevkalade önemli bir karar verdi.

 

 Anayasa değişikliği yoluyla yüksek yargıya siyasi müdahale yapılmasını “kuvvetler ayrılığı” ve “yargı bağımsızlığı” ilkelerinin ihlali olarak tescil etti.

 

Türkiye açısından da fevkalade önemli.

 

AİHM kararı 196 paragraf ve 4 hâkimin mütalaalarıyla birlikte 112 sayfa ve çok teknik hukuk diliyle yazılmış tabii. Çok sade ve çok kısa bir özetini sunuyorum...

 

MACARİSTAN’DA YÜKSEK YARGI

Yazının Devamını Oku

Osman Gazi

1 Temmuz 2016
İZMİT Körfezi’ne kurulan asma köprüyü hem ismi Osman Gazi olduğu için hem büyük bir altyapı hamlesi olduğu için çok sevdim ve hizmete açılışını sevinçle karşıladım.


Köprünün maliyeti, teknik özellikleri, ekonomiye katkısı çok yazıldı, çizildi. Ben “Osman Gazi” kavramı ve Türkiye’nin ekonomik performansı üzerinde durmak istiyorum.


BEYLİKTEN DEVLETE

 

Osman Gazi temiz ahlaklı, temiz yürekli, yiğit bir Türkmen beyidir. Tarihçi Paul Wittek’in tanımındaki “gazi” kavramının ideal örneğidir. Anadolu’daki Türkmen beylikleri üstünlük iddiasıyla birbirini yerken, o Bizans’la çatıştı. Bunun bir sebebi Bizans sınırında olması ise daha önemli sebebi “gazi ruhu” idi.
Bu ruh medrese İslamı’ndan çok Sufi İslam’a bağlıdır. Bektaşiliğin temel irfan kurumlarından biri olması bundandır. Müslümanlarla Hıristiyanlar, modern milliyetçilikler ortaya çıkıncaya kadar barış içinde yaşadılar.

 

Yazının Devamını Oku

Hamasetin etkileri

1 Temmuz 2016
TÜRKİYE’nin İsrail ve Rusya ile barışması çok isabetli oldu.

Hatta keşke daha erken yapılsaydı.

Umarım sırada Mısır vardır.

Umarım yaşanan dört-beş yıllık tecrübelerin, yani Türkiye’yi “onurlu yalnızlığa” sürükleyen psikolojik ve ideolojik faktörlerin bir muhasebesi yapılır.

Psikolojik ve ideolojik faktörler demekle kastettiğim, hamaset ve meydan okuma davranışlarıdır: Neo-Osmanlıcılık, ümmet coğrafyası, oyun kuruculuk, yüzyıllık parantezi kapatmak gibi söylemlerle formüle edilen ve “Eyyy!” hitaplarıyla uygulanan bir politika tarzı.

Yazının Devamını Oku

Yeni barbarlık

30 Haziran 2016
ATATÜRK Havalimanı’na IŞİD’in yaptığı barbarca saldırı terör tehdidinin boyutları hakkında yeni ve çok vahim bir örnektir.

Atatürk Havalimanı en iyi korunan mekânlardan biridir. Yirmi gün kadar önce de MİT buraya saldırı olabileceği uyarısında bulunmuş, güvenlik tedbirleri daha da artırılmıştı.

Batı basını da Atatürk Havalimanı’ndaki güvenlik güçlerinin “etkili ve profesyonelce” davrandığını yazıyor. Teröristlerden birini fark eden kahraman polis memuru Yasin Durna onu vurdu fakat üstündeki bomba düzeneğini patlatmasını engelleyemedi. Onu vurmasaydı daha kalabalık bir noktada patlayacak olan bomba daha büyük facialara sebep olabilirdi.

Polis memuru Yasin Durna yaralı hastanede yatıyor, ameliyatla dalağı alındı, acil şifalar diliyorum.

Terörle mücadele eden bütün emniyet güçlerimize sevgi ve şükranlarımı sunuyorum.

Yazının Devamını Oku

Dostları artırmak

29 Haziran 2016
TÜRKİYE dış politikada hamasetten rasyonelliğe dönüş adımları atıyor. İsrail kabinesindeki aşırı sağcılar bir arıza çıkarmazsa bu ülke ile ilişkilerimiz yoluna girmiş görünüyor.

Rusya ile de iyi bir adım atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mektubuna Rusya’dan olumlu cevaplar geliyor. Erdoğan’ın Rus uçağının düşürülmesi konusunda “üzüntü” beyanı ve “kusura bakmayın” ifadesi “özür dilemek” midir, değil midir? Bu tartışma anlamsızdır. Ruslar bunu özür olarak anlıyorlarsa anlasınlar. Bozulan ilişkilerin yarattığı hasar iki taraf için de o kadar büyüktür ki, artık kelimeler değil ilişkilerin düzelmesi önemlidir.


MÜSLÜMAN KARDEŞLER
Tabii en ilginci Mısır’la ilişkilerimizdir. AK Parti hükümetleri Mısır’daki Müslüman Kardeşler iktidarının askeri darbeyle devrilmesine hiçbir Arap ülkesinin dahi göstermediği dozda çok büyük tepki göstermişti.

Bir ülkedeki darbeyi eleştirmenin, demokratik prensipleri hatırlatmanın çok ötesindeydi bu tepki. Miting meydanlarında hamasi nutuklar atılmakla kalmamış, Mısır’la ilişkilerimiz sıfırlanmıştı.

Yazının Devamını Oku

Türkiye ve İsrail

27 Haziran 2016
TÜRKİYE ve İsrail ilişkilerinin normalleşmesi son yıllarda dış politikada sayısı pek az olan olumlu gelişmelerden biridir.

Türkiye ile İsrail arasında varılan mutabakat hem Türkiye’nin hem İsrail’in hem de Gazze halkının lehinedir. “Kazan-kazan” denilen diplomasinin başarılı bir örneğidir.

 

Mavi Marmara olayında İsrail haksız ve hukuksuz olarak 10 vatandaşımızı katletmiş, zaten gergin olan ilişkiler düşmanca politikalara dönmüştü. Hatta Amerika’daki Yahudi lobileri Başbakan Erdoğan’a verdikleri “cesaret” madalyalarını geri istemiş, Erdoğan da tepkiyle iade etmişti. Taraflar çatışmanın değil uzlaşmanın gerektiğini gördüler. Müzakereleri Türkiye tarafından Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu yürüttü. Sinirlioğlu diplomasi tarihimizin en başarılı bürokratlarından biridir.

 

Nihayet dün açıklanan mutabakat gerçekleşti.

 

EKONOMİ VE STRATEJİ

 

Yazının Devamını Oku

MHP’nin hali

26 Haziran 2016
MHP sorunlarını kendi tüzüğünü uygulayarak çözemeyen, ikide bir mahkemeye düşen bir parti görüntüsü veriyor.

Yeterli sayıda delege olağanüstü kongre istediğinde, Genel Merkez bunu uygulamaya koysaydı, kongre yapılır, sonuç neyse herkes kabul ederdi. Fakat Genel Merkez böyle yapmadı, 2018’deki olağan kongreyi işaret etti!

 

Muhaliflerin istediği olağanüstü kongre Yargıtay kararı ile kesinleşince, bu karara uyarak da sorun çözülebilirdi. Genel Merkez bunu da yapmadı, 10

 

Temmuz’da kendi kongresini toplayacağını açıkladı.

 

Muhaliflerin kongresi de 10 Temmuz’da.

 

Yazının Devamını Oku

Küçük İngiltere?

24 Haziran 2016
HAYLİ sıkıntılı bir çağa girdiğimizi gösteren çok sayıdaki işaretlerin en ağırı İngilizlerin AB’ye hayır demesi olsa gerek.

Yabancı düşmanlığı, paranoya, içe kapanma, aşırı sağ gibi çağımızı tehdit eden faktörlerin hepsi bu referandumda etkili oldu ve netice aldı.

 

Endişem, bu eğilimlerin Batılı demokrasilerde daha da güçlenmesidir. Nitekim sonuç, başta Fransız Marine Le Pen olmak üzere bütün aşırı sağ akımları sevindirdi.

 

Yorumcular 2015 yılında İngiltere’ye giren göçmen sayısının resmen 333 bini bulduğunu, bunun yarattığı korkunun “hayır” eğilimini güçlendirdiğini söylüyor.

 

Endişem, Kuzey-Güney eşitsizliğinin çok derinleştiği çağımızda hem IŞİD gibi hareketlerin yayılması, hem yoksul ülkelerden gelişmiş ülkelere akan göçmen dalgalarının Batı’da aşırı sağı daha da güçlendirmesidir.

 

Yazının Devamını Oku