Keles Belediye Başkanı Mehmet Keskin, 4 Nisan 2019’da göreve başladığını hatırlatarak, bu tarihten itibarin kanalizasyon işlerinin bittiği yerlerin üst yapı çalışmalarına odaklandıklarını söyledi. Kaldırım ve parke taşlarının döşediklerini ifade eden Keskin, “Bu taşların hemen hemen tamamını döşedik. Merkezde 5 bin metrekare bordür, kaldırım için taş aldık. Görev geldiğimizde birçok yerin üst yapı çalışması yapılmamıştı. Yaklaşık 700 bin lira masrafımız oldu” diye konuştu.
Daha önce Akçapınar’da 3 katlı ihalesi yapılmış köy binası bulunduğunu hatırlatan Keskin, bunun sözleşmesinin eksik olduğunu hatırlatarak, tamamladıklarını açıkladı.
ÇÖREK OTU PARA GETİRİYOR
Yazıbaş Mahallesi’nde çörek otu diktiklerini belirten Keskin, “Bunu ayıklama noktasında İl Tarım Müdürlüğü’nden makine temin edilmişti. Birkaç senedir atıl duruyordu. Onun binasını yaptık. Orada da vatandaşlarımız çörek otunu ayıklayabiliyor ve daha güzel fiyata satabiliyor” şeklinde konuştu.
Köylerde tuvalet, cami, fırın gibi işlerin devlet-millet işbirliği ile gerçekleştiğini söyleyen Keskin, buraya malzeme desteği yaptıklarını açıkladı. Bazı yerlerde kendi elemanlarıyla çalıştıklarını dile getiren Keskin, “İki mahallede binamız vardı. Çatılarını düzenledik. Yaklaşık 2 milyon TL yatırım gerçekleştirdik. BUSKİ ile işbirliği yaparak, Kocayayla’nın altyapısını değiştirdik. Geçen sene gelen, giden kalabalık olunca altyapı yetersiz kaldı. BUSKİ malzemelerinin büyük bölümünü verdi. İşçiliği kendi çalışanlarımız ile yaptık” dedi.
Kocayayla’da Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan çadırların yer aldığını anımsatan Keskin, iskeletlerini sağlamlaştırdıklarını açıkladı. Üstlerine branda yerleştirdiklerini ifade eden Keskin, “Islanmaması gerekiyordu. Ümit ediyoruz ki onlar rutubet almayacak ve sağlıklı şekilde turizme açmış olacağız” diye konuştu.
SLOW CITY ADIMLARIMIZ OLACAK
Baştan beri kırsal turizm ve devamında da ‘Slow City’in stratejilerinde yer aldığını açıklayan Keskin, “Çünkü bizim memleketimizin ‘’Fabrika kuralım burada insanlar ekmek sahibi olsunlar’ gibi bir şansı yok. Bakınca çok verimli tarım arazilerimiz de yok. Onun için buralarda kırsal turizmi canlandırmak istiyoruz. Bu noktada ‘Slow City’ müracaatımız olacak. İnceleme gezileri yaptık. Bu noktada adımlarımız olacak” diye konuştu.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Kuş, rekabet gücü yüksek şehirlerin dünya ekonomilerine yön verdiği bir dönemin yaşandığını vurguladı. Dünyada artık ülkelerden çok şehir ekonomilerinin yarış içinde olduğuna dikkat çeken Kuş, “Bizler de Bursa iş dünyası olarak kentimizi dünya ile rekabette avantajlı bir konuma taşımak istiyoruz. Bu noktada otomotiv, tekstil, gıda ve kimya gibi sektörlerle birlikte köklü bir üretim geleneğine sahip olduğumuz bebe-çocuk sektöründe de firmalarımızın mevcut potansiyelini geliştirmek büyük önem taşıyor” dedi.
YÜZDE 80’İ BURSA’DAN
Türkiye’de bebe-çocuk konfeksiyonu sektöründe toplam üretimin yüzde 80’ini tek başına Bursa tarafından karşılandığını dile getiren Kuş, “Ticaret Bakanlığımızın destekleri ve BEKSİAD ile işbirliğinde yaklaşık 5 yıl önce başlattığımız çalışmalarla firmalarımızın ihracat odaklı dönüşümüne liderlik ederken, sektördeki işletmelerimizi de uluslararası rekabete hazırlıyoruz. Bu kapsamda 100’e yakın firmamızın kümelendiği 3 Uluslararası Rekabeti Geliştirme Projesi (UR-GE) geliştirdik. Firmalarımız için UR-GE faaliyetleri ile başta Rusya, ABD, Polonya, İran, Fas, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi farklı coğrafyalardaki ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir yanında yurt dışı pazarlama etkinlikleri gerçekleştirdik. Bursa’da düzenlediğimiz ikili iş görüşmeleri (B2B) organizasyonlarıyla da firmalarımız, yüzlerce ülkeden iş insanını üretim tesislerinde ağırlama ve ticaretini geliştirme fırsatı buldu” diye konuştu.
İHRECET HER YIL ARTIYOR
Sektörde moda ve trendleri belirleyen Junioshow Fuarları’nın da firmaların büyüme hedeflerinde önemli bir rol üstlendiğini vurgulayan Kuş, tüm bunların sonucunda da sektörtün, her sene ihracat rakamlarını kademeli olarak artırdığına dikkat çekti. Daha önce sadece iç pazar odaklı üretim yapan firmaların, kavuştukları yeni vizyonlarıyla artık uluslararası pazarların en önemli aktörleri arasında yer almayı hedeflediğinin altını çizen Kuş, “Bebe, çocuk konfeksiyonu firmalarımızın örnek başarıları, sektörümüzün kümelendiği Vişne Caddesi’nin çehresini de değiştiriyor. İşletmelerimizin artan ticaret potansiyeli, üretim alanlarının modernizasyonundan vitrin düzenlemeleri ve showroom alanlarına kadar her alanda güçlü bir şekilde hissediliyor” dedi.
BURSA BÜYÜRSE TÜRKİYE BÜYÜR
MÜŞTERİ PAHALILIKTAN ŞİKAYETÇİ
Kids Gold Mağaza Sorumlusu Süleyman Caneri:
Dış piyasaya çalışıyoruz. Ağırlık Orta Doğu olmak üzere dünyanın 40 farklı ülkesine ihracat yapıyoruz. Bebe elbisesi, tek tişört, elbise, pantolon, ikili penye takımı üretiyoruz. Yaklaşık 10 senedir de bu bölgedeyiz. Üretimimiz de var. Müşterilerimiz fiyat pahalılığından şikâyetçi. Doların düşmesi gerekiyor. Pandeminin de kalkması lazım.
IŞIKLANDIRMA OLMALI
Caddeye ışıklandırma yapılmalı. Burada milyon dolarlar dönüyor. Tabelalarda yabancı isimler yazılması gerekiyor. Burada bir adet otel bulunuyor. Onun kapasitesi de belli. Onun için yeterli olmuyor.
CADDEYİ ARAPLAR GÖTÜRÜYOR
Cadde Junior Kids Baby Mağaza Müdürü Kemal Kahraman:
Bebe Çocuk Konfeksiyon Sektörü Sanayici ve İşadamları Derneği (BEKSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yıldız, kuruluş aşamasında 30 kişi ile yola çıktıklarını hatırlatarak, bugün 250 üyeye ulaştıklarını kaydetti. Bölgede 3 binin üzerinde firmanın bulunduğunu ifade eden Yıldız, “Bu da 80 bin istihdama tekabül ediyor. Türkiye’de çocuk konfeksiyon üretiminin yüzde 70 – 80’ini Bursa üretiyor. Bunun yüzde 60’ını da yurtdışına satıyoruz. Dünyanın 5 kıtasına ihracatımız var. Pergeli Türkiye’nin ortasına koyduğumuzda, komşularımızın tamamına yoğun ihracatımız bulunuyor. 60 ülkeden de bölgeye alım için insanlar geliyor” dedi.
Bölgenin gelişmesi için BTSO ile ortak çalışmalarının olduğunu ve bunun büyük katkısını gördüklerini dile getiren Yıldız, “URGE çalışmaları firmalarımızın dünyaya açılması ve bölgemizin dünyaya tanıtımında çok büyük rol üstlendi. Bizim 2 URGE’miz var. Aynı sektörde URGE yapan tek sektörüz. Şu anda toplam 100 firmamız URGE desteklerinden istifade etti. Teşvik ile fuarlarımızı başlattık. Son iki fuar pandemi ile gerçekleşmese de yılda iki defa fuar düzenliyoruz” diye konuştu.
Zaman içinde bir takım değişiklikler yaşadıklarını belirten Yıldız, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ile de bölgenin daha güzel olması için fikir alışverişinde bulunduklarını kaydetti.
HURDALIKLARLA İLGİLİ DÜZENLEME YAPILMALI
Yaşadıkları problemlere de değinen Yıldız, “Birçok problemimiz var. En büyüğü hurdalıklar. Onlar da birer esnaf ama bir çözüm bulunmalı. Ya yer gösterilsin, ya da çeki düzen verilsin. 10 yıldır talebimiz var. Her belediye başkanı, valiye söylüyoruz. Dosyaları tutuyorlarsa birikmiştir. Öncelikli sorunumuz hurdalıklar. Kaldıramıyorsak, bunların önüne setler yapıp, reklam tabelası konabilir. Görüntü kirliliği yok edilebilir” diye konuştu.
AÇILMAYAN YOLLAR VE ÇÖP KONTEYNIRLARI
DÜNDEN BUGÜNE
VİŞNE CADDESİ
Vişne Caddesi sahip olduğu potansiyeli ile kente önemli oranda katma değer sağlıyor. Ancak bunun karşılığında hak ettiği ilgi ve değeri görüyor mu? Hürriyet Bursa olarak bölgeyi mercek altına aldık. Bölgenin durumu nasıl? Ne yapılıyor? Nasıl bir değer ortaya konuyor? Eksiklikleri neler? gibi soruların yanıtları için birçok kesimin görüşlerine yer verdik. Değerlendirmeyi okurlarımızın yorumuna bıraktık. İşte Vişne Caddesi’nin durumu…
Vişne Caddesi’nde e yaklaşık 20 yıl öncesine kadar kara tezgah olarak bilinen makinelerle tekstil ürünleri üretiliyordu. İmalat, yurtiçi ve yurtdışına satılıyordu. İşletmelerdeki makineler büyük olduğu için faaliyet gösterilen üretim alanları da geniş ve sağlamdı. Bunun yanı sıra bulundukları cadde de büyüktü. Lokasyon olarak kent merkezine yakın olması avantajdı. Büyüyen ve gelişen kentin istediğiniz bölgesine ulaşım rahattı. Bu nedenle tercih edilen bir bölgeydi.
GÜNDEME BAĞLI DEĞİŞİMLER
Ekonomide ve dünyadaki gelişmelere bağlı olarak burada da değişiklikler oldu. Faaliyet gösteren işletmelerden bazıları büyüyüp, organize sanayi bölgelerine taşındı. Bazıları ise dünyadaki gelişmelere ayak uyduramayarak, kapısına kilit vurdu. Sonrasında da bazı işletmeler boş kaldı ve değişim başladı.
Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Okul Müdiresi Ayşe Korkmaz, okulda cerrahi maske ürettiklerini açıkladı. Üretimin Moda Tasarım Teknolojileri Alanı bünyesinde gerçekleştirildiğini belirten Korkmaz, üretimde öğretmen, öğrenci ve personellerin gönüllü görev aldığını dile getirdi. Okulun döner sermaye işletmesi bulunduğunu da belirten Korkmaz, “Yasal sınırlama gelene kadar bu çerçevede satışlar yaptık. Ağırlıklı olarak işletmelerden talepler geldi” diye konuştu.
Üretime 18 Mart 2020 tarihinde başladıklarını anımsatan Korkmaz, “Tüm dünyada ve ülkemizde salgın ile ilgili gelişmeleri gördükçe öncelikle; ‘Biz neler yapabiliriz?’ düşüncemiz oluştu. Basında Mesleki Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı diğer meslek liselerinde dezenfektan üretimi gibi örnek çalışmalar yapıldığını gördük. İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz vasıtası ile de maske ve tulum konusunda da yoğun ihtiyaç olduğu haberini aldık. Kendi imkanlarımızı gözden geçirerek, maske üretimini başarabileceğimize karar verdik. Bu anlamda Bursa, Eskişehir, Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) desteğinin ne kadar yerinde ve zamanında oluştuğuna sevindik. İl Milli Eğitim Müdürlüğü önderliğinde, ilimizdeki diğer meslek liseleri ile koordineli olarak malzeme araştırmalarını yaptık ve üretimleri planladık. Ülkemizin bu süreci en az hasarla atlatabilmesi adına hafta sonları dahil özverili bir çalışma temposuyla üretimlerimizi sürdürmekteyiz. Atölyelerimizde üretilen maskeler; sağlık çalışanlarımızın kullanımına sunuluyor” dedi.
ZORLUKLAR AŞILDI
Başlangıçta hammadde temin etme konusunda zorluklar yaşandıklarını belirten Korkmaz, yaşanan zorlukları İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve okulların dayanışma içindeki çalışması ile aşıldığını ve tüm malzemelerin temin edildiğini kaydetti. Yarı mamul maskelerin temininden sonra, lastik ve telleri dikerek ürünü oluşturduklarını ifade eden Korkmaz, düzenli olarak günde 400 adet maske üretecek şekilde ekibi organize ettiklerini açıkladı.
HİBE VE DESTEK ALDIK
Üretim sürecinin BEBKA ile bağlantılı olduğunun altını çizen Korkmaz, “BEBKA’nın 2019 Yılı Mesleki Eğitimin Geliştirilmesi Mali Destek Programı kapsamında hibe alınan, projelendirilmiş bir bütçe ile donanımlarımızı sağladık. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile BEBKA’nın teknolojik, güncel üretimler yapabilmemiz için sunduğu bu fırsatı değerlendirdik. Dikiş makinelerimizi, ütülerimizi ve çalışma ortamlarımızı teknolojik olarak yeniledik. Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB), Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve kurumsal ortaklarımızla bağlantılarımız da oldu. Bursa tekstil sektörünün önde gelen firmaları da proje iştirakçilerimiz olarak Covid 19 ile mücadele amaçlı üretimlerimizde sürekli arayarak, ihtiyaçlarımızı sormuş ve destek amaçlı iyi niyetlerini belirttiler” diye konuştu.
ÖĞRENCİLERİMİZ PROJE HAZIRLAMANIN ÖNEMİNİ ANLADI
Ürün tamamlandıktan sonra bunları, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Sağlık İl Müdürlüğü ve Vefa Sosyal Destek Grubu’na gönderdiklerini açıklayan Korkmaz, “Alanlarıyla ilgili çalışmalara katkı sağlamaktan ve maske dikimini öğrenmiş olmalarından dolayı öğrencilerimiz çok mutlu oldular. Ayrıca BEBKA kapsamında yürüttüğümüz projemizin böyle anlamlı bir üretimde katkısını görünce, proje hazırlamanın anlamını ve önemini daha iyi anlayarak, motive oldular” dedi.
Sıfırda da ikinci elde de rekor satışın yaşanacağı bir yıl olacağını açıklayan 0 araç bayii yöneticileri, yeterli sıfır araç oranı ile piyasada dengenin sağlanabileceğini savundu. Sertepe Otomotiv, İnşaat, Tekstil, Sanayi, Ticaret A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Serkan Güler, ikinci el otomobilde en belirleyici noktanın araç bulunurluğu olduğunu belirterek, pandeminin etkisi ile çoğu markada sıkıntılar meydana geldiğini söyledi.
Araçlarda ÖTV ile ilgili yeni bir düzenleme yapıldığını hatırlatan Güler, satış matrahı 130 bin liranın altında kalan araçların yüzde 50, 130 bin TL’nin üzerindeki araçların yüzde 80’lik dilimde yer aldığını kaydetti. Modellerin yüzde 80’e çıkınca fiyatların da otomatik olarak arttığına işaret eden Güler, “O artış insanları ikinci ele yönlendirdi. İkinci ele bu kadar talep olunca fiyatları kısa zamanda yukarı çekmiş oldu. İnsanlar sattığı aynı aracı tekrar geri alamamaktan şikayetçi aslında. Kullanıcılardan da ‘Fiyatlar arttı, bu fırsat’ diye satan oldu ama ne yazık ki sattıkları fiyatta yeni araç alamadılar veya benzer bir otomobil alamadılar. Çok hızlı şekilde yükseliş gözlendi” diye konuştu.
TOPLU TAŞIMADAN BİREYSEL KULLANIMA
Pandeminin de sektörü etkilediğini savunan Güler, fabrikaların üretim hacimlerinin azaldığını veya bazı markalarda tamamen durdurduğunu kaydetti. Sıfır ve ikinci el araç piyasasında satışların yüksek sonuçlanacağını söyleyen Güler, “Sıfır otomobil satışında pazarın bu yıl 800 binlere dayanacağı planlanıyor. Son 3 ayda oldukça fazla araç geliyor. Pandemi başlangıcında itibaren yaklaşık 4 ay boyunca azalan sıfır araç arzı talebi karşılamayınca otomatikman talep ikinci ele kaymış oldu. İnsanların bireysel araç kullanma ihtiyacı da yükseldi. Pandemi döneminde toplu taşımadan bireysel araç alımına yöneldiler” şeklinde konuştu.
ARAÇ SAKLAMAK KİMSENİN İŞİNE YARAMAZ
İkinci el araç alacaklara tavsiyede de bulunan Güler, alacakları modelin sıfırını inceleyip, onun fiyatı ve olup olmadığına bakarak hareket etmeleri önerisinde bulundu. Bayilerin ve distribütörlerin araçları tuttuğu yönündeki iddiaları da kabul etmeyen Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
Hürriyet Bursa ikinci el otomobil fiyatlarındaki tırmanışı araştırdı. İkinci el ve 0 km araç satıcılarıyyla görüşen Hürriyet Bursa, bu konuda rahatsızlıkları ve talepleri ilk ağızdan öğrendi.
Geçen yılın ikinci yarısından itibaren başlayan ikinci el otomobil fiyatlarındaki artış, ivmesini artırarak sürdürüyor. Yaşanan durumdan alım yapanlar kadar satış yapanlar da şikayet ediyor. Bazı modellerde yüzde 100 oranında artış gözleniyor. Kimi araçlarda ise ikinci el ile sıfır araç fiyatı aynı seviyede seyrediyor. Konuyla ilgili yaşananları sektör temsilcileri ile konuştuk. Bu durumun neden kaynaklandığını, piyasada dengenin nasıl sağlanabileceğini, fiyatlardaki çıkış trendinin devam edip etmeyeceğini, önümüzdeki yıl beklentilerini sorduk. İkinci el otomobil piyasasının nabzını tuttuk.
FİYATI YÜZDE 100 ARTAN VAR
Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, araç fiyatlarındaki artışın piyasayı ele geçirmek isteyen kartellerden kaynaklandığını ileri sürdü. Vatandaşın da farkında olmadan bu duruma destek verdiğini ifade eden Yanık, özellikle yılbaşından Ekim ayına kadarki süreçte çok ciddi artışlar yaşandığını kaydetti. Her araçta farklı oranda artış olduğunu belirten Yanık, bunun yüzde 100 oranında yansımalarının da görüldüğünü ekledi.
DEVLET SAHAYA İNMELİ
Türkiye’de sıfır araç girişi olmadığı için araç fiyatlarının yükseldiği yönünde bahaneler sunulduğunu anlatan Yanık, “Eğer Türkiye’ye sıfır araç girişi yok ise talep de yoksa ki bunlar, ‘Araç satamıyoruz’ diye ÖTV indirimi talebinde bulundular. Şu anda nasıl sıra veriyorlar? Devlet masa başında denetim yapmayı bırakacak. Sahayı bilen insanlarla sahaya inip, gümrükleri denetleyecekler. Sıfır bayilerin otoparklarını denetleyecekler. Arabaların Türkiye’ye girip, girmediğini kontrol edip; ciddi matematiksel hesap yapıp, neden bu kadar artış olduğuna bakacaklar. Bunun araştırılması lazım” diye konuştu.
İNTERNET SİTELERİ KONTROL ALTINA ALINMALI