*Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapılan gecenin açılış konuşmasını festival yönetmeni Vecdi Sayar yaptı. Vecdi Sayar yaptığı konuşmada, “Geçen yıl pandemi koşullarında başlattığımız festivalimiz artık çok daha sağlam ilerleyecek, büyüyecek. Bu gece olduğu gibi sinema salonlarımız dolacak” dedi.
*Festivalin Onur Ödülleri, bu yıl müzisyen-yazar-yönetmen Zülfü Livaneli ile Polonyalı besteci Zbigniew Preisner’e verildi. Zbigniew Preisner’in ödülü, kendisine kapanış töreninde takdim edilecek.
*Gece, Rengim Gökmen yönetiminde Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası’nın seslendirdiği Zülfü Livaneli film müzikleri konseriyle sona erdi.
*Magnus Von Horn imzalı “Ter”, sosyal medya fenomenlerinin cilalı hayatlarının arkasında yatanları anlatıyor.
Polisiyenin üvey evlat görüldüğü onca yıldan sonra, nitelikli dünya çapında suç romanlarının ardı ardına yayınlanmasına seviniyorum.
Romanının konusuna gelince...
Ortada kesik bir el var. DNA analizi yok, bilgisayar yok, cep telefonu yok, internet yok, olay yerinde eldiven kullanmak hiç yok... Çaba var, zekâ var, hatalar gırla, azim başrolde. Şans topaç misali, döndükçe dönüyor. Mutlu Kavgaz ile soluk soluğa bir maceraya atılıyoruz. Gerçek olaylara dayanan Kavgaz serisini tüm polisiye severlere öneriyorum.
Edebiyatın düzeyli magazine de ihtiyacı var
Hep söylüyorum, edebiyatın düzeyli magazine de ihtiyacı var.
Tiflis’te eski bir matbaayı otele dönüştürme fikri şahane olmuş. Çağdaş bir tarzın birleşimi olarak övgü toplayan Stamba Hotel, kentin büyüyen küresel önemini adeta yaşatıyor. Bol kitaplı konsept bir hotelde kalmak sahici duygulara yol açıyor.
Tiflis Uluslararası Kitap Fuarı’nda Metin Celal, Faruk Şüyün ve Nermin Yıldırım’ı daha yakından tanıma fırsatı buldum. Sanırım, gastronomi ve edebiyatı aynı anda değerli bulan yazarlar çoğalıyor.
Türkiye, 24’üncü Tiflis Uluslararası Kitap Fuarı’nın bu yılki “odak ülkesi” oldu.
Expo Georgia alanında düzenlenen fuarın Türkiye katılım organizasyonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) birlikte yapıldı.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, şunları söyledi:
Hun, Üsküdar Üniversitesi öğretim görevlisi Rıza Oylum’un sorularıyla Yeşilçam’ın kamera arkasına da yıllar sonra ışık tuttu. “Film Gibi Geçti”, usta oyuncunun Cihangir’de doğduğu evden Norveç’te geçirdiği öğrencilik yıllarına, ilk rol aldığı filmden milletvekili seçildiği güne kadar hayatının dönüm noktalarını okurlara sunuyor.
Kitapta Yeşilçam’a genişçe yer ayrılırken içinde önemli filmlerden karelerin bulunduğu fotoğraf albümü yer alıyor. Anılar ve resimlerle nostaljik bir okuma vaat eden “Film Gibi Geçti”, yakında kitapçılarda yerini alacak.
Osmanlı vatandaşının torunları
El Turko nedir? Kimlere denir? Kulağa tanıdık geliyor mu? Türkçe gibi tınlıyor ama tam da değil sanki. El Turko bir çeşit lakap. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti’nden Amerika kıtasına kitleler halinde göçler oldu. Bugün bütün kıtaya yayılmış, özellikle Güney Amerika kıtasında “El Turko” kimliğiyle anılan 30 milyon civarında Osmanlı vatandaşının torunları yaşıyor.
“Veli”, 1920’lerde işgal altındaki İstanbul’da yaşayan bir gencin hikâyesini anlatıyor.
Yazar Tolga Gümüşay yeni kitabı ile ilgili şunları söyledi:
“İki yıl önce başlayan salgınla birlikte insanlar evlerine kapanırken, biz Veli’yle birbirimize kapandık. Bir asırlık zaman farkını erittik, kol kola Pera’yla Beşiktaş arasında gittik, geldik...
Müslüman, Rum, Ermeni, Rus, Yahudi dostlar edindik. Düşmanlıktan barış, yokluktan umut var ettik. Veli, Galata Köprüsü’nde ayakkabı boyarken rastladığı Rus göçmeni Valentina’ya beslediği saf sevgiden, yoksul İstanbul’un kadim güzellikleriyle büyülenmekten, Çanakkale’de şehit babasının mektuplarını dönüp dönüp okumaktan, rüzgârını arayan bir uçurtma gibi ufukta umut aramaktan hiç vazgeçmedi.
İşgal yıllarının sert esintilerine kimi zaman göğsünü siper etti, kimi zaman onları arkasına alıp yükseldi. Ve yüzyıl sonrasının İstanbul’unda bahar çiçekleri açarken, yazarından helallik isteyerek filinta gibi bir roman haline geldi. Artık Veli önce sizlere sonra da yüce gönüllü okurlara emanet... Yolu da bahtı da açık olsun!”
Harika yolculuklar, unutulmaz serüvenler!
Genç oyuncu Alper Utku Ateş, burada servis elemanı olarak çalışıyor.
İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda görev almış. Bu süreçte birkaç dizi ve birçok reklamda rol almış bir isim.
En son “Kasaba Doktoru”nun 2’nci bölümünde oynamış. Hem Çok Çok Pera’da çalışıyor hem de oyunculuğa devam ediyor. En sevdiği kitaplardan biriyse Tolstoy’un “İnsan Ne ile Yaşar?” eseri. Kitapta sorulan üç soru ve aldığı üç cevap oyuncunun yaşayış biçimime tesir etmiş;
1) Bir iş için en iyi zaman nedir?
2) En önemli insanlar kimlerdir?
3) Her zaman yapılacak en iyi şey nedir?
Yolu açık olsun.
Basında Türkiye’nin son 50 yılı
Roman, hızlı temposu ve şaşırtmacalarıyla günümüze dair müthiş meseleleri odağına alıyor. Ayrımcılık, duyar kasma, sosyal medya şövalyeliği, ikiyüzlü ilişkiler soluk soluğa bir hikayenin içinde anlatılıyor.
Tüm tuhaflıkları, fiyaskoları, saçmalıklarıyla tuhaf bir çağda yaşıyoruz, roman da çağla dalgasını incelikle geçiyor.
“Ben, Kirke”nin yazarı Madeline Miller yazar için “Reid keskin gözlemleri, canlı anlatımı ve şaşırtmacalarıyla enfes bir hikaye anlatıcısı” diyor. Hızlı okunan, kışkırtıcı bir roman arayanlar, iyi bir kadın yazar peşinde olanlar için “Ne Eğlenceli Çağ!”, Sinem Bozkurt çevirisiyle kitapçılarda.
“Gayalı-Yüzyıllık Emanet”
Çanakkale Kara Savaşları’nda yaşanan gerçek olayları merkeze alarak, bu kanlı hesaplaşma üzerinden ölüm, yaşam ve kader konularında düşüncelerini paylaşan Murat Kaya’nın ilk romanı yayına hazır. Yazarın ilk kitabı “Gayalı-Yüzyıllık Emanet” sonbahara doğru Profil Yayınları’ndan yayımlanacak.
Daha önce Berlin Film Festivali’nde gösterilmiş “Aşk, Mark ve Ölüm”ü İstanbul Film Festivali‘nde izleme fırsatı buldum.
Gezdiğim, gördüğüm, hissettiğim Almanya’ya başka bir pencereden bakma fırsatı buldum.
Gurbettekilerin tarihini müzik yoluyla anlatan bu belgeseli, fırsatını bulunca izleyin. Yüksel Özkasap ve diğer karakterleri unutamayacaksınız.
Yönetmen Cem Kaya, belgeselin sonunda Cavidan Ünal’dan bir kuple dinleterek bizi sahici bir duyguya götürüyor.
Gaspar geri döndü
Gaspar Noé kıl payı ölümden döndüğü bir beyin kanaması atlatıp pandemide de Covid’e yakalanmasının ardından çektiği “Vortex”le sinemaseverleri büyüledi.