Biz gazetecilerin ilacı zamandır

ANKARA’da siyaseti izleyen bir gazeteciyseniz, yazdıklarınız nedeniyle siyasilerle karşı karşıya gelmeye, sıkıntı-stres çekmeye hazır olmalısınız.
Hemen hemen her iktidar döneminde bunları yaşamış; cumhurbaşkanı, başbakan, parti liderleri dahil siyasilerin epey şimşeğini çekmiş bir gazeteciyim. Hepsinde de zamana ve ‘gerçeklerin ortaya çıkma alışkanlığına’ sığınmak dışında bir seçeneğimiz olmadı.
Ancak, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi 28 Mayıs’ta, Hürriyet’in manşetinde yer alan yazıma MHP Lideri Bahçeli’den gelen yalanlamaya çok üzüldüm. Bir gazeteci böyle önemli bir haberinin yalanlanmasını içine sindiremez, hani amiyane tabirle, kendi kendini yer durur.
Benim için de öyle oldu; çünkü ‘kaynak’ ve ‘teyit’ makamlarım çok güçlüydü.

SEVER’İN KİTABIYLA GELEN DOĞRULAMA

Konu, Bahçeli’nin, 21 Mayıs’ta Çankaya’da görüştüğü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, adaylık önermesiydi ve o yazımda ayrıntıları dile getirmemdi. “Bahçeli’den Gül’e büyük sürpriz” başlıklı o yazı/haberim (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26500442.asp) üzerine Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile görüşmesi ardından gazetecilerin sorusunu şöyle yanıtladı: “Basına saygılıyız, ama çıkan her habere inanılmaması gerekir. Öyle bir şey olsa, bu bilgiyi aynı kökten gelen BBP ile de paylaşırdık.”
Yine zamana sığınıp sessiz kaldım, ama şüphem olmasa da uykularımı kaçıran, ‘acaba’ sorusunu kendime soramadan edemedim. Üstelik haberi yazarken, Bahçeli’nin ‘çatı aday’ arayışı çerçevesinde Erdoğan’ın elini zayıflatacak bir siyasi hamle yapmak istediğini düşünmüştüm. Ahmet Sever’in, “Abdullah Gül’le 12 Yıl” kitabını yazmaya başladığını öğrendiğimde en çok da bu konunun yer alıp almayacağını merak ettim. Öncelikle Sever’in, eline sağlık; bir dönemin hiç değilse bazı olaylarının perde arkalarını araladı, sözü olana söyleme olanağı sağladı.
Sever, Bahçeli’nin önerisini de detaylandırıp yanlışım olmadığını ortaya koymuş; ‘haksız’ veya ‘günün gereği’ denebilecek bir ‘siyasi yalanlama’ yemiş bir gazeteci olarak kendisine ayrıca teşekkür etmeliyim.
Bu arada Bahçeli ile ilgili de iki itirafta bulunayım:
İlki, yalanlama sonrası birçok görüşmemiz oldu; tek bir olumsuz tutum veya sözü ile karşılaşmadım, haberin içeriği konusunda rahatladım.
İkincisi, başka siyasilerin aksine, en azından telefona sarılıp, şikâyet etme gibi bir geleneği olmadığını görmek sevindiriciydi.

‘KAYBEDERİZ’ UYARISI AKP İÇİNDEN

Biliyorum, Bahçeli’nin gündemi bugünlerde koalisyon ve erken seçim.
O nedenle konuyu burada bırakıp, erken seçimi asıl gündemine yerleştirmiş görünen AKP’ye içeriden yapılan bazı uyarıları anımsatmak isterim.
Malum, erken seçim AKP’nin gizli gündemine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘MHP’ye giden seçmen pişman’ diye ikna edilince girdi.
MHP’ye giden oyların geri döneceğinin garantisi yok, ama AKP MKYK toplantısında hem de Kürt üyelerin sözleri daha garantili bir duruma işaret.
Belirteyim ki bu üyeler, seçimden önce de tabloyu doğru okumuş, uyarılarını yapmıştı, bu kez de doğrudan Başbakan Davutoğlu’na hitaben şunu dediler: “Hâlâ Kürt seçmenden bölgede en az yüzde 10 oy alıyoruz, bu nedenle 30 milletvekili çıkardık. Batıdaki durum da ayrı. Aynı politikaları sürdürürsek haberiniz ola geride kalan Kürt seçmeni de kaybedeceğiz.”