Onun yaşam öyküsünü okurken kimi zaman gözleriniz dolacak. Pek çok parçalanmış ailenin çocuklarına ise ders olacak bir hayat, onunkisi...
- ŞD-Aslı İzmirliler, Ege’liler seni bir tanısın. Macera nasıl başladı?
* AK-Benim maceram okul yıllarında, okul korosu, sonra solosu ve müzik aşkıyla başladı. Sonra hayatın getirdiklerini yaşamaya başladım ve kendimi ünlü sanatçıların arasında dolaşan, 17 yaşındaki bir kız çocuğu halinde buldum. Emel Müftüoğlu, Sezen Aksu gibi birçok ünlü isme albüm ve konserlerinde vokal yaptım . Sonra tek başıma şarkı söylemeye başladım. Yıllar geçti. Besteci, söz yazarı, yorumcu ve oyuncu olarak karşınızdayım..
- ŞD-Seda gibi sen de evden kaçıp şöhret olanlardan mısın?
* AK-Evet ama evden kaçmasam da olurdum sanırım. Delilik işte. O yaşta akıl olmuyor insanda. Ama Allah yardımcım oldu daima...
- ŞD-Parçalanmış bir aile çocuğusun. Babaannen ve deden seni büyüttü. Peki annen ve baban ile ilişkilerin nasıl?
* AK-Evet. Ben babaannem ve dedemin yanında büyüdüm... Çünkü annem ve babamın yanında hırpalanıyordum. Hatırlamak istemiyorum bile. Annemle ilişkim daima iyi. Birbirimize çok yakınız. O benim melek anacığım... Babamla hiç bir bağım yok. Ayda yılda bir konuşuruz. Ben aramam, o arar. Şu anda sanırım 4. eşi olacak bir hanımla Fethiye’de yaşıyor... Aradığım baba sevgisini, geçte olsa kayınpederimden gördüm. Allah razı olsun... Allah başımızdan eksik etmesin...
Arabama atlayıp, bu kez Bodrum’da aldım soluğu. Tam 2.5 saat sonra Bodrum’daydım. Can dostlarımdan Ali Sayar’da beni bekliyordu. Ben tatil yörelerini, eylül sonu ve ekimde daha çok seviyorum. Tatilciler, ikoncanlar, bir birlerine hava atanlar yok. Restoranlar, barlar, eğlence yerleri, hepsinde daha büyük keyif var. Siz de öyle yapın. Bu cumartesi de sizi kısa bir yolculuğa çıkarıyorum. Önümüzde 29 Ekim ve Kurban Bayramı var. Atlayın gidin. Üstelik her şey daha da ucuz. Oteller, balıkçılar, kısacası her yer mis. Ama Bodrum esnafı, bu sezon yazı öyle pek parlak geçirmemiş. Çoğu dertli. ‘Beş Oda’ ve ‘My Pavyon&Cenk Eren’in işletmecisi sevgili Ali ve de Fatih Ürek’in menajeri, işletmeci Sibel Barış, tüm işletmecilerin dertlerine tercüman oldular. Ben çooooook eğlendim. Yine sevgili Yüksel-Sadri Şener’e ait Otel Manastır’da kaldım. Genç Müdür Eren Terzi ile 2011 yaz sezonunda yapacaklarını konuştuk. Bodrumlu esnafla dertleştim. Marina Yacht Clup’un işletmecisi Şenkar Öztüzün’ü tanıdım. Harika bir insan. Bu yılın en favori yerlerinden CookShop’da yemek yedik. Burası İstanbullu iş adamı Bahaettin Demir ve Fatih Ürek’in yeri. CookShop 12 ay açık. Sosyetenin ve de damak tadı olanların değişmez adresi Gemibaşı Restoran’da harika mezeleri tattım. Çiftlik, kültür değil, denizden çıkan taze balıklar yedim. Bir de domates tatlısı. Tadı hâlâ damağımda.
Bodrum Marina çevresi geniş bir alan. Bu yıl çok başarılı bir sezon geçirmiş burası. Yatch Marina Clup çok iyi iş yapmış. İstanbul Gelişim ve Zeynep Casalini çalışmış. Bir akşam kocasıyla onu otelde gördüm. Harika bir evlilikleri var. Çok mutlular. Yine Marina’nın içinde yer alan Kahve Dünyası hala tıklım tıklım. Yalnız servis bu ayda bile kötü. Ali Yalıkavak, Gümüşlük ve Gündoğan’da işlerin Türkbükü’ ne oranla daha iyi olduğunu söyledi. Ama geçmiş yıllarda, Kurban Bayramı’na kadar açık olan mekanlar, bu yıl erkenden kepenk indirmiş. Ali “Biliyorsun ‘Beş Oda’ otel ile ben işletmeci olarak buradaydım. Benim için iyi bir sezon oldu. Fakat kısa. Toplam 50 gün. Ama tüm işletmeler dört ay açık olurlarsa ancak kara geçebilir. Ya da kendini kurtarabilir.” Diyor. Bir de buradaki bütün işletmeler, gelenler nedeniyle çok iyi servis elemanı ve de kadro kurmak zorundalar. Çünkü A takımı dediğimiz sosyete, ya da popüler isimler, hep Türkbükü’nde. İki senedir ramazanın da etkisi ile iş bölünmüş.
Zenginler, teknelerle komşuya gitmiş. Ali “Bazı mekanlarda ciddi zararlar söz konusu. İyi iş yapanların bile % 30 kayıpları var. Kardan zarara geçtiler. Batanlar da var. İskelelerin yıkılma dedikodusu, ses kirliliği nedeniyle alınan önlemler. Pahalılık nedeniyle, Türkbükü’ne gelenlerin % 50’sinin, Yunan Adaları’na gitmesi bu sonu hazırladı” diyor. Bodrum’da 15 yıldır işletmecilik yapan Ali, gelecek sezon gereken önlem alınmazsa durumun daha da berbat olacağını öne sürerek, şöyle konuşuyor; “İlk kez Yunan Adaları’ndaki eğlencenin Türkbükü’nü vurduğunu gördüm. Tekne ile gidenler özellikle. Bir de daha rahat Kos. Yani Türkbükü’ nde para harcayan kesim, komşuya kaçtı. Herkes ev sahibi oldu. Hayat pahalanınca evde yaşam, yemek, eğlence daha cazip hale geldi. Balıkçılar en çok iş yapanlar oldu. My Pavyon olarak Cenk Eren’le biz farklı bir konsept ile başarıyı yakaladık. Bu arada insanlar eskiden bara gider içkilerini içer, sonra bir balıkçıya, ardından da canlı müziğe sonra da gece kulübüne gidip, sabahı da çorbacıda noktalarlardı. Şimdi nerde? Tek yer yetiyor. Çoğu boş kalabalık. Bakıyorsun uçaklarda yer yok. Ama barlar, eğlence yerleri boş. Ev sahipleri, balıkçıları ve ev havuz sohbetlerini tercih ettiler. Türkbükü’nde büyük değişim şart. Eski bakire köy değil artık. Gelecek sene herkesin işi zor.”
Bu sene Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon yönetimindeki, Bodrum Belediyesi, geçmişe nazaran başarılı işler yapmış. Düzenli yollar ve çevre düzenlemesi gibi... Ama sevgili Sibel Barış, “Avrupa’daki krizden olumsuz etkilenen turizm sektöründeki düşüşten, Bodrum özellikle de Türkbükü nasibini aldı.” Diyor. Her sene Bodrum’la özdeşleşen Bodrum Chakra, Güverte, Wish ve Club 63 bu sene kapılarına kilit vurmuş. Sezonun tam ortasında, Lola Beach’in iskelesi yıkılıp kapatılması, Ship a hoy ve Mavi Süit’in ağır para cezası kesilip 15 gün kapatma alması, Türkbükü’ndeki eğlence ve turizm sektörüne ciddi zararlar vermiş. Pashas’n Club, My Pavyon, Taş Ev, Barka canlı müzik olarak hizmet vererek ayakta kalmış. Aydın’ın sahne aldığı Meyhani ramazan ve bayram dahil, programlarına devam edeceğini anons etmesine rağmen mekanlarını kapatmışlar.
Özgürlüğün tadı var
Bodrum’dan iki günlüğüne Kos’a geçtik. Feribot ile bir saat. 120.00 TL. Bu benim en az beşinci, altıncı gidişim. Bu kez öyle otelde yer falan ayırmadık. Zaten komşuda işler tabiri caiz ise nanay. Günlüğü 50 Euro’ya harika otellerde oda bulursunuz. Günlük turlar da var. Saat 09.00-17.00 arası. 60.00 TL. Bir de 15.00 TL çıkış pulu tabi. Avrupalı kadın, erkek biraz güneş görünce hemen soyunuyor bu arada. Hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Çok Türk var. Ana endüstrisi turizm. 300 yıl boyunca Osmanlı egemenliğinde kalmış. Modern Tıp’ın kurucusu Hipokrat’ın doğduğu ve yaşadığı yer. Limanın karşısındaki müzesini mutlaka görün. Mükemmel plajları var. Kardemana, İspanya’nın İbiza’ sı gibi ünlü. Kafalos plajları da. Zia’daki tavernalar, Hammam Bar ve Türklerin yoğun olduğu Platania (Çınarlı) ilk gidenler için ilginç. Elma KoCty Train Bus ile adayı turlayın. Bir saat sürüyor. 5 Euro. Meydandaki yunusların oradan hareket ediyor. Bu arada ilginç. Trende Ayça Tekindor’un ve de Ziynet Sali’nin şarkıları yalnızca çalınıyor. Herkes de dans ediyor.
Yalnız en ucuz cafe ve restoranlardan, en pahalısına varıncaya değin servis sıfır. Nerede bizim bar, cafe ve restoranlar. Keçi peynirli kabak çiçeği dolması, kalamar ve grek salata harika. Ama ben Peximet’ in dondurmasını, Reyhan’ın pastasını, Özsüt’ün sütlü tatlılarını aradım. Trafik yok. Ulaşım motor ve bisikletlerle. Çok boştu. Liman’daki otellerin kapı fiyatları 50 ila 100 Euro’ya kadar düşmüş. Komşu da pis, İzmir gibi. Kostantinos büyük bir Mall. Pazarları açık. Apollon, Atlantis Otel, Cosmapolitan Oteller var hemen yakınında. Plajlar da boştu. Kendiniz de motor, ATV veya bisiklet ile rahat bütün adayı dolaşabilirsiniz. Günübirlik bir tur da size keyifli gelebilir. Özgürce dolaşmak, uzo ile kafayı bulup, plajlarda sere serpe uzanmak için Kos’un da tam zamanı.
Bir albüm
İki gün birlikte Balçova, Karşıyaka, Urla ve Alsancak’ da turladık. Urla’ya bayıldı. Ama şehir yaşamını sevdiği için daha çok Alsancak ve Karşıyaka’ya ağırlık verdik. Geldiğine, geleceğine pişman olup gitti. Bir de bana “Bu pislik ve şehrini sevmeyen insanlar arasında nasıl yaşıyorsun?” diye, şaka yollu hakaret etti. Aslında haksız da değil. İzmirliler yine bana kızacak. Doğruları yazıyorum işim bu. Kimse de kusura kalmasın. Tabi bayıldığı güzellikler de oldu. Balçova’daki alışveriş merkezlerine, Agora ve yeni açılan Ege Park’a hayran kaldı. Boston’da yaşamasına rağmen, milyarlık alışveriş yaptı. Fakat metro çalışmaları nedeniyle Konak-Güzelyalı arasındaki trafik çilesine isyan etti. Körfezdeki kokuya, evimi basan yüzlerce sineğe, İnönü Caddesi’ndeki esnafın perişan haline en az bizler kadar üzüldü. “Nasıl bir şehirleşme. Nasıl bir anlayış ve Belediye” diyerek kocasına anlattı, durdu...
İki ayaklı hayvanlar
Bir ara kordonda kahvaltı yaptık. Ardından yürüdük. İki ayaklı hayvanlar, ellerinde ayçiçekleri çıtlatıp yere atıyorlar. Bir sosyetik, köpeğini çimenlerin orta yerine s...dı. Öyle bıraktı. Tartan piste, bisikletle çay satanlar... Faytoncular ayrı bir rezalet. Kösele ayakkabılı, beyaz çoraplı magandalar, yine tartan pistin üzerinde yürüyorlardı. Halbuki üç yol var. Yayalar, bisikletliler ve de koşanlar için. Ama kimsenin umurunda değil. Akşam yemekte doğma, büyüme İzmirli bir sanayici dostumuz, iki kadehten sonra başladı konuşmaya;
“Biz İzmirliler yatırımı İstanbul’a yaparız. Yazları Perşembe gününden itibaren kendimizi Çeşme’ye atarız.” Dedi. İzmir turizmi için acil zirve toplantısına, Sayın Ertuğrul Günay AK Parti’li diye katılan olmadı. Dostum Hamdi Türkmen yazdı “Kusura bakmayın ama İzmir’den de İzmirlilerden de ne köy olur, ne de kasaba” diye. Sevgili Selim (Türsen) de “Türkiye uçuyor, İzmir bakıyor” diye yazdı. En doğruları da Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, daha önce bana, şimdi de sevgili Banu Şen’e açıkladı. “İzmir’i yönetenler görevlerini yerine getirmiyor. 15 yıldır yatırım yapan yok. Her şeyin olduğu, hiçbir şeyin olmadığı, İzmir’in dışında bir şehir yok” dedi. Konuşunca mangalda kül bırakmıyoruz. Amma icraat sıfır. Dedikodu, ayak kaydırma bol. Birlik, beraberlik sizlere ömür.
Demirtaş, demir gibi
İTO Başkanı Ekrem Demirtaş, Türkiye turizminin gelen yabancı sayısı itibarıyla 5 ayda yüze 10.15 büyüdüğünü, İzmir’in ise 3.18 ile Türkiye’nin yüzde 7 gerisinde kaldığını söyledi. Demirtaş, Aslan gibi isimlerin çoğalması gerek. Gelen gidiyor. Sadi Şener’in kızı Damla’nın, İzmir’deki düğününde de konuşulan tek konu İzmir’in geri kalmışlığıydı. Utandım. Sivil Toplum Örgütleri uyuyor. Belediye Başkanları’nın etrafı yalakalarla dolu. Ben son noktayı koyayım istedim. İzmir turizm kenti olamaz. Çünkü İzmir’i gerçek sevenler yok. Herkes oturduğu koltuğu düşünüyor... Sanatıyla, sanatçısıyla birleşmek gerek. Yoksa 29 Ekim’de Tarkan mı? Sıla mı? Gelsin tartışmaları, mahalle eğlenceleri, Kelebek Müzeleri İzmir’e bir şey katmayacağını, benim kadar büyüklerimiz de biliyor...
Siyaset, spor ve iş dünyası yılın düğünü için İstanbul’da
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Sayın Başkanı Aziz Yıldırım, benim Aziz Ağabey’im ve de dünya hanımefendisi Yıldız Yıldırım’ın, dünya güzeli küçük kızı Gülşah’ımız da bu akşam yuvadan uçuyor. Yılın düğünü için Ankara, İstanbul, İzmir, kısacası Türkiye’nin dört bir yanından ünlü isimler geliyor. Siyaset, spor ve iş dünyası bu muhteşem düğünde birleşiyor. Şahitler duyumlarıma göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Cengiz Yalçın ve Yaşar Büyükanıt. Düğün Beşiktaş Four Seasons Bosphorus’da. Yakışıklı damat Murat da, aslında yabancım değil. Sevgili arkadaşım Nadir Ermiş, dayısı olur. O nedenle annesi Emel Hanım ve babası Bülent Gordi’ yi de iyi tanıyorum. Yani oğlan bizim, kız bizim. Murat çuval ve babasıyla tekstil işi yapıyor. Gülşah ise babasının sağ kolu. Ben de düğünde olacağım ve sizlere yaşananları yazacağım. Ama Gülşah da Murat da mutluluğa çok layık bir çift. Bir birlerine de çok yakıştılar. Allah nazardan saklasın...
Ama Apo’nun bendeki yeri ayrı. Tam 20 yıla yakın tanırım. Bir gün bir saygısızlığını görmedim. Ara, sıra elinde olmayan nedenlerden dolayı sözünde durmaz. Fakat sonra telafi eder. Ailesini çok iyi tanıdığım için de, pek kırılmam. Çünkü gerçekten İstanbul’un köklü ve de saygın bir ailesine mensup. Neyse, Hafta sonu Abdullah ve Aydın ile buluştuk. Geçtiğimiz yıla damgasını vuran,150 000 kişilik hizmet kapasitesine ulaşan Loujain’de bu yıl, büyük değişiklikler peşindeler. Geçen yıl ne yazık ki restoranların çoğu başarısız ve yemekler kötüydü. Bu yıl toparladıklarını söylüyorlar. Dünya mutfaklarından seçkin lezzetlere yer vermişler. Ama asıl eğlenceyi de kalite olarak zirveye çıkaracaklar. Yani yemekte de eğlencede de hayli iddialılar.
Beş restoranda ayrı tatlar
Aydın ve Apo bu yılki restoranları önce anlattılar. İşletmeciliğini Mustafa Başçı’nın yaptığı Alliance Restoran, İtalyan ağırlıklı. Akdeniz mutfağının en seçkin örnekleri mönüde. Özel salatalar, ev yapımı makarnalar, dövülmemiş özel soslar eşliğinde sunulan bonfile çeşitleri, risottolar ve değişik bir çok lezzet var. Abdullah’ın Türkiye çapında isim hakkına sahip olduğu, İstanbul, Ankara, Bodrum’da şubeleri olan Cafe de Paris’i Loujain’in içine koymuş. İyi de yapmış. Çünkü çok başarılı. Hazırlanışı sır gibi saklanan 41 çeşit tat ve 24 farklı baharat ile hazırlanan Cafe de Paris sosu enfes. Bonfile ya da tavuk tercihler. Ayrıca geniş bir şarap kavına sahip Cafe de Paris. İtalyan, Fransız, Şili ve Güney Afrika şaraplarının yanı sıra Öküzgözü, Kalecik Karası ve Boğazkere gibi bağlarımıza ait birçok seçkin şarap da bulunuyor. Bu yılın yenilerinden biri de işletmeciliğini İrina Marinchenko’nun gerçekleştirdiği,Türki-ye’de yeni bir trendin, İzmir’deki tek temsilcisi olan Moskow Rus Restoran. Doğrusu çok merak ediyorum. Yine bu yılın yenilerinden, İzmir’de bir çok restoran ve cafe’de işletmecilik yapan Rutkay Yışdıray’ın London Bridge Restoran’ı. Et, tavuk ve balık seçenekleriniz var. Yani herkesin damak tadına uygun. Bir de Semra Haralambidi işletmeciliğinde hayat bulan, Akdeniz ve Ada mutfağının seçkin lezzetlerini ayağınıza getiren Symi Island. Burada da deniz mahsulleri ağırlıkta. Mezeler, ara sıcaklar, çok farklı tatlı çeşitleri. Kısacası İzmir’de, eşinizi, dostunuzu, konuklarınızı ağırlamak için farklı seçenekler sunuyorlar bu yıl Aydın ve Abdullah.
Neonlar ışıl ışıl yanacak
Bu yıl haftanın yedi günü de eğlence dorukta olacak. Her pazartesi Latin, Salsa geceleri. Salıları ise benim en sevdiğim gece olacak. ‘Gazino Geceleri Canlı Performans’ Her Salı, Klasik Türk Müziğinin geçmişten günümüze en güzel sesleri Laujain’de yer alacak. Hani Dalyan, Grand, Kervansaray ve Akasyalar’da olduğu gibi. Nostalji de yaşanacak. Genç sesler de gövde gösterisi yapacak. Nalan Altınörs, Yıldırım Bekçi, Mustafa Sağyaşar, Nurdan Torun, Yasemin Kutsi, Gönül Yazar, Samime Sanay, Belkıs Özener, Yeliz, Nil Ünal, Nazan Şoray, Serpil Benay ve daha kimler kimler... Durun bitmedi ilkini 20 Ekimde gerçekleştirecekleri ve her 2 haftada bir Çarşamba geceleri devam edecek olan Sun Shine Band, Perşembe geceleri Kübalı gruptan Latin müziği, Cuma geceleri Dj. Jaykry’ın canlı performansı ortalığı yıkacak. Telefon: 0232 464 54 44
Sezen ‘O Kız’ı Ayşegül’e yazdı
Pek çok ünlünün basın danışmanlığını ve menajerliğini yapan Özgür Aras benim için farklıdır. İstanbul’da, bir elin beş parmağını geçmeyen arkadaşım arasındadır. Özgür ile konuşurken, bana Ayşegül Aldinç’in son günlerdeki değişimini sordu. Ayşegül benim ‘Çirkef Dünya’ dediğim, şöhretler dünyasında kalitesini, kariyerini koruyan ender isimlerden. Bir devre Posta Gazetesi’nde beraber de çalıştık. Ayşegül bir süredir müzik dünyasına küsmüştü. Sezen Aksu sayesinde yeminini bozmuş. Uzun süren çalışmalar sonrasında çıkarttığı ‘O kız’ adlı single harika. Bir de fotoğraflar. 18’lik genç kız, taş gibi yani. Özgür ‘O Kız’ı Sezen Aksu’nun Ayşegül’e özel yazdığını söyledi. Tebrik için aradım. Ayşegül, “Çok şarkı dinledim ve çoğunu da stüdyoya girip okudum. Aylar süren arayış, Sezen Aksu’nun benim için yaptığı ‘O Kız’ şarkısı ile sona erdi. Tamamen beni düşünerek yazdığı bu şarkıda, bizim gibi büyüyen bir nesli anlattı Sezen. Büyürken masumiyetini saflığını korumak ve iyi insan olmak çok önemli. Şarkıda; (Tanrım iyi insanlar çıkarsın karşımıza...) cümlesi, bence içinde bulunduğumuz zamanın, en ihtiyaç duyduğumuz dileği” dedi. Düzenlemesini Ozan Çolakoğlu’nun, remixini ise Suat Ateşdağlı’nın yaptığı bu şarkının sözlerinde herkes kendinden bir şeyler bulacak. İşte benim aklımda kalan ve beni etkileyen satırlar...
UZUN UZUN YILLAR ÖNCEYDİ NE ÖLÜM VARDI NE AYRILIK/ANA BABA KUZUSUYKEN, DAHA DÜN, ŞİMDİ KOLU KIRIK KANADI KIRIK/O YOL Kİ YARA BERE İÇİNDE KOMADAN BIRAKMIYOR HİÇBİRİMİZİ/ŞANSINA NE ÇIKARSA, Bİ YANI UÇURUM, Bİ YANI CENNET BAHÇESİ/TANRIM İYİ İNSANLAR ÇIKARSIN KARŞIMIZA/YOKSA PİYANGODAN NE ÇIKARSA BAHTIMIZA/HANİ YA HANİ YA O KIZ NERDE/HANİ YA HANİ YA KANI YERDE
Ama sonunda Nene Hatun gibi hayli önemli bir rolle sinemaya döndü. Açelya Elmas’dan söz ediyorum. Şu an ekranlarda oynayan Lale Devri’nin yanı sıra, Ihlamurlar Altında, Kurşun Yarası, Haziran Gecesi gibi dizilerde önemli roller üstlenen Acelya Elmas 29 Ekim’de sinemalarda olacak ‘Nene Hatun’ filmi ile, ödül peşinde. Filmde Elmas’ın yanı sıra, ekranlardan, sinemadan tanıdığımız pek çok ünlü isim daha var. Nalbant Ahmet rolünde Barış Koçak (Hatırla Sevgili’de Deniz Gezmiş), Yavuz Hoca rolünde Akasya Durağı’nın sahtekâr Sinan’ı Levent Ülgen, Zeynep rolünde Betül Şahin, hali hazırda Star TV ’de reyting rekorları kıran ‘Duriye’nin Güğümleri’nde baba rolünde Selahattin Taşdöğen, Yeşilçam’ın emektar oyuncularından Serdar Gökhan, Murat Soydan, Yılmaz Köksal ve Nuri Alço diğer rollerde yer alıyorlar.
Tarihi bir gerçek aydınlanıyor
Filmin yapımcısı Sebahattin Kat, Milli Eğitim Bakanlığından filmle ilgili, öğrencilere tavsiye kararı çıkartılması için uğraşıyor. Cumhuriyet savaşları döneminin, önemli bir Kadın Kahramanı olan Nene Hatun Destanı 30 yıl aradan sonra, yeniden filme aktarılmış oluyor. Filmde, önemli tarihi bilgiler yer almakta. Yapımcı Kat’a göre, örneğin, Ermeni gerçeği. 93 harbi olarak bilinen Osmanlı- Rus savaşlarında ilk ihanetlerin Osmanlı ordusuna karşı Ermeniler tarafından yapılması gibi. Nene Hatun UNESCO tarafından 1995 yılında, Yılın Annesi seçilmişti. Erzurum’da bir köyde yaşamına son verirken, fakri zaruret içinde ölmüştü. Kendisine cüzi bir aylık olan, fakir aylığı ile yeşil kart bağlanmak istenmiş, fakat bu yardımlar Nene Hatun ve torunları tarafından reddedilmiş. Özen Film dağıtımı ile 29 Ekim 2010 tarihinde sinemalarda gösterime girecek belgesel-drama filmin senaristi ise sevgili Avni Kütükoğlu. Tarihte 93 Harbi Sırasında Erzurum’da yaşanan olaylar ve 2011 dünya Üniversitelerarası Kış Olimpiyatları anlatılıyor. Film çekimleri Erzurum da tamamlandı. Filmde Nene Hatun’un kahramanlıkları göz yaşartacak. Asıl olan konu ise, geçmişle, günümüz arasında kurulan bağlantı.
Nene Hatun’u tanıyalım
Nene Hatun’un genç yaşlarda başlayan mücadelesi, tüm düşmanı Erzurum’dan kovuluncaya kadar devam etti. Kimsesi olmadığı için, üç aylık bebeği ve 6 yaşındaki oğlunu Allaha emanet ederek cepheye koştu. Nene Hatun, Erzurum’un her karış toprağında cephane taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı. Gazi Ahmet Muhtar Paşanın zaferinde, Nene Hatun’un, onun vatan aşkını paylaşan eşi Nalbant Ahmet’in (Barış Koçak) de payı vardı. Ölümünden bir yıl önce kendisini ziyaret eden NATO da görevli, Amerikalı bir subayın sorusuna “Ben o zaman gereken şeyi yapmıştım. Bugünde gerekirse aynı şeyi yaparım” cevabını vermesi 1995 yılında Nene Hatun’u yılın annesi seçtirdi. 98 sene yaşadığı Erzurum’da 22 Mayıs 1995’te zatürre oldu. Yoksulluk içinde de öldü. Türk Kadınlar Birliği tarafından ölümünden 3 ay önce yılın annesi seçilmiştir.
Hakkı Keleşoğlu’na Açık bir mektup
İzmir’in gurur duyduğu yardımsever bir iş adamı Hakkı Keleşoğlu. Allah’ın verdiklerini, ihtiyaç sahipleri ile paylaşmayı seviyor. Kendisini yaptığı yardımlardan dolayı kutluyorum. Bana gelen bir maili ise, buradan kendisiyle paylaşıyorum. Dilerim aynı cömertliği 7 yaşındaki Damla için de gösterir. Yalnız Hakkı Bey değil, vicdanı olan herkes için de geçerli bu teklifim.
Fakat son anda tehlikeye girmiş gibi. Yunanlılar tarafından engellenmeye çalışılıyor. Amma kontrat çok sağlam. Nerden bildiğime gelince, Merit İnternational Oteller Zinciri’nin Casinolar Genel Koordinatörü Leyla Kırça yakın dostum. 16 Ekim’deki konsere ben de davetliyim. Cuma sabahı otelin Genel Müdürü Reha Arar ve Leyla ile konuştum. Ünlü starın özel uçağı önce Antalya’ya inecek ardından da Ercan Havaalanı’na geçecek. Şu ana kadar durum bu. Julia İglasias gelir ya da gelmeye bilir. Benim de umurumda değil. Zaten benim asıl anlatmak istediğim bomba Merit Crystal Cove ve Besim Tibuk’e ait tüm otellere ise Tarkan giremeyecek. Çünkü ambargolu.
Menajeri hep yanlış yapıyor
Hafta içi Bodrum’da sevgili Leyla ve arazi işleriyle uğraşan kocası Orhan Kırça Ağabey ile buluştuk. Bodrum-Kos maceralarım yakında. Neyse sevgili Leyla sohbet sırasında, Tarkan’ın, ama asıl menajerinin tabiri caiz ise attığı büyük kazıktan söz etti. Efendim, Tarkan’ın menajeri bir konser için Leyla’ya söz vermiş. Tarih saptanmış. Duyuru müşterilere yapılmış. Salon doldurulmuş. Fakat birden Tarkan’ın menajeri ortalıktan yok olmuş. Bir de başka bir otel ile daha yüksek bir fiyata anlaşmış. Turizm sektörünün en büyük kuruluşlarından biri olan Merit International Oteller Zinciri ve Net Holding’in patronu Besim Tibuk de, “Tarkan bizim otellere asla giremez” demiş. Leyla da çok kızgın. Tansiyon hastası. O da hastanelik olmuş. Her ne kadar Tarkan bu olaydan asla haberinin olmadığını söylemişse de yasağı kaldıramamış. Tarkan’ın yakın çevresi, sanatçının bu menajerden biran önce kurtulmasını öneriyorlar.
Süper mönü, harika lezzetler sabaha kadar dans ve eğlence
Hilton Satış ve Pazarlama Direktörü Ebru Aytamay ve Yiyecek İçecek Direktörü Sevil Görgülü, Windows on the Bay Restoran’ın yeni mönüsünü tatmam için davet ettiler. İkisi de yakın arkadaşlarım olduğundan severek gittim. Aşçıbaşı Hüseyin Yılmaz döktürmüş. E manzara zaten muhteşem. Yerden 110 metre yüksektesiniz. Körfez manzarası rüya. Önce soğuk başlangıçlar geldi. Yaban mersinli sebze kulesi, deniz ürünleri çorbası ve füme dana karpaçyo ki her yerde yiyemezsiniz. Ağzınızda lokum gibi dağılıyor karpaçyo. Ara sıcak olarak ise, ızgara deniz tarağı, taze zencefil ile sotelenmiş jumbo karides geldi. Ben doydum. Israr üzerine ana yemekte bir parça ızgara levrek yedim. Sevil madras sosu ile kızartılmış kuzu fileto, Ebru taze fasulye ve ev usulü patates ile Sirloin Steak yedi. Zorla birer parça tattım. Yıkılıyor. Ayrıca mönüde, dil balığı buğulama, ördek fileto konfit de var. Tatlı faslına geçildi. Birer kaşık ve çatal Hindistan cevizli panna cotta, vişneli ve çikolatalı ılık kek, cevizli ve ballı kek tattım. Üzerine de iki soda içtim. Gerçekten Sevil’i de Hüseyin Usta’yı da kutlarım. Bu arada Avustralya, Arjantin, Şili, Fransa, İtalya, Amerika ve Ege şaraplarından oluşan özel şarap mönüsünde fiyatlar hiç de öyle korkutucu değil.
Yemekte harika bir piyona müziği var. Ama asıl Windows on the Bay Bar. Yeni sezonda yepyeni programları ile eğlencede sınır tanımıyor. Özel günlerinizde, doğum günü, evlilik yıl dönümü, özel toplantılar için ideal. Ayrıca restoran da bar da aynı ayar ve kalitedeki, restoran ve barlarla fiyat olarak farksız. Bir kahve fiyatına sabaha kadar Ceren Niron’ un muhteşem sesi ile eğlenebilirsiniz. Windows on the Bay Restoran Pazar hariç her gün açık. Bar ise Pazartesi & Salı Nostalji geceleri, her Çarşamba ve Perşembe Latin geceleri ve her Cuma ve Cumartesi Dans geceleri ile İzmirlileri eğlendirmeye hazır. İzmir Show Band’i özellikle de Ceren Niron’u dinlerken müthiş keyif alacaksınız. Davul Levent Pars, Gitar Cüneyt Mutluyakalı, Bas Gitar Burak Toktamış, Klavye Ufuk Sedef harika çalıyor. Bu arada sevgiliniz ya da nişanlınız varsa mutlaka dokuz numaralı masayı tercih edin. Çünkü bu güne değin o masada hangi çift oturmuşsa evlenmiş. Hep mutlu olmuş.
? Telefon: 0.232.497.6060
Aşk bana kalır
Benim de doktorum ve yakın arkadaşım. Dolayısıyla, ağırlamak da bana düştü. İletişim danışmanı Sıdıka Akkuş’da yanınaydı. Bana, “İzmirli kadınlar gerçekten çok güzel. Ama erkeklerde bakımlı. Duyduğum kadarıyla da estetiğe düşkünlermiş” dedi. Vallahi doğru söyledi. Nitekim geçtiğimiz Pazar, Hürriyet Ege’de DHA (Doğan Haber Ajansı) Burcu Taner imzalı haberde, İzmirli erkeklerin el, ayak ve cilt bakımına büyük ilgi duydukları işlenmişti. Mustafa, Türkiye’de sosyete ve şöhretler dünyasında pek çok ismin kusurlarını gizlemek için estetik yaptırdıklarını söyledi. Amma yurt dışında Brad Pitt, Tom Cruise, Johnny Deep gibi yakışıklı isimlerin ise, kendilerini daha erkeksi gösterecek sivri bir çeneyi, ya da botoksla hafif içe çökük yanakları tercih ettiklerini belitti. 10 yıl öncesine kadar ‘erkek ve estetik’ deyince akla sadece saç kesimi ve sakal tıraşı geliyordu. Medikal Estetik Uzmanı Dr. Mustafa Karataş’a göre, şimdi ise erkekler ve estetik söz konusu olduğunda, dünyada her gün yeni bir trend doğuyor.
Erkeklerin, genelde burun ameliyatı için bıçak altına yattıklarını söyleyen Dr. Mustafa Karataş, erkek estetiği konusunda bakın neler diyor; “Daha çıkık ve sert hatlı bir çene, hafif içe çökük yanaklar ve dik bakışlı kaşlarla, erkeklerin maskülenliğini artırıyoruz. Uzakdoğulu kadınların, yuvarlak yüzlerini ovalleştirmek için kullanılan botoks tekniğinde elde edilen başarı, erkek hastalar üzerinde de, hafif çökük bir yanak elde etmek için kullanılmaya başlandı. Kalıcılık süresi altı ya da sekiz ay süren dolgu maddeleri ile, çene sivriliğinin sağlanması ve köşelendirilmesi mümkün. Böylece daha erkeksi hatlara sahip yüz hatları yakalanabiliyor. Üstelik bu müdahaleler hiç iz bırakmıyor ve istirahat gerektirmiyor.”
Tek seanslık sıkılık
Düzgün hatlarla çerçevelenen bir yüzün, sıkı ve nemli görünen bir ciltle daha da çok ortaya çıktığını söyleyen Karataş, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Erkek hastalarda kristal peeling ve vitamin terapiler yapıyoruz. Tek bir seansta bile sıkılık, nem ve canlılık veren bu tedaviler belirli periyotlarda tekrarlanıyor. Hollywood’un ünlü erkekleri estetik konusunda bizimkilerden rahat. Bizdekiler çekiniyor ya da gizliyor. George Clooney devamlı botoks yaptırıyor.
Yaşına göre son derece bakımlı bir cildi olan Tom Cruise’un da alın bölgesine botoks uygulanmış. Fakat göz kenarındaki çizgiler bilinçli olarak bırakılmış. Eğer göz kenarına da yapılsaydı, gülüşü değişecekti. Çok açık tenli ve lekeye müsait bir cilt yapısına sahip olan Brad Pitt’in de alındaki paralel çizgilere, göz kenarına ve kaz ayaklarına, karakteristik bir erkek yüzü olan Johnny Deep’in de alın bölgesine botoks uygulanmış. George Clooney’e ise burun ve dudak arasındaki ‘nazorabial oluk’ denilen çizgiler ve dudak kenarındaki boşluklara dolgu maddeleri uygulanmış.”
Şarkıcılar ağırlıkta
Osman Çarmıklı, Celal Capa, Erol Aksoy gibi sosyetenin ağır topları özellikle cilt yenileme seansları ve botoks yaptırıyor. Sahne dünyasında ise estetikten nasibini alan ünlü isimlere gelince;
Veteriner. Müthiş bir hayvan dostu. Aynı zamanda Modern Müzik Akademisi mezunu. Harika şarkı söylüyor. Yarışmaya da hayali olan ‘Yabani hayvanlar için rehabilitasyon merkezi’ yaptırmak için katılmıştı. Şu anda 7 kadın müzisyenden kurulu 333 Band’ ın da solisti. Buradan kazandığını hayvanlara yatırıyor. Nilay, son yıllarda yurt içi ve yurt dışında adını başarıyla duyuran BÜMK (Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü Caz Korosu) için de çalışıyor. BÜMK’ün dünya çapında olması için, 80.000 Euro’ya ihtiyaçları olduğunu söylemiş, ben de yazmıştım. Para, bu yıl Çin’de düzenlenen Uluslarası alanda en büyük çaplı ve prestijli ‘World Choır Games- Shaoxing 2010’a katılabilmek içindi... Uçan Kuş İnternet Sitesi’nin patronu, sevgili dostum Can Tanrıyar’da benim yazımı aynen yayınlamıştı. Amaç bu gençlere yardım etmekti. BÜMK Çin’e gitti.80 bin Euro yerine 50 binTürkiye’yi en güzel şekilde de temsil etti. Fakat borç, harç içinde. Nilay dertli. Mail atmış, bakın neler yazmış; “Şenay Abla çok sağol elinden geleni yaptın. Biz de kategoriler (Çağdaş Müzik Korosu’nda Dünya ikincisi, Caz Korosu’nda Dünya üçüncüsü, Oda Korosu’nda Dünya üçüncüsü olduk.) Yani seni mahcup etmedik. Fakat yeterli sponsor bulamadık, 50.000 Euro bulduk, Çok borçlandık. Söz verenler bizi yarı yolda bıraktılar. Halen birkaç uçak bilet borcumuz var. Şefin hesabına yatırmamız gerekiyor. Şimdi de İzmirli arkadaşım Serkan Bigay ile uluslararası projemiz olan “THIRD EYE”ı tanıtıyoruz. Klibimiz çekildi. Dilersen linkteki şarkımızı dinleyebilirsin. Daha sonra klibin linkini de gönderirim. ‘Bossa Night’ şarkısı http://thirdeyeproject.info. İnşallah bunda başarı ve parayı birlikte kazanıp hayallerimizi gerçekleştiririz.”Dilerim Nilay. Bir hayırsever çıkar da kesenin ağzını siz gençler için de açar.
Kaldırım işgaline son
NOKTA
Sari Denizer yazmış ve fotoğraf da çekmiş. Haksız değil. Bana da yayınlamak düştü. Buyurun; Bornova’nın en işlek yeri Kazım Karabekir caddesi kaldırımları, neredeyse yayaya kapalı. Yıllardır araç ve yaya trafiğine çözüm bulamayan Bornova Belediyesi bir de bu işgallere göz yumuyor. 08 Eylül öğleden sonra bu keşmekeşi görünce zabıtayı aradım ve kaldırımdaki seyyarların kaldırılmasını rica ettim. Cevap olarak hemen kaldırılacağını söylemelerine rağmen gelen olmadı. Israrla bekledim. Maalesef 2 saat bekledim ama nafile. Oradaki esnaflara sorduğumda cevap olarak “Belediye bu şahıslara göz yumuyor “dediler. Daha sonraki günlerde de durumu kontrol ettim. Değişmedi. Belediye başkanına buradan sesleniyorum. “Lütfen makamınızdan kalkın ve ilçenizin sokak ve caddelerini gezin,çözümler üretin. Sadece akşamları Tarlabaşı’ na gidip keyif yapmakla olmaz. Siz ne demek istediğimi de ayrıca anlamışsınızdır! Sizlere oy verdiğine pişman ettirmeyin milleti...
Aklıma takılanlar
Baykal ile Uğur olmamış
Show TV’de ‘Türk Malı’ dizisine ara sıra bakıyorum. Binnur Kaya ve Şafak Sezer ile eğleniyor, stresimi atıyorum. Şimdi diziye yine çok sevdiğim iki oyuncu katıldı. Dayı rolüyle Özkan Uğur, anne rolüyle Melek Baykal. Ama ikisi de olmadı. Yamalı bohça gibi. Çok iğreti durdu. Bence bir Abiye yetiyor. Zaten izlenme oranlarında da bir değişim yok. Yazar ve senarist Tayfun Güneyi bir düşün istersen.
Gişesiz filmlere ödül