Covid-19 pandemisi nedeniyle seri üretimlerin yavaşlaması ve durmasına paralel olarak yatırım planlarında ertelemeler yaptıkla-rını açıklayan Coşkunöz Holding Ceo’su A. Erdem Acay, “Salgının en belirgin etkisinin ise lojistik yakınlığın öne çıkması ve üretim-lerin, pazarın olduğu yere geri dönmesi yönünde akımlar olacak. Yaşanan zorluklar neticesinde Türkiye gibi lojistik anlamda ko-numu optimum iyi olan ülkeler avantajlı hale gelecek” dedi.
Coşkunöz Holding; otomotiv, savunma, havacılık, enerji, çevre teknolojileri, bilişim ve lojistik alanlarında 12 şirket ile faaliyetlerini sürdürüyor. Aralıksız 70 yıldır üretimini sürdüren Coşkunöz Holding, yurtdışında farklı yatırım ve projeleri ile dikkat çekiyor.
Geçen yılı yüzde 15 büyüme ile kapatıp, 330 milyon Euro ciro elde ettiklerini açıklayan Coşkunöz Holding Ceo’su A. Erdem Acay, bu büyümenin içerisinde otomotiv sektörüne hizmet veren yurt dışında kurulu şirketlerin gelirlerindeki payının yüzde 30 civarında olduğunu hatırlattı. Gelecek 5 yıl içinde öngördükleri büyümeye paralel olarak yeni yatırımlar yapacaklarını belirten Acay, bu oranı yüzde 45’lere çıkarmayı hedeflediklerini dile getirdi.
Covid-19 pandemisi nedeniyle seri üretimlerin yavaşlaması ve durmasına paralel olarak yatırım planlarında ertelemeler yaptıkla-rını açıklayan Acay, “Holding olarak 2020 yılı yurtiçi ve yurtdışında 350 milyon TL’nin üzerinde yatırımlar planladığımız bir yıldı. İlk iki ayda planlarımıza uygun bir şekilde ilerledik ancak tabii ki Mart ayından itibaren sektörlerdeki gelişmelere ve nakit akışımıza göre yatırım ötelemelerine başladık. Hedefimiz yıl sonuna kadar öngördüğümüz yatırımları gerçekleştirmek” diye konuştu.
YENİDEN PLANLAMALAR YAPTIK
Öncelikle piyasaların durumunu da dikkate alarak yeniden planlamalar yaptıklarına dikkat çeken Acay, “Bu dönemde yatırımla-rımızı öteledik, tedarikçilerle ödeme vadelerimizi ve siparişlerimizi yeniden yapılandırdık. Maliyet azaltma çalışmalarına odakla-narak; krizden daha az veya geç etkilenen kalıp üretimi, IT, savunma gibi sektörlerdeki çalışmalarımıza diğer şirketlerden destek vererek, kaynak yaratmayı öne çektik. Yurtdışındaki şirketlerimizin ve projelerimizin pandemiden etkilenme faz farklarını finan-sal dengeleme için kullandık. Proje bazlı çalıştığımız müşterilerimizle ödeme vadelerini öne çekmek üzere görüşmeler yaptık” dedi.
DÖVİZ KREDİLERİNİ KAPATTIK
Osmanlı sivil mimarisinin ilk yansımalarından olan ve tarihi dokusunu korumayı başaran 700 yıllık Osmanlı Vakıf Köyü Cumalıkızık, Bursa’nın 10 kilometre doğusunda Uludağ’ın eteklerinde kuruldu. 1981’de ‘Kentsel ve Doğal Sit Alanı’ ilan edilen, 2014’te ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Cumalıkızık, 3 anıtsal yapı ve 176 sivil mimari örneğini bünyesinde barındırıyor. Ağaçların arasından geçen taş döşemeli yolculuyla daha ilk adımdan itibaren ziyaretçilerini zaman yolculuğuna çıkaran Cumalıkızık, aynı zamanda geniş bir organik ürün yelpazesine ve zengin mutfağa sahip.
DEPREMDEN SONRA RESTORE EDİLDİ
Bursa’daki ilk Osmanlı eserlerinden olan Balabanbey Kalesi, şehri gözetim altında tutmak amacıyla Aktimur Kalesi ile birlikte devletin kurucusu Osman Bey tarafından yaptırıldı. Bursa’yı yerle bir eden 1855 depreminde büyük hasar gören kalenin yeri 1927’de tam olarak yeninden tespit edildi. Yıldırım Belediyesi tarafından restore edilen kalede her yıl Nisan ayında düzenlenen fetih şölenlerine ev sahipliği yapıyor.
DEVLETE GEÇİŞİN YANSIMASI
Avrupa Leylek Köyü ağına girmeye 2011’de hak kazanan ve Türkiye’yi bu birlikte temsil eden tek Türk köyü olan Eskikaraağaç, 12 yıldır düzenlenen ‘Leylek Festivali’ kapsamında, hem doğa konusunda farkındalığı artırıyor, hem turizm alanında adını sıkça duyuruyor. Bursa’nın ilk ve tek tahnit müzesi de Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından bu köye yapılıyor. Türkiye’de görülen kuş türlerinin yer alacağı müzenin, özellikle doğaseverlerin ilgisini çekeceği belirtiliyor. Eko turizmde de öne çıkan bölge 1,5 kilometre uzunluğundaki Leylek Yürüyüş Yolu’na sahip. Uluabat Gölü’nün kıyısında, şiirlere konu olacak bir manzara eşliğinde gün batımını ziyaretçilerine sunan köy, ayrıca yeni kazandırılan sosyal tesis ile bu güzel manzara eşliğinde yemeğini yemek isteyenleri geri çevirmiyor.
LONGOZ ORMANI
Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük longoz ormanına ev sahipliği yapan Karacabey, bu özelliği ile her yıl yerli ve yabancı, birçok kuş gözlemcisi ile doğa fotoğrafçısını bölgede buluşturuyor. Büyük nilüfer yataklarının yanı sıra; uçsuz bucaksız karabaş otu tarlaları ile özellikle ilkbaharda misafirlerine muhteşem bir renk cümbüşü yaşatıyor. Bir diğer adı subasar ormanı olan longoz ormanı, yağışlarla birlikte sonbahardan itibaren suyla dolmaya başlıyor ve yaklaşık 6 aylık bir süre boyunca da yüzen ormana dönüşüyor. Yazın kurak zamanları ile birlikte çekilen suların yerini ise bu kez zengin bitki çeşitliliği alıyor. Longoz ormanı, her yıl bahar aylarında farklı ve kalabalık doğa gruplarına ev sahipliği yapıyor.
ULUABAT GÖLÜ
Uluabat Gölü, RAMSAR Uluslararası Sulak Alanlar Sözleşmesi kapsamında 1998 yılında koruma altına alınan ve dünyada yalnızca 38 gölün sahip olduğu ‘Yaşayan Göl’ unvanına sahip. Göl üzerinde irili ufaklı, 9 ada bulunuyor. Uluabat Gölü’nün kıyısında, 2004 yılında yapılan kazılarda Aktopraklık Höyüğü’nde, İÖ 6 binli yıllardan İÖ 5200 yıllarına kadar uzanan, bir yaşam tespit edildi. Açık hava müzesi konumundaki bölge gezilebiliyor.
Suuçtu Şelalesi, Mustafakemalpaşa’ya 18 kilometre mesafede bulunuyor ve ilçenin içme suyunu karşılıyor. Yaklaşık 38 metre yükseklikten dökülen şelale, belediye tarafından hizmete açılan mesire ve piknik alanları, yöresel lezzetleri, kafe işletmesi ve dört mevsim farklı renge bürünen kendine has doğası ile ziyaretçilerine görsel şölen sunuyor. Özellikle yaz günlerinde yolunuz buraya düşerse, şelale keyfini ve piknik yapmayı unutmayın.
TÜMBÜLDEK KAPLICALARI
Tümbüldek Kaplıcaları ilçenin 15 kilometre güneyinde, Akarca Köyü içinde yer alıyor. Akarca’ya 2 kilometre uzaklıkta bulunan Bahariye Mahallesi’nde bulunan tarihi hamam kalıntıları miladi dönemden bu yana bölgede şifalı suların bulunduğu tespit edildi. Türk yapısı iki kubbeli hamamıyla romatizma başta olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiği söylenen Tümbüldek Kaplıcaları; yeşil doğasıyla ilgi görüyor. Kaplıcalarının yanında bir mesire yeri olarak da kullanılıyor. Son yıllarda civar illerde ve İstanbul‘da da adının duyulmuş olması kaplıcaların ziyaretçi sayısını arttırdı. Konaklamak için, belediye tarafından 15 günlük dönemler halinde kiraya verilen 30 civarında küçük daire ve odalar kullanılıyor.
SOLDERE SUYU VADİSİ
Söğütalan Mahallesi, Mustafakemalpaşa merkezine 18 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Söğütalan Su Değirmeni’nin üzerinde bulunduğu Soldere Suyu, Söğütalan Köyü sınırlarından başlıyor. Söğütalan Bucak Merkezi yakınında bulunan Suçıkan olarak isimlendirilen yerden, bir tepenin altında kaya mağaradan gürültüyle çıkan Soldere suları, yeşil ağaçlık bir vadide akarak Mustafakemalpaşa Çayı’na dökülüyor. Soldere Suyu Vadisi, bol miktarda tatlı su balığını barındırıyor. Soldere, ayrıca irili ufaklı birçok şelaleye de sahip. Yürümek isteyenler için de çok güzel bir parkuru bulunuyor.
Oylat Kaplıcaları; dertlere derman olan kaynak suyuyla yeşil örtüsü ve bol oksijeniyle adeta bir terapi merkezi diyebiliriz. Şehir merkezine 27 kilometre uzaklıkta bulan Oylat; çam, gürgen, meşe, kestane, ıhlamur, kavak, çınar ağaçları ile kuşburnu ve böğürtlen bitkilerinden meydana gelen ormanlarıyla ziyaretçilerine doyumsuz doğa güzellikleri ile huzur sunuyor. Oylat civarında bulunan kalıntılar, kaplıcanın Roma dönemine kadar uzandığını gösteriyor. Şifalı suları; cilt hastalıkları, romatizma, tansiyon, eklem iltihaplanması, strese bağlı rahatsızlıklar, kireçlenme gibi hastalıkların tedavisine yardımcı olup, Oylat Vadisi ile yeşillikler içinde eşsiz doğa manzarası ile dikkat çekiyor. Çevre köylülerin doğal ürünlerini sattığı köy pazarında ise gelenlerin hatıra olarak alabileceği hediyelik eşyalar bulunuyor. Konaklamak için farklı tercihler yapılabilecek Oylat’ta tesis, otel ve apartlar yer alıyor.
3 MİLYON YILLIK MAĞARA
Oylat Bölgesi’nde 3 milyon senelik doğal oluşum olan Oylat Mağarası da ziyaretçilerden ilgi görüyor. Toplam uzunluğu 750 metre, yüksekliği ise 93 metre olan mağara; astım, nefes darlığı, bronşit gibi rahatsızlıklara iyi geliyor. Nem oranı yüzde 90 olan mağaranın yaz ve kışın sıcaklığı ise +18 derece olarak dikkat çekiyor. İçerideki sarkıt ve dikitlerin 1 santimetresinin 16 yılda oluştuğunu detay bilgi olarak paylaşabiliriz.
DOSTUM İLE DOĞAYLA KUCAKLAŞ
Yeşilin her tonunu bağrında taşıyan İnegöl; yaylaları, ormanları, dereleri ve kanyonları ile doğal güzelliklerini koruyor. Yeniceköy Mahallesi’ndeki Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM), şehrin doğal güzellikleriyle insanları buluşturuyor. 13 ayrı branşın yer aldığı merkezde yamaç paraşütünden bungalov evlere, okçuluktan balıkçılığa, bisiklet, ATV, motocross, kampçılık, havacılık gibi pek çok alanda hizmet veriyor. Göl kenarında bulunan tesisleriyle dikkat çekiyor. Aktaş Tepe ismi verilen 2 bin 222 rakımlı tepede, Türkiye’de eşi benzeri bulunmayan 3 yöne uçuş imkanı veren tecrübe yaşanıyor.
Mysia Yolları, pandemi günlerinde farklı etkinlikleri gerçekleştirebileceğiniz bir alternatif olarak dikkat çekiyor. Kalabalıktan uzak şekilde doğada yürüyüşü, dağ bisikleti turları, atlı doğa yürüyüşü yapabileceğiniz gibi yamaç paraşütü de gerçekleştirebilirsiniz. Panoramik olarak kentin doğal güzellikleri ve tarihî mekânlarını izleyebilirsiniz. Konaklama isterseniz, kamp veya karavan alanlarından istifade edebilirsiniz.
Nilüfer Belediyesi’nin ‘Doğa, Tarih ve Kültür Rotaları Projesi’ kapsamında Bursa’ya kazandırdığı ve Türkiye’nin en iyi rotaları arasında gösterilen Mysia Yolları, doğa tutkunlarının uğrak noktası haline geldi.
Mysia yolları, antik dönemlerin önemli iki yerleşimini patikalarla birbirine bağlarken, aynı zamanda çeşitli spor aktivitelerinin yapılabileceği bir keşif için ziyaretçilerine ücretsiz bir tur davetinde bulunuyor. Dağ köylerini de içine alan parkur rotalarında doğaseverlerin keyifli vakit geçirebileceği yürüyüşler, dağ bisikleti turları, çadırlı kamp, panaromik manzara keyfi, kuş gözlemi, doğa fotoğrafçılığı, atlı doğa yürüyüşü ve sportif olta balıkçılığı gibi pek çok alternatif bulunuyor. Göletlerden, mağaralara, kamp ve piknik alanlarından atlı doğa yürüyüş parkurlarına doğal güzelliklerin keyfini tarihin izini sürerek, çıkarmak için doğanın çağrısına uymanız yeterli…
50 FARKLI ROTA
Osmangazi, sahip olduğu doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel değerleri ile alternatif bir tatil ve gezi olanağı sunuyor. Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa’nın merkezinde yer alan ve adını Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’den alan ilçe, birçok tarihi değeri bünyesinde barındırıyor. İlçenin tarihi ve kültürel değerlerini geçmişten günümüze aktarmak adına da çalışmalar yapılıyor. Bursa’da yaşayanların ve kente gelen turistlerin bu kentin tarihi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını isteyen Osmangazi Belediyesi, kentin fethinden başladı. Bu amaçla fethin 3 boyutlu anlatıldığı Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi kente kazandırıldı.
6 SULTANI ANLATIYOR
Fethin panoramik olarak tasvir edildiği müzeye ayak basan vatandaşlar Ertuğrul Gazi’den, 2’nci Murad’a kadar Bursa’da bulunan 6 Osmanlı Sultanı’nı ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarının önemli olaylarının resmedildiği 16 tabloyu görme fırsatı buluyor. Müzenin kubbe bölümünde yer alan resim ise ziyaretçileri 6 Nisan 1326 yılının öğle saatlerine götürüyor. Gelenler, tek tek incelikle çizilmiş 10 bin figürün arasında kayboluyor. Canlı gibi görünen figürler, ziyaretçilere Osmanlı’nın ilk döneminde yaşam tarzı, ordu ve halk hakkında detaylı ipuçları veriyor. Tarih meraklısı ziyaretçiler panoramik resmi incelediklerinde 694 yıl öncesinin Bursa’sına gidiyor ve farklı iki kültürün buluşmasına tanıklık ediyor. Bir tarafta doğuş aşamasındaki bir medeniyetin temsilcisi ilk Osmanlılar, diğer tarafta son günlerini yaşamakta olan Doğu Roma, yani Bizans… Arka planda Uludağ’ın eteğinde Bursa şehri ve kalesi yer alıyor
Bursa’nın 23 yıl süren kuşatma sonunda kan dökülmeden el değiştirdiği tarihi buluşma gününü tasvir eden panoramik resimde, şehirden ayrılarak İstanbul’a gitmeye çalışan Bizanslıların kale kapısından çıkışı tasvir ediliyor. Ön planda, Türkmenlerin kadınıyla erkeğiyle şehri terk edenlere ikram görüntüleri yer alıyor. Panoramik resimde Oğuz Türklerinin yaşama gücü ve enerjileri anlatılıyor. Üç boyutlu alandaki tarihi harabe görselleri ise Türkler Anadolu’ya gelmeden önce bu topraklarda yaşamış ve devrini doldurmuş medeniyetleri temsil ediyor.
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, insanların tatil anlayışlarını değiştirdi. Alışılagelmiş tatil anlayışının yerini hijyen ve temizliğin öne çıktığı, kalabalık ortamlardan uzak, doğada daha fazla vakit geçirme gibi aktiviteler aldı. Hem fiziksel, hem psikolojik olarak rahat edilebilecek ortamlar daha fazla önem kazanırken, Uludağ’ı, gölleri, şelaleleri, denizi, yaylaları, lezzetleri ile Bursa; tatilcilere eşsiz tatil fırsatları sunuyor.
DOĞA TURİZMİ ÖNE ÇIKIYOR
Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni normal yaşam koşullarına uygun planlanan turizm politikasının başında, trekking, kamp ve karavan turizmi geliyor. Kentin doğusundan batısına kadar birçok bölgede yürüyüş etkinlikleri yapılabilecek rotalar yer alıyor. Aynı zamanda Bursa’nın farklı yerlerinde karavan park alanlarının yanı sıra, kamp alanları da bulunuyor. Bursa’nın yeşili ve doğasını keşfederken, modern yaşama yakın ama şehirden uzak sağlıklı alanlarda tatil yapabilirsiniz.
DOĞA SPORLARI
Kentte doğa sporları için de önemli fırsatlar yer alıyor. Şehrin en gizemli noktalarına ulaşan yürüyüş rotalarını hazırlayan Büyükşehir Belediyesi, adrenalin parklar, rafting, kaya tırmanışı, mağaracılık, bisikletli doğa turları gibi doğa sporlarının yapılabileceği alanlar hazırlıyor. Öte yandan su sporları ve deniz tutkunları için Gölyazı’da kayık turları, İznik Gölü’nde de su sporlarını öne çıkaracak farklı aktivite alanları oluşturuyor.
BURSA AVANTAJLI