Şükrü Küçükşahin

Koalisyon görüşmecileri için kulağa küpeler

8 Temmuz 2015

DENİZ BAYKAL, önceki akşam CNN Türk’te, TBMM Başkanlığı’na adaylık ısrarının nedenini, ‘bir meydan okuma’ diye açıkladı.
Doğrusu bu sözleri duyan, “Herhalde AKP’ye meydan okuma” diye düşündü, ama meğer CHP içinde birkaç arkadaşına karşı meydan okumaymış.
Yanlış anlamadıysak, TBMM Başkanlığı, yine CHP içi bir hesaplaşma arzusunun sonucu AKP tarafından kazanılmış, mağlup taraf yine CHP olsa da.
Yani ‘tarihi fırsat’, ‘tarihi başarısızlığa’ göz göre göre böyle çevrildi.
O tarihi başarısızlığın sorumlusu ise hiç özeleştiri niyetinde değil, aynen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine tavsiye ettiği gibi, “Boş ver ya” havasında.
Şimdi çıkıp, “Nasılsa ne gam ne tasa, hayat böyle geçti” dense haksızlık mı?

CHP’DE BİR DÖNEMİN SONU

Yazının Devamını Oku

Başkan seçiminin perde arkası

6 Temmuz 2015

TBMM Başkanlığı’na İsmet Yılmaz’ın seçilmesi, CHP-MHP atışmasını başlattı. Hangi eleştiri yapılırsa yapılsın, partisinin çıkarını böyle koruduğuna inanan Devlet Bahçeli’nin kararı sonuçta kendisini ve partisini bağlar.
Bu açıdan kararı anlamak ve saygı göstermek gerekir; ancak 17/25 Aralık’ın hesabını sormayı en önemli vaadi yapmış bir parti olduğu için MHP’ye sorulması gereken sorular yok değil ve ilki de bu konuda.
Cemil Çiçek döneminde savcılık raporlarına yapılan işlemleri anımsayacak olursak, Yılmaz döneminde süreç farklı mı işleyecek?
Yani Yılmaz’ın seçilmesi 17/25 Aralık’ın akıbetini de belirlemiş olmadı mı?

SONUÇSUZ ARKA ODA TEMASLARI

CHP’nin Deniz Baykal’ı aday göstermesini; Baykal’ın

Yazının Devamını Oku

Erken seçim seçeneği

1 Temmuz 2015
DÜNKÜ TBMM Başkanlık turları, koalisyon/seçim senaryoları için sadece kırıntı değerde ipuçları içerdiği için dananın kuyruğunu koparacak bugünkü oylamalara bakmalı.

Çıkacak sonuca göre olası senaryolar şöyle sıralanabilir:
1- Deniz Baykal veya Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, AKP desteğiyle seçilmesi müstakbel ortaklara işaret demekti(r); ancak Başbakan Davutoğlu dün bu seçeneği yok etti.
2- Baykal, muhalefetin oyları ile seçilirse zayıf da olsa AKP-CHP hâlâ olabilir.
3- Muhalefet İhsanoğlu derse, AKP’siz hükümet hâlâ hesap dışı değil demektir; ama bu seçeneği Devlet Bahçeli yok etti gibi...
4- Muhalefet anlaşamaz, AKP’li İsmet Yılmaz yeni başkan seçilirse, en büyük olasılık erken seçimdir. Koalisyon olasılığı bitmiş değil, oldukça zayıflamıştır; çünkü AKP’nin seçmene, ‘muhalefet beceremedi’ diyeceği bir koza kavuşacak.


ERDOĞAN’IN POZİSYONU


Yazının Devamını Oku

Baykal’a itiraz gerekçeleri

29 Haziran 2015

HÜRRİYET’in iki yazarı da Deniz Baykal’ın TBMM başkan adaylığına en uygun isim olduğunu yazınca kendimi sorgulama içinde buldum.
Gerçi TV kanallarında görüşlerimi bir miktar dile getirmiştim ama köşeme taşımamıştım, oysa itirazlarım var, bir gazeteci ve oy veren vatandaş olarak.
Emin olun hâlâ da ‘Keşke bu yazıyı kaleme almak zorunda kalmasaydım’ demekteyim; çünkü her açıdan sorunlu, anımsatmak istemediğim bir konu.
Ancak arzu edilen, etik kuralların sonuna dek geçerli olduğu, onları ihlal edenlerin toplumdan gereken karşılığı gördüğü bir siyasetse susamayız.
O nedenle, Ahmet Hakan’ın ifadesi ile söyleyeyim, ‘Baykalcı değilim’ arkadaş.
Peki, gerekçelerim neler?

KOMPLOYU KURAN

Yazının Devamını Oku

Önce başkan sonra başbakan

24 Haziran 2015
MİLLETVEKİLLERİNİN yemini ile 25. Meclis de göreve başlamış oldu.

Yeniden anımsatmalı ki, Uluslararası Şeffaflık Örgütü, AGİT, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi gibi kurumlar da tescil etti ki, 7 Haziran’daki seçim eşit ve adil şartlarda gerçekleşmedi.
Bu kurumların da vurguladığı gibi en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa’nın dışında bir tutum sergiledi; devlet kurumları ise iktidar lehinde karar ve eylemlere imza attı.
Seçmen de bu ağır tabloya rağmen, Erdoğan’ın ne “400 milletvekili” ne de “başkanlık” talebini kabul etti; onun desteklediği partiyi de 13 yıl sonra tek başına iktidardan etti.
Dün yemin eden Meclis, işte bu seçmen iradesinin ürünü olduğu için o seçmenin ‘Sorunsuz bir uzlaşma kültürü geliştirin’ mesajını hiç unutmamak zorunda.


BAŞKAN MUHALEFETİN HAKKI


Yazının Devamını Oku

Okullarımızı geri istiyoruz

22 Haziran 2015

KOALİSYON gelişmelerini yazacaktım, ama Taraf’tan Ayfer Çalıkıran’ın haberini okuyunca bu yazı kaçınılmaz olarak bir göreve dönüştü.
Benim gibi haberini yaptığı okulun mezunlarından olduğunu öğrendiğim genç meslektaşım Ayfer, ‘dindar nesil yetiştirme’ bahanesiyle yapılan dayatmaların bu ülkede eğitimi, nasıl ‘bir ulusal güvenlik sorunu’ haline dönüştürdüğünü çok çarpıcı bir örnekle gözler önüne serdi.
İnşaatından beri bildiğim, 1976’da üçüncü mezunlarından olduğum Hasköy Lisesi (Sonradan Güner Akın adını aldı) üzerinden, eğitimde gelinen sefaleti de kanıtladı bu haber.
Ülkeyi 13 yıldır yöneten kadroların, teknoloji ve bilgi çağında Türkiye’nin eğitimini, yani geleceğini ne hale getirdiklerini görmesi şart artık.

HER YER İMAM HATİP OLUNCA

Ne acı ki, eğitim bağım sadece lisemle kopmadı, 300 metre mesafedeki Hoca İshak Efendi İlkokulum da geçen yıl imam hatip ortaokulu yapıldı.

Yazının Devamını Oku

Biz gazetecilerin ilacı zamandır

17 Haziran 2015

ANKARA’da siyaseti izleyen bir gazeteciyseniz, yazdıklarınız nedeniyle siyasilerle karşı karşıya gelmeye, sıkıntı-stres çekmeye hazır olmalısınız.
Hemen hemen her iktidar döneminde bunları yaşamış; cumhurbaşkanı, başbakan, parti liderleri dahil siyasilerin epey şimşeğini çekmiş bir gazeteciyim. Hepsinde de zamana ve ‘gerçeklerin ortaya çıkma alışkanlığına’ sığınmak dışında bir seçeneğimiz olmadı.
Ancak, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi 28 Mayıs’ta, Hürriyet’in manşetinde yer alan yazıma MHP Lideri Bahçeli’den gelen yalanlamaya çok üzüldüm. Bir gazeteci böyle önemli bir haberinin yalanlanmasını içine sindiremez, hani amiyane tabirle, kendi kendini yer durur.
Benim için de öyle oldu; çünkü ‘kaynak’ ve ‘teyit’ makamlarım çok güçlüydü.

SEVER’İN KİTABIYLA GELEN DOĞRULAMA

Konu,

Yazının Devamını Oku

Büyük koalisyondan önce büyük protokol vardı

15 Haziran 2015
AKP-CHP koalisyonunu dillendirenlere bazı anımsatmaları yapmalı ki eski hatalar yenilenmesin, ülke normalleşsin.

2011 seçimi bitmiş, Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal milletvekili seçildiği halde, cezaevinden çıkarılmamış, yeminleri sağlanmamıştı. CHP milletvekilleri de yemin etmeyerek bunu protesto etti, kriz çıktı.
Kriz, iki büyük partinin (AKP ve CHP) ‘büyük protokol’ imzalaması, o protokole inanan CHP’nin yemin etmesiyle son buldu.
Ama daha saat geçmedi Başbakan Erdoğan ortaya koydu ki protokol kandırmacaymış; milletvekilleri içeride kalmaya devam edeceklermiş, ettiler de!
Yetmedi, övünülerek “CHP tıpış tıpış Meclis’e girdi” denilip duruldu.
Eminim bunları en iyi anımsayan da Kılıçdaroğlu’dur.

BAYKAL YİNE YARALADI

Yazının Devamını Oku