Kayıtlarını evde yaptığı albümün vokalleri, gitarları, prodüksiyonu, mix’i ve mastering’i tamamen Mo Ava’ya ait. 10 parçadan oluşan albümün geri vokallerinde Mo Ava’ya Dilan Balkay ve Billur Battal eşlik ediyor. Kapak fotoğrafı ise Ayman Şanlıtürk’ün objektifinden.
Mo Ava’nın sorularıma verdiği cevapları okuyunca keşke bu röportajı yüz yüze yapabilseydik dedim. Neden mi? Çünkü verdiği cevapların derinliği beni çok etkiledi. ‘Derinleşme’ veya ‘derinleşememe’ meselesi artık çok görünür oldu hayatlarımızda. İşte Mo Ava da cevaplarıyla bu durumu çok iyi anlatmış.
Mo Ava’ya herkesin single yaptığı bu ortamda koskoca bir albüm yaptın ve albümde hiç boş yok neden bu zor yolu tercih ettin diye sordum. Cevabın detayları aşağıda ama küçük bir bölümünü bu ‘derinleşme’ meselesine referans olsun diye giriş yazısına aldım “İnsanlarla kısa süreli, karışık listelerde ismini bile bilmeden dinledikleri biri olarak değil; niyetleri ve zamanları varsa, uzun uzun vakit geçirebilecekleri biri olarak ilişki kurmak istedim. Bu yüzden albüm yapmak zorundaydım ki onlara beni tanıyabilmeleri için az da olsa daha fazla malzeme sunabileyim.” İşte Mo Ava iyi ki böyle düşünen bir müzisyen ve onu gerçekten tanımak isteyen dinleyicisine 10 şarkılık şahane bir albüm yapmış.
Mo Ava’nın ‘Üstümde Bi Halsizlik’ albümünü dinlemek ayrı bir zevk sorularıma verdiği doyurucu ve samimi cevapları okumak ayrı bir zevk. İnsan bu ‘halsizlikle’ bu şarkılar çıktıysa biraz daha enerjik olsa kim bilir neler çıkar diye heyecanlanıyor. Bu arada bütün şarkılar çok iyi ama benim favorim ‘Paranın Namına’ şarkısı.
Sevgili Oğulcan Dolu Kadehi Ters Tut dışında bir de Moawk diye bir elektronik projen var. En son 3 Temmuz’da yayınlanan Dolu Kadehi Ters Tut’un ‘Remix Takılmacalar’ adlı EP’sinde üçüncü remix’in yer aldı. Remix Takılmacalar’da benim favori remix’im de ‘Üzgünüm’dü. Şimdi de ‘Üstümde Bi Halsizlik’ albümünü yaptın. Anlaşılan o ‘halsizlik’ seni üretmekten alıkoymuyor. Seni Dolu Kadehi Ters Tut dışında bireysel çalışmalara yönelten motivasyonlar neler?
Teşekkürler, ‘Üzgünüm’ remix’ini beğenmenize çok sevindim. O parçanın orijinal versiyonunun aranjesiyle ilgili bazı pişmanlıklarım vardı, remix çalışmasının bunları düzeltmek için fırsat olabileceğini düşünmüştüm. İnsanların güzel tepkiler vermesi beni çok mutlu etti. Aslında ‘halsizlik’ beni daha da üretmeye itiyor diyebilirim. Kendimi bu şekilde kanalize etmek sadece halsizlikle değil, boğuştuğum tüm sorunlarımla mücadele etmemi sağlıyor.
Bireysel çalışmalara yönelmem ise kendimi biraz daha gerçekleştirebilmek amacıyla yaptığım bir şey. Kendimce sebeplerimle özellikle müzik alanında zamanın gerisinde kalmadan üretim yapabilmek için aşağı yukarı 35 yaşıma kadar zamanım olduğunu hissediyorum. Dolu Kadehi Ters Tut’un son yıllardaki büyüyüşü de biraz yavaş ve emin adımlar atma gerekliliği doğurdu. Bu da üretimin yavaşlaması demek. Fakat ben bu ‘kısıtlı’ bulduğum zaman içinde mümkün olduğunca fazla üretmem gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden de kendime daha fazla üretim alanları yaratmak istedim.
Hislerimiz, düşüncelerimiz, yaşadıklarımız rapçilerin kelimeleri vasıtasıyla muhatabına gidiyor. Dinlerken deşarj oluyor rahatlıyoruz. Sadece şarkıya eşlik etmekte zorlanıyoruz ya da ben zorlanıyorum tamamen benim yeteneksizliğim de olabilir. Son günlerde benim de çok dinlediğim bir şarkı var. Hatta trend videolar arasına da girdi. Tepki & Ceza işbirliğiyle ortaya çıkan ‘Yak’ çok sevildi çok dinleniyor, gerçekten de “ateş olup karanlığı yakıp geçiyor” bu şarkı.
Tepki’yle bu muhteşem şarkı vesilesi ile hem ‘Yak’ı hem rap müziği hem de daha neler yapacağını konuştuk.
Sevgili Tepki 31 Temmuz’da Ceza’yla beraber ‘Yak’ şarkısını müzikseverlerle buluşturdunuz. Şarkıyı çok sevdim ve bir kere dinlemeye başlayınca birkaç kere üst üste dinlemeden bırakamıyorum. Zaten şarkının ne kadar sevildiğini dinlenme grafiğine bakıldığında da görüyoruz ortalığı ‘Yak’ıp geçiyorsunuz. Öncelikle bu ikilinin bir araya gelme ve ‘Yak’ın ortaya çıkma hikayesini bilmek isterim.
Ceza ile uzun süredir tanışıyorduk ama bu sene ilk defa ‘Vio’nun albümünde beraber bir operasyon yürütme sansımız oldu. Bu pandemi sürecinde üretmeye çok kanalize olduğumuz bir dönemde Ceza’ya bir şarkı yapmak istediğimi söyledim ve kendisi de “neden olmasın” dedi. Bunun üzerine stüdyoya kapandık ve tam Ceza ile yapılabilecek bir şarkı yapalım diye ‘Yak’ı ortaya çıkardık. O da çok beğendi ve bir anda bu karşınızdaki olay oldu.
‘Yak’ elbette mesajını veriyor ama bir de sanatçısı tarafından bu mesajı öğrenmek ve belki kaçırdığımız bir noktayı yakalamak isteriz.
Aslında ‘Yak’ın mesajı çok açık. “Ateş ol karanlığı yak” diyoruz. Yani burada bir şeyleri deforme etmekten ya da bir şeyleri yok etmekten değil, tam tersi parıldamaktan ve karanlıkta kendini göstermekten bahsediyoruz. Aslında gençlerin şu anda bu kadar karanlık ve bu kadar depresif olduğu bir dönemde tam tersi bu yeni normale alışıp bir şekilde hayatla mücadele etmesi gerektiğini vurguluyoruz.
Tepki & Ceza bu ikili olmuş. İkinizin enerjisi şarkının enerjisini daha da yükseltmiş. Şarkıyı yapıp klibi ortaya çıkarana kadar böyle bir uyum yakalayacağınızı öngörmüş müydünüz?
Açıkcası bu uyumu daha şarkıyı yapmaya başlarken hissetmeye başladık. Zaten bana sorarsanız ikimizin de hip hop’a bakış açısı bir perspektifte aynı. Video klipte de çok yüksek bir enerji yakaladık ve ortaya böyle bir sonuç çıktı. Üç aşağı beş yukarı beklediğim şey buydu zaten ama tam istediğim gibi olması beni çok mutlu etti.
Harun Kolçak’ın ‘Çeyrek Asır’ albümü öncesi hazırlıklarına başladığı ancak tamamlanamayan ‘Deliyim’ ve ‘Haberin Bile Yok’ adlı iki yeni şarkısı ‘Hatıra’ albümünün en özel parçaları. İşte bu iki yeni şarkıyı albüm yayınlandığından beri üst üste kaç kere dinledim hatırlamıyorum. ‘Deliyim’ ve ‘Haberin Bile Yok’ şarkıları Harun Kolçak’tan sevenlerine, dinleyicilerine bir veda hediyesi gibi olmuş.
Şarkıyı dinlerken söz, müzik, yorum hepsinin güzelliği ayrı ayrı çekiyor şarkının içine. Şarkılar zaten duygusal bir tonda üstüne bir de Harun Kolçak’ın artık aramızda olmayışının da üzüntüsü eklenince duygularımızın yoğunluğu daha da artıyor.
‘Seni Sevmek Delilik Ama Ben Deliyim’
Şarkı sözlerindeki incelik dinleyiciyi hemen yakalıyor ayrıca yaşanmışlıkları en saf ve samimi haliyle ortaya koyan sanatçı şarkının duygusunu dinleyiciye de hissettiriyor. Söyleyenle dinleyenin iç çekişleri birbirine karışıyor işte bu da Harun Kolçak farkı olarak kendini gösteriyor.
“Ah, seni sevmek delilik ama ben deliyim, ah ne olursun uzak dur, gözünü seveyim” işte ‘Deliyim’deki bu sözlerden anlıyoruz ki zor, imkansız bir aşkın içindeyiz. Bu ara aşk acısı yaşıyorsanız bu şarkı sizi çok sarsacaktır. Dinlerken her notayı, sözcüğü kalbinizin içinde hissedebilirsiniz.
Bu röportajda Mecnunlar ve Leylaların ne olacağını da konuştuk yani aşkı. Çünkü kendisinin ‘Mecnun’ şarkısı beni de yeniden bir türlü cevabını bulamadığımız soruyla baş başa bıraktı. Mecnunlar ve Leylalar kavuşabilecek mi? Hem doktor hem müzisyen olan Buğra’nın bu soruya cevabı düşündürücü.
2000'li yılların ortasından bu yana üzerinde çalıştığı farklı tarzlardaki bestelerini bir araya getirip albümleştiren Buğra Kertmen'e stüdyo kayıtlarında Cengiz Baysal (davul), Metin Türkcan (elektro gitar), Poyraz Kılıç (Bas Gitar), Gülşah Erol (çello), Seda Eylül Tansık (viyola), Sezgin Alkan (piyano), Tolga Bozkurt (piyano) gibi tanınmış isimlerin eşlik ettiğini görüyoruz. Albüm kapak fotoğrafı ise fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut'un imzasını taşıyor.
Sevgili Buğra neden seninle bu kadar geç tanışmış olduk. ‘Olmasın Böyle’ çok iyi müzisyenlerle çalışıp ortaya koyduğun ‘zamansız’ bir albüm. Ben bu albümün dinleyiciyle yeterince buluştuğunu düşünmüyorum. Aynı zamanda doktorsun acaba önlüğü çıkarıp albümünü yapıp tekrar önlüğü giyip hastalarına döndüğün için mi? Sonuçta doktorluk da müzisyenlik de insanın bütün vaktini alır diye düşünüyorum. Sen ne dersin?
Merhaba, biraz geç olduğunun farkındayım ve bu konuda suçluluk duymadığımı söyleyemem. Ama yoğunluğumun ve pandemi sürecinin de dinleyicilerle buluşmamı erteleyen durumlardan olduğunu söyleyebilirim. Tabi planladığımız konser takvimini ileri tarihe almak durumunda kaldık. Umarım önümüzdeki süreçte albümü insanlarla daha çok buluşturabiliriz. Hekimlik kutsal bir meslek ve özellikle de işin içindeyseniz bu daha yoğun hissediliyor, özverili olmak zaman alan bir zorunluluktur. Bazen gömleği çıkarmaya bile zaman olmayabiliyor ama bu beyaz gömleği çıkardığımda gönlümü yakan siyah bir gömlek giyiyorum, bedenime yapışıyor çıkarmak istemiyorum.
Seni biraz tanımak isteriz müzikle olan bağının nasıl başladığını doktorluk gibi oldukça yoğun ve stresli bir meslek yaparken bu kadar iyi müzisyenle biraya gelip koskoca bir albüm yapacak sürece nasıl geldin?
Müziğe olan ilgimin çok küçük yaşlarda başladığını söyleyebilirim. Bir şeyi sevdiğinde anlıyorsun illa ki, müzik sevgisi daha çok içten gelen bir şey. Aynı zamanda müzisyen olan babamın desteklerinin de etkisi olmuştur müziği sevmemde ve enstrümanlarla tanışmamda. Uzun süredir elektro gitar ve piyano kullanıyorum. Üniversitedeyken de piyano, elektro gitar ve vokal olarak bir çok etkinlikte bulundum.
Tıp fakültesinden her şey çıkar, arada bir doktor da çıkar derler; müzik, edebiyat, resim veya diğerleri… Sanırım biz doktorlar biraz deliyiz, tabi bu arayış gerçeklerden saklanmak için değil, gerçeği arayış çabasıdır bana göre. Sanat şimdilik en büyük gerçek, ölüm ve yaşam arasına açılmış koca bir parantez. Ve ben bu gerçeği hiç bir otopside dahi göremedim. İnsan sevdiği bir şeye her zaman vakit bulur, 5 dakikada güzel bir şiir bile yazılır.
Bu şarkının sadece bir başlangıç olduğunu ondan çok farklı şeyler duyacağımızı ve beklemede kalmamızı söyleyen Berkehan Çalık dinleyicilerine yepyeni güzel şarkıların da sözünü veriyor. Berkehan Çalık röportajından genç bir müzisyenin katettiği yolları okuyacaksınız!
Sevgili Berkehan ilk teklin olan ‘Yarınlar’ı severek dinledim. Öncelikle sana başarılar dilerim. Hem ‘Yarınlar’ın çıkış hikayesini bilmek hem de seni biraz yakından tanımak isteriz?
Merhabalar Sevil Hanım, güzel dilekleriniz ve ilk teklim olan ‘Yarınlar'ı sevmeniz beni gerçekten mutlu etti, çok teşekkür ediyorum. Kendimden kısaca bahsedecek olursam 9 Haziran 1996 Adana doğumluyum, hayatımın büyük bir bölümünü ve lise eğitimimi tamamladığım yer ise Mersin. Antalya'da bulunan Akdeniz Üniversitesi’nde ilk üniversitemi bitirip İzmir'e yerleşme kararı aldım. Şu anda İzmir'de yaşıyorum ve Ege Üniversitesi’nde Mütercim Tercümanlık bölümündeyim. Yabancı dil öğrenmek benim için çok büyük bir zevk olduğu için ilk üniversitemde İngilizce şu an ise Almanca okuyorum.
Hayatımın büyük bölümünü kapsayan müzikten bahsedecek olursam, ben müziği hayatıma gerçekten erken yaşlarda soktum ve şu anda bulunduğum pozisyonda oluşumun etkisinde bu büyük rol oynuyor. Hala çok iyi hatırlıyorum 4 yaşındayken piyano çalmaya başlamıştım, 7 yaşındayken ise gitarı elime aldım ve müzik ne kadar sonsuz ise ben de o sonsuzlukta kaybolup her bilgiyi kendime katmak istedim, sanırım bundandır ki bu kadar süre bekleyip herhangi bir işimi yayınlamadım çünkü hep en iyisi olsun istedim ve müzik hatta sanat diyelim gerçekten sonu olmayan bir yol.
Bu köşe için Rap türünde röportaj yaptığım ilk isimsin, benim için de özel bir anlamı oldu şimdi. Müzik türleri zaman zaman öne çıkar geriye çekilir ve bu da hayatın doğal bir akışı gibidir. Sen şanslı bir dönemde çıktığını düşünüyor musun çünkü rap müziğin son bir iki yıldır yükselişte ve gündemde olduğu bir dönemden geçiyoruz ne dersin?
Teşekkür ediyorum, her zaman her şeyde ilk olmanın büyük bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Öncelikle yaptığım müzik türü ne kadar Rap base'li bir sound olsa da biz tam olarak aslında tarzımızı Rap olarak adlandırmıyoruz. Ülkemizde yapılmamış bir şeylere başlamak için bu projeyi yapmaya karar verdik. Yarınlar her ne kadar Trap/Hip-Hop türünde bir şarkı olsa da, diğer şarkılarımız biraz daha farklı aslında, sanırım R&B olarak adlandırabiliriz.
Ama inanın müziğimin tek bir tür içine sıkıştırılmış olarak bilinmesini istemem, çünkü dinleyicilerime daha müzikal şeyler sunacağım zamanlar gelecek. Tabii ki rap müziğin gelişmesi ve revaçta olması bizim de yararımıza oldu çünkü biz de sonuç olarak aslında günümüze uygun bir müzik yapıyoruz ve rap müziğin yarattığı dalga, bize insanlara farklı tarzların da olduğunu göstermemiz konusunda yardımcı olacak.
‘Göklere’, ‘Kırıldı Vazo’, Can Ozan’la birlikte söyledikleri ‘Seni Gördüm Rüyamda’ dinlemelere doyamadıklarımdan. Şenceylik’le aşağıda keyifle okuyacağınız röportajı yaptık.
Sevgili Eda çok merak ediyorum ‘Şenceylik’ lakabını almandaki nedenleri ve senin için anlamını?
Selamlar öncelikle. Bu güzel röportaj için çok teşekkürler. ‘Şenceylik’ lakabı, Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü’nde çokça vakit geçirdiğim koro yıllarından geliyor. O zamanlar BÜMK Klasik Müzik Korosu’nun şefi olan Kaan Bayır da soyadlarının sonuna ‘ik’ getirerek seslenirdi koristlere. Asıl soyadım Şenceylan, kulüpteki lakabım bu yüzden ‘Şenceylik’ olarak kaldı. Bu isim ne kadar akılda kalıcı olmasa ve tuhaf duyulsa da, bana müziğin bendeki anlamını çağrıştırdığından, dostluğu, paylaşmayı, birlikte uyum içinde ses çıkarmayı ifade ettiğinden, kendi şarkılarımı ve müziğimi bu lakapla sunmak istedim.
‘Kırıldı Vazo’ yeni şarkın, karantina günlerinden çıkan bir şarkı mı, nedir ‘Kırıldı Vazo’nun hikayesi? Biraz klişe bir soru ama kırılan bir vazo yeniden eski haline döner mi?
‘Kırıldı Vazo’yu karantinadan çok evvel yazmıştım. İnsan büyüdükçe duygularını yaşayış yoğunluğu değişiyor. Bu şarkı da “Aşkta da biraz böyle mi acaba? Kırılıp yıkılarak azalarak mı gidiyoruz? Sevmek duygusu seyreliyor mu?” diye soran saf bir sitemin abartısı. Kırılan vazo kesinlikle eski haline dönmez. Ortalığı epey de dağıtır. Fakat insan büyüdükçe anlıyor ki, asıl mesele vazo değil, vazo kırıldıktan ve yerler süpürülebildikten sonra boş kalan rafın asıl anlamını değerlendirebilmek. O rafta bir vazo olmasını cidden istiyor muydun? Ya da artık bunu istiyor musun? O rafın boş hali seni eksik hissettiriyorsa oraya illa bir vazo da koymak zorunda değilsin, belki bir kitap da koyabilirsin. Keşke çok emek vererek yaptığımız ve en yüksek raflara koyduğumuz kristal vazolar düşüp kırılmasalar, evet. Ama gerçek hayatta, şarkının vazoya yaktığı ağıttan daha güçlü bir mesaj var: Bir işi ya da bir insanı sevmek istersen, ona emek vermek istersen, ihtimalleri de ellerin kalbinde kucaklayacaksın. Bu sevginin ve emeğin, dolayısıyla hayatın en güzel yanı, belki de bu riski almaya gönüllü olabilme gücün olacak. “Ben bunu severim”, “Ben bunu yaparım.” diyebilme lezzeti. Yaptığın vazolar, resimler, kitaplar, biblolar o raftan aşağı yüz kere de yuvarlansa, yine de yenisini koyabilecek ve rafını her kırılışta daha yükseğe çıkarabileceksin. Nazım Hikmet geliyor bu noktada aklıma: “Ölmekten korktuğun halde, ölüme inanmadığın için. Yaşamak yani, ağır bastığından”.
Can Ozan’la söylediğin ‘Seni Gördüm Rüyamda’ şarkısını dinlemelere doyamıyorum. Can Ozan gibi birçok isimle ortak projelerin de var. Bu ortak çalışmaları özellikle mi istiyorsun yoksa biraz öyle mi denk geliyor? Seni bireysel olarak yaptığın çalışmalarda daha çok dinleme imkanı bulacak mıyız? Belki de yeni ortak bir çalışma vardır, var mıdır?
Müzikle uğraşmanın en güzel yanı duyguları ve tutkuyu sevdiğin arkadaşlarınla ve dinleyiciyle paylaşmak. Can Ozan çok tutkulu ve başarılı bir müzisyen. Sözü müziği ona ait olan ve birlikte söylediğimiz ‘Seni Gördüm Rüyamda’ epey ses getirdi. Etrafımda birçok müthiş şarkı yazarı, müzisyen, prodüktör var, bu bakımdan kendimi şanslı hissediyorum. Elbette yıllar içinde, samimi ve açık iletişimle, gerçekten inanarak işler yapmakla büyüyen beslenen bir çevre oluyor bu. Ahmet Ali Arslan’la birlikte benim eski şarkılardan ve onun yeni yazdığı şarkılardan kaydetmeyi planlıyoruz yakında. Ayrıca Vera ile bir düet geliyor bu yaz. Bireysel olarak yaptığım çalışmalar da devam ediyor, klipli bir ‘Çok Eski Bir Şarkı’ geliyor yakında Avrupa Müzik’le.
İnsan Mıyız kesinlikle müzik yapmalı. Kendilerinde 2000’lerin ilk yarısı çıkan sağlam rock/alternatif müzik gruplarının kumaşı var. Grubun isminden de anlaşılacağı üzere bir dertleri var ve onu müzikleriyle ifade ediyorlar.
Bu röportajda genç ve yetenekli müzisyenlerden kurulu İnsan Mıyız grubunu tanıyacağız. Her bir soruya grup elemanları ayrı ayrı cevap vermeyi tercih etti bu sayede onları daha da iyi anlayacağız.
Sevgili İnsan Mıyız Grubu (böyle deyince de bir tuhaf oldu ama hepinize aynı anda hitap edebilmek için gruba bir birey gibi seslendim) iki yıl aradan sonra sizlerle bir dinleyici olarak yolumun yeniden kesişmesine çok mutlu oldum. Şarkılarınız, yaptığınız yeni albüm hakkında sorulara girmeden önce kendinizi anlatmanızı tek tek kendinizi tanıtmanızı, müzikle olan bağınızın ne zaman başladığını ve akabinde İnsan Mıyız’ın nasıl çıktığını bilmek isterim.
Ergin Katı: İnsan Mıyız grubunun solistiyim. Müzik hayatım 6 yaşındayken Kıraç’ın “Bir Tanrım var bir gitarım, şu dünyada yapyalnızım” lafını duyup bundan etkilenerek gitar çalmamla başladı. Başta 2 sene kursa gitsem de, sonrasında Hacettepe ve Gazi konservatuarlarında gitar eğitimi aldım. Solistlik serüvenim ise ben sesimle barışık değilken, grup arkadaşlarım ve özellikle Safa’nın bana verdiği destek sayesinde başladı.
Safa Yıldırım: Grubun davulcusuyum, aynı zamanda altyapıları yazıyorum. Benim müzik ile tanışmam babamın sayesinde oldu. Kendisinin de müzisyen olması beni en etkileyen durumdu. Evde bugün bile her zaman çeşit çeşit enstrüman bulunuyor. Çoğu enstrümanla küçük yaşta vakit geçirme şansına sahiptim. Bunun öncesinde profesyonellik yolunda bir spor kariyerim vardı ama kendimi müzikle uğraşırken daha iyi hissediyordum ve bunun için neler yapabilirim diye düşünürken mevzu buralara kadar geldi. Şu anda da akademik eğitimimi müzik üzerine almaktayım.
Ahmet Koçak: İnsan Mıyız grubunun gitaristiyim. Müzik ile olan bağım 6 yaşında ailemin desteğiyle bağlama çalarak başladı. Ama o yaşlarımdan beri hayalim hep elektrik gitardı. Sonrasında kendime ucuz bir klasik gitar aldım ve kendi kendime öğrenmeye başladım. Küçük yaşta olmama rağmen çalıştım ve biriktirdiğim para ile ilk elektrik gitarımı aldım. O zamanlardan beri gitar çalıyorum, her anımı kendimi geliştirmeye odaklı yaşıyorum.
Öncü Çelik: İnsan Mıyız grubunun bas gitaristiyim. Benim müzik maceram 6 yaşında dolapta gitar bulmam ile başladı. Ailem ilgimi fark edince beni 7 yaşımda kursa yolladı. 2 yıl klasik gitar eğitiminden sonra elektrik gitara geçtim. 6 yıl kadar da onu çaldıktan sonra bir bas gitar aldım. Kendi kendime onu öğrendim.
Arda Çağlar:
‘İhtimaller’ şarkısı vesilesi ile çok sevdiğimiz Koray Candemir’le aşağıdaki şahane röportajı yaptık. Verdiği sıcak ve içten yanıtlarla bir kez daha onu neden çok sevdiğimizi anlayacağız. Aradan çekiliyor ve sizleri Koray Candemir’le baş başa bırakıyorum.
Sevgili Koray Candemir seni yine hit olacak, klasikler arasına girecek yepyeni bir şarkı olan ‘İhtimaller’le dinlemekten çok mutluyuz. Ben ‘İhtimaller’in hikayesini merak ediyorum. Yani bu şarkının aklına ilk düştüğü andan şu an bizim dinlediğimiz sürece kadar ortaya çıkma aşamalarını anlatır mısın? Biz dinleyiciler bu hikayeyi şöyle bir duyguyla okuyacağız: Hani anneler doğum hikayelerimizi anlatır ya ‘sabaha karşıydı kar yağıyordu…’ Biz de hiçbir detayını kaçırmadan dinleriz. İşte böyle bir ilgi ve sevgiyle merak ediyor ve bilmek istiyoruz ‘İhtimaller’in doğuşunu da.
Öncelikle güzel cümleleriniz için teşekkür ederim. Can Baydar uzun süredir bana ‘Sana şarkı yazmak istiyorum.’ diyordu. Bir akşam aradı ve sözleri yazdığını, bestede bir noktaya geldiğini ama beni yanında istediğini söyledi. Hemen atladım gittim, beraber besteyi bitirdik. Son haline gelmesi yaklaşık iki sene sürdü. Başından itibaren şarkının içimize sinmiş olması işimizi kolaylaştırdı.
‘İhtimaller’de adeta bir efsaneler takımı kurmuşsunuz bütün bu isimleri aynı ekipte bir araya getirmek ortaya çıkan sonucu da bir üst seviyeye taşıyor. Bize bu konuda neler söylemek istersin?
Talihli olduğumu kabul ediyorum. Güzel insanlar biriktirmişim, burada övgüler işlerinin erbabı arkadaşlarıma; Cem Şahin, Cemre Kabaş, Can Baydar, Serkan Çeliköz, Burak Gürpınar, Tarkan Gözübüyük, Evren Göknar.
Klip pandemi öncesi çekilmiş bu konuda kendini şanslı hissediyor musun çünkü bir vakittir izole yaşıyoruz ve bundan sonrası için de kontrollü bir sosyalleşme söz konusu. Şu durumda anladığım kadarıyla klip en az 3-4 ay önce çekilmiş. Yayınlanması için neden bu kadar süre beklediniz?
Yönetmenliğini Doğan Tanyer’in yaptığı videomuzu geçen sene aralık ayının ortalarında Dasdas’ta çektik. Mart ayında yayınlamayı planlıyorduk pandemi başladı. İki ay ertelemiş olduk ama sağlık hepsinden önemli.