Sevgili Gülden, ‘Yatsın Yanıma’ şarkın çıktığında, arabayla işe gidip gelirken radyocuların ifadesiyle ‘drive time’ anlarında radyolardan senin bu şarkını çok dinledim. Hatta o zamanlardaki halet-i ruhiyemin tam karşılığıydı ‘Yatsın Yanıma’. İşte diyordum bu kadın, kadınların hislerini çok iyi anlatıyor. Bazen bu yolculuklarda bazı iş arkadaşlarım da olurdu senin şarkına içli içli eşlik ederken bir anda araya girip “Niye sarılmayıp dönüp uyuyor” derlerdi. (Sanırım erkekler böyle düşünüyor). Ben de şarkıdaki hislerin derinliğini yol boyunca anlatırdım onlara. İlk soruya bu şarkıyla ilgili anılarımla girmek istedim, çünkü eminim birçok kadın da seni dinlerken benzer şeyler hissediyordur özellikle aşk, ayrılık acısı günlerinde. Hisler konusunda bu kadar nokta atışını nasıl yapıyorsun, evet anlamak bir şey ama onu sözlere döküp şarkı yapmak başka bir şey? ‘Yatsın Yanıma’ özelinde tüm diğer şarkıların adına sormak istiyorum nasıl dökülüyor kağıda notaya bu duygular? (Soru biraz uzun oldu ama…)
Öncelikle o dönem yol arkadaşlığı ettiğimize sevindim. Ayrıca o yollarda adıma sorulan soruları titizlikle cevaplaman da seni şahane bir temsilci olarak hissettirdi bana. Gelelim yazılma hikayelerine; herhangi bir şeyi iyi anlatabilmek için öncelikle iyi anlamış olmak gerekiyor, bunun temelinde yatan şey de empati duygusu. Ben bir duyguyu gözlemlerken ya da hayal ederken yaşamış kadar derinde hissetmek istiyorum, eğer bu gerçekleşirse kendiliğinden oluşuveriyor sanki şarkılar. Tabi ki burada kelimelerin gücü de çok önemli. Bu benim anlatım dilim ve ben şarkılarımı kendi anlatım dilimle oluşturuyorum, ortaya çıkan da bu.
Seni ilk olarak Emre Aydın’la beraber söylediğin ‘Soğuk Odalar’ şarkınla duyduk? Sizi yeniden ortak bir projede görecek miyiz? Tadı damağımızda kaldı sizin birlikte şarkı söylemenizin.
‘Soğuk Odalar’ın bu kadar sevilmesi ikimiz için de çok güzel bir his, ilerleyen zamanlarda tekrar bir iş birliği olur mu bilemiyorum, doğru şarkılarda doğru bir araya gelmelerin sonucu muhteşem oluyor, şu an için yeni bir proje yok ama zaman ne gösterir onu bilemem.
Yeni EP’in ‘Müdavim’i 2020’nin son günlerinde yayınladın. ‘Müdavim’in temel duygusu nedir?
Şarkıların yalın ve sade bir biçimde düzenlenerek dinleyiciye ulaşması ve hep birlikte geçirdiğimiz bu zor süreçte bir akustik çalışmanın hem yeni şarkılarla hem de video klipleriyle olabilecek en iyi halde sunulması amaçlıydı. Akustik denilince insanların aklına ağırlıklı olarak coverlar geliyor, ben bunu yapmak yerine, buyurun sıfır km şarkıları size sunuyorum güle güle dinleyin, izleyin demek istedim. Temel konularında da sonbahar kış kreasyonunun vazgeçilmezi olan ayrılık temasını işledim.
Çok ağır, bizi yaralayan durumların hislerini o kadar sakin dile getiriyorsun ki şarkılarında. Aslında biz dinleyiciler sakin yorumunun altında o çığlığı duyuyoruz. Bağırmadan duyuruyorsun kendini dinleyiciye. Bu sakinlik kişiliğinin, hayata bakışının bir sonucu mu?
Sevgili YaDa sizi ‘Çalışmıycam (Para Para)’ isimli eğlenceli şarkınızla tanıdım. Gruptan şarkıyı yapan Tuğrul Tülek bir oyuncu biz onu oyunculuğuyla bilirken şimdi müzisyenliğiyle de karşımıza çıktı. Özetle YaDa kimlerin bir araya gelmesiyle ne zaman kuruldu? Ve YaDa olmanızın hikayesi ve bu ismi seçmenizdeki motivasyon nedir? Bunları hep bilmek isterim çünkü grup isimleri seçilirken de çok eğlenceli konuşmalar geçtiğine eminim.
TUĞRUL: Ben, Can ve Aykut tiyatrodan geliyoruz yani içimizde Özgehan hariç daha evvel müzikle profesyonel olarak uğraşmış biri yok ancak ben sanatın disiplinler arası bir doğası olduğuna inanıyorum ve biz de yıllardır sahnede müzikle, dansla, sporla hep iç içe ilerledik.
CAN: Birbirimizi duymayı, dinlemeyi ve birlikte hareket etmeyi farklı bir disiplinde deneyimlememizin büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.
TUĞRUL: Bizim başlangıç noktamız aslında DOT’da sahnelenen ve Gizem Erdem ile birlikte oynadığımız ‘İki Kişilik Yaz’ oyunudur. Müzikli bir oyundu o, sahnede elimizde gitarlar canlı canlı şarkıları söylüyorduk. Özgehan da hem gitarıyla sahnede bize destek oluyordu hem de bütün o müzik bilgisini paylaştı ve iyi bir ekip olabileceğimizi hissettim bu sayede.
CAN: Gruba Tuğrul ve Özgehan’ın çalışmalarının ritme ihtiyaç duyması sayesinde katıldım ve uzun bir süre evlerde, elimizdeki enstrümanlarla prova yaptık.
TUĞRUL: Ve evet yaklaşık 3 sene önce başladığımızda bir ismimiz yoktu. İsmin kendi kendine oluşmasını bekledik aslında ama sonra ilk şarkımız ‘Koca Şehir’in yayınlanması gündeme gelince bir isim bulmak şart oldu. Herkes aklına gelen isimleri paylaşıp durdu bir süre ama hiçbiri için ‘cuk’ sesini duymuyorduk. İsim ararken en çok kullandığımız sözcük ya da idi yani biri bir öneride bulununca diğeri ya da şu olsun ya da bu olsun diye alternatifler sunuyordu. Sonuçta Özgehan bir gün en çok bunu kullanıyorsak adımız da YaDa olsun dedi olay kapandı. Bağlaç olarak kullanılmasının dışında sözcüğün başka anlamları da olduğu için yazarken bitişik yazmayı tercih ettik.
CAN: Anlamından ziyade enerjisi ve fonetiği etkiledi bizi. Ben hala her duyduğumda bize doğru bir kimlik oluşturduğunu düşünüyorum.
‘Şimdiki Zaman’ şarkınız 6 Ocak’ta yayı
Eskitilmiş Yaz ‘Boşlukta Sallantıda’
Eskitilmiş Yaz’ın canlı akustik albümü ‘Boşlukta Sallantıda’ tüm dijital platformlarda yayında. Müziğin akustik haline benim şahsen özel bir ilgim var. Bu çalışmayı da severek dinledim listelerime ekledim ve hemen sizlerle de paylaşmak istedim. ‘Uyursam Geçer mi?’ ve ‘Birlikte Bağıralım’ gibi hit şarkılarla iyi bir çıkış yakalayan Eskitilmiş Yaz, ‘Kıyılara’ albümünün ardından bu sefer de canlı akustik albümü ‘Boşlukta Sallantıda’ ile dinleyicisiyle buluştu. Bugüne kadar yayınladıkları şarkılar arasından seçmece oluşturulan bu albümde iki şarkıda kendilerine değerli müzisyenler Canozan ve Gülce Duru eşlik ediyor.
Emirhan Çakmak ‘Sonu Yok’
Emirhan’ın ‘Sonu Yok’ şarkısını dinlemeye başlayınca gerçekten de şarkıyı dinlemenin sonu yok. Şarkının ritmi dinleyeni hemen yakalıyor. Sözü Emirhan Çakmak, müziği Michel Beats, mixi Fakala, masteringi Falle imzası taşıyan şarkıda gitarlar ise Ege Çalışkan tarafından çalınıyor. ‘Sonu Yok’, eskiden yaşadığı sıkıntıları ve dertleri geride bırakıp kendine yeni bir yol çizen ve o sıkıntılara geri dönmeyecek şekilde hayatına devam eden bir gencin öyküsünü anlatıyor. Şarkının hikayesi insana umut veriyor. Emirhan Çakmak, ne kadar zor olsa da mutlu sonun yakın olduğunu anlatan ve o noktaya kadar durmadan yürüyecek bir gencin şarkısı olan ‘Sonu Yok’ ile onu ilerde daha çok dinleyeceğimizin sinyalini veriyor.
Daha İki Durak Var ‘Kendini Aramak Misali’
Şarkılarında ağırlıklı olarak insanların iç dünyasındaki kendileriyle olan savaşları, geçmişte yaşadıkları hüzünleri ve mutlulukları, ikili ilişkilerinden geriye kalanları, bazı anıları ele alan
Sevgili Burak ‘Geri Dönme’ şarkın synth pop alt yapısına sahip, şarkıda kullanılan vintage sytnhler ve drum machineler ile 80’ler sound’una göz kırpmışsın. 80’ler müziği senin için ne ifade ediyor?
80’ler sosyal ve siyasal anlamda tarihte bir ayraç gibi aslında. Kültürlere küresel çapta format atılan bir dönem. Benim içinse çocukluğumun ilk yılları olduğu için daha masum zamanlar. İnternet öncesi her dönemde olduğu gibi 80’ler müziği de bugüne kıyasla daha özenli geliyor. Yine de bu konularda elimden geldiğince nostaljik okumalardan uzak durmaya gayret ediyorum. Çünkü insan kendi zihninde geçmişini temizleyen bir varlık, dolayısıyla eskiyen her şey özlenmeye değer gibi geliyor ama bu da bir yanılsama esasında. Yine de inanması keyifli bir yanılsama.
Şarkıyı kaydederken, 80’lerde kullanılan kayıt tekniklerini kullanmışsın. Kayıt alındıktan sonra ses kanalları bant sıcaklığı vermesi için Amerika’da makara bant hizmeti veren bir stüdyoya göndermişsin? Yaptığın bu çalışmayı biraz daha detaylandırır mısın belli ki büyük bir emek var şarkıda? Yeni şarkıların da 80’lerden izler mi taşıyacak?
Bir sonraki şarkım akustik olacak. Çünkü her şarkının kendine özgü bir hikayesi var. Parçanın oluşum süresince yanında taşıyıp getirdiği bu hikaye şarkının düzenlemesine de yansıyor ister istemez. ‘Geri Dönme’de 80’ler soundunu yakalamak için epey emek harcandı ama teknolojinin imkanları hiçbir zaman insan yaratıcılığının verdiği kadar lezzet vermeyecek. Burada miks konusunda harikalar yaratan Berk Kula’ya da hakkını vermek gerek. Düzenlemeyi yapan Emrah Alpat ve mastering’de Ahmet Kalabay’ın emekleri olmasaydı şarkının bu ruhu yansıtması mümkün olmazdı.
Müzisyen, yönetmen, seslendirme sanatçısısın aynı zamanda. Birçok farklı alanda çalışmanın müziğine nasıl bir katkısı var?
Şu anda uzaktan çalışarak markalara stratejik danışmanlık vermeye ve reklam seslendirmesi yapmaya devam ediyorum. Reklam ajanslarında bunca zaman geçirdikten sonra birden fazla konuya yelken açmak da olağan bir durum aslında. Çünkü reklam, sesle görüntüyle popüler kültür öğeleriyle organik bağı olan bir sektör. Dokunduğunuz her yerde sizi besleyen yeniliklerle tanışmak mümkün. Çok renkli karakterlerle çarpışıyor ve algılarınızı açık tuttuğunuz ölçüde kendinizi ifade edecek farklı yollar bulabiliyorsunuz.
Bütün diyaloğu yazmayacağım ama siz anladınız neden bahsettiğimi. Yaşlı Amca ‘Kal Ki Adeta’ isimli yeni şarkısıyla tüm dijital platformlardaki yerini aldı. Grubu ilk tanıdığım şarkıları ‘Giderdi Hoşuma’ ki bu şarkı aynı zamanda dijital platromların 2020’de en çok dinlenen şarkılarından biri oldu. Sevgili Yaşlı Amca ile yeni/eski/gelecekteki şarkıları hakkında konuştuk.
Sevgili Yaşlı Amca uzun zamandır kadrajımdaydınız. Uzun zamandan kastım yıllar öncesi. Arabada radyoda dinleyip kim bunlar dediğim o gün. Yaşlı Amca’ymış. Röportaj yapmamız da bugünü buldu. Senenin o çok ünlü dijital platformunun dinleme listelerinde ‘Giderdi Hoşuma’ ile en çok dinlenen şarkılar arasına girdiniz. Ne hissediyorsunuz çok dinlenmek bünyeye yola devam etmek konusunda ekstra bir motivasyon yüklemesi yapıyor mu?
Artun: Yapmıyor desem yalan olmuş olur. Daha fazla insanın bizi dinlemesi, dediklerimizin ve çaldıklarımızın onlara ulaşabilmesi güzel bir his.
Sarper: Çok dinlenmemiz, bizim için sevindirici ve motive edici oluyor. En azından ilerlediğimiz yolun doğru olduğunu görebiliyoruz. Ama bunun yanında, bu işe başladığımızda bir dinlenme sayısı ya da bize rehber olabilecek bir kitle olmadan, samimi ve içtenlikle hissettiklerimizi paylaşmaya çalıştık. Bu heyecanı ve samimiyeti korumamız en önemlisi.
Yeni şarkınız ‘Kal Ki Adeta’ 25 Aralık’ta tüm dijital platformlarda yerini aldı. Seneyi dinleyicinize güzel bir şarkı hediye ederek kapattınız. Şarkıyı dinleyince birine ‘gitme’ demek yerine ‘kal’ demenin daha etkili olduğunu farkettim. Sizce ‘gitme’ demekle ‘kal’ demek arasında nasıl bir fark var?
Sarper: Katılıyorum. ‘Kal’ sanki son çare gibi diyebilirim. En son ve en dürüst arzu.
Artun:
Alternatif pop müziğin güçlü ikilisi Perdenin Ardındakiler, ‘Bu Şehir Bugün Sensiz’ isimli yeni şarkısıyla imkansız bir aşkın öyküsünü şahane bir kliple dinleyiciye sundu. İşte, ‘Perdenin Ardındakiler’le mutsuz aşkları, şehirleri, müziği konuştuk.
Dijital mecralarda Türkiye'de en çok dinlenen sanatçılar arasında yer alıyorsunuz. Ama görünür olmayı pek tercih etmiyor gibisiniz ya da bana öyle geliyor ‘Perdenin Ardındakiler’i biraz daha dinleyiciye görünür hale getirecek misiniz yeni çalışmalarınızla yoksa böyle iyi mi?
Müzik yaparken böyle bir kaygı gütmemeye çalışıyoruz. Yaptığımız müzik bizi olduğumuzdan daha görünür kılarsa ne ala. Ama ne görünür olmak ne de kendimizi gizlemek için herhangi bir çabamız olmadı, olacağını da zannetmiyoruz. Biz yalnızca müziğimizi yapıp, yolumuza bakıyoruz. Gerisini zaman gösterecektir.
Şarkılarınızda aşk ve şehirler kol kola. Şarkılarınızı dinlerken yaşattığı his aşk bitiyor ama şehrin sokakları, kokusu o aşkı o kişiyi hatırlatıyor. Yani o şehir o aşkın içimizden gitmesine bir türlü izin vermiyor. Görüyorum ki şehirler şarkılarınızın ortaya çıkmasında çok etkili. Şu an hangi şehirde yaşıyorsunuz? Sizi en çok etkileyen hayatınızda yer edinen şehir hangisi oldu neden? Ve de aşk ve şehir ikilisini sizin için ne ifade ediyor?
Şehirler, anılarla doludur. Eminim ki herkesin, bir şehre atfettiği, onunla özdeşleştirdiği bir anısı vardır. Zaten şehirleri canlı kılan da bence bu özelliğidir. Kavuşmalar, bozuşmalar, umutlar ve yıkıntılar. Şehirler bunların binlercesine ev sahipliği yapar. Şehir, o şehre ayağı değen herkesin anılarının toplamından çok daha fazla anıya sahiptir. Bu da benim için ‘Aşk ve Şehir’ kavramlarını birbirinden ayrılmaz hale getiriyor. Detayları silinmeye hatta sanrılaşmaya başlamış anılarımın iplerini şehirlere bağlıyorum ki benden kaçıp gitmesinler, kaybolmasınlar. O şehir aklıma her geldiğinde bana anılarımı hatırlatsınlar. Her neyse. Ben Ankara’da yaşıyorum. Direnç ise İzmir’de yaşıyor ancak işlerimiz gereği bolca seyahat etmemiz gerekiyor. Beni en çok etkileyen şehir sorusunu da ufak bir tebessümle boş bırakıyorum.
‘Ankara’yla Bozuşuruz’ şarkınız çok seviliyor. Ankara birçok şarkıda karşımıza çıkıyor. Özellikle de aşk, ayrılık şarkılarında Ankara vazgeçilmez bir şehir. Siz neden ‘Ankara’yla Bozuştunuz’? Ankara sizin için ne ifade ediyor?
Az önce de bahsettiğim gibi, şehirler içindeki yaşanmışlıklar ile anlam kazanıyor. Ankara içinde her zaman örtük bir buhran barındıran, hüzünlü bir şehir benim için. Bende bazı anıları canlandırıyor, dolayısıyla pek çok şarkıda değinmeden edemiyorum. Ancak şehirlere olduğundan fazla anlam yüklemeyi de doğru bulmuyorum. Çünkü anlattığımız şeyler insana özgü şeyler. Ankara’da daha önemli olup, Sivas’ta olmayan olan bir şey yok mesela. Mevzu yalnızca bir şehirdeki insanlar ve o şehirde biriktirdikleri anılarla ilgili.
Bora Duran dinleyicilerine şimdiden duyuralım, sanatçı Yeni Türkü ve Musa Eroğlu proje albümlerinde iki çok değerli şarkının yorumuyla yer alacak. Bize de keyifle dinlemek düşüyor. Sevgili Bora Duran’la eğlenerek okuyacağınız çok tatlı bir röportaj yaptık.
Sevgili Bora Başgan (sana ‘başgan’ demek geldi içimden) yeni şarkılarını pek yakında dinleyeceğimizi umuyorum dinleyiciyi ne bekliyor nasıl şarkılar paylaşacaksın bizimle?
Selam Başgan! Bence hepimiz ‘Başgan’ız hem kendimizin, hem de birbirimizin. ‘Başgan’ şarkısının ana fikri de buydu zaten. Bugün değilse ne zaman diyerek, herkesi hayatın içinde var olmaya, dansa ve anın içinde kalmaya davet ediyor, gücümüzün farkına varmamızı söylüyor.
Şimdi gelelim yeni şarkılara: Yeni şarkılar 2021 yılında dinleyicilerle buluşmak için sabırsızlıkla hazırlanıyor. Şu an stüdyo aşamasında sözü, müziği ve düzenlemesi bana ait 5 şarkı var. ‘Sana Doğru’ ve ‘Başgan’dan sonra dinleyicinin özlediği yavaş, dingin ve yine hayata dair sözlerin yer aldığı zorlu geçen 2020’nin depresyonunu anlatan şarkılar geliyor.
Şarkılar pandemi döneminde mi çıktı, daha öncesinde mi yapmaya başlamıştın? Nasıl bir duygu durumundan geçerek bize ulaşacak yeni şarkıların?
Pandemi döneminin ilk başlangıcında uzun bir süre çalışamadım, bu zaman diliminde Murathan Mungan ile beraber yaptığımız ‘Saklarım’ adlı şarkımıza klip çektik ve paylaştık. Ancak yaz bitimi depoladığım enerji ile birlikte hem var olanları toparladım hem de yeni şarkılar ortaya çıktı. Zaten çalışmaya başlayınca öyle oluyor bende, çalışsam sürekli şarkı yapacak gibiyim.
‘Sana Doğru’, ‘Başgan’ son zamanlarda en çok sevdiğimiz dinlediğimiz şarkılardan oldu. Şöyle bir benzetme yapmak istiyorum oyuna girip golünü atıp çıkıyorsun. Çok dinlenen şarkılar yapıyorsun ama sen o kadar da ortalarda görünmeyi tercih etmiyor gibisin. Nedir sebebi?
Bunun sebebini yıllardır sorarlar, ben de hep şarkılarım popüler benim olmama gerek yok derim. Çok göz önünde olmayı seven biri değilim, hele hele özel hayat aşk meşk meseleleri gibi konularla. Sağda solda gözükmek, bu meseleler üzerinden malzeme vermek hiç hoşlandığım bir şey değil. Dolayısıyla magazin basınına benden malzeme çıkmıyor. Yıllardır magazinden dostlar gelir, stüdyoda röportajını yapar gider. Hatta aramızda esprisi dahi olur “Abi seni stüdyo dışında hiç göremeyecek miyiz” diye.
“Aşkı bulup, yaşayıp, kaybetmiş olabilirsin, aşkı hali hazırda yaşıyor olabilirsin ya da aşk henüz senin kapını çalmamış olabilir. Çevremde gözlemlediğim çoğu ilişkiye uyuyor bu seçenekler. Buradaki tek kesinlik aşkın kendisi dışında hiçbir şey değil” diyen Birkan’la uzun zamandır röportaj yapmak istiyordum işte sizin için güzel bir röportaj.
Sevgili Birkan uzun zamandır röportaj yapmayı istediğim isimlerden biriydin ve nihayet o gün geldi. Yeni şarkın ‘Gel’de giden sevgiliye geri dön çağrısı var. Sence giden birine ‘gel’ demek mi yoksa çağrılan tarafta olmak mı zor?
Teşekkür ederim, çok naziksiniz. Her şeyden öte terk edilme ya da terk etme muhatabı olmak başlı başına oldukça güç bir durum. Büyük öğretilerle dolu fakat yol alması kolay olmayan bir yolculuk. İki tarafın da zorlukları aynı şiddette diyebilirim.
2020 yılında ‘Gülmedi Kader’, ‘Diken’, ‘Hiç Durmadan’, ‘ Ne Yapayım Bari’, ‘Yuva (akustik)’, ‘Yeni Bir Kan’ı yayınlayarak üretken bir sene geçirdiğini anlıyoruz. Bu pandemi senesi sana neler hissettirdi, 2020’yi nasıl geçirdin/geçiriyorsun?
2020 gerçekten ilginç bir sene oldu benim için de. Pandemi, yeni başlangıçlar, büyük sonlar, vefat, başarı vb. birçok duyguyu bana yaşattı. Tabii ki tek bir senenin omuzlarına bu yükü yüklememiz doğru değil. Ama sorumluluk maalesef 2020’ye kaldı. Neler hissettirdiğini henüz bilmiyorum, ben hala demlenme sürecindeyim. Yaşadıklarımı idrak etmek için zamana ihtiyacım var.
Müzik kariyerine Yedinci Ev’le başladın. Bir grup içinde müzik yaparken 2018’de Yedinci Ev’in müzikal yolculuğu sona eriyor ve sen solo çalışmalarınla devam ediyorsun. Bugün geldiğin noktada baktığında bir grup içinde olmak mı yoksa tek başına müzik yapmak mı sana daha uygun?
Hayatın içinde de takım oyununu daha çok severim. Yardımlaşmak, güzelliğe giden yolda destek vermek ve almak beni oldukça tatmin eder. Müzikte de ekip olarak hareket etmeyi seviyorum. Yedinci Ev’de de, şimdiki pozisyonumda da şarkılar benim elimden çıkıyor, stüdyoda pişiyor. O konuda pek bir değişiklik olmadı ama bazı kararları yalnız düşünmek, sorumluluğu sadece kendi adıma almak daha huzurlu ve rahat hissettiriyor.
G