Şenay Düdek

Bayram, popun starlarına yaradı Sibel de kendi şirketini kurdu

8 Eylül 2010
Ramazan Bayramı’nın birinci günü yarın. Hayırlı bayramlar.

Fakat bayramın hayrı, en çok popçulara yaradı. Nasıl mı? Türkiye’nin hemen pek çok yerinde ve de 5 yıldızlı otellerinde, Pop Müziği’nin ünlü isimleri sahne alacak. Hatta aralarında, bayramın 3 gününde de değişik yerlerde çalışanlar var. Yani parayı tabiri caiz ise popçular götürecek. Alaturkacıların çoğu onları seyredecek. Öncelikle İzmir’den başlayalım. Arena’da popun parlayan genç yıldızı Sıla, Ozan Doğulu var. Rober Hatemo Çeşme CeCe’de ve Kıbrıs Salamis Bay Hotel’de. Fatih Ürek Çeşme ve Bodrum’da. Kenan Doğulu, Kıbrıs Merit Otel’de, Ajda Pekkan ve Tarkan, Girne Cratos Hotel’de. Hadise Ankara’da. Demet Akalın, Antalya Arma Hotel ve İsviçre’de. Funda Arar, Girne Colony’de. Emre Altuğ Manisa’da. Candan Erçetin, Jasmine Court’da. Gülşen, Kıbrıs Tulip’te. Emre Aydın Sandıklı’da. Serdar Ortaç, Çeşme CeCe ve Kıbrıs’ta... Gördüğünüz üzere popçular aldı başını gidiyor. Aralarında en yüksek ücreti ise Tarkan 400 bin lira, Ajda Pekkan 300 bin lira ve Kenan Doğulu da 150 bin lira ile başı çıkıyor.
Tatlıses, Sayan ve Gündeş
Alaturkada ise pek çok isim iş beklerken, Seda Sayan ve Ebru Gündeş Kıbrıs’ta sahne alıyor. Özcan Deniz ise Antalya Malpas’ta. Müziği ve sahne performansıyla sosyetenin gözde sanatçısı Cenk Eren ise 3 gün üst üste bayramda Bodrum My Pavyon’da. Genç ve güzel assolist Petek Dinçöz ise Çeşme Ilıca’da. Genel Müdür Yakup Demir, talep patlaması yaşadıklarını söyledi... Bir zamanlar sahnelerin en güzel oryantallerinden olan Sibel Barış, Fatih Ürek’in menajeri olarak başladığı iş yaşamına, kurduğu Sibel Barış Production ile ilk bayram programına imza atıyor. Bodrum Türkbükü Pashas Club’un muhteşem bayram programı Sibel’den. ES petrol ve Turizm’in sahibi Erkan Selah tarafından bu sene hizmete açılan Türkbükü Pashas Club’ün sanatçı koordinatörlüğünü de üstlenen Barış’ın yaptığı programda ise İbrahim Tatlıses & Didem, Fatih Ürek ve Hande Yener çıkacak. Tabii değişik günlerde. Mekanda kişi başı fiyatlar, limitsiz yerli içki meyve,çerez, bistro 150 TL ve 125 lira bu arada.


Evet mi? Hayır mı?

Satıldık mı ey halkım?

Annem çok kızıyor. Burnumu siyasete ve ekonomiye karıştırdığım zaman. Bana “İşine bak” diyor. Halbuki işim bu. Gazetecilik. Üstelik keşke mesleğe ilk başladığım yıllarda, ekonomi ve siyasette kalsaydım. Neyse kısmet. Ama son 5 yıldır aklım fikrim siyasette. Sabah kalkınca, Haber-Türk, CNN Türk ve NTV ile başlıyorum güne. Magazinin biraz da çivisi çıktı da ondan. Bir de magazinde eğlenmediğim kadar, siyasette eğleniyorum. Neyse, niye girdim bu konuya? Haftalardır, “Evet mi?”, “Hayır mı?”, referandumda oyumun ne olacağı soruluyor. Oturduğum Alsancak’ta Soylu Taksi Durağı’ndaki tüm şoför arkadaşlarım... Kuaförüm Mis. Şerife’deki aileleriyle birlikte toplam 100 kişilik ekip... Özellikle de saçımı teslim ettiğim Ahmet... Plazadaki güvenlik görevlileri, Allah eksikliğini göstermesin, sayısı 52’yi bulan ailemin fertleri, gittiğim restoranlarda garsonlar, komiler, spor salonunda, yürürken karşılaştığım pek çok tanıdık, hep aynı soruyu soruyor. Kısacası bir referandumdur gidiyor. Ama Türkiye’nin 6’ncısını yaşadığı bu referandum, bana göre ne referanduma ne seçime ne de siyasete benziyor. Mahalle kavgasından, 3 liderin birbirini karalamasından başka bir şey yok. Ne soy, ne boy kaldı. Ne de PKK ile pazarlık. Vatandaş bir birine soruyor? “Evet mi, Hayır mı?” vereceğini. Kimileri, “Satıldık mı?” diyor. “Ülke elden gidiyor” diyenler var. İzmir’deki CHP’li belediye başkanlarının, bazılarına kızıp inat oyu olarak “Evet” diyeceğini söyleyenler çok. Ben hala kararsızım. Gidip “Boş atayım” diyorum. Sonra da “Yakışmaz” diyorum. Aklıma sevgili Kamuran Akkor’un “Evet mi? Hayır mı? “ şarkısı geliyor. Bu şarkıyı referanduma uyarladım. Buyurun. Okuyun ve kararınızı ona göre verin arkadaşlar;

Evet mi? Hayır mı?

Yazının Devamını Oku

Dünya starlığından, varoşlara acılarla dolu gerçek bir yaşam

4 Eylül 2010
Yazdıklarım, hepimiz için geçerli. Bir ders niteliğinde. Ramazan ayının son günlerinde, ibret olacak bir yaşamı, sizlere sunmak istedim.

Hayatımda hiç tanımadığım biri, Avukat Özer Baysaling, bana kendi yazdığı ‘Ateş Dansı’ adlı kitabını gönderdi. Sahura kadar oturduğum için, çok kitap okuyorum. H. İbrahim Acıpayamlı’nın ‘Peygamberimizin Hayatı’, Baş ucu kitabım olan Prof. Dr. Gazi Özdemir’in ‘Din ve Beyin’ arasına bu kitabı da sıkıştırdım... Ben doğmamıştım o star olduğu zaman. Ama mesleğim gereği kendisini biliyordum. Yaşam hikayesinin anlatıldığı kitabın, her sayfasından ders aldım. Gururun, para gücünün, yaşamda hem etkili, hem de etkisiz olduğunu gördüm. Ağladım. Aşklarına imrendim. Düşünün dünyanın izlediği, sizi altın tahtlarda sahneye çıkardığı bir starsınız. Krallar, Şeyhler, Prensler, ünlü starlar ayağınızın altına seriyorlar servetlerini. Ama siz elinizin tersi ile itiyorsunuz. Tam 17 sene büyük bir mücadele ve servetin ardından... Varoşlarda bir gecekonduda bitiyor yaşamınız. Şöhretli dünyanın imrenilmeyecek bir yaşam
olduğunu görüyorsunuz. Tıpkı Serpil Örümcer, Birsen Ayda, rahmetli Seher Şeniz, Belgin Doruk ve daha sizlerin isimlerini ve de bittiklerini bilmedikleriniz. Günümüzde yaşayan pek çok star gibi, Necla Ateş’in de biten hayatı.

Tatar Naciye’den Türk Lokumu’na

Baysaling hukukçu, Türkiye Vücut Geliştirme’de bir dönem Milli Takımlar Baş Antrenörlüğü yapmış. 24 yaşında tanımış Necla Ateş’i ve evlenmişler. 30 sene dile kolay bir yaşam sürmüşler. Şimdi bir başkasıyla evli. Ama dünyanın hayran olduğu bu kadını ve ibret dolu yaşam öyküsünü kitabında ve çevresinde herkese anlatıyor. Bence film olabilir. Özellikle de şöhretli insanların ve o renkli dünyaya özenen gençlerimizin, alacağı çok dersler var. 14 yaşında Naciye Batır. Tatar Naciye olarak İstanbul Ses Tiyatrosu’nda, operette dans ederek adım atmış pırıltılı dünyaya. İki sene sonra Dansöz Tatar Naciye olmuş. Rahmetli Halide Pişkin’in kocası İhsan Balkır ‘Necla Ateş’ adını takmış. Yıl 1949. 1965 yılına kadar dünyayı dolaşmış. Büyük servet sahibi olmuş. Artık herkes onu, ünlü gazeteci, rahmetli Metin Toker’in, taktığı, Türk Lokumu adıyla çağırmaya başlamış. Milyon dolarlar kazanmış. Hiç tutamamış. Bir gün sahnede düşmüş. Boynu ve beli kırılmış. Dört ay hazırda ne varsa yemiş. Sonra yine kazanmış. Ama onlar da uçup gitmiş. Yani hayat hep kazanmak değil. Türkiye’ye geldiği zaman, Hürriyet Gazetesi’nde, Necati Zincirkıran’ın Yazı İşleri Müdürü olduğu dönemde, hayat hikayesi büyük iş yapmış. Nasıl yapmasın. Edith Piaf, Marilyn Monroe, Nat King Cole, Orson Welles, Louis Armstrong, Zeki Müren, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Tanju Okan ve Erol Büyükburç gibi starlarla dostluk etmiş. Çalışmış. Ama alkol, Özer Baysaling aşkından üstün gelmiş. Karaciğer kanseri ve bir gecekondudan, Beylerbeyi sırtlarında mezarda biten bir yaşam... O nedenle “Zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter. Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter” sözü hepimiz için geçerli olsun sevgili okurlar.

Haydi Rock severler Antalya’ya buyrun

Poem Organizasyonun gerçekleştirdiği festivaller bayramda devam ediyor. Temmuz ayında binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen 5 günlük efsanevi festival Rock Tatili, Foça’dan hemen sonra
09 – 10 Eylül tarihlerinde, tam da Şeker Bayramı’nda. “ROCK TATİLİ Olympos Mini Fest” sizi yeniden tatile çağırıyor. “ROCK TATİLİ Olympos Mini Fest”, Eskiyeni Tatil Evi’ nde gerçekleşecek. 2500 kişi kapasiteli “ROCK TATİLİ Olympos Mini Fest” festival alanında; yüzme havuzu, çim zeminli ve ağaçlar altında yer alan 1.600 kişilik kamp alanı, WCleri, duşları, cafe - restoranı ve barlarıyla eksiksiz festival olanağı sunuyor... Festival boyunca 2 gün konaklama yapacak rock müzik tutkunları, kahvaltı ve akşam yemeğini de burada yiyebilecek. Çadırı olmayan veya unutan müzik severler ise alan içinde çadır satın alabilecek. Festival alanına sürekli servis sağlanacağından Antalya Olympos geliş-gidişlerle ilgili izleyicilerin sıkıntısı olmayacak. Canlı performanslar

Yazının Devamını Oku

Tartan sözünde durmadı Kocaoğlu kapıları açtı

1 Eylül 2010
Her şey, değerli sanatçı büyüğüm, Haldun Dormen’in beni defalarca aramasıyla başladı. İstanbul’daydım.

‘Sahne Tozu Tiyatrosu’nun bir birinden yetenekli oyuncuları, süper gençlerle, sonunda beni tanıştırdı... Şimdi yazacaklarım, 30 yıldır tanıdığım, Konak Belediye Başkanı Sayın Hakan Tartan’ı rahatsız edecek. Kusura bakmasın. İzmir’e gazetecilik yapmaya geldim. Sayın Tartan’ın sevgili eşi Aynur muhteşem bir insan. Keşke Aynur kadar, Hakan Başkan da dobra, halka yakın olsa. Gerçekleri görse. Benim kimseyle sorunum yok. Bir İzmir aşığıyım ve halka, okuyucuya hizmet için buradayım. Şimdi gelelim sadede.  Sahne Tozu Tiyatrosu yedi yıllık alt yapı çalışmaları sonucunda M. Çağlar İşgören ve Mehmet Çiftcioğlu tarafından kurulmuş. 2007 yılında 25 kişilik ana kadrosuyla birlikte aktif olarak İzmir’in sanat hayatına giriş yapmışlar.  2008 yılında, büyük usta Haldun Dormen’in, 1954 yılında Amerika’dan Türkiye’ye getirmiş olduğu Cep Tiyatrosu’nu devralmışlar.
İlk oyun ve ilk heyecan
Sahne Tozu Cep Tiyatrosu’nun oynadığı ilk oyun, Haldun Dormen’in kendi cep tiyatrosunda oynadığı, ilk oyun olan Maitre Pierre PATHELİN (Fransız farsı). Oyunun yönetmenliğini, İşgören yapmış. İzmir’in Buca ilçesinde kurulmuş. Rahmetli Atalay Ağabey (Noyaner) ve Renault Mais Satış Müdürü Sedat Sert, ünlü yönetmen ve senarist Osman Sınav, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’de desteğini esirgememiş. Haldun Hoca ile birlikte Sahne Tozu, çok yol almış. Şimdi Şehit Fethi Bey Caddesi No: 31’de bir iş hanında sanatlarını sergilemek için büyük emek harcıyorlar. Pizzatomato bir tek el uzatmış. Haldun Hoca, Sahne Tozu Tiyatrosu’nu eski Dormen Tiyatrosu gibi görüyor. Sanata ve sanatçıya düşkün olan, İzmir halkının sağ duyusuna inanıyor. Ama Konak Belediye Başkanı Sayın Hakan Tartan’ın, bu konudaki duyarsızlığına da şaşırdığını söylüyor.
Sözler tutulmamış
Bakın bu konuda büyük usta Haldun Dormen ve Cağlar İşgören nasıl konuşuyor;
“2009-2010 sezonunda Sayın Hakan Tartan, bizi davet etti. Bu davet sırasında İzmir Şehir Tiyatrosunu kurma Projesini kendisine sunduk. Destek ve söz aldık. Hatta ilk oyun Kantocu adlı müzikal olacaktı. Bu konuyla ilgili birçok gazete dergi ve televizyonda Hakan Tartan’ın İzmir Şehir Tiyatrolarını kuracağı, Haldun Dormen ve Sahne Tozu Tiyatrosu’nun, bu projeyi, Konak Belediyesi katkılarıyla gerçekleştireceği yer aldı. Belgeler gazeteler.  Sayın Tartan sanat ve sanata düşkün bir başkan olarak, bol bol kendi reklamını yaptı. Sonra da verdiği bütün sözleri unuttu. Telefonlarımıza çıkmadı. Bunun karşılığında tek telefon ile Sayın Aziz Kocaoğlu bizi kabul etti. Oyun satın alacağını ve Büyükşehir Belediyesi olarak da gereken desteği vereceğini söyledi.” Yorum sizin sevgili okurlar.

Tütüncüoğlu reddediyor, amma Çeşme Ilıca halkı isyan ediyor

Evet 25 Ağustos Çarşamba günü köşemde ‘Ilıca elden gidiyor’ başlığı altında, bir İzmir ve Çeşme aşığı Nesligül Aksoy’un mailini yayınladım. Nesligül özetle, Ilıca sahilindeki rezalet görüntüleri dile getiriyordu. Bu yazımın karşılığında Çeşme Belediye Başkanı Sayın Faik Tütüncüoğlu da bir cevap göndermiş. Dürüst gazetecilik görevim gereği, yayınlıyorum. Amma, devamını Ilıca Halkı getiriyor.

Yazının Devamını Oku

Özveri dolu bir yaşam sürüyor

28 Ağustos 2010
Eşi Sermin Hanım ile çok mücadele vermişler. Mesleği ön planda. Üç yıldır tatil yapmamış. Evliliklerinin ilk yıllarında işe sefertasıyla gitmişler. Evinin meyve ve sebzesini kendisi alıyor. Kıyafetlerini de. Sevginin gücüne inanıyor Yılmaz...

Evet, dünden devam. Pek çok devlet büyüğüne başarılı hizmetler veren Ercüment Yılmaz 28 yıllık evli. Eşi Sermin Hanım meslektaşı. Şu an emekli. Yaşamlarının ilk yıllarında çok mücadele vermişler. Çok riskler almışlar. “Peki ailenize karşı nasılsınız? Nasıl bir eş? Nasıl bir babasınız?” diyorum, anlatıyor:
Mesleği her şeyden üstün
“Kimse yoğurdum ekşi demez. Bu konuda asıl cevap vermesi gereken onlar. Ama bizde önce saygı, sonra da sevgi gelir. Biri Özge 28 yaşında, diğeri Gözde 19’unda iki kızım var. Özge, Amerika’da okuyor ve yaşıyor. Buna rağmen belli saatin dışında eşim de dahil dışarıda olamazlar. 28 yıllık evliyiz. İki yıllık bir arkadaşlığın sonunda nikah masasına oturduk. Her ailede olduğu gibi hafif kırgınlıklar yaşanır. Ama asla küs kalmadık. Özellikle de çocuklarımızın önünde. Üstelik de eşim de çocuklarım da beni mutlu etmek için hep özverili davranırlar. İncir çekirdeğini doldurmayan nedenlerdir zaten kırgınlıklar da.”
Çok kötü besleniyor. Haftada bir öğünü ailesiyle yemek büyük mutluluk. Son 20 yıldır, görev gereği, İstanbul, Bayburt ve Ankara’da 20 kez evde yemek yememiş. Gece yarısından önce de eve gitmemiş. Saat 02.00’de, “Hanım hadi bir balık kızart da yiyelim” dediği çok olmuş. Normal insanlar gibi, yemeğe oturmanın özlemi içinde.
İzmir Emniyet Müdürü olmayı düşlememiş. “Nedeni de yok aslında. Eşim ben komiser yardımcısıyken, o da polisti. İzmir’de. Yani İzmir’de pek çok görevde bulundum. Düğünümüz burada oldu. Hatta o zamanın Emniyet Müdürü, Allah rahmet eylesin Alpaslan Aslan nikah şahidimizdi. O zamanlarda da hiç özenmedim. Hırslı değilim” diyor.
Görevini, ailesi adına bile olsa, keyfi nedenlerden ötürü bırakmayacağını söylüyor.. İşi ön planda. “Ama Allah göstermesin, bir sağlık sorunu olursa tabii ki. Ailemin tırnağını hayatıma değişmem. Hizmeti, insanı seviyorum. İnsanlara yardım etmek benim için den büyük mutluluk. Tatil, dinlenmek falan umurumda değil. Zaten son üç yıldır da tatil yaptığımı hatırlamıyorum. Bundan da rahatsız değilim. Gönül mesleği yapıyorum, bu aşk bana yeter. Teşkilatıma hizmet yeter” diyor gözleri dolarak Ercüment Yılmaz.
“Sevdim, peşinden koştum. Hedefimi buldum. (Ben bu kadınla mutlu olurum. İleride birlikte çocuklarımız olduğu an onları çok iyi yetiştiririz) dedim. Çok zorluk çektik. Karı-koca. İkimiz maaşlarımızı birleştirerek tek tek evlendikten sonra eşyalarımızı aldık. Kızımız doğduğu gün, 5 sene sonra merdaneli zor bela bir çamaşır makinemiz oldu, düşünün. Tabiri caizse, ayağımıza yorganımızı göre uzattık. Tek kap yemek yedik. Ama mutlu olduk.

Yazının Devamını Oku

Çeşme’nin en güzel sahili Ilıca, elden mi gidiyor

25 Ağustos 2010
Bana göre yalnız İzmir değil, İstanbul sosyetesinin de en güzel kadınlarından biri, Nesligül Aksoy. Eğitimi, kültürü, farklılığını her zaman gösteriyor.

 Ekranların en güzel gülen yüzlerinden, Aslı Atasagun’un da annesi. Nesligül’ü yıllardır tanrım. Bu güne değin hiçbir isteği olmamıştır benden. Hafta sonu önce telefonla görüştük. Çok öfkeliydi. Haksız da değildi. Çeşme’nin, Ilıca Sahili’nin elden gittiğini söyledi. Ardından da bir mail attı. Sayın Belediye Başkanı ve ilgililerin dikkatine. Buyurun;  
“İzmir ve Ege aşığı biri olarak, senin de içinin benim kadar acıyacağını biliyorum. O nedenle lütfen bu konuya aynen köşene koymanı rica ediyorum. Çeşmede olduğum zaman  Ilıca plajının bulunduğu sahilde, her sabah yürürüm. Sonra da dalgalı denizinde yüzerim. Dünyayı gezdim. Sen de öyle. Bilirsin. Ilıca sahili, dünyanın en güzel 2-3 plajından biridir. Ama artık değil. Nostaljik keyfim, gittikçe stres ve öfkeye dönüştü. Yalnız benim mi? Tüm dostlarımın da. Hep birlikte buranın ölmesine, karşı koymamız gerektiği konusunda birleştik. Defalarca belediyeye şikayetlerimizi bildirdik. Hiçbir gelişme yok. Duyarsızlar.”
Çöplerden geçilmiyor
Nesligül çok öfkeli. Haksız hiç değil. Bu konudaki yakınmalar da ilk değil. Dünyanın her yerinde, böyle bir sahilde, halkın soyunacağı kabinler ve tuvaletler vardır. Burada ise Nesligül’ün yazdığı ve söylediği gibi, bırakın kabin ve tuvaleti, çöpünüzü atacağınız doğru dürüst çöp bidonları bile yok. Ah Menderes Türel ah. Antalya’nın eski Belediye Başkanı dostum. Şu İzmir’e bir gelsen de, belediyeciliğin, halka hizmetin nasıl olacağını göstersen. Neyse. Gelelim Nesligül’ün mailinin devamına; “Şenaycığım özellikle pazartesi sabahı, bu sahili gördüğün an için sızlar. Plastik torbalar kavun, karpuz artıkları. Affedersin kadın bağları, don, ayakkabı ve terlik eskimişleri, o güzelim kumların arasında. İçinden THERMAL su bile gecen denizi, plajı bu noktaya getirmek ayıptır günahtır. Dilerim halk da yetkililer de vicdanlarının sesine kulak verirler. Artık yeter” Sevgilerimle. Nesligül Aksoy.

Kahvaltının tek adresi Demlik

Bu kadar iddialı başlık atmamın nedeni, Demlik’in gerçekten Alaçatı’da yıllardan beri kahvaltıda tek adres olması. Çünkü patron Abdullah Satıcı, bu işi gerçekten iyi biliyor. Patron gibi değil, çalışanlarıyla birlikte hareket ediyor Apo. Masa topluyor, çay koyuyor. Burada yediğim menemen, kol böreği ve güneşte pişirilmiş ev reçellerinin tadı damağımda. Özellikle İstanbul’ların vaz geçemedikleri adreslerden biri Demlik. Bu arada iftar da veriyor Apo. Çocuklu aileler için, çocuk parkı ise akıllı bir yenilik. 100 araçlık otoparkı da öyle. Bu yıl yoğurtlu ve domates soslu el açması demlik böreği (kıymalı ve otlu), yine el açması pazılı, kıymalı, kaşarlı ve ege otlarıyla karışık gözlemeler harika. Hiçbir suni gübre ve ilaç kullanmadan kendi bahçesinde yetiştirdiği ekolojik (domates, biber, salatalık, acur ve otlar) ile yine bahçesinde beslediği tavuklardan yumurtalar imrendiriyor. Demlik Cafe’nin konukları arasında ise Arzuhan Doğan- Mehmet Ali Yalçındağ, Emine Sabancı-Erhan Kamışlı, Simit Sarayları’nın genç patronu Abdullah Kavukçu, GS’lı futbolcuların hemen tamamı, Demet Akalın, Önder Bekensir, Deniz Erdoğan, BKM Çok Güzel Hareketler Bunlar oyuncuları, Nehir Erdoğan, Kenan İmirzalıoğlu yalnızca bazıları.
? Telefon;0.232 716.79.44

İzmirli Bülent’ten İlk single ‘Palavra’

Yazının Devamını Oku

Kuşadası’nda Ramazan geceleri renkli ve bereketli

22 Ağustos 2010
Hafta hayli hareketli seyahatlerle geçti. Hem iş hem de sizlere renkli bir köşe sunmak için düştüm yollara. Sevgili Cenk Eren ile Kuşadası’nda ‘Uydu Kent’ adlı kooperatiften yıllarca önce birer yazlık aldık.

İkimiz de elden çıkarmak istiyoruz. Sağ olsun Başkan Osman Tuğrul, bitmesi için çok uğraşıyor ama bizden geçti. Çözmek için hafta arası Kuşadası’na gittim. Maşallah Ramazan geceleri çok hareketli geçiyor. Kuşadası Belediyesi tarafından düzenlenen, geleneksel Ramazan eğlenceleri büyük ilgi görüyor. Atatürk Meydanı’nda düzenlenen etkinlik, Ramazan ayı boyunca da sürecek. Vallahi tıpkı eski Ramazanlar gibi. O nedenle Başkan M. Esat Altungün ve yardımcısı Murat Acar’ı kutlarım. Meddah, jonglör, Hacivat-Karagöz, sihirbaz, Kavuklu ve Pişekar, orta oyunu, palyaço gibi geleneksel Ramazan eğlenceleriyle Kuşadası halkı iftar sonrası neredeyse sahur saatine kadar eğleniyor.
Etkinlikler kapsamında kurulan çadırlarda da dinleniyor. Çocuklar ise pamuk helva ve macun gibi unutulan lezzetleri tadıyor. Ramazan etkinliklerinin gördüğü ilgiden hayli mutlu Kuşadası Belediye Başkanı M. Esat Altungün.
Bin 500 kişilik iftar
Başkan, Ramazan ayının, İslam dini için olduğu kadar, gelenek ve göreneklerin yaşatılması açısından da önemli olduğunu söylüyor. Belediye olarak her gün bin 500 kişilik iftar yemeği dağıttıklarını hatırlatan Başkan Altungün, “Büyük çoğunluğu Müslüman olan Türk halkı, tüm Müslüman alemi gibi Ramazan ayına ayrı bir önem vermektedir.  Ancak ülkemizde Ramazan ayı, daha bir farklı yaşanmaktadır. Biz de belediye olarak Ramazan geleneklerini yaşatmak, halkımıza eski Ramazan aylarını hatırlatmak için, bu etkinlikleri düzenledik. Gördüğümüz ilgi ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bize gösterdi” diyor.

Gülşen’den akıllı konser POPSAV’a şık gönderme

10 Ağustos’da Hakan Peker’in başkanlığını yaptığı POPSAV’ın himayesinde, Gülben Ergen, Deniz Seki, Erol Evgin, Murat Dalkılıç, Eda-Metin Özülkü, Metin Arolat, Bengü gibi pek çok sanatçı Harbiye Açıkhava’da konser vermişti. Sıra yüzünden, olaylı geçen konserin amacı, sanatçılara huzur evi yaptırmaktı. Bu konserle ilgili Hakan Peker, telefonda konuştuğunu iddia ettiği Gülşen’in, sesini değiştirerek, kendisini başka bir kişinin yerine koyduğunu söylemişti. Gülşen’in böylesine ulvi bir projede yer almak istemediğini açıklamış ve sanatçıyı zan altında bırakmıştı. Bunu karşılığında Gülşen, Kanaltürk’de Petek Dinçöz’ün programında, yardımsever bir kişiliği olduğunu ve yanlış anlaşıldığını söylemişti. 26 Eylül’de de kendisinin Harbiye Açıkhava’da bir konser vereceğini ve gelirin de Darülaceze’de yaşayanlara bırakılacağını açıklamıştı. Yani POPSAV’a şık bir gönderme yaptı Gülşen. Bakalım Hakan’dan ne ses çıkacak?

Dikkat! Mordoğan Manal Koyu elden gidiyor

Tam 35 yıllık sağlam dostlarımdan biridir Cihat Calin ve sevgili eşi İmren Calin. Gerçek bir beyefendidir Cihat ağabey. Sofrası herkese açıktır. Sözü sohbeti dinlenir... Uzun süredir beni Mordoğan’a davet ediyordu. Yolları çok virajlı olduğu için yan çiziyordum. Sonunda buluştuk. İzmir’in Karaburun İlçesi’nin, Mordoğan Beldesi’ndeki Manal Koyu’nun, muhteşem güzelliğine aşık oldum. Tevekkeli Sevgili Sezoş’umun (Aksu), popun Divası’nın niye burada yazlık yaptırdığını da anladım. Amma, böyle giderse kendine başka bir koy arayacağı da kesin. Niye mi? Anlatayım. Yaşayanlar belediyeden hiç mutlu değiller. Neden mi? Birkaç sene önce belediye burayı halk plajı olarak ilan etmiş. Ne var bunda diyeceksiniz? Bence çok doğru yaptı. Burada ikamet etmeyen yurttaşlarımızın da buradan yararlanması olanağı sağlandı, güzel. Peki sadece burayı halk plajı ilan etmekle hizmet vermiş oluyor mu? Tabii ki hayır.

Yazının Devamını Oku

Atatürk İlke ve İnkılapları için haydi bakalım pamuk eller cebe

21 Ağustos 2010
İzmir Valiliği’nin izniyle, ‘Atatürk Kıyafetleri ve Kültürü Araştırma Merkezi’nin kurucusu, Atatürk aşığı İzmirli modacı Hüseyin Özkan, yine alkışlanacak bir defileye imza atıyor.

Adı, ‘Sönmeyen Meşale.’ Özkan, Atatürk’le ilgili bu 69. defilesini, 27 Eylül’de, İzmir Tepe Kule Kongre ve Sergi Merkezi’nde saat 20.00’de gerçekleştirecek. Defilenin geliri ise benim de destek verdiğim, ‘Köy Çocukları Kütüphaneleri Oluşturma Kültür, Sanat ve Dayanışma Derneği’ne bağışlanacak. İzmir’in gurur duyduğu modacılarından, Hüseyin Özkan, 1976 yılından bugüne, onlarca sivil toplum kuruluşuna, eğitime, şehitlerimize, huzur evlerimize, gazilerimize ve kültüre yönelik faaliyetlere yardım eden biri. Ayrıca ünlü modacı, yurt içi ve dışı olmak üzere 34 yıldır da, Atatürk’ün kıyafet kültürünü podyumlarda tanıtıyor.
Tim’in gayreti
FOX TV’de ‘Dobra Dobra’ adlı program sırasında tanıdığım, Köy Çocukları Kütüphaneleri Oluşturma Kültür Sanat ve Dayanışma Derneği Başkanı Mesut Tim, Özkan’la bu müşterek çalışmada, tüm İzmirliler’den destek bekliyor. Yine Aktif Yaşam Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Kaptanolu da tüm hemşehrilerini bu defileye davet ediyor. Mesut Tim, “İmkânlarımız dâhilinde Atatürk Çocukları Kütüphaneleri’nin yaygınlaştırılmasından yanayız. Bu gibi etkinlikler devam edecektir” diyor. İzmirli ünlü modacı Özkan, bu arada 2011 yılı içinde, Atatürk defilelerinin daha çok olabilmesi, yurt içi ve dışında yaygınlaşması için büyük projeler hazırladığını söylüyor. 27 Eylül’deki defilede 19 manken görev alacak, 200 koleksiyon sergilenecek. 90 dakika sürecek olan defileyle ilgili 80 kişi çalışıyor. Atatürk İlke ve İnkılapları’nı yaşatmak için, İzmirli hemşehrilerim, haydi pamuk eller cebe. Daha fazla bilgi için Telefon:
0.555.585 64 42

Spor okulları kapanmıyor

“Spor Okulları kapanıyor mu?” başlıklı yazıma, her zaman olduğu gibi Büyükşehir Belediyesi’nin duyarlı başkanı Aziz Kocaoğlu yanıt verdi. Bir okuyucumun ortaya attığı, daha sonra da bu konuyla ilgili 25’in üzerinde mail aldığım iddiayla ilgili, Sayın Kocaoğlu’ nun yanıtı, buyurun;  “İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün çocuklarımızın, gençlerimizin ve yetişkinlerimizin sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için hizmete sunduğu spor okulları kesinlikle kapanmıyor. Halen Celal Atik Spor Salonu, Bornova Evka-4 Spor Salonu, Buca Hasanağa Spor Kompleksi, Bayraklı Çiçek Mahallesi Futbol Halı Saha, Yeşilyurt Futbol Sahası, İnciraltı Halı Saha, Bostanlı Spor tesislerinde 5 – 17 yaş arası çocuklarımız eğitim görüyor. Basketbol, Jimnastik, Taekwon-do, Halk Oyunları, Judo, Hentbol, Futbol, Tenis, Atletizm, Güreş, Masa Tenisi, Satranç, Voleybol, Yüzme branşlarında; yetişkinlere ise Yüzme, Aerobik, Su Jimnastiği, Spor Akademisine Hazırlık, Sağlıklı Yaşam, Vücut Geliştirme branşlarında uzman kadrolarıyla derslere devam. Ayrıca modern spor okullarımız, Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün de alt yapısını da oluşturmaktadır.”
Engelliye de hizmet

Yazının Devamını Oku

Her keseye ve damak zevkine uygun

18 Ağustos 2010
İzmir’de iftar için yıllardır değişmeyen beş favori yerim var. Hilton, Altınkapı, Kırçiçeği, Köfteci Ramiz ve Çeşme’de Dost Pide.

Bu yıl listeme, Peximet ve Birinci Kordon’da  Kebapchi Ocakbaşı da girdi. Hepsinin kendine özgü tatları ve fiyat politikası var. Tabii iftar için, yalnızca yazdığım seçeneklerle kısıtlı değil, İzmir’im. Daha pek çok alternatif mevcut. Şimdi dilerseniz, her keseye ve damak zevkine uygun bu seçeneklerden bir kaçına, birlikte göz atalım...
Semazenler eşlik ediyor
 İzmir Hilton’da, her Ramazan’da olduğu gibi, bu yılda fasıl ve semazenler eşliğinde iftar. Türk mutfağının, birbirinden lezziz yemekleri, iftariyelikler ve tatlılardan oluşan, zengin İftar mönüsü, konuklara  sunuluyor. 11 Ağustos’ta başlayan bu güzellikler, 8 Eylül’e kadar İzmir körfez manzaralı Level 9 Restaurant’ta, açık büfe şeklinde devam edecek... Ramazan davulcusu ve şerbetçi de var. İftariyeliklerin yanı sıra, çorba çeşitleri her akşam değişiyor. Döner kebap, beğendili kebap, patlıcan kebap, enginarlı tavuk, fırın köfte, levrek tava, karışık sebze, mantarlı pilav, kızartma... Seçenek çok, sizin anlayacağınız. Tatlı köşesinde ise güllaç, kabak tatlısı, aşure, kaymaklı kayısı, vişneli ekmek tatlısı, karışık Türk tatlıları, tel kadayıf harika. Kişibaşı KDV dahil 60.00 TL. Grup rezarvasyonlarında özel indirim uyguluyorlar.
Tel: 0.232 497 60 11
Mönü de fiyatlar da süper
Türkiye’nin neredeyse pek çok ilinde bir İzmir markası olarak zirveye oturdu Kırçiçeği. Bir efsane oldu hatta. 25 yıl önce 3 masa ve 12 sandalye ile başlandı. Yönetim Kurulu Başkanı Kemal İpbaş, yiyecek-içecek sektöründe milyonlarca insana iş vermenin gururunu yaşıyor. Yıllardır kalitesi değişmiyor. Değişen tek şey zenginleşen mönüsü. Her çeşit çorba, pide, kebap, salata, kiremitte köfte... Tatlılar ise kilo aldırıyor, ama o kadar lezzetli ki. Künefe, kabak, yeşil ceviz... Benim favorim kiremitte kaşarlı köfte bir de kıymalı yumurtalı pide.
Tel: 0.232 464 3090

Yazının Devamını Oku