Şule VURAL ALKAN
1’İNCİ SINIFTA ÖĞRETMEN İLE KURULACAK BAĞ ÖNEMLİ
Kızım bu yıl 1’inci sınıfa başladı. Sadece iki gün ve onun da yarısında eğitim görüyorlar. Henüz öğretmeni ile birbirlerini yakından tanıma şansını elde edemedi. 1’inci sınıfta öğretmen ile kurulacak bağın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Henüz bu bağ oluşmadan online eğitimin ne kadar faydası olur bunu yaşayarak göreceğiz. Bu nedenle bu yıl en büyük mağduriyeti 1’inci sınıfların yaşayacağını düşünüyorum. Çünkü örgün eğitim uzaktan öğretimle asla karşılaştırılamaz. Hatta henüz okuma yazma bilmeyen bir çocuk söz konusuysa maalesef durum biraz daha kritik. İlk okuma yazma ve alfabe öğretimi, öğretmen rehberliğinde gerçekleşmesi gereken bir süreç.
EKRANDA DİSİPLİNİ SAĞLAMAK ZOR
Özellikle uzaktan eğitimde biz velilere büyük görev düşüyor. Çocukları ekran karşısına geçirmek ve disiplini sağlamak zor. Yaşadığımız sürecin açıklarını kapatmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstermeye çalışıyoruz.
OKUL MEVCUDU ARTTI
Mart ayından beri devam eden pandemi döneminde, 21 Eylül’de başlayan yüz yüze eğitimin ikinci aşamasına 12 Ekim tarihinde geçildi. İlkokul 2, 3 ve 4’üncü sınıflar, ortaokul 8’inci sınıflar, lise hazırlık ve 12’inci sınıflar, köy okulları ve özel eğitim öğrencileri ilk derslerine girdi. İkinci dönemin başlamasının üzerinden bir hafta geçti. Bursa ve çevresindeki durumu yetkililere sorduk. Genel durum ile ilgili değerlendirmelerde bulunan sendikası temsilcileri, gözlemlerini aktardılar.
GENEL BİR STANDART YOK
Eğitim İş Bursa Şubesi Başkanı Özkan Rona, okullarda önlemlerin standart şeklinde alınmadığını söyledi. Önlemler konusunda bütün sorumluluğun okul idarelerine bırakıldığını belirten Rona, “Mevcut kaynağı olan, elden bağış alabilen, para toplayabilen okullar bu önlemleri daha fazla alabildi. Dezenfektan, yedek maske temin etti. Kimi okullar ateş ölçer alabildi. Yönlendirme tabelaları koyabildi. Mesafe uyarıları yapılabildi. Kıt ekonomik kaynakları olan okullar da bütçeleri kadar önlem alabildiler. Dolayısıyla okullarda alınan önlemlerle ilgili genel bir standart yok. Sağlık Bakanlığı’nın koyduğu standartların yakalanamadığı okullar var” dedi.
YETERLİ PERSONEL YOK
Bakanlık tarafından ‘Her teneffüsten sonra temas edilebilecek yüzeylerinin tamamı dezenfekte edilecek’ açıklaması olduğunu hatırlatan Rona, tırabzan, kapı kolu, musluk gibi öğrenci ve öğretmenlerin temas ettiği her yerin bu düzenlemenin içine girdiğini söyledi. Okullarda yeterli yardımcı hizmetlinin olmadığını söyleyen Rona, bu nedenle eksiklik yaşandığını ekledi.
ÖNLEMLER CİDDİYETLE ALINMALI
Okullarda seyreltilmiş şekilde gruplar halinde eğitim yapıldığını belirten Rona, “Özellikle merkezde zaten ikili eğitim yapılıyordu. Şimdi seyreltilmiş ikili eğitim yapılıyor. Sabahki ve öğlenci öğrenciler arasında yer değişiminde genel bir dezenfeksiyon işlemi yapılması gerekirken, bu işlem de yapılamıyor. Okulların hem yeterli miktarda hijyen maddesi alabilecek imkanı yok, hem de bunu sürekli yapabilecek personeli yok. O nedenle önlemler yeteri kadar alınmadı. Belli noktalara dezenfektan monte etmekle, öğrencilerin okula maskeyle gelip oturmalarını sağlamakla bu iş olmuyor. Önlemler ciddiyetle alınmadı” diye konuştu.
Bu yılın Temmuz ayında Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısının, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85,9 oranında bir düştüğüne dikkat çeken Güney Marmara Turizm Otelciler Birliği (GÜMTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Yazıcı, buna göre 932 bin 927 kişinin geldiğini söyledi. 2020 yılı Temmuz ayında Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeleri açıklayan Yazıcı, bunların sırasıyla Almanya, Ukrayna, İngiltere, Hollanda ve Fransa olduğunu kaydetti. Aynı dönemde en fazla ziyaret yapılan iller ile ilgili bilgi veren Yazıcı, ilk 5 sırada İstanbul, Antalya, Edirne, İzmir ve Muğla’nın yer aldığını aktardı.
Turizm geliri ve ortalama harcama rakamları açısından da bilgi veren Yazıcı, “2019 yılında yabancı ziyaretçilerin ortalama harcaması 642 ABD Doları olarak gerçekleşmişti. 2019 yılının aylık genel ortalama harcaması 666 ABD Doları olarak kayıtlara geçti. 2020 yılında ise; yabancı ziyaretçilerin üç aylık ortalama harcaması 710 ABD Doları olarak gerçekleşmişti. 2020 yılının aylık genel ortalama harcaması ise 727 ABD Doları olarak kayda geçti” dedi.
DOLULUK ANCAK YÜZDE 25
Bursa otellerinin ortalamalarına bakıp, değerlendirmede bulunan Yazıcı, “Mart sonu itibariyle pek çok otel faaliyetlerine ara vermişti. Nisan ve Mayıs ayı dolulukları yüzde 10-12 seviyelerindeyken, bu oran Haziran ve Temmuz ayı doluluklarına yüzde 20-25 oranına ancak çıkabildi” diye konuştu.
POTANSİYELİ DÜŞTÜ
Bursa otellerinin yüzde 80’inin, yüzde 50 kapasite ile faaliyete başladığını açıklayan Yazıcı, şu andaki doluluk oranlarının yüzde 25-30 seviyelerinde olduğuna dikkat çekti. Açık olan otellerin hepsinin sertifikalı olarak hizmet verdiklerini vurgulayan Yazıcı, “Şehir otellerinde konaklama hizmeti kadar yiyecek ve içecek operasyonları da çok önemli. Son kısıtlamalardan sonra yiyecek ve içecek potansiyeli de düştü. Pandemi sebebiyle her gün farklı bir durum ile karşı karşıya kalabiliyoruz. O yüzden de kış sezonunu yaşayıp, göreceğiz ama önlemlerimizi alıyoruz” şeklinde konuştu.
TALEP ALIYORUZ ANCAK...
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi nedeniyle turizm sektörünün çok fazla etkilendiğini söyleyen Karinna Hotel Ön Büro Müdürü Harbi Türk, Türkiye’nin turizm ülkesi olduğunu belirterek, bunun da ekonomiye yansıması olduğunu ekledi. Özellikle yaz döneminde Bursa’ya gelen Arap misafirlerin bu yıl neredeyse hiç gelmediğini aktaran Türk, “Yaz döneminde Uludağ’da otelimizi açamadık. Ama dağ evlerimiz bu süreçte yerli misafirlerimizin tatil ihtiyacını giderdi. Bursa ve Uludağ için yatırım hedefleri seneye ertelendi diyebilirim” dedi.
SORU İŞARETLERİ VAR
Bu yıl Uludağ’a doğalgazın geldiğini hatırlatan Türk, en büyük yeniliğin bu olduğunu anlattı. İşletmelerin Ekim, Kasım ayında pandemi sürecinin seyrine göre Güvenli Turizm Sertifikası alacaklarını söyleyen Türk, işletmecilerin ‘Tesisimi yüzde 60 kapasite ile açabilir miyiz?’ kaygısı yaşadıklarını kaydetti. Bunun yanında birçok soru işaretinin de bulunduğunu anlatan Türk, “Her yıl büyük bir pazar olan kış festivali olur mu? Yılbaşı, sömestrde durum nereye evrilir? Ekim ve Kasım aylarında net bir durumda adım atmak istiyoruz” diye konuştu.
VAKALARIN ARTMAMASI TEMENNİMİZ
Tesis olarak Güvenli Turizm Belgesi’ni aldıklarını açıklayan Türk, “Odalarımızda ve aktivite alanlarında her türlü hijyen ve mesafeli alan oluşturduk. Aynısını orman evlerinde de yaptık. Orası hizmet veriyor. Sonbahar için hazırlıklarımızı yaptık ancak Mart ayındaki gibi vaka sayılarının artmaması temennisindeyiz” dedi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Turizm Konseyi Başkanı Sibel Cura Ölçüoğlu, geçen süreçte şehirlerarası seyahat kısıtlamaları ile hafta sonu sokağa çıkma yasakları nedeniyle yurtiçi seyahatlerin azaldığını söyledi. Bursa’ya yurtdışından çok yurtiçi seyahate hareketlilik kazandırmanın önemine değinen Ölçüoğlu, “Yurtiçi turizmi canlandırmak için çalışmalıyız. Benim hep söylediğim o zaten. Arap turistlerden ayrı Bursa’ya yerli turistin gelmesi gerekiyor. İzmir, İstanbul, Ankara, Eskişehir’de yaşayan insanların yeni yollar ile kente kolay erişim imkanı bulunuyor” diye konuştu.
KARANTİNADAN DOLAYI SEYAHATE ÇIKMAM DİYORLAR
Gelecek konusunda pozitif olmaya çalıştıklarını anlatan Ölçüoğlu, tatil ve fuar organizasyonları için şu değerlendirmeleri yaptı:
“Turistler gelseler bile Türkiye’den kendi ülkelerine döndüklerinde karantinaya girecekler. Bu, birçok kişi için büyük bir handikap. Bu durumda ‘Hiç seyahate çıkmam’ veya ‘Kendi ülkemde kalırım’ diyor. Bunu özellikle Avrupalılar söylüyor. Dönüşte 10-15 gün karantina... Birçoğu için imkansız bir durum. Bursa’da fuarlar olacak deniyor. Onlara da yurtdışından gelenler oluyor. Onların da ellerini, kollarını bağlayan kendi ülkelerine döndüklerinde uygulanan karantina koşulları olacaktır. İki günlük fuara gelecek sonra 14 gün evde oturmak zorunda kalacak. Kimse gelmez öyle bir fuara.”
HERKES KENDİ ÜLKESİNDE TATİL YAPTI
Bursa’ya gelecek olanların da karantina uygulamalarından dolayı vazgeçtiklerini söyleyen Ölçüoğlu, dünyadaki turizmin bu kadar düşme nedeninin de bu olduğunu savundu. Her yerde iç turizme odaklanıldığını anlatan Ölçüoğlu, “Kendi otellerimizde de Güney’de de görüyoruz. Hep yerli turist var. Bu Almanya’da da Hollanda da öyle. Herkes kendi ülkesinde tatil yaptı ki dönüşte karantinaya girilmesin diye” dedi.
FUARLARA KATILDIK
Geçen sene Dubai ve Sofya’da BTSO ve TÜRSAB olarak turizm fuarlarına katıldıklarını anlatan Ölçüoğlu, iyi bir dönem yaşadıklarını açıkladı. Mart ayı itibariyle koronavirüsün çıkmasıyla bu yaz döneminin Bursa için çok kötü geçtiğini söyleyen Ölçüoğlu, sene sonuna kadar da parlak görmediğini aktardı.
TÜRKİYE Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Eker, dünya genelinde bir sorun yaşandığını hatırlatarak, Bursa’nın da bu süreçten etkilendiğini söyledi. Bursa için Körfez Ülkeleri ve Arap pazarının önemli olduğunu ifade eden Eker, o bölgelerde de tedbirler neticesinde giriş-çıkış yasaklarının sürdüğünü kaydetti.
Ülkelerin kendi vatandaşları, çalışma izni ve oturma izni olanlar ile iş nedeni ile seyahat edenlerin yolculuk yapabildiğini söyleyen Eker, “Turizm seyahati sadece Antalya Bölgesi’ne var. Onun dışındaki şehirlerde turizm sezonu açılmadı. Maalesef bu hedeflerimizi etkileyen bir durum. Zaten bu sene yeterli potansiyel olmadığı için otellerin yarısından çoğu da açmadı. Pandemi bitmediği sürece açılmaz. Artık beklentimiz gelecek yaz ayında” diye konuştu.
DİKKAT ETMEMİZ GEREKİYOR
Turizmden gelecek yaz dönemine kadar çok fazla beklentilerinin olmadığını yineleyen Eker, “Aslında beklememek doğru. Belki daha sıkı tedbirler alınsa, gelecek yılı kurtarabilecektik. Şimdi gelecek yıl da tehlikeye giriyor. Halk olarak dikkat etmemiz gerekiyor. Turizm olarak 3-5 ay belki iş yapamayacağız ama önümüzdeki yıl yapabiliriz. Dünya Hava Yolları Birliği tarafından yapılan bir açıklamada turizmin 2023 yılından önce eski duruma dönmeyeceği ve eski doluluklara ulaşmayacağı öngörülüyor. Bursa da tüm dünyanın etkilendiği gibi bu durumdan etkileniyor” dedi.
İÇ PAZAR ULUDAĞ’I DOLDURABİLİR
Sağlıkçılarla yaptıkları görüşmelerde aşı veya ilaç bulunmadığı sürece bu işin önümüzdeki yaza kadar devam edeceği öngörüsü bulunduğunu ifade eden Eker, kış turizminde de bu durumun yaşanabileceğini kaydetti. Ağırlıklı olarak iç pazara yönelik olduğu için Uludağ’ın belli bir doluluk oranını yakalayabileceğine değinen Eker, “Mesela Antalya’da Temmuz ve Ağustos ayında bir doluluk oldu. İç turizmin de etkisi oldu. Uludağ’da otel sayısı az olduğu için dolabilir. Uludağ, daha çok iç pazar ile doluyor. Belki bir avantaj olabilir” diye konuştu.
BAZI OTELLER SINIFTA KALDI
Pandemi öncesinde hem Turizm ve Tanıtma Şube Müdürlüğü, hem de başkanı olduğu Bursa Kültür Turizm ve Tanıtma Birliği üzerinden 2018 ve 2019’da çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiklerini hatırlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, dünyanın her yerinde Bursa’nın tanıtımını yaptıklarını kaydetti. Birçok ülkede turizm profesyonelleri ile ortak çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Aktaş, gerek acentelerin, gerek otellerin Güney Kore, Almanya, Dubai, Hollanda, Bulgaristan, Japonya, Umman, Bahreyn, Katar gibi birçok ülkede acentelerle anlaşmalar gerçekleştirip, rezervasyonlar aldıklarını dile getirdi.
İYİ SİNYALLER ALINDI
Bu senenin Ocak ve Şubat aylarında alınan konaklama istatistiklerinin 2020’nin turizm açısından son derece iyi geçeceğinin sinyallerini verdiğini söyleyen Aktaş, “Çünkü önceki yıllara göre Ocak ve Şubat aylarında turist sayılarımızda belirgin bir artış trendi oluşmaya başlamıştı. Fakat Mart ayında tüm dünyada olduğu gibi turizm adeta Bursa’da da durma noktasına geldi. Haziran ayından sonra rakamlarda bir miktar iyileşme olmuş olsa da istenilen sayılara ulaşmak mümkün olmadı” diye konuştu.
Covid-19 süreci nedeniyle herkesin ‘Maske, Mesafe, Temizlik’ kuralları ile sağlığına dikkat ettiğini söyleyen Aktaş, aşı ve tedavi konusunda dünya genelinde çalışmaların devam ettiğini belirterek, bunun da bir gün geçeceğini kaydetti. Turizm sektörünün beklentisinin tüm bunları geride bırakıp, turizmin tekrar ivmelenerek istenen seviyelere gelmesi olarak özetleyen Aktaş, “Biz de buna inanıyoruz, bugüne kadar yaptığımız tüm çalışmaların meyvesini belki bu sene toplayamadık fakat Covid-19’u geride bıraktığımızda turizmde çok daha iyi yerlerde olacağız” dedi.
ORTADOĞU, UZAKDOĞU VE AVRUPA
Bursa’da turizm sektöründe tüm paydaşların birlik halinde olduğunun altını çizen Aktaş, bu durumdan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ortak hedefler oluşturup, bu hedeflere birlikte yürüdüklerini söyleyen Aktaş sözlerini şöyle sürdürdü:
Çok fazla yatırım gerektirmeden yüzde 20-40 arası gelişme gösterebilecek sektörler bunlar. Konjonktüre bağlı olarak biyoteknoloji ve moleküler biyoloji, genetik gibi konular geleceği olan sektörler olarak öne çıkmakta” dedi.
Pandemi süresince, ekonomide sürecin nasıl ilerleyeceğinin tartışıldığını anımsatan Bursa Sanayici ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Hadi Türkay, dönüşün U şeklinde mi, V şeklinde mi olacağının değerlendirildiğini kaydetti.
Gelen ihracat rakamlarının, bu geri dönüşün U şeklinde olacağına işaret ettiğini belirten Türkay, kesin bir şey söylemek için çok erken olduğunu dile getirdi.
Toparlanmada en hızlı olan sektörün tarıma dayalı ürünlerde görüldüğünü ifade eden Türkay, bunun özellikle yaş meyve ve sebzede yaşandığını aktardı. Yaz ayları içinde olduğumuzu hatırlatan Türkay, koşullar göz önünde bulundurulduğunda da bunun normal bir gelişme olduğunu dile getirdi.
KONJONKTÜR BELİRLEYECEK
Önümüzdeki süreçte üzerinde durulması gereken sektörlerle ilgili değerlendirmede de bulunan Türkay, “Türkiye özelinde, senelerdir tarım ve turizm sektörlerini söylüyoruz. Her iki sektörde de hem insan kaynakları anlamında, hem yatırım anlamında ciddi birikimlerimiz var. Çok fazla yatırım gerektirmeden yüzde 20-40 arası gelişme gösterebilecek sektörler bunlar. Konjonktüre bağlı olarak biyoteknoloji ve moleküler biyoloji, genetik gibi konular geleceği olan sektörler olarak öne çıkmakta. Pandemi sorunlarını daha çok yaşayacağımız günler var önümüzde” dedi.
İNSANLAR TASARRUFA YÖNELDİ
Sanayi malları üretiminde ciddi daralma yaşandığını söyleyen Türkay, bunun eksi yüzde 8 civarında olduğuna değindi. Otomotiv ve çeliğin sanayide en yüksek düşüş yaşayan sektörler olduğunu belirten Türkay, “İnsanların alım alışkanlıklarına geri dönüş yavaş olacak. İnsanlar tasarrufa yöneldi. Gelecekle ilgili net bir görüşleri yok. Dolayısıyla harcamalarını ertelemeyi doğru buluyorlar. Tüketime dayalı ve bu sektörlerle doğrudan ilişkili sektörler en çok etkilenenler oluyor” diye konuştu.