Sevil Erdoğan

Bu Aralar Ne Dinlesem Diyenler İçin Bir Liste

9 Aralık 2020
Bu yazı yeni çıkan, ya da daha önce çıkmış ama bahsetme fırsatı bulamadığım bazı şarkılar, isimler, gruplar hakkında. Hepsine daha ayrıntılı yer vereceğim yazılar da olacak ama şimdilik onlardan size bahsetmek istiyorum. İşte çalma listelerinize eklemek isteyeceğiniz bazı şarkılar.

Ceren Gündoğdu’dan ‘Dünyada İkimiz’
Ceren Gündoğdu, dinlerken huzur bulduğum şarkı sözlerinin derinliğine kapıldığım isimlerden. Yeni single çalışması ‘Dünyada İkimiz’le dinleyiciyle yeniden buluşan Ceren Gündoğdu dinlemek her zaman bir zevk. Şarkının sözü ve müziği Ceren Gündoğdu’ya ait. ‘Dünyada İkimiz’, her türlü zorlukla başa çıkabilme ve her şeye rağmen gülümseyebilme gücünün aşktan, aşkla bağlı olunan tek bir kişiden alındığını hatırlatıyor dinleyenlere. Hızla tüketilen ilişkilerin aksine, kalıcı ve derin bir bağ kurabilmenin kıymetini vurgulayan şarkının video klibini ise tüm dijital platformlardan izleyebilirsiniz.

Emre Azaklar’dan ‘Ölmek Gibi’

Emre Azaklar son zamanlarda severek dinlediğim isimlerden. Yeni şarkısı ‘Ölmek Gibi’ sakinliğiyle dinleyiciyi hemen içine çekiyor. Daha önce yayınladığı ‘Seni Ben Nasıl Saklarım’, ‘Dedikodu’, ‘Deli Sohbet’, ‘Deniz Kokan Kent’, ‘Hiç Gerek Yok’ şarkılarını da listenize almayı unutmayın. Bu köşede yeni çalışmalarıyla ilgili daha çok görmek isteriz kendisini.

Esma Eser ‘Neden O Son Şarkı, Neden?’

Yazının Devamını Oku

Polen ‘KOŞ’maya Başladı

2 Aralık 2020
Alper Gülay ve Mehmet Mutlu ikilisinin bir araya gelmesiyle ‘KOŞ’maya başlayan Polen’i pandemi bittiğinde canlı izlemeyi çok isterim. Elektro pop türünün bir yanlarını iyi yansıttığını düşünseler de daha özelde nu funk, alternative, R&B ya da lo-fi olarak tanımlıyorlar tarzlarını. ‘Hayallerim’ şarkılarını da severek dinlediğimiz ikili Polen’le çok samimi bir röportaj yaptık.

Sevgili Polen İstanbul çıkışlı elektro pop müzik yapan bir ikilisiniz. Sizi biraz daha yakından tanıyalım, ikili olarak bir araya gelme hikayenizi, birlikte müzik yapma serüveninizi anlatır mısınız?

6 yıllık bir geçmişimiz var. Ordu’da tanışmıştık. Beraber müzik yapma fikri ve arkadaşlığımız da o zamanda başladı. (Bunun son 3- 4 yılını da ev arkadaşlığıyla geçiriyoruz). İstanbul’a geldik ikimiz de üniversite için. Ben bitirdim ve 1 sene uzaklaştım İstanbul’dan sonra geri geldiğimde (yaklaşık 2 sene önce) Polen’i kurduk. Elektro pop bizim bir yanımızı iyi tanımlar kesinlikle ama  daha özelde nu funk, alternative, R&B ya da lo-fi diyebilirim tarzımız için.

Yaptığınız müzik türünün dinleyiciye hakkıyla ulaşabildiğini düşüyor musunuz?

Yani biraz önce bahsettiğim şeye paralel olarak bu bahsettiğim tarzlar global ölçekte listeleri ve dinleyicisi olan tarzlar. Bizim için henüz bakir bir alan tabi başka şeylerin içinde var olabiliyoruz bir şekilde ama genel olarak bu soruya cevap vermek için biraz erken olduğunu düşünüyorum. Uzun vadede ürettiğimiz şeylerin hakkıyla ulaşıp ulaşmadığını daha iyi anlarız, ben ulaşacağına inanıyorum.

İstanbul elektronik müzikte marka şehirlerden olabilir mi mesela İstanbul çıkışlı, gruplarla, isimlerle dünyada bir ünümüz olabilir mi? Çünkü şehirlerin enerjisinin ritminin sanatsal üretimler üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Hatta yeni şarkınız ‘KOŞ’ da İstanbul’daki hareketi ve hızı temsil ediyor gibi. Ne dersiniz?

Şehirlerin ritmik karşılığının olması konusuna katılıyorum. ‘KOŞ’ için de bu geçerli ve doğru bir tespit. “Her şey daha zorlaşıyor” sözü şarkıda birisine gelişi güzel söylenen bir söz değil zaten İstanbul’da yaşayan insanlar bunu hissederler. Hatta ülkede ve dünyada şu sıra daha da  büyük şeyler bile oluyor. Diğer kısmına gelirsek sorunun; yapılan bir işin global anlamda karşılığının olup olmaması o yerden ne gibi üretimlerin beklendiğiyle alakalı sanırım. Böyle bir ün yani özellikle elektronik anlamda dünyaya yayılabilecek şeyler burada daha etnik şeylerle mümkün gibi geliyor bana açıkçası.

‘KOŞ’ tam bir dans şarkısı kendi adıma pandemide en çok özlediğim şey gidip müzik dinleyip dans etmek. Siz neleri özlediniz, nasıl geçirdiniz/geçiriyorsunuz pandemi günlerini?

Yazının Devamını Oku

Erdem Ocak, Tüm ‘Özgür Ruhlar’ İçin Söylüyor

25 Kasım 2020
“Herkes kendinden bir parça bulmak için müzik dinliyor. Eğer bir kişi bir müziği sevmişse mutlaka orada, daha önce geçtiği veya geçmekte olduğu yolun tanıdık izini görmüştür” bu cümleler Erdem Ocak’a ait ve müzikle olan ilişkimizi çok iyi tanımlıyor.

Ben sevgili Erdem Ocak’ı ‘Özgür Ruh’ şarkısıyla tanıdım ve sevdim. Erdem aynı zamanda Uzman Psikolog ve Müzik Terapisti. Müziği, vedaları, aşkı, ayrılıkları konuştuk bu röportajda. Erdem Ocak’ın cevaplarında herkes kendine ait bir parça bulacaktır.

Sevgili Erdem seni, ‘Özgür  Ruh’ şarkınla tanıdım. Senin için özgürlük ne demek?

Merhaba sevgili Sevil. Güzel insanlarla tanışmak ne kadar değerli, öncelikle teşekkür ederim benimle zamanını ve yerini paylaştığın için. ‘Özgür Ruh’ şarkısında geçen bir söz var: “İnsan, ruhunu çürütmek değil büyütmek ister” şeklinde. Sanırım benim için özgürlük, ileriye gidebilmek anlamına geliyor daha çok. Birçok insan bulunduğu yerde, alışkanlıklarında, konfor alanında takılıp kalıyor oysa hayat akmaya devam ediyor. Doğanın kendisi gibi düşünüyorum ruhumuzu. Nasıl ki bir ağacın kökleri betonu bile delip çıkabiliyorsa, insanın ruhu da kısılı kaldığında bedeni delip çıkacaktır sonunda.

‘Hoşçakal Ankara’ şarkın hem bir şehre veda hem de yeni başlangıçlara merhaba şarkısı. Klipte müzik aletlerini, kitaplarını ve kedini aldığın gibi arabayla Ankara’dan çıkıyorsun. Vedalaşmak konusunda nasılsın kolay vedalaşabilir misin? Bu şarkının halet-i ruhiyesini anlatır mısın? Yeni hayatın nasıl gidiyor ve kedi hala seninle mi?

Vedalaşmak elbette kolay değil. Çok güzel insanlar tanıdım Ankara’da. İyiki de tanıdım, her birisine bana kattıklarından dolayı teşekkür ederim. Fakat farkında olduğumu düşündüğüm bir konu var. Ben kısır döngülerden hiç hoşlanmam. Kendimi tekrar etmeyi, hep aynı güne uyanmayı vb. Sahnelerde bile o yüzden hiçbir zaman aynı repertuarı çalmam, aynı sırayla çalmam. Ankara’daki yaşamım artık benim için bir döngü haline gelmeye başlamıştı ve bunu kırmak zorundaydım. ‘Hoşçakal Ankara’yı daha çok bana taşınırken motivasyon olsun diye yazdığımı fark ettim sonrasında.

Kalmak isteyen yanım ile gitmem gereken yanım arasındaki zor seçimdi benim için. Yeni hayatıma gelince; eskisi için de bunun için de güzel veya kötü diyemem, ben evrene ve doğaya şükredenlerdenim daha çok. Pandemi ile taşınmamın aynı döneme denk gelmesi tabii ki bir şanssızlık çünkü müzik yapabileceğim yerler çok sınırlı ve ben de dahil olmak üzere birçok insan dışarı çıkmak istemiyor fakat ben hazırlıklarımı yapmaya devam ediyorum. Bir gün elbet bu pandemi dönemi bittiğinde her şeyimle hazır bir şekilde sahnelere geri dönmek şu aralar en büyük dileğim. Kedime, Lina’ya gelirsek, onu asla bırakmam. Hiçbir ev kabul etmezse birlikte çadırda bile kalırız.

Aynı zamanda Uzman Psikolog ve Müzik Terapistisin bu mesleklerin müziğine nasıl yansıyor? Müzik Terapisti alanını biraz daha açar mısın?

Yazının Devamını Oku

Kerem Yeğinboy ‘Nedensiz Dünya’ İle Dünyamıza Girdi

18 Kasım 2020
Bu yazıda sizleri alternatif müzikte yeni bir isim olan Kerem Yeğinboy’la tanıştırmak istedim. Kerem ‘Nedensiz Dünya’ isimli ilk albümünü yayınladı. Melodik, aynı zamanda ritmik bir yapının üzerine oturtulan, rock ve grunge soundunu taşıyan albüm 10 şarkıdan oluşuyor. Sözü müziği kendisine ait şarkıların yer aldığı ‘Nedensiz Dünya’ hakkında Kerem’le bir röportaj yaptık.

Sevgili Kerem seni 10 şarkıdan oluşan ilk albümün ‘Nedensiz Dünya’ ile tanıdım. Single yerine bir albüm yapmak dinleyiciye müziğin hakkında daha çok fikir veriyor. Yeni tanışacağımız bir müzisyende single sanki o müzisyeni tam olarak anlatmıyor. Aynı zamanda tek bir şarkı yerine 10 şarkıyı çalışmak yoğun bir emeği de gerektiriyor. Senin bir single yerine koca bir albüm yapmayı istemenin nedenleri nelerdir?

Dediğiniz gibi, 10 şarkı bir müzisyenin anlaşılması için gerekli. Bundan sonraki albümler için bir özet. Tek görünmeyen tarafım Country tarafım. O kısımda daha çok İngilizce bestelerde görülecek.

‘Nedensiz Dünya’ albümünün çıkış sürecini anlatır mısın neler yaşadın hangi süreçlerden geçtin. Hem senin deneyimlerin belki ilk albümü için çalışan genç müzisyenler için de bir yol haritası olur?

Kendinize karşı dürüst olun, dışarıdan etkilenmeyin, konsantre olun. Acılı doğurmak ama sonunda bence değer.

‘Nedensiz Dünya’ bir anlam arayışının sonucu mu? Hangi duygular, hangi hayaller, hangi nedenler sana bu şarkıları yazdırdı? ‘Nedensiz Dünya’da dinleyiciyi neler bekliyor?

‘Nedensiz Dünya’, anlam aramayın demek. Bence insan beyni rasyonel çalışır. Neden-sonuç ilişkisi üzerine kuruludur. Herkes ‘’neden?’’ diye sorar. Bence acı, insanı bu tarz arayışlara daha çok sürükler. Şarkı da bu temalar üzerinde dolanıyor.

Albümde İngilizce parça da var, tamamen İngilizce bir albüm yapma fikri var mı?

Yazının Devamını Oku

Erkin Arslan’la ‘Aşk Ne Güzel Şey’

12 Kasım 2020
Yılın son aylarını yaşadığımız şu günlerde çok tatlı bir şarkı dilimize dolandı. 6 Kasım’da yayınlanan ‘Aşk Ne Güzel Şey’ tam da ‘Kasımda Aşk Başkadır’ diyenlerin şarkısı.

Erkin Arslan bu şarkıda iki muhteşem müzisyenle iş birliği yapıyor. Buray ve Evrencan Gündüz. Evrencan Gündüz’ü de Buray’ı da dinlemeyi çok severim. ‘Ah Aşk Ne Güzel Şey’ söylemeden dinlemeden duramıyorum. Üç şahane müzisyen bu şarkıyı söylüyor. Klibi de ayrı güzel. Şarkı ve klip hayatı bir anlığına çok güzelleştiriyor. Piyanist, besteci ve söz yazarı kimliğiyle tanıdığımız Erkin Arslan, bir diğer teklisi ‘Bilinmez’i de Eylül ayında sevenleriyle paylaşmıştı. Dizi, film ve reklam müziklerinde de imzasını sıkça gördüğümüz sevgili Erkin Arslan’la, müzik, aşk, hayat hakkında çok güzel bir röportaj yaptık.

Sevgili Erkin yeni şarkın ‘Bilinmez’de dinleyiciye yeni biriyle tanışmanın bilinmezliğini anlatıyorsun. Bilinmezlik heyecan verdiği kadar korkutucu da geliyor birçoğumuza. Hatta bazen öyle korkuyoruz ki bu bilinmezlikten, bildiğimiz ama aslında mutsuz olduğumuz ilişkilere mahkum ediyoruz kendimizi. ‘Bilinmez’ diye bir şarkı yaptığın için soruyorum sevgili Erkin sence neden bu kadar korkuyoruz ‘bilinmezlikten.’

Aslında bilinmezlik hayatın ta kendisi, o yüzden bu kadar korkmamalıyız. Genelde kimse konfor alanını ya da alışkanlıklarını terk etmek istemediği için korkulan bir şey halini almış bana göre. Korkuttuğu kadar heyecan da duyulması gereken bir şey bence bilinmezlik, çünkü keşfettiğimiz noktada artık o bilgeliğe ve bilgiye dönüşüyor.

‘İstanbullu Gelin’ dizisinde, Göbeklitepe için ‘Mesopotamia’yı, Karakomik Filmler 2’ye de ‘Rompo Happa’yı yaptın. Deli filminin müziklerinde de imzan var. Bir dizi, film için müzik yapma sürecini sen nasıl yaşıyorsun. İyi müzik bir diziyi, filmi çok üst bir noktaya taşıyabilir ve hikayenin daha güçlü sunulmasına etki edebilir. Bu yüzden senaryo, hikaye, karakterler kadar önemlidir müzik bir film, dizi için. Sen mesela filmdeki karakterler gibi mi düşünmeye başlıyorsun, hikayenin bir parçası mı oluyorsun?

Ben genelde izlediğim sahnenin bana ne hissettirdiğine bakıp o sahnenin altında nasıl bir müzik duymak isterdim diyerek yola çıkıyorum. Zaman zaman karakterlerin iç seslerini duyurmak istediğim de oluyor ama genelde bunu manipüle etmemek ya da her izleyenin kendi algısına göre kalması için genel modun ve gördüğüm anların müziğini yapmaya çalışıyorum desem bu daha doğru olur.

‘Mesopotamia’ çok etkileyici tüyleri diken diken eden bir şarkı. Göbeklitepe için yazılan bir parça. Bize bu şarkının çıkış hikayesini anlatır mısın? Şahsen şarkıları dinlerken o şarkının nasıl bir ruh haliyle ve hangi yollardan geçerek biz dinleyiciye ulaştığını çok merak ediyorum.

Ben vatani görevimi Mardin'de Mezopotamya Ovası’na bakarak yapmıştım ve o coğrafyanın zamansızlığı ve büyüsü beni çok etkilemişti. Göbeklitepe keşfi ise her insan gibi benim açımdan da tüyler ürperten bir keşif ve bildiğiniz gibi bu konu tarihi değiştiren bir olguydu. Müzikal olarak orayı tarif etmek istedim ve dolayısıyla ‘Mesopotamia’ ortaya çıkmış oldu. Eğer tek bir eserin olacak deseler sanırım bu ‘Mesopotamia’ olurdu. İçimden daha çok enstrümantal eserler yapmak geliyor yıllardır. ‘İstanbullu Gelin’ dizisi ise bu eserimin geniş kitlelere ulaşmasına sebep oldu o yüzden çok mutlu ve minnettarım.

Yazının Devamını Oku

Ekin Beril ‘Dualite’de ‘Uzayın Dibi’ni Gösterdi

5 Kasım 2020
Ekin Beril ilk albümü ‘Dualite’ ile müzikseverlerle buluştu. Sosyal medya platformlarında yayınladığı ve popüler şarkıları yeniden yorumladığı videolarla dinleyicinin dikkatini çeken Ekin Beril, ‘Dualite’de, dinleyicileri eğlenceli ve sorgulayıcı bir yolculuğa davet ediyor.

Albümün hikayesini anlatırken “Kendinle yüzleşmek sandığım kadar kolay bir şey değilmiş” tespitini paylaşan sevgili Ekin evinde müzik yaparak paylaşan birçok sanatçıya da ilham ve cesaret verdi. Albümün çıkış parçası ‘Uzayın Dibi’ne klip çeken sevgili Ekin’le keyifli bir röportaj yaptık.

Sevgili Ekin, ‘Dualite’de hep bir sorgulama soru sorma hali var seni bu kadar soru sormaya iten ne oldu?

Son birkaç yıldır gerçeklik üzerine düşünüyorum. Albümde her şarkının gerçekliğe dair bir sorusu var. Hepsi de üzerine düşündüğüm ve beni oldukça değiştiren sorular. Bu süreçte kendimden bile şüphe edebilmeyi öğrendim. Böylece edindiğim birçok yargının aslında hayatı okumada bir engel olduğunu fark ettim. Kendimi de hayatı da görüşüm berraklaştı. Bu nedenle aynı şüphe tohumunu insanlara ekmek istedim.

‘Dualite’ albümünün yapım sürecinden bahseder misin neler yaşadın, ilk anından yayınlanma anına kadar albümün ortaya çıkış hikayende senin hislerini öğrenebilir miyim?

Çocukluğumdan beri bir anlam arayışındayım. Tüm bu evren neden var, insan olmak ne demek vs. sürekli bir mana arayışında sorularla cebelleşirken buluyordum kendimi. Bu zamana kadar sosyal medyada birçok konseptle müzik ve videolar yapmış ancak kendimi, aklımdakileri, dinleyicilerimle hiç paylaşmamıştım. ‘Dualite’ bu soruları bir hikayede toparladığım bir albüm oldu.

Hem ilk uzun albümüm olması hem de gerçekten kendimi yansıtmış olmam sebebiyle benim için çok zorlu ama güzel bir süreçti. Kimi zaman albümü iptal etmeye karar verdiğim anlar da oldu. Kendinle yüzleşmek sandığım kadar kolay bir şey değilmiş. Albüm tamamlandığında kendimi bambaşka birine dönüşmüş, yeniden inşa olmuş gibi hissettim. Albümde her bir şarkının kendi küçük felsefik bir sorusu var. Bunları bir kitapçık haline getirip web sitemde paylaştım. İlgilenenler oradan bakabilirler.

Ekin, albüme de ismini veren ‘Dualite’ şarkının sözlerinde ‘Söyle bana sorunun cevabı neydi’ diye yazmışsın ya sen sorunun cevabını buldun mu? Yoksa cevaplarla ilgilenmeyip sadece soruları mı sorarsın?

Yazının Devamını Oku

AN Vokal’le ‘Uzun İnce Bir Yol’a Çıkıyoruz

29 Ekim 2020
“AN Vokal dinleyicilerine bir sene boyunca bir öykü anlatacak. Bu öykü birbirinden farklı dünyalara götürecek hepimizi, tümü bu toprakların koynundan doğmuş ezgilerle bezenmiş, bize kaynak olmuş, ses olmuş dünyalara; kimi zaman Erzurum’un yüksek tepelerinde dolaşacak sesimiz, ninni olacak bebeklerimize, kimi zaman Karadeniz’de çay toplayacağız sırtımızda çocuklarımızla.” AN Vokal’in Müzik Direktörü Haluk Polat, bize topluluğun amacını bu sözlerle anlatıyor. AN Vokal ‘Uzun İnce Bir Yol’a çıkıyor ve bu yolda bize bizim öykümüzü anlatacak. Bu toprakların tadını kokusunu dinlediğimiz her bir eserde hissedeceğiz.

Sevgili Haluk Polat, AN Vokal’in yolculuğuna dair sorularımızı yanıtladı.

'AN Vokal'in kuruluş hikayesi ve amacı nedir?

AN Vokal esasında uzun birçok sesli vokal serüveninin bir durağı bizim için. 1996 yılında kurulan Ychorus Vokal Topluluğu’yla başlayan yolculuk, şimdi AN Vokal ile devam ediyor. Ychorus halk şarkılarını çok sesli düzenleme fikriyle yola çıkmıştı, 2015 yılında yeni bir ekiple tekrar başladığı çalışmalarına geçtiğimiz yıl ara verdi. 

AN Vokal'in müzik direktörü olarak, halk şarkılarını çok sesli düzenleme ve yorumlama yolculuğuna AN Vokal ile kaldığım yerden devam ediyorum. AN Vokal’in amacı bu toprakların çok renkli ve dilli kültürünü, çok sesli müzik penceresinden yorumlamak, bu toprakların öykülerini anlamak, anlatmak ve gelecek kuşaklara farklı bir bakış açısıyla taşımak.

Aşık Veysel'in ölümsüz eseri ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ AN Vokal tarafından yorumlandı. Bu eseri seçmenizde ne etkili oldu ve başka isimlerin eserleri de projeye dahil edilecek mi?

Kökenleri 1996 yılına dayanan bu grubun provalarında çalıştığı ilk Haluk Polat düzenlemesi ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’. Bu nedenle bu eser grup için hem tarihsel açıdan hem de manevi açıdan çok önemli bir yer tutuyor. Yıllar sonra eserin kayıtlanması ve üç farklı düzenlemeyle dinleyiciye sunulması da bu tarihsel öneminden kaynaklı.

Ayrıca grubun bundan sonraki süreçte bir öykü çerçevesinde her ay bir eser yayınlayacak olması ve bu uzun yola bu ölümsüz eserle başlaması da ayrıca önem taşıyor. Bu projede yer alan diğer bütün eserler anonim eserler ancak AN Vokal zaman içerisinde farklı sanatçıların eserlerini kendi bakış açısıyla yorumlamaya ve düzenlemeye devam etmek istiyor.

Yazının Devamını Oku

İkilem’e Düştüysek ‘Bir Sebebi Var’

22 Ekim 2020
Bugünlerde İkilem’in ‘Bir Sebebi Var’ şarkısını dinlemeden duramıyorum. Şarkıyı ilk dinlediğimde daha introsundan bile ‘iyi bir şarkı’ geliyor hissini anında yaşamıştım. Şarkıyı birçok radyoda duyuyorum duyunca da mutlu oluyorum. Serhat Karan ve Uğur Ateş’in bir araya gelmesiyle kurulan İkilem’le aşağıdaki tatlı röportajı yaptık.

Sevgili İkilem, iyi şarkı kendini daha introsundan belli ediyor. ‘Bir Sebebi Var’ şarkınız daha başlar başlamaz “tamam beni güzel bir şey bekliyor” hissi yaşatıyor. Siz bu şarkıyı yaparken “evet bu şarkı sevilecek, dinlenecek” dediniz mi yoksa ‘ikilemler’ yaşadınız mı?

Serhat: Öncelikle çok teşekkür ederiz. Herhangi bir kaygı ile beste yapmıyoruz. Tabi ki  ‘dinlenebilir’ müzikler yapmaya gayret ediyoruz. Ama bunu, yapım aşamasında düşünmüyoruz. Bizim de kendimize özgü bazı filtrelerimiz var. Hazır hissettiğimizde şarkıları paylaşıyoruz.

Yeni şarkınız ‘Bir Sebebi Var’ hakkında “Günümüz dünyasında insanlar, hayatı boyunca mücadele ve koşuşturma içinde savrulmaktadır. Bu savrulmalar; bazen insani duyguların bile ıskalanmasına ve geriye dönüp bakıldığında pişmanlıklar yaşanmasına sebep oluyor. Şarkıda her ne kadar bu durumlardan dert yanılsa da insanın tekrar hayata tutunabilme savaşı mizahi bir dille anlatılıyor” diye bir açıklamanız var. Sizin pişmanlıklarınız neler, hayata tutunma maceralarınız nasıl gidiyor ve bu konuda yılgınlık yaşayan dinleyicinize özel olarak söylemek istediğiniz bir şeyler olur mu? (2020’de hepimizin moral motivasyona daha fazla ihtiyacı var)

Uğur: Pişmanlık tabi ki çok insani bir duygu. Herkes kadar bizim de keşkelerimiz var. Bunu da genellikle sözlerimizde aktarmaya çalışıyoruz. Düşüyoruz, geri kalkıyoruz. Ben bu durumun çok kutsal olduğunu düşünüyorum ve genelde bu süreci büyük bir teslimiyet içerisinde yaşıyorum. Serhat’la uzun senelerdir dostuz. Onun da böyle hissettiğine çoğu kez tanık oldum.

Serhat:  Aynen öyle.

Uğur: Konservatuvar yıllarından içinde bulunduğumuz bugünlere kadar bize, “yapamazsın, başaramazsın, o işler öyle olmuyor” hatta bir adım daha ileri giderek “siz bu işleri bırakın” diyen insanlar da oldu. Bu işleri yapmak isteyen başka arkadaşlarımız da benzer durumlarla karşılaşabilirler. Onlara tavsiyemiz asla vazgeçmemeleridir. Bu noktada şarkılarımızı beğenip bize inanan ve bizimle bu yolculuğa çıkan Avrupa Müzik ailesine sonsuz sevgiler ve saygılar. Bu tür birlikteliklerin gücüne her zaman inanmışızdır. Umarız yolumuz açık olur.

‘İkilem’ kelime anlamı olarak kolay algılanabilir gibi dursa da bizi, farklı, çelişkili olasılıkları düşünmeye iten derinliği olan bir kelime. Diğer yandan siz de iki kişilik bir grupsunuz. Bu iki kişinin farklı algıları ve bakışları mı bir ‘ikilem’ yaratıyor. Siz nasıl bir ikilisiniz ve neden ‘İkilem’ olmayı seçtiniz?

Yazının Devamını Oku