Şenay Düdek

İyi giden havalar yüzünden hazır giyimde büyük kriz

8 Aralık 2010
Cumartesi öğle, Kemeraltı’na gittim. Nerede bizim çocukluğumuzun, gençliğimizin Kemeraltı’sı.

Eski arkadaşlarım, Cemal-Barboros Olt kardeşlerle sohbet ettim. Olt kardeşler, bir zamanlar, en az Beymen kadar popüler olan Sinyor Mağazaları’nın patronlarıydı. Tekstildeki kriz, fabrikalarını sattırdı. Şimdi Hisar Cami önünde, geniş bir alanda, döner, balık satıyorlar. Mutlularda. Bana “İyi oldu bıraktık. Kalsaydık sırf fabrika değil, oturduğumuz evler de giderdi” dediler. “Niye?” dedim.

“Allah aşkına tekstildeki kriz ortada. Havaları görmüyor musun? Ara sokaklara gir. Hazır giyim sektöründe toptancı da, perakendeci de kan ağlıyor. Kimse bir mont, palto, manto, kazak satamadı. Bu havalar, fakir-fukara için iyi. Alışveriş Merkezleri’ne git bak. Kışlık vitrinler boş.” Mantocular Çarşısı’na girdim. Aralarında kepenkleri indirenler olmuş. Fotoğraflarını üzülerek çektim. Herkes ya tavla atıyor, ya da nargile içiyordu...

Banka kredileri arttı

Eve giderken, yakın dostum Kemas’ın patronu Kemal Subaşı’na uğradım. Bana göre bir dünya markası. O da aynı şeyleri söyledi. “Allah’ın işi. Ama bir kışlık mal satamadık. Zaten İzmir havası belli. Bayram boş geçti. Şimdi, yeni yıl nedeniyle indirime gireceğiz. Çok tatsız her şey” dedi. Bir başka tekstilci arkadaşım ise, banka kredisi kullanan toptancı esnafın, çok zor durumda olduğunu söyledi. En sevdiğim markalardan olan Tommy Hilfiger’in, Alsancak’da ki şubesine gittim. Mağaza Müdürü Pınar Dudu da, “Muhteşem palto ve mont modelleri askıda gördüğünüz gibi” dedi.

Yazının Devamını Oku

Peximet’de yeni mönü gençler çok şaşkın

4 Aralık 2010
Hafta arası dört yeğenim ve iki arkadaşı ile Alsancak Peximet’de yemek yedik. Fiyatlar çok ekonomik. 5.00 TL’ye de doyabilirsiniz.

15.00 TL’ye de. Herkesin kesesine uygun. Bu arada mönü yenilenmiş. İşletmecisi, sevgili Neslihan’a bıraktık yiyeceklerimizi. Deniz mahsulleri spagetti... Kıymalı patlıcandan, rulo şeklinde yapılmış musakka... İçinde, karışık mevsim sebzeleri olan tavuk küresi... Ton balıklı pizza ve Ege köfte aldık. Herkes bir birinden tattı. Deniz mahsulleri makarnada, yalnız sınıfta kaldılar. Diğer yeni çeşitler, dondurma ve çikolatalı burger tatlısı kusursuzdu. Bir İzmir markası olarak Peximet’den gurur duyuyorum...
Medya nerede durmalı?
Yeğenlerimden ikisi, üniversitede okuyor. Biri, Belek Sezar Oteli’nde operasyon şefi, bir diğeri Kent Hastahanesi’nde ama ikinci üniversitesini okuyor. Arkadaşları da üniversite öğrencileri. Yaşları 19-28. Beni, son günlerde çakmak gazından ölen, gençlerle ilgili, medyada çıkan haberler yüzünden sorguladılar. İçlerinden biri, “Teyze medya bu haberleri manşete taşımamalı. Yanlış. Bak! haberlerin çıktığı, ertesi gün, kantinde konuşuldu. Merak edenler var” dedi. Şoke oldum. Arkadaşı, “Evet Şenay Teyze. Eğitimlisi de cahili de sanki matah bir şey gibi (Bir denesek mi?) diyor. Hatta bir erkek arkadaşımız şaka da olsa (Kızlar iyi kafa bulduruyormuş. Haptan iyi) dedi.” Tabiri caiz ise beynim dumura uğradı. Münevver cinayetinden sonra da, buna benzer, pek çok cinayet oldu. Bazı haberler, gençlerde ters tepki yaratıyor. Kötü örnek oluyor. Buradan tüm meslektaşlarıma sesleniyorum. Bu tarz haberleri acaba, manşetlere taşımasak mı?... Ya da birkaç gazete fazla satma uğruna, yersiz yere büyütüp, sansasyon yaratmasak mı? Siz ne dersiniz?

Sezenden büyük sürpriz Ebru pop söyleyecek

Müzik dünyasının, sevdiğim yapımcılarından biri Hüseyin Emre. ‘Ağabey’ derim. Eşi, eski Türkiye güzellerinden Sibel ve iki kızı ile, dedikodudan uzak, düzgün bir yaşam içindeler. Müzik sektörüne de katkısı çok büyük E, Serdar Ortaç, Ebru Gündeş, Sibel Can, Aşkın Nur Yengi, Yusuf Güney ve Rafet El Roman, yıllardır onun sanatçıları. Pazartesi sohbet ederken. Ebru’nun yeni albümünden söz etti. Bomba gibi geliyor Ebru. Zaten Allah vergisi bir sesi ve muhteşem yorumculuğu da var.
Gözümün Bebeği
Bu kez pop ağırlıkta albüm. Ebru’nun uğuru ve yakın dostu, olmazsa olmazı, Serdar Ortaç’dan iki şarkı hazır. Sibel Can’a ‘Benim Adım Aşk’ adlı şarkıyı veren Ayla Çelik’den de iki şarkı var. Çelik de kendine bir albüm yaptı bu arada. Sinan Akçin’den Ebru için yazılmış özel iki şarkı... Rafet’den bir. Asıl bomba Sezen Aksu. İki eski şarkısını okuması için Ebru’ya vermiş. Sezen, “Her zaman eski şarkılarım cebimdeki banka gibidir. Bir gün onları ben okuyacağım” der. Ama Ebru’ya biri ‘Gözümün Bebeği’ olan, bir zamanların hit şarkısını ve bir şarkı daha vermiş. Diğeri için Hüseyin Ağabey “Sürpriz olsun yalnızca sen bil” dediği için. Adı bende saklı.

İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?

Yazının Devamını Oku

İzmir elden gidiyor

1 Aralık 2010
Çok hazin bir tabloyla döndüm karşınıza. Ama ne yapayım. Değişen bir şey yok.

Seyahat sonrası, aldığım kiloları atmak için Hilton Spor Salonu’na gittim. Çıkışta, Dr. Hakan Akman, salonun sahibi Tanju Dokur, ‘01 Adana Sofrası’na yemeğe gittik. Bahçelievler’de. Yılardır o bölgede oturdum. Genç kızlığımda, on dakikaydı Çankaya-Üçyol. Bir saatte aldık. Neden metro çalışmaları. Her yer kazılmış. İnsanlar kan ağlıyor. Gittiğimiz, 01 Adana Sofrası’nda ise harika kebaplar var. Mutlaka gidin, yiyin. Yemek bitimi bir tur attık. İnönü Caddesi’nde, tuhafiyecilik yapan bir esnaf yolumu kesti. “Şenay Hanım, evinizi biliyorum. Az kaldı... Kapınızın önüne gelip kafama bir kurşun sıkacağım. Hiç olmazsa sesimizi daha iyi duyururuz. Karım, iki kızımla kayınvaldemde kalıyor. Ben dükkanda. Eve haciz geldi. İş yok. Ödeyemediğim kiralardan, bu ay da kapı önündeyim. Hangi yüzle kayınvaldemin evine giderim. En iyisi intihar edeyim. Herkes kurtulur. Birileri de kına yakar” dedi...
Nerede 3. büyük kent
Eve geldim. Sinir harbi içindeyim. Yüzlerce sinek. Yalnız benim oturduğum Rezidans da değil. Gidin Kordon’da bir balıkçıya, ya da İnciraltı’nda bir yere aynı. Kanatlısı, yaprak biti dedikleri, kara sineği... Herkes “Kendimiz başa çıkmaya çalışıyoruz” diyor. İki yıldır bizde öyle. “Yamanlar’dan geliyormuş.” Koca yalan. Denizden geliyor. B.. ve s...k kokuları ile birlikte. Can dostum Hamdi Türkmen, “Kaz kafalıyız ya Büyükşehir Baş Çoban emri ile bizi güdüyor” diye yazıyor. Doğru. Güya Türkiye’nin üçüncü büyük kentiyiz. Her yağmurda, trilyonluk binaların olduğu, Kıbrıs Şehitler Caddesi’nde hayat duruyor. Meteoroloji hava raporunu veriyor. Ama önlem alan yok. Tren istasyonunu bile su basıyor. Meles taşıyor. Altınyol kilitleniyor. Yani çile bitmiyor.
Bırakın AK Parti ve Erdil yapsın
Öbür taraftan koskoca Başkan, kendi esnafı ile s...k yarışında sanki. Bürokratlarıyla bir taraftan, esnafla diğer taraftan kavga gırla gidiyor. Kordon’daki tüm restoranlar, şimdilik ertelendi ama, her an eylem içinde. AK Parti ve Ulaştırma Bakanlığı, Büyükşehir’in yıllardır bitiremediği tüm metro hatlarını bitirmek istiyor.
“Verin kurtulalım. Adam gibi şu şehirde yaşayalım.” Yine Büyükşehir Belediyesi’nin (Nankörlük etmeyeyim çok uğraştılar. Ama başaramadılar!) yapamadığını, Rezidans’ın, Amerika’da öğrenim gören mimarı ve müteahhidi Selim Erdil başardı. Sinek işini de % 75 çözdü bizim çevrede.  EGAM Ziraat Mühendislik Barış Kaptanoğlu ile. Dosyayı da Temizlik İşleri Müdürü, sevgili Serpil Güngör’e verdim. Gerisi onların bileceği. Özetle dünyanın neresine gidersem, dönüşte aynı sorunlarla karşılaşmaktan bıktım? Ya siz İzmirliler?

Mali ve Tuğba ilişkisinde herkesin atladığı gerçek

Mehmet Ali Erbil, benim için Mali. 30 yıllık can arkadaşlardan. Altı yıl televizyon programı yaptım. 35 yılda gazetecilik. Tanıdığım ilk günden beri beni kırmadı. Amma bir gerçeği açıklamama engel değil. Herkes Mehmet Ali, Tuğba Coşkun aşkının Roma’da patladığını sanıyor. Hayır!. Mali, Sedef ile evlendikleri, yani düğünün yapıldığı gün Kıbrıs’ta Tuğba ile birlikteydi. Ha ilişkileri var mıydı? Allah bilir. Düğünleri Roks Otel’de oldu. Düğünün ardından, Emel Müftüoğlu, menajer Stelyo Pipis ile birlikte biz bir başka otele gittik. Nükhet Duru ve sevgili Cicom (Besim Kazado) ‘Tıpa Tıp Show’u izlemek için. Gece yarısı Mali geldi. Ben şoke oldum. Gırgır, şamata derken, Tuğba ve ablası yanımıza geldi. Öyle sıkı, fıkıydılar ki. İlk tanışma falan değil. Bu arada Tuğba’nın, Sedef’inde, Ankara’dan arkadaşı olduğunu öğrendik. Herkes tanık. Ah Mali, Ah... Etme bulma dünyası. Bence artık hiç konuşma. Arada bir oğlan çocuğu var. Hesabını bir gün size sorar...

Yazının Devamını Oku

Aşıkların ölüm köprüsü; Mostar

28 Kasım 2010
Ezel’de başladı... Bosna-Hersek’li gençlerin, yeni sevgilileri Kenan İmirzalioğlu ve Cansu Dere...

Evet dünden devam efendim. İlk durak Mostar. Şarapcılık, zeytincilik ve narenciye de çok ilerde üç ülke de. Bu kadar lezzetli mandalin pek yemedim. MOSTAR Köprüsü’nün bir öyküsü var. Eskiden damatlar, kendilerini kayınpederlerine, kabul ettirmek, aşklarını kanıtlamak için 24 metre yüksekiği olan, köprüden atlamak zorundalarmış. Çok ölen olmuş. O geleneğin yerini, bizde Anadolu’da olduğu gibi, başlık parası almış. Şimdi turistlık atlayışlar var. Mostar yazın çok sıcak oluyormuş. Bu yıl 52 dereceye kadar çıkmış. O akşam televizyon kanallarında gezerken bir baktım ‘Binbir Gece’den sonra, Ezel başlamış. Türk dizileri bir sektör oluşturdu. Helal olsun. Bosnalı, Hırvatistanlı genç kızların yeni aşkı Ezel, Kenan İmirzalioğlu. Erkeklerin ise Cansu Dere... Bu arada TRT-1 yayın yapıyor. O nedenle haberleri hiç atlamadık.

Egeli iş sahiplerinin görüşü
Kravatın çıkış noktası bu arada Hırvatistan biliyorsunuz. Kadınlar, kocaları askere giderken, evde kravat dikip, hediye ederlermiş. Bunun anlamı da “Benim ruhum, bu kravatla, kalkan gibi seni korusun.” Güzel kızlara ise, bonbon şekeri deniliyor. Güzelliğinden ötürü BOSNA’nın Bojile köyüne de, bonbon şekeri diyorlar. Osmanlı özelliğini, tarihiyle, sanatıyla, ruhuyla korumuş... O dönemin paşalarından Şişman İbrahim Paşa, buradaki medrese ve camilerin finansmanını yapmış. Yolda Leyla’yı okudum. Bosnalı bir genç kızın öyküsü. Ağlayarak. Gitmeden mutlaka okuyun. Daha iyi anlarsnız. Çarşının içinde yer alan Mehmet Paşa Cami’nin bahçesinden ise, Mostar köprüsüne hayran kalacaksınız. Bu arada, İzmir’li, İleten Petrol, Otomotiv, Deri ve Makine Sanayi Group Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar İleten “Şu bir kaç yılda turizmde büyük patlama yapmışlar. Dilerim İzmir’de de aynı olur” dedi. Yine Kuşadalı Mali Müşavir Halil Alkış, Otelci Tamer Eryılmaz, diş doktorları Sinan Altun, Mustafa Oral, Manisalı eczacı Leyla Turan, ağabeyi iş adamı Hasan da, İleten’e destek verdiler.   
 Yöresel kıyafetler anlamlı
KOTAR’da da İtalyan havası var. Çok zengin bir kent. Uzun yıllar Venedikliler kalmış. Yarım saat gezmek için yeter. KOTAR’dan BUDVA’ya geldik. 40 dakika sürdü. Bu arada kedi- kopek dahil hiç hayvan yok sokaklarda. Buranın turizm açısından patlamasının, en büyük nedeni, 8 tane çok önemli plajı. Yabancılar, burada da çok rahat mülk sahibi olabiliyorlar. Çeşme’yi de andırıyor. Biraz da Yunanistan’ı. Daracık sokaklar. KOTAR’da kadınların evli, bekar, dul oluşlarını yöresel kıyafetlerden anlayabiliyorsunuz. Kırmızı, ama yanında mavi bandajı olan, şapkalı bir bayan, evlilik için henüz çok genç demek. Kırmızı şapka, altın sırması varsa evliliğe hazır. Hatta kendine eş arıyor gibi...
Suni Adada tarihi kilise
KARADAĞ, Trakya’nın yarısı. 620 bin nüfus. Halk çok savaşcı bir ırkmış. Sırp ve Arnavut az. Karadağlılar da müslüman çok. Burada romatizma hastaları için, çok modern sağlık merkezleri var. Karadağ’da Devlet ve Mafya ilişkisi kuvvetliymiş. Bunları yazan bir gazeteci, gündüz vakti evinin önünde katledilmiş. Rusların, kara para aklama yeri, diye iddia ediyorlar. Kayıklar Üzerindeki Meryem Kilisesi suni bir adanın üzerinde. Burasını, Dost Kilisesini, Buğday Meydanını gezin. Türk ve dünya jet sosyetesinin, yeni kaçış noktası ise HVAR Adası. Hırvanistan’ın Sprit Şehri karşısında. Paparazilere önemli not. Bir de Yazları tur şirketleri, “Marco Polo’nun İzinde Korcula Adası Turu”nu öneriyorlar. Hava kötü olduğu için yaptırmadılar. Ama biz gittik. Kışı dondurucu. Yalnız sahil yolu harika. SLANO ve 5 kilometre uzunluğunda, surlara sahip olan, büyüleyici şehir STON görülmeğe değer. OREBİÇ’ten, teknelerle KORCULA ADASI’na geçiyorsunuz. MARCO POLO’ nun doğduğu ve yaşadığı yer. Fakat kendini çok iyi korumuş. Güzel bir ortaçağ kasabası. Adada görülecek 12. yy’dan kalma tarihi surlar, sokaklar, meydan, sayısız kilise var. Özelikle de St MARK KATHEDRALİ ve MARCO POLO’nun doğduğu yer önemli.

Yazının Devamını Oku

Dubrovnik’i Türkler bastı

27 Kasım 2010
Bayramda sokaklar 5800 Türkle şenlendi. Reyting rekorları kıran ‘Binbir Gece’ Bakanlar Kurulu’na gitti. Esnaf “Yeni Osmanlılar baskına geldi” dedi...

Şükür kavuşturana. Dört kız kardeş, bayramın ikinci günü, son yıllarda turizmcilerin, ‘Tatilin Yükselen Değeri’ olarak gördükleri ‘’Akdeniz’in İncisi’’ Dubrovnik’e gittik. Yaklaşık 1,5 saatlik bir uçuş. Toplam 160 yolcuyduk. Seyahati Omega Tour ile yaptık. Otelimiz Argentina 5 yıldızlıydı. Manzara rüya gibiydi. Ama Dubrovnik Hava Yolları’na ait uçak tek kelime ile rezaletti. Gidiş ve dönüşte de çay ve kahve makineleri arızalandı. Hosteslerin bazıları, bayan olmalarına rağmen kabaydı. Omega Tour’un patronlarından Aykut Ayhan, anlaşmaya uymadıkları için de, birdaha çalışmayacaklarını söyledi. Ucak, beş yıldızlı otelde konaklama, kahvaltı ve yemekli, iki ülke turu ile birlikte toplam 4 bin TL ödedim. Faturamı da aldım. Yani davetli değildim. Keyifli yazarım.
3 ülke gezdik
Gerçi benim can dostum, meslektaşım Hamdi Türkmen, seyahat yazılarına biraz gıcık oluyor. Amma, okuyucularımın da gidemedikleri, göremedikleri yerleri öğrensinler, bilsinler isterim. Bazı Belediye Başkanları ve bürokratlar da medeniyet öğrenirler. Neyse, bir şehir Dubrovnik, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ olmak üzere, üç ülkeyi doya doya gezdik. O nedenle sizleri iki gün sürecek anılarımla, ben de bir tura çıkaracağım. Turumun içinde, reyting rekorları kıran, dizilerdeki starlarla ilgili dedikodular da var. Merak edin.  Uçakta yolcu kalitesi çok yüksekti. Üst düzeyde emekli asker... Sağlık müdürleri, doktorlar, eczacılar, mimarlar, bir hastahanenin başhekimi ve akademisyenler vardı. O nedenle Tour’un ortaklarından ve operasyon müdürü Aykut Ayhan, eşi ve kızıyla turun başındaydı. Ayrıca İstanbul Ofis Müdürleri Mehmet Işık, Otel ve rezarvasyon sorumlusu Tuğba Şentürk ile tura dört rehberi eşlik etti. Kurban bayramında toplam 5800 kişiye yakın Türk vatandaşı, Dubrovnik’e gelmiş.
Hırvatistan İtalyan ruhu taşıyor
İzmir, çivar il ve ilçelerden de gelenlerle, aşağı yukarı 1500 kişi yalnızca Ege’den uçmuş. Omega Tour dört uçak kaldırdı. İklimi bize yakın. Ama benim için Marmaris, Fethiye, Ölü Deniz, Antalya ve cevresi, Hatay, Urfa, Mardin’e gitmek daha akıllıca. Hiç olmazsa kendi ekonomimiz kalkınır. Ha ben niye gittim? Bu yazdığım yerleri defalarca gezdik. Ayrıca da sizlere, gidemeyenlere, değişiklik ve şıklık olsun istedim. Bir de ilk kez gittim. Bir ikincisi olmaz. Ama görülmeğe, gitmeğe kesin değer. Hem tarihi, hem de doğal güzellikleri açısından zengin. Bir de bizden ucuz. Allah var. İnsanı da sıcak kanlı. Aralarında, hostesler gibi, servis yaparken tabağı, fırlatanlar da yok değildi.  Hırvatistan’ın Adriyatik sahili İtalyan kokuyor. Rehberimiz Mehmet Işık, harikaydı. Çok güzel bir dört gün geçirtti.Galatarasay’lı. Lise ve Üniversite yıllarında fransızca ve ingilizce öğrenmiş. Üç lisan biliyor. Danslarından, mutfağa, müziğe, sanata kadar İtalyan ruhu, Hırvatistan’a yansımış. Bütün kültürü almış. Yöresel yemek pek yok. Pizza ve bol deniz mahsulü ve de İtalyanların pasta dedikleri makarna. Finalde sizlere eğlence, alışveriş ve yemek konusunda, genel anlamda bir özet gececeğim.  Tiyolar vereceğim. Sabredin efendim. Dubrovnik tam bir sayfiye yeri. Eski şehre beş dakikalık uzaklıktaydı, otelimiz Argentina. Frana Supıla 14. Hep yürüdük. Kahvaltısı ve personeli harikaydı. Rixsos ise yeni şahirde, Lapat Bölgesi’nde yani. Oraya da 14 Euro karşılığı gidebilirsiniz. Özellikle Casino meraklıları için. Bir de yeni şehirde, daha bilinen, dünya markalarının, alışveriş yerleri var.
Gecesi ve gündüzü ‘Genç kız’
Venedik’in küçük bir taklidi bence Dubrovnik. 16 yüzyıldır, Dubrovnik sınırları, Venedik’e oranla korunmuş. Geçmişte, güvenlik sorunu yaşandığı için, şehre girişde üç ayrı kapı var. Bize yakın olanı Ploce kapısı. Trafik yok. Rehberimiz Işık “Dolaşan insanları Ortacağ kıyafetine büründürün 13.yy”dedi anlatırken. Eski ve yeni şehri de yürüyerek, bir saatte gezebilirsiniz. “Gündüzleri yaşlı bir bayan, geceleri genç kız” diye tabir edilen Venedik’e karşın, sanatçılar, Dubrovnik için”Gecesi de gündüzü de genç kız” diyormuş. Yaşayanlara göre de, Adriyatik’in İncisi. % 80’i halkın katolik.

Yazının Devamını Oku

Bu sözler kavgada söylenmez Gülben Ergen yine fena coştu

20 Kasım 2010
Gülben Ergen’in yaptıklarını çok takdir ediyorum. Kıskananlar, b.. atanlar çatlasınlar. Helal olsun. Üç aslan evlat annesi. İyi bir sesi ve fiziği var. Harika bir yorumcu da bana göre. Ne zaman albüm yapsa satıyor.

Dizileri keyifle izleniyor. Ha vefa kısmı tartışılır. Onu da hep yazar ve söylerim. Hafta içi yine keyifle izlediğim bir programda, Gülben’i gördüm. CNBC-E’de Gülay Afşar’ın sunduğu ‘Finans Cafe’de. Gülben, para puldan anlamaz. Zaten kendisi de söyler. Yatırımı öyle fazla yoktur. Bir zamanlar taksi plakaları var diye dedikodular çıktı. Yalan. Döviz, altın işini takip etmez. Hele borsadan hiç ama hiç anlamaz. Tek bildiği, parasını faize yatırıp, zamanı gelince de almak. O nedenle ne konuşacak diye merakla izlemeye başladım...
Çocuklar hep gülsün
Gülben’in yaktığı bir eğitim meşalesi var. Şu ana kadar Doğu’nun pek çok yerinde altı anaokulu açtı. Devamını da getirecek sanırım. Zaten ona da bu yakışır. Kampanyasının adı ‘Çocuklar Gülsün Diye’. Biraz da işin ciddiyetine, daha da uymak için, saçlarını da siyaha boyatmış. Şaka tabi. Neyse Çok güzel bir sohbetti. Ama Gülay Afşar, yatırım ve birikimleri konusunda bir soru sorunca. İşte o zaman coştu Gülben. Fena halde hem de. Neler mi dedi?. Buyurun;
“Ben öyle borsa, morsa anlamam. Diğer sanatçı arkadaşlarım gibi de yatırımlarım yok. Bir evim, bir de ofisim var. Herkes soruyor? (Şu Residence’den niye bir tane de daire sen almadın?) diye. Ya da (Gülben niye Miami ya da Londra’da bir ev almıyorsun?. İleride oğlanların okul durumu olabilir) diye. Yok, benim böyle yatırımları yapacak gücüm yok.” Evet bu laflar kavga çıkartır. Niye mi? Sibel Can’ın Miami ve Londra’da, Hülya Avşar’ın Londra’da, Seda Sayan’ın Astoria ve Akmerkez’de, Hülya Avşar’ın Sapphire’de, Sibel Can, Petek Dinçöz            ve Mehmet Al Erbil’in de değişik residencelerde daireleri var. Hatta aralarında iki tane olanları bile... O nedenle Gülben kimlere taş attı. bilemem ama. Bu taşlar kafa, göz yarar...

BU ARADA “ÇOCUKLAR GÜLSÜN DİYE” İÇİN KATKIDA BULUNMAK İSTEYEN SEVGİLİ OKURLARIM BANKA VE HESAP NUMARASI ŞÖYLE;
HESAP “ÇOCUKLAR GÜLSÜN DİYE”
BANKA GARANTİ 395-TR 970006200039500006211111

Yetkililer ses verin

Yazının Devamını Oku

İzmir’de eğlence başladı yıldız yağmuru sürecek

14 Kasım 2010
Ekonomik kriz, doların düşmesi, altının patlaması, tabi beni de çok etkiliyor.

Herkes gibi. Ama öte yanda da bir hayat var. Bir hafta sonu, bizim çocuklarla bir araya geldik. Hepsi gece aleminin canavarları. Manevi oğlum Doğan Haber Ajansı’nın (DHA) başarılı ismi Cesur Sert, Diva ve Milliyet’in magazin profesörü Volkan Baş, DHA’nın hızlı muhabirlerinden Eray Arpaşin ve Özgür Koçoğlu. Benim favori yerlerimden Peximet’te toplandık. Mönü değişmiş. Daha sonra sizlere yazacağım. Esas konuya geleyim. Gece yaşamı İzmir’de dolu dizgin. Şöyle bir tur attık. Hepsine yetişmem olanaksız... Bayramı İzmir’de geçireceklere, bir rehber olsun yazdıklarım. Kesin saklayın. Tekrarı yok...
Starlar Ooze Venue’de
İzmir gece yaşamının köklü mekanlarından Tekin İçen’in sahibi olduğu Bornova’daki Ooze Venue, haftanın üç gecesi kapılarını açıyor. Çarşamba ve Cumartesi geceleri kendi gruplarını çıkaran Ooze Venue ise her Cuma birbirinden ünlü grup ve solistleri ağırlıyor. Cuma akşamı popun prensi Yaşar vardı. Bayrama özgü 18 Kasım Perşembe Demet Akalın, yıkıp geçecek. Perşembe olmasaydı mutlaka giderdim. 19 Kasım Cuma Bedük, 26 Kasım ise Manga var. Bornova’nın bir başka popüler eğlence yeri Noxx, yenilenen dekoru ile yeni sezona hızlı bir giriş yaptı. Kış boyunca, birbirinden ünlü şarkıcıların konserlerine ev sahipliği yapacak olan Noxx, Bornova Büyük parkın karşısında. Serdar Yer’in işletme müdürlüğünü yaptığı mekanda özel ışık gösterileri ve lazer şovlar ise görülmeye değer. Haftanın altı günü, canlı müziğin yer aldığı Noxx’da 19 Kasım’da Demir Demirkan İzmirli eğlence severlerle buluşacak...
Yine zirvede
Bu yaz, gece kulübü ve beach olarak Çeşme’de sezonu zirvede kapattı Mehmet Özener. Üç sene önce Alsancak Limanı karşısında hizmete açtığı Marrakech ile yeni sezona yine çok hızlı girdi. Fas kültürünün yanı sarı, Osmanlı motifleri ve dekorasyonunun kullanıldığı mekanda eğlence dolu geceler ve harika yemekler, sosyetenin gözdesiydi. Fakat iki yıldır, yalnızca gece kulübü burası... Belli bir saatten sonra Zeki Müren’den Nilüfer’e, Enrico Macias’tan Dalida’ya kadar çeşitli şarkıların çalındığı mekan çok keyifli.
Rouge ve Mischka Vegas
Eğlence dünyasının İzmir’deki prenslerinden Murat Alpiskender ve ortağı, Ümit Özgünter ile, üç mekanla zirvede olanlardan. Çeşme Rouge Marina ve İzmir Limanı’nın karşısında yer alan Rox’da bayram süresince de Türkçe pop, canlı müzik geceleri var. Rouge Alsancak’da ise her akşam üstü Happy Hour, daha sonra ise akşam yemeği olacak. Ardında DJ çalacak. İzmirli ünlü işletmeci Taner Sönmezateş, dekoru ve şıklığı ile İzmir’de farklılık yaratan eğlence mekanı Club Vegas bin kişilik. Amsterdam’dan gelen bay ve bayan dansçılar yaptıkları şovlar dikkati çekiyor.

Yazının Devamını Oku

Hakan Tartan’dan müjde Kemeraltı coşkusu devam

13 Kasım 2010
Konak’ta işim vardı. Baktım ana-baba günü. Bir hareket, bir canlılık. Herkesin yüzünde bir keyif.

Konak Belediyesi’nin, İzmir’de Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı, canlandırmak amacıyla başlattığı, ‘Şimdi Kemeraltı Zamanı’ coşkusuymuş. Konak Belediye Başkanı, 30 yıllık arkadaşım, Dr. Hakan Tartan’la, İzmir’e geldiğimden beri yıldızımız pek barışmadı. Nedeni benim doğruları yazmam. Al sevgili Hakan, bir doğru da bu. Ama alkışlanacak ve tebrike değer. Evet, duyan, duymayan kalmasın. Saat Kulesi, Konak Meydanı, Salepçioğlu İş Merkezi önü, Kemeraltı Çarşısı girişi ve Hisarönü’nde gerçekleştirilen etkinlikler, yıl sonuna kadar devam edecek. Hem vatandaş eğlenecek, stresini atacak. Hem de esnaf bu ekonomik sıkıntıda para kazanacak. Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, Kemeraltı esnafına ekonomik anlamda katkı sağlayacak etkinliğin, gerçekleştirildiği ilk cumartesi günü, herkesin çok mutlu olduğunu söyledi. Alışveriş yoğunluğu da, esnafı mutlu edecek şekilde artmış. Yalnızca İzmir halkı değil, yabancılar da, turistlerde yani eğlencenin ortasındalar. Dolayısıyla da alışverişin...
Her yerde ayrı bir sürpriz
Cumartesi günleri gerçekleştirilen etkinlikler, aynı anda beş ayrı merkezde. Saat 12.00’de başlıyor. Yeni Karamürsel Mağazası’nın önünde, Canlı heykel Ouartet, Aşuk Maşuk Halk Oyunları, Kukla Fiko ve Tango dans gösterileri...
Saat Kulesi’nde ise yine canlı heykel. Anadolu’dan kuklalar ve göçmen halk oyunları. Hükümet Konağı’nda da, canlı heykel sunumları sırasında, Konak Belediyesi, Türk Sanat Müziği Korosu, birbirinden güzel eserleri seslendiriyor. Ardından, Artvin halk oyunları etkinliğe renk katıyor. Yine aynı saatlerde, Salepçioğlu Çarşısı’nın önünde salsa dans gösterileri, Zeybek Halk oyunları ve Sıcakkan Tiyatrosu, canlı kukla oyunları ile çocuklara sesleniliyor. Hisarönü’nde ise tam bir cümbüş yaşanıyor. Fethiye Halk oyunları hareketli gösterilerini sunuyor. Göçmen kökenli vatandaşların kurduğu Güven Kardeşler Grubu da, Balkan şarkı ve türküleriyle alışverişe gelenleri coşturuyor.

İşte sanatçı dayanışması Funda ve Cenk’e bravo

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin, 3. Dayanışma Gecesi vardı. Çeşme Sheraton Oteli’nde gerçekleşti. Otelin yeni Genel Müdürü sevgili Yusuf Cavdar’ı kutlayamamıştım. Hem Yusuf’u kutlamak, hem de gecenin sanatçı konuklarında biri, kardeşlerim kadar yakın sevgili Cenk Eren’le özlem gidermeye gittim. Çeşme Sheraton’a ilk 2001 yılının yazında gitmiş, tahammül edemeyip, terk etmiştim. Maşallah her şey değişmiş. Bunda Yusuf’un payının büyük olduğuna inanıyorum. Vizyonu geniş, dünya standartlarında en iyi otellerde görev yapmış biri. Güzel karısı Havva’ya, ailesine düşkün, orucunu tutan, namazını kılan, ama gerektiğinde de içkisini de içen adam gibi bir adam...
Valizler çıkmadı, şok yaşandı

Yazının Devamını Oku