Yemek bittiğinde şef garson Başkan’ın önüne bir hesap faturası koyar.
Sarayın başkâhyası tarafından gönderilen faturada sadece o akşamın değil, bütün ayın yemekleri yer almaktadır.
Sadece yemek olsa yine iyi, Beyaz Saray’da ağırlanan özel misafirler dahil “diş macunundan, kullanılan tuvalet kâğıdına kadar” herkesin kişisel giderleri faturada yer almaktadır.
***
Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne şaşırsa da görevliye belli etmez, faturayı imzalayarak ödenmek üzere muhasebesine gönderir.
Facebook’ta kamuya açık bir sitesi var, oradan her gün beş-altı veciz cümle sallıyor. Her Allah’ın günü, düzenli olarak 3 bin 414 kişi onun salladığı veciz cümleleri beğeniyor.
Sayı nereden mi belli?
Sen “Çok beğendim, gözlerim yaşardı” deyip tıklıyorsun. Bilgisayar hesabını otomatik olarak tutuyor.
* * *
Rakam hep bu civarda geziniyor. Bir günden diğer güne “beğenenler” sayısının dört bine çıktığını görmedim.
Sevgili duayenimiz Şansal Büyüka, Maraton’da yine çayır çimen meselesine takılmıştı. Hecelerinin üzerine tek tek basarak Mustafa Denizli ile Tümer Metin adındaki iki mazlum masa arkadaşına yükseliyordu.
“Bu çirkin zeminler futbolumuzun marka değerini düşürüyor” deyip, asabiyet beyan ediyordu. Denizli ve Metin ikilisi de içlerinden “Yine başladık” diye geçirseler de edeplerini bozmadan dinliyorlardı.
Şansal Büyüka’ya göre futbolumuzda her şey dört dörtlüktü, ek yerimiz ise bu “çayır çimen” meselesiydi. Sebep olanlar Allah’ından bulsundu.
“Amen” veya futbolun terminolojisine uygun olarak oley!
EKRANDA SÖZLÜ EZiYET
Çocuklarda akıl fikir bırakmadıkları halde daha da fazlasını istiyor, reformlarına yenilerini ekliyorlar.
Bebelerimiz, eğitim konusunda okuldaki hocaları ve televizyon ile baş başa. Ailelerden hayır yok!
***
Aileden hayır olmadığı nereden mi belli?
“Uzun boylu sevgi insanının” üç çocuk programına ayak uydurmak için elinden geleni yapıp türettiklerini sosyal ortama emanet eden anne ve babalardan yola çıkıyoruz.
“Uzun boylu sevgi insanı” Cumhuriyet tarihinde bir ilke daha imza attı. Hazırladığı bitkisel kürlerle tanınan Profesör Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı makamının başdanışmanı yaptı.
Kararnamesi çıktı, imzalar çakıldı, her şey tamam.
***
“Uzun boylu sevgi insanı”nın kafasına bir şey takıldığında danışman hoca efendiyi çağıracak.
“Hocam” diyecek, “Partili vatandaşlardan biri mektubunda soruyor. Oğlunun gece yatağı ıslatma sorunu varmış. Ne yapmalı diye soruyor. Şuna bir akıl versen iyi olur.”
“Uzun Boylu Sevgi İnsanı”nın ne kadar bilge bir şahıs olduğunu bu sırada fark ettim.
Ak Saray’ın önüne on altı farklı kıyafette asker dikmeyi akıl eden ilk cumhurbaşkanı olan “Uzun Boylu Sevgi İnsanı”, adına “Batı” denilen çirkinlikler âlemini defterinden çoktan silmişti.
Durduk yerde sinirlerini bozdurmamak için Batı ülkelerine gitmiyordu.
Davos’a son gittiğinde bunu açıkça deklare etmiş “Daha da gelmem” demiş, topu konuşmasını çeviren tercümana atmıştı. Onlar düşünsünlerdi.
O gerilim anının tanıkları düşünüyorlar mı bilmem ama oradaki tercüman “Daha da” çıkışmasının İngilizce karşılığını bulmak için hâlâ kafa patlatıyor.
***
LİG TV’nin hafta sonları servise koyduğu Maraton programları bir numaralı eğlencem oldu. Gerçi iki kanalda ayrı ayrı yayınlanan “Güldür Güldür” programları da var ama onların sunumları kurgu.
Maraton’un sunumu gerçek olduğundan, komedisi de gerçek. Gösteri dünyasının deyimi ile “durum komedisinin” hakikisini yapıyorlar.
Yaptıkları bizim geleneksel gösterilerimizden Orta Oyunu’na benziyor.
* * *
Ergenlik çağını yeni atlatmış okura “Orta Oyunu da nedir?” krizi yaşatmadan kendimiz açıklayalım ki Google’a yük olmasınlar.
Hem asosyal medya (bu biz oluyoruz) hem de sosyal medya pek tepkili.
Bizim kamuoyu biraz gecikmeli tepki verir. Lafıma inanmayan “trafik ışıkları ile yerli cins sürücüler arasındaki ilişkiyi” incelesin.
Trafik seyrederken sarı yanar, sürücü tınmaz. Kırmızı yanar hâlâ birkaç araba şansını deneyip geçer. Zaten sıra bekleyenler de bunu bildiklerinden yola zıplamazlar.
Yeşil yanmasını bekleyenlerin idraki de gecikmelidir. Önce sarı, ardından yeşil ışık yanar, sürücü hâlâ boş gözle yola bakar. Arkadan biri kornayla dürtecek de bizimki hareket edecek.
* * *