Paylaş
Sevgili Polen İstanbul çıkışlı elektro pop müzik yapan bir ikilisiniz. Sizi biraz daha yakından tanıyalım, ikili olarak bir araya gelme hikayenizi, birlikte müzik yapma serüveninizi anlatır mısınız?
6 yıllık bir geçmişimiz var. Ordu’da tanışmıştık. Beraber müzik yapma fikri ve arkadaşlığımız da o zamanda başladı. (Bunun son 3- 4 yılını da ev arkadaşlığıyla geçiriyoruz). İstanbul’a geldik ikimiz de üniversite için. Ben bitirdim ve 1 sene uzaklaştım İstanbul’dan sonra geri geldiğimde (yaklaşık 2 sene önce) Polen’i kurduk. Elektro pop bizim bir yanımızı iyi tanımlar kesinlikle ama daha özelde nu funk, alternative, R&B ya da lo-fi diyebilirim tarzımız için.
Yaptığınız müzik türünün dinleyiciye hakkıyla ulaşabildiğini düşüyor musunuz?
Yani biraz önce bahsettiğim şeye paralel olarak bu bahsettiğim tarzlar global ölçekte listeleri ve dinleyicisi olan tarzlar. Bizim için henüz bakir bir alan tabi başka şeylerin içinde var olabiliyoruz bir şekilde ama genel olarak bu soruya cevap vermek için biraz erken olduğunu düşünüyorum. Uzun vadede ürettiğimiz şeylerin hakkıyla ulaşıp ulaşmadığını daha iyi anlarız, ben ulaşacağına inanıyorum.
İstanbul elektronik müzikte marka şehirlerden olabilir mi mesela İstanbul çıkışlı, gruplarla, isimlerle dünyada bir ünümüz olabilir mi? Çünkü şehirlerin enerjisinin ritminin sanatsal üretimler üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Hatta yeni şarkınız ‘KOŞ’ da İstanbul’daki hareketi ve hızı temsil ediyor gibi. Ne dersiniz?
Şehirlerin ritmik karşılığının olması konusuna katılıyorum. ‘KOŞ’ için de bu geçerli ve doğru bir tespit. “Her şey daha zorlaşıyor” sözü şarkıda birisine gelişi güzel söylenen bir söz değil zaten İstanbul’da yaşayan insanlar bunu hissederler. Hatta ülkede ve dünyada şu sıra daha da büyük şeyler bile oluyor. Diğer kısmına gelirsek sorunun; yapılan bir işin global anlamda karşılığının olup olmaması o yerden ne gibi üretimlerin beklendiğiyle alakalı sanırım. Böyle bir ün yani özellikle elektronik anlamda dünyaya yayılabilecek şeyler burada daha etnik şeylerle mümkün gibi geliyor bana açıkçası.
‘KOŞ’ tam bir dans şarkısı kendi adıma pandemide en çok özlediğim şey gidip müzik dinleyip dans etmek. Siz neleri özlediniz, nasıl geçirdiniz/geçiriyorsunuz pandemi günlerini?
Biz pandemi öncesi iki konser verdiğimiz için konserleri özledik demem garip olabilir. Süreç düzeldiğinde çalmayı istiyoruz tabi birebir şarkının reaksiyonunu sahnede deneyimlemek çok güzel olur. Ama bu süreç her müzisyeni olduğu gibi bizi de zora itti ve daha da ürettirdi. Şimdi albüm hazırlıyoruz, demolarımızla uğraşıyoruz ve Polen olarak prodüksiyonunu üstlendiğimiz bazı sanatçılar var.
Yeni şarkılar var mı yakın gelecekte?
Evet ocak ayı sonu ya da şubat başı ‘Sebebi Sensin Bil’ adında yine lo-fi, R&B çizgide bir single yayınlayacağız. Bu şarkı albümün bir parçası, sonrasında da diğer şarkılarımızı yayınlayacağız.
Sizin ‘hayalleriniz’ nedir müziğinizle ilgili?
Bizim hayalimiz şu anda şarkılarımızı içimize sine sine yayınlamak ve bunları kalabalıklara sunmak şu anda daha öncelikli olan bu. Sonrasında yeni hayalleri de kurarız diye düşünüyoruz.
Adettendir hep sorarım grup isimlerini. Polen olmanızdaki hikaye nedir?
Dürüst olmalıyım, Polen ilk başta bizim şarkılarımızın manik ya da depresif yanlarını ortaya koyması açısından uyumlu bir kelimeydi ve kulağımızda bu iki duyguya da güzel tınlıyordu güzel bir renk düşündürüyordu müziğimize yakışan. Sonrasında şunu fark ettim biz Mehmet’le başladık bu yola ama etrafımızda dinleyip bizle çoğalan müzisyenler, dost dediğimiz insanlar ya da dinleyenler olmaya başladı bu kalabalıklaşma zaten Polen’in doğadaki rolüne de çok paralel desem herhalde tutarsız olmam.
Paylaş